Şimdi Ara

- Ekonomik KRİZ kime KRİZ? - (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
869
Cevap
6
Favori
28.301
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    @dellci seviyeyi bu kadar düşürmeyin isterseniz. 2007 den beri burada yazışırız. Ne güzel super ekonomi masalları anlatırdınız. Haklı olduğumuz bugün kesin olarak görünen konularda bile ahkâm kesip durdunuz. Siz kayıtsız şartsız bir akepe müdafiisiniz. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Karşı görüş bildiren arkadaşların hiç birinin siyaset hakkında bir ipucu yok. Oysa sizinkiler çok açık.



    Seviye düşürmek sizin işiniz sayın lehrer35, hiç girmeyelim o konuya..

    Siz istediğiniz kadar konuşun ekonomi 2001 yılından çok daha iyi bir konumda

    Ben müdafii değilim, kendimi bilirim. Ben gerçekleri savunurum, doğruları savunurum. Bunlar arasında akepeye denk gelen olur, cehepeye denk gelen olur, mehepeye denk gelen olur desepeye denk gelen olur bilemem. Siz körseniz benim elimden birşey gelmez




  • Geçenlerde TV de çöpçatan programına rastladım.Oraya gelen kadınlardan biri ağlamaklı bir vaziyette telefondaki erkeğe onunla evlenebileceğini,annesine de kendi annesi gibi bakacağını,bir miktar borcu olduğunu
    ve bunu ödemesi gerektiğini söylüyordu.Erkekte paranın önemli olmadığını önemli olanın falan filan feşmekan olduğunu söylüyordu.Değişik düşüncelere daldım.
    Aynı günlerde o ülkenin başbakanının beş yıldızlı otelde karısı ile tatil yaptığı duyuruluyordu.Sonra ülkenin meclisindeki milletvekillerinin durumunu düşündüm.Çıkarmaya çalıştıkları veya çıkarması gerektiği halde hiç umursamadıkları yasaları falan düşündüm.mesela sosyal güvenlikle ilgili yasaları,kazanılan hakların geri alınmasını,insanlara emekli olmayın sürünün! demelerini düşündüm.birbirleri ile gülüşerek sohbet etmeleri garibime gitti.demekki bunlara kriz yoktu.acaba bu işin uzmanlarının bu "sürünün" yasalarının turistler ve milletvekilleri hariç herkes için geçerli olduğunu söylemeleri onları rahatsız etmiyormuydu acaba.
    krizde değillerki rahatsız olsunlar.oğlum " eloko" ne aptalsın be.. malı götür..




  • Elinizde objektif veriler yokken , karşılaştırma veya tartışma yapmak abestir diye düşünüyorum. türkiye de bunca hükümet geldi geçti! bunları hangi kriterle değerlendireceğiz belli değil. Ağzı olan konuşuyor. NE kadar borç alınmış ? NE kadar yatırım yapılmış? siyasal iktidarın döneminde dünya konjenktürü ne belli değil. Salla gitsin. Her iki taraf içinde geçerli söylediklerim. İstatiki veri yok, bilgi yok kendince açıkla:)) Gerçi elinde veri olanların ne yaptığı da muallak ama:) Esas olan hem GSMH ve Milli gelir de nerde olduğunuzdur. Milli gelirinizin yüksek oluşu ; iyi olduğunuz anlamına gelmeyebilir. Aynı ülkemizde olduğu gibi gelir dağılımı dengesizliği...

    Biz hep kendi derdimizde olalım, daha iyisi! daha fazlası:) Ama unutmayalım ki Afrika da , Asya da veya ülkemizde açlar var! Bence herkes onları boşvermiş! kendi derdinde... Öyle olmasaydı daha adil bir dünya da yaşıyor olurduk. Öyle ya! Biz burada araba derdindeyken Afrikadakiler karın doyurma derdinde... Bizim derdimiz üsttekiler, alttaki BİZ , altımıza bakamayız. Çünki derdimiz ÜSTTEKİ!!!

    Saygılarımla,




  • quote:

    EPDK elektrik satış fiyatına yüzde 21.8 oranında zam yaptı


    http://www.haberturk.com/ekonomi/haber/170335-Elektrige-zam.aspx

    Sonbahara girmemizle beraber hastalığın(krizin) semptomları iyice kendini göstermeye başladı. Daha önce akaryakıta zam gelmişti yüksek oranda. Üretilen bütün ürünler için elektirik harcanır ve nakliyesi için akaryakıt kullanılır. Dolayısı ile enerjiye yapılan bu zamlar zincirleme olarak bütün ürünleri zamlandıracak.

