Şimdi Ara

Atık Yemek Yağlarını Lavaboya Dökmeyin! (Geri Dönüşüm Tavsiyeleri) (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
183
Cevap
11
Favori
12.287
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
628 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yağ doğrudan suyu kirletmez, zaten yağ su ile karışmaz, üstüne çıkar, zira özgül ağırlığı sudan düşüktür ( 0.9g/cm³ ), kirletme dediğimiz şey, yağın, özgül ağırlık farkı yüzünden su yüzeyini ince bir film tabakası şeklinde kapatmasıdır. Suyun yüzeyi yağ ile ince bir zarla kaplandığı zaman suya O₂ geçişi engellenecektir. Sudaki canlılar da bizim gibi aerobik solunum yaparlar, özetle, suyun yüzeyi yağ ile kaplanıp hava geçişi durursa, canlılar boğularak ölecektir.


    Bu sadece işin bir boyutu. Eğer söz konusu olan yağ madeni yağ ise (motor yağı), aynı zamanda ağır metal içermeleri sebebiyle canlılar için toksik, yani zehirlidir.

    Dahası, yağlar tesisatların cidarlarına yapışır ve ev tesisatı başta, tüm kanalizasyon hattının tıkanmasında rol oynar, bunun neticesi ise sağanaklarda artan sel ve su baskını riskidir.

    Üstelik atık yağı geri dönüştürmek gayet karlıdır. Evsel atık yağlar yakıt katkısı olarak kullanılabilir, biyodizel üretiminde kullanılabilir, madeni atık yağlar ise kalitelerine göre geri dönüştürülebilir, dönüştürülemez iseler baca gazı denetimli tesislerde enerji geri kazanımı için yakılabilir.


    Sanıyorum yazdıklarım yeterlidir.


    Atık yağ ile ne yapmalıyız?

    Belediyeler toplar, belediye bulamıyorsanız, yemekhaneler de muhtemelen alacaktır, onlar bir kaç ayda bir evsel atık yağ teslimi yaparlar. Eğer yeterince uğraşırsanız, kendi biyodizelinizi bile üretebilirsiniz, orası size kalmış. Yakmayın, toprak ve suya dökmeyin yeterli.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi m.secim -- 1 Ekim 2020; 22:47:58 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: II. Ceki

    Uzun bir zamandır karton, plastik, cam vs. ayırıyorduk ve geri dönüşüme atıyorduk (yaklaşık 500 metre uzaklıkta) ve en son ne görelim, geri dönüşümü kaldırmışlar... Ondan sonra bıraktık biz de maalesef

    Hocam belediyenize başvurmayı denediniz mi vatandaş olarak bu geri dönüşüm kumbarası neden kalktı nereye atıcaz diye? Duyarlı vatandaş olmak bunu gerektirir. Vatandaş talep edecek ki belediye yapsın. Siz üstünüze düşeni bu zamana kadar yapmışsınız bence bundan sonra da yampaya devam edin. Yakınlarınızda mutlaka geri dönüşüm kumbaraları vardır. Ben 1km yol yürüyorum ambalaj atıklarıyla birlikte :)

  • up faydalı

  • Türkiye'nin yıllık kullanımı için tutulan su miktarı 110 milyar m3 üstünde.

    100 milyar m3 suyun yalnızca 7 milyar m3'ü hanelerde kullanılır. Geri kalan tüm su sanayi ve tarımda kullanılır.


    Yani senin evde sifonu kullanmayıp yılda 1 milyar m3 tasarruf yapman, hatta evde hiç su kullanmayıp, susuz yaşamın şifresini çözüp 0 m3 kullansan da en fazla 7 milyar m3 tasarruf yapsan neye yarar.


    Yıllardır insanlara damlayan çeşmelerin, sifonların susuzluğa sebep olduğu empoze edilip durdu. Kimse şirketleri, fabrikaları, tarımı konuşmadı.


    Varsa yoksa damlayan su kuraklığa yol açar.


    Zaten ülkenin içilebilir temiz suyunu haneler kullanmıyor ki. 7 milyar m3 demek % 7 bile etmiyor. Türkiye'nin temiz suyunun % 7'sini kullanan biz garip zahmetlere girecek, ellerimizi yıkadığımız suyu biriktirip tuvalete dökecek yılda bir kaç milyar m3 su az kullanacağız. Ne değişecek? Hiçbir şey.


    Peki içilebilir suyu tüketen sanayi ve tarım için verimli kullanıma geçilse, yılda 1 milyar m3 tasarruf değil de 20 milyar m3 tasarruf yapılsa nasıl olur?


    Olmaz değil mi? Sonuçta şirketler için ek maliyet demek bu.



