Şimdi Ara

Alternatif enerji: Rüzgar enerjisi üretiminde liderlik ABD'ye geçti (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
46
Cevap
0
Favori
9.550
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • bakalım biz ne zaman böyle hamleler yapacaz,hatırladığım kadarıyla rüzgar ihalesine rekor katılım olmuştu
  • almanya çok farklı tekniklerde kullanıyor mesela kuruyan jeotermal kuyularına su basıp dünyanın iç ısısıyla ısıtıp sonrada tekrar yukarı buhar enerjisi olarak çıkartıp elektrik üretiyorlar birde yine yanlış bilmiyorsam güneş paneli üreten firmalardan birisi almanya almanlar bu yüzden bu enerjiye kaymış olabilirler benim fikrim ise türkiyede yeni yapılacak dev binaların büyük blokların tepesine rüzgar gülünü rahatlıkla kaldıracak şekilde tasarlanaması binaların bodrumlarına dev bataryalar kurarak rüzgar kesildiğinde elektrik kesintisini azaltacak şekilde elektriğin depolanması gibi projeler üretilmesi gerekir diye düşünüyorum bu tekniğin bir diğer avantajı elek. ucuzlatacağı için alım güçünüde arttıracaktır.

    şunuda ekliyeyim yakın bir zamanda ntv sitesinde yazan bir haberde kanadada bir üniversitede geliştirilen bir teknik sayesinde şu an piyasada bulunan en güçlü rüzgar türbininden 2-3 kaç daha fazla elektrik üreten türbin geliştirildiği birkaç ay yada 1 yıllık bir süre zarfından sonra ise üretime geçilmesi planlandığını okumuştum hatta diğer firmalar bu proje için üniversitenin kapılarını çalıyorlarmış yani kapasiteler artacak belki rüzgar şimdikinden daha çok taleb görecektir



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TIGERSHARK -- 20 Şubat 2009; 11:22:30 >




  • Sevgili kardeşlerimin yazılarının bir kısmına cevap olur diye braz geç de kalmış olsam yazıyorum. Özellikle UPGRADETR yazılarının hepsini okuyudum fakat Rüzgar enerjisi hakkında fazlaca bir bilgin olmadan bu kadar net nasıl konuşabiliyorsun anlamadım. İlle de nükleer şart olmazsa olmaz, 70 milyonun elektriğini karşılada göreyim. Bu ne menm bir zihniyettir böyle. Arkadaşlar Almanya 60 bin MW potansiyelinin 25 bin MW'ını elektriğe dünüştürüyor. Peki Türkiye'nin potansiyeli ne? 80 bin MW ve yanlızca 450 MW'ını elektriğe çeviriyoruz. Bir de bu işin arge kısmı var. Arkadaş diyor ki olmaz. Ben diyorum ki olur. Nasıl mı? Cevabı basit. Rüzgar tribünleri %33 lük bir verim ile çalışırlar. Bu verimi yukarı çıkarmak bu iş için yeterli. Evet farkındayım söylemesi kolay yapması zor fakat devlet ne için var? Ayrıca Norveç rüzgar enerjisinin bir adım önüne geçerek GEL-GİT den elektrik üretiyor. Verimi çok yüksek çünkü bildiğiniz gibi su havadan daha yoğun. Evet farkındayım biz de o kadar gelgit yok -sanki olsa yapardık ya neyse- Peki bizde olan nedir? Boğazlar. Çanakkale Boğazı'nın ortalama derinliği 74 m dir ve akıntı yer yer 4 kts'ye kadar çıkar. Karşılaştırma olsun diye söylüyorum 1 kts akıntı gemileri 30 kts rüzgara eşit bir güç ile etkiler. Nereden mi biliyorum? Biliyorum çünkü ben de denizciyim hem de Çanakkale'de. Bu elbette bakım masraflarını arttıracaktır ama olmayacak bir iş değil. Nitekim geçmişte olmaz denilen neredeyse herşey olmuş durumda. Zamanında birileri çıkıp "Televizyonu kim niye seyretsin, çok saçma. Bu icat tutmaz" demişti. Bunun gibi yüzlerce örnek var. Mesele budur ve bu kadar basittir. Örneğin çoğu ev çatısına- kendisinin bile yapabileceği- rüzgar gülleri koyabilir. Ama biz koyamayız neden? Çünkü biz herşeyi devletten bekleriz. Şimdi bir arkadaş da demiş ki "onun da alternatörünü ithal etmek zorunda kalırız" Arkadaşım biraz geniş açıdan bak istersen. Ne dersin? Hoş olmaz mı? Kim senin elini tutuyor? Neden üretmiyorsun da alıyorsun? Arkadaşlar Kurtuluş savaşında binlerce sorun yaşadık biz bu yüzden. Tamamen dışa bağımlıydık. Bir treni yürütecek adamımız bile yoktu. İlk makinisti savaş zamanında yetiştirdik. Hepsi Ermeni idi ve silah zoryla iş yapıyorlardı. Yarın savaş çıksa hangi devlet bize doğalgaz vermeye devam edecek, nükleer santrallerin bakımını yapacak? Rusya'mı Amerika mı İran mı? Yapmayın arkdaşlar. Verseler bile tahmin edebiliyor musunuz kaça verecekler? Uyanalım artık. Şu rahat yataklarımızdan kalkıp çalışmaya ne dersiniz? Haydi hep beraber sıkı bir çalışma. 20 sene de bu ülkeyi tahmin edemeyeceğimiz yerlere getiririz biz yeter ki çalışalım, yeter ki okuyalım.




