Şimdi Ara

A Priori ve A Posteriori'nin Kullanıldığı Felsefi Akımlar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
167
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • A priori ve A posteriori argümanlarının geçtiği felsefi akımlara, düşüncelere örnek verebilir misiniz, bir de bu verdiğiniz örnekler hakkında düşünceleriniz nelerdir?




  • Hume'un çatalı da denilen bilgi teorisi var (Hume's fork). Mavinin bir renk olduğu veya bekarların evli olmadığı deney - imlemeden bilinebilir (a priori knowledge, analytic, relations of ideas). Konsept veya tanım bize bunu söyler. Kesin bilgi. Ama yarısı örtüyle kapatılmış klasik bir terazinin görünmeyen ucundaki örtü kalkmadan görünen kısmın yükselmiş durmasında bir ağırlığın mı rol oynadığı veya ağırlık rol oynuyorsa dahi ne tür bir ağırlığın rol oynadığı bilinemez. Beklentimiz, nedensellik varsayan zihni alışkanlığımız ağırlığın rol oynadığını söyler. Ama örtü kalkmadan bilinemez. Yüksek ihtimal dahilinde terazinin öbür ucunda ağırlık var ama ihtimal dahilinde. Deney - imleyip bu sefer de öyle mi bulmak gerekir (a posteriori knowledge, synthetic, matters of fact). Olumsal, ihtimalsal bilgi. Her zaman ağırlık olacak veya diğer deyişle nedensellik beklenilen formu ile karşımıza çıkacak diye bir kaide yok. Zaten bu söz konusu a priori ve aposteriori terimlerinin fikir babası Immanuel Kant da David Hume'u irdeleyerek ve kendisine eleştiri getirmeye çalışarak a priori, a posteriori, sentetik ve analitik kategorizasyonlarını yapıyor. Kant yukarıda bahsettiğimiz şekilde normalde deney - imsel olmasını bekleyeceğimiz sentetik bilginin a priori (deney öncesi) bir türü olduğunu, yani apriori sentetik bilgi olduğunu iddia ediyor. Kant aklın ve sezginin aşkınlığı sonucunda bu bilginin oluştuğunu iddia ediyor. Metafizik disiplinini böyle açıklıyor. Newton'un deneyimlemeden zihnindeki görüngüleri sentezleyerek kesinkez bilmesini sağlayan matematiği bu bilgi türüne bir kanıt olarak öne sürüyor. Ancak Newton'un aleyhinde olasılık tabanlı non determinist kuantum fiziğinin gelişimi ve Newton fiziğinin açıklayamadığı istisnalar Kant'ın değil Hume'un haklı olduğuna ve matematiğin apriori sentetik bilgi olmaktan ziyade deneyimsel dünyayla yoğun bir ilişki içerisinde kullanılabilen, kendi tanımlanmış kural ve ilkelerini barındıran konseptsel bir çerçeve (a conceptual framework, yani relations of ideas) olduğuna işaret ediyor. Teorilerimiz ne kadar gerçeğe veya mutlak doğru bilgiye yakınlaşsalar da hiç mi hiç fark etmez; onların zihnimizin soyut tanımsal ürünleri olduğunu ve (dış) dünyayla bu ürünler vasıtasıyla temas kurduğumuzu, dış dünyayı bu ürünlerle inşa ettiğimizi unutmamalıyız. Dış dünyanın zorunlulukları bizi bu teorik alet çantamızı kurcalamaya, teorilerimizi geliştirmeye itiyor. Fizikçi Max Planck için Planck sabitiyle enerjiyi kuantumlara bölmek bütün çözme uğraşılarından sonra bir zaruriyet oluvermişti; kuantum olguların Planck'ı çıkmaz sokağa sokup böyle zorlaması matematiğin de ezeli gerçeğin kendisi olan kusursuz bir bilgi sisteminden ziyade gerçeği replike etmeye çalışan bir zaruriyetler silsilesi olarak geliştiğini gösteriyor. Kant Newton üzerinden matematiğe biçtiği özel rol ve nitelikte yanılıyordu. Matematiğin fizik veya bilimin ana motoru olması ve "öngörebilmesi" onu diğer analitik bilgi tiplerinden ayrı bir bilgi kategorisine sokmuyor. Ertesi gün Güneş'in doğacağını veya yerçekiminin çalışacağını kesinkez (mantıken ve sezgisel olarak) garanti edemeyiz. Güneş doğacak. Yerçekimi sürecek. Most likely. Ama dediğim gibi bunu kim garanti edebilir?
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.