Şimdi Ara

İmam Şamil(Dünyanın en büyük gerilla komutanı)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
1.061
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İmam Şamil 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Babası bölgenin yerli halklarından Avar Türklerine mensup Dengau Muhammed’dir. 15 yaşında iken at binerek kılıç kuşandı. 20 yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile atlama, ateş etme, güreş, koşu, kılıç gibi spor dallarında üstün yetenek sahibi olmuştu.

    Öğrenimine bilgin Said Harekani’nin yanında başladı. Daha sonra kayınpederi olan Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki’nin öğrencisi oldu. Kendinden önce İmamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beg’in müşavirliğini yaptı. Son derece sade ve kanaatkar bir hayatı vardı.

    İmam Şamil, muhtelif zamanlarda beş defa evlenmiş ve bu izdivaçların bazıları dini ve siyasi sebeplerle olmuştu. Şamil’in Fatimat, Cevheret, Zahidet, Emine ve Şovanat ismindeki zevcelerinden Ahmed Cemaleddin, Muhammed Gazi, Muhammed Said, Muhammed Şefi, Cemaleddin ve Muhammed Kamil isimli altı oğlu ile Fatimat, Nafisat, Necabat, Bahu-Mesedu ve Safiyat isimli beş kızı oldu.

    Şamil, İmam yani devlet başkanı seçildikten sonra ilk iş olarak iç işlerini ele aldı. Ruslara karşı daha etkili savaşmak için lüzumlu idari ve askeri teşkilatları yeni esaslara göre tanzim etti. Bir taraftan askeri tedbirler alıp düşmana karşı savunma savaşları verirken, diğer taraftan da muntazam adli ve idari sivil bir devlet mekanizması geliştirmiş, medreselerde eğitime önem verdirmiş, fikir ve sanat alanında da büyük adımlar atılmasını sağlamıştır. Döneminde tophaneler, baruthaneler, silahhaneler yapılmış, muntazam birlikler halinde askeri teşkilat kurulmuştur.

    Güçlü hitabeti, kararlı tutumu ve askeri dehasıyla büyük başarılar kazanmış, ünü kısa zamanda yayılarak, otoritesi Dağıstan civarında yaşayan geniş topluluklar tarafından kabul edilmiştir.

    İmam Şamil, idare sistemini yeniden düzenlerken, ülkeyi naiplik ve vilayetlere ayırarak bunların başına hem askeri hem de sivil yetkilerle donatılmış naipleri getirdi. Üç veya dört naiplik bir vilayet idi. Vilayetlerin başındaki naibin rütbesi daha yüksekti.

    Ayrıca, her biri birer savaş kahramanı olan bu yüksek rütbeli naiplerden Ahverdil Muhammed, Kabet Muhammed, Şuayıb Molla, Taşof Hacı, Danyal Sultan, Nur Muhammed, Hitinav Musa, Sadullah, Duba Hacı, Hacı Murat ve Şamil’in büyük oğlu Muhammed Gazi, gazavat’ın adı anılması gereken başlıca kahramanları oldular.

    Şamil imam seçildiği 1834 yılından 1859 yılına kadar Rusya’nın büyüklüğü ve kudretine rağmen yılmadan mücadeleyi sürdürdü. Kendinden önceki iki imamın döneminde de fiilen 10 yıl savaşlara iştirak ettiğinden durup dinlenmeden cihad ettiği süre tam 35 yılı bulmuştur. Bu süre zarfında Rus kuvvetlerine büyük zayiatlar vermiş ancak kısıtlı sayıdaki asker sayısı da günden güne erimiştir. 1839’da Ahulgo Tepesinde 3.000 mürid ile General Grabbe komutasındaki 10.000’i aşkın üstün donanımlı Rus ordusunun kuşatmasına 80 gün süreyle direnişi harp tarihine geçmiştir. Şamil bu savaşta eşi Cevheret’i, oğlu Said’i ve kızkardeşi Mesedo’yu kaybetmiş, 8 yaşındaki oğlu Cemaleddin’i Ruslara rehin vermek zorunda kalmıştır.

