Şimdi Ara

Osmanlı emperyalist miydi? (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
138
Cevap
0
Favori
8.663
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Bencede emperyalistti...
  • Arkadaşlar.burada yorum yapan herkes tarihle ilgili az cok şey biliyor.Tarihle haşır neşir oldukça olayları gördükçe yorum yapma sezgimizde gelişiyor.
    Şimdi olaya basit mantıkla bakalım.Derinlemesine yorum yaparsam konunun yönü değişebilir.
    Osmanlı devletinin kurulma dönemleri ve gelişme dönemlerine baktıgımızda ve ve o zamanların iktisadi sistemine baktıgımızda
    zenginlik kavramı şöyle ifade ediliyordu.Bir devlet ne kadar büyük yüzölçümüne sahipse o kadar zengin ve güçlü idi.Yanılmıyorsam bu iktisadi sistemin adıda merkantalizim idi yanlışım varsa affola.Herneyse.konumuza geri dönelim.O zamanlarda devletlerin ekonomi çarkı, devletlerin birbirleriyle yaptıkları savaşlar sırasında ele geçen ganimetler fetih edilen topraklar ele geçirilen esirler yada ele geçen topraklarda yaşayan insanlardan köle olmaya uygun insanları seçip köle pazarında satarlardı yada savaş sonrası yapılan barış antlaşmaları ile alınan vergilerdi bu dediklerim savaş sayesinde elde edilen gelirler.Bunun dışında devlet halka işlemesi ekin ekmesi için toprak dagıtıyor ve bunun üzerinden belli miktar vergi alıyor.Osmanlı devleti aşagı yukarı 1540 lı yılllara kadar inanılmaz büyüdü.Orta avrupa sınırına hatta bir kısmına kadar ilerledi ama artık imparatorluk dogal sınırlarına ulaştı.ve osmanlı devletinin oldugu yerde hoşgörü ve anlayış vardı.tamam kale şehir işgal ederken ordudakı askerlerin payına düşeni alması için işgal edildikten sonra bir süre yağma yapmalarına göz yumuyordular ama bu askerlerin savaşma arzusunu dahada güçlü kılıyordu.ama sonradan din ırk vs vs gibi ayrıntılara takılma olmuyor ve herhangi bir zorlama baskı uygulaması olmuyordu.böle bir sistemde nasıl bir sömürü düzeni kurulabilirdiki.Adamlar adamlar dedıklerım elin Amerikalıları senelerdir Osmanlı devletinin yönetim tarzınını inceliyorlar ve hala belli başlı üniversitelerdeki hocaları bu konu üzerinde kitap üzerine kitap yayınlıyorlar.Çünkü bügüne baktıgımızda Amerikada Osmanlı devleti gibi birçok milleti içinde barındırıyor ve bu kadar çok kültürün içinde tek bir merkezi sistem ayakta nasıl duruyor bu göründüğü kadar kolay birşey değil..Eğer Osmanlı devleti halkı sömürüp baskı uygulamaya kalkıp halkı ezse idi 600 yıl boyunca nasıl ayakta kaldı.çünkü baskı olsaydı illa bir yerlerden düzen patlak vericekti.Osmanlı devletinde emparyalist bir sistem olsa idi.devletin kasası kuru bakır tam takır olamazdı.ve devletlerden borç para almazdı.borç para aldıktan sonra ödeyemedi zaten.Türkiye kurulduktan sonra yavaş yavaş Osmanlı devletinin borçlarını ödedi.emperyalist sistemde bunlar olurmu allah aşkına




  • quote:

    Orijinalden alıntı: senefro

    askerlik görevi onlara bırakılmıştır, askerlik yapmak istiyorum diyen hristiyana hayır sen askerlik yapamazsın denilmemiştir, askerlik yapmayan kesimden daha fazla vergi alınması da çok anormal değildir (bedelli askerlik gibi). yukarda başka bi arkadaşın açıkladığı gibi müslümanlar (tüm ülkenin güvenliği için) gitsin savaşsın ölsün, kalan toprakları da savaşmayan hristiyanlar alsın. asıl bu haksız bir durum olurdu...

    Katılıyorum.Osmanlı sömürgeci değil.Himaye altına aldığı bir kaç devlet var o kadar...Ama mand yapmamıştır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi KibreN -- 13 Ocak 2011; 14:48:25 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: the enemy

    Osmanlı sömürü yapmadığı için yıkılmıştır.

    alınan her topraktaki insanların diline ve dinine etki etseydi özgürlük hareketiyle birlikte paramparça olmazdı, çünkü devleti parçalayacak farklı farklı uluslar olmazdı, zamanla hepsi türkleşir ya da türkleştirilirdi.

    ve muhtemelen şu an tüm dünyada ingilizce yerine osmanlıca konuşuluyor olurdu, sömürü dediğin böyle olur.

