Şimdi Ara

Türkiye’nin savunma harcaması düşerken NATO ülkelerinde artıyor

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
8 Misafir - 8 Masaüstü
5 sn
59
Cevap
0
Favori
1.683
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
17 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj

  • Türk savunma ve havacılık sektörü son yıllarda ortaya koyduğu katma değeri yüksek ürünlerle dünya gündeminde kalmaya devam ediyor. Yaklaşık 10 yıl içinde 9 uçak uçuran Türkiye, kara ve deniz alanında da benzer başarılara imza attı. Ancak endişe uyandıran konuların da görmezden gelinmemesi gerekiyor. Bu konulardan birisi de savunma harcamalarının yıllardır GSYİH’ya oranının düşüyor olması. Öte yandan NATO ve Avrupa ülkelerinde bu oran giderek artıyor.



    Türkiye’nin savunma harcamaları yıllardır düşüyor



    Türkiye’nin savunma harcamaları üç yıldır kesintisiz olarak düşüş gösteriyor. Askeri harcamalar listesinde ABD, Çin ve Rusya sırasıyla 1., 2. ve 3. sırada bulunurken Türkiye 2022 yılı itibariyle 23. sırada yer bulabilmiş durumda. Bu durum 2023 özelinde de benzer durumda. Net rakamlar henüz açıklanmış olmasa da Wisevoter verilerine göre Türkiye, 2023 yılını da 23. sırada tamamladı.




    Ancak burada en sağlıklı karşılaştırma harcama miktarından ziyade bu harcamanın GSYİH içindeki oranı. Bu oran dikkate aldığında Türkiye, 2022 yılında GSYİH’ının yüzde 1,2’sini, 2023 yılında yüzde 1,3’ünü ve tahmini olarak 2024 yılında yüzde 1,2’sini savunma alanında harcıyor.



    Ayrıca Bkz.Milli savaş uçağı KAAN’da kullanılan ASELSAN sistemleri açıklandı



    NATO, üye ülkelerin her yıl savunma harcamalarının GSYİH’e oranının yüzde 2 seviyesinde olmasını istiyor. NATO verilerine göre 2015 yılı baz alındığında Türkiye bırakın harcamalarını yükseltmeyi aslında düşürmüş durumda. Yukarıdaki tabloya bakacak olursak 2015 yılına göre harcamalarını düşüren sadece 4 ülkenin olduğu görülüyor: ABD, İngiltere, Hırvatistan ve Türkiye. ABD ve İngiltere, NATO’nun önerisini karşılarken Türkiye sonlarda yer alıyor. Bunlar dışında tüm NATO ülkeleri gelirlerine oranlar savunma harcamalarını ciddi oranda artırmış durumda.




    Bir diğer dikkat edilmesi gereken konu ise Yunanistan. Yunanistan, GSYİH’ının yüzde 3’ünü savunmaya harcıyor ve ülke son yıllarda büyük bir silahlanma içerisinde. Bu arada NATO’nun savunma harcamalarına polis ve jandarma gibi kolluk güçlerinin bütçelerini katmadığını da belirtelim. Dolayısıyla Türkiye, 2024 yılı savunma bütçesini 16 milyar dolardan 40 milyar dolar çıkarmayı planlıyor olsa da bu bütçede Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın toplamda 17 milyar dolarlık alan kapladığını belirtelim.




    2006 yılında veriler karara göre NATO ülkeler, GSYH'lerinin en az yüzde 2’sini savunmaya harcama taahhüttü vermiş durumda. Türkiye’nin, 2016 ve 2020 yılları arasındaki savunma harcamalarının GSYH’deki payı ortalama yüzde 2,4 seviyesinde olsa da bu oran dediğimiz gibi 2021’de yüzde 1,9, 2022’de yüzde 1,2 seviyelerine düşmüş durumda.



    Savunma harcamalarının GSYİH payına göre Türkiye dünyada 98. sırada bulunuyor, harcama yönünden ise yukarıda da dediğimiz gibi 23. sırada. Elbette Türkiye’nin artan yerlilik oranları harcamalardan tasarruf sağlamasına yarıyor olsa da yerlilik oranı Türkiye’den yüksek olan ülkeler bile daha fazla pay ayırıyor.



