Almanya'dan İlginç Araçlar ve Otomobil İzlenimleri

Merhaba

Birkaç günlüğüne Frankurt'da bulundum. Hızlıca bir gezme fırsatım oldu.

Daha önce de yurtdışında bulunmuştum, bir keresinde de Berlin'e gitmiştim. O zaman mevsim kıştı ve hava çok soğuktu, baya zor olmuştu

Bu seferinde de şansıma çok güzel bir hava vardı, ben de imkan elverdikçe bol bol gezdim.

Öncelikle Frankurt güzel ve yaşanabilir bir şehir. Herşey insanın elinin altında.

Ulaşımı çok rahat, tren, S-bahn, u-bahn, str tram (tramvay) ve otobüsler vızır vızır.

Köylere kadar tren gidiyor. Bizdeki gibi köy dolmuşu gelecek, tıka basa dolduracak, tavuklar hindiler havada uçuşurken paldır küldür gideceksin gibi bir durum yok. Tren konforunda yata yata gidiyorsun her yere

DB navigator diye bir uygulaması var. Bulunduğun yeri ve gideceğin yeri yazıyorsun. Hemen sana güzergah çıkarıyor. 6 nolu perondan S32 nolu trene bineceksin saatleri de şunlar diyor mesela.

Vatandaşlar da zaten genelde tren ve bisikletle istedikleri yere ulaşıyorlar. Her bir vagonda en az 3-4 tane bisiklete denk geliyorsun. Kimse de birşey demiyor.

Dikkatimi çeken detaylar şunlar:

1) Şehir genel olarak çok güzel ama bazı yerler bariz gettolaşmış. Sokakta çöpler, bağrış çağrış vs. tahmin edersiniz ki buralar yabancı kökenlilerin olduğu yerler. Mesela Münchener Straße . Türk, Arap, Afgan ve Paki dolu

2) şehir içi belli bir merkezde yoğunlaşma yok mesela bizim Eminönü ya da mecidiyeköy gibi kilit noktalar yok. her yerden heryere gidiliyor

3) Caddeler geniş , sokaklar dar. Otobanlar ve çevre yolları şehrin çevresinden değil, içinden geçiyor trafiği çok rahatlatıyor

4) Tren çok kullanıldığı için otobanlar hariç, şehirler arası yollar genellikle tek şerit ama yoğun değil

5) Almanlar genelde küçük ve B sınıfı araçlar kullanıyor. marka takıntıları yok , Dacia, nissan, renault ne bulurlarsa biniyorlar. BMW, mercedes ve büyük araçlara genellikle Türkler ve araplar biniyor

Nerde kolunu dışarı çıkarmış, camdan sigara külünü silkeyen, bağırta bağırta süren bir araç şöförü görsem hemen dönüp bakıyorum. Aracın arkasında ya Göktürkçe Türk yazıyor yada yeşil gözlüm, Asenam, Tuğçem vs gibi Türkçe bir şey yazıyor.

Geceleri ara sokaklarda aynı burdaki gibi son ses arabesk açıp sokağın bir başından öteki başına gidiyorlar. Orada bu işin yasal hükmü nedir bilmiyorum.

6) Araçların arkasında bizdekiler gibi modelleri ve motoru yazmıyor genelde. Mesela Passatın arkasında kocaman P A S S A T 1.6 TDI yazmıyor. Sebebini bilmiyorum

Neyse konuyu uzatmadan gezerken gördüğüm ilginç ve güzel araçların resimlerini çektim. İzninizle paylaşıyorum.

1) Adam mercedes'e böyle bir kaplama yapmış, açıkçası hoşuma gitti

2) Frankfurt'un bir bölgesinde (Bizim levent gibi bir yer) millet pazar günü böyle üstü açık araçlarla falan dolaşıyor. yol boyu 20 tane porsche saydım resmen. Vatandaşların iznini almadığım için plakaları karaladım

3) taycan sanırım

4) Güzel bir BMW modelini bilmiyorum

5) Mercedes G serisi

6) Güzel bir mazda RX sanırım

7) çok fazla elektrikli araç var, öndeki tesla arkadaki de VW ID

8) Elektrikli bir BMW

9) bu cupradan bizde görmedim , muhtemelen vardır

10) Frankfurt'da bir bölge silme Porsche doluydu

11) smart sanırım. Almanya genelinde çok fazla gördüm.

12) pedalsız bisiklet buralarda var mı bilmiyorum, neden pedalsız onu da bilmiyorum

13) Ford Vianace ya da ona benzer birşey yazıyor kenarında. Çok güzel duruyordu resmini çektim

14) ilginç bir citroen

14) böyle araçlar da yok değil

15) Getto da güzel bir BMW

16) ilginç bir reno

17

17) Oyuncak gibi duran , tren üstündeki bir iş kamyonu

18) Çift katlı trenler

19

19) Şirin bir smart daha

20) Alfa Romeo

21) mia diye bir araç. İlk defa gördüm

Hocam araçlarla pek aran yok gibi ama çekimler güzel. Ford Mondeo Vignale o dediğiniz, Titanium paketin de üstü, Ford'un gırtlak dolu donanım seviyesi, her modelde de olmuyor.. Benim de kendi gözlemim ihtiyaçlarına göre aldıkları için sadece B-C segmente binmekle kalmayıp çoğunlukla 3 kapı versiyonlar var ve araçların çok azı tam dolu..

