Şimdi Ara

Mutlu olmak,Mutsuz olmak,iyi-kötü olmak,Gereksizlikler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
1
Favori
644
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • düşünüyorum.düşünmenin ne kadar gereksiz olduğunu düşünüyorum.kafamda yine ayaklanma var.sorular sorular sorular.mutsuzken gereksiz yalnızlığı ister-seçersin.yada yalnız olduğundandır mutsuzluğun.o kafada derin düşünceler belirir kafanda.derin düşünürsün.yaşamın saçmalığını sorgularsın,amaçsızlık.mutluluğun zaten kısa süreceğini bildiğin için umursamazsın.gülmek önemli değildir o an.saçmadır zaten 2 dakika sonra bitecek.gereksizlik.gereksizlik.gereksiz.mutlu olmak,eğlenmek,onca hedef hayal gereksizdir.zaten öyle değil mi ? yani onca hedef,hayal mutlu olmak için değil mi zaten.mutlu olmak gerekli mi peki ? belki saniyeler süren şey gerekli mi gerçekten.mutlu olmazsak yaşayamıyor muyuz ? mutsuzluk da gereksizse amaç ne ?

    depresyonda olan biriyle konuştum.ona inanmadığım sözleri sarf ettim.-hayatta mutlu olmak için varız.
    bir arkadaşın sözlerini sarf ettim -yalnız kalmak gereksizdir.

    yalnız kalmak gereksiz evet.tamam mutlu olmak için varız.iyide mutluluk ne ? yalandan mutluluk yoktur . mutluysan yalan veya değildir tamam.mutluyken eğleniyor mu oluyorsun ? ben başka türlü mutlu olamıyorum çünkü.veya mutluyuz demek için ne gerekli ? her şey gereksizdi evet.düşünmek özellikle.düşünmek çok gereksiz.

    depresyonda olan kişi düşünüyordu.düşündüğü için o haldeydi zaten.o an her şeyin gereksiz olduğunu düşünüyordu.amaç ne diye sorguluyordu birde.bense onun düşündüğünü umursamıyordum.gereksiz görüyordum ama o kendi dünyasına dalmıştı bile.benimde çok başıma gelirdi.sonra birden dank etti işte.ben düşünürken kimse benim düşündüğümü umursamıyordu.o' da umursamıyordu.sadece benim depresyonda olan kişiye yaptığım gibi o da bana telkinlerde bulunuyordu.sonra bunu fark ettim.

    amaa o da benim gibiydi.eminim ! mesela yalnızken dediklerini uygulamadığına eminim ! yani o da benim rolüme bürünüyordu kesin.karamsar,mutsuz oluyordu.bana inanmadığı sözler sarf ediyordu belkide.hatta evet eminim ! kendisine mantıklı gelen,inanmadığı şeyleri söylüyordu.zaten o an beni anlayamazdı.düşündüğümü düşünmüyor umursamıyordu iyi de bende onun rolüne büründüm daha sonra.

    kimse kimseyi umursamıyordu aslında.kimsenin kimseyi umursamadığı hayatta istediğimiz ne ? eğlenmek mutlu olmaksa ve benim eğlence anlayışım insanları üzmekten geçiyorsa geçerli mi ? yoksa hep mutsuz olacaksam.iyi de mutlu olmak,mutsuz olmak ne ? düşünmek gereksiz.çünkü bir sen düşünüyorsun.düşündüğünü kimse umursamıyor.ve dünya ! o zaten umursamayacak kadar bilinçsiz.düşünmek-özel hissetmek gereksiz.belkide figüran olmalıyız ? sorular diyorum.

    şimdi sen bunu umursamayacaksın.hatta sonuna kadar okumayacaksın ama,ama ben düşünmüş olacağım.derin düşünmüş,bana göre anlamlı bir sürü şey düşünmüş olacağım.seni ilgilendirmeyen benim hayat felsefemi belirleyecek bir sürü şey düşünmüş.iyide düşünmek gereksiz oldu o zaman.sonuçta düşüncelerle kendimi tanrı yapabilirim.ama bunu sen bilemezsin.derin düşünmenin bana faydası olmadı ? oldu mu yoksa ? sadece zaman kaybettim,birde insanlığın sırrını çözdüm diyelim.ee ? mutlu değilim.bir şeyler eksik.mutluluk eğlenmek olmalı.ne bileyim ben.