    10 yaşındaki çocuğa zorunlu kılınan yabancı dildir sömürge.

    Katılıyorum.
    Osmanlının tek hatası kimseye zorla ben osmanlıca konuşucam osmanlı topraklarında yaşayacağım baskısı yapmamasıdır.Bugün türkiye'de ki yapılmak istenenin aynısı
  • Mafya da haraca bağladığı iş yerlerini dış tehditlere karşı korur. Osmanlı da tüm diğer emperyalist devletler gibi haraca bağladığı ülkelere kısmi güzellikler yapmış koruma sağlamıştır.

    Günümüzdeki emperyalist devletler toprak işgal etmekle uğraşmıyor. Ülkelerin yöneticilerini satın alarak o ülkedeki zenginlikleri ve varlıkları kendi şirketlerine aktarıyor.

    Mesela 3 liralık yolu ilgili ülkenin iktidarını satın alarak 30 liraya geçiş garantili olarak kendi ülkesinin şirketine yaptırıyor. Üstüne bir de size hizmet getirdik diyerek cahil halktan destek ve takdir görüyor.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Evrenselci iktidar metafiziği ve belirli bir Ortodoks inanç ekseninde birleşen kozmopolit yapısıyla, yayılmacı cihangirlik politikalarıyla, vergiler ve asker talebi üzerinden sömürücü doğasıyla evet Osmanlı emperyal bir devletti. Kendisine has bir emperyalizmi vardı.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fetih

    Emperyalistler hiç hizmet götürür mü?Aksine onlardan hizmet alır.

    Şahıs süresiz yemiş ama belki yan çarı vardır diye yazıyorum.


    Soracağım şey şu,


    Osmanlı ne hizmeti götürmüş? Cami, medrese, kervansaray, türbe, saray vb. gibi yapılardan başka?

    Sanayi mi yapmış, okul mu açmış ne yapmış da hizmet götürmüş. Yukarıda saydıklarımın çoğu da sadece kendi halkı yani saraya mensup kişilere hizmet için yapılanlardı. Ne yapmış da halkına hizmet götürmüş?

    Bunun cevabını 18 MART ÇANAKKALE DESTANINDA çok rahat görebiliyoruz. Halkın nasıl aç bırakıldığını, halkın cahil bırakıldığını, kendileri 1000 odalı saraylarında yaşarken halkının tezekten yapılma evlerde nasıl yaşadığını, üzerine kıyafet diye giydikleri yamalı giyitleri, ayaklarına bez ayakkabı giydiklerini KURTULUŞ SAVAŞLARINDA görüyoruz.

    Köylere hastane mi yapmış? Okul mu açmış da hizmet götürmüş..


    Osmanlı emperyalist sömürgeci bir devletti. Onu savunanlar da o ülke kadar emperyalist ve sömürgecidir.





  • Evet öyleydi.Bütün devletler gibi

  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Evet öyleydi.Bütün devletler gibi

    Realist teori açısından evet bütün devletler öyle ya da böyle güç maksimize etme, yayılma ve birbirini domine etme eğilimindeki emperyalist varlıklardır. Realizmde devlet olmanın doğası şeklinde tanımlanır bu. Max Weber'ın klasik tanımına göre ise devlet verilmiş bir bölgede meşru fiziksel güç uygulayabilen, şiddet uygulama hakkı üzerinde başarılı şekilde tekel veya dominasyon kurmuş, yine kendi benzerleri veya tabiattaki engeller tarafından sınırlandırılan bir organizasyon. Yani bir devletin sınırlarının başka bir devletin etkisinin başladığı yerde (teorik olarak) bitmesi ya da Osmanlı'da olduğu gibi Karpat Dağları'nın ötesine ve Arabistan'ın iç çöllerine uzanmaması durumu.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Emperyalizm ortaya çıktığı bağlam gereği yayılmacı politikalara işaret ediyor. Realist anlayışla yayılmacı politikanın rekabetin nihai sonucu olduğu düşünülebilir fakat unutmamak lazım ki uzun süreli barış dönemleri realist fikirlerin sebep olduğu endişeler yüzünden kurulan güvenlik ittifakları ve silah yarışı sayesinde oldu her zaman. Dolayısıyla realizmde emperyalist olmanın devletin doğasına içkin olduğunu sanmıyorum. Devletler sadece rekabet halindeki kurumlar değiller aynı zamanda rasyonel aktörler. Dolayısıyla sağ duyunun devletlere hangi politikayı dikte edeceğini kestirmek zor.

