Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu isim vermeden Lozan Antlaşması'nı hedef aldı. Çavuşoğlu, "Meis'i İtalyanlara vermişiz, onlar da Yunanistan'a vermiş. Yanı başımızdaki adaları vermişiz, geçmişteki anlaşmaları büyük bir başarı öyküsü diye bize ders kitaplarında anlatmaya çalıştılar bizlere ama maalesef işte görüyoruz" dedi. Tarihinden haberi olmayan bir dışişleri bakanı varken dış devletler ile olan politikalarımızın iyi olmasını beklemek hata zaten.. Uşi Antlaşmasını bile bile bunu söylemek.. Söylenenlerde gerçekten bir kasıt arıyorum artık. zira kimse göz göre göre de bu kadarını söyleyemez.. < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi WuLKaS -- 17 Eylül 2020; 2:55:39 > |
Çavuşoğlu Lozan'a Yüklendi: 'Okullarda Bize Başarı Öyküsü Diye Anlattılar'
-
-
Cumhuriyet Tarihi Uzmanı Sinan Meydan'ın SÖZCÜ'de yayınlanan röportajında Lozan Barış Antlaşması hakkındaki iddialara verdiği cevaplar ve ortaya koyduğu gerçekler yankı uyandırdı. Tartışmanın yoğunlaştığı konulardan biri Ege Adaları ekseninde gelişti. Türkiye'nin antlaşmada Meis Adası dışında önemli bir ada kaybetmediğini dile getiren Meydan, adalar meselesini bu kez tüm detayları ile anlattı.
Ege Adaları ve 12 Ada'nın neredeyse tamamının, 1923 yılındaki Lozan Antlaşması'ndan yaklaşık 10 yıl önce kaybedildiğini vurgulayan Meydan, “İsmet Paşa, Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri için İsviçre'ye giderken 12 Ada'da İtalyan ordusu, Ege Adaları’nda da Yunan ordusu vardı dedi. Meydan, ilk önce Ege Adaları’nın nasıl kaybedildiğini tek tek sıralayarak tarihsel gerçekleri dile getirdi. İşte ayrıntılar:
ADALARIN KAYBEDİLME SÜRECİ
1. Edirne Antlaşması (14 Eylül 1829):
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalandı. Savaş sırasında, Yunanistan'ın bağımsızlığını isteyen İngiltere, Fransa ve Rusya, 20 Ekim 1927'de Navarin'de Osmanlı donanmasını yaktı. Ruslar, 1829 Ağustos'unda Edirne, Kırklareli ve Lüleburgaz'ı işgal etti. Savaş sonunda Rus gemileri İstanbul Boğazı'na saldırırken, Ege'deki bir filo da Çanakkale Boğazı'nı abluka etti. 16 maddelik Edirne Antlaşması'na göre Yunanistan bağımsız oldu. Osmanlı Rusya'ya 137 milyon Frank savaş tazminatı ödemeyi kabul etti. Tuna'nın kolları arasındaki Yılan (Serpents) Adaları Ruslar'a bırakıldı. Ayrıca Tuna'nın sol sahiline yakın adalarla Müslümanlar’ın oturdukları yerler Eflak-Boğdan'a bırakıldı. Daha sonraki 1832 düzenlemesiyle Attik ve Mora Yarımadaları ve bu yarımadaların çevresindeki tüm adalar ile kuzey Sporadlar, Ege’nin ikinci büyük adası Eğribos dâhil yüzlerce ada Yunanistan’a bırakıldı.
2. Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912):
1911 Eylül sonunda İtalya Trablusgarp'a saldırdı. Osmanlı hazırlıksız yakalandı. II. Abdülhamit döneminde donanmanın Haliç'te çürütülmesinden dolayı Osmanlı şimdi çok zor durumda kalmıştı. Osmanlı Donanması’nın zayıflığından yararlanan İtalya, 12 Adalar’a saldırıp işgal etti. İtalyan donanması Çanakkale'yi geçmeyi bile denedi, ancak başarısız oldu. İtalya'nın bu saldırılarından cesaret alan Balkan ülkeleri de Osmanlı'ya savaş ilan ettiler. Osmanlı Donanması’nın zayıflığı, Yunanistan'ın da iştahını kabarttı. Yunanistan, Averof zırhlısıyla Ege adalarını, özellikle Midilli'yi işgal etti. İki cepheden kuşatılan Osmanlı, İtalya ile Uşi Antlaşması'nı imzaladı. Bu antlaşma ile Osmanlı, 12 Ada'yı Balkan Savaşı sonuna kadar İtalya'ya bıraktı. Ancak kısa süre sonra başlayan I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ile İtalya'nın karşı karşıya gelmesiyle adalar İtalya'da kaldı. Böylece 12 Ada, fiilen 1912 ve 1914 yıllarında elden çıktı. Lozan Antlaşması'nın 15. Maddesi bu filli durumun kabulünden başka bir anlamı yoktu. İtalya 12 Ada'yı II. Dünya Savaşı'ndan sonra Şubat 1947'deki Paris Barışı ile Yunanistan'a bıraktı.
3. Londra Antlaşması: (30 Mayıs 1913):,
Atina Antlaşması (14 Kasım 1913): Osmanlı Devleti, I. Balkan Savaşı sonunda çok ağır bir yenilgiye uğradı. Bulgar orduları Çatalca'ya kadar geldi. Edirne kaybedildi. İşte o günlerde Ege Adaları Yunanistan tarafından işgal edildi. Osmanlı, 12 Ada'nın ve Trablusgarp'ın işgaline karşı koyamadığı gibi, Ege Adaları’nın işgaline de karşı koyamadı, çünkü donanması yoktu. Balkan Savaşı'ndan sonraki Londra Antlaşması'na göre Ege Adaları’nın geleceğinin “büyük devletlerce” belirlenmesine karar verildi. Ayrıca Girit Adası Yunanistan'a bırakıldı. II. Balkan Savaşı sonundaki Atina Antlaşması'yla da Ege Adaları’nın geleceğinin yine “büyük devletlerce belirlenmesine” karar verildi.
4. Büyükelçiler Konferansı (Şubat 1914):
Ege Adaları Yunanistan'ın elindeydi ama Osmanlı Devleti, 22-23 Aralık 1913'te büyük devletlere, Anadolu kıyılarına yakın Midilli ve Sakız gibi adaları Yunanistan'a bırakmak istemediğini bildirdi. Ancak büyük devletler, buna karşı çıkınca Osmanlı geri adım attı. Sonuçta Londra'da Büyükelçiler Konferansı toplandı. Burada alınan kararlar 14 Şubat 1914'te Osmanlı'ya iletildi. Buna göre Meis Adası hariç 12 Ada İtalya'ya, İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada dışındaki bütün Ege Adaları Yunanistan'a verildi. Osmanlı Devleti bu durumu kabul etmeyerek 15 Şubat 1914'te büyük devletlere bir nota gönderdi. Ancak bir sonuç alamadı. Bu sırada I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Ege Adaları fiilen Yunanistan'da ve İtalya'da kaldı. Türkiye'nin elinde ise fiilen Gökçeada, Bozcaada ve Meis vardı.
5. Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920):
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'yi parçalayıp paylaşmak için Osmanlı'ya imzalatılan Sevr Antlaşması'nın 84. Maddesi’ne göre Türkiye, Gökçeada (İmroz), Bozcaada, Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya gibi tüm adaları Londra, Atina ve Büyükelçiler Konferansı kararları doğrultusunda Yunanistan'a verecekti. Sevr Antlaşması'nın 122. Maddesi’ne göre Türkiye, İtalyan işgali altında bulunan Stampalia, Rodos, Herkit, Kerpe, Kaşot, Piskopis, İncirli, Kalimnos, Loryos, Patnos, Limpos, Sümbeki, İstanköy adaları ile bunlara bağlı adacıklar ve Kastellorizo Adası üzerindeki bütün haklarından, sıfatlarından vazgeçecekti.
6. Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923):
Türkiye emperyalizme karşı savaş meydanlarında kazandığı askeri zaferi, siyasi bir zaferle taçlandırmak istiyordu. Türkiye'nin öncelikli amacı Misak-ı Milli'yi kabul ettirmekti. Misak-ı Milli'de adalar yoktu. Lozan'a giden İsmet Paşa heyetine TBMM'nin verdiği 14 talimattan
4. talimat “Ege Adaları”yla ilgiliydi. Orada, “Müzakereler sırasında politika belirlenerek Çanakkale'ye yakın adalar istenecek, güçlük çıkarsa Ankara'dan talimat beklenecek” deniliyordu.
Lozan görüşmelerinde “adalar” konusu 25 Kasım'da “Toprak ve Asker Komisyonu”nun 6. oturumunda gündeme geldi. İsmet Paşa, kendisine verilen talimat gereği öncelikle Çanakkale Boğazı girişinde Türkiye'ye yakın adaları istedi, diğer adaların ise askerden arındırılmasını talep etti. İsmet Paşa, ilk olarak Gökçeada, Bozcaada, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya (Ahikerya) adalarını istemişti.
Venizolos, bu adalarda yoğun bir Rum nüfus yaşadığını belirtip bu isteğe karşı çıktı. Onu Lord Curzon destekleyince İsmet Paşa, müttefiklerin çifte standartlarını gözler önüne sererek; “Bu kadar önemli bir konuda etnik özellikler, en yüksek öneme sahip coğrafi ve siyasal düşüncelerin önüne geçemez” dedi.
İsmet Paşa, daha sonra Gökçeada, Bozcaada, Meis, Tavşan Adaları ve Semadirek’in Türkiye’ye bırakılmasını, Yunanistan’a verilmesi teklif edilen tüm adaların ise Türkiye'ye bağlı ve özerk olmasını istedi.
Sonuçta Türkiye Lozan'da, Gökçeada, Bozcaada, Tavşan Adaları ve Anadolu sahillerine üç milden az uzaklıkta bulunan adaların, adacıkların ve kayalıkların hepsini aldı. Ayrıca Yunanistan'a bırakılan adaların askerden, silahtan arındırılmasını sağladı. Türkiye Lozan'da fiilen kendisinde olan adalardan Meis'i kaybetti. (Lozan, Madde: 12, 13, 15, ek XV). Lozan'daki Türk heyeti, daha önceki antlaşmalarla İtalya'ya veya Yunanistan'a bırakılmamış olan Meis Adası’nı bırakmamak için çok mücadele etti. Meis için alt komisyonda Montagna ile Rıza Nur arasında şiddetli tartışmalar oldu. Ancak Müttefikler bir blok halinde İtalya'ya destek oldu. unun üzerine İsmet Paşa, 4 Haziran 1923 tarihli toplantıda Meis'in aslında Türkiye'nin olması gerektiğini anlattıktan sonra “Sırf dünya barışı için çok ağır fedakarlığa razı olarak” Meis konusundaki isteğinden vazgeçti.
8 yıllık savaş maratonundan yeni çıkmış, doğru dürüst bir donanmaya sahip olmayan, İzmir'de ve İstanbul'da henüz İngiliz, Fransız donanmalarının olduğu, milletin barışa susadığı bir ortamda adalar konusunda fazla diretmek mümkün olmadı
https://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/adalar-lozan-antlasmasindan-10-yil-once-kaybedildi-1424721/
-
Lozan başarıdır İstanbul ve Trakya savaşsız geri alınmıştır. yemin ediyorum kusacam artık Lozan'a laf atmalarından
İstanbul'un 2. Fatihi Mustafa Kemal Atatürk'tür. 6 ekim geliyor. şükranlarınızı sunmaya hazırlanın hadi bakayım.