  • lise 2 deki bir cocugun istanbul üniversitesi makina mühendisligini düşünmesi
    derin düşünmekmidir?
    bu cocugun burayı kazanması onu mutlu edermi?

    sizinki bence biraz anlamsız olmuş.
    mutlulugu bu yazınızda belittiginiz seylerle tanımlamak-kefeye sokmak-işaret etmek yerine
    bir piskologla görüşürseniz
    bu kelimeye yüklediğiniz anlam dahada değişecektir.
  • psikolog psikolog psikolog psikiyatr hepsiyle görüştüm.hımm,hımm,hımm,bipolarsın. onlarda tartışacak kişilikler göremiyorum.bu düzende tamamen para kazanmak için varlar.onların umurunda olan bir şey olduğunu düşünmüyorum.evet 1 dakika ve 1 dolar daha.onlara güvenmiyorum.

    lise 2 deki bir çocuğun istanbul ü.m.m.düşünmesi derin düşünmek değildir.
    sen beni anlamamışsın.bu yukarıdaki yazıyı okuyup beni tamamen anlasaydın eğer senin için üzülebilirdim.aslında daha iyi ifade etmeliydim kendimi ama sorular kafamda tam oturmamıştı.karanlıkken insan daha çok düşünüyor.daha çok soru oluşuyor,bunları bir yere dökmeli.en azından ben dökmeliyim.

    peki beni anlamadın bunda sorun yok.
    psikologa hiç gerek yok.
    sen söyle madem.mutluluk nedir ? mutsuzluk ? hedef-amaç ? cidden hayatın anlamı var mı sence ?

    hayatın anlamı yoksa,hedef amaç önemsizleşmiyor mu ? hedef-amaç gerçekleşmezse mutlu olamıyor muyuz ? iyide mutluluğun uzun süreni olmuyor zaten.sadece hayatın bir süre figüranlığını yapacaksak;öylece gelip geçen birini oynayacaksak derin düşünmedeki amaç ne ? yani hayatı,insanları,mutluluğu,mutsuzluğu,iyilik ve kötülüğü sorgulamadaki amaç ne ? yitip gideceksek bunları düşünmeden sadece mutluluğu mu kovalamalı.boş insan olmalı belki ama mutluysak sorun yok ? biri mutluluğu açıklasın lütfen ! -eğer gerçekten düşünürsen karamsarlaşıyorsun,arkadaşın zaten anlamıyor bu yüzden yalnız kalıp sorgulamak istiyorsun (yukarıda anlattığım depresyon olayı burada devreye girer,önemsemez,sadece kendisinin bile inanmadığı bir sürü şey sıralar) zaten tam olarak çıkışta yok.yada varsa varamadım.düşünmek zaman kaybı.




  • ilk paragrafını okudum, ondan sonra devamını okumadım.
    zaten kapatmışssın bazı kapıları.

    mutluluklar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: FİLOOZOOF

    psikolog psikolog psikolog psikiyatr hepsiyle görüştüm.hımm,hımm,hımm,bipolarsın. onlarda tartışacak kişilikler göremiyorum.bu düzende tamamen para kazanmak için varlar.onların umurunda olan bir şey olduğunu düşünmüyorum.evet 1 dakika ve 1 dolar daha.onlara güvenmiyorum.

    lise 2 deki bir çocuğun istanbul ü.m.m.düşünmesi derin düşünmek değildir.
    sen beni anlamamışsın.bu yukarıdaki yazıyı okuyup beni tamamen anlasaydın eğer senin için üzülebilirdim.aslında daha iyi ifade etmeliydim kendimi ama sorular kafamda tam oturmamıştı.karanlıkken insan daha çok düşünüyor.daha çok soru oluşuyor,bunları bir yere dökmeli.en azından ben dökmeliyim.

    peki beni anlamadın bunda sorun yok.
    psikologa hiç gerek yok.
    sen söyle madem.mutluluk nedir ? mutsuzluk ? hedef-amaç ? cidden hayatın anlamı var mı sence ?

    hayatın anlamı yoksa,hedef amaç önemsizleşmiyor mu ? hedef-amaç gerçekleşmezse mutlu olamıyor muyuz ? iyide mutluluğun uzun süreni olmuyor zaten.sadece hayatın bir süre figüranlığını yapacaksak;öylece gelip geçen birini oynayacaksak derin düşünmedeki amaç ne ? yani hayatı,insanları,mutluluğu,mutsuzluğu,iyilik ve kötülüğü sorgulamadaki amaç ne ? yitip gideceksek bunları düşünmeden sadece mutluluğu mu kovalamalı.boş insan olmalı belki ama mutluysak sorun yok ? biri mutluluğu açıklasın lütfen ! -eğer gerçekten düşünürsen karamsarlaşıyorsun,arkadaşın zaten anlamıyor bu yüzden yalnız kalıp sorgulamak istiyorsun (yukarıda anlattığım depresyon olayı burada devreye girer,önemsemez,sadece kendisinin bile inanmadığı bir sürü şey sıralar) zaten tam olarak çıkışta yok.yada varsa varamadım.düşünmek zaman kaybı.

