Şimdi Ara

2. EL ITHALATI YASALLASTIRILMALI (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
58
Cevap
0
Favori
3.146
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
25 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Ancak AB ye girersek serbest dolaşım olur, istediğin arabayı alır kullanırsın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güzel ve benim de daha önce dile getirdiğim savunduğum bir fikir. Yeni değil aslında sene 1998 ekonomik krizinden sonra 1999 yılında Refahyol hükümeti tarafından "Gümrük vergisi bedelsiz araç ithalatı" yasa çıkarılarak yapılmıştır. buna göre yanlış hatırlamıyorsam avrupadaki gurbetçilerimiz 10 bin D. Mark türk bankalarına vadeli yatırmaları karşılığında 1 adet 2. el aracı gümrüksüz-vergisiz türkiyeye getirebiliyorlardı.

    Bugün bu uygulama tek çare olacak. itiraz edip sızlanmayın, neden mi? çünkü içeride fiatların fahiş olmasının en büyük nedeni üreticiler fiaytları arttırmak için kasten üretimi 2019 yılında kıstılar ki yokluk hissi yaratmak ve insanları pahalı fiyatlardan aldırmak için. buna ilaveten yetkili bayiler ve galericiler de sıfır araçları kendi üzerlerine geçirerek karaborsayı alevlendirdi. şimdi düşünün karşı tarafın böyle bir hamlesi var, tüketiciyi düşünmeyen açgözlü, 2. el temiz araçlar getirip türkiyede satmazmısınınız? üretimi etkiler diyeceksiniz de zaten üretim yok ki? hangi bayi size araba verebiliyor bir söyler mi siniz?




  • Gümrük duvarlarını yukarı çekerek sanayimiz korunacak ise avrupa birliği gümrük antlaşmasından da çıkmamız uygun olur .!995 lerde gelen ve hemen arkasından girmeyi düşündüğümüz yapı bizi yıllarca oyaladıkça oyaladı .

    Eğer 2000 li yıllarda birliğe girse idik zaten ikinci el Avrupa araçlara ÖTV uygulaması yapamaz idik .Tipik şark kurnazlığı ile hem vergi konulmuş hemde yerli sanayinin üretim maliyetlerine de benzer ÖTV artı kdv gibi aşırı yüksek vergiler konularak devletin buradan rant elde etmesi sağlanmaktadır.

    Yapılması gereken tüm sınırları ve vergileri kaldırarak dengenin bulunacağı yere devri evrilmek olmalıdır. Yerli sanayi desteklenecek ise bunu direk vergi yerine dolaylı vergiler ile sanayiciye sağlamalı düşük kredi imkanlarından faydalandırılması sağlanmalıdır.

    Dünyada büyük bir kapalı kapılar ardında savaş gözleniyor , kapalı ekonomi ve açık global ekonomi arasında çok ciddi bir kavga var , sonucu beraber göreceğiz. Ancak kazanan teknoloji sayesinde açık global ekonomi şartları olacaktır. Dolayısı ile zaten yönetimlerin alacağı kararlar avrupa birliği benzeri üst kurulca vergiler sıfırlanacak veya çok cüzzi bir mertebeye çekilecektir. Biliyorum ki onlarca soru ile bu görüş tersine düşünenler olacaktır ama hepsinin bir cevabı olması corona adımı atılmaz idi. Sanırım ki bu daha bir başlangıç gibi görünüyor

    Sahip olma yerine kiralama benzeri yapıya dönüş öngürülüyor , yani sizin aracı farz edelim 3 sene kullanıp değişmesini talep ettiğinizde digital sistemde buna alternatif hangi araçlarla takas edebileceğiniz belirlenecek .
    Dünya da ise aracın güncel durumunu uluslararası değerlendirme kuruluşları gibi (tüv benzeri) aracın bir puanı olacak ve bu puan üstünde bir araç talep ederseniz aradaki yatırım için size alternatif finans sistemleri sağlanacaktır.

    Gelelim aracın bakım masraflarına, böyle bir sistemi devreye sürecek olan akıl buna da bir çözüm bulacaktır . Sürücü puanı sistemi(agresif sürücü vb ) ile kasko ve trafik kaskosu primlerinizi aşırı yükselterek araç sürücüsünü kontrol edeceklerdir. Siz ikinci el araç aldığınızda aracın tamiri vereceğiniz tamirhane tarafından ücretsiz yapılacak ancak masraf size dolaylı olarak trafik sigortası veya tamir sigortası sistemi tarafından yansıtılarak masraflar ödettirilecektir.