Ayrıca asıl hezimet neymiş görelim :
(program konuğu: Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Albay Ümit Yalım)
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi lazer__ -- 17 Eylül 2020; 14:29:43 >
-
Cahillik tepeden tırnağa bunların kanadında övünülesi bir olgu haline gelmiş. Kazandığın savaşta masada nasıl kaybettin diyorlar. Ulan donanma savaşı mı yaptın Kurtuluş Savaşı'nda ? Nereyi aldın da masada da alacaksın. Ülkede donanma kalmamış Osmanlı dedeleriniz sayesinde. Adı üstünde Kurtuluş Savaşı. Püskürtebildigimiz kadar toprak kazanmışız o dönemki zor koşullarda. Sonra diyorlar ki Almanya vermiş ama biz almamışız. İlber Ortaylı'nın bir lafı var bu konu hakkında Adaları aldın faşist tarafa geçtin diyelim, ikinci dünya savaşında ne halt yiyecektin ? Zaten bitik durumdasın Kızıl Ordu gelip çekici kafana vururdu. İsmet Paşa'nın bu ülkeyi 2. Dünya Savaşı'na sokmaması bile büyük tarihi bir başarıdır. İsmet İnönü'ye sallayanlar o dönem karşısına çıksa ağzını açamaz, dizlerinin bağı çözülürdü. Bu adam bir Osmanlı Subay'ı ve büyük bir komutan. Önce o gevşek ağzınızı bir toplayın İsmet Paşa hakkında konuşmadan.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
-
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Süleyman Şah'ı kaçıranların Lozan'a laf etmesi de ayrı bir komik. Kurtuluş Savaşı'nda iyi ki başımızda bunlar yoktu. Sevr'i zafer diye yuttururlardı.
-
Bunlar süleyman şah türbesi için işidle savaşmayıp türbeyi yıkıp o bölgeyi ypgye bırakmışlardı.
Lafa gelince selçuklu, malazgirt falan filan.
-
Lausanne'a caktiklarindan beri paso "Lausanne yoksa Sevres verelim" deyip durduk.
Saka maka yunanlilar sevres anlasmasina dogru goturuyorlar bizi.
Bu 'diplomat', 'politikaci', 'siyasiler' de hala Lausanne'a gomme pesinde.
Bu forumdan bir cahili bakan yapsan, Cavusoglu'ndan iyi is cikarir.
-
Yerimizi alalım, kafam eserse yazarım. Aslında bir video bırakayım, tesadüf 3 gün önce izlemiştim, demek ki böyle konular içinmiş.
Ahmet anapali, "Halk TV de paspasci olurum, çaycı olurum, ya böyle bir şey yoksa siz.."
Evet ünlü! forum tarihçileri siz?
Hikâyeyi bırakın, videoyu izleyin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vollkan59 -- 17 Eylül 2020; 3:54:55 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
300 sene boyunca kaybedilen topraklara bu kadar eleştiri getirmezler.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Kim izleyecek 40 dklik akit TV videosunu. Varsa bir iddian yazda aydinlanalim.
Anlat mesela deki Osmanlı donanması Balkan Savaşı'nda Yunanistan'a kaptırdığı sakız adasını 3 savas gemisi ile geri almıştı İsmet geri verdi. Savaşta kaptır, sonra uşi imzala serv imzala, geriye adam gibi donanma bırakma. Sonra vay arkadaş lozanda yanıbaşımızdaki adaları kaptırdık. Varsa bir iddian yaz yoksa saçma videolarla boş yapma.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi alperepla -- 17 Eylül 2020; 4:7:26 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Varmı öyle armut piş ağzıma düş!
Siz aydın kesim! okumaktan, izlemekten sıkılmazsiniz
Videodan ufak bir cümle yazdım, gerisini sen seyret anla...
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Tamam bu sözlerinle ikna oldum ben ahh İsmet ahh sen git güzelim Osmanlı'nın sana anahtarını teslim ettiği adaları kaptır olacak işmi.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Cahillik tepeden tırnağa bunların kanadında övünülesi bir olgu haline gelmiş. Kazandığın savaşta masada nasıl kaybettin diyorlar. Ulan donanma savaşı mı yaptın Kurtuluş Savaşı'nda ? Nereyi aldın da masada da alacaksın. Ülkede donanma kalmamış Osmanlı dedeleriniz sayesinde. Adı üstünde Kurtuluş Savaşı. Püskürtebildigimiz kadar toprak kazanmışız o dönemki zor koşullarda. Sonra diyorlar ki Almanya vermiş ama biz almamışız. İlber Ortaylı'nın bir lafı var bu konu hakkında Adaları aldın faşist tarafa geçtin diyelim, ikinci dünya savaşında ne halt yiyecektin ? Zaten bitik durumdasın Kızıl Ordu gelip çekici kafana vururdu. İsmet Paşa'nın bu ülkeyi 2. Dünya Savaşı'na sokmaması bile büyük tarihi bir başarıdır. İsmet İnönü'ye sallayanlar o dönem karşısına çıksa ağzını açamaz, dizlerinin bağı çözülürdü. Bu adam bir Osmanlı Subay'ı ve büyük bir komutan. Önce o gevşek ağzınızı bir toplayın İsmet Paşa hakkında konuşmadan.
