Şimdi Ara

Bu sözün kaynağı nedir?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
9
Cevap
0
Favori
777
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Atatürk'ün en sevdiğim sözlerinden biridir. Araştırdım ama kaynağını bulamadım.

    “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini(saygınlık), sonra hürriyetlerini(özgürlük) daha sonra da istiklal(bağımsızlık) ve istikballerini(gelecek) kaybetmeye mahkumdurlar.”



  • https://tr.m.wikiquote.org/wiki/Mustafa_Kemal_Atatürk/Genel_konular

    Wiki söylevi koyup bazı kaynaklar paylaşmış ama kontrol etmedim. Alıntı numarası verilmemiş.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bir cümleyi tırnak içine alıp Google'da arayınca kayda değer sonuçlar çıkıyor ama bu sözde öyle bir şey bulamadım. Hatta üşenmeyip 9 sayfalık sonuçlara baktım. !UYARI!Gereksiz ayrıntı!UYARI! Ta 2001'de mecliste Akp'li bir vekil de bu sözden bahsetmiş.
    Şehir efsanesi falan herhalde. Atatürk'ün olduğu iddia edilen "Komünizm Türk dünyasına beladır, görüldüğü yerde başı ezilmelidir" minvalindeki söz keza. Onu araştırmıştım vaktinde ama pek mühim sonuçlar verdiğini hatırlamıyorum. Belki de gözümden kaçtı.
  • Kendisi mi söylemiş nerede ne zaman kaynak nedir diye önce bakılması gerekiyor.
    Çünkü kendisinin söylemediği birçok söz kendisine atfedilmiştir. Örnek;
    Adalet mülkün temelidir (Hz Ömer)
    İstikbal göklerdedir ( Benito Mussolini)
    Köylü milletin efendisidir (Kanuni Sultan Süleyman) ,
    Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur (Jovenal)
    En hakiki mürşit ilimdir (Hz Ali)
    Vs
    Vs
    Liste uzar gider.
    O yüzden söz gerçekten kendisine mi ait önce o netleştirilmeli.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 4 Eylül 2020; 22:26:51 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Konu sahibinin bahsettiği ifadenin kimin tarafından söylendiğine dair bir bilgim yok fakat fikir sunabilirim. Çalışmayı ve çabalamayı tembihleyen ve bunu soyut, duygusal kavramlar üzerinden tanımlayan bir ifade, bana göre, Alman veya Alman kültürünü haiz biri tarafından söylenmiş olabilir. Belirli bir alana (din, dil ırk vs.) ait kılınmaya çalışılsa da olabildiğince net bir akış açıklamak güç, zira bu tarz ifadeler, kültürel olarak etki etmeye başlayan bazı türlü deneyimlerin damıtılmış halini temsil ediyor gibi görünmektedirler. Böylesi bir yaklaşım da ister istemez deneyimin, belirli bir alana dahil yapıların (din, dil ırk vs.) da ötesine geçebileceğini, hatta ifadenin her birine dahi karılmış halde bulunabileceğini akla getiriyor. Qtrone'un örnek olarak verdiği ifadelerde, konu sahibinin sunduğu ifadeye yaklaştığım tarzda, yani ortaya fikirler atarak arkaplan arayışına girişmek mümkün.

    Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

    Wikipedia'da bu ifadenin, Iuvenalis, 4, X. 356-64 arasında bulunduğunu belirtiyor, 354'ten de başlayabilir zira anlam akışı o dizede başlıyor. Şu şekilde geçiyor dizede: "orandum est ut sit mens sana in corpore sano"
    Başlı başına bu dizeyi, sağlam kafa sağlam vücutta bulunur, ifadesinin çıkış noktası olarak alırsak yanılırız. Çünkü, bizim günümüzde belirtilen sözden anladığımız gibi bir anlam vermiyor, biraz farklılıkla Iuvenalis, şiirinde, yalvar yakar da sağlam vücudunda sağlam aklın olsun, demek istiyor. Bu dua etme, isteme, talep etme, yalvarma anlamları 354-357 arasında net şekilde beliriyor. Bu yüzden, Iuvenalis'in bu dizesi her ne kadar bizim günümüzde kullandığımız ifadeye benzese de anlamı oturmuyor.

    Adalet mülkün temelidir.