    Yeni bir sisteme geçiş için hazır olmamız lazım gençler zaten değişime hemen ayak uyduracaktır ancak orta yaş ve bizim gibi orta ileri grubu için bu sistem kabul edilmesi zor bir aşamadır. Her aracın güncel puanlama sistemi değerlendirilmesi üzerinde uzun uzun çalışılması gereken bir konudur . Yabancılar zaten çalışıyorlar ancak yerli sanayinin de bu işin dışında kalmaması için çabuk adapte olması lazım .

    Hibrit teknolojiyi yakaladık ancak elektrikli araç ve sonuçta kaçınılmaz son olan hidrojene geçişe kadar yerli sanayimizin ayakta kalarak bu devrime hazırlıklı olması lazım .

    2030 -2050 arasında bugun bildiğimizaraç sistemleri komple yenilenmiş olacaktır .Aşırı vergiler nedeniyle ikinci el piyasası gelişmemiş ülkelere ve Afrika ya satılarak araçların hurdaya çıkarılmadan çözüm bulunulması şahsi kanaatimce doğru değildir.




  • İstismarın önlenmesi amacıyla her aileden sadece 1 kişiye, o da hayatında 1 defa olmak kaydıyla yurtdışından istediği arabayı sembolik bir vergi -10.000- karşılığında alma şansını verseler bari. Hemen bir Dodge Challenger V8 alır, koyarım kapının önüne. Ayda 3-5 binsem yeter.

    Hayaller Paris, gerçekler Bağcılar

    İftara kadar vakit geçiriyoruz, ciddiye almayın



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi El Fuego -- 5 Mayıs 2020; 13:46:46 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ayhand28 kullanıcısına yanıt
    Son olaylardan sonra AB içinde bile serbest dolaşım kalmaz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bu konuyu ekşi'de yazdım hayal görmekle eleştirildim. Takibi iyi yapılan, düzgün regüle edilmiş, 5 yaş altı, belirli güvenlik donanımları olan ve çalışan 2.el oto ithalatına bence de izin verilmeli artık. Aksi taktirde araba işi cidden tekrar lüks oldu/ olacak ve araba işinde 80'lere 90'lara geri döneceğiz.
  • Weisanstein kullanıcısına yanıt
    Neden sinirlandirilmalar var. Insan gidip kendi istedigine gore secip alabilmeli. Bu konulan sinirlandirmlar seffafliktan uzak tepeden inme kurallardan dolayi zaten bu halde ekonimi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yazıklarımdan benim hükümeti bitim kadar sevmediğimi okuyanlar bilirler. Ancak burada çuvaldızı batırmadan önce bir iğneyi kendinize batırmanızı tavsiye ederim.

    Türkiye, neden bilmiyorum, otomobile aslında olduğundan çok daha fazla önem veriyor. Bu konumda olan birkaç ülkeden biri. Özbekistan, Türkmenistan gibi ülkelerden sonra Türkiye geliyor. Şöyle birkaç örnek vereyim:

    Üniversitede öğretim görevlisi profesör bir amcamızda 12 yaşında bir araç var. Adam Ankara'da bu araçla işine gidip geliyor. Yar.Doç olmuş öğrencileri kadro alıdığı gibi altlarına Honda Civic falan gibi standart C sınıfı araçlar çekmişler altlarına. Bizim amcaya şöyle derler: "Hocam bu araba size yakışıyor mu? Satalım bunu, yenileyelim." Amca soruyor: "Neden? Amaç ne? Ben bununla işe gidip eve geliyorum. Uzun yola çıkmıyorum, uçağa biniyorum. Arabayı niye yenileyeyim?" Sonuçta adam öğretim görevlisi. İş için 4 teker gezen biri değil. Diğer öğretim görevlileri de değil. Maksimum 2 kere uzun yola giderler. Tatil için. Bu kadar. Bu amca Ankara'nın zengin muhitinde villada yaşıyor. Villanın sahibi. Doçentler kirada yaşıyor. O zaman bunlar salak mı abi, niye cücük kadar gelirlerini arabaya gömüyorlar? Evet salaklar.

    Araba 140.000TL. Adamın maaş 6000TL. Aileden bir zenginliği de yok. Benim kafa almıyor bunu. Ben 6 aylık gelirimden ve/veya 1 yıllık birikimimden fazlasını bir arabaya vermem. SALAKLIK OLUR. Vermem için tek bir şart var: 4 teker yaşam formuyumdur. Hayatımın önemli bir kısmı arabada geçiyordur. Uzun yola gidiyorumdur veya yüksek hıza çıkmak zorunda olduğum bir günlük rotam vardır. Ancak o zaman. İstanbul'da yaşasam, 1 saat git, 1 saat gel, bu yolun da bir kısmını TEM veya E5'e çıkıp 100-130 yardırarak yapsam o zaman günümüz standardında güvenliğe sahip, ispeten iyi bir araba düşünürüm. Veya bütçem vardır. Gelirim vardır. O zaman düşünürüm. Yoksa düşünmem.