    En çok askeri harcama yapan ülkeler



    En çok askeri harcama yapan ülkeler




    1. Amerika Birleşik Devletleri - 876.9 milyar dolar

    2. Çin - 292 milyar dolar

    3. Rusya - 86,4 milyar dolar

    4. Hindistan - 81,4 milyar dolar

    5. Suudi Arabistan - 75 milyar dolar

    6. Birleşik Krallık - 68,5 milyar dolar

    7. Almanya - 55,8 milyar dolar

    8. Fransa - 53,6 milyar dolar

    9. Güney Kore - 46,4 milyar dolar

    10. Japonya - 46 milyar dolar




    Kaynak:https://wisevoter.com/country-rankings/military-spending-by-country/#turkey
    Kaynak:https://www.nato.int/cps/en/natohq/topics_49198.htm
    Kaynak:https://www.pwc.com.tr/tr/sektorler/enerji/yayinlar/2024/pdf/savunma-sanayii-ve-havacilik-sektorune-genel-bakis.pdf







  • Bunun sebebi artık ithal etmiyor üretiyor olmamız. Son birkaç senede savunma sanayi %15'lerden %80'lere geldi. Başta siyasi irade koyarak arkasında duranlardan Allah razı olsun yoksa bizim mühendislerimiz yıllar önce uçakta üretti arabada üretti.
    Edit: 2024 yılında %250 artarak yaklaşık 40 milyor dolar seviyesine çıkacak.

    Daha da acayip olanı Türkiye'nin cüssesine - ve hatta 2023 yılında askeri harcamada 23.sırada yer almasıyla Dünya'daki büyük aktörlere - nazaran görece düşük askeri harcamasıyla herhalde askeri anlamda hem NATO listesindeki hem de Dünya'daki en güçlü ülkelerden birisi olması. Hani Türkiye bilhassa Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar coğrafyasında - ABD ve Rusya'yı dışarıda bırakırsak - küçük çaplı bir askeri süper güç bile addedilebilir. Bu Türkiye'nin bekası açısından kritik. Çünkü Türkiye istikrarsız ve militarist coğrafyalarla komşu. Ayrıca Türk toplumu da orduyu ve askeri gücü sevme ve sayma anlamında militaristtir. Hani askeri bir süper güç olarak kendine yer açan ve işgallere uğrayarak zamanla çöken Osmanlı'dan miras alınan beka odaklı rasyonel devlet anlayışının askeriyeye önem arz etmesinden bağımsız biçimde.


    Alıntı

    metni:
    Ancak endişe uyandıran konuların da görmezden gelinmemesi gerekiyor. Bu konulardan birisi de savunma harcamalarının yıllardır GSYİH’ya oranının düşüyor olması. Öte yandan NATO ve Avrupa ülkelerinde bu oran giderek artıyor.


    Ülkenin içerisinde bulunduğu iktisadi krizle ilişkilendirilebilir. Türkiye ne yazık ki ülke olarak fakirleşiyor. Merkez Bankası'nın rezervleri eksilerde, halkının alım gücü yerlerde, zar zor zapt edilen döviz korunmaya çalışılan yerli kur karşısında uçmak için can atıyor ve ihracata dayalı büyüme dinamiğinde Türk ihracatı ithalat bazlı olduğu için ithalatı daha maliyetli kılarak tırmanan döviz ülkenin zaten kronik sorunu olan cari açığına sert bir darbe indiriyor. Tüm bu sırada rezervler daha da eksilere batıyor. Türkiye'nin dönmesi için rezervlere dışardan kaynak girmek zorunda. Bu kaynak girişi de birçok kriter ve faktöre bağlı. FATF'ın Gri Listesi'ne düşme veya orada bulunma, değişen CDS Primi, hükümetin izleyeceğini beyan ettiği politika vs vs.


    Ama bir yandan Türkiye askeri ve stratejik nüfuz sahasını genişlettikçe ve kendi içinde ve dışında bir takım hatalı adımlar attıkça rezervlerine dışardan kaynak girişi - kısmen yabancıların Türkiye'nin hatalarını bahane ederek yanaşmamasıyla kasten, kısmen de Türkiye'nin kendini istemeden sabote etmesiyle - baltalanıyor. Böylece Türkiye'nin ters enflasyon-faiz varsayımlı, faiz indirme yanlısı Erdoğanomics politikası ile kriz sarmalına girmiş cari açıklı kırılgan ekonomisi daha da zorlanıyor. Bu da anlaşıldığı kadarıyla gayet paradoksal biçimde Türkiye'nin yıllar geçtikçe askeriyeye olan harcamasına yansıyor.


