Şimdi Ara

İslama göre herşeyden şüphe edelim, fakat İslamdan değil, niye ne özelliği var?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
93
Cevap
1
Favori
3.369
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İslam kötü bir şey söylemiyor genelde, ama bazı anlamsızlıkları var.


    Geçen gün evdeydim, babam şu trt deki iftar öncesi kuran programını dinliyordu. İşte gel bak da dinle falan dedi, ben de baktım biraz dinleyeyim bari neymiş falan. İşte altta Türkçesi de yazıyordu. Şöyle bir şeydi: Biz bu ateistlere bilmem bi sihirli bir şeyler bile göstersek bize iman etmezler vs babında bir şey yazıyordu, tam hatırlamıyorum. İyi de kardeşim, şüphecilik ne zamandan beri kötü oldu? Ayrıca güya sihir yapan düzenbazlar tarihin başından beri vardı. Gidelim onlara da inanalım o zaman? Jet Fadıl baya inandırıcı bir adam gidelim para yatıralım ona? Resmen şüpheci olmamayı emreden bir din. Hiç kimseye inanmayacağız, ama afedersin bir yerden bir adam gelecek tanrının oğluyum(İsa) diyecek biz de ona inanacağız? Bu tanrının oğluyum olayı çok kez zaten yapıldı. Şimdiki zamanda bile yapanlar var. İnsanlar da haklı, hangi birine inansın? Bugün bile ben mesihim diyenler yok mu? Ondan sonra inanmadın hadi cehennem. Tutarsız bir din işte. Anlında işaret mi yazıyor bu gerçekten tanrının oğlu diye? Yazmıyor.


    5 tane adam var, beşi de ben tanrının oğluyum diyor. İçlerinden birisi gerçekten öyle. Bilemedin cehennem. Bildin cennet. Aşırı rastgelelik.


    Hayır bir de inandın, istediğin kadar günah işle inandığın için yine cennet? Yani bu hem aşırı kolay hem de zor. Anlamsız bir olay.


    Mesela ay tutulması olayı, şu ayın ikiye ayrılması olayı, o zamanda taa Suriyede bile gözlenmiş diyorlar. Ay tutulması işte kardeşim ne ayrılması? Ne mucizesi? Bu bir mucize değil ki.


    Diyelim ki şimdi uzaylı bir ırk gelse bize ve onlar için teknolojik, bizim için adeta büyücülük gibi gelen şeylerle bizi büyülese, biz tanrıyız bize inanın ve altınları sökülün dese onlara da inanmak zorunda mıyızdır? Adamlar belki uzaylı jet fadıldır? Hadi güçlüler ve teknolojikler diye inanalım ne güzel. Sonra da altınları doğal kaynakları kaptıralım falan.


    Böyle bir şey olabilir miydi? Gayet de olabilirdi, belki de olmuştur da.


    Mesela ben hep düşünmüşümdür, işte Hz Muhammed zamanında yaşamış olsaydım, bana müslümanlık teklif etseydi falan, derdim ki:

    Tamam ahlaki olarak güzel yönleri(o zaman için) olan bir din olabilir, ama kabul etmiyorum. Mucizelerin teknolojiyle de taklit edilebilir. Sırf şüpheciliğim için tanrın beni yakacaksa buyursun. Ben niçin mucizelerine inanmadığım için kötü bir insan oluyorum? Sen ve tanrın ne istiyorsunuz? Biz size inanınca ne olacak? Niçin yakmak istiyorsun? İnanmak dediğin beyinde altı üstü bir düğme, bir buton. İstediğin şeyi yapmamam durumunda verdiğiniz ceza aşırı saçma ve komik. Müslüman olsam bile samimi olarak olmayacağım, korkuyla beni satın alamazsın. Muhtemelen sevmeyeceğim de. Sırf beni inandırmak istemeniz bile aşırı anlamsız, irite edici ve sırf bu yüzden dolayı bile müslüman olmayacağım.


    Bir de şu var, Kur'an değiştirilmemiştir. Bu bilgiyi bize kim söylüyor? İnsanlar ve kitaplar. Kur'an ın kendi içinde öyle yazması sayılmaz. Ama bu kitaplar değiştirilebilir. Bunlar değiştirilirse Allah çarpar diye bir şey var mı ben görmedim hiç? Muhtemelen yoktur.








  • Doğada ve Canlılarda Altın Oran Bulunduğu İddiası Ne Kadar Gerçekçi? - Evrim Ağacı (evrimagaci.org)


    Burada fibonacci örneğinize karşı detaylı bir eleştiri var ve eğer bu eleştiri doğruysa dini çok ciddi oranda yalan bilgi yayarak insanlar bilinçli veya bilinçsiz savunmaya çalışıyor demektir.


    Öte yandan yetişkin bir insanın bu hikayelere ciddi bir biçimde inanması kadar beni çok az şey hayrete düşürüyor bu hayatta.


    Çevremeizdeki herşeyin basitliğini, bayağılığını veya sığlığını, anlamsızlığını görmemek ancak bunun içine doğmakla mümkün olabilir ki bizimde bunu farkedemeyişimizin nedeni budur özünde.


    Her neyse açıkçası bu konuyu ciddi ciddi oturup yetişkin bir insanla tartışmak bile beni hayrete düşüren bir olgu fakat yakıcı gerçeği farketmektense sizin yerinizde olmak belki de akıl sağlığımız için daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum.

    Sanırım öyle bir programı bende hatırlıyorum. Orada Hacettepe ünversitesi profesörlerinden biri çok güzel bir örnek vermişti.


    Eğer bir şempanze alsak. Ardından bu şempanzeyi bir daktilonun başına oturtsak. Rastgele tuşlara basarak Hmalet'i yazabilir miydi ? Normal şartlar altında bu imkansıza yakın bir olasılıktır. Fakat her bir tuşu bir mutasyon, şempanzeyi de rastgele işleyen evrim süreci, Hmalet'i de gelişmiş bir canlı olarak düşünelim.