    Öte yandan zam, zaten az olan tüketimi daha çok baltalayacak. Bu da krizin süresini ve etkisini uzacatak. Hükümet kısır bir döngüye girdi ve görünen o ki, ne yapacaklarını onlar da bilmiyorlar. Bütçe açık veriyor, vergiye zam yap, bu sefer tüketim düşüyor, vergi gelirleri düşüyor. Tüketim düşünce üretim düşer, işsizlik artar. Nereye kadar? Çıkmaz sokak bu. IMF ile anlaşmak istiyorlar ama siyasi açıdan zarar vermesinden korkuyorlar, o kadar atıp tuttular şimdi anlaşma yaparlarsa, halkın gözünde başarısız gözükürüz diye.

    Zor günler var önümüzde... Krizin en sert etkilerini bu sonbahar ve kış tecrübe edeceğiz.




  • Bu sene ağaçlarda hiç bir şey yok. %50 fire var ağaçlarda, kuraklıktan dolayı. Bizim için sorun değilde, 10.000'lerce kişinin sadece geliri toprak onlar ne yapacak bilemiyorum. Yakında Elektrik, doğalgaz zamları başlar, daha sonra bir dalgayla hepsini unuttururlar .
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nicotinell

    Zor günler var önümüzde... Krizin en sert etkilerini bu sonbahar ve kış tecrübe edeceğiz.


    Aynı cümleyi geçen kış için de söyleyenler oldu, ondan önceki kış için de...
    Yıllardır aynı edebiyat...

    Lafla peynir gemisi batmıyor demek ki

    quote:

    IMF ile anlaşmak istiyorlar ama siyasi açıdan zarar vermesinden korkuyorlar, o kadar atıp tuttular şimdi anlaşma yaparlarsa, halkın gözünde başarısız gözükürüz diye.


    IMF'den kredi almak halkın gözünde başarısızlık değil, bir kere bunu bir geçelim.
    Geçmişte karşılıksız para basarak günü kurtaran, günü bile kurtaramayacak konuma düşünce de IMF'in kapısında ağlayan hükümetler gördü bu millet, siz ne başarısızlığından bahsediyorsunuz?..
    Önemli olan Türkiye'nin çıkarlarını koruyabilmek, yoksa IMF ile anlaşmakta ne var?..

    Hükümet neden IMF ile anlaşmıyor bunu hiç düşündünüz mü?
    "Aman diyim ha, başarısız gözükürüz", böyle bir sebep olabilir mi yahu? Çocuk oyunu mu bu...

    Bakınız geçmişte IMF kredisiz günü kurtaramadığımız zamanlar oldu. Millet herşeyi gördü, gördü çünkü %7000 faizle %35 enflasyonla çileyi millet çekti... Yurt dışından borç alamadığımız gün ülkede para kalmıyordu. Hükümet bir geceyi daha kurtarabilmek için elin emperyalistine görülmedik faizler sunuyordu da yinede ülkemize güvenipte para getiren olmuyordu.
    Ancak bugün geldiğimiz nokta çok farklıdır. Bakınız IMF'e muhtacız diyip duruyorlar, neredeyse 1 yıl oldu, hani IMF nerde?
    IMF'siz geceler sabah olmuyordu, şimdi IMF nerde?
    Yok, yok, yok
    Demek ki neymiş? Türkiye artık IMF'e muhtaç değil.

    Türkiye geceler sabah olsun diye değil, günü kurtarmak için değil, kısa vadeyi kurtarmak için değil, orta ve uzun vadeli düşünüyor artık.
    Bu nedenle IMF anlaşması orta ve uzun vadeli bir problem olarak karşımıza çıkıyor.
    İşte bunu göremeyenler hala Türkiye'nin IMF'e günübirlik muhtaç olduğu günlerin piskolojisinden çıkamayanlardır.
    IMF'in uşaklarının da aslında kimler olduğunu bu bağlamda millet çok daha net görmüş oldu, zaten biliyordu (bkz. sandık).

    IMF ne işe yarar? Dünya ile ticaret içinde olan sıkıntılı ülkelerle ticareti sürdürülebilir kılmaya yarar.
    Nasıl mı? Eğer bir ülke dışarıdan mal ithal ediyorsa ve elinde yeterli döviz yoksa, ithal ettiği malların parasını ödeyemez hale gelir. Bu durumda ticaret kilitlenir. Bu noktada sıkışan ülkelere IMF fırından taze çıkmış döviz getirerek, sorunu giderir.

