Şimdi Ara

TÜRK OTOMOBİL ANLAYIŞI (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
91
Cevap
0
Favori
3.780
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: pckopat_6

    Konuyu senin açtığını görünce hemen girdim okudum, diğer konundan da hatırlıyorum seni, özelden de biraz muhabbetimiz olmuştu. Tespitlerin çok yerinde ve gerçek. Ve ben bir eğitimci olarak bütün bunları eğitimsizliğe yoruyorum.

    Bir ülkenin atadığı polis sayısı öğretmenden fazlaysa artık ne denir bilmiyorum. Polisten fazla öğretmen ata ki polise gerek kalmasın. Maalesef ki herşey eğitimden, kalifiye öğretmenlerden geçiyor.

    2 parçası boyanmış diye "pert" bu araba gibi düşünen insanlar oldukça 2.el piyasası düzelmez. Halbuki avrupada boyanmış araçlar daha çok para ediyor, tabii ki önemli kazası yoksa, neden mi? çünkü boyanmış tertemiz olmuş araç ufak tefek sorunları hallolmuş e daha ne? ama yok ülkemizdeki mantık bu araç kesin kaza yapmıştır hayat kaymıştır... Şaka gibi zihniyet...

    Ülkemizin senin gibi gençlere çok ihtiyacı var, her öğretmen elinden geleni yapsa, salla başı al maaşı yapmasa ve yeterli sayıda okul yapılıp kaliteli eğitimin temelleri atılsa, bu konuda yazılanlar sadece geçmişten anılacak komik anılar olacak. Aslında çok zor birşey değil, herkes üstüne düşeni yapsa, herkes kendi işini hakkıyla yerine getirse, çok ciddi potansiyel var ülkede ama kolaya kaçmak daha tatlı geliyor insanımıza.



    Öncelikle değerli düşünceleriniz için teşekkür ederim,

    Bende sizi hatırlıyorum dediğiniz gibi özeldende muhabbetimiz olmuştu.

    Dediğiniz gibi bu ön yargıların, düşüncesizliklerin nedeni eğitimsizlik. Sonuna kadar katılıyorum bu düşüncenize. Düşünmeyi, konulara farklı bakış açısıyla yaklaşmayı öğrenemiyoruzki. Okuyanların çoğuda sadece okumak için okuyor, diplomam olsun bana yeter hesabı...

    'her öğretmen elinden geleni yapsa, salla başı al maaşı yapmasa ve yeterli sayıda okul yapılıp kaliteli eğitimin temelleri atılsa'

    Ben kendi okulumdan örnek vereyim.

    Bazı öğretmenlerimiz var gerçekten salla başı al maaşı. Ne umursuyorlar, ne çaba harcıyorlar hiç bir şey yapmıyorlar ! Teneffüste yapamadığım bir soruyo sormak için hocanın yanına gittiğimde bana zamanımı çalma demişti... Sen hocasın ya hoca !

    Okuldaki kaliteden bahsedeyim birazda. Okulda birçok sigara içen kişi var. Bu kişilerin yaşları 15-16-17-18 arası değişiyor. Hepside lanet sigaralarını gelip bizim tuvaletlerimizde içiyor ve bu kimsenin umurunda olmuyor !


    Bunu gibi bir çok örnek yazabilirim.


    Saygılarımla




  • Türk ailesine göre araba seçiminde önemli etkenler.

    - Az yakacak millete hava atılacak ben bi depoyla 1500km yapıyorum. Kmde 12kurus yakıyorum
    -Bakımları ucuz olacak , bakkal bile yapabilecek , 50bin tl lik araca binilecek ama 300tl bakımına çok pahalıymış denilecek.
    - Çeyrek altın gibi olacak 30liraya aldıysan 5 yıl sonra yine 30liraya satılması beklenecek.
    - Kesinlikle ALMAN olacak , diğer arabalar çöp.
    -Sedan olacak , bagajında minder mangal kömür eksik olmayacak.

    - EN ÖNEMLİSİDE KOLU KOMŞU NEDER DİYE ARABA ALANLAR. 500lira kira verip 50bin tl ye araç alanlar

    Yazmayı unutmusum , motor vergisi az olacak fakat araç ucucak 4.viteste 200km yapacak ve yakıtı koklayacak




  • @okanttnc


    Güzel tespitler
  • Sevgili Bekozim 123 yazın çok uzun.