    Eğer şempanze rastgele tuşlara basıyorsa ve bastığı tuşlar yanlış mutasyonlara yol açtığında yani akdeniz anemisi veya kanser gibi, şizofreni gibi günümüzde varolan hastalıklara yol açıyorsa o zaman ortaya çıkan canlı büyük olasılıkla hayatını erken ve çocuksuz olarak kaybediyor. O kaybetmese bile onun nesli bu belalar yüzünden her zaman ailelerini kurmakta ve yaşatmakta güçlük çekiyor ve üreyemiyorlar. Yani şempanze'nin bastığı bu yanlış tuş sonucu oluşan harfler her seferinde siliniyor. Yani genlerini aktaramıyor. Fakat nufusun her biri yani yeni doğan her bir birey yeni bir deneme hakkıdır. Şempanze tuşlara basmaya devam ediyor ve rastgele doğru tuşu bulduğunda bu sefer o canlıda soyunu devam ettirmesini sağlayacak iyi bir özellik çıkıyor. Ya susuzluğa daha dayanıklı oluyor kurak bir yerde, ya daha zeki oluyor ya daha güçlü veya sosyal vb oluyor. Bu özellik sayesinde nufusunu aktarabildiği gibi daha uzun yaşayıp daha çok çocuk sahibi oluyor ve bu yeni geni daha çok kişiye aktarabiliyor. Onlarda aynı avantajla toplumda daha hızlı yayılıyorlar. Yani şempanzenin bastığı bu tuş silinmek yerine kalıcı hale geliyor.


    Dolayısıyla şempanzenin bastığı her yanlış tuş kalıcı olmayıp bir süre sonra siliniyorsa, şempanzenin bastığı doğru tuşlar ise bir süre sonra kağıtta kalıcı hale geliyorsa. Şempanzeye yeterli süreyi verdiğimizde Hamlet yazması değilde tam tersi yazamaması şaşırtıcı olmaz mıydı ? İşte evrim akılsız veya güdüsüz olmasına karşın bu yüzden bize bu sonuçları veriyor.

    Uçan sürüngenlerin evrim süreci hakkında bilgi ve arafosil yoktur, bunlar tamamen sürüngen özelliği taşıyan soğukkanlı hayvanlardır(pterazorlar). Dıger yandan bugunku kuslar iddia edildigi sekli ile teropod cinsi dinazorlardan gunumuze evrilmistir. Nedense önceki haleflerinden değil sıfırdan iki ayaklı terapodlardan evrimlesiyorlar ve sogukkanli yapiyi terkedip sıcakkanlı hayvanlar oluyorlar, bununla beraber kara hayvanlarinin ciger yapisi terk edilip tum biyoloji buna evriliyor. Bu surecte ucabilen ilk orneklerden biri olarak bilinen Archaeopteryx'e kadar yarim kanatlı ve guclu cene yapisini terkeden bu ara formlar bir sekilde dogal secilim kurbanı olmaktan kendini kurtabiliyorlar böylesi vahşi bir ortamda. Açıkçası bunlar bana mantıksız geliyor beni yanlış anlamayın burada ögrenmek ve fikir alışverisi saglamak icin tartışıyoruz. Başka bir nokta da, çokgozlu farkli turler oldugunu soyledim zaten ama koskoca memeli ailesinde neden tek bir üçgözlü vatandaş yok? üstelik bu kanat mevzusundaki gibi dezavantaj yaratacak bir unsur değilken rastgelelik neden bundan nemalamıyor? Deve kuşu örneği güzel ama farkederseniz bu canlı bir yerden kısarken baska bir avantaj saglıyor. Denizin dibindeki kör canlılara gelince orası yeryüzünün belkide en gizli saklı bolgelerinden biri, zifiri karanlıkta göze ihtiyacı zaten yok, bu tam tersi yaratılıscı iddiaya uygun, orada kendi isigini ureten canlilarda mevcut. Islevsiz kollari olan dinazorlar icin konusmak için henuz erken bence bilmiyoruz desek daha mantıklı. Bununla beraber evrimden hic nemalmayan en ilkel varliklarda var hamambocekleri gibi karbon döneminden bu yana degisiklige ugramamis canlilar, bu da ilginc bir nokta.

    Öteyandan ben bu konuda neden evrim tartışması başlatıldığını anlamıyorum, çünkü konu dinin varlığı üzerine şüphe meselesi. Ancak evrimin mümkün olup olmaması ne dini kanıtlar nede çürütür. Evrim olmasa bile deist/panteist yaklaşımlarda sunulabilir. Konu dinin kanıtlanması meselesi ise daha önce dedigim gibi septik yaklaşımla herseyden kuskulanabilir

    Ben sizden biraz farklı düşünüyorum. Örneğin pi sayısını ele alalım. Pi sayısı 3.14'tür. Peki Pi sayısının 3.14 olmasının mantıklı bir nedeni var mıdır ? Pi sayısı neden 96.2 değildir ? Neden 70 değildir ? Neden 3.13 değildir ?


    Bir maddenin merkezkaç kuvveti veya bir gezegenin uyguladığı çekim kuvveti neden bu kadardır da o kadar değildir ?


    Su dünyada belli şartlar içerisinde 100 derecede kaynar ? Neden 106 derecede değilde 100 derecede kaynar ?


    Bunların mantıklı bir yanıtları yoktur. Yani bunların böyle olmasının ardında bir gerekçe yoktur.


    Bir ortama geldik, bu ortamın içerisinde oluştuk. Ardından biz bu ortamda belli kurallar olduğunu bulmadık. Kurallar hiçbir zaman yoktu. Sadece biz karmaşayı tanımladık, betimledik o kadar. Yani pi sayısının 3.14 olmasının bir nedeni yoktur sadece o 3.14tür ve biz bunu belirtiriz yaptığımız tek şey budur.


    Dünyadaki veya evrendeki yasa dediğimiz şeylerin temeli nedir ? Temeli yoktur itme çekme, ısınma, soğuma veya başka pekçok fiziksel yasanın öyle olmasının nedeni öyle olmasıdır sadece.