    Ne kadar doktor olsalar da sonuçta memur zihniyetli insanlar.Fazla medet ummamak lazım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ©hessmaste®

    Yazdıklarını anladığımı söylemem senin beni umursamamana yol açabilir, bu yüzden seni anlamaya çalışıyorum diyorum sana.
    Öncelikle Nietzsche'den bir sözle başlamak istiyorum:
    "Mutluluk hedef değildir.Tersine kudret duygusu hedeftir.İnsanın ve insanlığın içinde müthiş bir güç kendini deşarj etmek , yaratmak istemektedir.O, hiçbir zaman mutluluk hedefi olmayan patlamaların kesintisiz zinciridir." Sana hiçbirşey ifade etmiyorsa ve gerçekten anlamak istiyorsan bu adamı okumaya başla (uyarı : dikenli bir yokuştur bu herifi okumak, sonu uçurum ve kaçınılmaz bir düşüştür).

    Derin düşünmekten kastını anlamadım pek ancak yanlış yerlerde birşeyler düşünüyorsan ne kadar derin düşünürsen düşün bir "başarı" elde edemezsin ve bunun ötesinde düşünmen ve bunun sonucunda bir başarı bekliyorsan ama bu "gerçek" bir başarı ise mutlulukla yüzleşmeyi bir kere kafandan atacaksın, bu yolda.

    Hayatın kendisi ve amacı, içgüdüdür. Bu içgüdü gelişme içgüdüsü, devam ettirme içgüdüsü ve güçlerin biriktirilmesi içgüdüsünden oluşur. Güce yönelmenin olmadığı bir yerde ise hiççilik ve çöküş vardır. Hayatımızı tasarlayanlar(kutsal değerlerimiz, toplumsal değerlerimiz, popüler kültür, bize biçilen gelecekler ve hayaller) güce olan içgüdümüzü köreltir ve bizi hiççiliğe ve anlamsızlığa yöneltir(senin bu konuda dile getirdiklerin gibi ama diğer insanlar böyle değil dersen onlar zaten "gerçekten" düşünmeyen "çoban" sürüleridir).

    Güce yönelmeni engelleyecek çok şey vardır, bunların en başında mutluluk ve zevk gelir. Bu kavramlar aslında güce yönelmenin yan ürünleridir, kendine yabancılaşmış birisinin hayattaki amacı mutluluktur ya da zevk iradenin tatmini değil aslında tatminsizliğidir.

    Ama buradaki "güç" dediğimiz şey, günümüzdeki gibi yozlaşmış hayatların ürünü olan para, mülk vs. maddi değerler değildir; hayatın bütünü, tüm gerçekliği, doğanın yansıması, hiyerarşik olarak üstün olma çabasıdır heryerde. Uzatmak istemiyorum ama bunu anlatabilmenin en iyi yolu birinci ağızdan satırlarla devam edelim:

    Peki benim için "dünyanın" ne olduğunu biliyor musunuz? Aynamda göstereyim mi? Bu dünya:
    Enerji canavarı, başlangıcı olmayan, sonu olmayan; sağlam ve demirden, büyümeyen ya da küçülmeyen, kendini genişletmeyen, yalnızca dönüştüren bir güç büyüklüğüdür;
    Bir bütün olarak, değiştirilemeyen boyutta, harcamaları ya da yitirileri olmayan, ama aynı zamanda artışı ya da geliri de olmayan bir ev;
    Bir sınır gibi çevresi "hiçlikle" çevrilmiş; bulanık ya da harcanmış bir şey değil, sonsuza kadar uzatılmış bir şey değil, ama belirli bir güç olarak kendini belirli bir yere oturtulmuş ve orası-burası boş olabilecek bir yere değil, her yerde güç olarak, güçlerin bir oyunu ve güçlerin bir dalgası olarak, aynı zamanda hem tek, hem çok, burada artan ve aynı zamanda başka bir yerde azalan; yinelenme yılları, kendi biçimlerinde bir gelgit ile birlikte sonsuza kadar değişen, sonsuza kadar geri akan, birbirine akan ve koşturan bir güçler denizi;
    En basit biçimlerinden en karmaşık biçimlere doğru, en sessiz, en sağlam, en soğuk biçimlerden en sıcak, en karışık, en kendi içinde çelişkili biçimlere doğru gitmek için çaba göstermek ve daha sonra bu bolluklardan çıkıp, kendini hala bu dönem ve yılların aynı kalışında onaylayarak, kendine sonsuza kadar dönmesi gereken bir şey, doymak bilmeyen, gizlenmek bilmeyen, tükenmişlik bilmeyen bir oluş olarak basite doğru, çelişkiler oyunundan uyum zevkine geri dönmektir:
    İşte bu benim Dionyssos tarzı dünyamdır; benim iki kat haz veren gizemli dünyam; benim, çemberin zevki bizzat bir hedef durumuna gelene kadar hedefi olmayan "iyinin ve kötünün ötesinde"liğimdir; bir halka kendine karşı iyi bir istenç duyana kadar istençsiz--
    Bu dünya için bir ad mı istiyorsunuz? Tüm bilmeceleri için bir çözüm? Siz kendini en iyi gizleyen, en güçlü, en yılmaz, en gece yarısı insanlar için bir ışık?--
    Bu dünya güç istencidir- ve başka hiçbir şey değildir! Ve siz kendiniz de bu güç istencisiniz-- ve başka hiçbir şey değil!