    Ben parça parça yorum yapacağım buraya.

    Başlığın da, yazında, hitabetinde, fikirlerinde çok güzel.

    Foruma kalite getiriyor.

    Şimdi gelelim yazdıklarına ;

    Fransızlardan uzak durma takıntısı. Fransız arabalarının(Citroen-Peugeout) dayanıksız, parasını hak etmeyen araçlar olarak düşünülmesi. Çoğu başlıkta görüyorum birisi örneğin Peugeout'un herhangi bir modelini tavsiye ediyor, yorumlarda mutlaka birisi 'hocam yapmayın, almayın o aracı Fransızlar sorunludur şöyledir böyledir' şeklinde açıklamalarda bulunuyor. Tamamen saçmalık.

    Fransız araçlarına karşı bir önyargım yok, ama ilk tercih ettiğim araçlar da değil işin doğrusu.

    Citroen 5’i detaylı bir şekilde incelemiştim, Lagunayı da showroomda incelemiştim.

    Ama tercihlerim farklı markalar olmuştu,

    Renault’ un C sınıfı araçlarından ise Megane’ ı çok beğeniyorum, yeni çıkan Fluence’ yi pek sevemedim. Araç alırken önce tasarıma dikkat ettiğim için tasarım karar vermemde ilk etken oluyor.

    Clio ise bence başarılı.

    Peugeout hakkında ise bir fikrim yok, benim tercih ettiğim bir marka değil.

    - Fabrika verileri konusuna gelirsek, 0-100 değerlerinin her zaman fazla olduğu düşünülür. Halk olarak fabrika verilerine değilde kol saatimizle ölçtüğümüz süreye inanırız. Ancak yakıt tüketimi konusundada hep düşük verildiğidir. Hiçbir zaman fabrikanın şehir içi tüketimi tutmaz, her zaman daha fazla çıkar. Bunları söyleyen kişiler kendi kullanım tarzlarını gözden geçirmeli bence.

    Şehir içi tüketimi konusunda haklısınız, çoğu zaman tutmaz, tutması da normal değildir zaten.

    Bu testler kısa bir mesafede bilemedin 10 km uzunluğunda tamamen düz bir yolda yapılır.

    Bunun 6 km’ si şehir dışı, 4 km şehir içinde yapılır, kombinasyon biraz daha farklı da olabilir.

    Bu şehir içi testlerinde iki ya da üç kez dur kalk yapılır, test tamamen düz bir yolda yapılır ve rüzgar, soğuk hava gibi etkenler yoktur, en ideal koşullarda yapılır bu test.

    Ben doğrusu aracına şehir içinde fabrika verisinden az yaktıran arkadaşları çok takdir ediyorum, müthiş bir işi başarıyorlar.

    Ama uzun yolda şehir dışı fabrika verisi tutabilir, yakın değerleri alırsınız, fazla sapma olmaz, buna da en büyük etken dur – kalkın fazla olmamasıdır.

    Aracın yakıt tüketimini artıran en büyük etken DUR- KALKLARIN fazla olmasıdır.




  • Marka takıntıları. Halk olarak Alman araçlarına taparız. Genel olarak Volkswagen halkımız üzerinde sağlam, kaliteli, prestijli bir marka izlenimi yaratmıştır. Arabadan anlamayan birine aklına gelen lüks bir araç söyleyin dediğinizde kolayca 'Passat' cevabını alabilirsiniz (amacım volkswagen'i kötülemek değil). Almanların dışında sevmediğimiz, bize itici gelen markalarda vardır. Örneğin skoda. 2. eli olmayan, dandik bir marka gibi görülüyordu. Neyseki yeni çıkardıkları SuperB modeliyle bu imajı yavaş yavaş siliyorlar. Dediğim gibi marka takıntılarımız var bu takıntılar kafamıza yerleşmiş ve ön yargılara dönüşmüş.

    Dünyada Japonlar Elektronik, Almanlarda Otomobil konusunda uzmanlaşmıştır.

    Bugün özellikle Türkiyede Premium kabul edilen ve ilk tercih edilen markalar genellikle Alman markalarıdır.

    Bu markalar herkesin bildiği Bmw ve Mercedesdir ve bence haklı ve doğru bir tercihtir.

