Şimdi Ara

Ragıp Duran'a 'okuduğunu anlama' dersi!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
145
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, dün (11 / Ocak/ 2010) yayımlanan “Medyada yeni dönem” başlıklı yazısına eklediği bir notta “Biraz insaf lütfen!” diyor.

    Gülen Cemaati'nin Paris'te açtığı ilk ortaokula ilişkin Le Monde gazetesinin yayımladığı haberi okumuştum. Hatta birkaç gündür bu haberden hareketle ortaya birkaç soru atmayı da tasarlıyordum. Oysa Dumanlı'nın yazısından öğreniyorum ki, tartışma çoktan başlamış bile…

    Yıllar önce Türkçe'ye “apoletli medya” gibi çok yerinde ve çok işlevsel bir kavram hediye etmiş olan Ragıp Duran, erken davranarak, Le Monde'da yer alan haber metni ile bu haberin Zaman gazetesinde yer alan tanıtımını karşılaştıran güzel bir yazı yayımlamış.

    Ekrem Dumanlı, sözünü ettiğim notunda, Duran'ın “kafa karıştırıcı bir yol” izlediğinden şikayetçi.

    Oysa tam tersine, Duran'ın yazısı son derece “kafa açıcı” nitelikte. Ortada en ufak bir “insafsızlık” da yok. İki yazı yan yana konmuş ve Fransız gazetesinin haberinde atlanan (isterseniz “ihmal edilen” diyelim!) son derece önemli bölümler alt alta bir güzel sıralanmış.

    Lafı fazla uzatmamak için, Duran'ın yazısında altı çizilen bu “ihmaller”den birkaçını aktarmakla yetineyim:

    “Le Monde'daki orijinal yazıda, en az iki kez, okulun mali ve esin kaynağı konusunda yetkililerin 'discret' (kapalı, ağzı sıkı) davrandığı yazılı. Türkçe metinde bunlar hiç yok.”

    “Okuldaki Fransız öğretmenlerin Katolik okullardan geldiğini belirtmiş Le Monde. Zaman bu bilgiyi nedense yazmamış.”

    “Zaman, Le Monde'da yayınlanan okul yetkilisi Nihat Sarıer'in şu cümlesini de beğenmemiş olsa gerek ki Türkçe haberine koymamış:

    'Bizim amacımız farklı. Biz iyi yurttaşlar yetiştirmek istiyoruz, İslamiyet'in promosyonunu yapmak istemiyoruz.”

    “Örgüt (Cemaat) özellikle ABD'de kök salmış durumda, oradaki okulların Amerikan Hıristiyan üniversetileri ile bağları var.”

    “Amerikan Adliyesi'nin bir raporuna göre cemaatin 25 milyar dolar…”

    “Cemaat mensupları, Türkiye'de bürokrasinin ve polisin içine sızıyor.”

    “Cemaat, ABD dış politikasının Orta Asya ve Orta Doğu'da sıradan bir piyonu.” (“kimilerine göre” denilerek tabii ki. K.B.)

    Besbelli ki, Le Monde'un haberi Zaman'a aktarılırken epeyce “saflaştırılmış”. Fransız gazetecinin “okullar” hakkındaki iddialardan söz eden cümleleri ayıklanmış.

    Evet, buraya kadar durum apaçık böyle… Ortada itiraz edilecek, düzeltilecek bir husus yok.

    Gelelim benim Le Monde'da yer alan haberden hareketle sormayı tasarladığım sorulara:

    Biliyorsunuz, Fransız gazetecinin de belirttiği gibi sayıları dünyada 110'dan fazla ülkede 2000'e yaklaşan bu “okullar” hakkında bugüne kadar çok yazılıp çizildi. Bu okulların -gerçekten de- birer “misyoner” ahlakıyla fedakârca çalışan öğretmenleri başta olmak üzere, fen bilimlerinde sağladıkları yüksek nitelikli öğretimden, bulunduğu ülkelerin “elitleri”nin çocuklarına sağladıkları imkanlardan vs. çok konuşuldu. Bu okulları yerinde görmek için davet edilen gazeteciler karşılaştıkları manzarayı yere göğe sığdıramadılar.

    Yıllardır devam eden bu neşriyatı herkes gibi ben de izledim. Ancak -hâlâ- şu soruma bir cevap bulmuş değilim:

    Le Monde'daki haberde bir okul kurucusunun da söylediği gibi, bu okullar eğer “Türk okulu” ya da “Kur'an'a ilişkin (coranique) okul” değil ise, nedir?

    Haberde karşımıza çıktığı gibi “cumhuriyetçi ve laik” bir okul mudur?

    Eğer böyle ise, bu nasıl bir eğitim-öğretim ağıdır? Fransa'daki Fransız ve göçmen çocuklarının “cumhuriyetçi ve laik” okul ihtiyaçlarını karşılamak söz konusu cemaatin üzerine niçin vazifedir?

    Zaman'daki haberde okul sorumlularından birisi “Bizim amacımız Fransa için iyi yurttaşlar yetiştirmek” (asıl metinde yer alan ifadeden biraz farklı olsa da) diyor.

    Bu nasıl bir amaçtır, hedeftir, gayrettir anlaşılması gerçekten çok zor. Paris'teki göçmen çocuklarının öğretim alanındaki donanımsızlıklarını azaltmaya yönelik -parasız- bir okul kurma faaliyeti ile karşı karşıya olsak, bu girişimi kutlamak gerekir. Ama durum öyle değil ki. Yılda 4500 euroluk bir okul masrafı söz konusu. Ve de illâki “elitler”e yönelik olacak ya da geleceğin “elitleri”ni yetiştirmeye amaç edinecek. Bir “elit” merakıdır gidiyor!...

    Ayrıca şu da önemli: Diyelim ki Paris'teki okul “Fransa için iyi yurttaşlar yetiştirmek” gibi manasız bir amaç güderek kuruldu. Peki ya -mesela- Orta Asya Cumhuriyetleri'ndeki okullar, onlar ne tür bir “yurttaş” biçimlendirmek için faaliyetteler? “Fen bilimleri” müfredatı ve Türkçe şiirler ezberlemek “cumhuriyetçi ve laik” yurttaşlar yetiştirmeye kafi gelmeyeceğine göre, okulların o diyarlar için belirlediği amaç nedir acaba?

    Yukarıdaki soruları sorduğumdan ötürü beni “Tevhide Tedrisat”ın bugün anlaşılan halinin bekçisi olarak değerlendirmiyorsunuz umarım. “Cemaatler” (de) tabii ki özel okullar açabilmelidir. Çocukların (öğrencilerin) temel hakları korunması ve devletin ilgili bakanlığının gözetimi altında olmak şartı ile, “müfredat”la ilgili farklı düzenlemeler yapılabilmelidir. Bu benzer konular-sorunlar üzerine istediğiniz kadar kafa yorabiliriz. Ama açıkçası, benim açımdan, Paris'te (hem de Paris'te!) “cumhuriyetçi ve laik” bir okul ağı oluşturmanın makul bir açıklaması olamaz.


    Kürşat BUMİN







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.