Şimdi Ara

Dil Devrimi'nin getirdikleri, götürdükleri (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
312
Cevap
0
Favori
10.490
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Türkiye Cumhuriyeti ilanında 30 yaşında olup tarihe meraklı babası Koca Ağa Oğlu Hakkı Efendi’den(Ölm 1926) kalan büyük kütüphane ve ilme ve bilme duyduğu ilgi sayesinde kendi kendisini oldukça iyi yetiştirmiş olan dedem (annemin babası) Cevat Hakkı Tarım( 1839-1964) Cumhuriyetin kültürel, siyasi gelişimine katkı sağlamak için son gününe kadar canla başla çalışmıştı. İlk eşi de meşhur politikacı Osman Bölükbaşı’nın halası idi.
    Kırşehir’de tarih ve coğrafya, beden eğitimi hocalığı yapmış, Kırşehir gazetesini uzun yıllar çıkartmış, Kırşehir Ansiklopedisi, Kırşehir Tarihi ( Kırşehri Gülşehri-Babiler-Bektaşiler-Ahiler..1949) gibi bir çok temel eserler vermiş sayısız makaleler yazmış, Kırşehir Belediye Başkanlığı yapmış Cumhuriyet devrimlerini bütün kalbiyle destekleyen idealist bir aydındı.
    Cevat Hakkı Tarım İlk defa Atatürk ile 24 Aralık 1919’da Kırşehir’de karşılaşmış henüz 26 yaşında olmasına rağmen Kırşehir Gençler Derneği temsilcisi sıfatıyla Atatürk’e hitaben Kurtuluş Mücadelesini destekleyen bir konuşma yapmıştı. Atatürk bu konuşma karşısında ‘Milletin her köşesi böyle düşünen, gelişime açık tarzda yetiştirilmiş(eğitilmiş) olsaydı bu duruma düşmüş olmayacaktık’ diye biten bir konuşma yapmıştı. Cevat Hakkı Tarım İkinci kez Atatürk ile bu olaydan dokuz sene sonra karşılaşacaktı.
    Atatürk 1928 yılının Ağustos ayında yaptığı harf devriminin hemen arkasından 14 Eylül 1928’de Sinop, Samsun, Amasya ve Kayseri’yi kapsayan bir yurt gezisine çıkmıştı. Uğradığı yerlerde halkın ileri gelenlerinin, eğitimcilerin yeni Türk alfabesini ne ölçüde kavradıklarını ve benimsediklerini anlamak için bu konularda çeşitli fikir alışverişlerinde bulunuyordu
    Atatürk bu seyahatı sonunda trenle Ankara’ya dönüşünde 20 Eylül 1928 günü Kırşehir yakınlarındaki Yerköy tren istasyonuna gece yarısı birkaç saatliğine uğrar. Bu ziyareti haber alan Kırşehir halkının ileri gelenleri başta Cevat Hakkı Tarım ve eğitimci Ömer Aydın olmak üzere çoğunluğu yanlarına eşlerini de alarak Atatürk’ü Yerköy istasyonunda karşılamaya giderler.
    Atatürk bu karşılamadan oldukça memnun olur. Tren istasyonu salonuna girince oradaki ilan tahtası olarak kullanılan kara tahta üzerinde imtihan yapmak için tebeşir ister. Atatürk önce tahtaya Ortaokul müdürü Ömer Aydın’ı davet eder. Ondan yeni harflerle söylediği şeyleri yazmasını ister Ömer Aydın’ın bunları başarıyla yazdığını ayrıca orda bulunan bayan öğretmenlerden Naciye genç, Nesibe Gönendik’in de yeni harfleri iyi bildiklerini görünce şöyle der;
    ‘ İşte hocam biz harf devrimini i dilimizi Arap’ın, Acem’in (Farçanın) hakimiyetinden kurtarmak için yaptık. Şimdi biz buna insanın düşüncesi diyebiliriz.’ Der
    İmtihan bittikten sonra Atatürk yeni harflerin uygulamasında okuma ve yazmayı güçleştiren şekiller bulunup bulunmadığını sorması üzerine, kara tahtanın yanında ayakta bekleyen Cevat Hakkı Tarım Latin harflerle yazılan Tükçe imla kurallarının bir kısmının daha anlaşılır olmasına dikkat çeker, ve izinle şöyle der;
    -Paşam bilhassa bağlama, istifham(soruya ait) edatı olan mu, mü, mı, mi.. ve rabıt, rabıta (bitirici, bağlayıcı) edatı olan ki ile zarf edatı olan ki ile dahil manasına gelen de-da gibi edatların yazılışında harfleri yeni öğrenmeye başlayanların aralarındaki incelikleri ayırt edemediklerini bunların bir standarda kavuşması gerekiyor’ diyerek kara tahtada örnekler vererek izah eder.
    Bu arada Yozgat Mebusu Süleyman Sırrı İçöz Fransızca’da olduğu gibi ‘Q’ Harfinin niçin kabul edilmediğini Atatürk’e sorar. Atatürk’ün cevap vermede bir süre tereddüt etmesinden cesaret alan Cevat Hakkı Tarım şöyle der; -Kamil, katil, gaip, gar, gardiyan, ….gibi yabancı menşeli kelimeleri Tükçeleştirmek için. Cevat Hakkı Tarım’ın bu cevabı üzerine Atatürk gülerek ‘evet doğru’ diyerek Cevat Hakkı Tarım’ı onaylar. (1)
    Atatürk beş saat süren bu imtihan ve mülakattan sonra tam gitmeye hazırlanırken başka sorusu ve önerisi olan var mı diye son defa sorunca, tekrar Cevat Hakkı Tarım ‘Paşam iki konuda daha ricam olacak’ der. Atatürk ‘söyle evlat’ der. ‘Paşam Milli Mücadelenin gazetesi Hakimiyet-i Milliye gazetesi (2) hala Arapça harflerle çıkıyor, halk gerçekten yeni harfleri öğrenmek istiyor. Hakimiyet-i Milliye gazetesini bir an önce yeni harflerle çıkarılmasını rica ediyorum.
    İkinci ricam da şu; Yeni Latin alfabede Ş sesini Fransızcadaki gibi CH yazarak veriyoruz. Bu karışıklığa sebep oluyor. Biz S harfinin altına bir virgül koyarak bunu Ş olarak okursak bu halk için çok daha kolay olacak.’ Der. Bunun üzerine Atatürk yanındaki Saffet Arıkan’a dönerek bunları not al der. Bu olaydan sonra çıkan ilk Hakimiyet-i Milliye gazetesi Latin harflerle çıktığı gibi başta Ş harfi değişikliği olmak zere Cevat Hakkı Tarım’ın bir çok önerisi ile Türk alfabesi ve yazım kuralına yenilikler getirilir. Muhtemelen C harfine kuyruk eklenerek alfabeye Ç harfi eklenmesi bu öneriye bağlı olarak yapılmıştı.
    Bu makale vesilesiyle Türk tarihinin perde arkasında kalmış bugüne kadar bilinmeyen diğer bir gerçeğini de sizinle paylaşmış oluyoruz.
    İsmail Tokanak
    Odatv.com
    (1)Q harfinin Türk alfabesine girmemesi konusunda Atatürk’ün yakın dostu gazeteci Falih Rıfkı Atay’ın bir anısı vardır. Bunu Çankaya adlı eserinden öğrenebilirsiniz. 1928 yılı Haziran ayında Lain harflerini Türkçeye uyarlamak için hazırlanan raporu Atatürk’e götürmek Fatih Rıfkı Atay’a düşer. Bu ön hazırlık raporunda bugün alfabede olmayan Q harfi vardı. Atatürk bile o dönemde Latince harflerle Türkçe'yi büyük harflerle yazmaya alışamamış küçük harflerle yazıyordu. Kendi İsmi Kemal’i küçük q harfiyle yazmış beyenmemişti. Falih Rıfkı’da Q harfinin Türk alfabesine alınmaması fikrinde bir öneri getirmiş ve bu öneri böylece kabul edilmişti.

