Şimdi Ara

Varlık Hakkında (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
25
Cevap
0
Favori
2.443
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    kim kime ne demiş bir şey anlamadım :D
  • quote:

    Bu sorular Antik Yunan Felsefesinden kalma çözüme ulaştırılmış meseleler.


    Nope. Bilim için en zor ve kafa karıştırıcı meseleler bunlar. Salt kuantum fiziği "paramparça bir dünya", alan kuramları "birleşik, yekpare bir dünya" sunuyor. Kuantum termodinamik hipotezi gibi bazı kuramlar zamanı bile yadsıyor. Dediğin epistemolojide, zihin felsefesinde vb geçerli olabilir ama bilim ve kısmen de ontolojide değil.

    quote:

    Şeyler potansiyelden aktüel hâle geçerler. Evrendeki hâreketi-değişim- inkar etmek mümkün değildir. Bu bu inkar etmek için hiçbir gerekçemiz yok. Yalnızca eğer zaman diye bir şey yoksa değişimi inkar etmek mümkün olabilir. Zamanı inkar etmek ise çok büyük maliyetlere yol açar.


    Eski Aquinas nickini şaşırtmayacak şekilde kısmen Aristotelesçi bir görüş paylaşıyorsun ama değişimle özdeş addedilen hareket belirli bir referans problemiyse (göreceliyse) o zaman hareket reddedilebilir oluyor, haliyle "değişim" referanslara veya evrene içkin olan ve özünde bir hareket yanılsaması yaratan başka bir olgu oluyor. Mekanın zamanla bütünleşik olması ve sabit değil bir değişken olması, sabitin ışık hızı olması ve ışık hızında zamanın donması hareketle / değişimle özdeş olarak addedilen enerjinin (foton = katı ve donuk bir enerji topçuğunun) referanslar veya çeşitlilik üreten donuk (esasında hareketsiz) ama kendi içinde "değişen" bir şeyin yalnızca gözlem düzlemine düşen parçası olduğunu gösteriyor. Elektromanyetizma veya kütleçekim alanları teorik olarak sonsuz mesela. Potansiyel kaynaklar böyle sonsuzsa aktüel ürünler veya kombinasyonlar da sonsuz çeşitlilikte oluyor belirli yasaklar veya ilkeler çerçevesinde tabii Aristo'dan farklı olarak hareketi yadsıyarak ve sonsuz çeşitlilik (Antik Greklerin Apeiron dediği) ve kısmen kendi içinde "oluşçu sabit varlığa" (Herakleitosçuğa) bel bağlayarak konuşuyoruz. Herakleitos felsefesinde değişim gözlemciye bağlı olarak gerçek olan kutupların veya düşüncenin birbirine görece olan konumlanmaları, Herakleitos'ta konum değişimleri esasında hareketle sağlanıyor ama biz sonsuzluğun kendi kendisini hep tekrar ediyor ve üretiyor oluşuyla da sağlayabiliriz. Yani hareketin olmadığı, hareketin düzenli referans üretiminden ibaret olduğu oluşsal bir sonsuz varlık. Tözcülükle ilgili dediğini atladım. Fena zırvalamış olabilirim ama sezgiye başvurarak soyut bir ontolojide - anlamlı ya da anlamsız - uçlara gittim. Etiğe, zihin felsefesine - şimdilik - çok sapmayalım. Nitelik dualizmi bana da mantıklı en azından kullanışlı geliyor, felsefeyle bilim arasında daha net bir sınır çiziyor. Fizikalizme nazaran.

    quote:

    Kökten değişimlere açık olan şey senin inancın. Hayalleri, prensipleri yaratma gücün. Bilimde hayallere yer yoktur. Tutarlılık ve kanıt yeterlidir. Sonuçta ileri seviye teknolojik devide yaşıyoz. Teknoloji olmadan fizik bir hiçtir, ilerlemez. Teknolojinin gelişimine inanıyorum. O bize çok daha fazlasını gösterecektir.


    Bilimde bahsettiğim konularda hep kökten değişimler yaşandı. Kuantum fiziğinin gelişiminin ne kadar kökten bir değişim getirdiğini biliyor olman lazım. Bilim hayal gücünden çok besleniyor ama şu an modern bilimin teknolojiye olan ihtiyacı, teknolojiyle ilişkisi yadsınamaz tabii ki. Teknoloji geliştikçe modern bilim gelişecek. Kütleçekimsel dalgalar bulgusu, ilk karadelik resmi, parçacık hızlandırıcılar, daha karmaşık hesaplamalar vs hep teknolojinin gelişimiyle alakalı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 3 Temmuz 2020; 14:24:9 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    quote:

    Bu sorular Antik Yunan Felsefesinden kalma çözüme ulaştırılmış meseleler.