20 seneye almanya kalmaz göçmenlerden artık bu resimlere bakar hasret giderirsiniz

Aynen öyle. buradaki çoğu beğenmezük diyen kişinin Almanya gibi ülkelere gidip, hatta nurnberg çevresine gidip gerçekte otomobil kültürü neymiş görmesi lazım.. duvara çarpmış gibi oluyorsunuz.

bizde tek olan şey belli bir motora sahip beyaz bir kaç tip lüks otomobil çokluğu.. ve bunu türkiye'de her yer lüks otomobil oldu olarak yorumluyor bazı insanlar. aslında rezil bir durumda türkiye otomobil çeşitliliği, kültürü ve koruma kalitesi açısından. bunu da yurtdışını görmeden anlayamıyorsunuz.

evet çok anlamıyorum

ama mondeo çok güzel, akıyor resmen araba

evet düzeltiyorum

Türkler deyince adamların aklına neden hemen Araplar, Ortadoğu vs geldiği anlaşılıyor. Hiç tanımadığım insanlar adına utandım nedense.

Çıkarım ve ders amaçlı bir başlık değildir

İlginç arabalar işte, eğlenmek ve farklılıkları görmek adına çektim ve yayınladım.

Almanya'da hiç egea ya da oradaki adıyla Tipo görmedim açıkçası, görsem dikkatimi çekerdi. Sadece 1-2 kere Fiat'ın Punto'sunu gördüm

Fransız grubu İtalyan grubundan daha fazla orada.

Elektrikli araçlar, Almanya'da burdakinden çok çok daha fazla.

10 sene önce Berlin'deydim, o zaman da çok fazlaydı şaşırmıştım.

AVM otoparklarında, market parklarında vs şarj istasyonları var. Şarj ede ede komple ülkeyi dolaşırsın.

Burda elektrikli bir araç, Ankara'nın doğusuna nasıl gider, açıkçası emin değilim. Yaygınlaşması için en az 20 senesi var.

Almanya dışında aslında pek az değil hocam. Mesela daha geçen hafta Madrid şehrinde taksi Tipo idi ( egea)

2 3 sene önce de kiralamıştım yine İspanya’da SW Tipo. Polonya’da vs de var

Burada birinci öncelik güvenli olması. İlk bakılan şey bütçeye göre yolcu hava yastığı, perde hava yastığı, çarpışma önleme vs. Araç kaza yaparsa önce aracın kurtarılıp kurtarılamayacağına bakılır, kurtarılacak araçsa hemen yeni hava yastığı ve tüp eklenip tamir edilir. Aracın kaportası yamuk olsun sonra yaptırırım ama hava yastığım ile kemerlerim aktif olsun derler. Araç ağır hasar aldıysa hurdaya gönderilir. Çocuk varsa geniş araba alınır. Küçük arabanın da çok olmasının sebebi burada genç kızların ve oğlanların anne babalarınınkinden bağımsız ayrı bir arabaya sahibi olmaları. Veya eşine ikinci araba olarak alıyor. Bir de Polo, Golf, Corsa ve Renault ucuz arabalar. O yüzden çok fazlalar. Ben de T-Roc var sevdiğim için biniyorum. Lüks araba için aşmam gereken bir iki aşama var. Ondan sonra EQE yada Tesla istiyorum.

Gittiğim Avrupa ülkelerinde şunu gördüm, insanlar işlerini görecek küçük, minimal arabalara biniyorlar. Adamların kişi başına gelirleri bizden kat kat daha fazla, arabalar bizden ucuz, isteseler manyak arabalar alabilirler ama adamlar parayı dünyayı gezmeye, yaşamaya harcıyorlar.

Bizde ise durum içler acısı. Adam hayatında TR'nin bir kez bile dışına çıkmamış, bakıyosun BMW 5'e biniyor. 7, 8 yıllık birikimini arabaya vermiş.

Araba tamamen gösteriş, statü sembolü haline gelmiş. Tam bir orta doğu kültürü. Kıroluk, kekoluk, barzoluk, ne dersen de.

Ben 70-80 yaşında tertemiz giyimli adamların 99 model Corsalarla, Polo, Golf 4'lerle gezdiğini görünce şaşırmıştım. çoğu insan bu şekilde.

ama araçların temizliğini bir görün. fabrikadan 3 gün önce çıkmış gibi o Golf 4. inanılmaz iyi kondüsyonda araçlar.

lüks araçlarda çok tabiki Almanyada veya diğer gelişmiş avrupa ülkelerinde, yani eski bir Yarisle gezen adamın garajında Q7'de olabilir, eşi falan kullanabilir. artı babasından dededen kalma bir klasik de olabilir.. ama alayım her yere onlarla gideyim diye bir olay yok.. muazzam bir prgmatizm var insanlarda.

bizim almancı cenahın ekseriyetinin de kompleksi bu orada. adam yağdırıyor, alıyor da alıyor her tip lüks arabayı yapıştırıyor ama Astra kullanan adamdan farklı gördüğü hiç bir muamele yok.. hatta aksine konu komşusu çiğ görüyor bunları.. çünkü aldığı aracın bir orjinalliği bir hikayesi de yok, adamın araba kültürü yok lüks alman otosu diye alıyor o kadar..

ama buraya gelince krallar. hele eşe dosta karşı. bu statüyü kullanmak için o arabayı da alıyor 3000 km yol da geliyor gocunmadan..