    Bugün Türkiye'nin böyle bir sorunu yok. Türkiye artık güvenilir bir ülke, yabancılar Türkiye'ye döviz getirmekte bir sakınca görmüyorlar. Devletin hazine bonoları kapış kapış gidiyor. Hazinenin eskiden yüzüne bakan olmazdı, şimdi alım-satım yapacağını açıkladığında 7 düvel kuyruğa giriyor. IMF'in dolarlarına kalmadık. Lazım olduğu açıklandığı anda bütün dünyadan para koşa koşa geliyor zaten. Üstelik ihracatımız 100milyar $ seviyelerinde, turizmden her sene 20milyar $ 'ın üzerinde para giriş yapıyor. Finans sektörü çok sağlam, bankalarımız dünyadaki rakiplerinin aksine kâr üstüne kâr açıklıyorlar. Bu sayede Hazine, dışarıdan değil içeriden borçlanıyor. Aynı şekilde özel sektör de içeriden borçlanıyor. Bakınız borçların yapısına, kısa vadede borçların sadece %7'si dışarıdan alınmış. Bu durumda bir döviz sıkıntısı çekilmeyeceği ortadadır. Ne Devlet hazinesi ne de özel sektör kısa, orta veya uzun vadeli borçlarını döndürmekte hiçbir problem yaşamıyor. Bu durumda IMF'in Türkiye'de yapacağı misyon da ortadan kalkmış oluyor.

    Elbette Türkiye'de özel sektör pisayasa girecek her türlü paradan memnun olacaktır. Özel sektör için ne kadar bol para olursa, o kadar uygun kredi, o kadar rahat geri ödeme demektir. Bunun aksini söylemek doğru olmaz. Bu noktada da IMF ile anlaşma yapılması için baskı yapmaları gayet normal. Hükümete nüfuz edemedikleri yerde muhalefet partileri aracılığıyla bu istekleri gündeme getirebilirler, çok doğal.

    Fakat bu baskı usnurları Türkiye'nin çıkarlarını düşünmeyen kişiler tarafından aleyhimizde kullanılabilir, lakin kullanılıyor da.

    Bakınız devletin dövize hiçbir ihtiyacı yok, muhtaç değil ama IMF diyor ki:

    "Sen sağlık harcamalarını kes, ben sana para vereyim"
    "Sen eğitimden kes, ben sana para vereyim"
    "Sen yatırım yapma, ben sana para vereyim"
    "Sen Gap'ı bu sene boşver, ben sana para vereyim özel sektör rahatlasın"
    "Sen bu sene yol yapmayıver, hızlı trenleri seneye yaparsın, 3.köprü acil değil, Marmaray'a da krizden sonra para aktarırsın"...

    Afedersiniz ama böyle anlaşma olmaz.
    Hükümet haklı olarak anlaşmaya yanaşmadı. Anlaşma Türkiye'nin ne gerçekleriyle örtüşüyor ne de çıkarlarıyla örtüşüyor...
    Bir vatandaş olarak böyle bir anlaşmanın kabul edilmesi benim zararımadır, ben onaylamam. Milleti yönetmekle mükellef olanlar, özel şirketlere para sağlamak için milletin yolundan, eğitiminden sağlığından, geleceğinden ödün veremez. Bu sorumluluğun bilincinde olmaları gerekir.
    Anlaşmanın olmaması da bu sorumluluğun bilincinde olduklarını gösterir.
    Elbette özel sektör IMF ile anlaşılmasını isteyecektir, onların sırtında milletin sorumluluğu yok, onlar sadece gelecek paraya bakarlar.


    Ancak bütün bunları belirttikten sonra bir noktayı açıklığa kavuşturmadan geçmek haksızlık olur. Global kriz ortamı yüzünden durma noktasına gelen ticaret, bütçede büyük vergi kaybına yol açmıştır. Vergi kaybı da bütçeninin açık vermesi anlamına gelir.

    Türkiye'de yıllardan sonra ilk kez bir bütçe açığı yaşadığımız bir gerçek. Bütçe açığı ne demek? Hükümetin bir yerlerden para bulması gerek demek, ki bütçede planlanan herşey gerçekleştirilebilsin. Mesela bütçede bir tarihi eserin restorasyonuna 100milyon tl, Gap'a 5milyar tl kaynak ayrılması planlanmış fakat vergi kaybı var ve planlandığı gibi kaynak ayrılırsa bütçe açığı yaşanacak.