  • Boğazdan elektirik üretmeyi bende düşünmüştüm konusuda vardı boğazın değişken akıntısı belki sorun olabilir ama işe yarar gibi görünüyor. Bireysel olarak güneş enerjisini su ısıtmakta kullanıyoruz bunu maliyetleri düşürüp elektirik üretmeye çevirmemiz lazım. Güneş enerjsinden faydalanabilecek en iyi konumda olan ülkelerdeniz İspanya aşmış 9 keban barajı kadar elektirik üretiyor biz su ısıtıyoruz.
  • Dünyani icine onlar mictilar, simdi rüzgar diolar!
    Acaba Türkiye kacinci ki..
  • Bence artık herkesin devleti beklemeden kendi local olarak elektriğini üretmesi gerekiyor. Bende 5 sene içinde şehir şebekesinden ayrılmayı planlıyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: neverlate

    Rüzgar enerjisi bana göre nükleer enerjinin alternatifi değil. En azından henüz değil. Birsürü ülke yıllardır nükleer santralleri kullanıyor. Havayı kirletmeden, doğal kaynakları da harcamadan en verimli şekilde enerji üretiyor. Biz geç kaldık sadece sorun bu. Ayrıca nükleer santrali nereye yaparsanız yapın insanlar (en azından oranın yerel halkı) karşı çıkacaktır. Buna yapacak birşey yok. Rüzgar millerini de insanların yerleşim bölgelerinden uzağa koymazsanız sesten dolayı insanlar orada yaşayamaz.

    Nükleeri sadece o yöre halkı değil tüm ülkedeki bilinçli insanlar istemez. Nükleer doğayı kömürden daha fazla kirletiyor. Hem de kirliliği milyonlarca yıl sürüyor.
  • bilinçli insanlar!

    Türkiye’de üretilen elektrik linyitten, doğal gazdan, hidrolikten üretilmektedir.
    Dolayısıyla üretilen elektriğin büyük bir kısmı, ithalata dayanmaktadır.

    elektirk ithalatımız yaklaşık 20 milyar dolar.
    her yıl yaklasık olrak 3binMW lik bir artıs öngörülüyor.

    ruzgarda 1 numara olan amerika bile tüm nükleer santrallerini yeniliyor.

    nükleere hayır!
    ney?.
  • Ürettiğimizin elektriğin %20'sini kaçaklar nedeniyle kaybediyorken rüzgar enerjisi neyimize. (Diyarbakırda %80'in üzerinde kaçak kullanım var.)