    İşte bu yüzden bazı bilim adamları veya felsefeciler eğer başka bir evrene gitseydik bütün bu senin kural veya kanun diye gerçekliğini üzerine inşa ettiğin ve hatta hayali bir varlığı bile bunlara bağlayarak kurguladığın yasaların tamamen değişik olabileceğini hatta bazılarının olmayabileceğini bile söylüyorlar.


    Yani bu evrende pi sayısı 3.14'ken orada 2.87yse bu senin bütün bu iddialarının hepsinin anlamsızlığın içerisinde yokolacağı anlamına gelmez mi ?


    Bizim aslında kurallar kanunlar veya değişmezler bulmaktan ziyade sadece ortaya dökülmüş kaotik bir tabloyu tasvir ettiğimiz anlamına gelmez mi ?


    Bilimin işi bilimsel gerçekleri bulmaktan ziyade sadece olanı tasvir etmektir. Bunu kavramaya başladığın anda zaten bütün mantığın toz olup gider. Bütün anlam çözülür ve bu tartışmalarında bir değeri kalmaz.

  • Çok bilgisiz bir adamsın. Kur'an bir çok yerde gezin görün araştırın der. Şüphe etmekle alakalı hikayeleri anlatanların peşinden gidip Kur'an da yazmayan yok ay ikiye bölündü gibi muhabbetlerle din çürütüyorsun.


    Senin canın dine inanmamak istiyor, olay bu kadar basit.


    Sen hayatında dinden şüphe ettiğin gibi diğer şeylerden de şüphe ettin mi peki?


    Ha bu bitkiler, hayvanlar vs neden fibonacci sayılarını barındırıyor diye düşündün mü örneğin?


    Senin için her şey tesadüf mü?


    Hem şüpheden bahsediyorsan hem her şey tesadüf diyorsan işimiz var çünkü.

  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Doğada ve Canlılarda Altın Oran Bulunduğu İddiası Ne Kadar Gerçekçi? - Evrim Ağacı (evrimagaci.org)


    Burada fibonacci örneğinize karşı detaylı bir eleştiri var ve eğer bu eleştiri doğruysa dini çok ciddi oranda yalan bilgi yayarak insanlar bilinçli veya bilinçsiz savunmaya çalışıyor demektir.


    Öte yandan yetişkin bir insanın bu hikayelere ciddi bir biçimde inanması kadar beni çok az şey hayrete düşürüyor bu hayatta.


    Çevremeizdeki herşeyin basitliğini, bayağılığını veya sığlığını, anlamsızlığını görmemek ancak bunun içine doğmakla mümkün olabilir ki bizimde bunu farkedemeyişimizin nedeni budur özünde.


    Her neyse açıkçası bu konuyu ciddi ciddi oturup yetişkin bir insanla tartışmak bile beni hayrete düşüren bir olgu fakat yakıcı gerçeği farketmektense sizin yerinizde olmak belki de akıl sağlığımız için daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum.





  • Periah kullanıcısına yanıt

    Evrim ağacı bu ülkede manipülasyonu en iyi yapan site, takdir ederim kendilerini, ancak benim gibi her şeye şüphe ile bakan kişiler eksikleri tespit eder. Yoksa okuyanı ayakta uyutur. Bilim konusunda da bir çok kişi bilgisiz olduğu için hemen inanır burada yazanlara.


    Yazıyı attığında doğada hiç var olmadığını iddia ettiklerini düşünerek okudum ve gerçekten şaşıracaktım bunu diyebilmelerine.


    Yazının büyük bir bölümü olmadığı yönünde ilerlese ve okuyanların sıkılacaklarından emin olacak kadar gereksiz uzatmış olsalar da sonlarına doğru ne hikmetse şunu paylaşmışlar:


    Meisner, doğadaki yapıların Altın Oran'ı takip edip etmemesiyle ilgili olaraksa şöyle yazıyor:

    Bazı doğal yapılar Altın Oran'ı takip etse de, birçoğu takip etmemektedir. Doğada gördüğümüz spirallerin büyük bir çoğunluğu logaritmiktir. Yani spiral, sabit bir oranla (ivmeyle) genişlemektedir. Bunun olma nedeni, fiziksel gerilim kuvvetlerinin bu gelişim tipinde daha düzgün dağıtılabiliyor olmasıdır. Bunun, Altın Oran ile hiçbir ilgisi yoktur. Yani yaygın olarak görülen ve Altın Oran'a uyduğu iddia edilen galaksi kolları, okyanus dalgaları, kasırgalar gibi şeylerin hepsi yanlıştır. Bu hatanın düzeltilmesi ve Altın Oran ile ilgili safsataların temizlenmesi için önemlidir. Öte yandan, doğada Altın Oran'a uyan ve sıklıkla görülen bir diğer tip spiral vardır: Kozalaklarda, ananasta, ayçiçeğin tohumlarında görülen spiraller. Bunlar, Fibonacci Dizisi'nin birbirini takip eden sayılarına uygun bir şekilde dizilirler. Örneğin saat yönünde 8 spiral varsa, saat yönünün tersine giden 13 spiral bulmayı beklersiniz. Ancak bunların hiçbiri Altın Oran'dan kaynaklı spiraller değildir! Sadece, Fibonacci Dizisi'ndeki ardışık sayılara uygun dizildikleri için, Altın Oran'a yakınsarlar.



    Şimdi sana sorum şu: Bitkilerde fibonacci dizilimi var mıdır yok mudur? Paylaştığın yazıya göre vardır. Ben mi yanlış okuyorum?


    Sen ne iddia ediyorsun?


    Neyin kafasını yaşayıp böyle bir şey söylediğini de anlamadım. Dini doğrulamaz ki fibonaccinin doğada var olması. Tesadüfü sıkıntıya sokar. Şüphe duyan birisi her şeyin tesadüfen olmasından nasıl memnun aklım almaz benim de. Bir şey tesadüfen nasıl düzenli olabilir ki? Bana sayısız tekrar masalını anlatma ama. hiç bir delili olmayan milyonlarca yıl geçmediği için deney yapılamayan şeylerle gelme bana. Bilim hiç bir zaman tarafsız olmadı bundan sonra da olmayacak.


    Bana göre senin tesadüfün masal, sana göre benim dinim masal. Olay özetle bu.