|
Süleyman Şah'ı kaçıranların Lozan'a laf etmesi de ayrı bir komik. Kurtuluş Savaşı'nda iyi ki başımızda bunlar yoktu. Sevr'i zafer diye yuttururlardı. |
Lozan başarıdır İstanbul ve Trakya savaşsız geri alınmıştır. yemin ediyorum kusacam artık Lozan'a laf atmalarından İstanbul'un 2. Fatihi Mustafa Kemal Atatürk'tür. 6 ekim geliyor. şükranlarınızı sunmaya hazırlanın hadi bakayım. Ayrıca asıl hezimet neymiş görelim : (program konuğu: Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Albay Ümit Yalım) |
Cumhuriyet Tarihi Uzmanı Sinan Meydan'ın SÖZCÜ'de yayınlanan röportajında Lozan Barış Antlaşması hakkındaki iddialara verdiği cevaplar ve ortaya koyduğu gerçekler yankı uyandırdı. Tartışmanın yoğunlaştığı konulardan biri Ege Adaları ekseninde gelişti. Türkiye'nin antlaşmada Meis Adası dışında önemli bir ada kaybetmediğini dile getiren Meydan, adalar meselesini bu kez tüm detayları ile anlattı. Ege Adaları ve 12 Ada'nın neredeyse tamamının, 1923 yılındaki Lozan Antlaşması'ndan yaklaşık 10 yıl önce kaybedildiğini vurgulayan Meydan, “İsmet Paşa, Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri için İsviçre'ye giderken 12 Ada'da İtalyan ordusu, Ege Adaları’nda da Yunan ordusu vardı dedi. Meydan, ilk önce Ege Adaları’nın nasıl kaybedildiğini tek tek sıralayarak tarihsel gerçekleri dile getirdi. İşte ayrıntılar: ADALARIN KAYBEDİLME SÜRECİ 1. Edirne Antlaşması (14 Eylül 1829): 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalandı. Savaş sırasında, Yunanistan'ın bağımsızlığını isteyen İngiltere, Fransa ve Rusya, 20 Ekim 1927'de Navarin'de Osmanlı donanmasını yaktı. Ruslar, 1829 Ağustos'unda Edirne, Kırklareli ve Lüleburgaz'ı işgal etti. Savaş sonunda Rus gemileri İstanbul Boğazı'na saldırırken, Ege'deki bir filo da Çanakkale Boğazı'nı abluka etti. 16 maddelik Edirne Antlaşması'na göre Yunanistan bağımsız oldu. Osmanlı Rusya'ya 137 milyon Frank savaş tazminatı ödemeyi kabul etti. Tuna'nın kolları arasındaki Yılan (Serpents) Adaları Ruslar'a bırakıldı. Ayrıca Tuna'nın sol sahiline yakın adalarla Müslümanlar’ın oturdukları yerler Eflak-Boğdan'a bırakıldı. Daha sonraki 1832 düzenlemesiyle Attik ve Mora Yarımadaları ve bu yarımadaların çevresindeki tüm adalar ile kuzey Sporadlar, Ege’nin ikinci büyük adası Eğribos dâhil yüzlerce ada Yunanistan’a bırakıldı. 2. Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912): 1911 Eylül sonunda İtalya Trablusgarp'a saldırdı. Osmanlı hazırlıksız yakalandı. II. Abdülhamit döneminde donanmanın Haliç'te çürütülmesinden dolayı Osmanlı şimdi çok zor durumda kalmıştı. Osmanlı Donanması’nın zayıflığından yararlanan İtalya, 12 Adalar’a saldırıp işgal etti. İtalyan donanması Çanakkale'yi geçmeyi bile denedi, ancak başarısız oldu. İtalya'nın bu saldırılarından cesaret alan Balkan ülkeleri de Osmanlı'ya savaş ilan ettiler. Osmanlı Donanması’nın zayıflığı, Yunanistan'ın da iştahını kabarttı. Yunanistan, Averof zırhlısıyla Ege adalarını, özellikle Midilli'yi işgal etti. İki cepheden