Şimdi Ara

DARWİN HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZ NELER? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
408
Cevap
0
Favori
21.316
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Allah'ın varlığını rededen insanların maymunda geldiğini iddaa eden ve Kainat'ın tesadüfen meydana geldiğini ispat etmeye çalışan vede Türkleri kötüleyen gerizekalının biri idi darwin Bahsetmeyin şu salak heriften yaaa
  • Birşeyi Yarım bilmek, hiç bilmemekten daha kötüdür

    1-)Evrim, başlangıçla ilgilenmez. Belli süreçlerle ilgilenir. evrenin asla tesadufen oluştugunu söylemez. Bu tamamen bir çarpıtmadır.. Tesaduf kavramı, Evrimin ilgi alanının dışındadır. çünkü Niçin sorusu ile Bilim değil Felsefe ilgilenir.

    2-)Evrim asla insanın maymundan, böcekten geldiğinin söylemez.. HY gibi şarlatanların sözcük oyunlarından başka bişey değildir bu. Deney ve Gözlemler yoluyla vucudumuzda ortak atalardan kalma paylaştıgımız , benzerlikler oldugunu gösterir.

    3-)Evrim asla ve asla hiçbir savaşa kaynaklık etmez (öyleyse bizde muslumanlık terore kaynaklık eder diyebilirmiyiz ??? .ASLA)

    4-)Evrim, evet Allahın varlıgını reddeder. Ama tanrınınkini asla. C. Darwin bu araştırmasıyla 5000 yıllık doğmatiklerin tamamını tek kalemde yıkmıştır. Ünlü Oxford tartışması olaya son noktayı koymuştur diyebiliriz.

    5-) Evrim yıkılmış falan değildir. Aksine; Bilim dünyası, Biyologlar, paleontologlar ve doğabilimciler tarafından kabul görür.

    Evet , günümüzde ülkemizdede bilime karşı yeni bir savaş başlatılmıştır.
    90lı yıllarda gelişmiş bilim ülkelerinde yer edinemeyen tamamen sözcük oyunlarına dayalı Video ve Makaleler o zamanlar çöp tenekesine atılmış.
    Bundan bi süre sonra HY ismindeki sapıkalı bir sapık şeyh tarafından belki popularitemi arttırırım düşüncesi ile çöpten çıkartılıp turkceye çevrilip bizlere yutturulmaya çalışılmıştır.
    HY bugune dek hiçbir bilim adamıyla tartışmamıştır. Çünkü bilgisi yoktur.
    Son günlerde bu tür şarlatanlara gelişmiş Bilim dünyası savaş açmıştır.
    "Steve project" bu savaşın son kampanyalarından biridir.

    Big bangi keşfeden Steven Hawkingin bile bu kampanyaya imza attıgını biliyormusunuz??

    Harun yahya Evrimi falan çürütememiştir.
    Bu adam sadece inandırdıgı insanların beyinlerini çürütmüştür..


    son olarak:
    evrimi çürütmekle, çürüttüğünü zannetmek aynı şey değildir.

    Harun yayha sizleri inandırabilmiştir
    peki ya evrimden anlayan bu kadar bilim adamını???


    Kaynaklarım:

    Evrimle ilgili
    http://www.pbs.org/wgbh/evolution/

    Hynin gerçek Yüzü(Hocasından)
    http://19.org/index.php?id=66,193,0,0,1,0

    Steve Project
    http://www.ncseweb.org/article.asp?category=18

    önerdiğim kişiler (Türk bilim adamlarından)
    Ali Demirsoy,Yaman örs, Ümit Sayın
    Tubitak yayınları

    not: Slogan tarzı bizlere herhangi bir bilgi katmayan yazıları, ve copy&paste yazıları ciddiye alamam.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zero01 -- 10 Nisan 2005, 11:53:42 >




  • şunu unutmayalım ki Darwin ne kadar papaz da olsa,bezelyeler ile ilk melezlemeyi yapan f açılımlarının kalıtımsal derecelerini ortaya çıkaran ,kromozom ve farlkı allel gen olgusunu ortaya çıkmasını sağlayan ,genetik varyasyonun ne denlei değişkenlik gostermesinin mantıksal açıklamasını yapmaya çalışan bir adam dı,yani genetik biliminin ,ıslahın temel taşlarını ortaya koyanlardan birisi idi...
  • Kardeş sen evrim masalının altında yatan asıl niyeti biliyormusun? Bugün o teoriyi hala canlı tutmaya çalışan insanların asıl niyeti ateizmi yaymaktır! Bunu iyi bil. Çünkü dinine bağlı bir insan kolay kolay kontrol edilemeyen insandır! akıllıdır da!

    Bana bir tane ara form gösterebilir misin?
    Herhalde balığın yumurtasından direk kurbağa çıktı diyebilecek halde değilsin! İllaki bi arada kalan hayvan cinsleri olmalıdır! Hem madem canlılar evrimleşiyor, neden hala evrimleşmeyen hayvanlar var? Örneğin balık evrimle timsah ordanda ne biliyim kanguru olmuşsa neden hala balıklar yaşamakta? Okadar deniz kirliliğine rağmen hala çıkamadılar mı dışarı? Ve günümüz insanıyla hiçbir farklılık göstermeyen binlerce yıllık insan iskeletlerine ne diyeceksin?

    Kardeş lütfen kısmen ortama uyum sağlama özelliği ile evrimi karıştırmayalım




  • quote:

    Orjinalden alıntı: GurkanLee

    Kardeş sen evrim masalının altında yatan asıl niyeti biliyormusun? Bugün o teoriyi hala canlı tutmaya çalışan insanların asıl niyeti ateizmi yaymaktır! Bunu iyi bil. Çünkü dinine bağlı bir insan kolay kolay kontrol edilemeyen insandır! akıllıdır da!

    Bana bir tane ara form gösterebilir misin?
    Herhalde balığın yumurtasından direk kurbağa çıktı diyebilecek halde değilsin! İllaki bi arada kalan hayvan cinsleri olmalıdır! Hem madem canlılar evrimleşiyor, neden hala evrimleşmeyen hayvanlar var? Örneğin balık evrimle timsah ordanda ne biliyim kanguru olmuşsa neden hala balıklar yaşamakta? Okadar deniz kirliliğine rağmen hala çıkamadılar mı dışarı? Ve günümüz insanıyla hiçbir farklılık göstermeyen binlerce yıllık insan iskeletlerine ne diyeceksin?

    Kardeş lütfen kısmen ortama uyum sağlama özelliği ile evrimi karıştırmayalım

    bu kime idi




  • quote:

    Orjinalden alıntı: athloon


    quote:

    Orjinalden alıntı: GurkanLee

    Kardeş sen evrim masalının altında yatan asıl niyeti biliyormusun? Bugün o teoriyi hala canlı tutmaya çalışan insanların asıl niyeti ateizmi yaymaktır! Bunu iyi bil. Çünkü dinine bağlı bir insan kolay kolay kontrol edilemeyen insandır! akıllıdır da!

    Bana bir tane ara form gösterebilir misin?
    Herhalde balığın yumurtasından direk kurbağa çıktı diyebilecek halde değilsin! İllaki bi arada kalan hayvan cinsleri olmalıdır! Hem madem canlılar evrimleşiyor, neden hala evrimleşmeyen hayvanlar var? Örneğin balık evrimle timsah ordanda ne biliyim kanguru olmuşsa neden hala balıklar yaşamakta? Okadar deniz kirliliğine rağmen hala çıkamadılar mı dışarı? Ve günümüz insanıyla hiçbir farklılık göstermeyen binlerce yıllık insan iskeletlerine ne diyeceksin?

    Kardeş lütfen kısmen ortama uyum sağlama özelliği ile evrimi karıştırmayalım

    bu kime idi



    Kendi görüşü olmadığı halde bilgi eksikliğinden darwinin ve onu kullananların tuzağına düşmüş olan herkese...