    İşte bu noktada IMF'i lehimize kullanabiliriz.
    Eğer IMF ikna edilip alıcak krediler piyasalara bankalara dağıtılmaz, bütçeye aktarılırsa işte o zaman bütçe açık vermez ve plandığı gibi uygulanabilir. Böylece o tarihi eser restorasyon görür, Gap tamamlanır, millet icraat görür. Bunun gibi.

    Ama gerçekçi olmak gerekirse IMF asla Türkiye'nin çıkarlarını gözetmez. IMF dünya ticaretini emperyal ülkeler lehine kontrol altında tutmanın derdindedir. Yukarıda belirttiğim gibi bu dert Türkiye'nin derdi, problemi değildir. Biz kendi yolumuza bakalım.

    Bu durumda İşsizlik Sigortası Fonu'nda atıl durumda yatan 45milyar tl'nin bütçeye aktarılması konusu gündeme geldi.
    Ve çok şükür ki meclis bunu derhal kabul etti. Böylece IMF'in parasından medet umacağımıza, kendi fonlarımızda birikmiş kaynakları kullanma yolu tercih edildi.
    Bu ne demek?
    Milletin aleyhine olan bir IMF anlaşmasını tümüyle bertaraf etmek demek. Bununla beraber bütçede planlanan yatırımların kaynağa kavuşması demek. Mesela Gap'a kaynak ayırılması da bu bağlamda gerçekleşmiş oluyor.
    Bunlar milletin lehine yatırımlar, milletin yüzünü güldürecek adımlardır.
    Umarım bu milli duruşdan taviz verilmez, çünkü siyaset çok yönlü bir kavramdır.


    Büyük Atatürk bu konu hakkında milletin çıkarlarının nasıl korunacağını zamanında anlatmış.

    "Hükümetimizin her medenî devlet gibi dış borçlanmalar yapması gereği vardır. Şu kadar ki, ödünç alınan yabancı paralarını şimdiye kadar Babıâli’nin yaptığı gibi ödemeye mecbur değilmişiz gibi, maksatsız israf ve kullanma ile borçlarımızın yükünü artırarak mali bağımsızlığımızı tehlikeye atmaya kesinlikle karşıyız. Biz memlekette, ilerlemeyi, üretimi ve halkın refahını temin edecek, zenginlik kaynaklarımızı geliştirecek faydalı borçlanmalara taraftarız."

    Başka söze gerek var mı?

    Ancak bugün muhalefetten hiç ummadığınız kişiler çıkıyor ve hükümete baskı yapıyor "IMF ile anlaş" diye.
    Büyük şirket sahipleri "hükümet, IMF ile anlaşsın" diyerek basını hükümet üstüne salıyor. Yer misin yemez misin?
    Seçim kaygısı, oy oranları ayrı bir baskı unsuru. Hükümet IMF'den alsaydı 30milyar $, piyasaya sürseydi bu kadar üzerine gider hükümeti bu denli yıpratırlar mıydı? Hiç sanmıyorum...




  • Lafla peynir gemisi elbette batıyor, geçen kış krizin başındaydık, ona rağmen 29 mart seçimlerinde hükümetin ne kadar gerilediğine şahit olduk.

    Imf şu an en düşük faizli krediyi veriyor, madem çıkmazdayız, dış kaynak gerekiyor o zaman bence gayet makul bir yol. Zam üstüne zam yaparak zaten resesyonda olan ekonomiyi daha da boğmanın alemi yok.

    Imf'yi öcü gibi göstermenin alemi yok. Tefecileri kimse sevmez, ama yine de ihtiyacın varsa kredi çekeceksin. Halka şirin gözükmek için IMF'ye artistlik yapmak, sonra bütçe açığını kapatmak için, temel hammaddelere yüksek zam yapmak, faydasız hamleler. Halk hayat pahalılığını nasılsa hissedecektir, yahut fakirleştiğini.