    (2)Hakimiyet-i Milliye Cumhuriyet ilanından sonra dönemin bir nevi Resmi gazetesi gibi idi. ilk olarak 10 Ocak 1920'de Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara'da yayımlanmıştı.. Adı daha sonra Ulus şeklinde değiştirilmiştir..Adının Ulus olma sebebi ise ulusa yönelik bir yayın olmasıydı.


    soho senin gibiler hicbir zaman anlamayacaklar zaten.
    arap ezgileri sadece hayallerinizde yer alacak...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: PunisherLord


    quote:

    Orijinalden alıntı: jokerwill

    quote:

    Orijinalden alıntı: PunisherLord


    quote:

    Orijinalden alıntı: jokerwill

    kas yapalim derken goz cikarmak sozune en guzel orneklerden biride maalesef bu dil devrimidir

    dili sadelestirelim derken daha da anlasilmaz bir duruma soktular mesela bugun annenemizin gunlugunu yahut o yillardan kalma yazilari maalesef okuyup anliyamiyorum butun bunlar dil devriminden yadigardir

    Peki ananeniz, Yunus Emre'den daha önce mi yaşamıştır ki Emre'yi gayet net bir şekilde anlarken ananenizi anlayamıyorsunuz ?
    Dilimiz asıl Osmanlı zamanında değişmiştir yani Dil Devrimi bir yabancılaşma değil aksine bir öze dönüştür. Ayrıca kimse de size o günlüğü anlayacak kadar Osmanlıca öğrenmenize engel olmamaktadır, üşenmeyip eğer bu kadar çok istiyorsanız şikayet etmek yerine emek sarfedebilirsiniz.
    Ben de bazılarında, yukarda söylendiği gibi ciddi bir art niyet sezmekteyim.

    1200 lu yillarda dogan biri icin verdigin ornekten dolayi sana ne diyecegimi sasirmis durumdayim arada kac nesil var ?

    dilimizin osmanli zamaninda degisiklige ugradigi muhakkaktir ama o zamanlar bilimde, edebiyatta farsca ve arapca ustun durumda idi bu yuzden osmanlica dil degisikligine ugradi bugun bilim dili ingilizce ve turkce kelimelerin yaninda ne kadar ingilizce kelimeler soylendiginide sen benden iyi biliyorsundur

    ayrica o dil devrimine dikkatli bir sekilde baktigin zaman arapca ve farsca kelimelerin sirf arapca ve farscadan geldigi icin atildigini goruceksin ben bunda kasit ararim

    Ben de bazılarında, yukarda söylendiği gibi ciddi bir art niyet sezmekteyim.

    ayrica merak etme ben gerekli emegi sarf ediyorum bundan bir suphen olmasin bu sikintilari cektigim icin de bu dusunceleri dile getiriyorum

    Yunus Emre örneğiyle kastım dilin özünün ne olduğu. Kültürü bozan Cumhuriyet dönemi değil Osmanlı dönemi.

    Açıkçası biraz olsun anlıyorum Osmanlı'yı çünkü dürüst olmak gerekirse pek kültürlü bir toplum sayılmazdık ve ortada Arap medeniyeti gibi döneminin en ileri kültürü varken hayran olmamak elde değil. Ama bu kadar da kraldan çok kralcı olunmaz ki. Divan şiirlerinde bir elin parmak sayısını geçmeyen sözcükler Arapça'ya değil Türkçe'ye ait.

    Cumhuriyet döneminde de imparatorluktan devlete geçiş sürecinde kendine has bir kültür yaratılmaya çalışıldı ve geçmişimizde ve halen halkımızda böylesine bize has bir dil varken neden elimizin tersiyle itelim ve sıradanlaşalım ? Aksinin savunulmasını aklım almıyor.