  • Realistler genellikle karamsar addediliyor. Güç dengesinin ve kurulan ittifakların bir dünya devletine gidecek kadar stabil veya bütüncül olabileceğine inanmıyorlar ve dünyadaki düzeni her zaman için devletler arası rekabetin ve güvenlik ikileminin biçimlendirdiği anarşik bir sistem veya doğa olarak tanımlıyorlar. Realizmde devletler çıkar gözetimi ve güç maksimize etmeye çalışan ve birbirini dengelemeye ve sonunda sindirmeye çalışan varlıklar olduğundan anarşik sistemdeki özellikle de nispeten güçlü devletler ilgili doğaları gereği emperyalizme meyletme ve diğer devletleri yutma eğiliminde oluyorlar. Günümüzde gerçi toprak veya deniz sahaları alarak yayılmaktan ziyade yerleşik ittifakların güç kazandığı ve kurumsallaşan ittifaklar üzerinden etki kurmanın emperyalizmin geleneksel yayılmacı formlarının yerini aldığı söylenebilir. Bu da bence devletlerin yıkıcı dünya savaşlarından bu yana ortak bir karar alıp bir norm (jus cogens) olarak cebren kuvvet kullanımını yasaklamasıyla ilgili diyebiliriz. Rasyonal aktörlerin rekabeti realizmde sistemsel anarşiyi çözmüyor; liberal kurumsalcıların aksine realistler için sistemsel anarşiyi çözebilen, daha doğru deyişle yatıştırabilen tek gerçek düzgün bir güçler dengesi ve ittifaklar dağılımı. Liberaller kurumların ve pazarın birliği, iyi niyet ve karşılaştırmalı üstünlük temelinde "çıkarlar harmonisi" diyor. Realistler ise harmoni veya < liberal cennet > yok ama güçler arasında kısmi bir denge olabilir diyor. Evet şu an en popüler ve baskın iki teori üzerinden iki kutuplu (binary) mantık kurmuşa ve alternatifleri dışlamışa benziyorum, farkındayım. Başka perspektifler de üretilebilir pekala. Marksizm gibi politik gelişmelere bağlı olarak kredibilite kaybetmiş eski alternatiflere de başvurulabilir. Eleştirel kuramcılar misal bunu yapıyor.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Toplumumuzun en büyük problemi basit düşünememek ve iki yüzlü olmak. OSmanlı sömürgeci olsa nolur? Katliamcı olsa nolur kardeyşim? Benim atam benim dedem değil mi bunu yaptı diye düşman mı olacağım. Hatta kaşke tam yapaymış da bugün Yunanistan Ermenistan belası olmasaydı başımızda. Ama Osmanlının sömürgeci anlayışında toprağı işleyen nüfus ve vergi verecek adam lazım. Bu yüzden katliam yapmıyor zaten. Siz de din için cihad yapıyor diye yutun. Osmanlı toprak ve gelir için savaşmıştır. Tüm devletler bunun için savaşır. Devletlerin dini imanı olmaz bunu bir anlamadınız gitti.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-DBF37AF64 -- 18 Nisan 2021; 5:10:37 >
  • Değildi. Mesela İngilizler emperyalisttir. Afrikalıları, Arapları, Amerikalıları, Hinduları ve daha fazla kim bilir kaç ulusu sömürdüler. Kaynaklarını ya yok pahasına ellerinden aldılar ya da bu ulusları ve daha fazlasını fazla vergi altında kıstırdılar. Hatta Rusları, Fransızları ve diğer Avrupa uluslarını bilke sömürdüler çünkü ilk sanayileşme bunlar da başladı. Üretilen sanayi ürünü daha pahalı oluyordu ve bu 1 Sanayi malına karşılık örneğin yüzlerce ton tarım malzemesi ya da diğer çeşitli eşyalar demekti. Daha neler neler. Osmanlı devleti bir ülkenin vatandaşına bunu yapmaz, yapamaz. Ecdadımı tanırım ben.

  • Emperyalizmden kasıt kolonizasyon, sömürgeleştirme, sanayileştirme, şeker kamışı tarlalarında ve tropikal kahve bahçelerinde köle çalıştırmaksa değildi. Batı kadar hiçbir zaman emperyal olan yoktu. Osmanlı teokratik endeksli vergi toplayan ve savaş ritminde olan bir tarım ve el zanaatları ülkesiydi. Aslında Çin ve Rusya da büyük güçlerdi. Genelde bu iki ülkenin emperyalizme karşı olan argümanları var fakat Çin ve Rusya da emperyal sayılacak kadar güçlü ülkeler. Fakat Osmanlı az oranda emperyal özellikler taşıyorsa, üretim ve verim açısından Batı ve Rusya yüksek oranda taşıyordu.