    Bu hükümet dsp+mhp koalisyonunun battığı yerden yükseldi, imf programını aynen devam ettirerek. Kaymağını onlar yediler, koalisyon ise battı.
  • bu ekonomi tartısmalarını cok severim :) herkesin söyleyecek bir şeyi oluyo:))

    bide 5 sayfayı okudugumda cogu kişi içinde bulundugu yılı ve bi kacıda sadece 1 yıl gerisini baz alıyo. burdan bir takım anlaşmazlıklara düşüyorsunuz.
    en az bi 3 yıllık sureci dunyadaki ile tartısmanız lazım cunku afrikada cıkan yarım gıram fazla altın dunya ekonomisini etkiler.

    bi kısımda kendi bizzat yasadıgı ekonomik sorunları yazmıs.buda yanlış.yaklasık 20 milyon aile var.
    kolay gelsin:))
  • "Dellci" başlamışsınız yine meydanlardaki siyasetçiler gibi propagandaya.
    artık anladık kimi savunduğunuzu.
    geçen sene talimat gereği adına reform adını verdikleri bir sosyal güvenlik yasası çıkardılar.
    tamamen insanımızın aleyhine.emekli olupta devlete yük olmayın ,ölüme yakın belki emekli olursunuz dediler.
    mesele sadece emeklilik de değil.sosyal hakların geriye gitmesi.
    basit bir örnek;
    isteğe bağlıyı 9000 güne çıkardılar.sonucu düşünün.bu en basit örnek!
    yıllarca prim ödemiş ,örneğin ev hanımı emekliliği unutabilir.tabi aynı şey işsizliğin kol gezdiği ülkemizde çalışanlar içinde geçerli.
    bu kafa aynı yasada ne çıkardı biliyormusunuz!
    "kendilerine yani milletvekillerine 15 sene geriye borçlanma getirdiler."çalışanlar bir gün geriye borçlanamıyor.
    kendilerine ve yakınlarına burada sayamadığım bir çok kıyak.özellikle sağlık ve ödemeleri ile ilgili.
    http://www.alitezel.com/tezel/yazi_goster.php?id=3037
    bu zihniyetin nesini savunacağız.savunursak ne olacak.
    amel defterimize sevap mı yazılacak!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nicotinell

    Lafla peynir gemisi elbette batıyor, geçen kış krizin başındaydık, ona rağmen 29 mart seçimlerinde hükümetin ne kadar gerilediğine şahit olduk.


    Ben hükümeti değil, ekonomiyi kastettim
    Ama sizin aklınız fikriniz hükümette, seçimde, oyda...

    quote:

    Imf şu an en düşük faizli krediyi veriyor, madem çıkmazdayız, dış kaynak gerekiyor o zaman bence gayet makul bir yol. Zam üstüne zam yaparak zaten resesyonda olan ekonomiyi daha da boğmanın alemi yok. Imf'yi öcü gibi göstermenin alemi yok.


    IMF kredi veriyor da bana mı veriyor? Size mi veriyor? Kesinlikle hayır.

    Şunu çok iyi bilmenizde fayda görüyorum.
    Bir ülke IMF kredisi aldığında bu kredi asla somut yatırımlara dönüşmez. Bu kredi çoğunlukla dünya ile ticaret yapan ithalatçılara giden bir paradır. Yukarıda bahsettim, IMF'in varoluş amacı zaten budur. Amaç elinde yeterli döviz olmayan ülkelerdeki ithalatçılara döviz sağlamaktır. Döviz sağlanmalı ki ithalatçı ithalata devam etsin. "IMF öcüdür, ithalatçı vatanhainidir" asla demiyorum yanlış anlaşılmasın. Ben gerçekleri söylüyorum, 2.dünya savaşından sonra kurulan Soğuk savaşın bitmesiyle güçlenen dünya düzeni böyledir.

    En düşük faizi veriyor olabilir ama bu durum vatandaşın lehine veya aleyhine bir durum yaratmaz.
    Bu düşük faizli para IMF'in istediği doğrultuda yönlendirileceği için paranın kimlere gideceği ortadadır.

    quote:

    Tefecileri kimse sevmez, ama yine de ihtiyacın varsa kredi çekeceksin. Halka şirin gözükmek için IMF'ye artistlik yapmak, sonra bütçe açığını kapatmak için, temel hammaddelere yüksek zam yapmak, faydasız hamleler. Halk hayat pahalılığını nasılsa hissedecektir, yahut fakirleştiğini.

    Bu hükümet dsp+mhp koalisyonunun battığı yerden yükseldi, imf programını aynen devam ettirerek. Kaymağını onlar yediler, koalisyon ise battı.

    "IMF'e artistlik yapmak" demek dünya düzenine karşı çıkmak demektir, dünyaya egemen güçlere meydan okumak demektir.
    Aksi ise egemen güçlere boyun eğmek demektir veyahut köprüyü geçene kadar ayıya dayı demektir.
    Biz köprüyü çoktan geçtik, önce bunun bilincinde olmalıyız.