kuşatılan Osmanlı, İtalya ile Uşi Antlaşması'nı imzaladı. Bu antlaşma ile Osmanlı, 12 Ada'yı Balkan Savaşı sonuna kadar İtalya'ya bıraktı. Ancak kısa süre sonra başlayan I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ile İtalya'nın karşı karşıya gelmesiyle adalar İtalya'da kaldı. Böylece 12 Ada, fiilen 1912 ve 1914 yıllarında elden çıktı. Lozan Antlaşması'nın 15. Maddesi bu filli durumun kabulünden başka bir anlamı yoktu. İtalya 12 Ada'yı II. Dünya Savaşı'ndan sonra Şubat 1947'deki Paris Barışı ile Yunanistan'a bıraktı. 3. Londra Antlaşması: (30 Mayıs 1913):, Atina Antlaşması (14 Kasım 1913): Osmanlı Devleti, I. Balkan Savaşı sonunda çok ağır bir yenilgiye uğradı. Bulgar orduları Çatalca'ya kadar geldi. Edirne kaybedildi. İşte o günlerde Ege Adaları Yunanistan tarafından işgal edildi. Osmanlı, 12 Ada'nın ve Trablusgarp'ın işgaline karşı koyamadığı gibi, Ege Adaları’nın işgaline de karşı koyamadı, çünkü donanması yoktu. Balkan Savaşı'ndan sonraki Londra Antlaşması'na göre Ege Adaları’nın geleceğinin “büyük devletlerce” belirlenmesine karar verildi. Ayrıca Girit Adası Yunanistan'a bırakıldı. II. Balkan Savaşı sonundaki Atina Antlaşması'yla da Ege Adaları’nın geleceğinin yine “büyük devletlerce belirlenmesine” karar verildi. 4. Büyükelçiler Konferansı (Şubat 1914): Ege Adaları Yunanistan'ın elindeydi ama Osmanlı Devleti, 22-23 Aralık 1913'te büyük devletlere, Anadolu kıyılarına yakın Midilli ve Sakız gibi adaları Yunanistan'a bırakmak istemediğini bildirdi. Ancak büyük devletler, buna karşı çıkınca Osmanlı geri adım attı. Sonuçta Londra'da Büyükelçiler Konferansı toplandı. Burada alınan kararlar 14 Şubat 1914'te Osmanlı'ya iletildi. Buna göre Meis Adası hariç 12 Ada İtalya'ya, İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada dışındaki bütün Ege Adaları Yunanistan'a verildi. Osmanlı Devleti bu durumu kabul etmeyerek 15 Şubat 1914'te büyük devletlere bir nota gönderdi. Ancak bir sonuç alamadı. Bu sırada I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Ege Adaları fiilen Yunanistan'da ve İtalya'da kaldı. Türkiye'nin elinde ise fiilen Gökçeada, Bozcaada ve Meis vardı. 5. Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920): I. Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'yi parçalayıp paylaşmak için Osmanlı'ya imzalatılan Sevr Antlaşması'nın 84. Maddesi’ne göre Türkiye, Gökçeada (İmroz), Bozcaada, Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya gibi tüm adaları Londra, Atina ve Büyükelçiler Konferansı kararları doğrultusunda Yunanistan'a verecekti. Sevr Antlaşması'nın 122. Maddesi’ne göre Türkiye, İtalyan işgali altında bulunan Stampalia, Rodos, Herkit, Kerpe, Kaşot, Piskopis, İncirli, Kalimnos, Loryos, Patnos, Limpos, Sümbeki, İstanköy adaları ile bunlara bağlı adacıklar ve Kastellorizo Adası üzerindeki bütün haklarından, sıfatlarından vazgeçecekti. 6. Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923): Türkiye emperyalizme karşı savaş meydanlarında kazandığı askeri zaferi, siyasi bir zaferle taçlandırmak istiyordu. Türkiye'nin öncelikli amacı Misak-ı Milli'yi kabul ettirmekti. Misak-ı Milli'de adalar yoktu. Lozan'a giden İsmet Paşa heyetine TBMM'nin verdiği 14 talimattan 4. talimat “Ege Adaları”yla ilgiliydi. Orada, “Müzakereler sırasında politika belirlenerek Çanakkale'ye yakın adalar istenecek, güçlük çıkarsa Ankara'dan talimat beklenecek” deniliyordu. Lozan görüşmelerinde “adalar” konusu 25 Kasım'da “Toprak ve Asker Komisyonu”nun 6. oturumunda gündeme geldi. İsmet Paşa, kendisine verilen talimat gereği öncelikle Çanakkale Boğazı girişinde Türkiye'ye yakın adaları istedi, diğer adaların ise askerden arındırılmasını talep etti. İsmet Paşa, ilk olarak Gökçeada, Bozcaada, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya (Ahikerya) adalarını istemişti. Venizolos, bu adalarda yoğun bir Rum nüfus yaşadığını belirtip bu isteğe karşı çıktı. Onu Lord Curzon destekleyince İsmet Paşa, müttefiklerin çifte standartlarını gözler önüne sererek; “Bu kadar önemli bir konuda etnik özellikler, en yüksek öneme sahip coğrafi ve siyasal düşüncelerin önüne geçemez” dedi. İsmet Paşa, daha sonra Gökçeada, Bozcaada, Meis, Tavşan Adaları ve Semadirek’in Türkiye’ye bırakılmasını, Yunanistan’a verilmesi teklif edilen tüm adaların ise Türkiye'ye bağlı ve özerk olmasını istedi. Sonuçta Türkiye Lozan'da, Gökçeada, Bozcaada, Tavşan Adaları ve Anadolu sahillerine üç milden az uzaklıkta bulunan adaların, adacıkların ve kayalıkların hepsini aldı. Ayrıca Yunanistan'a bırakılan adaların askerden, silahtan arındırılmasını sağladı. Türkiye Lozan'da fiilen kendisinde olan adalardan Meis'i kaybetti. (Lozan, Madde: 12, 13, 15, ek XV). Lozan'daki Türk heyeti, daha önceki antlaşmalarla İtalya'ya veya Yunanistan'a bırakılmamış olan Meis Adası’nı bırakmamak için çok mücadele etti. Meis için alt komisyonda Montagna ile Rıza Nur arasında şiddetli tartışmalar oldu. Ancak Müttefikler bir blok halinde İtalya'ya destek oldu. unun üzerine İsmet Paşa, 4 Haziran 1923 tarihli toplantıda Meis'in aslında Türkiye'nin olması gerektiğini anlattıktan sonra “Sırf dünya barışı için çok ağır fedakarlığa razı olarak” Meis konusundaki isteğinden vazgeçti. 8 yıllık savaş maratonundan yeni çıkmış, doğru dürüst bir donanmaya sahip olmayan, İzmir'de ve İstanbul'da henüz İngiliz, Fransız donanmalarının olduğu, milletin barışa susadığı bir ortamda adalar konusunda fazla diretmek mümkün olmadı https://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/adalar-lozan-antlasmasindan-10-yil-once-kaybedildi-1424721/ |
Bunlar süleyman şah türbesi için işidle savaşmayıp türbeyi yıkıp o bölgeyi ypgye bırakmışlardı. Lafa gelince selçuklu, malazgirt falan filan. |
