Şimdi Ara

Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 (13. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
258
Cevap
5
Favori
11.836
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
283 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 910111213
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Hey şit fıstık çıkı çıkı um he
    Hey şit fıstık çıkı çıkı um he



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi scorpion3560 -- 22 Kasım 2020; 21:55:20 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • scorpion3560 S kullanıcısına yanıt

    Umarım daha saygılı biri olursun.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • scorpion3560 S kullanıcısına yanıt

    Dindar gibi takılmak ? Daha mescid-i aksa ile nebevi'yi bilmeyen biri mı söylüyor bunu ..

    Kalbimizi açıp da mı baktın ? Bakıp da iman'ımızı ölçtün?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • HaciTTOR kullanıcısına yanıt

    Hocam nasıl Vahdettinin durumu muamma?Buyrun İngiliz kaynaklarında Vahdettine dair birkaç rapor;


    -İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’un 4 Aralık 1918 günlü raporu:’’Sultan,Britanya’ya tam bir sempati besliyor’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,s.4)


    -Karadeniz Ordusu Başkomutanı General Milne’in 16 Aralık 1918 günlü raporu: ‘’Padişah,Sami Bey’i ordu karargahına göndererek,Türkiye’nin idaresinin mümkün olduğu kadar çabuk ele alması için Britanya hükümetinden istirhamda bulundu,barışın beklenilmesi halinde geç kalınmış olacağını söyledi.Britanya memurlarının kontrol maksadıyla memleket dahiline gönderilmesini ve Britanya subaylarının idareye yardımda bulunmalarını rica etti.’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,S.4;S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.144)


    -Yüksek Komiser Yardımcısı Amiral Webb’in 30 Aralık 1918 günlü raporu : ‘’Hariciye Nazırı [M.Reşit Paşa],’’kendim,kabinedeki arkadaşlarım,Sultan ve geniş bir halk kitlesi adına katiyet ve ciddiyetle temin ederim ki umumun arzusu,İngiltere tarafından idare edilmekliğimizdir.’’ dedi (Jeschke,İng.Belgeleri,s.8)


    -Yüksek Komiser Calthorpe’un İngiltere Dışişleri Bakanına yolladığı 10 Ocak 1919 günlü mektupta geçen ifadeler:’’Padişahla uzun bir görüşme yapan bir ingiliz şahsiyetinin (Whittall ailesinden biri) verdiği bilgiye göre,Padişah,’’daima ingiliz dostu olduğunu,şimdi bütün ümidini İngiltereye bağladığını,İngilizlerin istediği her bir kişinin tutuklanıp cezalandırılmasını sağlamaya hazır olduğunu’’ söylemiş,şiddetle harekete geçtiği takdirde bir ihtilal çıkarsa,Müttefiklerin desteğine güvenip güvenemeyeceğini sormuş.’’İngiliz Yüksek Komiserliğinden gelecek herhangi bir işarete göree davranmaya hazır olduğunu’ bildirmiş,’İngiliz hükümetinin,kendisini Halifelik makamında desteklemeye niyeti olup olmadığını’’ öğrenmek istemiş ve bu meseleye çok büyük önem verdiğini belirtmiştir (S.Akşin,İst.Hükümetleri,s.145-147,İlgili Belge:371/4172-13592; Jeschke,İng.Belgeleri,s.4,mektubun orjinali:s.261 ve 274)


    -Yüksek Komiser Yardımcısı Amiral Webb’in,Dışişleri Bakanlığından R.Graham’a gönderdiği 19 Ocak 1919 günlü mektuptan:’’Görünürde memleketi işgal etmediğimiz halde,şimdi valileri tayin ediyor veya görevlerinden uzaklaştırıyoruz;polisleri yönetiyor,basınlarını denetliyor,zindanlarına girerek Rum ve Ermeni tutukluları işledikleri suçlara aldırmaksızın serbest bırakıyoruz,demiryollarını sıkıca murakabemizde bulunduruyoruz ve istediğimiz her şeyi müsadere ediyoruz.Politikamız süngünün keskin ucuna dayanıyor.Halife elimiz altında bulundukça,İslam Dünyası üzerinde ek bir denetleme aracına sahibiz.Bildiğiniz gibi Padişah bizi buraya yerleştirmek istiyor’’ (S.R.Sonyel,Dış Politika1.C.,s.44;İlgili Belge:FO 4164-19127)