    Nükleeri sevmesemde yapacka bir şey yok şu şartlarda ithalatı önlemenin tek yolu bu.
  • Nükleer santralın kendisi ithal zaten. Yakıtı da ithal, atık saklaması yoketmesi de ithal. Bunun nesi 'dışa bağımlılıktan kurtulmak'? Yukarıda bir arkadaşın bahsettiği gibi rüzgar tek alternatif değil. O boğazlara birkaç tane kaplan türbini daldırsanız hiç yoksa İstanbulun elektriği çıkar. Az şey mi? Alternatör de ithal edilmeyiversin. Bu memlekette fabrika mı yok, mühendis mi yok. Oluk oluk sağa sola para akıtacaklarına teknoloji geliştirmek için de yatırım yapıversinler. Devlet yerli teknoloji geliştiren, kullanan için teşvik sağlasın, düşük kurla sürekli ithalatı pompalayacağına. Ben makine mühendisiyim, bitirme tezim de rüzgar santralleri üzerineydi. Az çok birşeyler bildiğimiz için bu kadar çırpınıyoruz. Bakın elektrik mühendisleri odasının yayınlarına, makine mühendisleri odasının yayınlarına. Bu işin bizzat içinde olan insanlar bas bas bağırıyor, akılcı yolu gösteriyor ama teknik bilgisi sıfır politikacıların laflarına inanıyorsunuz.




  • Şu forumda politikacıların sözüne inanmayacak belkide tek kişiyim.

    Bunlar bilmediğim şeyler değil, doğalgaz ihtal edip her sene kazıklanıp birinin vanaları kapatması riskiyle karşı karşıya kalmaktansa. Yakıt tedariği santral kurulurken garanti altına alınan veya senelerce üretimi sürdürebilecek kadar yakıtı tek seferde alınan Nükleer Santraller daha tercih edilebilir.

    Gönül isterki yenilenebilir enerjiden başka enerji kullanmıyalım ama tercihleri şartların belirlediği bir dünyada yaşıyoruz. Daha ürettiğimiz enerjinin 5'te birini kaçaklardan dolayı kaybediyorken, maliyetli ve uzun vadede ekonomik olan rüzgar enerjisini ne kadar verimli kullanabiliriz. Heleki bizim gibi gelecek sene, gelecek ay, hatta haftayı değilde sadece yarını düşünen toplumlarda.
  • Yazın habertürk gazetesinde okumuştum..Türkiye'nin bu enerji için yüksek potansiyeli olduğu yazıyordu..
  • Biz elektiriğimizin 100 de 30 unu bedava dağıtıyoruz nerede ise kaçak ile tabi bizim gibi namuslu vatandaşlar ödüyo :S
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ::cc::

    Bence artık herkesin devleti beklemeden kendi local olarak elektriğini üretmesi gerekiyor. Bende 5 sene içinde şehir şebekesinden ayrılmayı planlıyorum.





    Aynı düşünce bendede var ancak bunu nasıl yapabilirizki enerjiyi depoloma sorunu olmazmı en büyük sorunda o zaten depolama :S
  • ithal likten, dısa bagılıktan bahsedilmiş.

    su gun kurulcak olan yenilenebilr enerji üretim aletlerinin cogunlugu yabancı patentli o zaman onlarada bulaşmamamıs gerekir.

    bu enerji cesitleri zaten yukarda bahsedildigi gibi "devlet destegi olmadan " hiç birişe yaramaz.
    sugun bir eve gunes enerjisi sistemi taktırdıgınız zaman ortalama 10 -15 yıl arası kendini amorti eder,fakat bu sure zarfında 10 yıl gibide onun camları,aküleri yenilemeniz gerekir.