    Bu dehşet verici savaşlarda sadece insan kaybı olmadı. Ruslar, ancak aylar süren savaşlar sonunda işgal edebildikleri bölgelerde, ağaçları, ormanları yakıp, bir tek canlı yaratık bırakmadan ilerlerdiler.

    Savaşlara iştirak eden Rus komutanlarından Milyutin, 80 gün devam eden Ahulgo savaşı hakkında hatıratında şu satırlara yer verir; "Artık muharebenin sevk ve idaresi kumandanların elinden büsbütün çıkmıştı. Hiddetlerinden köpürmüş, adeta çıldırmış bir hale gelen dağlılar, ulu orta askerlerimizin üzerine saldırıyor, süngü ucunda can verinceye kadar dövüşüyorlardı. Kadınlar bile kendilerini kudurmuş gibi müdafaa ettiler ve silahsız oldukları halde sıra sıra süngülerimizin üzerine atıldılar. Lakin muvaffakiyet için her türlü fedakarlığı göze almış olan Rus kumandanlığı inatla taarruzlara devam etti. Teslim olmayı katiyyen reddeden dağlılar, hiçbir ümitleri kalmadığı halde kahramanca dövüştüler. Kadınlar, çocuklar ellerindeki kamalarla Ruslara hücum ediyor, süngülerin önünde göz kırpmadan can veriyorlardı. Bazıları ise kendilerini ve çocuklarını korkunç uçurumlara atıyorlardı. Yaralılar bile inanılmaz şekilde dövüşüyordu."

    Dost ülkelerden hiçbir yardım göremeyen İmam Şamil’in, nihayet elindeki bütün kuvvet kaynakları tükenir ve 1859’un 6 Eylül’ünde Gunip’te Prens Baryatinsky komutasındaki 70.000 kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra teslim olur.

    İmam Şamil, aile efradı ve 40 kadar adamı Petersburg’a Çar’ın sarayına götürülür. Rus Çarı II.Aleksandr tarafından sarayın kapısında hayrete düşülecek derecede nazik karşılanır. Çar, babası 1.Nikola’ya ve ihtişamlı ordularına tam otuzbeş yıl Kafkasya’yı zindan eden, zamanının bu en büyük kahramanını karşısında görür görmez, yüzünden ve sakalından hayranlıkla öpmekten kendini alıkoyamaz.

    İmam Şamil bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilir.

    Ancak Şamil ve ailesine esaret çok ağır gelir. İki yıl içinde Şamil’in simsiyah saçları beyazlar. Büyük kızı Nafisat ile gelini Muhammed Gazi’nin karısı Kerimet üzüntüden vereme yakalanarak ölürler.

    Aradan ancak on yıl geçtikten sonra Çar, onun Hac’ca gitmesine izin verir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi’yi alıkoyar ve Hacc’ı ifa ettikten sonra derhal Rusya’ya dönmesini şart koşar.

    Şamil, 1870 yılında maiyetindeki adamları ile birlikte Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi duyulduğunda şehirde yer yerinden oynamış, halk bu büyük kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etmişti.

    Şamil, aşkına düştüğü son menzile bir an evvel varmak için Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile yola koyulur. Cidde limanında Mekke Emiri, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından törenlerle karşılanarak Mekke’de Şürefa dairesinde misafir edilir.

    Hac sırasında orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yaklaşık yüzbin müslümanın onu görmek için yarattığı izdiham sonucu, hükümet makamları İmam Şamil’i Kabe’nin üstüne çıkarmak suretiyle bu hayran kalabalığın arzusunu tatmin edebildi.

    Şamil, hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçer. Medine günlerinde son derece takatten düşer, çektiği büyük ızdırap artık tahammül edilmez bir hal alır ve hastalanarak yatağa düşer.