    Mesela KAAN'ın ilk uçuşuyla ilgili konuda KAAN gibi askeri projelerin çoğalabilmesi ve bekası için Türkiye'nin iktisadi sağlığının ne kadar önemli olduğundan söz etmiştim:


    Alıntı

    metni:
    KAAN gibi maliyetli sofistike teçhizatların kaderi de ülkenin halkının refahına, vergi gelirlerine, devlet fonlarına, ekonomide istikrarlı büyümeye, yalnızca savunma sektörü değil, diğer alanlarda da katma değerli büyümeye vb aslında bağlı. Hepsi bir zincirin hassas halkları. Zengin bir halk ve haliyle daha zengin bir devlet KAAN gibi katma değer askeri ürünlerin altından daha rahat kalkar. Dünyadaki yüksek nitelikte askeri teknoloji ve savunma sanayii üretim ve tedarik ağırlığının gelişmiş veya güçlü ekonomilerle - ağırlıklı biçimde de Batılı güçlerle - pozitif korelasyon içerisinde olması tesadüf değil. Bu anlamda bir örnek verirsek ABD'nin küresel savaş makinesini destekleyen şüphesiz halkının refahına dayanan muazzam iktisadi gücüdür. Mali ve finansal kapasitesidir. Türkiye bu anlamda istikrarlı davranmıyor. Bir yönde gelişme gösterirken - askeriye gelişimi - öbür yönde potansiyel olarak bunu baltalayacak bir iş - Türk toplumun istikrarlı büyüme, refah çoğaltma, gelişmiş ülke olma dinamiğine set çekme - yapıyor. Hem de bir avuç inşaat sektörü rantçısının ve döviz spekülatörlerinin ceplerinin dolması uğruna.


    Alıntı

    metni:
    Lafın kısası ekonomin ne kadar gelişmiş ve çeşitlendirilmiş, halkın devlete vergi geliri ve ekonomiye talep sağlayacak biçimde ne kadar zengin hale gelirse, ekonomin ne kadar büyük ve katma değer yoğunsa, servetle orantılı olarak insanlarının eğitim düzeyi ne kadar yüksekse ve bu durum mevzu bahis iktisadi büyüme sürekliliğini destekliyorsa, potansiyelde o kadar büyük askeriyen olabilir. KAAN gibi ciddi kaynak talep eden projelerin sayısı çoğalabilir veya varolan proje daha kolay ilerleyebilir.


    https://forum.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/158111751


    Ekonomi ve askeriye birbirlerinden ayrı alanlar değiller. İç içeler. Bu gerçeğin anlaşılması çok ama çok kritik. Eğer ekonomi güçlü ve sağlıklı olmazsa bunun askeriye - harcama düzeyleri - üzerinde negatif implikasyonları olur. Misal daha fazla artış kolay olmaz. Hatta buradaki gibi azalma gerçekleşir. Sözün kısası haberde sunulan verilerin Türkiye'nin yıllar geçtikçe kırılganlaşan ve hasarlanan ekonomisi göz önüne alınarak anlaşılması gerekir.

  • Yanisi, bazı şirketlere çok sağlam paralar yed.. pardon verilecek, şimdiden yolunu yapalım ki tatava yapm çıkmasın.

    Kimsenin sesi çıkmazken böyle haberler hayra alamet olmaz.

  • Bunun sebebi artık ithal etmiyor üretiyor olmamız. Son birkaç senede savunma sanayi %15'lerden %80'lere geldi. Başta siyasi irade koyarak arkasında duranlardan Allah razı olsun yoksa bizim mühendislerimiz yıllar önce uçakta üretti arabada üretti.
    Edit: 2024 yılında %250 artarak yaklaşık 40 milyor dolar seviyesine çıkacak.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BunuAnanaSorsanaDelikanl -- 25 Şubat 2024; 20:35:04 >
  • Çin e 29 yazmışsınız, 129 olmasın o

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • uchihaitachi kullanıcısına yanıt
    292 milyar dolar hocam

  • Yerli üretim artışı dışa bağımlılığı azaltması harcamalara yansımış.