    -Amiral Calthorpe’un 19 Ocak 1919 günlü yazısı:’’Padişah,Türkiyede yerleşmemiz için pek arzulu.’’ (S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.168)


    -D.Ferit,9 Mart 1919’da Amiral Webb’i ziyaret eder.Amiral aynı günlü raporunda bu görüşme hakkında şunları bildiriyor:’’Kendisinin ve Padişah efendisinin tüm ümitlerinin Allahtan sonra İngiltere Krallık Hükümetinde toplandığını beyan etti ve bunun Londra’ya bildirilmesini istedi.’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,s.9;S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.299)


    -D.Ferit,Amiral Calthorpe’u 3 Haziran 1919’da ziyaret eder ve ‘’Yokluğu sırasında Padişahın kişisel güvenliği bakımından kaygılı olduğunu’’ söyler;Calthorpe da,’’İsteğine uygun olarak Yıldız Sarayına yakın kışlalara İngiliz askeri yerleştirilmiş bulunduğunu,bu ricasını göz önünde tutacağını’’ bildirir (S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.371,ilgili belge:FO 371/422983495)


    -Amiral Calthorpe’un 6 Haziran 1919 günlü raporuna göre,Tevfik Paşa da,’’İngiltere ile gizli bir anlaşmaya varılarak,Osmanlı Devletinin kalan ülkesinin birliğini ve İngiltere’ye bağlılığının sağlanmasını’’ ister (S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.571;ilgili belge:FO 371/4229-92736) Calthorpe,aynı raporunda şöyle demektedir;’’Padişah yalnız kendi kişişel güvenliğini düşünüyor’’ (B.N.Şimşir,İngiliz belgelerinde,1.c.,s.XII/6)


    -22 Temmuz 1919’da İngiliz ve Fransız Yüksek Komiserleri şu karara varırlar:’’Padişahın desteklenmesi ve her çeşit ihtilale karşı konulması.’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,1.C.,s.XXXIII/48)


    -30 Eylül 1919’da,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a :‘’Sultan,İngiliz otoritelerinden,kuvvet kullanarak milliyetçileri durdurmalarını istedi’’ (E.Ulubelen,s.201,belge no:530)


    -Amiral Webb’in 8 Ekim 1919 günlü raporu:’’Eski Sadrazam (D.Ferit),Padişahın tahtından indirileceğinden kaygı duyduğunu söyledi ‘’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,1.C.,s.LVIII/133)


    -15 Aralık 1919,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a:’’Geçende Sultan benimle görüşmek istedi reddetim.Sultan kendisini bize teslim etti çünkü tek dayanağı İngiltere hükümetidir’’(Jeschke,TKS Kronolojisi I.s.80;KS Günlüğü,2.C.,s.250)


    -25 Mart 1920 günlü İngiliz askeri istihbarat raporu:’’İstanbul’da milliyetçi liderlerin tevkiflerinin Padişahı rahatlattığı’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.XXI/3)


    -30 Mayıs 1920,Albay Lawrens’in demeci:’’Türkiyedeki tek müttefiğimiz sultandır’’(The Sunday Times,KS Günlüğü,3.C.,s.67)


    -Yüksek Komiserler,Vahidettini ancak Sevr anlaşmasının Osmanlı temsilcleri tarafından imzalanmasından sonra 21 Ağustos 1920 günü ziyaret etmişlerdir.O güne kadar ilişkiler aracılar yardımıyla yürütülüyordu.Amiral de Robeck’in o günkü görüşme hakkında raporundan bazı parçalar:’’Sultan,içinde bulunduğu anı,mesut gelecekleri ışıklı bir başlangıc olarak kabul ettiğini söyledi.Macera düşkünü bir avuç insan tarafından memleketin felakete sürüklendiğini acı bir dille tenkit etti.Geleneksel İngiliz dostluğunu da çiğnemişlerdi.Türkiye yaşayabilmek içi bir dostun yardımına muhtaçtı.Bu yardım İngiltere’nin desteği şeklinde olmalıydı’’(T.Baytok,İngiliz Kaynaklarında Türk Kurtuluş Savaşı,s.124)


    -11 Ekim 1920 günü öteki Y.Komiserlerle birlikte Vahdetin ile görüşen Amiral de Robeck’in 14 Ekim 1920 günlü raporu:’’Sultanın,milliyetçiler aleyhine konuştuğu,milliyetçilerin iktidara gelmesinden ve kendi kişisel güvenliğinden kaygı duyduğunu belirttiği…’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.C/361)