    Sana bir soru hadi: Pi sayısı ne zaman oluştu? Öyle muazzam bir sayı tesadüfen nasıl oluşabiliyor? Milyonlarca yıl mı sürdü yoksa birden bigbang ile mi türedi? Yoksa bigbang den önce de var mıydı?



    Edit: Doğadaki fibonacci sayıları ile ilgili kısa bir video denk geldi






    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi torlofan -- 7 Mayıs 2021; 22:47:24 >




  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Ben sizden biraz farklı düşünüyorum. Örneğin pi sayısını ele alalım. Pi sayısı 3.14'tür. Peki Pi sayısının 3.14 olmasının mantıklı bir nedeni var mıdır ? Pi sayısı neden 96.2 değildir ? Neden 70 değildir ? Neden 3.13 değildir ?


    Bir maddenin merkezkaç kuvveti veya bir gezegenin uyguladığı çekim kuvveti neden bu kadardır da o kadar değildir ?


    Su dünyada belli şartlar içerisinde 100 derecede kaynar ? Neden 106 derecede değilde 100 derecede kaynar ?


    Bunların mantıklı bir yanıtları yoktur. Yani bunların böyle olmasının ardında bir gerekçe yoktur.


    Bir ortama geldik, bu ortamın içerisinde oluştuk. Ardından biz bu ortamda belli kurallar olduğunu bulmadık. Kurallar hiçbir zaman yoktu. Sadece biz karmaşayı tanımladık, betimledik o kadar. Yani pi sayısının 3.14 olmasının bir nedeni yoktur sadece o 3.14tür ve biz bunu belirtiriz yaptığımız tek şey budur.


    Dünyadaki veya evrendeki yasa dediğimiz şeylerin temeli nedir ? Temeli yoktur itme çekme, ısınma, soğuma veya başka pekçok fiziksel yasanın öyle olmasının nedeni öyle olmasıdır sadece.


    İşte bu yüzden bazı bilim adamları veya felsefeciler eğer başka bir evrene gitseydik bütün bu senin kural veya kanun diye gerçekliğini üzerine inşa ettiğin ve hatta hayali bir varlığı bile bunlara bağlayarak kurguladığın yasaların tamamen değişik olabileceğini hatta bazılarının olmayabileceğini bile söylüyorlar.


    Yani bu evrende pi sayısı 3.14'ken orada 2.87yse bu senin bütün bu iddialarının hepsinin anlamsızlığın içerisinde yokolacağı anlamına gelmez mi ?


    Bizim aslında kurallar kanunlar veya değişmezler bulmaktan ziyade sadece ortaya dökülmüş kaotik bir tabloyu tasvir ettiğimiz anlamına gelmez mi ?


    Bilimin işi bilimsel gerçekleri bulmaktan ziyade sadece olanı tasvir etmektir. Bunu kavramaya başladığın anda zaten bütün mantığın toz olup gider. Bütün anlam çözülür ve bu tartışmalarında bir değeri kalmaz.





  • Periah kullanıcısına yanıt

    Pi sayısı sonsuza kadar giden bir sayıdır. 3.14 değildir. Bizim hesaplamamız kolay olsun diye o değer alınır hatta 3 bile alınır senin de bildiğin gibi.


    Pi sayısının muazzamlığı ordan gelir, sonsuza kadar giden bir sayı ve bu her dairede bulunmakta. Ben o sebepten sordum sonsuza kadar giden bir sayı birden mi oluştu? Milyonlarca yılda mı? Kaosa inanıyorsun cevap vermek zorundasın.


    Neden 70 değil çünkü 10 luk sisteme göre böyle çıkıyor da ondan. Başka bir sayma sisteminde başka çıkar ama yine sonsuza gider. Doğa bize 10 luk sayma sistemi şart koşmuyor, biz kolaylık olsun diye böyle yapıyoruz.


    Su Celcius derecelendirmesine göre 100'de kaynarken Kelvin derecelendirmesine göre 373'te kaynar. Sen kendi derecelendirmeni oluştur istediğin sayıda kaynat İslama göre herşeyden şüphe edelim, fakat İslamdan değil, niye ne özelliği var? 


    Dediğine katılıyorum bizzat Kur'an kendisi söylüyor zaten bizim yaşadığımız alem ile öteki alemlerin kurallarının aynı olmayacağını. Yani bu kurallar bu evren için geçerlidir onda hemfikiriz.


    Ben düzen görüyorsam ve bana tesadüf düzeni anlatamıyorsa ben tesadüfü sorgularım. Dediğim gibi ben milyonlarca yıl masalına inanmam.


    Dine inanmak başka bir şeydir, üstün bir yaratıcıya inanmak başka bir şey. Sadece bilimi kabul eden birisi agnostik olmak zorunda zaten. Bilim tanrının varlığını da yokluğunu da kanıtlayamaz. Biz seçeriz hangisine inanacağımızı.


    Sen tam mesaj atarken ben de doğadaki fibonacci ile ilgili bir video buldum onu ekledim, fibonacci ile ilgili bir şey dememişsin. Doğada var mıdır yok mudur? İlk sorum oydu, evrimağacı çoğunlukla yaptığı gibi net şeyler sunmadan ortalığı bulandırmış.





  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Sorumun özüne yanıt vermek yerine topu taca atmışsınız.


    Celcius derecelendirmesinde 100, Kelvin derecelendirmesinde 373 olması hiçbirşey ifade etmez. Yine 100 derecedir. Benim size sorduğum soru neden 100 derecede kaynar ? Neden 106 değildir de 100dür ?


    Pi sayısının sonsuz olduğunu bende biliyorum fakat sonsuzluk için Pi sayısına ihtiyacınız yok. Kendi kendine sonsuza kadar bölünebilecek bir sürü sayı oluşturabilirim size ? Dünya üzerinde kendi kendine sonsuza kadar bölünebilen tek sayı pi sayısı değildir. Benim size sorduğum soru yine aynıdır. Hangi derecelendirme sistemini kullanırsanız kullanın bu sayı neden 3.14 veya o derecelendirme sistemlerinde 3.14'ün karşılığıdır ?


