Şimdi Ara

Yazıyor olduğum romana devam etmeli miyim ? (3. bölüm eklendi)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
25
Cevap
0
Favori
408
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yıllar önce yaz tatilinde tamamen elektrikten ve teknolojiden yoksun bir ortamda 1 ay kadar kaldım. Tamamen kendimi doğaya adadım, çıkıp bahçelerde ağaçların arasında gezdim, bitkilere heveslendim vs bu sürede çok fazla kitap okudum, yeri geldi günlük 15-17 saate kadar okudum.
    Bir gün bende bir şeyler yazsammı diye düşündüm,çünkü okuyacak kitabım kalmamıştı yanımda. Neyse canım sıkılmasın diye yazmaya başladım. Şunu çok iyi anladım; öyle ha deyince kitap yazılmıyormuş. Kuracağın her cümle, kelime çok özenle ve dikkatlice seçilip kafandaki kurguya uyarlamak çok zor işmiş. Bazen tek bir sayfa üzerine 3 saat yoğunlaşıp düşündüğüm bile olmuştur...

    Bu konuyu sizden yazım hataları, devrik cümleler, noktalama işaretleri, uzayan cümlelerin sıkıcılığı ile ilgili daha detaylı bir bilgi almak gibi amaçlarla açmadım. Biliyorum dil kusurlarımı. Amacımda kitaba devam edip para kazanmak yada meşhur olmak değil, sadece kendimce bir şeyler yazıp, bu dünya ya bende bir kitap kattım diyerek kitaplığımın en güzel yerine koymak.

    Not: Konu polisiye-gerilim türünde
    Konu tamamen kurgusal ( çok dizi- film izlemişim gibi hissettim tekrar okuyunca )


    Sizlerden ricam, acaba devam edebilecek kadar değerli şeyler ortaya çıkarttım mı? Bu hayal gücüyle sil baştan bir şeyler yazmaya başlamalı mıyım ?

    Şimdiden değerli yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum donanımhaber üyeleri... Her yorumunuz altın değerinde olacak benim için. Teşekkür ederim.

    (yazımın ilk 4 sayfasını paylaştım sizinle, devamında 16 sayfa daha mevcut )

    http://hizliresim.com/K4B88Q

    http://hizliresim.com/xJo66B

    http://hizliresim.com/wO1BB5

    http://hizliresim.com/wzPYYD


    Edit 1: Resimlerin ve yazının kalitesiz olmasından dolayı 1. bölümü bilgisayar ortamında yazdım tekrardan
    Edit 2: 3. bölümün az bir bölümünü paylaştım, devamını bilgisayar ortamı için hala yazmak ile uğraşıyorum.
    Edit 3: 2. bölüm nerede diye soracaksınız, yazdığım kağıtları şu an için bulamadım, kısaca bahsetmek gerekirse, mezar bekçisi korkak cydia nöbet tutarken mezarlıkta ceset buluyor, Shrine kasabasından, Marktan (şerif ve baş kahraman) ve ahaliden bahsediliyor.- En yakın zamanda ekleyeceğim eksik olan bu bölümü.