  • darwin teorisi çürütülmüştür.inancı olmayanlar hala darwin'e inanabilirler.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: athloon

    şunu unutmayalım ki Darwin ne kadar papaz da olsa,bezelyeler ile ilk melezlemeyi yapan f açılımlarının kalıtımsal derecelerini ortaya çıkaran ,kromozom ve farlkı allel gen olgusunu ortaya çıkmasını sağlayan ,genetik varyasyonun ne denlei değişkenlik gostermesinin mantıksal açıklamasını yapmaya çalışan bir adam dı,yani genetik biliminin ,ıslahın temel taşlarını ortaya koyanlardan birisi idi...


    ya senin dediklerini yapan mendel değil miydi yoksa benmi yanlış hatırlıyorum. ayrıca mendel de bir papazdı
  • quote:

    Orjinalden alıntı: serkaf


    quote:

    Orjinalden alıntı: athloon

    şunu unutmayalım ki Darwin ne kadar papaz da olsa,bezelyeler ile ilk melezlemeyi yapan f açılımlarının kalıtımsal derecelerini ortaya çıkaran ,kromozom ve farlkı allel gen olgusunu ortaya çıkmasını sağlayan ,genetik varyasyonun ne denlei değişkenlik gostermesinin mantıksal açıklamasını yapmaya çalışan bir adam dı,yani genetik biliminin ,ıslahın temel taşlarını ortaya koyanlardan birisi idi...


    ya senin dediklerini yapan mendel değil miydi yoksa benmi yanlış hatırlıyorum. ayrıca mendel de bir papazdı


    yok böyle bişley ya darwini papaz yaptılar.o mendel söylemiş oılayım+10000000000000000000000000




  • quote:

    Orjinalden alıntı: marloncorleone


    quote:

    Orjinalden alıntı: serkaf


    quote:

    Orjinalden alıntı: athloon

    şunu unutmayalım ki Darwin ne kadar papaz da olsa,bezelyeler ile ilk melezlemeyi yapan f açılımlarının kalıtımsal derecelerini ortaya çıkaran ,kromozom ve farlkı allel gen olgusunu ortaya çıkmasını sağlayan ,genetik varyasyonun ne denlei değişkenlik gostermesinin mantıksal açıklamasını yapmaya çalışan bir adam dı,yani genetik biliminin ,ıslahın temel taşlarını ortaya koyanlardan birisi idi...


    ya senin dediklerini yapan mendel değil miydi yoksa benmi yanlış hatırlıyorum. ayrıca mendel de bir papazdı


    yok böyle bişley ya darwini papaz yaptılar.o mendel söylemiş oılayım+10000000000000000000000000


    ama darwinde gerçekten papzmış




  • SAYGI BİZDEN ZERO01

    quote:

    Birşeyi Yarım bilmek, hiç bilmemekten daha kötüdür




    quote:

    1-)Evrim, başlangıçla ilgilenmez. Belli süreçlerle ilgilenir. evrenin asla tesadufen oluştugunu söylemez. Bu tamamen bir çarpıtmadır.. Tesaduf kavramı, Evrimin ilgi alanının dışındadır. çünkü Niçin sorusu ile Bilim değil Felsefe ilgilenir.


    Ne demek evrim başlangıçla ilgilenmez.
    Evrim hayatın nasıl başladığına dair bizlere bilgiler verir !
    Mesela ilk canlı hayatı uzaydan gelmiş olabilir der. (çok az evrimci)

    Diğerleri ise milyonlarca yıl içerisinde bir hücrenin oluştuğundan bahseder ve bu hücre çoğalarak bugünkü canlıların temelini teşkil eder der.

    EVRİM TEORİSİNİN TEMELİ ise tesadüfe (rastlantı) ve kendi kendine oluşuma bağlıdır.

    en basitinden tübitak yayını olanhttp://www.haberbilgi.com/bilim/evrim/darwin.html şu yazıda bile onlarca rastlantı kelimesi geçer ki bu yazıda ilk hücre ile alakalı bir açıklama yoktur.

    yani kısaca ve öz olarak evrim teorisinin temeli Kainatta hüküm süren bir irade değil de tesadüfler zinciri ve kendi kendine oluşumdur. (ZERO01 : bana mesnedi kendikendine oluşlum veya rastlantı (tesadüf) olmayan bir kaynak gösterir misin? verdiğin site pek ayrıntılı değil mümkünse türkçe olsun )

    quote:

    2-)Evrim asla insanın maymundan, böcekten geldiğinin söylemez.. HY gibi şarlatanların sözcük oyunlarından başka bişey değildir bu. Deney ve Gözlemler yoluyla vucudumuzda ortak atalardan kalma paylaştıgımız , benzerlikler oldugunu gösterir
    .

    Evrim öyle birşey söylemez tabii ama bir zamanlar Darwin söylemiş hatta bazıları da (Lamark gibi) zürafanın boyunun yüksek dallara uzanma isteği ile uzadığını söylemiştir. Başka yüksek dallara uzanmak isteyen (keçi, antilop) hayvanlar olmamış gibi...

    quote:

    4-)Evrim, evet Allahın varlıgını reddeder. Ama tanrınınkini asla. C. Darwin bu araştırmasıyla 5000 yıllık doğmatiklerin tamamını tek kalemde yıkmıştır. Ünlü Oxford tartışması olaya son noktayı koymuştur diyebiliriz
    .

    Evrim hem Allah ın hem de Tanrının varlığını redderek yaşamın kaynağını tesadüfler sürecine vermektedir. (bu konuda da iyi bir kaynak gösterirsen üzerinden gidebiliriz ZERO01 kardeş)

    quote:

    5-) Evrim yıkılmış falan değildir. Aksine; Bilim dünyası, Biyologlar, paleontologlar ve doğabilimciler tarafından kabul görür.


    Evrim yıkılmış değil çökmüştür. Bir zamanlar Darwin dış görümnüş itibari ile insana benzettiği maymunları insanın atası olarak bilim dünyasına sunmuş fakat günümüz genetik uzmanları sadece dış görünüşe bakarak insanın maymundan gelemeyeceğini genetik olarak aralarında dağlar kadar fark olduğunu görmüşlerdir.

    quote:

    son olarak:
    evrimi çürütmekle, çürüttüğünü zannetmek aynı şey değildir.


    Evrim teorisi değil masalı artık günümüz sorularına cevap verememektedir.

    Hayatın başlangıcına ışık tutan teori olarak önümüze sürülen teori binlerce sorulara cevap bile verememektedir.

    Sen zero01 kardeş bile evrim hayatın başlangıcı ile ilgilenmez diyerek kestirip atmışsın...halbuyseki btün evrim kaynaklarında nükleik asitlerin proteinlerin nasıl oluştuğuna dair yazılar vardır...

    evrim teorisi şu sorulara cevap veremez....

    - Evrim teorisi ilk canlının nasıl ortaya çıktğını açıklayamaz.
    - Evrim teorisi bu kadar farklı canlıların otaya çıkması , milyonlarca canlının birbiri içerisinde düzeni bozmadan devam etmesini açıklayamz.
    - Evrim teorisi, bilim adaptasyon, mutasyon ve selksiyon ile türden türegeçişin olmadığını söylerken, türden türe geçişin mesnedini yapamaz.


    EVRİM TEORİSİ MASALDIR, MASAL BİLE OLAMAZ ÇÜNKÜ ONA ÇOCUKLAR BİLE İNANMAZ...




  • Konuya başlamadan önce:
    Ülkemizde Evrime inanmayan adam akıllı Bilim adamı olmayınca ; çürütmek haliyle Hacı-Hoca takımına kalmaktadır. Bu yüzden evrimin, Zekeriya beyaz, adnan oktar gibi din adamları tarafından çökertilme çabaları oldukça normaldir


    1-)Son zamanlarda farkına vardıgım olay, inançlıların genellikle bilimin henuz çözemediği olayları kendilerine referans kabul edip. Bu bilinmezliği birer kanıt olarak sunmaya çalışmalarıdır..
    Oysaki bilim salt "Gözlem ve deneylerle elde edilen bilgiler bütünüdür"

    quote:

    Evrim teorisi değil masalı artık günümüz sorularına cevap verememektedir.

    Hayatın başlangıcına ışık tutan teori olarak önümüze sürülen teori binlerce sorulara cevap bile verememektedir.

    Sen zero01 kardeş bile evrim hayatın başlangıcı ile ilgilenmez diyerek kestirip atmışsın...halbuyseki btün evrim kaynaklarında nükleik asitlerin proteinlerin nasıl oluştuğuna dair yazılar vardır...

    evrim teorisi şu sorulara cevap veremez....