    Edit: Sonuç olarak az oranda bazı alaşım etkileri vardı. Fakat tabloya bakınca Osmanlı genel olarak emperyal bir ülke değildi. Emperyal olmanın dört aşaması Bilim-Aydınlanma-Sanayileşme-Sömürgeleştirmedir. Osmanlı birinci merdivenden yukarı hiçbir zaman çıkamadı, hep tarım ülkesi olarak kaldı. O yüzden emperyal diyemeyiz. Az alaşımlar var sadece.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-94E0EF87A -- 2 Aralık 2021; 16:32:38 >




  • Afrikanın ciddi bir kısmını, Çinhindini de Fransızların sömürdüğünü belirtmek lazım. Genelde Fransızlar ve İngilizler el ele vermiştir. Kurtuluş Savaşında bile barış antlaşması imzalarken Fransızlar ve İngilizler ortak bir strateji belirliyorlardı.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-94E0EF87A -- 2 Aralık 2021; 16:35:44 >
  • Osmanlı elbette emperyalist sayılabilir. Ancak bu emperalistlik 19. Yüzyıl emperyalistliğinden oldukça farklıdır. Önce imparatorlukları 2'ye ayırmak gerekiyor. 1. tip ve 2. tip imparatorluklar diye. İlk saydığım Roma, Osmanlı, Pers imparatorlukları, ikinci saydıklarım ise Britanya, İspanya, Fransa imparatorluklari örnek verilebilir. Birinci tip imparatorluklar da fetih yapıp oranın halkını vergiye bağlayıp , hazinesini ele geçirmek amacı oldukça görülür. Elbette oranın tarımından suyundan da yararlanılır. Sonuçta adamlar orayı kan dökerek aldılar. Bu imparatorlukların feth ettikleri topraklar genel olarak önce siyasi uyuşmazlıklar başlar ondan sonra fethedilir. Yani canımız istedi hadi gidip şurayı feth edelim, halkını bir güzel köle yapalım diye feth edilmez. Ancak devleti yöneten imparatorların saf fetih arzusunda olmadığını söylemekte güçtür. Her imparator ve imparator yardımcıları devletlerini daha güçlü kilmak ister. Bunun en kolay yolu da fetihtir İlk çağ ve orta çağ kanunlarında.

    İkinci saydığım imparatorluklar ise, hiç bir siyasi çekişme olmadan gözlerine kıstırdıkları yerleri işgal ederler. Halkını köleleştirip, halkın yaptığı tarıma el koyarlar. Karşı çıkanları ağır ve caydırıcı yöntemler ile cezalandırılır(çocukların kollarını kesmek, halka soykırım yapmak vb. ) Tek düşündükleri kendi yararlarıdır. Kendi sanayileri için ham madde bulmaya odaklanırlar. İşgal ettikleri toprakların insanlarını; düşük zekalı, beceriksiz görüp kendilerini üstün ırk olarak konumlandırırlar. Nitekim onlar Helen Soyuna dahildir. Bu imparatorluklar işgal ettikleri yerlerin insanlarına hastalık yayıp kırmak gibi türlü şeytanlıklarda görülür. Mesela İngilizlerin savaş sırasında Kızılderelilere hastalık dolu battaniye atıp, sanki iyilik yapiyirmus gibi görünüp hastalık bulaştırması gibi.

    Bu iki tip imparatorluk arasındaki farklar temelde böyle olsa da ve ikinci olan daha kötü ve şeytanı gelse de kulağa birinci tip imparatorluklarinda masum, sütten çıkmış ak kaşık olduklarını söylemek zor olur. Buna Osmalı da dahil. Mesela Osmanlı Sofya şehrini feth etmek için, kralın yanına casus gönderip, kralın güvenini kazanmasını sağlıyor. Sonra bir av sırasında casus krali kandırıp askerlerinden uzaklaştırdıktan sonra bayıltıp Sofya iline götürüyorlar halk bunu görünce ili Osmanliya teslim ediyorlar.

    Anlatığım hikayenin detaylısı:

    https://www.instagram.com/p/CVfy9sjMGhT/?utm_medium=copy_link



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Swetbullet -- 17 Aralık 2021; 12:16:35 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Tabiki değildi


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Zodion Z kullanıcısına yanıt

    Bütün devletler neden emperyalist olsun ki ?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.