    1. BÖLÜM



    Loş ışığın altında, eski moda çalışma masasının üzerindeki sayfaları çevirmek istemeden, yavaş yavaş inceliyor ve kısa notlar alıyordu. Kafatasının üzerinde bulunan kabuk bağlamış yarasını tırnak yordamı ile kaşırken, içi toprak ve çamur dolmuş tırnakları, yavaşça yarayı bulunduğu yerden kazıyordu. Kafasından kopardığı kurumuş et parçasını yere fırlatıp ayağıyla yavaşça ezmeye başladı. Yerinden kalkıp topallayarak rafa doğru yöneldi, bulunduğu oda çok küçük ve basıktı. Tavanda asılı duran loş ışığın kaynağı, odanın ufak bir kısmını aydınlatabiliyordu. Aslında küçük bir odayı bile aydınlatamayan ampulde değildi suç, yıllardan beri üzerindeki toz temizlenmeden öylece duruyordu. Rafın en üst kısmında bulunan ‘’George Winston’’ isimli kutuyu açıp, ‘’Summer’’ isimli plağı nezaketle dinlemek için yerinden çıkardı. Üzerindeki tozu üfledikten sonra, gramofon’a doğru yaklaşıp nihayetinde plağı yerine yerleştirdi. Gramofondan çıkan müziğin sesini duyar duymaz göz kapakları, sanki müziğin ritmine uyarcasına kapanmaya başladı. Bu plak, bu ‘’George Winston’’ onu mest ediyordu. Tuşlara basılmasıyla beraber çıkan tınılar, keyif veren bir müzik resitalinin başlangıcıydı…
    Sandalyesine oturduktan sonra, evin basık olan tavanına bakmaya başladı, ellerini açarak kendini klasik müziğin güzel notalarına bıraktı. Her halinden rahatlamış ve huzur dolu olduğu belli oluyordu. Bu onun için yalnızca bir müzik değildi. Sanki düzenlenen bir ayin ve o ayinin ortasındaki bir cemaat lideri gibiydi. Ortada bir cemaat yoktu, fakat tek başına düzenlediği bir ayinin başlangıcı için gerekli bir ortama ulaşmayı başarmıştı.
    Artık başlamanın zamanı gelmişti, piyanonun tuşlarından çıkan her bir ses, biraz daha çekiyordu iblisi inine...

    3.BÖLÜM

    Mark, düşünceli adımlarla şerif barakasına giderken arkadaşı artık ona eşlik etmiyordu. Cydia çok korkmuştu, bu olay onun için çok fazlaydı. Kendi küçük dünyasında her şey yolundayken ne diye böyle bir şey olmuştu ki ? Küçük bekçi kulübesine tekrar dönüp kapısını iyice kilitlediğinden emin olduktan sonra korku dolu gözlerini bir kez olsun kırpmadan, öylece sabaha kadar kulübesinde oturdu. Bu ceset küçük Shrine kasabası için çok fazlaydı.
    Bütün kasaba ahalisi, Mark’a doğru koşan Cydia’nın o korku dolu yüz ifadesini görmüş ve neler olup bittiğini öğrenmek için Şerif’in barakasına doğru çoktan yola koyulmuşlardı bile. Mark telefonu kaldırıp Heagle polis departmanını ararken meraklı bir kasabalı ne konuşulduğunu merak edip, telefon konuşmasını yapacak olan Mark’ın arkasındaki açık unutulmuş camdan dinlemeye koyuldu.
    Telefonun öbür ucunda bir polis;
    - Heagle polis departmanı, size nasıl yardımcı olabilirim ? dedi.
    - Ben Shrine kasabasının şerifi Mark Wildrich. Öğle vakitlerinde Shrine mezarlığında bir ceset buldum. Dedi boğuk bir ses tonuyla. Soluk alış verişi değişen polis;
    - Hemen bir adli tıp uzmanı ve bir ekip gönderiyorum oraya. Biz gelene kadar kasaba halkını olay mahallinden uzak tutun ve beklemede kalın.
    Telefonu ahizesine yavaşça yerleştiren Mark, büyük bir soğukkanlılık ile mezarlığa giden patika yola gitmeye ve yeni bir şeyler öğrenmeye koyulur. Meraklı kasabalı ise çoktan çevresine dedikoduyu yaymış ve tedirginlik içinde evinin yolunu tutmuştu.
    Şerif mezarlığa doğru yürürken, birer birer kapanan kapıların ve camların seslerini duyuyordu. Kasabada işlenen cinayetin artık herkes tarafından öğrenildiğini anlamak zor değildi.
    Mezarlığa vardığında Heagle polisinin gelmesine hala çok vardı. Cebinden bir not defteri ve paketindeki kalan son sigarayı çıkardı. Bir tiryaki olarak, şuan cinayetten çok, sigarasının az kaldığını fark etmeden nasıl buraya geldiğini düşünüyordu. Heybetli Shrine kasabası mezarlığı kapısından geçerken göz ucuyla bekçi kulübesine baktı. Yavaş yavaş kararmaya başlayan havada, kulübedeki yanan ışığa aldırış etmeden yoluna devam etti. Merak ediyordu, düşünüyordu, şu an yanında olmasını isteyeceği son kişi, çok konuşan ve korkan arkadaşıydı.
    Sigarasını içerken ölü adamın yanına geldi, eğilip bir kaç dakika daha sigarasının bitmesini beklerken, cesedi dikkatlice inceledi. Elindeki not defterini bacağının üstüne koyarak, yan cebinden çıkardığı kalem ile not defterine şunları yazdı.
    ‘’Adı galiba ‘’George’’, hiç kan yok, ölümünün nasıl olduğuna dair hiçbir kanıt yok, yüzündeki ifade dehşet verici.’’