    - Evrim teorisi ilk canlının nasıl ortaya çıktğını açıklayamaz.
    - Evrim teorisi bu kadar farklı canlıların otaya çıkması , milyonlarca canlının birbiri içerisinde düzeni bozmadan devam etmesini açıklayamz.
    - Evrim teorisi, bilim adaptasyon, mutasyon ve selksiyon ile türden türegeçişin olmadığını söylerken, türden türe geçişin mesnedini yapamaz.



    Bundan yıllar önce ilk insan düşünmeye başladıgında..
    "YAĞMUR NASIL YAĞIYOR?"
    "DEPREM NEDİR DUNYA NEDEN SALLANIR?"
    "GÜNEŞ NEDİR?"

    gibi sorular sormus ve cevabını bulamadıkça Tanrı kavramını yaratmıştır.
    Günümüzde ise bilim bunlara net cevaplarını vermiştir.

    Şimdilerde ise aynı insanlar yani bizler
    "PEKİ İLK CANLI NASIL OLUŞTU ?"
    "DUNYA NASIL OLUŞTU?"
    "EVREN NEDİR?"

    gibi sorular soraraktan tarihi tekerrur ettirmekteyiz...

    Newtoonunda dediği gibi "insan çaresiz oldugu için Tanrıya inanır"

    Bilim ergeç ,meşalesiyle karanlıkları aydınlatcak, bilinmeyenleri çözecektir.




    2-)
    quote:

    Ne demek evrim başlangıçla ilgilenmez.
    Evrim hayatın nasıl başladığına dair bizlere bilgiler verir !
    Mesela ilk canlı hayatı uzaydan gelmiş olabilir der. (çok az evrimci)

    Diğerleri ise milyonlarca yıl içerisinde bir hücrenin oluştuğundan bahseder ve bu hücre çoğalarak bugünkü canlıların temelini teşkil eder der.

    EVRİM TEORİSİNİN TEMELİ ise tesadüfe (rastlantı) ve kendi kendine oluşuma bağlıdır.


    Belli doğa yasalarını ve fizik kurallarını hiçe sayaraktan sadece tesadufu evrim zannetmek bence sizlerin sürekli yanıldıgınız noktalardan biridir.
    Bu konuda Richard Dawkinsin KÖR SAATÇİ romanı oldukca açıklayıcıdır.

    Evrimi salt tesaduften sayan benzer sözcük oyunlarını big bang teoremi içinde kullanılmaktadır:

    örğ:
    (Harun yahya evrenin yaratılışı kitabı)
    Big bang bir patlama olduguna göre....bir buğday ambarına atılan bir el bombasının, buğdayları toplayıp, düzenli balyalara sarıp üst üste istiflemesi kadar "anormal" bir durumdur

    Burdaki çarpıtma ilk bakışta oldukça etkileyici ve ikna edicidir.
    Oysaki Big bang kalabalığa atılan bir el bombası değil. Evrende , cosmos ve maddenin belli fizik kuralları içerisinde genişlemesidir..
    Ne varki , Big bangi keşfeden Steven hawking bile evrimi kabul etmekle kalmaz, son gunlerde
    anti-evrimcilere karşı çıkartılan "Steve Project" kampanyasına destek verir (bknz. STEVE PROJECT)

    yeniden belirtttiğim gibi sözcük oyunları evriminin yanlış anlaşılmasına sebebiyet verdiği için üzerinde dikkat edilmesi gereken asıl husus budur.


    3-)

    quote:

    Evrim hem Allah ın hem de Tanrının varlığını redderek yaşamın kaynağını tesadüfler sürecine vermektedir. (bu konuda da iyi bir kaynak gösterirsen üzerinden gidebiliriz ZERO01 kardeş)


    Evrim teolojik yaratıcıların bütününü yıkmıştır. . işte bu yüzden inançlı kişiler tarafından pek fazla kabul edilenemez. Bunu normal karşılıyorum...
    Buna karşın;
    Son olarak bundan yaklaşık 4 sene evvel papa yani Vatikan evrimi resmen kabul etmiştir.
    kaynak: National Academy of Sciences, "Evolution and Creationism"



    sevgili deep kardeşim..Senle bilimden oldukca bahsettik...
    peki sence... evrim bilimsel değilse ;

    "Adem-Havva, 6 günde yaratılış, nuh tufanı" mı bilimsel.

    sence bir bilim adamı bunlara inanırmı ???




    Kaynaklarım:

    1-) Richard Dawkins - Kör saatçi

    2-) HY . evrenin yaratılışı

    3-) National Academy of Sciences, "Evolution and Creationism"


    Son olarak : "LEYLEKLERLE GELMEDİMKİ , AZRAİLLE ÖLECEĞİM...."

    yazıların için
    teşekürler deep.

    saygılar..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zero01 -- 11 Nisan 2005, 16:16:37 >




  • zero01 kardeş;

    gayet güzel açıklamalar yazmışsın.

    senin cevaplarını quote yaparak devam ettirmek biraz görüntü kirliliğine sebep olabilir onun yerine ben sana soru sorayım sen cevap ver.

    1. bana diğer evrim kitaplarında geçtiği gibi ilk hücrenin oluşumunu anlatır mısın?

    2. Evrim teorisinin temelini teşkil eden kendi kendine oluşum ve rastlantıyı nsıl izah ediyorsun?

    3. Canlılığın kaynağı ne?


    Bu 3 soruda evrim teorisi tökezlemiştir. Çünkü özellikle 2. soru evrim teorisini savunanlar ile inançlı insanlar arasında kavganın sebebidir.

    İnançlı insanların düşüncesinde böyle bir kainatın kendikendine veya bir tesadüfün eseri olamayacağı düşüncesi hakimdir.

    Bu durum ise insanı ister istemez bir Tanrı bulma çabasına itmiştir.

    Haddi zatında bu normal bir insanın düşüncesi olmakla beraber Müslümanlar Peygamber ve Kur an vasıtası ile Allah ın varlığı konusunda gayet emindirler ve taşları yerli yerine oturtarak her soruya cevap verirler.

    Nereden geliyoruz, dünyanın anlamı ne, öldükten sonra ne olacak, ruh var mı yok mu...

    İşte bu sorulara pozitif bilim bugün cevap verememiş ancak 14 asır önce
    gelen Kur an cevap vermiş hala cevapları da geçerlidir.

    Meseleyi din çerçevesinde ele almamak lazım. En azından şimdilik.

    bu yüzden bana 1 2 3 nolu soruların cevabını kaynak belirterek yazarsan
    daha somut veriler üzerinde konuşmuş oluruz.

    BENİM VE BÜTÜN EVRİM TEORİSİNE KARŞI ÇIKANLARIN EN BÜYÜK İTİRAZI (HAKLI OLARAK) KAİNATTAKİ DÜZENİ VE CANLILAR ARASINDAK, DÜZENİ KENDİ KENDİNE OLUŞUM VE RASTLANTI İLE AÇIKLAMASIDIR.

    BU 3 SORUYA EK OLARAK KENDİKENDİNE OLUŞUM VE TESADÜF (RASTLANTI) İLE OLUŞUM KONUSUNUN OLABİLECEĞİNİ DE BANA İZAH EDERSEN SEVİNİRİM.




  • (Ah ben evimde olacaktım, burada (istanbulda) internet kahvesi köşelerinde lafları nasıl toparlayıp yazabilirim ki)

    Buradaki dindar arkadaşlara ayrıca teşekkür ediyorum, tartışırken kaliteyi düşürmedikleri için ve de öğrenmeye, fikre ve tartışmaya önem verdikleri için.

    Bir kere darvin çok zekibir insan, filozof bir babanın oğlu, dünyayı dolaşarak evrim teorisi hakkında son derece mantıklı kanıtlar bulmuş ve bunları yayınlamıştır. Ama bir tek eksiği vardı, genetik bilgisinden yoksundu ve fikirlerini "genetik" ile destekleyemiyordu. Ayrıca politik davranıp torisini sağlamlaştıracak yollara gitmiyordu bu da onun "doğru olan" teorisinin kolaylıkla çürütülmesine" çürütüldüğünü zannedilmesine neden oluyor.