    Bu sorular yanıtsızdır. Pi sayısısnın 3.14 olmasının bir nedeni yoktur. Suyun 100 derecede kaynamamsınında bir nedeni yoktur. Neden 106 değilde 100 ? İşte bunu farketttiğiniz anda herşey çözülüyor umarım bu sefer net olarak anlatabilmişimdir derdimi.


    Yani sizin bu muazzam düzeninizin temeli bomboştur. Boşlukta süzülmektedir.


    Fibonacci sayıları konusunu ise ayrı bir biçimde tartışmalıyız. Bana kalırsa bu bir mantık hokkabazlığından öte birşey değil.





  • Periah kullanıcısına yanıt

    Taca atmış olabilirim çünkü üzerinde düşünülecek şeyler değil bunlar. 100 C yerine 70te kaynasa neden 100 C değil diye de soracaktık biz çünkü İslama göre herşeyden şüphe edelim, fakat İslamdan değil, niye ne özelliği var? 


    Yani bunu sormak sonuç getirmiyor.


    Sonsuza bölünen başka bir sayı daha var mı doğada? Ben yok diye biliyorum da. Tabiki de pay ve paydası asal sayı olan her kesir sonsuza kadar giden bir sayıdır aslen ancak doğada bulamazsın.


    Pi sayısı o sebepten önemlidir. Lütfen soruma cevap ver. Birden mi oluştu yoksa milyonlarca yıl mı geçti?


    Fibonacci sadece bir örnek olarak yazdığım bir şeydi. Sen de var olduğunu kabul ettiğine göre üzerinden düşünmemiz gereken şey başka tabi. Yani sonucunda sana hak verebilirim fibonaccinin bir mantık hokkabazlığı olduğunda İslama göre herşeyden şüphe edelim, fakat İslamdan değil, niye ne özelliği var?  Üzerinde derinlemesine düşünmedim, sadece çok ilginç gelmiştir.


    Yani evrimsel olarak tesadüfen bir çok bitkinin "milyonlarca yıl" boyunca uğraşarak bu sayılara ulaşmaları gibi bir şey açıklanırsa kabul ederim tabiki. Mantıken bu bitkiler 1/5/50 milyon yıl önce bu sayılarla ilintili olmamalı.





  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Şimdi sizin pi sayısı veya Fibonacci ile yapmaya çalıştığınız mantık hokkabazlığının bir benzerini ben yapıp bazı gerçekleri göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Bu arada doğada pi sayısı vardır demekle neyi kastettiğinizi anlamış değilim. Doğada pi sayısı yoktur ( sonuza gitmek anlamında)


    Size basit bir örnekle matematik = fizik olmadığını göstermek istiyorum. Matematik özünde insan yapısı bir sistemdir.


    Matemamatiksel olarak düşünüp bir paradoks oluşturalım önce. Eğer bir sayıyı alıp onu sürekli 2ye bölersem ardından kalan parçayı ikiye bölersem ardından kalan parçayı ikiye bölersem bu sayı matematiksel olarak sonsuza kadar ortadan kiye bölünmeye devam edecektir.


    Peki doğada bulunan bir cismi alıp aynı şekilde ikiye bölmeye başlarsam ne olur ? Eğer matematik bize doğruyu söylüyorsa ben bu cismi sonsuza kadar ikiye bölmeye devam edebilmeliyim değil mi ? Fakat gerçekte bir cismin bölünebileceği boyut veya parçaçık miktarının bir sınırı vardır. Yani siz bu cismi ikiye bölmeye devam ettiğiniz sürece bir noktada fiziğin sınırlarına ulaşacaksınız ve madde ortadan ikiye bölünmeyecektir. Bu sınır ise Planck parçacığı dediğimiz parçacıktır ve ikiye bölünemez. İşte bu nedenle bu matematiksel parodokslar evrenizimi yoketmiyor.


    Matematik gerçek olsaydı muhtemelen bu evrende olmazdı. Yani matematik bir buluş değilde gerçeklik olaydı...


    İşte burası sizin mantık hokkabazlığınız ile gerçeğin çatıştığı noktadır.


    Zeno Paradoksu Çözüldü - YouTube


    Matematiksel mükemmellik dediğimiz şeyde özünde insanın yarattığı bir mükemmelliktir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 7 Mayıs 2021; 23:38:0 >




  • Periah kullanıcısına yanıt

    "Bir ortama geldik, bu ortamın içerisinde oluştuk. Ardından biz bu ortamda belli kurallar olduğunu bulmadık. Kurallar hiçbir zaman yoktu. Sadece biz karmaşayı tanımladık, betimledik o kadar."


    "Dünyadaki veya evrendeki yasa dediğimiz şeylerin temeli nedir ? Temeli yoktur itme çekme, ısınma, soğuma veya başka pekçok fiziksel yasanın öyle olmasının nedeni öyle olmasıdır sadece"



    Size göre evrende kurallar/yasalar var mı yok mu anlayamadım? Değiştirilemeyene, sınırlayana kural-yasa denmesinde bir sakınca olmamalı bence.


    Doğa yasaları varsa, bunların temelsiz/öylece ezeli olarak var olduğu yine doğa yasaları kullanılarak ispatlamak mümkün müdür?

  • Periah kullanıcısına yanıt

    Matematiğin fiziğe eşit olduğunu iddia eden birisinin olacağını sanmıyorum bu dünyada.


    Köklü sayı, karmaşık sayı vb. sayılar başlı başına uydurmadır zaten. Yine de bir çok alanda bu uydurma şeyler sayesinde bilim üretebiliriz.


    Şimdi sen maddenin sonsuzluğunu kabul etmiyor musun? Verdiğin örneğe göre maddenin bir sınırı var.

  • Yine konunun özünden uzaklaşıp irrelevant mevzulara kaymışsınız.


    Matematiğe geri dönelim. Sizin sorununuzun temelinde matematik yatıyor çünkü, matematik size anlam ve mantık veriyor. Düşüncenizi matematiğin üzerinden doğrulamaya çalışıyorsunuz. Fibonacci olsun Pi sayısı olsun hepsi bana bunu gösteriyor.