    Bu ifadeyi soruşturmaya başlarken, en azından kelimelerin bir arada kullanılıp kullanılmadığını görmek maksadıyla, "iustitia in re publica" gibi bir kalıbı arama motorunda arattım. Şans eseri "ubi iustitia non est, non est res publica" ifadesi çıktı ve ifadenin August. De civ. D. 19. 21, bölümünde olduğu yazıyordu. Kısaca göz gezdirdim ve şöyle bir cümle geçtiğini gördüm: "Quid autem dicat iuris consensum, disputando explicat, per hoc ostendens geri sine iustitia non posse rem publicam". Hemen sonrasında da şunlar yazıyordu: "Ac per hoc, si res publica res est populi et populus non est, qui consensu non sociatus est iuris, non est autem ius, ubi nulla iustitia est: procul dubio colligitur, ubi iustitia non est, non esse rem publicam." Anladığımı kadarıyla, üstünkörü ve gayet basitçe aktarmaya çalışırsam, "Cumhuriyet" olması için onun halka ait olması gerekmektedir; halka ait bir şeylerin olabilmesi için, halkın hukuka dayalı sözleşmeye sahip olması gerekmektedir; hukuka dayalı sözleşme olabilmesi için de adalet olması gerekmektedir; yani kısaca adalet varsa "Cumhuriyet" vardır. Augustinus bu açıklamaları Cicero'nun metnindeki Scipio'nun konuşmalarından aldığını belirtiyor. O halde "Adalet mülkün temelidir." ifadesindeki anlayışını daha da eskiye dayandırılabileceği ortaya çıkıyor.[res publica aslında birebir anlamıyla kamu malı demek ve günümüzde kullanılan ifadedeki "mülk" ile örtüşmektedir fakat ben yine de belirli bir yaklaşıma sadık kalmak için "Cumhuriyet" kelimesini kullandım.] --Tekrar metne baktım, çeviride yanlışlar var fakat aşağı yukarı aktarmaya çalıştığım şeyleri söyliyor.--

    İstikbal göklerdedir.

    Bu ifadeyi "fortuna/fata in/ex caelo" kalıbıyla aradım fakat bulamadım, bulursam mutlaka yazarım. Aradığım kelimelerden de anlaşılacağı üzere, kuşlara bakarak ya da gök cisimlerine bakarak kahinlik etme gibi bir arkaplanı olabileceğini düşünüyorum.
    Kubbealtı Lugatı'nda şu anlamı veriyor: "4. astro. Dünya aralarında olmak şartıyle iki gök cisminin bir doğru üzerinde bulunmaları hâli, karşıma.". Hem göksel cisimlerle alakalı olabilmesi hem de "karşıma" gibi ikincil anlamında temsil etmeyi çağrıştıran bir anlama geliyor olması bu yönde araştırma yapmanın doğru olabileceği gösteriyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dorukhansn -- 5 Eylül 2020; 17:2:39 >




  • Son paragrafta tamamen Antik Roma'dan kalma bir yaklaşıma başvurdunuz sakin amicus meus. :d Bugün artık uçan kartallardan anlam çıkarmıyoruz yoksa çıkarıyor muyuz? :) Ama Mussolini'nin neden bu sözü söylediğini anladım. Kendisi ve önderlik ettiği faşizm adlı İtalyan siyasi akımı Antik Roma'ya özenirdi. Bir de fortuna ile fata bence tam olarak istikbali karşılamıyor. Fortuna (talih) hadi neyse de fata (kader) bence hiç karşılamıyor. Çünkü Romalılara kapalı olan ve ancak tanrıların veya belki de bilicilerin bilebileceği bir muğlaklık (fortuna da da fata da da insanlara değil, tanrılara / doğaya bir havale var) bu sözkonusu edilen, bilgisel ve teknik üstünlüğe inanç dolu modern zamana ait pozitivistik ifade için geçerli değil. Direkt futurum [est] in caelo diyebiliriz. İstikbal zaten gelecek demek.