    Bugün evrim teorisi çürütülmüş felan değildir, koskoca biyoloji bilimi onun üzerine kurulmuştur. Evrim teorisi çürütüldü diyenler hiç uydudan DISCOVERY CHANNEL ya da diğer belgesel kanallarını seyretmezler mi. Baksınlar bakalım gerçekten çürütülmüş mü? Bazı dini kanallarda konuşmaların üzerine dublaj yapılıp "evrimleşmiştir" kelimesi yerine "yaratılmıştır" kelimesi kulanılıyor, çoğu zaman da metinde olmayan dini ifadeler sokuşturuluveriyor araya.... Arkadaşlar bu gerçekten yapılıyor siz de biliyorsunuz, Bunu dinleyenler de sanki "evrim teorisi çürütülmüş" zannediyor.

    Evrim teorisinin; "ilk hücrenin oluşumunu"; "kendi kendine oluşum ve rastlantıyı" ve canlılığın kaynağının ne olduğunu" açıklayamadığı iddia ediliyor.

    Bilim adamları tarafından bu sorulara bir açıklama getirilmiştir. Fakat açıklamalardan tatmin olmayanlar olabilir. İnanmayanlar olabilir. Bu onların en doğal hakkıdır.

    Fakat ne zaman ki kalkıp, tanrıya inanmayanları beyinsizlikle v.b. suçlayıp onlara hakaret etme yoluna giderlerse, benim de bir çift lafım olacak.

    Madem evrim size göre ilk hücrenin oluşumunu v.b. açıklayamıyor ve karşı görüş olarak ta Allah yarattı diyorsunuz. O zaman siz açıklayın bakalım Allah insanı nasıl yaratmıştır?... Allah nasıl yoktan var ediyor?... Allah öldükten sonra insanları tekrar nasıl diriltecek?...Allah nereden geldi?... Allah'tan büyük ne vardır?...
    (Madem Allah varsa, onu da yaratan ondan daha büyük bir şey daha olması lazım öyle değil mi?...)

    Şimdi hemen "o nasıl laf" felan diyeceksiniz, hemen içinizden küfür etmeye başlayacaksınız.
    Madem siz açıklayamıyorsunuz, ve bu soruların sorulmasını dahi saçma buluyorsunuz, o zaman da ben inanmak zorunda değilim, bilmem anlatabildim mi...

    Bu soruların cevaplanmayacağını düşünüyorsak, neden evrenin de cevaplanamaz bir soru olduğunu, başlangıcının ve sonunun olmadığını ve bunun için bir yaratıcıya ihtiyacı olmadığını düşünmeyelim.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    (Ah ben evimde olacaktım, burada (istanbulda) internet kahvesi köşelerinde lafları nasıl toparlayıp yazabilirim ki)

    Buradaki dindar arkadaşlara ayrıca teşekkür ediyorum, tartışırken kaliteyi düşürmedikleri için ve de öğrenmeye, fikre ve tartışmaya önem verdikleri için.

    Bir kere darvin çok zekibir insan, filozof bir babanın oğlu, dünyayı dolaşarak evrim teorisi hakkında son derece mantıklı kanıtlar bulmuş ve bunları yayınlamıştır. Ama bir tek eksiği vardı, genetik bilgisinden yoksundu ve fikirlerini "genetik" ile destekleyemiyordu. Ayrıca politik davranıp torisini sağlamlaştıracak yollara gitmiyordu bu da onun "doğru olan" teorisinin kolaylıkla çürütülmesine" çürütüldüğünü zannedilmesine neden oluyor.

    Bugün evrim teorisi çürütülmüş felan değildir, koskoca biyoloji bilimi onun üzerine kurulmuştur. Evrim teorisi çürütüldü diyenler hiç uydudan DISCOVERY CHANNEL ya da diğer belgesel kanallarını seyretmezler mi. Baksınlar bakalım gerçekten çürütülmüş mü? Bazı dini kanallarda konuşmaların üzerine dublaj yapılıp "evrimleşmiştir" kelimesi yerine "yaratılmıştır" kelimesi kulanılıyor, çoğu zaman da metinde olmayan dini ifadeler sokuşturuluveriyor araya.... Arkadaşlar bu gerçekten yapılıyor siz de biliyorsunuz, Bunu dinleyenler de sanki "evrim teorisi çürütülmüş" zannediyor.

    Evrim teorisinin; "ilk hücrenin oluşumunu"; "kendi kendine oluşum ve rastlantıyı" ve canlılığın kaynağının ne olduğunu" açıklayamadığı iddia ediliyor.

    Bilim adamları tarafından bu sorulara bir açıklama getirilmiştir. Fakat açıklamalardan tatmin olmayanlar olabilir. İnanmayanlar olabilir. Bu onların en doğal hakkıdır.

    Fakat ne zaman ki kalkıp, tanrıya inanmayanları beyinsizlikle v.b. suçlayıp onlara hakaret etme yoluna giderlerse, benim de bir çift lafım olacak.

    Madem evrim size göre ilk hücrenin oluşumunu v.b. açıklayamıyor ve karşı görüş olarak ta Allah yarattı diyorsunuz. O zaman siz açıklayın bakalım Allah insanı nasıl yaratmıştır?... Allah nasıl yoktan var ediyor?... Allah öldükten sonra insanları tekrar nasıl diriltecek?...Allah nereden geldi?... Allah'tan büyük ne vardır?...
    (Madem Allah varsa, onu da yaratan ondan daha büyük bir şey daha olması lazım öyle değil mi?...)

    Şimdi hemen "o nasıl laf" felan diyeceksiniz, hemen içinizden küfür etmeye başlayacaksınız.
    Madem siz açıklayamıyorsunuz, ve bu soruların sorulmasını dahi saçma buluyorsunuz, o zaman da ben inanmak zorunda değilim, bilmem anlatabildim mi...

    Bu soruların cevaplanmayacağını düşünüyorsak, neden evrenin de cevaplanamaz bir soru olduğunu, başlangıcının ve sonunun olmadığını ve bunun için bir yaratıcıya ihtiyacı olmadığını düşünmeyelim.





    +10000.....




  • Abi bu ne güzel bi konu yaw. Tartış tartış bitmio sonsuz döngü Soru, yeni bi soru doğuruyo sonra farketmeden olay aynı soruya dönüo, sora gene baştan başlıo. Güzel döngü nese bozmayalım döngüyü ;


    Deep bak zero01 bi sayfa yazı yazmış inancınızı bilenemeyenlerle destekliosunuz die sen gidip gene bilinemeyenlerden sormuşsun ayıp ayıp Daha o çeptıra gelmedik



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tyrael -- 11 Nisan 2005, 19:07:14 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Tyrael

    Abi bu ne güzel bi konu yaw. Tartış tartış bitmio sonsuz döngü Soru, yeni bi soru doğuruyo sonra farketmeden olay aynı soruya dönüo, sora gene baştan başlıo. Güzel döngü nese bozmayalım döngüyü ;


    Deep bak zero01 bi sayfa yazı yazmış inancınızı bileneyenlerle destekliosunuz die sen gidip gene bilinemeyenlerden sormuşsun ayıp ayıp Daha o çeptıra gelmedik







  • Alıntıdır:
    burdaki tartışmaları içeren kısmını aldım
    tamamına bakmak isterseniz
    http://www.geocities.com/ateizmvedin/faq.html


    Evrende düzen var, canlılık var. Bu düzen nasıl kendiliğinden ortaya çıkabilir? Evren nasıl sahipsiz olabilir?

    Evren için kaos değil kozmos denir zaten. Yani adında bile düzen var. Bize düzenli gözüktüğü açık evrenin. Fakat ortada hala 3 sorun var:

    1) Bütünü kaotik olan sistemlerin bile kurallara uyan (düzenli) alt parcalarının olabildiği saptanmış. Evrenin daha üst bir kaosun düzenli bir alt parçası olması teorik olarak mümkün.