    İngilizce ve Fransızca örnekleri sıktı artık, ben günlük dilde Arapça'ya gösterdiğim tepkinin çok fazlasını Batı dillerine gösteririm merak etme. Ama sen niye o zamanın Arap özentiliğine birşey demiyorsun da, bugünün Batı özentiliğine karşı çıkıyorsun. Çelişkili bir durum değil mi ?

    Ayrıca dil devriminde dile yerleşmiş Arapça, Farsça sözcüklere dokunulmamıştır, kimse de itiraz edemez. Ama bunun yanında epi topu kaç tane Batı dillerine ait sözcük konulmuştur ? Neredeyse hiç.

    Bunu neden görmezden geliyorsunuz ? Bence bugün ait olduğumuz yerlere biraz yönelince "Eksenimiz doğuya kaydı, gericiler, yobazlar.. " diyen zihniyete benzer bir zihniyet bu da.

    arkadasim su konuda hem fikir olalim dil devrimi bizim gecmisle baglarimizi koparmamiza neden olmustur bunu ister kabul et ister etme ama durum bu

    kulturu bozan osmanli mi ? guldurme adami ? sen kimin eserisin, kimin kitaplarini okuyorsun ? bu dusunceyi sana kim verdi ? birde kulturlu bir toplum sayilmazdik diyorsun yahu kendi gecmisine hakaret eden acaba kac millet var ?

    diyorsun ki dil devriminde arapca, farsca kelimelere dokunulmamistir yazik onu bile anliyamamissin

    neyse bu dusuncelerin olduguna gore tartismak bence anlamsiz

    dusuncelerini degistirmen dilegi ile




  • günlük hayatta 30-500 kelime ile konuşmayı başarılı bir dil, 1000 kelime ile konuşanıda (bunların büyük kısmıda yabancı kökenli) aydın diye nitelerseniz türkçe ooooo çoook süper dil.

    Latin alfabesi olunca bir dil süper lige transfer olmuş gibi bir hava estiriliyor.

    BU mantıkla çin ve japonlar taş devrinde yaşıyor ya!

    Hiç kafanız yatıyormu

    bir gecede bir milletin diliinin değişmesi bir kişinin yapacağı işmidir ? kim olursa olsun

    dil devrimi diye yutturulan olay kapitalisz zihniyetin uydutmasıdır. Bakın diğer dillere (ana kataegoridekiler hariç) nerdeyse çoğu son 100 yılın (yani dünyayı paylaşmadan sonraki) ürünüdür. türkçe o kadar aptalca bir şekilde başlamıştıki ilk zamanlarda tükçe basılan bir gazeteyi bırakın halkın anlamasını gazetedeki diğer bir yazar bile anlamıyor

    Osmanlı tu kaka denilen bir dille 600 sene dünyaya hükümran oldu. Gitiği yerlerde medeniyeti ilede anıldı

    ya şimdikiler




  • quote:

    Orijinalden alıntı: combaba

    günlük hayatta 30-500 kelime ile konuşmayı başarılı bir dil, 1000 kelime ile konuşanıda (bunların büyük kısmıda yabancı kökenli) aydın diye nitelerseniz türkçe ooooo çoook süper dil.

    Latin alfabesi olunca bir dil süper lige transfer olmuş gibi bir hava estiriliyor.

    BU mantıkla çin ve japonlar taş devrinde yaşıyor ya!

    Hiç kafanız yatıyormu

    bir gecede bir milletin diliinin değişmesi bir kişinin yapacağı işmidir ? kim olursa olsun

    dil devrimi diye yutturulan olay kapitalisz zihniyetin uydutmasıdır. Bakın diğer dillere (ana kataegoridekiler hariç) nerdeyse çoğu son 100 yılın (yani dünyayı paylaşmadan sonraki) ürünüdür. türkçe o kadar aptalca bir şekilde başlamıştıki ilk zamanlarda tükçe basılan bir gazeteyi bırakın halkın anlamasını gazetedeki diğer bir yazar bile anlamıyor

    Osmanlı tu kaka denilen bir dille 600 sene dünyaya hükümran oldu. Gitiği yerlerde medeniyeti ilede anıldı

    ya şimdikiler

    iste olay budur




  • quote:

    Orijinalden alıntı: jokerwill


    quote:

    Orijinalden alıntı: combaba

    günlük hayatta 30-500 kelime ile konuşmayı başarılı bir dil, 1000 kelime ile konuşanıda (bunların büyük kısmıda yabancı kökenli) aydın diye nitelerseniz türkçe ooooo çoook süper dil.

    Latin alfabesi olunca bir dil süper lige transfer olmuş gibi bir hava estiriliyor.

    BU mantıkla çin ve japonlar taş devrinde yaşıyor ya!

    Hiç kafanız yatıyormu

    bir gecede bir milletin diliinin değişmesi bir kişinin yapacağı işmidir ? kim olursa olsun

    dil devrimi diye yutturulan olay kapitalisz zihniyetin uydutmasıdır. Bakın diğer dillere (ana kataegoridekiler hariç) nerdeyse çoğu son 100 yılın (yani dünyayı paylaşmadan sonraki) ürünüdür. türkçe o kadar aptalca bir şekilde başlamıştıki ilk zamanlarda tükçe basılan bir gazeteyi bırakın halkın anlamasını gazetedeki diğer bir yazar bile anlamıyor