    Fakat matematiğin göreceli olduğunu farketmediğiniz için sanki mükemmel sistemler varmış gibi bir hissiyata kapılıyorsunuz. Ama yok.


    Çünkü matematiğin aslında bu evrenin matematiği olduğunu anlamıyorsunuz. Yani bir insan düşünelim ardından bu insanın ölçülerini dikkatli bir biçimde alarak bir ceket dikelim. Sonra siz çıkıp AAAAA bu ceket bu adama ne kadar muntazaman bir biçimde uyuyor diye şaşırır mıydınız ?


    Burada adam evrendir, terzi biziz, diktiğimiz ceket ise matematiktir. Biz en temelde zaten matematiği bu evrene bakarak inşa ettiğimiz için bütün bu anlamsız manasız kuralları bu sisteme eklediğimiz için anlamsızlığın içerisinde bir anlam varmış ilüzyonu yarattık. Ama yok.


    Matematik sadece bir dildir. Bir ağaca bakarsınız ardından o ağaça bizim ağaç olarak duyduğumuz çeşitli sesler çıkartıp anlam verirsiniz. Sizin ağaç olarak çıkarttığınız sesler ile gerçekte varolan ağaç arasında aslında hiçbir bağlantı yoktur aslında.


    Bunu kısaca şöylede gösterebiliriz. Newton başına düşen bir elma sonucu gördüklerini matematik diline kaydetti. Tasvir etti ortaya Newton kanunları çıktı. Eğer matematik bağımsız ve özgül gerçeklere sahip olsaydı bu ifadelerin evrensel olması gerekirdi. Fakat biz bu kelimeleri alıp uzay zamana gittiğimizde hiçbirşeyin matematiğimize uymadığını farkettik. Burada Einstein orada gördüğü ve ardında hiçbir anlam ve mantık olmayan yeni sözcükler ekledi matematiğine ve matematik ondan sonra bize anlam ifade etmeye başladı. Fakat Einstein'in sözlerini alıp atom altı dünyaya gittiğimizde bu seferde bu sözlerin burada hiçbir anlam ifade etmediğini gördük yani matematik yine yanıldı. Başkalarıda burada gördükleri anlamsızlıkları, mantıksızlıkları bir yasa gibi bu dile eklediler ve matematiği güncellediler.


    Aslında yaptıkları iş sadece ve sadece tasvir etmekti. Birşey bulmadılar özünde.


    İşte bu yüzden (buradan sonrasını safsata veya felsefe olarak kabul edebilirsiniz.) buradan başka bir evrene ulaştığımızda bize burada bir anlam varmış gibi gösteren matematiğimizin koca bir şaka olması dışında hiçbirşey görmeyeceğiz. Çünkü tamamen anlamsız, mantıksız ve ölçütsüz bir sürü yeni kavram, yasa, hipotezle karşılaşacağız. Onlara anlam verebilmek için bu anlamsızlıkları kural olarak kabul edeceğiz nedeninin sorgulamadan. O zaman matematiğimiz tekrar anlamlı hale gelmeye başlayacak.


    Kısacası bu evrenin size doğru gibi gelmesinin nedeni aslında bu evrendeki anlamsızlıkları sorgulamadan kabul ettiğimiz bir dil yaratmamaızdan kaynaklı. İşte bu yüzden uzaklara gittikçe yakınınızda gördüğünüz matematiğinde anlamsızlaştığını görürsünüz. Uzağa gittikçe aynı dillerin farklılaşması gibi matermatiklerinde farklılaştığını görürsünüz. Çünkü evrensel yasalardan ziyade anlamsız yeni yeni olgularla karşılaşırsınız. Bunu matematiğinize eklerseniz bir mantık ilüzyonu ortaya çıkar eklemezseniz bir gizem ortaya çıkar ama özünde tek ve doğru bir matemtik yoktur.



    (Kısacası uyum yoktur, uydurma vardır.)

    @Kuasar.p




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 8 Mayıs 2021; 11:30:35 >




  • Periah kullanıcısına yanıt

    Benim iddia ettiğim şey senin söylediğin şey değil.


    Evet matematik farklı boyutlara gidildiğinde değişen bir şey ben de zaten bunu söylüyorum.


    Bu düzen başından beri böyle miydi? Yoksa milyonlarca yıl geçince mi bu hale geldi? Ben bu sabit sayıların başlangıçtan beri sabit mi yoksa "tesadüfen" bu hale gelip gelmediklerini soruyorum. Pi sayısı big bang zamanında da aynı mıydı?


    Hem düzen yok diyorsun bu evrende hem de pi sayısının düzensiz olmamasını anlatmıyor, laf ebeliği yapıyorsun.


    Bitkiler neden fibonacci dizilimindeler? 1 milyon yıl önce de aynı mıydılar yoksa fibonacci sayılarına "tesadüfen" evrimle mi ulaştılar? Benim sorularım bunlar.


    Neden fibonacci olmayan bir düzensizlik yok? Sen kaotik olduğunu iddia ediyorsan fibonacci gibi bir düzeni nasıl yok sayıyorsun? Ben bunu soruyorum.


    Matematiği tanrı saymadım ben.


    Ayrıca benim sorularıma cevap vermiyorsun. Nedense benim net sorularım karşı tarafta "kendi manifestolarını" yazma ihtiyacı doğuruyor. Basit sorular soruyorum kısa net cevapları olan.


    Benim sorularıma cevap vermeyecek kendi bildiğini okuyacaksan bu tartışmayı devam ettirmenin anlamı yok.


    Sana göre madde sonsuz mudur değil midir? Ben bu soruya cevap istiyorum. Evet sonsuzdur hayır değildir. Bak bu kadar basit cevabı. Destan yazmadan cevap ver mümkünse.





  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Sorunuza bir yanıt vermem mümkün değil çünkü evrim ağacı makalesinde söylediğiniz ifade ile çelişen pekçok örnek verilmiş. Kısacası benim okuduğum yazı ayrı birşey söylüyor sizin attığınız video ayrı birşey söylüyor.