    Fabrika açmış, 10 yıl boyunca zarar etmiş, milyonlar batırmış bir ailenin çocuğuyum. Tüm bu sürecin ardından hayatımıza kaldığımız yerden, hayat standardımızdan zerre geri kalmadan devam ediyoruz. 23 lüks daire yedi o fabrika. Öyle düşünün. Gözümü açtım. İlk hatırladığım arabamız Buick Regal. Sonra Alfa 75. Sonra da Saab. Bir Saab 900'ün arka koltuğunda geçti çocukluğum. Büyüdüm. Ehliyet aldım. Aynı Saab 900 benim arabam oldu. Sonra BMW Z4'e de bindim. Cabrio A3'e de bindim (babamın kendi keyfine aldığı arabalar). Özetle iyi aletlere bindim, biniyorum. Şu an eşim Kalos'a biniyor. Ben 10 yaşında, 320.000km'de Ford Fusion'a biniyorum. Üstelik iki tane klasik Amerikan arabam var. Babam da ben de meraklı idik. İkisinin toplamı rahat 350.000TL vardır. Gündelik bindiğim araç 2010 Fusion. Niye? Çünkü evim ile bürom arası yürüyerek 5 dakika. Ankara'da yaşıyorum. Uzun yola gitmem gerekse annemin kullandığı Mini'ye çökerim. Uzun yola giderim. Bitti.

    --------------------

    Bu kafalara erişmediğiniz sürece, NAH alırsınız ucuza araba. Siz arabaya çok değer verdiğiniz sürece, araba pahalılaşır. Vergisi artar. Hadi ben tüketim karşıtıyım. Benim kadar da olmayın. Anlıyorum. Bir de herkes benim kadar esnek de değil. "Anamın arabasına çökerim" imkanı herkeste yok. Eyvallah. Bizim yaptığımız gibi ortak araba kullanımı yapamayabilirsiniz. Buna da lafım yok. Ama otur düşün arkadaş. Araba seni özgürleştirmek için. 7000TL maaşın var. 180.000TL araban. Yazık be. Yaşa arkadaş. Ye-iç, gez-toz. Yapamadığın neler neler var. Yapabildiğini yap. Arabada diye aldığın kalas lan kalas. Bilerek söylüyorum. HEPİMİZ KEYFİ KAÇIRILMIŞ KALASLARA BİNİYORUZ. İşini gören en ucuzu neyse sapla geç. Bagajı 300.000 litre olsun? Niye abi? Bagajı dolduracak kadar eşya alırsın, biraz sıkışırsın, gidersin yola. Yılda ailecek yaptığın iki uzun yol. Yılda ailecek 20 uzun yola mı gidiyonuz?

    Gözünüzü seveyim, dürüst olun, dandik arabalara 130.000TL vermeye alıştınız. Bugün vergiyi çekseler aşağı ne yaparsınız? "Ooooo! 130.000TL'lik araç 70.000TL! Alayım hemen" mi dersiniz? Yoksa 130.000TL baymaya kafaya koymuştunuz zaten, "Honda alacağıma BMW alırım lan!" mı dersiniz? İkincisini diyenler ağır çoğunlukta olduğu için, o arabalar NAH ucuzlar. Bu içinde bulunduğunuz pisliğin ana müsebbibi gene sizsiniz özetle.

    İkinci el araç ithalatı da imkansız. Sıfırının satışını dibe çeker. Devletin vergiye ihtiyacı var. Senin paranla sana hizmet götürdüm diye hava atacak, geçiş garantili 4'üncü köprü, müşteri garantili 5'inci havaalanı, hasta garantili dev ölçek hastane falan. Milyonlarca memur maaş alacak. Ne sandın oğlum? Sen yolunacak kazsın. Kazdan fazla beynin olmadığı da zaten arabaya biçtiğin değerden belli.

    O yüzden ben Fusion'a binerim. Canım keyif isterse 5 dakika yürüme mesafesinde, anamın evinin garajına girerim. Kontağı çeviririm. V8'in köpürtmesini duyarım. Anlayamazsınız... "Dalgaların köpürtmesi" yani...

