Şimdi Ara

Viyana kuşatmasinda neden Başarısız olundu?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
0
Favori
17.175
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • 1.Viyana Kuşatmasındaki Başarısızlığın Nedenleri


    Kuşatmanın başarısız olmasındaki en büyük neden; şüphesiz Osmanlı'nın Viyana önlerine şehri zaptetmekten ziyade Avrupa'lının gözünü korkutmak, Avrupalı'ya göz dağı vermek amacı ile gitmiş olmasıdır. Kuşatma Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşanmış ve Osmanlı, Viyana önlerine 120.000 kişilik devasa bir ordu ile gitmiştir. Ancak bu denli büyük bir ordu, Viyana gibi o dönemde Avrupa'nın en önemli merkezlerinden biri olan bir şehri ele geçirmek için tam manası ile hazırlanmamış ve donatılmamıştır. Diğer bir neden Kış ayının yaklaşıyor olması ve Osmanlı ordusunda erzak yetersizliğinin baş göstermesidir. Şehrin surlarının güçlü olmasına, karşı tarafın şehri savunmadaki azmide eklenince İlk Viyana kuşatması 16 Ekim 1529'da kaldırılmak zorunda kalınmıştır.

    2.Viyana Kuşatmasındaki Başarısızlığın Nedenleri


    Bu sefer Osmanlı orduları Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kumandası altındadır. Dönemin padişahı ise 4.Mehmed'dir. Osmanlı Ordusu 138.000 askerden oluşmaktadır. Aslında Ordu sayısal ve teçhizat bakımından Viyana'yı rahatlıkla ele geçirebilecek güce sahiptir fakat Merzifonlu, Viyana'ya saldırmaktan ziyade uzun bir kuşatma yapmayı yeğlemiştir... Ve bu durumda Avusturya'nın işine yaramış, bu uzun süren kuşatma sırasında Avusturya Avrupa'dan beklediği güce, desteğe kavuşmuştur. Kısacası bu süre içerisinde Avrupa, Avusturya'nın imdadına yetişebilmiştir. Bir diğer neden, ilk başta seferin aslında Viyana üzerine düşünülmemiş olmasıdır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın yakınındaki kişiler tarafından dolduruluşa getirilmesi ve bunun neticesinde de sağlıklı kararlar verememesi de başarısızlığın nedenleri arasında sayılır. Sonuç olarak Viyana 2.kez kuşatılmasına rağmen 2.kez alınamamış, başarısızlığın cezasını Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edilerek ödemiştir. Aslında onun idamı da Padişah'tan ziyade Merzifonlu'nun saraydaki rakiplerinin bir eseridir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guapo412 -- 10 Mart 2015; 17:22:52 >




  • göz korkutmak için 120000lik ordu gönderen ulvi

    yersen
  • Merzifonlu eğer idam edilmeseydi, başarısızlıkla sonuçlanan seferden sonra,birkaç ay içinde orduyu yeniden toparlar ve Viyana'yı alırdı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dar-ül Harb

    Merzifonlu eğer idam edilmeseydi, başarısızlıkla sonuçlanan seferden sonra,birkaç ay içinde orduyu yeniden toparlar ve Viyana'yı alırdı.

    Aynen katılıyorum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Polonyalıların etkisi büyüktür. Polonyadan saraya kız alınsaydı, Viyana çoktan osmanlı topraklarına katılmıştı.

     Viyana kuşatmasinda neden Başarısız olundu?

    Türklerin Viyana'dan Dönüşünün 300. yılı.. Aciz avrupa, nasıl kutlama yapmışlardır.
    Cümle alem bizim topraklarımıza saldırdı, 1920 de hepsini defettik.. Tabelamı astık duvara



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 0mniscient -- 12 Mart 2015; 0:14:40 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 0mniscient

    Polonyalıların etkisi büyüktür. Polonyadan saraya kız alınsaydı, Viyana çoktan osmanlı topraklarına katılmıştı.

     Viyana kuşatmasinda neden Başarısız olundu?