    Bunun "halka şirin gözükmek" için yapıldığını düşünüyorsanız çok yanılırsınız.
    Bu dünya düzenini kurabilmek için milyonlarca ton bomba atanlara, milyonlarca litre kan dökenlere, milyonlarca insanı öldürenlere, milyonlarca insanın hayatını karartanlara, yüzlerce hükümeti devirenlere, sayısız darbe yapanlara, dünyanın büyük bir bölümünü açlığa ve yokoluşa terkedenlere artistlik yapmak demek kelleniz artık koltuka demektir. Bunun için kendinize çok güveniyor olmanız gerekir, kendinizi riske atmış olmanız, hayatınızı ortaya koymuş olmanız gerekir.

    İnanın IMF'in bir şekilde bulaşmış olduğu bir ülkede hükümetlerin halka şirin gözükmek için bir listesi olsa IMF'e artistlik yapmayı son sıraya koyarlar

    İşin içinde para var, borç var, kendi siyasi kariyeriniz ve Türkiye'nin geleceği var. En önemlisi dünya düzeni var bu işin içinde.
    Şaka değil, oyun değil...

    En milliyetçileri(!) en sosyalistleri(!) en Atatürkçüleri(!) en devletçileri(!) IMF'in önünde boynu bükük görmedik mi?...
    Bu saatten sonra kimse kimseyi kandıramaz, kimse milleti kandıramaz.
    En ufak bir şüphede önüne geleni "işbirlikçi" ilan edebilenler geçmişte neden IMF'e başkaldırmadılar?
    Neden gıklarını bile çıkartamadılar?
    Neden önlerine gelen her kağıda imza attılar?

    Dediğim gibi, çünkü IMF ile oyun olmaz...


    Ayrıca siz sanıyor musunuz ki IMF parayı veriyor sonra kenera çekiliyor? Keşke...
    IMF verdiği paranın kendi ithalatçılarına ulaşacağına emin olana kadar diretir. Bununla beraber ülkedeki yatırımların, sosyal harcamaların, sağlık harcamalarının, eğitim harcamalarının kısılmasını ve bu paraların da piyasaya sürülmesini amaçlar. Böylece millet zarar görürken, önceden belirlenmiş küçük bir kesim IMF'den fayda görmüş olur. Bunu yaparken iç işlerinize karışır, ulusal ekonominizin yönetimine müdahil olur. Mesela bakın, halkın oylarıyla muhalefete seçilmiş koskoca yılların Chp'si IMF'in 100'de 1'i kadar ekonomiye müdahil olamaz. Ancak elin emperyalistinin Türkiye bilmem ne masası şefi gelip Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin politikalarına yıllarca müdahale etmiştir, bugün de müdahale etmenin binbir yolunu denemektedir.
    Ne kadar acı değil mi?...

    Ya bu deveyi güderiz yada bu diyarlar bizim sanmaya devam ederiz, anlatmak istediğim budur




  • Imf'yi savunmuyorum ama bütçe açığını kapatmak için halkı daha çok yolmaya çalışmak da pek mantıklı bir çözüm değil. Akaryakıt ve elektirik zamları, diğer bütün sektörlerdeki zamları tetikler. Temel hammaddeler olduğu için. Herşey bir tarafa, resesyonda olan ekonomiye, fazladan vergi yükü yüklemek, tüketimi daha çok baltalamak demektir. Hükümetin krizi iyi yönetemediği çok açık bence.

    quote:

    Ben hükümeti değil, ekonomiyi kastettim
    Ama sizin aklınız fikriniz hükümette, seçimde, oyda...


    Kimin aklının fikrinin siyasette olduğu bence çok açık. Çünkü artık fanatiklik boyutunda yorumlarda bulunuyorsunuz.
  • quote:

    Imf'yi savunmuyorum ama bütçe açığını kapatmak için halkı daha çok yolmaya çalışmak da pek mantıklı bir çözüm değil. Akaryakıt ve elektirik zamları, diğer bütün sektörlerdeki zamları tetikler. Temel hammaddeler olduğu için. Herşey bir tarafa, resesyonda olan ekonomiye, fazladan vergi yükü yüklemek, tüketimi daha çok baltalamak demektir. Hükümetin krizi iyi yönetemediği çok açık bence.


    Bence çok iyi yönetiyorlar, çünkü bu krizin asıl ilacı ''Tüketimi baltalamak'' tır..