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The dark side of the Wall -- 24 Mart 2014; 23:29:26 >







  • Hocam bakış fırlattı dedektif kısmına güldüm açıkcası. Genelde abd menşeili romanlarda olur bu. Konuşmadan bir bakış atması yetiyordu, otorite sahibiydi falan.

    Yani bilemiyorum senin hayal ürünün elbette ama bizde dedektif sistemi yok, türk polisiye türlerine bakabilirsin. Yazdıkların güzele benziyor ama pek okunmuyor, digitale geçirmen daha iyi olacak bence. Dalga geçmedim yanlış anlama lütfen.
  • Yok hocam kesinlikle yorumun için çok güzel şeyler düşünüyorum :) Çok teşekkür ederim değerli yorumun için.
    Evet farkındayım dijital ortama geçmesi daha güzel olacak, hem yazı okunmuyor hemde karalamalar falan pek iyi durmuyor :)
    Türkiyede dedektiflik olayı pek yok evet haklısın, Ahmet hoca var bir tek bu türe yakın yazan, onunda kitaplarını akıcı şekilde okuyamıyorum nedensiz bir şekilde. Türkçe isimler kullanmak istedim en başta fakat pek hoş durmadı, sonradan kahramanların isimlerini değiştirebilirim diye zaten kısaltmalar kullandım. Bu akşam 1. bölüm dahil olmak üzere, yazım hataları ve devrik cümleleri düzenleyerek bilgisayar ortamında yazıp buraya koyacağım, tekrar okumanı isterim

    Değerli yorumun için tekrardan çok teşekkür ederim.




  • Bende okuyamam ahmet Ümit, devrik cümleler beni çok yoruyor o sebeple. Tamam bakarım hocam.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Keşke word'e falan yazsaydın
  • Yazmaya başlıyorum şimdi, yarım saate kadar atarım sanırım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Akales

    Yazmaya başlıyorum şimdi, yarım saate kadar atarım sanırım

    Tamam, o zaman okurum
  • Harika gidiyor hocam, devamını bekliyorum
  • öncelikle kayıp 2. bölümü bulmam lazım, ardından tekrar paylaşacağım sizlerle :) teşekkür ederim
  • Hocam hikaye iyi gidiyor, gayet başarılı bence ancak bir şey gördüm okurken. Sen yazar gözüyle anlatıyorsun ama bir anda "öğrenmeye koyulur" geçiyor.

    quote:

    büyük bir soğukkanlılık ile mezarlığa giden patika yola gitmeye ve yeni bir şeyler öğrenmeye koyulur.


    büyük bir soğukkanlılık ile mezarlığa giden patika yola gitmeye ve yeni bir şeyler öğrenmeye koyulmak için acele ediyordu/yavaş yürüyordu/düşünceliydi. Misal hani.