    --------------------

    Türkiye'de insanları gerçekten anlayamıyorum. Doğalgaz faturasına takar kafayı. Zam geldikçe "kombi"yi kısar (kombi de nasıl bir mallıksa, bina dediğin komple bir bütün olarak ısınır ve soğur). Battaniye ile oturur. Ama arabası 160.000TL. Ömründe yurtdışına tatile gitmeyen adamda 180 kağıtlık araba var. 309494 taksit yaptırmış, ödüyor hıyar. Keyfine para harcamıyor. Gezmeye para harcamıyor. Yeni tatlar öğrenmeye para harcamıyor. Peynire bile para harcamıyor. Peynir zengini ülkede adam her hafta gidiyor, aynı peyniri alıyor, eve getirip simitle yiyor. Sucuğa verdiği, ete verdiği paranın hesabını yapıyor. Arabaya 180 kağıt gömüyor.

    Devlet de iyi niyetli değil tabii ki. Ama siz de çok bilinçli misiniz de devletten iyi niyet bekliyorsunuz? Hak ediyor musunuz iyi niyeti? Bir düşünün. Böyle mabada böyle tarak, tencere kapak misalisiniz siz bu hayatta yani.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 6 Mayıs 2020; 10:39:41 >




  • Huseyin-ZST kullanıcısına yanıt


    ford fusion V8 motoru var mı ? Merak ettim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir



    ford fusion V8 motoru var mı ? Merak ettim
    Yok abi, fusion mal bir araba. Araba 1.4tdci motorla durmuyor. Virajda esnedigini hissediyorsun. Öyle bir alet bendeki fusion. V8 gaza bastın mı ayırır bu arabayı ikiye.

    Bizde babamdan kalma iki tane klasik araba var. Biri V8. Bir kere alıyorsun, 3 nesil mi artık, 4 nesil mi, keyfini sürüyor. Keyif için sürekli almaya gerek yok yani. Arabaya para gömesin varsa, al bir iş görecek mal araba. Artan parayla da bir klasik veya klasik adayı al. Keyfin gıcır olsun. 90'lardan da takilinabilir. Crx klasik adayı. Al geç. Eğlen. Millet güya arabaya meraklı, herkeste yeni ve süper standart sıkıcı arabalar. Merakın bu mu diyesim geliyor. "Ben sıkıcı araba meraklısıyım abi, anlayamazsınız." gibi bir durum mu var? Neyse... Kafamda deli sorular.

    Millet nasıl paralar gömüyor dandik dundik arabalara, aklım almıyor. Güvenli araba ihtiyaçsa, bunu anlıyorum. Ama yani cücük kadar geliri olan adamın altına Passat çekme hevesini anlayamıyorum. Sonuçta Passat da, ne bileyim, bildiğin müdür arabası. Şirketler yönetim kadrosuna dağıtsın diye bir araba.

    Adamın hayali Miata olsa anlayacağım. "Ver koçum parayı, değer ulan, bir daha mı gelecen dünyaya" diyeceğim de, 3 yaşındaki Corolla'sini satıp Corolla alan adamı hiç anlayamayacağım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 8 Mayıs 2020; 16:15:53 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Huseyin-ZST kullanıcısına yanıt
    güzel bir açıklama olmuş. keyifle okudum. lakin burada insan psikolojisi devreye giriyor. benim gibi orta alt düzeyli insanlar için istedikleri arabayı ilk etapta almak söz konusu olmuyor. araba değiştire değiştire, üstüne ekleye ekleye bir noktada insanlar istediği arabaya kavuşuyor. bununda ötesinde, meseleyi arabayla sınırlamayalım, laptop u 10 sene kullan, ilk nesil iphone ile devam et, çankayada evi ne yapacaksın koşuyolunda kal, tüplü tv neyine yetmiyor ne yapacaksın led tv yi vs. listeyi uzatmak mümkün. o zaman insan bir noktada durup : niye köle gibi çalışıyorum ulan ben hyıyar mıyım diyecektir. movitasyonunu da kaybettikten sonra ne çalışmaktan ne yaşamaktan keyif alacaktır. dediğinizin arz-talep dengesi içinde yeri var. anlamsızca bir talep var. ama sonuçta bir hedef olmadıktan sonra bir yere ulaşamazsınız.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: texjrwillerjr

    güzel bir açıklama olmuş. keyifle okudum. lakin burada insan psikolojisi devreye giriyor. benim gibi orta alt düzeyli insanlar için istedikleri arabayı ilk etapta almak söz konusu olmuyor. araba değiştire değiştire, üstüne ekleye ekleye bir noktada insanlar istediği arabaya kavuşuyor. bununda ötesinde, meseleyi arabayla sınırlamayalım, laptop u 10 sene kullan, ilk nesil iphone ile devam et, çankayada evi ne yapacaksın koşuyolunda kal, tüplü tv neyine yetmiyor ne yapacaksın led tv yi vs. listeyi uzatmak mümkün. o zaman insan bir noktada durup : niye köle gibi çalışıyorum ulan ben hyıyar mıyım diyecektir. movitasyonunu da kaybettikten sonra ne çalışmaktan ne yaşamaktan keyif alacaktır. dediğinizin arz-talep dengesi içinde yeri var. anlamsızca bir talep var. ama sonuçta bir hedef olmadıktan sonra bir yere ulaşamazsınız.
    Peki, ekleye ekleye aldın abi. Geldi biri duramadı vurdu. Ne oluyor? Üzülüyorsun. Ekleye ekleye almadığın arabayı ele alalım. Broadway. Geldi biri vurdu. Üzülür müsün? Üzülmezsin. Seni özgür kılan araba Broadway. Sana pranga vuran araba da ekleye ekleye aldığın araba.