    Teşekkürler Erdoğan.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi joven -- 25 Şubat 2024; 20:57:20 >
  • BunuAnanaSorsanaDelikanl kullanıcısına yanıt
    Haberde dediğim gibi; Bu 40 milyar doların içerisinde EGM ve Jandarma da var. Bunlar NATO tarafından değerlendirilmiyor.

  • Metin Yasir Akpınar kullanıcısına yanıt

    Hah onları çıkınca dediğine göre yaklaşık 23 Milyar $ kalıyor. Bu coğrafyadaki bir ülke için yetersiz... Her ne kadar yerlilik oranı artmış olsa dahi. Özellikle de dibimizde Yunanistan, İran, Rusya gibi devletler ve ABD destekli terör örgütleri varken :/.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Surface Area S kullanıcısına yanıt
    Kesinlikle. Yerlilik oranı oldukça önemli ama bölge ülkelerine kıyaslarsak yine Gsyih oranı düşük kalıyor.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • savaş çıkınca ne yapacaksın polis jandarma mı göndereceksin


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sebep TL nin aşırı değee kaybı.

  • Yerli üretim bir neden olabilir. Kaliteli, ucuz ve kendi şirketlerimiz kazanıyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi İhsanblack02 -- 25 Şubat 2024; 22:27:26 >
  • Levi ibranice şeklinde bana yazan hırt nerede ? İbrani ne yahudi ne umrumda değil de siz bunlarla kafayı iyi sıyırmışsınız. Nicki alırken hiç böyle hem güldüren hem düşündüren garip gurebalarla muhattab olacağım aklıma gelmemişti.

  • ocz O kullanıcısına yanıt
    gayet yerinde yorum yapmış. örneğin TB2 leri biz çok ucuza maal ediyoruz. TB2 yerine Heron alsaydık savunma harcamamız artardı. anladın mı şimdi ithal ve yerli arasındaki farkı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CleanCoders -- 26 Şubat 2024; 03:41:19 >
  • Tamam bazı şeyleri daha ucuza yerli üretiyoruz ama bunun faydası savunma sanayisine daha az yatırım yapılması olmamalı çünkü 10 yıl sonrasının ürünü için bugün yatırım yapılmalı ve başlanmalı

  • Daha da acayip olanı Türkiye'nin cüssesine - ve hatta 2023 yılında askeri harcamada 23.sırada yer almasıyla Dünya'daki büyük aktörlere - nazaran görece düşük askeri harcamasıyla herhalde askeri anlamda hem NATO listesindeki hem de Dünya'daki en güçlü ülkelerden birisi olması. Hani Türkiye bilhassa Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar coğrafyasında - ABD ve Rusya'yı dışarıda bırakırsak - küçük çaplı bir askeri süper güç bile addedilebilir. Bu Türkiye'nin bekası açısından kritik. Çünkü Türkiye istikrarsız ve militarist coğrafyalarla komşu. Ayrıca Türk toplumu da orduyu ve askeri gücü sevme ve sayma anlamında militaristtir. Hani askeri bir süper güç olarak kendine yer açan ve işgallere uğrayarak zamanla çöken Osmanlı'dan miras alınan beka odaklı rasyonel devlet anlayışının askeriyeye önem arz etmesinden bağımsız biçimde.


    Alıntı

    metni:
    Ancak endişe uyandıran konuların da görmezden gelinmemesi gerekiyor. Bu konulardan birisi de savunma harcamalarının yıllardır GSYİH’ya oranının düşüyor olması. Öte yandan NATO ve Avrupa ülkelerinde bu oran giderek artıyor.


    Ülkenin içerisinde bulunduğu iktisadi krizle ilişkilendirilebilir. Türkiye ne yazık ki ülke olarak fakirleşiyor. Merkez Bankası'nın rezervleri eksilerde, halkının alım gücü yerlerde, zar zor zapt edilen döviz korunmaya çalışılan yerli kur karşısında uçmak için can atıyor ve ihracata dayalı büyüme dinamiğinde Türk ihracatı ithalat bazlı olduğu için ithalatı daha maliyetli kılarak tırmanan döviz ülkenin zaten kronik sorunu olan cari açığına sert bir darbe indiriyor. Tüm bu sırada rezervler daha da eksilere batıyor. Türkiye'nin dönmesi için rezervlere dışardan kaynak girmek zorunda. Bu kaynak girişi de birçok kriter ve faktöre bağlı. FATF'ın Gri Listesi'ne düşme veya orada bulunma, değişen CDS Primi, hükümetin izleyeceğini beyan ettiği politika vs vs.