    Osmanlı tu kaka denilen bir dille 600 sene dünyaya hükümran oldu. Gitiği yerlerde medeniyeti ilede anıldı

    ya şimdikiler

    iste olay budur



    Olay nedir birader,Bu mudur olay (bir gecede bir milletin diliinin değişmesi bir kişinin yapacağı işmidir ? kim olursa olsun)
    Önce dil değişmedi,Yazı değişti,daha ne yazdığını bilmiyorsun
    senin kafanla bakarsak,selcuklu ve osmanlı,Gerçek Türk yazısı olan,Köktürk yazını yasaklayarak,3500 yıllık Türk yazısını bir gecede arap yazısına çevirdiler,Sadece Türk yazısı yasaklanmadı,Selcuklu sultanı Türkçeyide yasakladı,Ticarette ve sarayda farsça,edebiyatta arapçayı dayattı,Türkçe ad kulllananlar eziyet gördü,arap ve fars adları almak zorunda bırakıldı Türkler
    Türklere adını ve dilini 800 yıl sonra veren ATATÜRK'DÜR

    İkinci olarakta,Sovyet rusya,Türk cumhuriyetlerindeki,Türklerin yazısını arapçadan,latinceye geçirinde,ATATÜRK,Türkistandaki Türkler ile bağlarımız kopmasın diye,hızlı bir şekilde latinceye geçirdi bizi,ruslar 1945 sonra Türkleri birbirinden koparmak için,50 tane uyduruk kiril yazısı uydurup,Her Türk Boyuna ayrı bir kiril yazısı verdi,Türkistandaki,parçalanmanın nedeni budur,öyle bol kepçeden sallamakla olmuyor bunlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi soygar -- 12 Temmuz 2010; 20:54:11 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: soygar

    quote:

    Orijinalden alıntı: jokerwill


    quote:

    Orijinalden alıntı: combaba

    günlük hayatta 30-500 kelime ile konuşmayı başarılı bir dil, 1000 kelime ile konuşanıda (bunların büyük kısmıda yabancı kökenli) aydın diye nitelerseniz türkçe ooooo çoook süper dil.

    Latin alfabesi olunca bir dil süper lige transfer olmuş gibi bir hava estiriliyor.

    BU mantıkla çin ve japonlar taş devrinde yaşıyor ya!

    Hiç kafanız yatıyormu

    bir gecede bir milletin diliinin değişmesi bir kişinin yapacağı işmidir ? kim olursa olsun

    dil devrimi diye yutturulan olay kapitalisz zihniyetin uydutmasıdır. Bakın diğer dillere (ana kataegoridekiler hariç) nerdeyse çoğu son 100 yılın (yani dünyayı paylaşmadan sonraki) ürünüdür. türkçe o kadar aptalca bir şekilde başlamıştıki ilk zamanlarda tükçe basılan bir gazeteyi bırakın halkın anlamasını gazetedeki diğer bir yazar bile anlamıyor

    Osmanlı tu kaka denilen bir dille 600 sene dünyaya hükümran oldu. Gitiği yerlerde medeniyeti ilede anıldı

    ya şimdikiler

    iste olay budur



    Olay nedir birader,Bu mudur olay (bir gecede bir milletin diliinin değişmesi bir kişinin yapacağı işmidir ? kim olursa olsun)
    Önce dil değişmedi,Yazı değişti,daha ne yazdığını bilmiyorsun
    senin kafanla bakarsak,selcuklu ve osmanlı,Gerçek Türk yazısı olan,Köktürk yazını yasaklayarak,3500 yıllık Türk yazısını bir gecede arap yazısına çevirdiler,Sadece Türk yazısı yasaklanmadı,Selcuklu sultanı Türkçeyide yasakladı,Ticarette ve sarayda farsça,edebiyatta arapçayı dayattı,Türkçe ad kulllananlar eziyet gördü,arap ve fars adları almak zorunda bırakıldı Türkler
    Türklere adını ve dilini 800 yıl sonra veren ATATÜRK'DÜR

    İkinci olarakta,Sovyet rusya,Türk cumhuriyetlerindeki,Türklerin yazısını arapçadan,latinceye geçirinde,ATATÜRK,Türkistandaki Türkler ile bağlarımız kopmasın diye,hızlı bir şekilde latinceye geçirdi bizi,ruslar 1945 sonra Türkleri birbirinden koparmak için,50 tane uyduruk kiril yazısı uydurup,Her Türk Boyuna ayrı bir kiril yazısı verdi,Türkistandaki,parçalanmanın nedeni budur,öyle bol kepçeden sallamakla olmuyor bunlar




    bir defa bilimde arapca, edebiyatta farsca kelimeler kullanildi 2. olarak dil devriminin yapilmasi gecmis ile olan baglarin kopmasindaki en buyuk sebeplerden biridir selcuklu donemi hakkinda maalesef cok bilgim yok diyelim ki dedigin gibi oldu selcuklunun yaptigi dogrumu ki sen kalkmis burda ornek veriyorsun ?

    ayrica turkce isimlerin yasak olmasi falan diyorsunda osmanlida turkce isimler yasak falan degildi osmanli topraklarinda arapca konusan ve islam kulturunu benimseyen o kadar cok millet vardi ki osmanli bu topraklari icersinde barindirmak icin islami terimler ve islamci politika kullanmaya calisti buna ben arap terimleri yahut arapci politika kullandi demek istemiyorum islami terimler ve islamci bir politika kullandi demek istiyorum cunki bu zihniyetle osmanli arnavutluk ve bosna hersekte uzun sure bulundu ayrica feth ettigi topraklarda ki islamlastirma politikasida bunun ornegidir

    fakat gel gor ki milliyetci zihniyet bunlari gormeyi engelliyor her sey turk, butun dunya turk