    Ayrıca mutlu olabilme amacında iseniz bunun yolu, gözlerinizi kendi acınızın üstünden alarak başka bir yere bakabilmek bir mutluluktur. Yeteneğinize bağlı olarak bu mutluluk size yapaylık ve gerçeklik arasında bir çizgide gidip gelecektir.

    Yazdıkların çok etkileyici.

    "Hayatın kendisi ve amacı, içgüdüdür. Bu içgüdü gelişme içgüdüsü, devam ettirme içgüdüsü ve güçlerin biriktirilmesi içgüdüsünden oluşur."demişsin. Bende de Psikolojik zaafımdan mıdır bilmiyorum ama yok etme içgüdüsü var. Tüm sorunlarımızın sorununu, kaynağını kalabalıklık, fazlalık ve aşırılıktan görüyorum. Hatta konuyu açan arkadaşın bile sorunu bence herşeyin fazla olması. Başta nüfus tabiki.

    Örneğin; kaynaklar azalıyor, gıda azalıyor bilmem ne deniyor saçma sapan çözümler sunuluyor ama bir Allah'ın kulu demiyor ki nüfus azaltalım (DÜnya geneli için diyorum). BUdünyada 6 milyar ve daha fazla insan yaşadığı sürece sorunlardan sıkıntılardan kurtulmayacağız.

    Özetle; hayatın gelişme içgüdüsü bence her zaman bizim için olumlu olmuyor. Yaşadığımız çağda bence külliyan zarar bu içgüdü. Sürekli gelişerek kaynakları kurutarak birbirimizi bitiriyoruz aslında.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ©hessmaste®

    Yazdıklarını anladığımı söylemem senin beni umursamamana yol açabilir, bu yüzden seni anlamaya çalışıyorum diyorum sana.
    Öncelikle Nietzsche'den bir sözle başlamak istiyorum:
    "Mutluluk hedef değildir.Tersine kudret duygusu hedeftir.İnsanın ve insanlığın içinde müthiş bir güç kendini deşarj etmek , yaratmak istemektedir.O, hiçbir zaman mutluluk hedefi olmayan patlamaların kesintisiz zinciridir." Sana hiçbirşey ifade etmiyorsa ve gerçekten anlamak istiyorsan bu adamı okumaya başla (uyarı : dikenli bir yokuştur bu herifi okumak, sonu uçurum ve kaçınılmaz bir düşüştür).

    Derin düşünmekten kastını anlamadım pek ancak yanlış yerlerde birşeyler düşünüyorsan ne kadar derin düşünürsen düşün bir "başarı" elde edemezsin ve bunun ötesinde düşünmen ve bunun sonucunda bir başarı bekliyorsan ama bu "gerçek" bir başarı ise mutlulukla yüzleşmeyi bir kere kafandan atacaksın, bu yolda.

    Hayatın kendisi ve amacı, içgüdüdür. Bu içgüdü gelişme içgüdüsü, devam ettirme içgüdüsü ve güçlerin biriktirilmesi içgüdüsünden oluşur. Güce yönelmenin olmadığı bir yerde ise hiççilik ve çöküş vardır. Hayatımızı tasarlayanlar(kutsal değerlerimiz, toplumsal değerlerimiz, popüler kültür, bize biçilen gelecekler ve hayaller) güce olan içgüdümüzü köreltir ve bizi hiççiliğe ve anlamsızlığa yöneltir(senin bu konuda dile getirdiklerin gibi ama diğer insanlar böyle değil dersen onlar zaten "gerçekten" düşünmeyen "çoban" sürüleridir).