    Ekleye ekleye aldın. Bakımı nasıl ayarlıyorsun? Arabanın fiyatı arttıkça bakımı da artıyor aşağı yukarı. Enteresan bir eğri var. Çok leşe gidersen de bakım maliyeti artıyor, endazeyi kaçırdıkça da bakım maliyeti artıyor. Fusion'ın veya Kalos'un bakım maliyetini bir düşün. Bir de 2017 model bir Honda Civic'i düşün. Arada iki kat fark var.

    Annemin Mini'ye yıllık 3300TL kasko ödüyorum mesela. Eşimin Kalos'a 800. Ekleye ekleye aldığın arabada kasko zamanı yastığı kemirmiyor musun abi? Arkadaşım yeni kasa Civic'i için 1800TL ödüyor mesela. Ekleye ekleye almış olsa, yıllık 1800TL koymaz mı? Daha bakımı, vergisi, sigortası, lastiği var.

    ---------------------

    O yüzden ekleye ekleye almayacan mümkünse. Ne alabiliyorsan onu alacan. Oturacan. Hayatta her şey maddiyat değil. Daha iyi bir muhitte oturmak için eşek gibi çalışılır. Bunu maddiyat için değil, çevreni iyileştirmek için yapıyorsun. Daha iyi bir hayat için yapıyorsun. Çocuğunu okutmak için de eşek gibi çalışılır. Ama telefona, arabaya eşek gibi niye çalışayım? Hıyar mıyım abi ben? Hayata bir kere geliyorum. Öyle de teneke kutu alacağım. Böyle de teneke kutu alacağım. Focus 4 alsam da teneke, Focus 1 alsam da teneke. İşin garibi Focus 1 3 kapı benim gözümde çok çok çok daha eğlenceli ve alınası bir araba mesela. Focus 1'i satıp üstüne koyup, niye Focus 3 alayım mesela? Tek açıklaması olabilir: Kaza güvenliği. Kaza güvenliğine ihtiyacım varsa, yapacak bir şey yok. Ama kaza güvenliğine ihtiyacım yoksa, hiçbir kuvvet bana Focus 1 sattırıp Focus 3 aldıramaz. Focus 1 satıp, üstüne koyup, 2 litre Focus 1 alabilirim tabi. O ayrı.

    "Kaza güvenliğine nasıl ihtiyacın olmaz?" Bu sorunun cevabı aracı nerede ne amaçlı kullandığında gizli. Hatun biniyor Kalos'a. İş trafiğinde işe gidiyor. Maksimum hız 30km/sa. İş trafiğinde eve dönüyor. Maksimum hız 30km/sa. İstanbul'da yaşıyor olsak, TEM'e çıkıp her gün 90-100 yardırıyor olsa Kalos'u 6-7 yıl önce satardık. Ama Ankara'da, caddede, yoğun trafikte gidip gelen bir arabada niye kaza güvenliği? Yılda bir kere ailecek tatile gidiyor olsak Kalos'a binmeye korkmam. Tın tın giderim sağdan sağdan. Yılda 15 kere uzun yola gidiyorsam, Kalos'a binmem mesela. Olay bu aslında.

    Çok çok az insan aldığı arabanın hakkını veriyor. O zaman niye o araba? Soru bu. Hayatında her şey tamam mı da sıra arabaya geldi? Lan çocuk gelmiş 13 yaşına, İngilizce'si "Hav ar yu?" "Fayn Tenks"ten ibaret. Babası koşturuyor bir demir yığınının peşinde. La adam Solfasol'de oturuyor. Sıfır Corolla alıyor. Hay kafana tüküreyim!