  • Bir gecede okuma oranının 0 lanması çok kötü birşey ayrıca şuan da eski kitapları kaynağından okuyamıyoruz tarihi 3-5 başı bozuktan öğrenmek zorunda kalıyoruz
    Latin alfabesi hem öğrenmesi daha zor bir alfabe arap alfabesine göre
    Bu tip basit-şekilsel,gereksiz- reformlarla uğraşacağımıza(bir diğeride şapka devrimidir)
    daha öz işlerle uğraşsaymışız keşke
    -Bu arada konu açılmış-
    Ayrıca tdk'nın hali ortada yeni kelime türetecem diye saçma sapan dilbilgisi kurallarıyla uğraşıyorlar ve doğal olarak hiçbiri tutmuyor(şehir efsanesi:oturgaçlı götürgeç)
    Ve japonlar bu anlattıklarımıza en güzel örnek bir millet
    alfabesi ne latince ne arapça kendilerine has ama teknolojide bilimdede en ilerlemiş bir millet



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi malcolmx -- 13 Temmuz 2010; 10:39:47 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: iö

    Bir gecede okuma oranının 0 lanması çok kötü birşey ayrıca şuan da eski kitapları kaynağından okuyamıyoruz tarihi 3-5 başı bozuktan öğrenmek zorunda kalıyoruz
    Latin alfabesi hem öğrenmesi daha zor bir alfabe arap alfabesine göre
    Bu tip basit-şekilsel,gereksiz- reformlarla uğraşacağımıza(bir diğeride şapka devrimidir)
    daha öz işlerle uğraşsaymışız keşke
    -Bu arada konu açılmış-
    Ayrıca tdk'nın hali ortada yeni kelime türetecem diye saçma sapan dilbilgisi kurallarıyla uğraşıyorlar ve doğal olarak hiçbiri tutmuyor(şehir efsanesi:oturgaçlı götürgeç)
    Ve japonlar bu anlattıklarımıza en güzel örnek bir millet
    alfabesi ne latince ne arapça kendilerine has ama teknolojide bilimdede en ilerlemiş bir millet


    oh be nihayet soyle saglam laf eden insanlari gormek guzel




  • quote:

    Orijinalden alıntı: iö

    Bir gecede okuma oranının 0 lanması çok kötü birşey ayrıca şuan da eski kitapları kaynağından okuyamıyoruz tarihi 3-5 başı bozuktan öğrenmek zorunda kalıyoruz
    Latin alfabesi hem öğrenmesi daha zor bir alfabe arap alfabesine göre
    Bu tip basit-şekilsel,gereksiz- reformlarla uğraşacağımıza(bir diğeride şapka devrimidir)
    daha öz işlerle uğraşsaymışız keşke
    -Bu arada konu açılmış-
    Ayrıca tdk'nın hali ortada yeni kelime türetecem diye saçma sapan dilbilgisi kurallarıyla uğraşıyorlar ve doğal olarak hiçbiri tutmuyor(şehir efsanesi:oturgaçlı götürgeç)
    Ve japonlar bu anlattıklarımıza en güzel örnek bir millet
    alfabesi ne latince ne arapça kendilerine has ama teknolojide bilimdede en ilerlemiş bir millet



    Kusura bakmayın ama yazdıklarınızınz hiçbiri bilgiye dayalı değil ve bana çok mantıksız geliyor. Sırf muhalefet olacağım diye ya da Türk devrimine karşı çıkacağım diye kendinizce bir şeyler uydurmaya çalışıyorsunuz. Yazıktır...

    Bir gecede okuma oranı sıfırlanmamıştır. Zaten çok az olan okuma oranı biraz daha düşmüştür. Zira Osmanlıda okuma yazma bilenler ve aydınlar aynı zamanda Fransızca biliyorlardı, Latin alfabesini okuyabiliyorlardı. Ayrıca yazı devrimiyle birlikte başlatılan okuma-yazma seferberliği sayesinde çok kısa sürede Osmanlının çok daha üzerinde bir okuma oranı gerçekleştirilmiştir.

    Latin alfabesi, dünya üzerinde öğrenilmesi en kolay alfabedir. Çünkü en gelişmiş alfabedir. Alfabelerin belli bir evrimi vardır: Runik baskılardan daha basit ve sade olan alfabe harflerine doğru gider. Arap alfabesi runik sayılmaz ancak gelişmiş bir alfabe değildir. Çünkü oldukça karmaşıktır. (Harfler başta sonda ve ortada değişir. Latin alfabesinde böyle bir olay yoktur.) Ayrıca, bizim kullandığımız alfabe Latin alfabesi değildir. Latin alfabesine dayalı olarak oluşturulmuş öz be öz Türk alfabesidir. Zira, keskin çigileri ve az var olan yuvarlak hatlarıyla Türklerin kendi alfabelerine (ki bu alfabe runiktir) de benzer. Bunu yüzüncü kez yazıyorum belki... Bilmeden konuşmak kadar kötü bir şey olmasa gerek.

    Devrim nedir, nasıl yapılır, Türk devriminin gerçekliği gibi konularda ya hiçbir şey bilmiyorsunuz ya da bilerek böyle yazıyorsunuz. Aksi taktirde sanırım,
    "Bu tip basit-şekilsel,gereksiz- reformlarla uğraşacağımıza(bir diğeride şapka devrimidir)
    daha öz işlerle uğraşsaymışız keşke"
    böyle bir yorum yapmazdınız.
    Başka hiçbir şey ile uğraşılmamış olsa bile bu yaptığınız yorum oldukça talihsizdir. Bence devrimi kesinlikle anlayamamışsınız. Ne diyebilirim ki? Okumanızı tavsiye etmekten başka elimden bir şey gelmiyor.

    TDK hiçbir zaman saçmasapan ve Türkçeye aykırı sözcükler üretmemiştir. "Oturgaçlı götürgeç" denilen sözcük hiçbir zaman TDK toplantılarında geçmemiştir. Bu gibi komik olması beklenen sözcükler dil devrimine karşı olan, gerici zihniyetin ürünüdür. Oturgaçlı götürgeç ile birlikte anılan diğer sözcüklerin hepsi de öyledir. TDK sözcük üretmekte oldukça başarılı bir kurum olmakla birlikte, ürettikleri sözcüklerin halk diline uygunluğu ve basitliği, akılda kalıcılığı gibi konularda uzunca düşünerek önerilerini yapar. Artık dilimde tüy bitti, okuyun lütfen...