    Bütün hayatını ülkesinin milli bağımsızlığına adayan, askeri dehasını bütün dünyaya ve bizzat ebedi düşmanı Rus yüksek makamlarına dahi kabul ettiren, adını dünya tarihine "gelmiş geçmiş en büyük gerilla lideri" olarak yazdıran İmam Şamil 4 Şubat 1871’de 74 yaşında iken hayata gözlerini yumar.

    Tamamen Çalıntıdır.

     İmam Şamil(Dünyanın en büyük gerilla komutanı)







  • Dağıstan yönetiminde imam devlet başkanı mıymış?
    İlk defa duyuyorum.
  • Özetle ne kadar bilgi sahibi olunur malumunuz ama merak ettiğim husus bu kadar kahramanca bir mücadelenin sonu neden şehitlik değilde esaret olur ? Yani neden teslimiyeti kabul ederler , can vermeyi gözden çıkaracak kadar cesurlarsa.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: s£stavina

    Özetle ne kadar bilgi sahibi olunur malumunuz ama merak ettiğim husus bu kadar kahramanca bir mücadelenin sonu neden şehitlik değilde esaret olur ? Yani neden teslimiyeti kabul ederler , can vermeyi gözden çıkaracak kadar cesurlarsa.

    bence orda teslim olması stratejik bir olay olabilir.öle olmasa da kesinlikle haklı bir sebebi vardır
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mercan2021


    quote:

    Orjinalden alıntı: s£stavina

    Özetle ne kadar bilgi sahibi olunur malumunuz ama merak ettiğim husus bu kadar kahramanca bir mücadelenin sonu neden şehitlik değilde esaret olur ? Yani neden teslimiyeti kabul ederler , can vermeyi gözden çıkaracak kadar cesurlarsa.

    bence orda teslim olması stratejik bir olay olabilir.öle olmasa da kesinlikle haklı bir sebebi vardır


    Üsttede belirttim zat hakkında teferruat sahibi değilim ama ben kahramlıkları sorgularken , cesaret unsurlarına dikkat ederim , bunun altında nasıl bir strateji yatmıştır sizce, kızları ve damadı hastalıktan ölüyor kendisi ise yine yorgun ve hasta düşüp vefaat ediyor orada teslim olmayıp direnseler ölümleri dahi bir amaca hizmet ederdi diye düşünüyorum .




  • bak böle bişi buldum senn için

    1859 yılında Şamil'in silah bırakmasına rağmen Çerkesya'da mücadeleyi sürdürme kararını almasıyla, tartışmalı bir liderlik yürüttü.


    1859 yılında o dönemin süper güçlerinden Rusya'ya karşı, ülkesinin gücünün tükenişini gördü. Savaşı sürdürmesinin intihardan farksız olduğunu anlayan Dağıstanlı önder, Çarlık yetkilileriyle görüşmeler yaparak, onurlu bir silah bırakma yolunu seçti. Sürgüne gittiği çeşitli Rus kentlerinde belli belirsiz ortamda fakat büyük bir bir sempati toplayarak günlerini geçirdi. Rus Çarı ile yaşamış oluğu şu diyalog meşhurdur :
    "Birgün Rus Çarı esaret altındayken Şeyh Şamil'i yemek yemek için karşısına alır Şeyh Şamil'in iştahlı bir şekilde yemek yediğini görünce yanındakilere: "Korkarım bu adam bizide birazdan yer" diye söylenir. Şeyh Şamil bunu duyunca : "Korkmayın dinimizde domuz eti yemek haramdır" cevabını verir.
    Şeyh Şamil davasına son derece sadık bir insandır bu uğurda çok sevdiği annesi ile arasında geçen olay tarihe geçmiştir bu olay şudur :
    Savaş dönemlerinde halktan bazıları "artık teslim olalım anlaşma yapalım" diye hayıflanmaya başlamıştır, bunun üzerine Şeyh Şamil teslim olmaktan bahsedene kırbaç cezası vermeyi uygun görmüştür tabii bu durumda çekinen halk çareyi Şeyh Şamil'in annesine gitmekte bulmuştur ve annesini ikna edip çok sevdiği annesini kıramayacağını da düşünerekten konuyu bu vesile ile annesinin açmasını sağlamışlardır annesi Şeyh Şamile teslim olma teklifini sununca Şeyh Şamil koymuş olduğu kanundan ödün vermemiş aynı cezayı annesine uygulamış sonra annesi cezasını çektikten sonra onu çok üzgün bir şekilde sırtında taşımıştır ve böylece davasının ciddiyetini görenler bir daha teslim olmak barış gibi kelimeleri kullanmamışlardır.
    Rusların gözünde o kadar korkulan biridir ki, Şeyh Şamil'in kılıcını Rus Çarı dahi almaya cesaret edememiştir. Şeyh Şamil, 1871 yılında Hac ziyareti için bulunduğu Arabistan'da vefat etmiş ve Medine'de Hz.Muhammed'in de defnedildiği mezarlıkta defnedilmiştir.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: mercan2021