    Şimdi sizin iddianız dünyadaki tüm bitkilerin fibonacci sayılarına uyduğu yönünde mi ? Yoksa bazılarının uyduğu yönünde mi ?


    Evrende herşeyde altın oran mı var diyorsunuz ? Evrende bazı şeylerde mi altın oran var diyorsunuz ?


    Bunu netleştirmek mümkün mü ?


    Eğer herşeyde değilde bazı şeylerde varsa uymayan şeylerde neden yok ? Eğer altın oran net bir oran değilde bir yakınsama ise yine belirsiz bir ifade oluyor.


    Kısacası evrim ağacı benim güvendiğim bir kaynak ve bu konuda onların fikirlerine daha yakınım sizinkinden ziyade.


    Doğada ve Canlılarda Altın Oran Bulunduğu İddiası Ne Kadar Gerçekçi? - Evrim Ağacı (evrimagaci.org)


    İslama göre herşeyden şüphe edelim, fakat İslamdan değil, niye ne özelliği var?

    Adamlar bizzat uymayan resimler koymuşlar. Buna ne diyorsunuz ?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 8 Mayıs 2021; 12:42:27 >




  • Periah kullanıcısına yanıt

    Evrenimizdeki sınırlayıcı ve değiştirilemeyen kurallar bütünün varlığını kabul etmiyor musunuz? Anlamlı yada mükemmelliğinden bahsetmiyorum dikkat edin.

    Bizim yasaları tasvir edebilip edemememiz onun sınırlayan ve değiştirilemeyen olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kedi veya başka bir hayvanı ele alalım. Düşünemediği için yerçekimi yasasını matematikle veya başka bir şeyle tasvir edemiyor. Ama bu yasanın sınırlayıcılığından ve mutlaklığından kaçamıyor. Tasvir edebildiğimiz için doğa yasaları vardır demek çok anlamsız bu yüzden.


    Çoklu evrenlerin kanıtlanmasının da gerçek olmasının da pek mümkün olabileceğini düşünmüyorum. Ama diyelim ki kanıtlandı. Farklı evrenler ve her evrenin kendine has değiştirilemeyen sınırlayıcı farklı doğa yasaları, farklı matematikleri var. O durumda da aynı soruya cevap vermeniz gerekir. Bütün bu evrenlerdeki farklı matematikler, doğa yasaları temelsiz/öylece ezeli olarak mı varlar?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kuasar.p -- 8 Mayıs 2021; 13:16:3 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    Sorunuza bir yanıt vermem mümkün değil çünkü evrim ağacı makalesinde söylediğiniz ifade ile çelişen pekçok örnek verilmiş. Kısacası benim okuduğum yazı ayrı birşey söylüyor sizin attığınız video ayrı birşey söylüyor.


    Şimdi sizin iddianız dünyadaki tüm bitkilerin fibonacci sayılarına uyduğu yönünde mi ? Yoksa bazılarının uyduğu yönünde mi ?


    Evrende herşeyde altın oran mı var diyorsunuz ? Evrende bazı şeylerde mi altın oran var diyorsunuz ?


    Bunu netleştirmek mümkün mü ?


    Eğer herşeyde değilde bazı şeylerde varsa uymayan şeylerde neden yok ? Eğer altın oran net bir oran değilde bir yakınsama ise yine belirsiz bir ifade oluyor.


    Kısacası evrim ağacı benim güvendiğim bir kaynak ve bu konuda onların fikirlerine daha yakınım sizinkinden ziyade.


    Doğada ve Canlılarda Altın Oran Bulunduğu İddiası Ne Kadar Gerçekçi? - Evrim Ağacı (evrimagaci.org)


    Adamlar bizzat uymayan resimler koymuşlar. Buna ne diyorsunuz ?

    Merhaba.

    Konuyu kirletmek istemem ancak güvendiğiniz arkadaşın aşağıdaki videosunu dikkatli takip etmenizi rica ediyorum. Soru karşısındaki durumuna bakın. (Ha ona göre bizler bunu anlamakta güçlük çekebiliriz tabi😄)

    Ama çok çok dikkatlice lütfen.

    DÜRÜSTÇE, "ben tatmin oldum, ne dediğini anladım" derseniz saygı duyarım.

    Veya aynı röportajın tamamını seyredin.

    Sonra bu mesajımı silerim...

    Buyrun.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Periah kullanıcısına yanıt

    Sen PS ci miydin XBox çı mı? Hatırlıyorum oradan da hangisindendin onu hatırlamıyorum. Koca gün AC valhalla oynadım PS5te, sigarayı bırakmaya çalışıyom kafa dağıtmam lazım, sinirlenmemem lazımİslama göre herşeyden şüphe edelim, fakat İslamdan değil, niye ne özelliği var? Benim bu foruma girmemem lazım aslen.


    Evrimağacı manipülasyon yapıyor, hiç yok demeye getiriyor, en sonlarında yazmış işte var diye onu bile manayla diyor önceki mesajlarda alıntıladım o kısmı; benim gösterdiğim video ise olanlardan örnekler veriyor.


    Yani ben TÜM bitkiler fibonacciye göredir diyen duymadım, görmedim. BAZI bitkilerde bu dizilime uyulması durumu vardır ve bu benim için çok ilgi çekici bir şeydir. Arıların altıgen yapması(%100 değil o da) vs böyle doğadaki matematik ilgimi çeker benim.


    Altın oran ile ilgili bir fetişim yok açıkçası. Yine de Leonardo Da Vinci dahil kafayı bu sayıya takan çok varmış bilmiyorum çok derinlemesine araştırmadım altın oran nedir ne değildir diye. Fibonacci sayılarındaki altın oran sayılar büyüdükçe oluştuğu için altın oranın doğada bulunması azdır her halde ama 1-1-2-3-5-8-13-21... diye sayılabilen bir çok bitki var, o videoda sayıyor hatta kız.


    Mesela insandaki estetik algısı için bir video hatırlıyorum; oranlar ne kadar altın orana yakın ise o kadar bize güzel/yakışıklı geliyormuş.