    bu nukleere karsı olanlarda 10 - 15 yıl sonra ortaya cıkıp
    " herseyimizi dısarı satıyoz, bak uranyum yataklarımızı,toryum yataklarımız 3 kurusa sattık yabancı ulkelere" umarım demezsiniz.
  • Kıtlık nedir bilir misin? Hammadde azaldıkça fiyatlar da artar. Fiyatlar giderek artıcak artıcak... Sonuçta öyle bir konuma gelicek ki 10 sene amorti bakmışın 1 ay olmuş. Ki bugün bile 10 sene çok abartı bir rakkam, direk kullanmayız su ısıtırız, rüzgar var vs. Çareler tükenmez. Bu evrende enerji kadar bol birşeye para verdiğimize inanmıyorum. Hoş çok da şaşırmamalı, suya para verdiğimize göre, enerjiye de vermek normaldir.

    Nukleer atık olmasa nukleer enerjiyi desteklerdim. Maalesef millet santralleri kapatmaya (kapatması kuruluşundan daha maliyetli) çalışır, atıkları 3. dünya ülkelerine postalamaya çalışırken, biz kurmaya çalışıyoruz.
  • ulkeler daha yeni bir teknolojiye sahip santraller kurdugu için ESKİLERİNİ kapatıyor. en basit ornek ingilteredir.

    atık mevzusu tamamen ABARTIDIR. ortalama iyi bir santral 30 ton atık-yakıt uretir.bu yakıt hacimsel olarak cok kucuktur. yemek masası kadar benzetmeleri mevcuttur.

    ""kullanılmış yakıtların yeniden işlenerek (reprocessing) kullanılmış yakıtın %97'sini oluşturan Uranyum ve Plütonyum geri kazanılarak yakıt olarak tekrar reaktörlerde kullanılması ve sadece geriye kalan %3'lük kısmın (yılda 0.9 ton) “atık” olarak değerlendirilmesi.
    İkinci yol ise kullanılmış yakıtın yeniden işlenmeyerek kullanılmış yakıtın tamamının (30 ton) “atık” olarak nitelenidirilmesi"" (alıntı)

    olay "tamamen nukleer olsun" degildir. elbette doga da kullanılmalıdır. ama maliyetler cok cok yuksektir ve ucuzlayana kadar da yavas yavas ilerleyecektir.ama oda " tamamen yenilenebilir olsun" olmamalıdır.




  • Eğer dikkat edilirse rüzgar enerjisinde başa güreşen ülkelerin hep gelişmiş ülkeler olduğu görülür. sebebi ise yüksek maliyettir ve bu ülkelerin bu maliyeti karşılayacak güçleri var.

    İşin teknik boyutlarına gelirsek, bir ülkede rüzgar enerjisinden üretilen enerji toplam üretilen enerjinin %20 sinden fazla olması o ülke elektrik şebekesi için sakıncalıdır. Şahsi fikrim ise toplam yenilenebilir enerji üretim oranı %30dan fazla olmamalıdır aksi takdirde oldukça kalitesiz bir elektrikle karşılaşırız ve böyle bir elektrik ile de örnek olarak lcd televizyonumuzu yaklaşık 3-4 yılda bir değiştirmek zorunda kalırız. tabi bu veriler bugünkü teknoloji için geçerlidir, 10 yıl sonrası nasıl olur bilinmez.

    İşin maliyet boyutuna gelirsek, örneğin elektriğimizin %50sini yenilenebilirden karşılıyor olsak emin olunki şuanki elektrik fiyatının minimum 3-4 katını ödüyor olurduk ve böyle bir enerji fiyatıyla da ne ihracat yapabilir nede rekabet edebilirdik.