    2) Evren düzenlidir, doğru, ama düzenin ille de bir zekadan çıkması gerektiği mantıksal olarak gösterilemez. Hiçkimse düzenin ille de zeka gerektirdiğini mantıksal olarak kanıtlayamaz. Bize düzen zeka gerektirirmiş gibi geliyor olsa da, bu pekala günlük düşünce alışkanlıklarımızdan ve şartlanmalarımızdan kaynaklanıyor olabilir. Şartlanmalarımızın bizi yanılttığı durum bilimde az değildir ve bir şeyin bize "öyleymiş gibi" geliyor olması hiçbir zaman bir bilimsel kanıt değildir.

    3) Evrendeki düzenin zeka gerektirdiği kabul edilse bile, bu zekanın belli bir dinin, ya da açıklamanın önerdiği zeka olması şart değildir. Bu zeka birden fazla olabilir, çok değişik formlarda olabilir, vs.

    Ayrıca, "Evrenin bir sebebi olmalı" demek, bu sebep Tanrı olmalıdır demek değildir. Kisacası, teist kesim ne yaparsa yapsın duzen akıl yürütmesinden giderek hipotezlerini kanıtlayamaz.



    Eger bir sonucu, bir öncül önermeden doğrudan dedüktif akıl yürütmeyle çıkaramıyorsam, o önerme a priori doğru değildir, dolayısıyla kanıt gerektirir. Yani "Düzen=Zeka" gibi bir denklemi mantıksal olarak yazamıyorsam, ya da başka bir ifadeyle, "zeka" denen kavramı "düzen" denen kavramın tanımının içinden çikaramıyorsam, bu zekanın mantıksal olarak düzenden doğrudan çıkarılamayacağını gösterir. Dolayısıyla, ortada bir kanıtlama yükümlülüğü vardır. Düzenin zeka gerektirdiğini söyleyenlerin sırtına binen bir kanıtlama yükümlülüğü.



    "Başka nasıl olacak ki?" demeyin. Başka bir yolunu sizin zihniniz göremiyorsa, bu başka bir yolu olamayacağı anlamına gelmez. İnsan zihni örneklere göre işler ve örneğini görmediği birşeyi kavramakta güçlük çeker. Teist de, zekadan çıkmamış bir düzeni günlük hayatımızda pek görmediğimiz için, bunun olamayacağını düşünür.



    Bu yüzden günümüzde bilim adamları daha dikkatliler. İyi bir bilimsel yöntem geliştirmişler ve bir şey eğer öncülünden mantıksal olarak dedüktif bir akıl yürütmeyle çıkarılamıyorsa, bu şey doğru kabul edilemez, kanıt gerektiren hipotezler listesine eklenir. Düzenin zekadan çıkıp çıkmaması konusunda olduğu gibi.



    Her şeyin bir sebebi olduğuna göre, ilk şeyin sebebi Tanrı olmak zorunda değil midir?

    Her şeyin bir sebebi varsa, ilk şeyin sebebi nedir? İlk sey eğer evrenin ortaya çıkışıysa, onun da sebebi Tanrıdır şeklindeki yaygın düşünce tarzı gecersiz bir mantık yürütmedir. Burada hemen akla "Peki Tanrı'nın sebebi neydi?" sorusu gelir. Nitekim küçük çocuklar genellikle sorarlar bu soruyu Tanrı konusunda. Zihinleri açıktır çünkü henüz. Şartlanmamıstır. "Tanrı'nın sebebi yoktur" veya "Tanrı kendi kendisinin sebebidir" açıklaması geçerli bir açıklamaysa, o zaman "Peki evrenin sebebini niye merak ediyorsun?" sorusu akla gelir. Belki de 'Evrenin sebebi yoktur' veya 'Evren kendi kendisinin sebebidir?'. Eğer evrenin sebebini merak etmek geçerli bir mantık yürütmeyse, Tanrı'nın sebebini merak etmek niye geçerli değil? Onun da sebebi daha büyük bir Tanrı, o Tanrı'nın da sebebi ondan büyük başka bir Tanrı dersem, bunun sonu gelir mi? Eğer bir açıklama yapabilmek için bir yerde durulması gerekiyorsa, o zaman nerede duracaklarına nasıl karar veriyorlar? Neden evrenin sebebinde değil de, Tanrı'nın sebebinde duruyorlar?



    Harun Yahya ve BAV'ın sitelerinde evrim teorisinin çöktüğü, bu teorinin ateizmin dayanağı olduğu, dolayısıyla ateizmin de çöktüğü söyleniyor. Bu konuda da bir sürü bilimsel alıntılar vermişler. Bunlara rağmen ateizmi nasıl savunabiliyorsunuz?

    Her şeyden önce, evrim ateizmin dayanağı değildir. Ateizm evrim teorisinden önce de vardı ve onunla birlikte doğmamıştır. Evrim teorisi bilimin yapıtaşlarından olan önemli bir teoridir ve yeryüzünde hayatın ortaya çıkışını ve çeşitlenmesini herhangi bir doğaüstü gücün müdahalesi fikrine gerek kalmadan başarıyla açıklayabilmektedir. Fakat bu teori bilimin bir teorisidir ve ateizmle ilgisi yoktur. Batı'da evrimi kabul eden pek çok inançlı kişi bulunmaktadır. Hatta Vatikan'daki Katolik kilisesi, bir süre önce bu konuda bir açıklama yapmış ve evrim teorisini kabul ettiklerini ve bu teorinin hristiyanlık inancıyla çelişmediğini beyan etmişlerdir.



    Fakat, evrim teorisinin yeryüzündeki canlılık ve özel olarak insanoğlunun ortaya çıkışıyla ilgili açıklamaları üç büyük dinin kutsal metinleriyle bağdaşmadığı için, doğal olarak pek çok dinsel kurumun bu teoriye karşı şiddetli tepkisi bulunmaktadır.



    Türkiye'de yaratılışçılık akımını yaygınlaştıranlar Harun Yahya ve BAV (Bilim Araştırma Vakfı) olmuştur. Pek çok eserini Harun Yahya takma adıyla yazan bu kurum, eserlerini Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı ve kilise bağlantılı olan ICR (Institute for Creation Research) kurumunun çarpıtılmış ve sahte bilim örneği içeren bol miktardaki yazılarını türkçeye çevirerek hazırlamaktadır.



    ABD'de kilise kaynaklı çok sayıda "Scientific Creationism" (Bilimsel Yaratılışçılık) kurumu bulunmaktadır. İyi finanse edilmiş bu kurumlara ait kitap ve web sayfalarında özellikle evrim teorisi aleyhinde çok sayıda çarpıtılmış ve yanlış bilgi içeren ifadeler bulunmaktadır. Bilimsel görünümlü ve hatta bazı bilim adamlarından alıntılar içeren bu kaynakların aslında gerçek bilim dünyasıyla bir ilgisi yoktur. Batı'da bilim adamları kendi yazılarından çarpıtılmış alıntılar yapan ve zaman zaman kendilerini evrim karşıtıymış gibi gösteren bu tip yaratılışçı yayınları kınayan kamuoyu açıklamaları yapmaktadırlar sık sık. Yaratılışçı kesim, neredeyse 100 yıldır ABD'de evrim teorisinin ders kitaplarından çıkartılması ve yerine dinsel yaratılışçılık öğretisinin konulması için uğraşmakta, fakat zaman zaman Alabama gibi bazı muhafazakar eyaletlerde yerel başarılar elde etseler de, talepleri üst mahkemeler tarafından her seferinde reddedilmektedir.



    Dolayısıyla, yaratılışçılık akımı, batı dünyasında bilimsel bir uğraş sayılmamakta ve ciddiye alınmamaktadır. Hele de Avrupa'da yaratılışçılığın etkisi çok daha azdır. Fakat protestan kilisesinin maddi gücü tarafından desteklenen Amerikan yaratılışçılığı, bilimin aşırı özelleşmiş bir alan olduğu günümüzde, özellikle muhafazakar yörelerde ortalama vatandaş üzerinde etkili olabilmektedir. Fakat buna rağmen bilimsel kamuoyunun güçlü olduğu batı ülkelerinde bu konunun eğitim sistemini etkileyecek ve kitlelere zarar verecek boyuta ulaşmasına engel olunmuştur. Asıl sorun ülkemiz gibi bilimin ve bilimsel kamuoyunun güçlü olmadığı ülkelerde bu akımın sebep olduğu sorunlardır. Özellikle Harun Yahya ve BAV, son 20 yıldır ülkemizde hemen hemen hiçbir engelleme girişimiyle karşılaşmadan, özellikle yeni yetişen nesle kolayca ulaşmakta ve bilimin halka indirilemediği ve yeterince bilinmediği toplumumuzda, bilimsel konularda insanların beynini yanlış ve çarpıtılmış bilgilerle doldurmaktadır.