    Diğer paragraftaki sanıyorum ki Cicero'nun Roma halk devletini kuramsal olarak irdeleyen De Res Publica metninden. Anlatılmak istenen şey kamusal devletin varolması için halka ait olması, halka ait devlet için üstünde ortaklaşa anlaşılmış bir mevzuat olması, ortaklaşa kurulmuş bir mevzuat için ise adalet (ortaklaşa kabul görmüş bir mevzuata uymak) gerekir; dolayısıyla adalet yoksa halka ait devlet de yoktur ("ubi iustitia non est, non esse rem publicam."). Res publica (kamu malı ya da Cumhuriyet devleti) Ciceronian anlamda ortak çıkarları gözetecek bir Lex Naturalis'e (doğal veya tanrısal hukuka) bağlılıktır. Böyle bir formülasyon yapılması kişiye şaşırtıcı gelebilir ancak Antik Roma'da insanlarla insanlar arasında olduğu kadar her şeyin doğrusunu ve iyisini bildiği varsayılan tanrılarla insanların ilişkisi de çıkar veya yazılı olmayan bir sözleşme (bağlamak anlamına gelen religare fiilinden türeyen religio / din kelimesi bunu ifade eder) bazında yürüyordu ve Cicero özellikle Aristoteles'in insan ilişkilerini çıkar ilişkileri olarak ele alan sosyal ve siyasi düşüncesinden etkilenmiştir. Cicero mesela Aristoteles için altından akan ırmak tabirini kullanıyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    "futurum" kelimesinin elbette "gelecek" anlamı var, özellikle kullanmadığımı belirteyim. Çünkü soyut bir kavram olarak geleceği belirten "futurum" kelimesinin kullanımıyla karşılaşmadım, hatırlamıyorum. Genellikle zaman belirtmek için de "futurum" yerine "fore" kullanıldığını gördüm. "fore" kelimesi de yine gelecekte olacak tekil olaylar ya da tek ortak noktaları belirtilen olaylar bütününü belirtir.

    O halde gelecek tekil olay veya ortak noktada toplanmış farklı olaylar kümesiyse ve ifade içinde ön koşul(lar) bahsedilmiyor olsa dahi gerekçeye sahipse, yani zorunlu bir çıkarımsa, gelecek anlamına gelen istikbal kelimesini de kehanet çerçevesi içine alabiliriz. Gayet benzer bir yaklaşımı, bir önceki mesajda yazdığım Iuvenalis'in "orandum est ut sit mens sana in corpore sano" dizesinde de görülmektedir. Öte yandan "İstikbal göklerdedir." ile Iuvenalis'in dizesi arasındaki o ayrım, sürecin iki ayrı parçası olmalarında yatıyor.

    - İstikbalin göklerde olduğunu anlamamız için, önce göğe bakmamız gerekmektedir ama "göğe bakmak" kalıbı kullanılmamıştır.
    - Iuvenalis'in cümlesinde aksine "orandum est ut sit" yapısı göze çarpmaktadır, basitçe "dua et de olasın" anlamına gelir ve bir şeyin gerçekleşme ihtimaline sahip olabilmek için bir gerekçe sunulmuştur.

    İlki tamamen Antik Dönem'de ilkel kahinlik öğretilerinde yer alan türden ifadeler gibi kurulmuştur. Iuvenalis'in dizesi ise Antik Dönem'de, tıp alanında ya da özellikle Roma'da hukuk alanında yer alan ifadeler gibi kurulmuştur. İlki kültüre dayalı ve dayatmacıdır, diğeriyse olasılık sunar ve kişiye geleceği hakkında rol sahibi olması fırsatı verir.

    O halde "İstikbal göklerdedir" ifadesi, bana göre, bir kahinin(augur) söyleyebileceği bir ifadedir. "fortuna", "fata" ve belki "providentia" elbette karşılamıyor olabilirler ama bir yerden başlamak gerek.

    "auspicia ex caelo" ve "servare de caelo" ifadeleriyle karşılaştım.

    Öte yandan "İstikbal göklerdedir" ifadesinin içerebileceği diğer anlamlar şunlar olabilir:

    - Gök genellikle pürüzsüzdür, düzdür. O hale gelecek sıkıntısızdır.
    - Gök sonsuzdur, bittiği noktayı göremeyiz. O halde geleceğimiz ilelebet bizlere ait olacaktır.
    - Göğün sonunu görürüz ve oraya ufuk noktası deriz.(Ayrıca gök de deniz de mavidir.) O halde deniz aşırı seferler bizi beklemektedir.

    Addendum

    "havadan sudan konuşmak" ifadesinin benzerini Catullus 70. 4'te denk gelmiştim. Şu şekilde geçiyor şiirde:

    "...sed mulier cupido quod dicit amanti,
    in vento et rapida scribere oportet aqua." - fakat kadının yanıp tutuşan aşığına söylediğini, rüzgara ve akıp giden suya yazmak gerek



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dorukhansn -- 8 Eylül 2020; 18:19:13 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.