    -23 Ekim 1920,Lord Curzon’dan Amiral de Robeck’e:’’Sevr anlaşmasının hemen onaylanması konusunda,İngiltere ve Fransa’nın,Padişahı tahtından ayrılmak zorunda bırakacak kadar ısrar etmek istemedikleri.’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.CIV/381)


    -21 Mart 1921 günü Vahdettinle görüşen Rumbold’un raporundan özet:’’Padişahın Ankara liderlerini şikayet ettiği,tahtını tehlikeye sokmaya,otoritesini azaltmaya kalkıştıklarını söylediği,Rumbold’un,Türkiye’nin Padişah etrafında birleşmesini isteklerini belirttiği,Padişahın,Mustafa Kemal ve yanındakilere ‘’eşkiyalar’’ diye söz ettiği,Türk olmadıklarını iddia ettiği,Vahdettinin son olarak kendisini büsbütün çaresiz ve yalnız olduğunu,ancak onurunu ve tahtının çıkarlarını, bir avuç eşkiyaya teslim etmek istemediğini söylediği…’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,3.C.,s.LXXX vd./262)


    -23 Mayıs 1921 günü vahdettinle görüşen Rumbold’un raporundan:’’Padişahın Ankara liderlerini suçladığı,kişisel emelleri peşinde koştuklarını,bolşeviklerle anlaştıklarını söylediği,Büyük devletlerin arabulucuk değil,baskı yapmalarını istediği,Trakya’da bir tampon devlet kurulması önderdiği…’’(B.N Şimşir,İng.Belgelerinde,3.C.,,s.XCII/329; Jeschke,İng.Belgeleri,s.162)


    -6 Aralık 1921,Rumbold’dan Lord Curzon’a:’’Padişahın nüfuzu artırılabilirse,elimizde yararlı bir koz olur’’ (B.N Şimşir,İngiliz Belgelerinde,4.C.,s.XLIII/116)


    -TBMM Bakanlar Kurulu,Türk tezinin tanıtılması için Dışişleri Bakanı Y.Kemal Tengirşenk’in,Roma,Paris ve Londra’da temaslarda bulunmasına karar vermiştir.Yusuf Kemal Tengirşenk,Avrupaya hareket etmeden önce İstanbul’a uğrar,Vahdettinle görüşür (21 Şubat 1922),Y.K.Tengirşenk’in TBMM’ni tanıması önerisine cevap bile vermeyen Vahdettin,Y.Kemal’in katibi Kemal Beyin,kayınpederinin evine bıraktığı çantasını gizlice açtırır,içindeki 6 gizli belgenin fotoğraflarını çektirerek,bir saray görevlisi ile İngiliz Y.Komiseri Rumbold’a ulaştırır (Rumbold’un 7 Mart 1922 gün ve 232 sayılı gizli yazısı)


    -6 Nisan 1922 günü Rumbold ile Vahdettin gizli bir görüşme yaparlar.Görüşmede hiçbir Türk bulunmaz,çevirmenliği A.Ryan yapar.Vahdettin,,’’arzuhal veren bir şarklıya’’ benzeten Rumbold,Vahdettinin söylediklerini şöyle aktarıyor:’’Anadolu hareketi,İttihat ve Terakkinin yeni bir şeklidir.Milletin yüzde doksanı Ankara çetesine karşıdır.İstanbul hükümeti,Ankaranın kabul etmeyeceği barış şartlarına hazırdır.Ankara meclisi kanunsuz bir kuruluştur.İngiltere ile herhangi bir özel uyuşmaya hazırız…’’(B.N.Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,394 vd.İlgili Belge:FO 406/49,p.266-270)


    -Vahdettin,9 Nisan 1922’de İngiliz Yüksek Komiserliğine adamlarından birini gönderir.Haberci şu mesajı iletir:’’Sultan,Kurtuluş için Türkiye’nin İngiltere’ye ve yalnız İngiltere’ye bakması gerektiğine kesin olarak inanıyor.Şahsi durumu için de pek kaygılı.’’ (B.N Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,s.396:İngili belge:Ryan’ın yazısı,FO 406/49,p.273-274)