    Tüketimi baltalayınca zaten enerji ihtiyacımız da azalıcak, insanlar köylerine dönecek, tarım ağırlıklı ekonomiye dönülecek, karbon salınımı azalıcak, malum şu an yaptıkları KYOTO ile paralel gidiyor, böylece dünyada başlayacak olan enerji sıkıntısına karşı bir ''enerji tüketimi azaltma politikası'' uygulanacak..

    Şu günlerde gördüğünüz politikalar bundan sonraki 20 yılın işaretlerini verebilir, 20 yıl boyunca zaten böyle gidecek..

    Açın Kyoto'daki yaptırımları okuyun..

    Bunları şimdi gönüllü olarak yapmazsak ileride zaten yaptırım ile yapmak zorunda kalıcağız..




  • @hazardousmen

    Bence çok yanılıyorsunuz, hükümet tüketimi baltalamak isteseydi ÖTV indirimi yapmazdı.
    Ayrıca enerji ihtiyacı gün geçtikçe artıyor ve artmaya da devam edecek. Özellikle gelişmekte olan bir ülkede bunun önüne geçilemez.
    Tekrar tarım ağırlıklı ekonomiye döneceğimizi söylemişsiniz, buna katılmak mümkün değil. Milyonlarca insan okuyor, eğitim görüyor, üniversitelerden mezun oluyor.
    Böyle bir düzen varken tarım ile uğraşan nüfus günden güne azalacaktır, azalıyorda.
    Türkiye'nin rotası belli.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dellci -- 6 Eylül 2009; 13:39:58 >
  • Türkiyenin rotası damat ferit paşanın rotası...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Nicotinell

    Kimin aklının fikrinin siyasette olduğu bence çok açık. Çünkü artık fanatiklik boyutunda yorumlarda bulunuyorsunuz.


    "Sizce" çok açık olabilir ama yine kendi yazdıklarınız aksini kanıtlıyor

    Dediniz ki "kışın zor günler bizi bekliyor", bende "her sene aynı edebiyat, birşey olmaz" dedim.
    Siz bunun karşılığında hiç alakasız bir şekilde "nasıl birşey olmaz? bakın hükümet ne kadar oy kaybetti ama" dediniz.

    Dam üstünde saksağan

    Benim aklımda ekonomi var, kriz var, imf var ve zaten ben bunlardan bahsediyorum ama siz tutmuş bana "hükümet oy kaybetti" diyorsunuz.
    Kimin aklında oy oranları, kimin aklında kriz var bu çok açık ve net ortada...

    Size daha öncede dafalarca söyledim, hatırlarsınız.
    Hangi konu olursa olsun, yazdığınız yazının içinde "hükümet şu kadar oy kaybetti", "şu partiler koalisyon hükümeti olur", "şunlar oy kazanır, bunlar kaybeder" benzeri cümleler ekliyorsunuz. Kabul edin, bunu yapıyorsunuz. Aklım fikrim bu hesaplarda değil diyorsunuz ama biz sizden devamlı bunları duyuyoruz...




  • konunun hükümete bağlanmasının sebebi krizi kötü yönetmesi ve küresel krizi daha ağır hissetmemize sebep olması. Sandıkta bunun hesabını verecekler, ben istesem de istemesem de.
  • quote:

    @hazardousmen

    Bence çok yanılıyorsunuz, hükümet tüketimi baltalamak isteseydi ÖTV indirimi yapmazdı.
    Ayrıca enerji ihtiyacı gün geçtikçe artıyor ve artmaya da devam edecek. Özellikle gelişmekte olan bir ülkede bunun önüne geçilemez.
    Tekrar tarım ağırlıklı ekonomiye döneceğimizi söylemişsiniz, buna katılmak mümkün değil. Milyonlarca insan okuyor, eğitim görüyor, üniversitelerden mezun oluyor.
    Böyle bir düzen varken tarım ile uğraşan nüfus günden güne azalacaktır, azalıyor da.
    Türkiye'nin rotası belli.


    Hükümetin bazı kararları doğru iken bazı kararları o politikanın aksine çıkabilir, yani bu bizim baktığımızda çok başlı devlet görüntüsü uyandırıyor..

    Mesela hükümetin akaryakıt fiyatlarında ÖTV artırımı bir ''tüketimi baltalama'' uygulamasıdır.. Vergi artırımları bir baltalama uygulamasıdır.. ÖTV indirimi ki bana göre yanlıştır, olmaması gerekir..