    (Harun Yahya ve BAV'ın sitelerinde yer alan bazı sahte ve çarpıtılmış bilimsel alıntı örnekleri için sitemizdeki "Sahte Alıntılar" yazısına bakabilirsiniz).



    Niye bu kadar çok bilim adamı dinsizdir?

    Bilimin yöntemini yeteri kadar bilen ve özümleyen kişi bunun sebebini anlamakta güçlük çekmez. Bilimde yeni bilgi bulmaktan çok doğru bilgiyi yanlış bilgiden ayıklamak önemlidir. Bilim tarihinde en çok çaba buna gitmiş ve en fazla zorluk bu konuda çekilmistir.



    Bu yüzden bilimin yöntemiyle ilgili kafa yoran bilim adamları bu konularda önlemler alma gereği duymuşlar ve örneğin "yanlışlanabilirlik" gibi kavramlar geliştirmişlerdir. Bir bilginin "yanlışlanabilir" olması, yanlışsa yanlışlığının ortaya çıkarılabilir olması demektir. Örneğin "Dışarıda yağmur yağıyor" yanlışlanabilir bir önermedir, çünkü eğer yanlışsa, yani dışarıda yağmur yağmıyorsa, bunu anlamak için pencereden bakmak yeterlidir. Fakat örneğin "Ölümden sonra hayat vardır" önermesi yanlışlanabilir değildir. Çünkü eğer yanlışsa, bunu ortaya çıkarmak mümkün değildir. Dolayısıyla bu bilimsel bir önerme değildir. Bugün artık herhangi bir iddiayı bilimde bu ve buna benzer yöntemlerle test edip, bilimsel olup olmadığına karar vermek mümkündür.



    Dinlerin iddiaları arasında ise yanlışlanabilir olanlar çok azdır ve onların da bir kısmı yanlışlanmıştır.



    Din ile bilim arasındaki birbaşka fark, dinde yargıların testten önce, bilimde ise testten sonra, testin sonucuna göre verilmesidir. Dinde doğrular baştan bellidir. Testin sonucu bu doğrulara göre yorumlanır. Bilimde ise test, doğruya ulaşmak için kullanılır.



    Dolayısıyla, bilim ile din arasında, yöntem açısından da çok önemli bir fark vardır.



    Günümüzde bilim denen uğraşın en öncelikli aktivitesi "bilgi üretimi" değil, üretilen bilginin "testi" ve "doğrulanması"dır. Bir şeyi kanıtlayamıyorsanız, size ne kadar doğruymuş gibi gelse de bu bilginin bilimsel bir değeri yoktur.



    Dinlerde de eksik olan nokta budur. Dinde çok fazla kabul yapmak zorundadır insan. "İman" denen kavram, "kalp gözü" ya da "gönül gözü" denen kavramlar, zaten bu " kanıtlamadan inanma" aktivitesinin başka isimleridir. Dinlerin "dogmatik" olduğunu söylerken kastedilen de budur.



    Bu yüzden islamın veya herhangi bir dinin bilimle bağdaşması mümkün değildir. Çünkü bilimle din, yöntem olarak biribirlerinin neredeyse tamamen zıttıdır. Peygamber veya din adamlarının bilimi teşvik etmesi bu gerçeği degiştirmez, onlar yalnızca meseleyi kavramadaki yetersizlikleri yüzünden teorik olarak mümkün olmayacak bir şeyi istemektedirler. Yani bilimle bağdaşmayan birşeyden bilim üretmesini.



    Bir şeyin varolmadığı nasıl söylenebilir?

    İnançlılar, ateizmin "Tanrı'nın varolmadığı" iddiasında bulunduğunu düşündüklerinden, sıkça bu tür sorular sorarlar. Herhangi birşeyin, hele de Tanrı gibi varlığın, varolmadığının kanıtlanamayacağını iddia ederler. Fakat kendileri günlük hayatlarında pek çok şeyin varolmadığı varsayımı altında yaşarlar. Örneğin:



    Noel baba var mıdır?



    Masallardaki 7 başlı ejderha ve kaf dağının ardındaki dev var mıdır?



    Ya da kanatlı at, veya anka kuşu?



    Ya da superman, batman?



    Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Öyle bazı olasılıklar akla gelebilir ki, varolmaları ihtimaline karşılık büyük önlemler almak, hayatımızı ve yaşam tarzımızı kökünden değiştirmek gerekir. Bunu kimse yapmadığına göre, birşeyin yok olduğu nasıl kanıtlanabilir sorusunu soran kişiler de dahil olmak üzere herkes bazı şeylerin varolmadığı kabulü altında yaşar.



    Ya görünmez insanlar varsa ve beni izliyorlarsa deyip, yalnızken soyunmamazlık etmez.



    Ya atmosferi zehirleyen gazlar veya virusler varsa deyip devamlı gaz maskesiyle dolaşmaya kalkmaz.



    Devamlı kendisini gizli servisten birilerinin takip ettiğine ve yakaladıkları anda işkence edeceklerine inanıp, buna gore yolunu veya bulunduğu yerleri sürekli değiştirmeye kalkmaz.



    Bunları neden yapmaz? Çünkü bir şeyin varolmasının mümkün olması varolduğu anlamına gelmediği gibi, varolduğunu kabul etmemiz veya farzetmemiz anlamına da gelmez.



    Her insan, ancak varlığına dair delil olan şeylerin varolma ihtimallerini ciddiye alır. Varolduklarına dair delil olmayan şeyleri ise yok kabul eder.



    Bir şeyin varolmadığını kabul etmek için, varolmadığını kanıtlamak şart değildir.



    Evrenin her noktasını araştırmadan birşeyin varolmadığı nasıl söylenebilir?

    Tanimlanmış birşey, evrenin henüz görmediğimiz biryerlerinde varolabilir ve tüm evreni taramadan bundan emin olamayız bazı durumlarda. Fakat bu prensip "Birşeyin varolmadığı kanıtlanamaz" önermesini kanıtlamak için kullanılamaz.



    Sınırı çizili, gözlem altına alınabilecek bir yer ya da bölge için, o bölgeyle alakalı olan tanımlanmış kavramların varolup varolmadığı söylenebilir.

    Dünya gezegeninde şehirden şehire uçup, zor durumda kalan insanlara yardım eden bir "superman" yoktur. Evrenin biryerlerinde bir superman'in olma ihtimali yüzde sıfır olmamasına rağmen, bizim ilgilendiğimiz anlamda bir superman, (bizim hayatlarımıza karışan, hayatımızın ve gezegenimizin bir parçası olan) yoktur.



    Dolayısıyla, eğer uygun gerekçelerimiz varsa, en azından hayatlarımıza karışan, ve kitap, peygamber gönderen bir Tanrı'nın varolmadığını teorik olarak söylemek mümkündür.

    Ayrıca, evrensel bazı prensipler olduğundan, örneğin mantık ilkeleri gibi, bunlarla çelişen, örneğin tanımında bile paradokslar olan bir varlığın da, evrenin tamamını dolaşmaya gerek kalmadan varolmayacağını söyleyebiliriz.

    Fakat bu iki kritere de uymayan, yani bazı evrensel ilkeleri çiğnemeyen (bu yüzden de yokluğu "a priori" olarak bilinemeyecek olan) veya hayatımıza karışmamasına rağmen evrenin biryerlerinde varolan bir Tanrı fikrinin ise varolmadığı kanıtlanamaz.

    Sonsuz güçlü olmayan, ezeli ve ebedi olmayan, fakat bu evrenin varolmasından sorumlu, dünyaya da hiç karışmamış bir varlık olarak tanımlıyorsanız Tanrı'yı, o zaman varolmadığı kanıtlanamaz.