    Bakın bu algıdır. Toplumun algısıyla nasıl da oynuyorlar.


    İşte bu yüzden hep çevreci oluşumlara uzak duruyorum. Zira arka planda dünyanın anasını bellleyenlere değil yere izmarit atanın dünyayı nasıl kirlettiğine değinmemizi isterler.



    Türkiye'de temiz su verileri diye aratmanız yeterlidir. DSİ zaten hepsini açıklıyor.


    https://dsi.gov.tr/toprak-ve-su-kaynaklari





  • gcb1903 kullanıcısına yanıt
    Amaç halkın, susuzluğun, suyun kirlenmesinin, küresel ısınmanın bir parçasıymış gibi hissetmesini sağlayarak kendi işlerine devam edebilmek. Adam bir dereye 30 tane hes döşemiş, yılda 7 gün kaldığı yazlığındaki havuzda benim 5 yılda tüketeceğim suyu zayi ediyor ama ben sifonda az su kullanarak dünyayı kurtaracakmışım. Kendilerine köle yaratmak için dünya nüfusunu 8 milyar yaptılar ama küresel ısınmayı ben durduracakmışım. Fabrikalar devletin gözü önünde nehirleri, denizleri kirletsinler ama kirli suyun sorumlusu ben olayım.

    5 dakika sonra kıyametin kopacağını bilsem bile yağı lavabodan dökmem ama diğer konuları çok da umursamıyorum. Basıyorum sifona. Hiç çekinmiyorum. Karadeniz'de dere bırakmazken, Kaz Dağları'nı çölleştirirken, Amazon ormanlarını yakarken bana mı sordular sanki. Batacaksak hep beraber batalım. Batışta hepimizin katkısı olsun.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Bildiğim kadarıyla piller daha çok suyu zehirliyor. Üstelik yağ bir şekilde temizlenebiliyor olsa da ağır metallerle kirlenen suyu temizlemek mümkün olmuyor(ya da daha maliyetli oluyor).

    Pilleri biriktirip toplama kutularına atmak çok kolay. Bir çok AVM'de. hatta A101 Migros gibi süper marketlerde bile var.


    Atık yağ toplama olarak bizim buradaki MM Migrosta özel bir damacana benzeri konteyner var. İster biriktirip ona döküyorsun, istersen yarım veya bir litrelik şişelere doldurduğun atık yapı o konteynerın kenarına bırakıyorsun. (konteynerın üzeri genelde yağlı kirli olduğu için ben ikinci yöntemi tercih ediyorum).


    Öte yandan açıkca belirtmek isterim ki benim bu şekilde dikkat edip ömrüm boyunca kurtaracağım su miktarından daha falzasını iyi denetlenmeyen bir fabrika bir saatte kirletiyor olabilir.

  • Kassady kullanıcısına yanıt
    Belediyemiz son seçimde CHP den adı lazım olmayan partiye gitti... Neyse yolları yapıyorlar

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • II. Ceki kullanıcısına yanıt
    Hocam talep edin mutlaka ozellikle secim zamani ne isterseniz yapiyolar bilginiz olsun

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kassady

    Aman hocam naptın :( o kadar yağ lavaboya dökülür mü? Hangi il ilçedesin söylersen sana ilgili birimin numarasını aktarayım.

    istanbul Başakşehir diye geçiyor ama Esenyurt daha yakınım


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bir turizmci olarak ne yazık ki toplanan yağların nişasta ve filtre yardımıyla otellere satıldığına şahit oldum. Elimden gelse toplanan yağları yok ederim veya gerçekten biyodizel gibi bir şeye dönüştüreceğine emin olacağım bir şirkete ücretsiz veririm ama kimseye güvenim yok bu ülkede.

  • gcb1903 kullanıcısına yanıt

    Algı açıklığı bu olsa gerek. Yıllardır millete bunu anlatmaya çalışıyordum ama pes ettim. Benim hayatım boyunca yapacağım tasarrufu saniyeler içinde yok edebilen şirketler varken neden kendimi kasayım anlamıyorum.

  • Belediyenin özellikle toplu konut projelerini ruhsatlarken çöp ayrım tesisini zorunlu hale getirmesi gerekli. Her toplu konut site vb yerleşim bölgelerinde yağ, cam, ambalaj, organik için ayrı ayrı çöp toplama yerleri olmalı. İnsanlari teşvik edecek mesafede, çok uzak olmamalı.