    Türklerin Viyana'dan Dönüşünün 300. yılı.. Aciz avrupa, nasıl kutlama yapmışlardır.
    Cümle alem bizim topraklarımıza saldırdı, 1920 de hepsini defettik.. Tabelamı astık duvara

    Tabela asmadikta defetmek icin herseyimizi onlerine serdik

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • zeMRez kullanıcısına yanıt
    Dönemin en güçlü ordusuna.. pardon ordularına karşı savaşıyorsun. Onların sahip olduğu ekipman ve silahların, yemek ve içeceklerde dahil... Hiçbirine sahip değilsin. Yunanlıları öyle beslemişlerki, hem silah hem araç bakımından onlar bile senin ordundan daha fazla avantaja sahip.
    Elde ne doğru dürüst silah var, ne erzak var. Yıllarca pek çok farklı cephede savaşmış, yıpranmış bir ordun.. pardon halkın var. Moraller sıfır, sarı kamış faciasımı dersin, yemenmi dersin... Buna rağmen atağa kalkıp, şahlanıyor ve düşmanı defediyorsan, bunu ayakta alkışlarım.
    Mübarek, silahımız, uçağımız, kamyonlarımız vardıda bizmi kullanmayıp elden çıkan topraklarımızı geri almadık? Bu kadar oldu işte. Fazlasını yapardım diyorsan, hadi buyur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 0mniscient

    Dönemin en güçlü ordusuna.. pardon ordularına karşı savaşıyorsun. Onların sahip olduğu ekipman ve silahların, yemek ve içeceklerde dahil... Hiçbirine sahip değilsin. Yunanlıları öyle beslemişlerki, hem silah hem araç bakımından onlar bile senin ordundan daha fazla avantaja sahip.
    Elde ne doğru dürüst silah var, ne erzak var. Yıllarca pek çok farklı cephede savaşmış, yıpranmış bir ordun.. pardon halkın var. Moraller sıfır, sarı kamış faciasımı dersin, yemenmi dersin... Buna rağmen atağa kalkıp, şahlanıyor ve düşmanı defediyorsan, bunu ayakta alkışlarım.
    Mübarek, silahımız, uçağımız, kamyonlarımız vardıda bizmi kullanmayıp elden çıkan topraklarımızı geri almadık? Bu kadar oldu işte. Fazlasını yapardım diyorsan, hadi buyur.

    Evet şahlanıp defettik onlar alacağını aldığı için çekilmediler biz savaşarak defettik

    Onlar çekilirken halk bir çok ilde saldırılar yaptı ama ortada bir savaş yada defetme söz konusu değil.
    Anlaşmalar imzalandı boğazlarından yeraltı kaynaklarına kadar teslim ettin onlarda pazardan eve döner gibi gittiler.




  • zeMRez kullanıcısına yanıt
    O dediğin olsaydı, yani sandığın gibi.. Hindistan gibi olurdun. Hindistan olmamışsan, bunu o dönemki liderlere ve halka borçlusun.

    birde şu yeraltı kaynaklarını bir sayda bilelim. Hemen herkes bundan bahsediyor ama birtürlü ben göremedim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 0mniscient -- 13 Mart 2015; 15:32:08 >
  • şu an çalışıyorum akşama imzaladığımız anlaşmaların tüm maddelerini yazıcam o zaman yeraltı kaynaklarını verdiğin toprakları tek tek incelersin



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zeMRez -- 13 Mart 2015; 15:34:26 >
  • zeMRez kullanıcısına yanıt
    Tamam
  • Bence psikolojik bir olay. Sonuçta başka bir ülkenin toprağına gözdikmişsin. Ama onlar herşeyiyle savunmadalar. Böyle bakınca herşeylerini kaybedecek onlar olduğundan motivasyonları daha güçlü olmuştur diye düşünüyorum.
  • 1918 Mondros

    Mondros Ateşkes Antlaşması'nın başlıca hükümleri şunlardır:

    1- Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz'e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.

    2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir.

    3- Karadeniz'deki torpiller hakkında bilgi verilecektir.

    4- İtilaf Devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul'da teslim olunacaktır.

    5- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.

    6- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.

    7- İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır.

    8- Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulundurulacaktır.

    9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaktır.

    10- Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır.

    11- İran içlerinde ve Kafkasya'da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekler.

    12- Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir.

    13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir.

    14- İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye'den temin edeceklerdir.(Bu maddelerden hiç biri ihraç olunmayacaktır.)

    15- Bütün demiryolları, İtilaf Devletleri'nin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır.

    16- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak'taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletleri'nin kumandanlarına teslim olunacaktır.

    17- Trablus ve Bingazi'deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.

    18- Trablus ve Bingazi'de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır.

    19- Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir.

    20- Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletleri'ne teslimine dair verilecek herhangi bir emir, derhal yerine getirilecektir.

    21- İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir.