    Güce yönelmeni engelleyecek çok şey vardır, bunların en başında mutluluk ve zevk gelir. Bu kavramlar aslında güce yönelmenin yan ürünleridir, kendine yabancılaşmış birisinin hayattaki amacı mutluluktur ya da zevk iradenin tatmini değil aslında tatminsizliğidir.

    Ama buradaki "güç" dediğimiz şey, günümüzdeki gibi yozlaşmış hayatların ürünü olan para, mülk vs. maddi değerler değildir; hayatın bütünü, tüm gerçekliği, doğanın yansıması, hiyerarşik olarak üstün olma çabasıdır heryerde. Uzatmak istemiyorum ama bunu anlatabilmenin en iyi yolu birinci ağızdan satırlarla devam edelim:

    Peki benim için "dünyanın" ne olduğunu biliyor musunuz? Aynamda göstereyim mi? Bu dünya:
    Enerji canavarı, başlangıcı olmayan, sonu olmayan; sağlam ve demirden, büyümeyen ya da küçülmeyen, kendini genişletmeyen, yalnızca dönüştüren bir güç büyüklüğüdür;
    Bir bütün olarak, değiştirilemeyen boyutta, harcamaları ya da yitirileri olmayan, ama aynı zamanda artışı ya da geliri de olmayan bir ev;
    Bir sınır gibi çevresi "hiçlikle" çevrilmiş; bulanık ya da harcanmış bir şey değil, sonsuza kadar uzatılmış bir şey değil, ama belirli bir güç olarak kendini belirli bir yere oturtulmuş ve orası-burası boş olabilecek bir yere değil, her yerde güç olarak, güçlerin bir oyunu ve güçlerin bir dalgası olarak, aynı zamanda hem tek, hem çok, burada artan ve aynı zamanda başka bir yerde azalan; yinelenme yılları, kendi biçimlerinde bir gelgit ile birlikte sonsuza kadar değişen, sonsuza kadar geri akan, birbirine akan ve koşturan bir güçler denizi;
    En basit biçimlerinden en karmaşık biçimlere doğru, en sessiz, en sağlam, en soğuk biçimlerden en sıcak, en karışık, en kendi içinde çelişkili biçimlere doğru gitmek için çaba göstermek ve daha sonra bu bolluklardan çıkıp, kendini hala bu dönem ve yılların aynı kalışında onaylayarak, kendine sonsuza kadar dönmesi gereken bir şey, doymak bilmeyen, gizlenmek bilmeyen, tükenmişlik bilmeyen bir oluş olarak basite doğru, çelişkiler oyunundan uyum zevkine geri dönmektir:
    İşte bu benim Dionyssos tarzı dünyamdır; benim iki kat haz veren gizemli dünyam; benim, çemberin zevki bizzat bir hedef durumuna gelene kadar hedefi olmayan "iyinin ve kötünün ötesinde"liğimdir; bir halka kendine karşı iyi bir istenç duyana kadar istençsiz--
    Bu dünya için bir ad mı istiyorsunuz? Tüm bilmeceleri için bir çözüm? Siz kendini en iyi gizleyen, en güçlü, en yılmaz, en gece yarısı insanlar için bir ışık?--
    Bu dünya güç istencidir- ve başka hiçbir şey değildir! Ve siz kendiniz de bu güç istencisiniz-- ve başka hiçbir şey değil!



    Ayrıca mutlu olabilme amacında iseniz bunun yolu, gözlerinizi kendi acınızın üstünden alarak başka bir yere bakabilmek bir mutluluktur. Yeteneğinize bağlı olarak bu mutluluk size yapaylık ve gerçeklik arasında bir çizgide gidip gelecektir.

    Kabalık olmazsa yarın cevaplayacağım bunu.Yazının çıktısını aldım ve biraz daha üzerine düşünmek istiyorum.Gerçekten bir dolu şey yazmışsın ve beni şaşırttın.Etkilendim,hayır tam olarak yazıdan değil (henüz oturmadı çünkü) senden.beni anlamaya çalışmış ve kendince de anlatmışsın.Yazılar bocalattı beni.İyice kavrayıp yazacağım.

    EDİT:Artık gerek duymuyorum.Yazını dün tekrar tekrar okumuştum ve kafamda oturdu ama artık gerek duymuyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Boşluk. -- 10 Şubat 2012; 0:49:48 >




  • Hayatın anlamını öğrenince kimse daha mutlu olmayacak...
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.