    Çok önemli değil ancak ben detaycıyım biraz. Kusura bakma lütfen.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi XpressMusic34 -- 25 Mart 2014; 11:16:18 >




  • aslında cümlelerimde, üslubumdaki temel sorun şu;
    ''mezarlığa GİDEN patika yola GİTMEYE ve yeni bir şeyler öğrenmeye KOYULMAK için acele ediyordu''

    cümleleri uzatıyorum ve aynı anlama gelen kelimeleri 1 cümle içerisinde çok kez kullanıyorum. Yada hiç biri yok diyelim. Çok fazla virgül kullanıp cümleleri çok uzatıyorum, sanırım en başta bunun önüne geçmem lazım.
  • Okumaktan geçiyor hocam bu okuyarak kelime dağarcığımız gelişiyor sürekli, ifade etmek istediğimiz şeyleri daha kısa ifade edebiliyoruz. Hemen bir anda yazacaksın diye bir şey yok, seneler sürsün varsın ne olacak? Ben hikayeyi beğendim açıkcası güzel konu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi XpressMusic34 -- 25 Mart 2014; 11:27:34 >
  • bilmiyorum belkide çok okumaktan kaynaklanıyor bu. Bir türlü işin sonunu getirecek kelimeleri seçemiyorum, yada okuduğum devenin yanında kulak kalıyor ve yetersiz bir şekilde böyle sonuçlar çıkartıyor...
    Bu konu üzerinden yazmaya devam edip sizler ile paylaşsam mı diye düşünmeye başladım şimdi. Okumaktan zevk alıp takip etmek isteyen olurmu acaba ? Yada sayfalar dolusu yazıyı okumak isteyen insanlar olur mu sizce?
  • neden türk karakterler kullanmadınız cokmu düşük kaliteyiz
  • Ya, sen yaz kimsenin takip etmesine ihtiyacın yok. İstediğin aradığın şey senin içinde zaten. Okuruz işte bizde sen yazdıkça. Yalnız ilerde kitap haline getirmek istersen burayı silmen gerekir aklında olsun.
  • Aklımda hala Türk karakter ve isimler kullanmak var ve değiştirmekte istiyorum. Aslında bu konuda biraz tavsiyeye ihtiyacım var.
    İlk aşamada neden kullanmadınız diye sorarsanız, konumlarda kullandığım tabirler pek uygun düşmedi;
    ''Mezarlıkta bekçinin bulunduğu kulübe''
    ''Şerif kulübesi'' gibi mesela. Halen değiştirmeyi planlıyorum ve düşünüyorum, bu konuda verebileceğiniz bir tavsiye var ise seve seve dinlemek isterim.
  • Birilerini okusun bende ona göre yazayım amacında yazmadım aslında o cümleyi, hani yanlışlarım doğrularım bir eleştiride daha net çıkar ortaya diye düşündüm. İleride kitap haline getirmek istiyorum, fakat 50 tane bastırıp eşe dosta aileye vermek istiyorum yada 1 tane bastırıp güzel güzel kitaplığımın baş köşesine koymak istiyorum :)
    Hüseyin arkadaşımızın yorumunda bahsettiği gibi Türkçe terimle kullanmamam hakkında düşüncelerin nedir ?
  • Elbette üzerinde oynayıp bize göre uyarlayabilirsin. Mezarlıkta bekçiler var zaten, bu açıdan olmasında sakınca yok. Şerif kulubesi olmaz, sen resmen çöl ortamında karavan karakollardan bahsediyorsun, ford polis arabası falan. Şapkalı şerif abimiz eliyle şapkasını düzeltir, "sencede bugün fazla sıcak değil mi?" falan havası oluşturuyor.
  • Evet aslında haklısın kurguladığım sahne çöl ortasında uçuşan tozlar şerif şapkası vs . Bunu düzenleyip tamamı için uygulamam lazım sanırım. Dedektiflik olayına gireceğim için şeriften bahsettim, fakat Türk karakterler kullandığım zaman dedektif tabiri sıradan olur bu hikaye için, baş karakterin hal hareketleri vs tamamen normal bir vatandaş olarak düzenleyip,meraklı birisi olacak şekilde devam etmem lazım sanırım
  • konuları birbirine güzel baglamışsınız iyi bi eser ortaya cıkartabilirsiniz biraz daha titiz çalışırsanız olcak gibi gözüküyor türk yazarın yabancı isimler kullanması yabancı hayranlıgınızı ön plana çıkartıyor bu da türk yazarlara yakışmayacak bi konu
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.