    Nope. Bilim için en zor ve kafa karıştırıcı meseleler bunlar. Salt kuantum fiziği "paramparça bir dünya", alan kuramları "birleşik, yekpare bir dünya" sunuyor. Kuantum termodinamik hipotezi gibi bazı kuramlar zamanı bile yadsıyor. Dediğin epistemolojide, zihin felsefesinde vb geçerli olabilir ama bilim ve kısmen de ontolojide değil.

    quote:

    Şeyler potansiyelden aktüel hâle geçerler. Evrendeki hâreketi-değişim- inkar etmek mümkün değildir. Bu bu inkar etmek için hiçbir gerekçemiz yok. Yalnızca eğer zaman diye bir şey yoksa değişimi inkar etmek mümkün olabilir. Zamanı inkar etmek ise çok büyük maliyetlere yol açar.


    Eski Aquinas nickini şaşırtmayacak şekilde kısmen Aristotelesçi bir görüş paylaşıyorsun ama değişimle özdeş addedilen hareket belirli bir referans problemiyse (göreceliyse) o zaman hareket reddedilebilir oluyor, haliyle "değişim" referanslara veya evrene içkin olan ve özünde bir hareket yanılsaması yaratan başka bir olgu oluyor. Mekanın zamanla bütünleşik olması ve sabit değil bir değişken olması, sabitin ışık hızı olması ve ışık hızında zamanın donması hareketle / değişimle özdeş olarak addedilen enerjinin (foton = katı ve donuk bir enerji topçuğunun) referanslar veya çeşitlilik üreten donuk (esasında hareketsiz) ama kendi içinde "değişen" bir şeyin yalnızca gözlem düzlemine düşen parçası olduğunu gösteriyor. Elektromanyetizma veya kütleçekim alanları teorik olarak sonsuz mesela. Potansiyel kaynaklar böyle sonsuzsa aktüel ürünler veya kombinasyonlar da sonsuz çeşitlilikte oluyor belirli yasaklar veya ilkeler çerçevesinde tabii Aristo'dan farklı olarak hareketi yadsıyarak ve sonsuz çeşitlilik (Antik Greklerin Apeiron dediği) ve kısmen kendi içinde "oluşçu sabit varlığa" (Herakleitosçuğa) bel bağlayarak konuşuyoruz. Herakleitos felsefesinde değişim gözlemciye bağlı olarak gerçek olan kutupların veya düşüncenin birbirine görece olan konumlanmaları, Herakleitos'ta konum değişimleri esasında hareketle sağlanıyor ama biz sonsuzluğun kendi kendisini hep tekrar ediyor ve üretiyor oluşuyla da sağlayabiliriz. Yani hareketin olmadığı, hareketin düzenli referans üretiminden ibaret olduğu oluşsal bir sonsuz varlık. Tözcülükle ilgili dediğini atladım. Fena zırvalamış olabilirim ama sezgiye başvurarak soyut bir ontolojide - anlamlı ya da anlamsız - uçlara gittim. Etiğe, zihin felsefesine - şimdilik - çok sapmayalım. Nitelik dualizmi bana da mantıklı en azından kullanışlı geliyor, felsefeyle bilim arasında daha net bir sınır çiziyor. Fizikalizme nazaran.

    quote:

    Kökten değişimlere açık olan şey senin inancın. Hayalleri, prensipleri yaratma gücün. Bilimde hayallere yer yoktur. Tutarlılık ve kanıt yeterlidir. Sonuçta ileri seviye teknolojik devide yaşıyoz. Teknoloji olmadan fizik bir hiçtir, ilerlemez. Teknolojinin gelişimine inanıyorum. O bize çok daha fazlasını gösterecektir.


    Bilimde bahsettiğim konularda hep kökten değişimler yaşandı. Kuantum fiziğinin gelişiminin ne kadar kökten bir değişim getirdiğini biliyor olman lazım. Bilim hayal gücünden çok besleniyor ama şu an modern bilimin teknolojiye olan ihtiyacı, teknolojiyle ilişkisi yadsınamaz tabii ki. Teknoloji geliştikçe modern bilim gelişecek. Kütleçekimsel dalgalar bulgusu, ilk karadelik resmi, parçacık hızlandırıcılar, daha karmaşık hesaplamalar vs hep teknolojinin gelişimiyle alakalı.
    A-T metafiziği sadece etik konusunda tamamen benimsiyorum. Aziz Tomas Aquinas’ın 5 yolunun Tanrı’yı kanıtladığından şüpheliyim. Bu şüphenin nedeni kısmen modern fizikten, ağırlıklı olarak klasik teizmin Tanrı tasavvurunun saçma olmasından kaynaklanıyor. Tanrı’nın salt aktüel ve basit bir varlık olduğu Hristiyanlıkla bağdaşmıyor bana kalırsa. Çağdaş din felsefecilerinin ezici bir çoğunluğu teistik kişiciliği benimsiyorlar, ben de öyle. Thomas Aquinas’ın kanıtları başarılıysalar Tanrı’ya değil, daha başka bir şeye ulaştırıyorlar bana kalırsa.