    Ayrica şehirleşmenin getirdiği dezavantajlardan biri olan yağmur sularinin yeraltına inmeden denize akıp gitmesi ile ilgili bir çalışma yapılabilise keşke ama tabi bunlar hep maliyet.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-0AEB06AB0

    Amaç halkın, susuzluğun, suyun kirlenmesinin, küresel ısınmanın bir parçasıymış gibi hissetmesini sağlayarak kendi işlerine devam edebilmek. Adam bir dereye 30 tane hes döşemiş, yılda 7 gün kaldığı yazlığındaki havuzda benim 5 yılda tüketeceğim suyu zayi ediyor ama ben sifonda az su kullanarak dünyayı kurtaracakmışım. Kendilerine köle yaratmak için dünya nüfusunu 8 milyar yaptılar ama küresel ısınmayı ben durduracakmışım. Fabrikalar devletin gözü önünde nehirleri, denizleri kirletsinler ama kirli suyun sorumlusu ben olayım.

    5 dakika sonra kıyametin kopacağını bilsem bile yağı lavabodan dökmem ama diğer konuları çok da umursamıyorum. Basıyorum sifona. Hiç çekinmiyorum. Karadeniz'de dere bırakmazken, Kaz Dağları'nı çölleştirirken, Amazon ormanlarını yakarken bana mı sordular sanki. Batacaksak hep beraber batalım. Batışta hepimizin katkısı olsun.

    Konu sahibi arkadaşın da çok iyi niyetler taşıdığına eminim. Ama işte bu algıyı yerleştirmişler.


    Ki Türkiye'de yıllık tutulabilir su 400 milyar m3, biz bunun 100 milyar m3'ünü tutuyoruz ve yılda sadece 50 milyar m3'ünü kullanıyoruz. Yani yıllık tutulan suyun bile yarısını anca kullanıyoruz. Zira her yer baraj oldu, eskisi gibi değil.


    Damla sulamayı zorunlu kılsın devlet, sanayide su tüketimi tıpkı elektrik gibi belli verimlilik zorunluluğuna bağlansın su derdi bitsin.


    Ama devletin de işine geliyor. Ne kadar su harcarlarsa o kadar çok para kazanıyor DSİ.





  • bu olaya bende yıllardır dikkat ederim. asla lavoboya yağ dökmüyorum. zaten yemek yeninceye bulaşık kaldirilincaya kadar yağ nerde ise orda soğuyor. bende çöpe döküyorum. dökerken dibini de siyirabildigim kadar sıyıriyorum. direk makineye koyuyorum.

    çöp sahalarindan yer altı suyuna ya da herhangi bir suya karışacagini pek sanmam. sahalar öyle yerlerden seçiliyor. yoksa biriktir, belediye çağır, kimse uğraşmaz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: BèRuTTì

    istanbul Başakşehir diye geçiyor ama Esenyurt daha yakınım



    Alıntıları Göster

    Atık yağı başakşehirden toplayan ilgili birimin numarası 444 0 669. Eğer gelmezlerse doğrudan şirketi de arayabilirsiniz bu numaradan : 4442845 Kapınızdan gelip alıyorlar hatta bir dönem hediye olarak kullandığınız kadar yağ veriyorlarmış hala veriyorlar mı emin değilim. Zannedersem 5 litre birikince gelip alıyorlar.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: gcb1903

    Türkiye'nin yıllık kullanımı için tutulan su miktarı 110 milyar m3 üstünde.

    100 milyar m3 suyun yalnızca 7 milyar m3'ü hanelerde kullanılır. Geri kalan tüm su sanayi ve tarımda kullanılır.


    Yani senin evde sifonu kullanmayıp yılda 1 milyar m3 tasarruf yapman, hatta evde hiç su kullanmayıp, susuz yaşamın şifresini çözüp 0 m3 kullansan da en fazla 7 milyar m3 tasarruf yapsan neye yarar.


    Yıllardır insanlara damlayan çeşmelerin, sifonların susuzluğa sebep olduğu empoze edilip durdu. Kimse şirketleri, fabrikaları, tarımı konuşmadı.


    Varsa yoksa damlayan su kuraklığa yol açar.


    Zaten ülkenin içilebilir temiz suyunu haneler kullanmıyor ki. 7 milyar m3 demek % 7 bile etmiyor. Türkiye'nin temiz suyunun % 7'sini kullanan biz garip zahmetlere girecek, ellerimizi yıkadığımız suyu biriktirip tuvalete dökecek yılda bir kaç milyar m3 su az kullanacağız. Ne değişecek? Hiçbir şey.


    Peki içilebilir suyu tüketen sanayi ve tarım için verimli kullanıma geçilse, yılda 1 milyar m3 tasarruf değil de 20 milyar m3 tasarruf yapılsa nasıl olur?


    Olmaz değil mi? Sonuçta şirketler için ek maliyet demek bu.



    Bakın bu algıdır. Toplumun algısıyla nasıl da oynuyorlar.