    -Vahdettinin yeğeni Sami Bey 1922 Haziran ayında, Yüzbaşı Armstong ile görüşür.Armstong bu görüşmeyi şöyle aktarıyor:’’Samiyi bana Vahdettin göndermişti.Padişah diyormuş ki:’’Loyd George’a haber veriniz,akıbet yaklaşıyor.Bunu İngiliz Büyükelçisine anlatmaya çalıştım ise de muvaffak olamadım.M.Kemal ve adamları ihtilalci,sizin ve benim düşmanlarımızdır.Ben İngilterenin dostuyum.Ne isterseniz vermeye hazırım.Halbuki siz Ankardan bir şey alamazsınız.Yunanlıların Anadoludan çıkarılmasını sağlayınız.Ayrıca dört milyon İngiliz lirası borç istiyorum.Bununla mükemmel bir hükümet kurarım.Bursa’ya gider uyruklarımı etrafıma toplarım.Halk benim davetime koşar.Fransızlarla da dost olurum.Boğazları açık bırakırım.Halife olmak haysiyetiyle daime sizin tarafınızı tutarım.Çünkü siz müminlerin savunucusunuz.Ankaradakiler katildir.Moskova’nın tesiri altındadırlar.Benim söylediklerimi hiçbiri yapmaz.’’Padişahın sözlerini ilgili yerle duyurdum.’’(Aktaran,N.H.Uluğ,Emperyalizme karşı Türkiye,s.152-153.S.R Sonyel,Dış Politika,2.C.,s.229:431.dipnotla ilgili belgenin künyesi ile ekler bölümünde fotokopileri bulunuyor:ek no.21,21 A,21 B,21 C,21 D;Sonyey,Vahdettinin aynı öneriyi,bir süre sonra,Yüksek Komiser Rumbold’a da yaptığını belirtip belgelemektedir:s.229;İlgili belge:FO/7870-E.8065)


    -İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold’un 5 Ağustos 1922 günlü raporu:’’Bizim bakımımızdan en çok arzu edilen gelişme,Sultanın yeniden hakiki bir otoriteye kavuşabilmesidir…’’(B.N.Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,s.400;İlgili belge:FO 424/254,p.97-98 ve İngiliz Belgelerinde,4.C.,s.LXXXI/341)


    -Vahdettin ile Rumbold 7 Ağustos 1922 günü de görüşürler.Bu görüşmede Vahdettin Ankara yönetimi için kullandığı bazı sözler;’’Asiler,egoistler,ittihatçılar, bolşevikler…(B.N Şimşir,Sakaryadan İzmir’e s.401 vd.İlgili belge:FO 424/254,p.105-108)


    -7 Ağustos 1922,Vahdettin yine yeğeni Sami ile General Harington’a yolladığı sözlü mesaj;’’Ben Padişah ve Halifeyim.Padişah olarak Osmanlı ordusunun başkomutanıyım.Bir bunalım çıkarsa,Müttefik İşgal Kuvvetleri Başkomutanı ile beraber olmam doğaldır ve böyle bir kriz anında Genel Karargahımın nerede olacağını bildirilmesini General Harington’dan rica ederim’’ (B.N Şimşir, İng. Belgelerinde, 4.C.,s.CXXXVIII vd./543)


    -Yüksek Momiser Rumbold’un 2 Eylül 1922 günlü raporundan:’’Kemalistlerin taarruzundan İstanbul hükümetinin rahatsız olduğu,bu başarıya her Türkün tabii olarak sevinmesi gerekirken,Sultan ve bazı Nazırların Mustafa Kemal’in prestijinin yükselmesinden kaygı duydukları…Bundan sonra Sultana pek az söz düşeceği…’’ (B.N.Şimşir,Sakaryadan İzmir’e,s.483;İlgili Belge:FO 424/254,p.180


    -12 Eylül 1922,Rumbold’dan Lord Curzon’a:’’İstanbul’da günlerce gösteriler yapıldı.Padişahın tahtı bakımından kaygılı olduğunu sanıyorum’’ (B.N Şimşir,İngiliz Belgelerinde,4.C.,s.XCII/399)


    -16 Eylül 1922,Rumbold’dan Lord Curzon’a:’’Padişah,zaferden dolayı Mustafa Kemal’i kutlamayı reddetti’’ (B.N Şimşir,İng.Belgelerinde,4.C.,s.C/424)