    22- Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletleri'nin nezdinde kalacaktır.

    23- Osmanlı Hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.

    24- Altı vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır.

    25- Müttefiklerle Osmanlı Devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir.

    1920 Sevr

    Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya'nın büyük bölümü Yunanistan'a, Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye'ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak;

    Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlar'da deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletler'in donanmalarını yardıma çağırabilecek;

    Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek

    İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan'a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan'a katılması için plebisit yapılacak;

    Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı, Ermenistan Cumhuriyeti'ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a verdi.)

    Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek;

    Azınlık Hakları (madde 140-151): Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrimüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı'nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek;

    Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri kuvveti, jandarma dahil 50.700 kişiyle sınırlı olacak ve ağır silahları bulunmayacaktı.[1][4] Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesi'nde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma

    Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek;

    Savaş Suçları (madde 226-230): Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak;

    Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Osmanlı İmparatorluğu'nun mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye'nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacak;

    Kapitülasyonlar (madde 260-268): Osmanlı'nın 1914'te tek taraflı olarak fesh ettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;

    Ticaret ve Özel Hukuk (madde 269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletler arasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek hükümlerini içeren bir antlaşmadır.

    Bu da 1922 Lozan

    Türkiye-Suriye Sınırı: Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması'nda çizilen sınırlar kabul edilmiştir.

    Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.
    Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, ve Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık, savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi.

    Adalar: Gökçeada ile Bozcaada özerk bir yönetime tabi tutulmak şartıyla (Türkiye antlaşmanın bu maddesini uygulamadı) Türkiye'de, diğer Ege Adaları İtalya'ya kaldı. İtalya'nın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı. Sevr Antlaşmasıyla Oniki Ada İtalya'ya diğer adalar Yunanistan'a bırakılmıştı. Oniki Ada ve Rodos 1945 yılında müttefiklerin eline geçti ve Nisan 1947'de resmen Yunanistan'a teslim edildi.
    Türkiye-İran Sınırı: Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında 17 Mayıs 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması'na göre belirlenmiştir.

    Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.

    Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması'nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: "Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır."[4] Batı Trakya'daki Türklerle, İstanbul'daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya'daki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler'in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.

    Savaş tazminatları: İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.

    Osmanlı'nın borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye'ye düşen bölümün taksitlendirme ile Fransız frangı olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye de böylece tarihe karıştı.

    Boğazlar: Boğazlar, görüşmeler boyunca üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti'nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. Böylece Boğazlar bölgesine Türk askerlerinin girişi yasaklandı. Bu hüküm, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.[5]

    Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiye'nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam etmesi kararlaştırıldı.

    Patrikhaneler: Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul'da kalmasına izin verildi.


    Allah rızası için şu maddeleri imzalayıp aynı zamanda savaşıp kazanmış bir hikaye okusan inanırmısın?




  • zeMRez kullanıcısına yanıt
    Sevr yerine Lozan ın uygulanması, bizim için kazanç, batılılar için mağlubiyettir. İkisini kıyaslarsan aradaki farkı görürsün.

    Ve ben hala o bahsettiğin yer altı kaynaklarının neler olduğunu göremedim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 0mniscient

    Sevr yerine Lozan ın uygulanması, bizim için kazanç, batılılar için mağlubiyettir. İkisini kıyaslarsan aradaki farkı görürsün.

    Ve ben hala o bahsettiğin yer altı kaynaklarının neler olduğunu göremedim.

    Dogru soyluyosun anlasmanin tamami halen aciklanmis degil muhtemelen 2023tede aciklanmicak ama anlasmanin gizli maddeleri diye bakarsan googledan tum haber sitelerinde yayinlanmis olarak bulabilirsin hem iktidar hem muhalif gazetelerden

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ben ,o Lozan da Musul hariç çokta sıkıntı göremedim. Boğaz ise ,zaten askeri gemi geçişi yasak.

    Yeraltı zenginlikleri denmiş ama içi doldurulmamış. Türkiye de çıkan yer altı zenginliği belli.
    Yalnız, bildiğim , Giresun Yağlı Dere civarında zengin uranyum kaynaklarından bahsedilir.Ama ne kadar doğrudur bilemeyeceğim.

    Kurtuluş Savaşı ,herhangi bir padişah zamanında yapılsa, yere göğe sığdıramazsiniz.

    Birde Lozan, savaş bitiminde imzalandı, adamlar nasıl alacaklarını kestirdiler de , çıktılar.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.