    İşte bu yüzden hep çevreci oluşumlara uzak duruyorum. Zira arka planda dünyanın anasını bellleyenlere değil yere izmarit atanın dünyayı nasıl kirlettiğine değinmemizi isterler.



    Türkiye'de temiz su verileri diye aratmanız yeterlidir. DSİ zaten hepsini açıklıyor.


    https://dsi.gov.tr/toprak-ve-su-kaynaklari

    Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında 1 652 m3, 2009 yılında 1 544 m3, 2020 yılında ise 1 346 m3 olmuştur.



    Attığınız linkteki bu cümle herşeyi özetliyor. Yağışlar da azalıyor bu gidişle o "%7 bile etmiyor ben yapsam nolcak" dediğiniz %7 yi bile bulamayacağız. Bu konuda siz ne yapıyorsunuz ki yapmaya çalışanlara laf ediyorsunuz? Siz üstünüze düşeni yapın içiniz rahat olsun.


    Sanayi ve tarımda çok tüketiliyor demişsiniz de ülke gittikçe kuraklaşıyor farkında mısınız ? Tarımla uğraşan bilir bu durumda ürünlerin su ihtiyacı artar. Artık bugünlerde damla sulama yapmayan çiftçi yok nerdeyse yapmasa zaten tutunamaz o su faturalarını ödeyerek zaten batmakta olan çiftçi kar edemez. Sanayide de durum farklı değil. Bu gidiş iyi değil. Bu gidişle 10 15 yıla o beğenmediğimiz %7 ye muhtaç kalacağız. Birşeyler olmadan önlem almak elimizde. Bildiğiniz varsa çevreyi kirleten su tüketimi fazla olan şirket ifşa edin bilelim. Ama bu " ben yapsam ne olacak" zihniyetinden acilen çıkmamız gerekiyor toplum olarak. (Buradan lütfen malum parti zihniyetini savunduğum anlamı çıkmasın)


    @SelimeG @macsimust




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kassady -- 2 Ekim 2020; 8:57:35 >




  • gozcelik G kullanıcısına yanıt

    Evet piller bu konuda daha tehlikeli haklısınız. Ama insanımız pil konusunda yağa göre daha bilinçli en azından kimyasal oldugunu ve çöpe atılmaması gerketiğini bilen daha çok kişi var. Atık yağda ise durum böyle dğeil. İnsanlar nasıl olsa yağ organik birşey suya karışsa ne olur zihniyetiyle lavaboya döküveriyor. Eminim çoğu uuzn vadede bu kızgın yağların tesisatına verdiği zararı bilse bunu yapmaz. Belediyeden talep edilirse karton pil kutularını apartmanınızın içine bile getirip kuruyorlar bir maliyeti yok çünkü.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: II. Ceki

    Belediyemiz son seçimde CHP den adı lazım olmayan partiye gitti... Neyse yolları yapıyorlar

    Hangi belediye hocam merak ettim?

  • quote:

    Orijinalden alıntı: macsimust

    Bir turizmci olarak ne yazık ki toplanan yağların nişasta ve filtre yardımıyla otellere satıldığına şahit oldum. Elimden gelse toplanan yağları yok ederim veya gerçekten biyodizel gibi bir şeye dönüştüreceğine emin olacağım bir şirkete ücretsiz veririm ama kimseye güvenim yok bu ülkede.

    Kendi tesisleri olanbelediyeler var hocam küçük belediyelerde olmayabilir ama büyük belediyeler bu dönüşümü yapıyor.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: onatba

    Belediyenin özellikle toplu konut projelerini ruhsatlarken çöp ayrım tesisini zorunlu hale getirmesi gerekli. Her toplu konut site vb yerleşim bölgelerinde yağ, cam, ambalaj, organik için ayrı ayrı çöp toplama yerleri olmalı. İnsanlari teşvik edecek mesafede, çok uzak olmamalı.

    Ayrica şehirleşmenin getirdiği dezavantajlardan biri olan yağmur sularinin yeraltına inmeden denize akıp gitmesi ile ilgili bir çalışma yapılabilise keşke ama tabi bunlar hep maliyet.

    Hocam aslında sitelerin içine belediyeler gelip her türlü ekipmanı kuruyor bizde var mesela ama kaç kişi atıyor kullanıyor desen çok nadir.


    Ben bu bahsettiğiniz yağmur sularının denize inmesiyle ilgili konuya istinaden ben yakın zamanda çalışma yapılmak zorunda kalınacağına inanıyorum çünkü yağışlar gittikçe düşüyor. Örneğin ibb de barajlarda biriken su oranı önceki senelerdeki bu aylara göre hep düşüyor. Mecbur kalınacak buna.





  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.