  • Dil devrimi henüz tamamlanmamış bir süreçtir fakat, çok şeyi alıp götürdüğü de muhakkaktır. Atatürk dahi F..R. Atay’a bunu ifade etmekten çekinmemiştir.

    Atatürk
    -“İsmet Paşayı gördüm. ‘Konuşamıyoruz. Dilsiz kaldık, bu kadar çalıştık, küçük bir kılavuz çıkardık diyor’ dedi.”
    ...
    “Bir akşam Atatürk, sofra bittikten sonra benim, yanı başındaki iskemleye oturmamı emretti.
    ‘-Dili bir çıkmaza saplamışızdır’ dedi. Sonra:
    ‘-Bırakırlar mı dili bu çıkmazda? Hayır! Ama ben de işi başkalarına bırakamam. Çıkmazdan biz kurtaracağız’ dedi.” (F. R. Atay, Çankaya, s. 477)

    http://forum.donanimhaber.com/m_36290209/mpage_2/tm.htm

    İki konu birleştirilse güzel olur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: iö

    Bir gecede okuma oranının 0 lanması çok kötü birşey


    Önceden kaçtı peki? yüzde 5 mi 10 mu? Öyle bir yazmışssın ki gören de halkın yüzde 80'i okuma biliyor sanacak. Osmanlıca daha çok saray ve edebiyat diliydi. Halk zaten Türkçe konuşuyordu. Halkın büyük çoğunluğu okuma bilmiyorken 1 gecede sıfırlandı demek ne kadar mantıklı? Zaten önceki iletinde de bir gecede bir milletin diliinin değişmesi demişsin ki alakası yok.
  • Turkce sondan eklemeli bir dil degil mi? Sondan eklemeli bir dilin kolay oldugunu iddaa etmek hayalden oteye gitmemektedir. Yabancilar icin Turkce oldukca zor bir lisandir, ozellikle telefuz ederken.

    Turklestiremediklerimizden misiniz?

    Yukarida ki kelime sondan eklemeye guzel bir ornektir. Yanlis yazmis olabilirim ama mantigi anlamissinizdir.

    Yazdiklarimdan Turkce'yi kotuledigimi cikarmayin, ben sadece zorluguna deginiyorum. Bu zorlugun getirdigi bir avantaj ise diger latin alfabesi kullanan dilleri ogrenirken fazla zorluk cekmiyoruz.
  • Dil anlaşmak için bir araçtır. Doğal olarak kendiliğinden zaten değişir, gelişir. Atatürk de son zamanlarında farklı düşünmüştür. Üstte seymes yazmış zaten.

    Kendi geçmişimizle olan kopukluk zaten bellidir. Yeni nesil ne İstiklal Marşını, ne de Onuncu yıl nutkunu anlamamaktadır.

    Biz dilimizde değişikliği yapay olarak yaptığımızda ülke dışında kalan Türklerin dilleri ile aramızda kopukluk olmuştur. Olması gereken dış Türkler ile ortak kelimeleri korumak, farklı kelimeleri azaltmak için karşılıklı fedakarlık yaparak birbirimizin kelimelerini kabul etmektir.

    Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Türkiye Türkleri ile, kendi işgal altında tuttuğu Türkler arasındaki kültür birliğini bozmak için ordaki Türklerin alfabesini Latinceye çevirmiştir. Biz de Latin alfabesine geçince ordaki Türklerin alfabesini Krill alfabesine çevirmiştir. Böylece Rusya Türk Birliğini engellemek için elinden geleni yapmıştır.

    Türkistan adını kullanmayı yasaklamış, Türklerin arasındaki farklılıkları artırmaya çalışmıştır.

    Azerbaycan ile Türkiyenin bağlantısını kesmek için aradaki bölgeyi Azerilerden alıp Ermenistan a vermiştir.


    Bizim yapmamız gereken Sosyalist Sovyetlerin Türk düşmanlığı zihniyetine uygun davranmak değil, Tüm Dünya Türklerinin kültürel olarak birleşmesini sağlamaktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ar_tryk -- 13 Temmuz 2010; 16:18:21 >




  • Büyük Selçuklu Devleti,Türkiye Selçuklu Devleti,Osmanlı Devleti ve En sonunda Türkiye Cumhuriyetini kuran ve büyüten Türkleridir
    Büyük Selçuklu Devleti,Türkiye Selçuklu Devleti,Osmanlı Devleti devletinin çökmesine ve sonunda yıkılmasına neden olanlarsa,Türklüğü küçük gören,devlet kademesinde atan ve dışlayanlardır,kısaca selçuklu ve osmanlıyı yıkanlar,araplaşmış ve farslaşmış yönetim kadrolarıdır.Bu mankurt kadrolar Türklüğü ve Türkçeyi dışlamışlardır,Bu gidişle Türkiyede aynı akibete ugrayabilir ,Türkiyede arap ve farslılaşmışların yanına,ingilizleşmiş,ermenileşmiş,yunanlaşmış,amerikanlılaşmış,fransızlaşmış kadrolara da eklendi,mankurtluk çığ gibi büyüyor,Burda dil devrimine hakaret edenlerde birer mankurt örneğidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi soygar -- 13 Temmuz 2010; 18:04:19 >
  • Türk Milliyetçiliğinin gereği DİL DEVRİMİ DEĞİL, tüm Dünya Türklerinin anlayabileceği bir dile doğru adım adım ilerlemektir. Gelecekte ele geçecek bir fırsatta gerçekleşebilecek bir siyasi birlik için bu dil birliği şarttır. Türkçeleşmiş bir kelimenin Arap veya Fars kökenli olmasını ileri sürmek yanlıştır. Öz Türkçe dediğimiz kelimelerin bile aslının Orta Asya daki başka milletlerden geldiğini unutmayalım. Ulus, Kurultay gibi kelimeler Moğolcadır mesela.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ar_tryk -- 13 Temmuz 2010; 16:47:07 >
  • quote:

    kısaca selçuklu ve osmanlıyı yıkanlar,araplaşmış ve farslaşmıştır yönetim kadrolarıdır.Bu mankurt kadrolar Türklüğü ve Türkçeyi dışlamışlardır,