    Bu arada Ankara'da çok efsane semt isimler var hakikaten. "Solfasol" ne lan? "Aşağı Eğlence", "Yukarı Eğlence" var. "Şose", "kasalar"... "Balgat" falan tamam. Alıştık. "Esenboğa" da mesela, sürekli esmesinden gelmiyor. Timur'un komutanı İsenbuga'dan geliyor. Filleri sakladığı ormanlık bölge Esenboğa. Düşman komutanının ismini bir bölgeye verecek kadar da kocayürekli bir milletiz işte. Neyse. Gelecekte bir gün Hacıanesti, Venizelos falan diye de isimler görür mü ki acaba torunlarımızın torunları... Neyse...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 8 Mayıs 2020; 18:11:25 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST

    Yok abi, fusion mal bir araba. Araba 1.4tdci motorla durmuyor. Virajda esnedigini hissediyorsun. Öyle bir alet bendeki fusion. V8 gaza bastın mı ayırır bu arabayı ikiye.

    Bizde babamdan kalma iki tane klasik araba var. Biri V8. Bir kere alıyorsun, 3 nesil mi artık, 4 nesil mi, keyfini sürüyor. Keyif için sürekli almaya gerek yok yani. Arabaya para gömesin varsa, al bir iş görecek mal araba. Artan parayla da bir klasik veya klasik adayı al. Keyfin gıcır olsun. 90'lardan da takilinabilir. Crx klasik adayı. Al geç. Eğlen. Millet güya arabaya meraklı, herkeste yeni ve süper standart sıkıcı arabalar. Merakın bu mu diyesim geliyor. "Ben sıkıcı araba meraklısıyım abi, anlayamazsınız." gibi bir durum mu var? Neyse... Kafamda deli sorular.

    Millet nasıl paralar gömüyor dandik dundik arabalara, aklım almıyor. Güvenli araba ihtiyaçsa, bunu anlıyorum. Ama yani cücük kadar geliri olan adamın altına Passat çekme hevesini anlayamıyorum. Sonuçta Passat da, ne bileyim, bildiğin müdür arabası. Şirketler yönetim kadrosuna dağıtsın diye bir araba.

    Adamın hayali Miata olsa anlayacağım. "Ver koçum parayı, değer ulan, bir daha mı gelecen dünyaya" diyeceğim de, 3 yaşındaki Corolla'sini satıp Corolla alan adamı hiç anlayamayacağım.

    Alıntıları Göster
    v8 araca meraklı isen ve çok km yapmıyorsan 1970 yılların elektronik distributörlü (fuel injection olanı bile var )serisinden cadillac fleetwood limoisine tavsiye ederim
    zaten bir kere kullanmaya başlayınca başka araca kolay kolay binmezsin veya eldorado da olabilir kalabalık aile değilsen
    https://www.newcadillacdatabase.org/static/CDB/Dbas_txt/Phocad75.htm

    hayata bir kere gelirim felsefesi için eski model bir cadillac veya caprice classic bulundurulması gereken bir araçtır . Artık yakıt falan bakmayacaksın tabii




  • quote:

    Orijinalden alıntı: websosyal

    sokaklarda araçlardan yürüyemez hiçkimse... malum bizim milletin araba sevdası da büyük ..

    ayrıca patronlara hiçbir faydası yok, devlet vergi gelirini düşünür, kendisi için hiçbir anlamı olmayan böyle bir adımı atmaz...

    ekonomik dengenin bozulmasını, sistemin çökmesini mi istiyorsunuz ?

    zarar eden yerli üretim fabrikalar, bayiler, galeriler, noterler, birbirinden farklı sektörler, yeni işsizler vs.

    mümkün değil...
    bir kısıtlama getirilir heralde sınırsız araba getircek halleri yok.
    10-20bin tane getirsinler her sene mesela çekilişle kazananlar belli olsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST

    Yazıklarımdan benim hükümeti bitim kadar sevmediğimi okuyanlar bilirler. Ancak burada çuvaldızı batırmadan önce bir iğneyi kendinize batırmanızı tavsiye ederim.

    Türkiye, neden bilmiyorum, otomobile aslında olduğundan çok daha fazla önem veriyor. Bu konumda olan birkaç ülkeden biri. Özbekistan, Türkmenistan gibi ülkelerden sonra Türkiye geliyor. Şöyle birkaç örnek vereyim:

    Üniversitede öğretim görevlisi profesör bir amcamızda 12 yaşında bir araç var. Adam Ankara'da bu araçla işine gidip geliyor. Yar.Doç olmuş öğrencileri kadro alıdığı gibi altlarına Honda Civic falan gibi standart C sınıfı araçlar çekmişler altlarına. Bizim amcaya şöyle derler: "Hocam bu araba size yakışıyor mu? Satalım bunu, yenileyelim." Amca soruyor: "Neden? Amaç ne? Ben bununla işe gidip eve geliyorum. Uzun yola çıkmıyorum, uçağa biniyorum. Arabayı niye yenileyeyim?" Sonuçta adam öğretim görevlisi. İş için 4 teker gezen biri değil. Diğer öğretim görevlileri de değil. Maksimum 2 kere uzun yola giderler. Tatil için. Bu kadar. Bu amca Ankara'nın zengin muhitinde villada yaşıyor. Villanın sahibi. Doçentler kirada yaşıyor. O zaman bunlar salak mı abi, niye cücük kadar gelirlerini arabaya gömüyorlar? Evet salaklar.