    Ama bir yandan Türkiye askeri ve stratejik nüfuz sahasını genişlettikçe ve kendi içinde ve dışında bir takım hatalı adımlar attıkça rezervlerine dışardan kaynak girişi - kısmen yabancıların Türkiye'nin hatalarını bahane ederek yanaşmamasıyla kasten, kısmen de Türkiye'nin kendini istemeden sabote etmesiyle - baltalanıyor. Böylece Türkiye'nin ters enflasyon-faiz varsayımlı, faiz indirme yanlısı Erdoğanomics politikası ile kriz sarmalına girmiş cari açıklı kırılgan ekonomisi daha da zorlanıyor. Bu da anlaşıldığı kadarıyla gayet paradoksal biçimde Türkiye'nin yıllar geçtikçe askeriyeye olan harcamasına yansıyor.


    Mesela KAAN'ın ilk uçuşuyla ilgili konuda KAAN gibi askeri projelerin çoğalabilmesi ve bekası için Türkiye'nin iktisadi sağlığının ne kadar önemli olduğundan söz etmiştim:


    Alıntı

    metni:
    KAAN gibi maliyetli sofistike teçhizatların kaderi de ülkenin halkının refahına, vergi gelirlerine, devlet fonlarına, ekonomide istikrarlı büyümeye, yalnızca savunma sektörü değil, diğer alanlarda da katma değerli büyümeye vb aslında bağlı. Hepsi bir zincirin hassas halkları. Zengin bir halk ve haliyle daha zengin bir devlet KAAN gibi katma değer askeri ürünlerin altından daha rahat kalkar. Dünyadaki yüksek nitelikte askeri teknoloji ve savunma sanayii üretim ve tedarik ağırlığının gelişmiş veya güçlü ekonomilerle - ağırlıklı biçimde de Batılı güçlerle - pozitif korelasyon içerisinde olması tesadüf değil. Bu anlamda bir örnek verirsek ABD'nin küresel savaş makinesini destekleyen şüphesiz halkının refahına dayanan muazzam iktisadi gücüdür. Mali ve finansal kapasitesidir. Türkiye bu anlamda istikrarlı davranmıyor. Bir yönde gelişme gösterirken - askeriye gelişimi - öbür yönde potansiyel olarak bunu baltalayacak bir iş - Türk toplumun istikrarlı büyüme, refah çoğaltma, gelişmiş ülke olma dinamiğine set çekme - yapıyor. Hem de bir avuç inşaat sektörü rantçısının ve döviz spekülatörlerinin ceplerinin dolması uğruna.


    Alıntı

    metni:
    Lafın kısası ekonomin ne kadar gelişmiş ve çeşitlendirilmiş, halkın devlete vergi geliri ve ekonomiye talep sağlayacak biçimde ne kadar zengin hale gelirse, ekonomin ne kadar büyük ve katma değer yoğunsa, servetle orantılı olarak insanlarının eğitim düzeyi ne kadar yüksekse ve bu durum mevzu bahis iktisadi büyüme sürekliliğini destekliyorsa, potansiyelde o kadar büyük askeriyen olabilir. KAAN gibi ciddi kaynak talep eden projelerin sayısı çoğalabilir veya varolan proje daha kolay ilerleyebilir.


    https://forum.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/158111751


    Ekonomi ve askeriye birbirlerinden ayrı alanlar değiller. İç içeler. Bu gerçeğin anlaşılması çok ama çok kritik. Eğer ekonomi güçlü ve sağlıklı olmazsa bunun askeriye - harcama düzeyleri - üzerinde negatif implikasyonları olur. Misal daha fazla artış kolay olmaz. Hatta buradaki gibi azalma gerçekleşir. Sözün kısası haberde sunulan verilerin Türkiye'nin yıllar geçtikçe kırılganlaşan ve hasarlanan ekonomisi göz önüne alınarak anlaşılması gerekir.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • ama bu listede 13. lükten 8.liğe çıktık son bi kaç yılda :)
    https://www.globalfirepower.com/countries-listing.php

  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.