    Hayatta birşeyleşmeyen hiçbir şey olmamasına rağmen siz "birşeyleşme" yi bilimsel zemini tutarsız ve göreceli emik ve etik bakış açısıyla değerlendirmişsiiz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    Türk Milliyetçiliğinin gereği DİL DEVRİMİ DEĞİL, tüm Dünya Türklerinin anlayabileceği bir dile doğru adım adım ilerlemektir. Gelecekte ele geçecek bir fırsatta gerçekleşebilecek bir siyasi birlik için bu dil birliği şarttır. Türkçeleşmiş bir kelimenin Arap veya Fars kökenli olmasını ileri sürmek yanlıştır. Öz Türkçe dediğimiz kelimelerin bile aslının Orta Asya daki başka milletlerden geldiğini unutmayalım. Ulus, Kurultay gibi kelimeler Moğolcadır mesela.


    Arapça yada farsça sözcüklerin dilimize girmesinden bahsetmiyorum,Türkçe düşünmeyen yöneticilerden bahsediyorum,arabın,farslının,ermeninin,yunanın,fransızın,amerikalının şekline bürünen,kraldan çok kralcı olanlar,nasıl olacakta,Türkçe düşünüp,Türkiyenin kalkınmasını sağlayacak,Avrupa yada ortadoğu birliğinden bahsedenler,nedense Türk birliği sözünü edenleri Irkçılık ve faşizlikler suçluyorlar,kimse sormuyormu kendine,Türk birliği sözünü edenlere neden saldırılıyor diye



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi soygar -- 13 Temmuz 2010; 18:16:35 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    Dil anlaşmak için bir araçtır. Doğal olarak kendiliğinden zaten değişir, gelişir. Atatürk de son zamanlarında farklı düşünmüştür. Üstte seymes yazmış zaten.

    Kendi geçmişimizle olan kopukluk zaten bellidir. Yeni nesil ne İstiklal Marşını, ne de Onuncu yıl nutkunu anlamamaktadır.

    Biz dilimizde değişikliği yapay olarak yaptığımızda ülke dışında kalan Türklerin dilleri ile aramızda kopukluk olmuştur. Olması gereken dış Türkler ile ortak kelimeleri korumak, farklı kelimeleri azaltmak için karşılıklı fedakarlık yaparak birbirimizin kelimelerini kabul etmektir.

    Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Türkiye Türkleri ile, kendi işgal altında tuttuğu Türkler arasındaki kültür birliğini bozmak için ordaki Türklerin alfabesini Latinceye çevirmiştir. Biz de Latin alfabesine geçince ordaki Türklerin alfabesini Krill alfabesine çevirmiştir. Böylece Rusya Türk Birliğini engellemek için elinden geleni yapmıştır.

    Türkistan adını kullanmayı yasaklamış, Türklerin arasındaki farklılıkları artırmaya çalışmıştır.

    Azerbaycan ile Türkiyenin bağlantısını kesmek için aradaki bölgeyi Azerilerden alıp Ermenistan a vermiştir.


    Bizim yapmamız gereken Sosyalist Sovyetlerin Türk düşmanlığı zihniyetine uygun davranmak değil, Tüm Dünya Türklerinin kültürel olarak birleşmesini sağlamaktır.



    Ben okuyun biraz diyorum hala daha aynı bilgisiz yorumlar gelmeye devam ediyor.
    Atatürk de son zamanlarda farklı düşünmemiştir, nereden uyduruyorsunuz? Yapılan devrimin zorluğuna rağmen tüm hız devam edilmiştir. Devrim sürecinde bazı değişiklikler olmuştur yalnızca. Ki bunlarda Güneş Dil Teorisi gibi etkenlerin oluşturduğu değişikliklerdir. Güneş Dil Teorisinin gerçekdışı olduğu anlaşıldığında yeniden eskiye dönülmüştür. TDK genel kongreleri bu amaçlarla yapılmıştır.

    Kendi geçmişimizle aramızda hiçbir kopukluk yoktur. Siz herhalde bütün Osmanlı ülkesinin Osmanlıca Türkçesi konuştuğunu zannediyorsunuz? Yok öyle bir şey... Halkın dili günümüz Türkçesine çok benzer. Devlet daireleri ve tanzimattan sonra gelişmeye başlayan bürokrasidir Osmanlıcayı kullanan. Dil devrimi bunu değiştirmiş, halkın kullandığı dili devlet dili yapmıştır.

    Cidden şaşkınlıklar içerisindeyim. Kimsenin mi Osmanlının tanzimattan sonra geçirdiği değişimlerden haberi yok yahu?

    Değişikliği yapay olarak yaptığımızda nasıl diğer Türklerle bağlantımız kopmuştur? Ne alakası var? Yani bahane üreteceğim diye bu kadar da yapılmaz ki. Ülke dışında kalan Türklerle bağlantıyı koparan zaten Osmanlının ta kendisidir. Cumhuriyetle ve de dil devrimiyle bir alakası yoktur. Hatta dil devrimiyle çok daha fazla yakınlaştık bile diyebilirim.