    Fakat bu tür kavramların bile, varolduklarını düşünmemiz için bir sebep ortaya çıkana kadar yok kabul edilmeleri mantık gereğidir. Yoksa, yukarıdakı soruda bahsettiğimiz paranoid düşüncelerle başa çıkamayız.

    Yani kısacası, bazı şeylerin varolmadığını kanıtlamak mümkündür. (Örneğin superman ve dinlerin tanrısı). Tanrı eğer yaygın şekilde anlaşılan biçimiyle tanımlanmaz, varolma ihtimalini açık bırakacak türde bir tanımı yapılırsa, o zaman da böyle bir Tanrı'nın varolmadığı gösterilemez, fakat varolmadığı kabul edilebilir. Çünkü bizimle hiçbir bağlantısı olmayan, varolduğunu düşünmemiz için bize hiçbir işaret vermemiş olan birşeyin varolduğunu düşünmek için hiçbir sebep yoktur.



    Tasarlanmış olduğu açık olan bu evrene bakıp da Tanrıya inanmamak çok mantıksız. Nasıl inanmayabiliyorsunuz?

    İnançlılar, inanmak daha mantıklı olduğu için inanmaz. Böyle olduğuna inanmak isterler, ama aslında ikna oldukları için değil, hatta mantıklı buldukları için bile değil, sadece çevrelerindekiler inandığı için inanırlar. İnanmanın en mantıklı çözüm olduğuna ikna etmişlerdir kendilerini, böylece sorgulama zorunluluğundan da kurtulurlar. Görünüşte ikna edici birkaç söylemi bellemişlerdir, ki bunlar genellikle doğanın altında bir denge, düzen ve zeka olduğu ve başka türlü açıklanamayacağını iddia eden "teleolojik" argümanın şu ya da bu formudur. Bu argüman için üretilmiş belli sayıda örneğin birkaçını ileri sürer pek çok kişi. Fakat eğer bilgili bir ateistle tartışıyorlarsa, bu argümanın aslında iddia ettikleri fikri kanıtlamada ne kadar çürük olduğunu görmeleri uzun sürmez. Çünkü doğada düzen ve bilinçli tasarım olmadığına işaret eden daha çok örnek vardır (Bkz. bu sitedeki "Doğa ve Tasarım" yazısı) ve onların düzen ve bilinçli tasarıma işaret ettiğini düşündükleri gözlemleri başka şekilde açıklamak her zaman mümkündür. Ayrıca, bir türlü göremedikleri birbaşka gerçek, evrenin arkasında bir zeka olduğu gösterilse bile, bunun nasıl bir zeka olduğu bilinemeyeceğinden, göksel dinlerdeki Tanrı fikrinin kanıtlanamayacağıdır.



    Herşey tesadüfle nasıl açıklanabilir?

    Bilim hayatın tesadüf eseri olduğunu söylemez. Bilimin böyle soylediğini düşünmek sadece inançlı kesimden bazı kişilerin saplantısıdır. Bu saplantının da sorumlusu yaratılışçı fikirlerin propagandasını yapan kesimin (Harun Yahya, vs.) yanıltıcı beyanlarıdır.



    Hayat mevcut doğa yasalarının zorunlu bir sonucudur. Şartların uygun olduğu bir ortamda, evrendeki mevcut fizik ve kimya yasaları hayata yol açacaktır. Çeşitliliğin bu kadar fazla olduğu bir evrende ise buna uygun ortamlar şurada veya burada mevcut olacaktır. Asıl soru, evren neden böyle yasalara sahiptir sorusudur. (Yani bazı yerlerde hayatın oluşumuna yol açan yasalar). Bunun ise cevabı verilemez. Çünkü kimsenin elinde bu sorunun cevabını vermeye yetecek kadar veri yoktur. Verilebilecek tüm cevaplar spekülasyon olmaya mahkumdur. Fakat spekülasyon da olsa, bir cevap vermeye kalkarsak, bunun bir olası cevabı, yaşamın altında bir tür zeka arayan bir cevap olabilir elbette. Bu ihtimal dışı değildir. Fakat gerek bu zekanın ne olduğu, neye benzediği, kaç tane olduğu, tek mi, yoksa birden fazla mı, ya da büyük bir uygarliığın sahip olduğu kollektif zeka mı olduğu, gerekse, özgür olup olmadığı, koşullara bağlı olup olmadığı, gücünün neye yetip yetmeyeceği, fiziksel olup olmadığı, vs. gibi noktaların hiçbiri bilinemez. Dolayısıyla, evrendeki hayatın arkasında zeka gören bir spekülasyon bile, icerdiği neredeyse sonsuz sayıdaki olasılıklar ve değişik açıklama imkanları yüzünden, bir açıklama veya "hipotez" sayılabilecek bir netlikten yoksundur. Yani ortada, bırakın dinlerin yaratılışçılık açıklamasını, doğru dürüst bir açıklama bile yoktur. Bir açıklama olsa, bu açıklamanın deney ve gözlemle doğrulanabilecek birşey olup olmadığına bakılır ve eğer bu koşullara uyan bir açıklamaysa, bunun bir "hipotez" olduğunu söylerdik. Bu hipotezi destekleyecek çeşitli deneysel ve gözlemsel kanıtlar bulduğumuz takdirde ise, bu hipotez bir teori olurdu. Daha fazla delil buldukça da teori güçlenirdi. Fakat, ortada bırakın teori veya hipotezi, hipotez olmaya aday bir açıklama bile yoktur. Evrenin ardında bir zeka vardır demek o kadar bulanık ve netlikten yoksun bir açıklamadır ki, hipotez olup olmadığını anlamak için dikkate alınması gereken diğer koşulu incelememize gerek bile bırakmaz. (Yani açıklamanın somut delillerle desteklenir olup olmadığını). Ortada bir hipotez değil, hipotez olma netliğinden yoksun bir açıklama bile değil, fakat biraz çabayla bir açıklamaya belki dönüştürülebilecek bir "fikir" vardır sadece. Evrenin altında zeka olduğunu söylemek bundan ibarettir. Bir "fikir", ya da biraz çabayla bir açıklamaya dönüşebilecek bir "bakış açısı"dır sadece. Öte yandan, ilk anda akla gelen diğer alternatif, yani doğa yasalarının, mevcut olasılıksal imkanların sonsuz ceşitliliği arasında, belli bazı durumlarda veya ortamlarda (örneğin evrenimiz), hayata sebebiyet verebilecek yapıya sahip olmasının teorik olarak mümkünlüğü, hem net bir açıklama, hem de somut verilerle desteklenebilecek bir hipotezdir. Evrende, karşımızda açıkça evrenin oluşumundan ve bizi yaratmaktan sorumlu birşeyler görmediğimiz sürece, gördüklerimiz, sadece bomboş uzay ve akla hayale gelmeyecek çeşitlilikte ve zenginlikte gök cisimleri olduğu sürece, bu mantıksal verilerden çıkan sonuç, veya bu verilerin desteklediği sonuc, bu bahsettiğimiz hipotezdir. Dolayısıyla bu hipotez, gözlem verileriyle bile bir miktar desteklenmiş, bu yüzden belki aslında artık "teori" mertebesine yükselmiş bir açıklama dahi kabul edilebilir. Diğer seçenek ile kıyaslandığında, bilimsel bakış açısından, evrendeki zekaya sebep olan doğa yasalarının varlığından, evrenin veya evrenlerin (ya da üst evrenlerin, varsalar) teorik çesitlililiği ve imkansal zenginliğininin sorumlu olduğunu düşünmek, kesinlikle rakipsiz bir bakış açısıdır.



    Evrende hassas bir denge vardır. Güneşin dünyadan mesafesi, planck sabitinin değeri ve pek çok başka şey sanki özel olarak tasarlanmış gibidir. Tüm bunlar evrenin ardında bir zeka olduğunu göstermiyor mu?