    Olasılık söz konusu olduğunda her şey mümkün elbette. Fizikte zamanı ortadan kaldıran yorumlar pek tercih edilmiyorlar. Çünkü, zamanın gerçekdışılığı belli problemler açısından maliyet yaratacağını düşünülüyor. En basitinden zaman diye bir şey yoksa bizim kişi olmamız mümkün gözükmüyor. Fizikçiler ve felsefeciler arasında zamanın B teorisi yaygın. Görelilik genellikle Minkowski uzay-zaman diyagramına göre yorumlanıyor. James Harrington, A teorisinin herhangi bir versiyonunun Einstein'ın görelilik teorisi ile uyumlu hale getirmenin hiçbir yolu olmadığın söylemişti. Fakat bu doğru değil. A teorisini görelilik teorisine uygun olarak yorumlayan çok sayıda fizikçi ve felsefeci vardır. William Lane Craig’in işaret ettiği gibi fiziksel bir teori iki bileşenden oluşur: Matematiksel formalizm ve bu formalizmin fiziksel bir yorumu. Sadece farklı fiziksel yorumlarından dolayı farklı olan rakip teorilerin, test edilebilir tahminlerinde ampirik olarak eşdeğer olup olmadıklarını değerlendirmek son derece zor olabilir.

    Şimdi, A veya B teorisinin doğruluğunu teyit etmeyi bir kenara bırakırsak, B teorisinin hareket ilkesini zedelediği doğru değildir. İlk olarak B teorisi Cambridge değişimi adında bir değişime sahiptir. İkinci olarak, bu durumda bilim, fenomenlerin aralarındaki görünürdeki farklılıkları gözlemciye bağlayarak birleştirmeye çalışır. Ancak gözlemcinin kendisi yani "bilincinin bakışları" kalır. Ve Popper'ın belirttiği gibi, değişimin gerçekten en azından bilinç içinde meydana geldiği gerçeğinin etrafında dolaşmak yoktur. Minkowski yorumu ile bilinç üzerinde eliminativist bir çizgiyi haklı çıkarmak için de itiraz edemeyiz. Çünkü bu, onun adına inkar edeceğimiz teorinin ampirik kanıt temelini sağlayan bilinçli bir deneyimdir! Dolayısıyla, Einstein’ın pozisyonu Parmenides redevivus ise, Elea filozofunun yaptığı ile aynı tutarsızlıkla karşı karşıyadır, en azından Minkowskian yorumu doğruysa ve bilinçli öznenin doğal bir dünyanın değişmeden sözde olduğunu söylemek istiyorsak. Alternatif olarak, bilinçli öznenin o dünyanın bir parçası olmadığı ikili bir görüş benimseyebiliriz. Bu, Minkowskian görüşünü tutarsızlıktan kurtarır, ancak değişikliği ortadan kaldırmak yerine sadece yeniden konumlandırma pahasına. (Ve elbette, biz bilinçli öznenin bir parçası değilsek doğal dünyayla nasıl ilişkili olduğumuzu açıklama problemiyle terk etme pahasına.) Üçüncü bir nokta, Parmenides'in kendi blok evreninden farklı olarak, Minkowski'nin blok evreninin koşullu yasalarla yönetilmesi gerekiyordu. Ve eğer şarta bağlılarsa, gerçekleşene kadar sadece potansiyeldir. Bu, Einstein’ın dört boyutlu blok evreninde gerçek bir değişim ya da potansiyelin gerçekleşmesi olmasa bile, o evrenin bir bütün olarak varlığının, potansiyelin gerçekleşmesini ve dolayısıyla (hareket ilkesi göz önüne alındığında) bir gerçekleştiriciyi içereceği anlamına gelir.

    Elektromanyetizma veya kütleçekim alanlarının sonsuz olması Aquinas’ın ilk yoluna bir engel teşkil etmez. Aquinas sonsuzluk üstüne yüzlerce sayfa şeyler yazıyor. Bunlar Aquinas’ı okumamaktan kaynaklı hayalı ayrımlar. Aquinas bilfiil sonsuzu reddediyor, bilkuvve sonsuzu değil. Hatta Aquinas evrenin zamansal olarak ezeli olabileceğini de düşünüyor. Aquinas’a göre evrenin zamansal bir başlangıcının olup olmadığı sadece vahiyle bilinebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-596C9B846 -- 5 Temmuz 2020; 14:53:57 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Varlık özneldir. Varlıktan varlığa değişir.
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.