    Ben hala sorularıma cevap alamadım ama;


    Madde sonsuz mudur? Pi sayısı bigbang zamanında da aynı mıydı?


    Ateizm bilimi zaman fonksiyonunda pek açıklama gereksiniminde bulunmuyor. Evren bu şekilde kabul edilecek diyor. Zaman içerisinde tesadüflerin üst üste gelmesi sonucu şimdiki halimize geldiğimiz iddia ediliyor.


    Benim gibi derine giren adamlar olunca ise sorular cevapsız kalıyor. Benim ateizmden agnostisizme kayma sebebim o olmuştu. Açıklanamayan bir sürü şey var. Ne kadar uğraşırsan uğraş bazı sorular cevapsız kalıyor.





  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Doğa dışı bir örnek verelim öyleyse bu sorduğun soru ile ilişkili.


    Eski çağlardan kalma birbiri ile çok alakasız pekçok farklı medeniyetin piramit şeklinde yapılar yaptıklarını biliyoruz. Fakat bazı insanlar neden bu kadar alakasız uulsların hepsinin böyle büyük yapıları hem piramit şeklinde yaptıklarını merak etmişler, hatta bunun uzaylıların eseri olduğu veya burada mistik bir olay olduğunu düşünmüşler. Fakat aslında yanıt inanılmaz derecede basit. ( Bu yanıtı daha önce bir videoda gördüm fakat videodan çok daha öncede zaten tahmin etmiştim.)


    Bunun nedeni piramit şeklindeki yapıların mühendislik açıdan böyle büyük eserlerde kullanılmasının inanılmaz derecede basit ve kolay olmasıdır. Çünkü bildiğin üzere piramidin tabanı çok genişken tepesi aksine muazzam derecede ufaktır. Buda mühendislik açıdan elinizi ciddi oranda rahatlatır. Bu nedenle pekçok ulus farkında olmadan büyük anıtlarını piramit şeklinde yapmışlardır.


    Fibonacci sayılarıda aynı nedenden ötürü görünüyor. Fibonacci sayılarına uymayan pekçok bitki türü var, aynı şekilde pekçok eski yapıda var. Fakat fibonacci veya piramit şeklinin canlıya veya yapıya bazı avantajlar sağlamasından ötürü bilinçli veya bilinçsiz bu yöntemi kullanan canlılar veya insanlar diğerlerine göre daha başarılı olurlar. Buda fibonaccinin veya piramit şeklinin yaygınlığını açıklar.


    Pc konusuna gelirsek. Ben Xboxçıydım . Ama Xbox'ın var mı dersen yok. Çünkü açıp oynayacak ne zihin vede zaman olarak uygun bir durumda değilim. Keşke senin gibi bunlara zaman ayırabilsem, sanki hayatım birbirinin aynısı günler içerisinde debelenerek geçiyor ve buraya yazmak beni biraz olsun rahatlatıyor.





  • ugarb kullanıcısına yanıt

    Hocam burada bu arkadaşın söylediği tezi ben daha önce kendi kendime bulmuştum. Bulma nedenimde sözler köşkü adlı bir islami kanalın propaganda videosuna nasıl yanıt vereceğimizi düşünmemden kaynaklı.


    Özetle burada denilen şey şudur. O sözler köşkü videosunda bir şahıs çıkıp. Şu muazzam bilgisayara bir bak. Bu bilgisayar nasıl kendi kendine oluşur. Bunun devrelerinin bir parçası dahi olmasa bu nasıl çalışır. Dolayısıyla bu bilgisayar hem evrimi hemde ateizmi deizmi yalanlar tarzı birşey söylüyordu.


    Fakat biz bilgisayarların şu anki haliyle birden ortaya çıkmadığını biliyoruz. İlk bilgisayarlar çok ilkeldir. Hatta abaküs'ü ilk bilgisayar gibi sayarsak bu cihazların ilk versiyonlarının yetenekleri, işlevleri şu ankinden çok daha kördü. Fakat her nesil diğerinin üstüne koya koya bugünkü karmaşık cihazlar zaman içerisinde atalarından türeyerek bu hale geldi.


    Bunun diğer versiyonuda. Oyun serileridir. Örneğin Tomb Raider'in ilk oyunundan son oyununa kadar. Tomb Raider 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10 diye adlar verirsek. Ve her oyunu bir önceki le karşılaştırırsak her versiyonunda evrimleşip karmaşık hale geldiğini görürürüz.


    Yani şu anki canlıya bakarak bu nasıl olmuş derseniz bu biraz konuyu çarpıtmak gibi olur. Çünkü en ilkel ilk versiyonlar bir şekilde oluştuktan sonra birikim etkisi ve evrimsel süreçlerle bugünkü karmaşık yapıların ortaya çıkması sadece zaman meselesidir.


    Yani konu bu. Belki size mantıklı gelir belkide gelmez fakat bu arkadaştan duymadan önce benim kendi bulduğum bir argümandı ve burada da kötü bir şekilde ifade edilişini görüyoruz. Sahne heyecanı veya bu arkadaşın ekrana pek uymamasından kaynaklı olarak.


    Yani tartışmamaız gereken mevzu bu karmakarışık muazzam canlılar nasıl oluştu ve bu sistemler nasıl işliyordudan ziyade. Bu karmaşıklıktan eser dahi taşımayan aşırı derecede ilkel ve basit canlının oluşup oluşamaması mevzusudur. Çünkü ilk basit versiyon ortaya çıktıktan sonra evrimsel sürecin onu bugünlere getirebileceğini ortaya koyduk.


    İlk yapılan bilgisayar oyununun pong adı verilen ve sadece bir çubuk ve bir noktadan ibaret olması ve o oyundan itibaren geçen 50 yılda bugünün muazzam ve karmaşık oyunlarının ortaya çıkması gibi. Her oyun kendinden sonra çıkanlara birşeyler katarak adım adım bu hale geldi. Assasins Crred Oddysey 1970lerde bir anda zuhur etmedi. Kendinden önce geliştirilen yüzbinlerce milyonlarca oyundan birşeyleri alarak bugünkü şekline ulaştı.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 8 Mayıs 2021; 20:48:27 >




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.