    Evren'in o derece hassas bir dengede olduğu doğru değildir. Daha doğrusu, o dengeler, kendilerinin oluşması için bir ayar yapıldığının göstergesi değildir. Herhangi bir süreç, mevcut doğa yasalarına göre eninde sonunda belli bir denge durumu oluşturur. Kuralları değiştirip, sistemi tekrar kendi haline biraktığınızda, bu sefer başka bir denge durumu oluşur. Yeni kurallara, yeni duruma gore. Belli bir denge durumuna ve o duruma uygun olarak meydana gelmiş oluşumlara bakarak, bunun altında tasarım aramak, meseleyi tersinden görmektir. Burnumuz gözlük takmak için mi yaratılmıştır, yoksa burnumuzun şekline göre gözlük diye birşeyi biz mi icat ettik? Atomlar bir arada kalabilsin ve bildiğimiz gerçeklik oluşabilsin diye mi planck sabiti o değerdedir, yoksa planck sabiti o değerde olduğu için mi atomlar bildiğimiz gibidir ve gerçeklik böyledir? Dünyada yaşam olsun diye mi dünyanın güneşten uzakliığı bildiğimiz mesafededir, yoksa dunyanın güneşten uzaklığı bildiğimiz mesafede olduğu için mi dünyada yaşamın olması mümkün olmuştur? (Nitekim başka mesafelerde gezegenler var ve onlarda yaşam yok). İnançlıların bu mantığı çok ilginç bir kendini kandırma örneğidir. Meseleyi tepetaklak eder, tersinden görürler. Fok balıklarının derilerinin altında o kadar kalın bir yağ tabakası olmasını, üşümesinler diye öyle yaratılmalarına bağlayan bir açıklamadır bu. Yaşadıkları fiziksel ortama evrimsel adaptasyon yaptıkları için bu yapıya kavuştuklarını (çünkü başka türlü olanların o ortamda barınamayıp öleceğini) görmez bu mantık. Aradaki uyuma bakıp, sonuca göre sebep üretir. Komplo teorilerini üreten mantık da benzer bir mantıktır. Şartlanmış zihinde, olayların böyle tersinden görülmesi çok yaygın bir bakış açısıdır. Bunları destekleyen (desteklediği iddia edilen) olasılık hesaplarını da yine önyargılı ve yanlı yaparlar. Gökten düşen bir tek yağmur damlasının beni ıslatma olasılığı, sıfır denecek kadar düşüktür. Eğer gökten düşecek her yağmur damlası için bu hesabı tekrarlarsam, her damlanın beni ıslatma ihtimali sıfır çıkar. Tüm bu olasılıkları toplayıp, bu damlaların beni ıslatma ihtimali sıfır olur dersem, o zaman herhangi bir yağmurda ıslanma ihtimalimin hiç olmadığı sonucu çıkar ortaya. Peki kim buna güvenerek sağanak yağan yağmurda şemsiyesiz çıkar? Ve kim sağanak bir yağmurda ıslanmadan eve dönebilir? Burada problem nerededir? Burada problem, olasılık hesabının yapılış şeklindedir. DNA'nın oluşumu olsun, hayatın meydana çıkışı, vs. olsun, olasılığının çok düşük olduğunu iddia ettikleri durumların çoğunda, yaratılışçı kesim bu tür yanlışlar yaparlar hesaplarda.



    Evrim teorisi canlıların oluşumunu tesadüflerle açıkladığı için saçma değil midir?

    Evrim kuramının, türlerin oluşması ve evrimini rastlantıya bağladığı iddiası bir çarpıtmadan başka bir şey değildir. Rastlantı, evrim kuramının bir ayrıntısıdır yalnızca. Evrim kuramı, türlerin genetik malzemelerindeki rastlantısal mutasyonlardan yalnızca türün değişen koşullara daha uygun olmasını sağlayanların kuşaktan kuşağa aktarılabileceğini söyler. Evrim kuramının asıl temelini oluşturan eleme mekanizması olan doğal seçilim ise rastlantısal değil, zorunlu bir süreçtir. Doğal seçilim, acımasız bir düzenektir. Daha avantajlı olanı bırakır, daha az avantajlı ya da zararlı olanı yok eder.



    Canlılar dünyasında amansız bir rekabet, acımasız bir mücadele vardır. Herhangi bir konuda daha iyi uyum sağlayan, (daha iyi gören, daha iyi uçan, eşeyli türlerde karşı cinse daha çekici gelen...) bireyler hayatta kalır, diğerleri ise yokolur gider. Bu süreçte vicdan, merhamet yoktur. Böyle bir dünyayı bir yaratıcının yarattığını, tasarladığını söylemek ise, o yaratıcının aynı zamanda merhametsiz, vicdansız, esirgemez ve bağışlamaz bir varlık olduğunu söylemekle eşdeğerdir.



    Rastlantısal mutasyonların çoğu bozucu ve dolayısıyla bireyin yaşamı için zararlıdır. Bunlar oluştuğu anda gelecek kuşağa aktarılmaya fırsat bulamadan yok olur. Bunlar arasından bireyin hayatta kalmasına en ufak yararı olanlar ise, kuşaktan kuşağa aktarılarak birikir. Burada asıl belirleyici olan, şöyle ya da böyle olabilecek mutasyonlar değil, bunları eleyen koşullardır. Burada ise rastlantıya yer yoktur. Kural son derece sadedir: uyum sağlayan kalır, diğerleri yok olur.



    İnsanlar bundan sadece on beş bin yıl kadar önce kurtları evcilleştirmeye başladı. Bunların yavrularından gözüne hoş gelenlerin, kendi amacına uyanların birbiriyle çiftleşmesini sağlayarak bugüne kadar yüzlerce köpek ırkını üretti. Aynı yolla, tavukları, koyunları, inekleri yabani ırklardan geliştirdi. Doğadaki eciş bücüş, tatsız, küçük meyveleri sebzeleri, bugünkü dolgun, tatlı, iri hallerine getirdi. İnsanların kuşaktan kuşağa yaptığı bu eleme, yapay seçimdir. Doğal seçim ise temelde yapay seçim gibi işler. Birkaç farkla: yapay seçilim bilinçli ve kestirme eylemlerin sonucu olduğu için yüzyıllar, binyıllar mertebesinde sonuç verir. Doğal seçilim ise kör ve amaçsız bir süreçtir. Sonucunu milyonlarca, yüz milyonlarca, milyarlarca yılda verir.

    Tüm bunları gözardı edip, temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp, "Evrim türlerin rastlantıyla oluştuğunu iddia eder" demek, ya onulmaz bir cahillik ya da demagojik bir çarpıtmadır.

    saygılar...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: berkantbaytam

    Bence darwin onemli bir bilim adamidir.Öyle olmasaydi hala onun evrim teorisi konusulmazdi.Bence bazi kuramlari hariç cogu dogrudur


    ya ben bu konuda bişey bilmiyorum.. şu bazı kuramlar ne allah aşkına bi söylesene.
    hem nasıl doğru olduğu sonucuna vardınki benim bazı arkadaşlarımda yanlış olduğunu söylüyor..
    hanginize inanacağım ben şimdi..
  • bu ne biçim teoriki, hala ispatlanamadı. alırsın bir fosil bak kardeşim bu insanın ilk atası, bilim adamlarıda ölçer biçer doğru derler, teoriden çıkar 2+2=4 olur. satürn gezegeninin halkaları teori değil, itiraz eden yok, ramses 5000 yıl önce yaşamış itiraz eden yok. bu darwin teorisi neme nem şeyse. ben itiraz edebiliyorum. bu kadarda bilim adamı desteklerken. ispat edilene kadarda ikna olmam. safmıyım ben her denilene inanayım. ilk çağlarda yaşasaydım, dünya öküzün boynuzlarındayadamı inansaydım. ondan bunun hiç farkı yok.
    meşhur hikaye vardır körleri filin yanına salmışlar tarif edin diye. filin kuyruğunu tutan yılana benziyor demiş. ayağına dokunan ağaca benzetmiş, kulağını tutan yaprağa vs. şimdi zero01 de kör gibi bize teorinin tuttuğu yerini anlatıyor. dediklerinin hepsi doğru bile olsa o fil değil. efendim darwin teorisi başlangıcı anlatmaz, ben filin kuyruğunu anlatacağım diyor. napıyım ben kuyruğu bütün ne diyor ona bakalım. yoksa kuyruğu sen gibi yılan sanarız. ilk yazında dediğin yarım bilgi hiç bilmemekten kötüdür, tamda senin için geçerli. bir de bu teorinin alt yapısını araştır.




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.