    Araba 140.000TL. Adamın maaş 6000TL. Aileden bir zenginliği de yok. Benim kafa almıyor bunu. Ben 6 aylık gelirimden ve/veya 1 yıllık birikimimden fazlasını bir arabaya vermem. SALAKLIK OLUR. Vermem için tek bir şart var: 4 teker yaşam formuyumdur. Hayatımın önemli bir kısmı arabada geçiyordur. Uzun yola gidiyorumdur veya yüksek hıza çıkmak zorunda olduğum bir günlük rotam vardır. Ancak o zaman. İstanbul'da yaşasam, 1 saat git, 1 saat gel, bu yolun da bir kısmını TEM veya E5'e çıkıp 100-130 yardırarak yapsam o zaman günümüz standardında güvenliğe sahip, ispeten iyi bir araba düşünürüm. Veya bütçem vardır. Gelirim vardır. O zaman düşünürüm. Yoksa düşünmem.

    Fabrika açmış, 10 yıl boyunca zarar etmiş, milyonlar batırmış bir ailenin çocuğuyum. Tüm bu sürecin ardından hayatımıza kaldığımız yerden, hayat standardımızdan zerre geri kalmadan devam ediyoruz. 23 lüks daire yedi o fabrika. Öyle düşünün. Gözümü açtım. İlk hatırladığım arabamız Buick Regal. Sonra Alfa 75. Sonra da Saab. Bir Saab 900'ün arka koltuğunda geçti çocukluğum. Büyüdüm. Ehliyet aldım. Aynı Saab 900 benim arabam oldu. Sonra BMW Z4'e de bindim. Cabrio A3'e de bindim (babamın kendi keyfine aldığı arabalar). Özetle iyi aletlere bindim, biniyorum. Şu an eşim Kalos'a biniyor. Ben 10 yaşında, 320.000km'de Ford Fusion'a biniyorum. Üstelik iki tane klasik Amerikan arabam var. Babam da ben de meraklı idik. İkisinin toplamı rahat 350.000TL vardır. Gündelik bindiğim araç 2010 Fusion. Niye? Çünkü evim ile bürom arası yürüyerek 5 dakika. Ankara'da yaşıyorum. Uzun yola gitmem gerekse annemin kullandığı Mini'ye çökerim. Uzun yola giderim. Bitti.

    --------------------

    Bu kafalara erişmediğiniz sürece, NAH alırsınız ucuza araba. Siz arabaya çok değer verdiğiniz sürece, araba pahalılaşır. Vergisi artar. Hadi ben tüketim karşıtıyım. Benim kadar da olmayın. Anlıyorum. Bir de herkes benim kadar esnek de değil. "Anamın arabasına çökerim" imkanı herkeste yok. Eyvallah. Bizim yaptığımız gibi ortak araba kullanımı yapamayabilirsiniz. Buna da lafım yok. Ama otur düşün arkadaş. Araba seni özgürleştirmek için. 7000TL maaşın var. 180.000TL araban. Yazık be. Yaşa arkadaş. Ye-iç, gez-toz. Yapamadığın neler neler var. Yapabildiğini yap. Arabada diye aldığın kalas lan kalas. Bilerek söylüyorum. HEPİMİZ KEYFİ KAÇIRILMIŞ KALASLARA BİNİYORUZ. İşini gören en ucuzu neyse sapla geç. Bagajı 300.000 litre olsun? Niye abi? Bagajı dolduracak kadar eşya alırsın, biraz sıkışırsın, gidersin yola. Yılda ailecek yaptığın iki uzun yol. Yılda ailecek 20 uzun yola mı gidiyonuz?

    Gözünüzü seveyim, dürüst olun, dandik arabalara 130.000TL vermeye alıştınız. Bugün vergiyi çekseler aşağı ne yaparsınız? "Ooooo! 130.000TL'lik araç 70.000TL! Alayım hemen" mi dersiniz? Yoksa 130.000TL baymaya kafaya koymuştunuz zaten, "Honda alacağıma BMW alırım lan!" mı dersiniz? İkincisini diyenler ağır çoğunlukta olduğu için, o arabalar NAH ucuzlar. Bu içinde bulunduğunuz pisliğin ana müsebbibi gene sizsiniz özetle.