    bak böle bişi buldum senn için

    1859 yılında Şamil'in silah bırakmasına rağmen Çerkesya'da mücadeleyi sürdürme kararını almasıyla, tartışmalı bir liderlik yürüttü.


    1859 yılında o dönemin süper güçlerinden Rusya'ya karşı, ülkesinin gücünün tükenişini gördü. Savaşı sürdürmesinin intihardan farksız olduğunu anlayan Dağıstanlı önder, Çarlık yetkilileriyle görüşmeler yaparak, onurlu bir silah bırakma yolunu seçti. Sürgüne gittiği çeşitli Rus kentlerinde belli belirsiz ortamda fakat büyük bir bir sempati toplayarak günlerini geçirdi. Rus Çarı ile yaşamış oluğu şu diyalog meşhurdur :
    "Birgün Rus Çarı esaret altındayken Şeyh Şamil'i yemek yemek için karşısına alır Şeyh Şamil'in iştahlı bir şekilde yemek yediğini görünce yanındakilere: "Korkarım bu adam bizide birazdan yer" diye söylenir. Şeyh Şamil bunu duyunca : "Korkmayın dinimizde domuz eti yemek haramdır" cevabını verir.
    Şeyh Şamil davasına son derece sadık bir insandır bu uğurda çok sevdiği annesi ile arasında geçen olay tarihe geçmiştir bu olay şudur :
    Savaş dönemlerinde halktan bazıları "artık teslim olalım anlaşma yapalım" diye hayıflanmaya başlamıştır, bunun üzerine Şeyh Şamil teslim olmaktan bahsedene kırbaç cezası vermeyi uygun görmüştür tabii bu durumda çekinen halk çareyi Şeyh Şamil'in annesine gitmekte bulmuştur ve annesini ikna edip çok sevdiği annesini kıramayacağını da düşünerekten konuyu bu vesile ile annesinin açmasını sağlamışlardır annesi Şeyh Şamile teslim olma teklifini sununca Şeyh Şamil koymuş olduğu kanundan ödün vermemiş aynı cezayı annesine uygulamış sonra annesi cezasını çektikten sonra onu çok üzgün bir şekilde sırtında taşımıştır ve böylece davasının ciddiyetini görenler bir daha teslim olmak barış gibi kelimeleri kullanmamışlardır.
    Rusların gözünde o kadar korkulan biridir ki, Şeyh Şamil'in kılıcını Rus Çarı dahi almaya cesaret edememiştir. Şeyh Şamil, 1871 yılında Hac ziyareti için bulunduğu Arabistan'da vefat etmiş ve Medine'de Hz.Muhammed'in de defnedildiği mezarlıkta defnedilmiştir.



    Teşekkür ederim , şimdi oldu işte : )




  • rica ederim:)
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.