    -25 Ekim 1922,Fransız Yüksek Komiseri General M.Pelle’nin Fransız Dışişleri Bakanlığına telgrafı:’’Sultan diyor ki ‘’Ankaradakiler kabul edilmez iddia ve isteklerle ortaya çıkmaktadır.Ulusal egemenliğe ilişkin görüşleri,Türk halkının sosyal durumuna da,geleneklerine de uygun değildir,şeriatın gereklerine de uymaz.Ben Papa gibi yalnız bir din adamı olarak kalmaya asla rıza göstermem.İslami telakkiye göre Halife,dini korumak için daima kuvvetli olmalıdır.Türkler,Halifeyi hal’ettikleri takdirde,diğer ülkelerin mülsümanları,Türkiye dışında,mesela Arap memleketlerinde,gerçek halife olacak birini bulmaya çalışacaklardır.Aynı zamanda büyük bir müslüman devlet olan Fransa,böyle bir olasılığın tehlikelerini takdir edecek durumdadır.Ortak menfaatlerimiz vardır.Sizin için Türkiye,Suriyeden çok daha önemlidir.’’ (Toplum ve Tarih,s.53/16.sayı;ilgili belge:Fransa Dışişleri Arşivi,E Serisi,97.Cilt,210-213.)






    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 22 Kasım 2020; 23:10:55 >




  • ne komik yorumlar var cidden sanki Atatürk Vahdettini bağrına basmış kal demiş kanka,barışalım dost olalım demişte,adam yinede hainlik yapıp ingiliz gemisine binip kaçmış gibi artık paradox dolu yorumlar..Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 

    yahu adamın sülalesi sürülmüş,gitmese ailesiyle beraber ip te sallanacak,yok edicekler bunların kafa halen ingiliz gemisinde Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 sanki adamın başka bir şansı alternatifi vardıda gül gül bitmez yeminle..

    Tabi sizde haklısınız uzaylılarla iletişime geçip ufoyla orion galaksisine iltica edebilirdi ah vahdettin ahVahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kerimcem -- 22 Kasım 2020; 23:35:39 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kerimcem

    ne komik yorumlar var cidden sanki Atatürk Vahdettini bağrına basmış kal demiş kanka,barışalım dost olalım demişte,adam yinede hainlik yapıp ingiliz gemisine binip kaçmış gibi artık paradox dolu yorumlar.. 

    yahu adamın sülalesi sürülmüş,gitmese ailesiyle beraber ip te sallanacak,yok edicekler bunların kafa halen ingiliz gemisinde  sanki adamın başka bir şansı alternatifi vardıda gül gül bitmez yeminle..

    Tabi sizde haklısınız uzaylılarla iletişime geçip ufoyla orion galaksisine iltica edebilirdi ah vahdettin ah 

    Allah şifa versin kardeş. Şurada yazan 2 satır yazıyı okumaktan aciz olmana rağmen hala kendini rezil etmeye devam ediyorsun.





  • canım sizin ütopik tezlerinize gore Vahdettin kendini satsa londonda lüks ve şatafat içinde bir sarayda yaşardı fetö gibi diğer kendini ülkesini tarihte satanlar gibi Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 , dandik İtalyanın kenar köşesinde gariban bir şekilde ilaçlarını bile parasızlıktan alamayan bir adam olarak ölmezdi tüm yazdığınız cumhuriyet soslu yanlı tarih burda otomatikman çöküyor zaten okeyVahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922  baştan kaybediyorsunuz daha, ha tam netliğini çözmek için zaman makinası icad etmek şart kimsenin soslu ideolojiyle sıktığı tarihe inanmıyorum çünkü okeyVahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kerimcem -- 23 Kasım 2020; 0:18:19 >




  • kerimcem K kullanıcısına yanıt

    3 kuruş bilgisi olmadan her konuda atıp tutan, herkesin dalga geçtiği birisi olmak nasıl bir duygu? Artık haline gerçekten acıyorum. Bu kadar dalga geçilen tipler sonunda intihara kadar gidiyor.

  • Kero kaynak olarak pembe minik hayal dünyasından yalanlar püskürtüp ütopik tezleri ile ortalığı kokutmaya devam ediyor

    İşte fazla ejderya suyunun kalıcı yan etkileri

    Eeee tıp tıp dediğimiz de bir yere kadar tabi bilim adamları bu konuda çaresiz

    Belki de ejderya suyuna devam etmeli.....böylece daha ne kadar zıvanadan çıkabilir diye oturup izlemek komik olabilir

    hadi bakalım iç iç iç iç.... daha ne kadar saçmalayacaksın görelim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi lazer__ -- 23 Kasım 2020; 0:5:3 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • kerimcem K kullanıcısına yanıt
    Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Joe Biden'dan medet umup, ülkem için demokrasi ve ayar isteyen tiplerle, Vahdettin'in ingiltere'ye kaçtığını iddia eden tipler aynı!!