    İkinci el araç ithalatı da imkansız. Sıfırının satışını dibe çeker. Devletin vergiye ihtiyacı var. Senin paranla sana hizmet götürdüm diye hava atacak, geçiş garantili 4'üncü köprü, müşteri garantili 5'inci havaalanı, hasta garantili dev ölçek hastane falan. Milyonlarca memur maaş alacak. Ne sandın oğlum? Sen yolunacak kazsın. Kazdan fazla beynin olmadığı da zaten arabaya biçtiğin değerden belli.

    O yüzden ben Fusion'a binerim. Canım keyif isterse 5 dakika yürüme mesafesinde, anamın evinin garajına girerim. Kontağı çeviririm. V8'in köpürtmesini duyarım. Anlayamazsınız... "Dalgaların köpürtmesi" yani...

    --------------------

    Türkiye'de insanları gerçekten anlayamıyorum. Doğalgaz faturasına takar kafayı. Zam geldikçe "kombi"yi kısar (kombi de nasıl bir mallıksa, bina dediğin komple bir bütün olarak ısınır ve soğur). Battaniye ile oturur. Ama arabası 160.000TL. Ömründe yurtdışına tatile gitmeyen adamda 180 kağıtlık araba var. 309494 taksit yaptırmış, ödüyor hıyar. Keyfine para harcamıyor. Gezmeye para harcamıyor. Yeni tatlar öğrenmeye para harcamıyor. Peynire bile para harcamıyor. Peynir zengini ülkede adam her hafta gidiyor, aynı peyniri alıyor, eve getirip simitle yiyor. Sucuğa verdiği, ete verdiği paranın hesabını yapıyor. Arabaya 180 kağıt gömüyor.

    Devlet de iyi niyetli değil tabii ki. Ama siz de çok bilinçli misiniz de devletten iyi niyet bekliyorsunuz? Hak ediyor musunuz iyi niyeti? Bir düşünün. Böyle mabada böyle tarak, tencere kapak misalisiniz siz bu hayatta yani.
    Her kelimesine katılıyorum.

    İnsanımız gösteriş meraklısı. Kendi arabasını seçerken etrafa ne göstereceğini seçiyor esasında.
    Fazla para bağlayınca da o arabanın kölesi oluyor, araba onun eşeği olması gerekirken.
    Tamponu çizilince ağlayan gözlerle bakan insan gördüm ben. Tampon işte, bildiğin plastik tampon.
    90'larda arabayı parkederken park sensörü öndeki veya arkadaki arabaya dokunmaktı, kimse de takılmazdı buna. Şimdi yapın, arabanın önündeki plakalığa dokunun, ırzına geçilmiş gibi tepki verenler olur. Bu arabasını çok sevdiğinden değil, imkanını zorlayarak para bağladığından.

    Ben otomobilimi kredi çekmeden, alabileceğim arabayı aldım. Gidip kredi çekip 3 katı pahalı birşey de alabilirdim. Ticaretle uğraşıyorum, gerek yok ekstra borca. Arabam bana yetiyor, işimi görüyor. Başına bir şey gelse yıkılmam, sağı solu çizilse kahrolmam, biri gelip çarpsa inip kavga etmeye kalkmam, gider kaskodan yaptırırım. 2 yıl oldu alalı, 3-4 yıl daha binerim, 150.000-200.000 km civarına gelince de yine kredi çekmeden yeni bir araba alırım.

    İhtiyacınız olanı alın, gösteriş için değil.
    Eğer hobiniz bu ise, hobiniz için bütün şartlarınızı zorlayın, ama özel bir şey için olsun.
    Dediğiniz gibi 3 yaşındaki Toyota'yı satıp yenisini almak için değil.
    Paranızı gezip görmeye harcayın, çocuklarınızın eğitimine harcayın, alabileceğiniz en iyi evi alın, hobilerinize harcayın.
    200.000 tl'lik arabaya binip, bir restorana gittiğinizde yiyeceğiniz yemeği menüdeki fiyatlar belirlemesin. İstediğinizi yiyebilin.




  • keşke yasallaşsa 1.8 'manuel vites' lancer getirirdim
  • 2.El ithalat serbest olana kadar 2012 dacia ya biniyorum.Bize daha 10 sene arabalık yapar belki.

    2.El ithalat serbest olursada 1500-2 bin euro ya eski volvo s60 alıp ona binecem.

    Yemek ve et yiyememekten vitamin 60 kg herifler 100-150 bin liralık araba almaya ve arabaya hamallık yapmaya devam etsinler

    facebokta araba sayfalarında gördüğüm kişilerin çoğu çocuğunun boğazından kesip varını yoğunu arabaya gömen tipler.Gerçekten tam dayaklık bir toplum oldu bu millet.
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.