    Mesela Çevre ve orman bakanlığı böyle bir strateji belgesi yayınlarken

    http://www.iklim.cevreorman.gov.tr/belgeler.htm (Ulusal iklim değişikliği strateji belgesi taslağı)

    Öte yandan ulaştırma bakanlığı 3. köprü, dev otoyollar projesinden bahsedebiliyor..

    Ya da sanayi bakanı çıkıp bireysel araç tüketimi için Ötv indiriminden bahsedebiliyor..

    Bu çok başlılık sorunu sadece bu hükümete ait değil, Türkiye'nin yıllardan beridir kronik sorunudur.. Kurumlar arası etkileşim, ortak çalışma ve koordine eksikliği çok eksiktir.. Karar alma mekanizmaları düzgün çalışamamaktadır..

    Türkiye'de bir bürokratik yapı fosil yakıt enerji azaltımının olması gerektiğinden bahsederken, diğer kısım aksini yapabiliyor..

    Yurtdışının baskısıyla da Türkiye'de fosil yakıt enerji azaltımı gerçekleştirilecektir diye düşünüyorum, sonuçta onlara bağımlıyız, her yönden..

    (Tarım ağırlıklı ekonomi derken yanlış kastettim, ekonomi içinde tarımın payının şimdiye oranla çok daha fazla olucağını, insanların kentlerden köylere göç ediceğini söylemek istemiştim, ama oransal olarak tarım mı sanayi mi ağırlıkta olur onu zaman göstericektir.)




  • Beyler konuyu başlatan arkadaş dine ve siyasete çekmeyin düzeyli bir tartışma olmasını istemiş ama sizin yaptığınıza bak, tabiki biraz siyasete kayacak konuşmalar ama AKP nin etrafında konuşmalar yapıyorsunuz. Burada ki amaç birilerini kötülemek propoganda yapmak değil.
  • Konunun başlığı zaten siyasetin göbeğinde duruyor...
  •  -  Ekonomik KRİZ kime KRİZ?   -


    Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası başkanı Durmuş Yılmaz:

    "MALİ DİSİPLİN SÜRDÜĞÜ TAKDİRDE TÜRKİYE'NİN IMF İLE KREDİ ANLAŞMASINA İHTİYACI OLMAYABİLİR"

    Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, hükümetin mali disiplini
    sürdürmesi halinde Türkiye'nin IMF'den kredi talep etmeyebileceğini
    söyledi.
    Yılmaz, G20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantısı
    için bulunduğu Londra'da Bloomberg News'a demeç verdi.
    Yılmaz, cari işlemler açığının daralması sonrasında IMF'den kredi
    temininin daha az önemli hale geldiğini de belirtti.
    Yılmaz, "Türkiye, bir IMF programından beklenen sonuçları kendi
    başına elde edebilirse, bu ülke için çok daha iyi olur. Ancak bazı
    zamanlarda dış motivasyon gerekir
    " diye konuştu.

    *alıntı*
    ----------

    Daha önce de söylediğim gibi şuan Türkiye'nin acil döviz gereksimi bulunmamaktadır.
    İhracatın ithalatı karşılamaya başlamasıyla yani cari açık probleminin ortadan kalkamasıyla Türkiye'nin artık cari açığı finanse edecek IMF kredilerine ihtiyacı kalmadı.
    Bu durum geçici olabilir, olmayadabilir zaman gösterecek ama şuan için ithalatçılara ucuz kredi sağlamak gibi bir acileyet göremiyorum.

    Imf'nin düşük faizli kredileriyle ithalat yaparak Türkiye'de iyi paralar kazanan iş adamları, hükümeti "imf ile anlaş" diyerek sıkıştırmayı bir kenara bırakıp ithalatı azaltarak Türkiye'de üretim yapmaya başlasalar iyi ederler.
    Bu durumu en iyi şekilde değerlendirmek vatan ve millet için bir dönüm noktası yaratabilir. Türkiye'nin iyiliğini düşünen iş adamları zaten çoktan kolları sıvamışlardır.
    Böyle bir durumda "imf ile anlaş" diye hükümeti sıkıştırmak inanın milletin yararına değildir.
    Zaten IMF'in tek derdi ithalatı devam ettirmek için borç vermek. Bu bir taşta iki kuş vurmaktan farksızdır.
    Elimiz mahkum olduğunda IMF kredisi mecburen aldık,yıllarca ayıya dayı dedik ama artık köprüyü geçtiğimizin farkında olmalıyız diye düşünüyorum.




  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.