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 2K23 kullanıcısına yanıt

    Oyle unlem filan koyunca cık asortik oluyor cumleler ama işinize gelmese de gercekler.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Belgelere rağmen,Vahdettinin kaçış mektubuna rağmen,TBMM tutanaklarına rağmen hala daha 'Vahdettinin kaçtığı bir iddiadır' diyenler ciddi ciddi bilerek ve isteyerek yalan söylüyordur.Artık bunun trollüğü veya bilgisizliği kalmadı.Tüm delillere rağmen hala daha bir insan gerçeği kabul etmiyor ve inkar ediyorsa bu kişi açık ve net yalan söylemeyi benimsemiş kişidir.


    İster kabul edin,ister etmeyin Osmanlının son padişahı kendi ve hanedanının çıkarı için koca bir milleti kurban etmek istemiş ancak bu millet işbirliği içinde olduğu düşmanı yok ettiği gibi altından tahtı çekip almış ve başına geçirmiştir.Yaptığı ihanetlerin bedelini öz vatanında kalarak ödeme cesaretini dahi gösteremeyip bunun yerine onurunu,gurununu ve hanedanının şerefini de bir yere atarak İngilizlere 'müslümanların halifesi' sıfatıyla sığınmıştır.Atalarının feth ettiği İstanbuldan bir düşman gemisine binerek kendi milletinden ve kendi ordusundan kaçmıştır.


    Buna rağmen hala daha 'Vahdettinin kaçısı iddiadır'',''Vahdettin kaçmadı TBMM tarafından sürgün edildi'',''Vahdettin yoksulluk içinde öldü'' gibi temelsiz,dayanaksız içi boş laflarla gerçek tarihi değiştirmeye ve tamamen fantazi ürünü düşüncelerinden oluşan bir tarihi millete yutturmaya çalışıyorlar.


    Gerçi gölgesi altına sığındıkları padişahları neydiki bunlar ne olsun.Bunlara tam yakışan bir padişah ve Vahdettine de tam yakışan bir reaya/tebaa ilişkisi...


    Ayrıca bin defa söylendi.Vahdettin yurt dışında kaldığı için yoksul düşmedi.Saray hayatını yurt dışında da sürdürmek istediği için yoksul düştü.Bizlere acındırmaya çalıştıkları Vahdettinin İtalya'da koca bir konakta öldüğünü kimse söylemez.Konak bu konak.Madem parası yoktu bu konağı nasıl tuttu?Nasıl içine yerleşti?


    Vahdettin vatanından kaçtıktan sonra elindeki parayı çar çur etmiştir.Yakın adamları kumar ve içki alemlerine onun servetini akıtmışlardır.Vahdettin ise buna seyirci kalmıştır.Dahası dalkavuklara da servetini yedirmiştir.Doğal olarak hazıra dağ dayanmayacağı içinde bir noktadan sonra serveti tükenmiş ve yoksulluk çekmiştir.


    Yoksa son halife Abdülmecit efendi İstanbuldan ayrılırken yanında Osmanlı hazinesini mi götürdü de yurt dışında rahat bir yaşam sürdü?Abdülmecit Vahdettinden farklı olarak elindeki parasını tutumlu harcadı.Çocukları ve damatları kısa sürede sürgünde iş kurmayı başardı.Zaten bir hanedana mensup olmalarından dolayı gittikleri ülkelerde de iyi kötü bir itibarları ve saygınlıkları vardı.Osmanlı hanedanında aklını kullanan ve yeni durumu benimseyenlerin hayatı kısa sürede normale dönmüştür.Ancak yeni durumu kabullenmeyen ve bir gün mutlaka saltanata geri döneceğine inananlar ellerindeki serveti çarçur etmişler işin sonunda ortada kalmışlardır.Bu da kendilerinin hatasıdır başkasının değil.


    Bu son halife Abdülmecit'in sürgün yıllarında çekilen görüntüleri.Hiç yoksulluk çeken bir hanedana mensupmuş gibi gözüküyor mu sizce;






    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 23 Kasım 2020; 6:5:34 >




  • 
Sayfa: önceki 910111213
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.