    Dil devriminden başlayıp Türk birliğine kadar gitmişsiniz... Biraz alakasız olmuş.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ar_tryk

    Türk Milliyetçiliğinin gereği DİL DEVRİMİ DEĞİL, tüm Dünya Türklerinin anlayabileceği bir dile doğru adım adım ilerlemektir. Gelecekte ele geçecek bir fırsatta gerçekleşebilecek bir siyasi birlik için bu dil birliği şarttır. Türkçeleşmiş bir kelimenin Arap veya Fars kökenli olmasını ileri sürmek yanlıştır. Öz Türkçe dediğimiz kelimelerin bile aslının Orta Asya daki başka milletlerden geldiğini unutmayalım. Ulus, Kurultay gibi kelimeler Moğolcadır mesela.


    Al işte... Bilmeden konuşmanın en güzel örneği.
    Türk kültürünü yok etmeye çalışmanın birincil kısmı zaten Türk dilini yok etmekten geçiyor. Ne zaman böyle bir dalga yukarı çıkmaya kalksa zaten herkes başlıyor, Türkçeyi aşağılamaya, Türkçenin aslında bir dil bile olmadığını falan iddia etmeye...
    Cahilliğin en büyük örneği de bu. Daha kendi dilinden haberi olmayan bir insan, sanırım cahilden de öte, kara cahildir.

    Milliyetçilik konusuna girmeyeceğim. Belki başka bir zamanda başka bir konuda konuşulabilir. Gerçi arkadaş dil devrimi değil demiş, kendisi dil devrimi yapmaktan bahsetmiş farkında değil.
    Oysa ayrıca bütün Türk lehçeleri her halleriyle güzeldir, korunmalıdır. Türklerin kendi içerilerindeki çeşitlilikleri bile çoğunlukla Türklerin kendisine özgüdür ve büyüklüğün bir göstergesidir. Dolayısıyla bu lehçeleri yok etmeye çalışmak asıl zararlı olacak şey. Siyasi birlik kurulusa kimse dili sorun etmez, merak etmeyin.

    Ama yabancı dillerden gelmiş olan sözcüklerin çok büyük bir çoğunluğu dildeki nasırlar gibi... Kendini belli eder, çünkü Türkçenin ahengine uymaz. Harmonisini bozar. Ama mesele bu değil.

    Öz Türkçe dediğimiz sözcüklerin bile aslı Orta Asya'daki başka milletlerden geliyormuş öyle mi? İşte bilgisizliğin zirveye ulaştığı nokta burası.
    Aslında ulaşmaya çalıştığımız sonuç da zaten Türkçenin hep yabancı kökenli olduğu gerçeği değil mi?

    Halbuki alakası yok.
    Orta Asya'dan aldığımız sözcükler çok azdır. Kaldı ki, bu sözcüklerin alınmasında bir sorun da yoktur. Belki Soğdca biraz yabancı kalmış olabilir Türkçeye. Ancak Moğolca ile Türkçe aynı dil ailesinin çok yakın iki bireyidir. Türkçeden Moğolcaya geçen bir sürü sözcük vardır ancak Moğolcadan Türkçeye -tay ekiyle birlikte az sayıda sözcük geçmiştir. Ayrıca Türkçeye ait, şu anda unuttuğumuz ve HATTA kaynak yetersizliğiyle tam olarak ne anlama geldiğini bilemediğimiz ama türetilmiş halleriyle kullandığımız (kuş-gu, kay-gu gibi... kuşmak ve kaymak olarak iki eylem var Türkçede ancak anlamını bilmiyoruz) bir sürü sözcük var.

    Yani kısacası, genel olarak (eğer varsa) bütün Türkçe düşmanlarına sesleneyim ben buradan: Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, Türkçeye en ufak bir zarar veremezsiniz. Kullandığımız yabancı sözcüklerin bile her birinin bir karşılığı öz be öz Türkçe olarak vardır. Ararsanız eski kaynakları, çok rahat görürsünüz. Hadi bunu geçtim, şu anda kullanmakta olduğumuz Türkçe sözcükler bile fazlasıyla yeter de artar.




  • Arapça ve farça kelimeler Batı Türkçesine ve Türkistan bölgesinde bolca konuşulmaktadır. Halkın Türkçesine de girmiştir bu kelimeler. Karamanoğlu Mehmet bey Divanda,dergahda, bargahda, meydanda Türkçeden başka dil konuşulmasın demiştir. Ama kullandığı kelimelerin çoğu Türkçe değildir.

    Yunus Emre Türkçe şiirler söylemiştir. Ama pek çok Arapça ve Farsça kelimeler kullanmıştır. Halkın dilinde yabancı kelimeler yok demesin kimse. Gül farsça mesela ama biz Türkçe biliriz bu kelimeyi. Kelimeler Türkçede kullanılsa bile Türkleştiğinden yabancı diye düşünmeyiz. Azerbaycan dilinde bizim şimdi kullanmadığımız kelimeler bolca vardır. İki nesil önce Azerilerle kolayca anlaşılırken gittikçe anlaşmak zorlaşmaktadır. Daha doğuda ise Çok değişik milletlerin etkileri vardır. Özbekleri Moğolca çok etkilemiştir. Daha doğu ve güneydeki dillerden onlar etkilenmişler ama biz etkilenmemişiz.

    Benim karşı çıktığım nokta, hem doğu Türkçesinin hem de, batı Türklerinin ortak kullandığı kelimeleri bizim bırakmış olmamızdır. Atatürk ün onuncu yıl nutkunun orjinalinin anlam yükünü, edebi özelliğini bugünkü çeviriler verememektedir.

    Gelelim Atatürk e. Atatürk son günlerinde yazdığı yazıları uydurukça mı, yoksa yaşayan Türkçe mi kullanarak yazmıştır? Bunu öğrendiğinizde Atatürk ün son günlerdeki düşüncesini anlamış olacaksınız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ar_tryk -- 13 Temmuz 2010; 22:39:19 >




  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.