Çavuşoğlunun bu açıklaması malum zihniyetin D.Akdeniz meselesinde geri adım atacağı ve tüm sorumluluğu bundan yaklaşık 100 yıl önce imzalanan Lozan anlaşması ile 70 küsur yıl önce imzalanan Paris Barış Anlaşmasına yıkacakları şeklinde yorumlanabilir. Çavuşoğlu dışişleri bakanı olması itibariyle elbette söz konusu adaların neden alınamadığını biliyordur ancak bu bilgisini izledikleri beceriksiz dış politikayı örtmek için ortaya çıkartacağını sanmıyorum.Çavuşoğlu acaba Lozan imzalanırken Türk donanması diye bir donanmanın olmadığından haberdar mı?Söz konusu var olan Türk donanması Lozan imzalandığı tarihlerde İstanbulda işgal kuvvetleri tarafından denetim altındaydı.O dönem Türkiye ne yapacaktı?Akdeniz' de ve Ege'de hakimiyet kurmuş olan İtalyan,Fransız,İngiliz ve Yunan savaş gemileri arasında Türk askerini balıkçı teknelerine doldurup adalara mı gönderecekti?Gerçi bu zihniyet bundan beş-altı sene önce Suriye'deki Süleyman Şah türbesini kaçırdıklarında bu kaçırma olayını zafer olarak kutlayan bir zihniyet.O nedenle hiç şaşırmadım. Dahası Lozan anlaşması son yüz yılda Türkiye'nin imzaladığı en başarılı barış anlaşmasıdır.Bu anlaşma ile adaların kaybedildiğinden,Musul'un kaybedildiğinden ve B.Trakya'nın kaybedildiğinden bahsederler ancak aynı anlaşma ile Çanakkale'yi,Çanakkale boğazını,İstanbul'u ve D.Trakya'yı barış yoluyla tek mermi sıkmadan Türkiye'ye iade edildiğinden bahsetmezler.Zira işlerine gelmez.Kendileri daha Rusya ile yaptıkları anlaşmaları geçerli kılamıyorlar gelmişler burada yüz yıla yakındır yürürlükte olan anlaşmaya .ok atma derdindeler. Ayrıca Lozan anlaşması ile taviz verilen boğaz hakimiyeti ile sınırlarımız dışında bırakılan Hatay'ın yine Lozan anlaşmasını imzalayan kadrolarca barış yoluyla Türkiye'nin lehine olmak üzere çözüldüğünden bahsetmemiz gerekir. Elbette bunların algı oyunlarını biliyoruz o nedenle hiç şaşırmadım.Önce Oruç Reisi Akdenizden geri çektiler daha sonra Libya'da arkasında durduğumuz Serraç hükümetinin istifa edeceği haberi geldi ve bunların ardından da Çavuşoğlunun bu açıklaması gündeme düştü.Açıktır ki kendi beceriksizliklerini alışkın oldukları üzere geçmiş iktidarların üzerine yıkma derdindeler. |
Kurtuluş Savaşında bunlar olsaydı Yunanla Batı Anadoluda,İngiliz-Fransız-İtalyanlarla Çanakkale ve İstanbul sınırlarında,Doğuda Ermenilerle,Güneyde de İngilizlerle-Fransızlarla sınır devriyesi atar üstüne bunu bizlere 'başarı' diye yutturmaya çalışırlardı. Bunların diplomasiden neyi anladıkları 2004 kofi annan planını kabul etmelerinden anlaşılıyor.Dileyen bu planın maddelerini araştırabilir.Nasıl büyük bir diplomasi örneği sergilediklerini görünce eminim çok şaşıracaksınızdır. |
Lausanne'a caktiklarindan beri paso "Lausanne yoksa Sevres verelim" deyip durduk. Saka maka yunanlilar sevres anlasmasina dogru goturuyorlar bizi. Bu 'diplomat', 'politikaci', 'siyasiler' de hala Lausanne'a gomme pesinde. Bu forumdan bir cahili bakan yapsan, Cavusoglu'ndan iyi is cikarir. |
Benzer içerikler
- başkent inşaat şikayet
- bim domuz yağı olan çikolatalar
- ümit özdağ passat
- fulbright bursu alan türkler
- semerşah hangi cemaatin
- trendyol kimin
- telsiz kullanım ücreti
- disney plus üyelik iptali
- dijital slip
- canik tp9sfx
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X