    Yukarıdaki yazıları okuyarak beni yenilenebilir enerji karşıtı sanmayın. Olması gereken herşeyin tadında olması, enerjinin ve kaynaklarının çeşitlendirilmesidir. "enerjimizin tamamını yenilenebilirden karşılayabiliriz" diyenlere inanılmaması. Popüler bor madeni geyiklerine dönmemesi.




  • Rüzgar santrali kurmak pahalı mı? Bu şekilde üretilen elektrik kalitesiz mi olur? Arkadaşlar bu bilgileri nerelerden edindiniz bilmiyorum ama HEPSİ YANLIŞ. Bir rüzgar santralinin kurulum maliyeti asla bir hidro elektrik santraliyle, hele de nükleer santralle kıyaslanamaz. Tamamen ekilip biçilebilen tarlalara kurulabilir, çok az yer işgal eder. İşletim masrafları yok denecek kadar azdır. Atık üretmez, üretilmeyen atığın taşınması, saklanması gerekmez. Üretilen elektrik de direk şebekeye verilmez. Tüm diğer santraller gibi trafo kullanılır, yani lcd tv lerinizi bozmaz. Elbette tek kaynak olarak düşünülemez. Bunun güneşi var, jeotermali var, dalgası gelgiti var. Yenilenebilir enerji özgürlüktür. Bir ülkenin enerji ihtiyacının %30'unu geçmesi o ülkenin uçuşa geçmesi demektir. Çünkü bedavaya yakın ucuzlukta ve sonsuzdur. Nükleer santralde kurulacaksa tüm dünyanın yaptığı gibi farklı modellere yönelmek gerekir. 50 senelik pahalı uranyum modeline değil. Üstelik o santrali kuracak sayısız gölünüz, ıssız araziniz varken tutup da yazın su sıcaklığı 30 dereceyi bulan akdenizin en nadide koylarından birini, milyonluk iki tane büyük şehrin tam arasını seçiyorsanız aklınızdan zorunuz vardır. Lütfen Mersin ve civarında oturmuyorsanız oraya nükleer santral kurulsun demeyin. Bir kaza ertesinde hormonlu domates gibi çocukları olacak olan siz değilsiniz. Kaza olmasını engelleyecek işinin ehli müteahhitler, torpilsiz atanmış uzmanlar bu projede yeralmayacaksa zaten adını bile anmayın nükleerin. Ki bu garantilerin hiçbirini veremezsiniz bu ülkede.




  • bu bilgilere ulaşmak zor değil, sadece biraz okumak gerekli.

    rüzgar türbinlerinde genellikle asekron makinalar kullanılır ve sürekli frekans ayarı yapmak zorunda kalırsınız. binlerce değişken torklu asenkron türbinin bağlı olduğu bir şebeke ile 500MW'lık tek bir generatörün ürettiği elektriği karşılaştırmak imkan dahilinde değildir.

    güneş panelleri ise DC elektrik üretir ve bu direk kullanılamaz bunu AC elektriğe çevirmek zorundasınız ve bunun için kullanılan anahtarlama elemanları yüksek harmonik üretirler. İşte bu hormonik sizin tv nizi pekde bir güzel bozabilir. trafoların enerji kalitesini düzelttiğini düşünmek ise biraz garip bir yaklaşım.

    ha bu sorunların üstesinden gelinemez mi? evet gelinebilir bir yere kadar ama tabiki PARA. daha çok kalite daha çok para ama tek bir doğalgaz,kömür,hidrolik veya nükleer santralin vereceği kalite ancak hayal olur.

    bunlar sadece işin teknik boyutları, maliyete girmedim bile. şunu iyice belirtmek gerekir, keşke yenilenebilir enerji ile sağlanabilse ve bağımlılığımız olmasa. ama malesef buda önümüzdeki 20-30 yıl için hayal. kaldıki TEİAŞ ın 2020 projeksiyonuna göre mevcut 45000MW lık kurulu gücümüze 10 yıl içerisinde bir 45000MW daha eklememiz zorunda iken...




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.