    Almanyada Mercedes ve Bmw’ den başka Vw, Opel ve Almanyada üretilip Türkiyeye getirilen Ford markası da bulunmaktadır ( Bu konudan tam emin değilim )

    Ben buraya hem Alman, hem Japon, hem Passat, hem SuperB kullanmış biri olarak yazacağım şimdi bu satırları,

    Almanlarda konfor ön plandayken, Japonlarda herkesin bildiği gibi sorunsuzluk daha önemlidir.

    Japonlar detaya önem vermez, ama Almanlar önem verir.

    Alman aldığınızda sorun yaşamayacağınızı size kimse garanti edemez,

    Alman araçları konforu verdiği kadar arıza da çıkarabiliyor.

    Japonlarda bu sorunlarla daha az uğraşırsınız, bir de yakıt tüketiminiz de Almana göre daha düşük olur.

    Bunun yanında Vw gerçekten kaliteli bir markadır,

    Çok güzel ve kaliteli araçlar üretiyorlar.

    Benim kullandığım Passat Dizeldi ve bir önceki kasaydı.

    Gerçekten konfor, kalite ve performans üst düzeydeydi.

    Özellikle bir sollamada kamyonun arkasında kalmış 4 -5 aracı sollamak harika bir duyguydu.

    Aracın eksileri de vardı ; yol sesi çok fazlaydı, aracım belki de 4 yaşında olmasından dolayı kabinde rüzgar ve ıslık sesi oluyordu. ( Daha sonra Passattaki bu sıkıntılar yol sesi hariç giderildi diye biliyorum )

    Arızaları da oluyordu ama artıları eksisinden çok daha fazlaydı ve parasın hak eden bir araçtı.

    SuperB’ e gelince gerçekten kaliteli bir araç.

    Aracın eksi yönlerini soruyor bazen bazı arkadaşlar.

    Aracın bence gözle görülür bir eksisi yok,

    Hatta beklediğinizden daha fazla kalite ve konfora sahip oluyorsunuz.

    Bu araç hakkında söyleyebileceğim tek eksik yön ; pürüzlü asfaltta içerde yol sesi olması.

    Bir de Autohold, Elektronik Park Freni gibi detaylara önem veriyorsanız bunlar da eksiklik olarak kabul edilebilir.

    Ben son anda yeni çıkan Passatın kasası ( Sedan ) hoşuma gitmediği için kaporamı geri alıp SuperB almıştım.

    İyi ki de Super B almışım diyorum.

    Bu aracı alıpta pişman olacak biri olacağını sanmıyorum.

    Yalnız bu araçta konfor ve gösteriş ön planda olduğundan alınabiliyorsa aracın en dolusu alınmalı, Comfort tercih edilmemeli.

    Bunun dışında Skoda son iki yıldır Türkiyede çok yol kat etti, marka imajını düzeltti ve düzeltmeye de devam ediyor, kaliteli de araçlar yapıyorlar.

    Yine de bütün bunlara rağmen araçları için istedikleri fiyatları ben yüksek buluyorum, fiyatları biraz daha düşürüp daha geniş bir kitleye hitap etmeleri gerek.

    İkinci el konusuna gelince ben Skoda ile Passatın satışı konusunda fazla fark olacağını sanmıyorum.

    Kaldı ki 40.000 TL’den pahalı olan her aracı satmakta zorlanırsınız.

    Daha önce Passatta sattım.

    Öyle denildiği gibi 2 günde falan satamadım.

    Satarken çok fedakarlık yaptım ve çokta zararım oldu bu araçta.

    Bu yüzden ikinci el konusuna takılmamak lazım,

    Artık Türk halkında bir değişim var

    Cebinde parası ve imkanı olan kimse ikinci el araç almak istemiyor

    Bence doğrusunu da yapıyorlar.


    .




  • Motor hacmi konusu. Bir kaç sene öncesine gidelim Volkswagen'in TSİ teknolojisi ile motor üretmediği yıllara. Sürekli bir motor hacmi takıntısı vardı örneğin; 1.4 motor yokuşta çekmez. 2.0 motor çok yakar. Halkımızın taptığı motor 1.6 motordur. Hele birde diesel olursa kimse ağzını bile açamazdı. Neyseki Volkswagen TSİ teknolojisi ile bu ön yargıyı yıkmayı başardı(ben öyle düşünüyorum).

    TSİ çok başarılı ve yeni bir teknoloji.

    1.4 TSİ’ nin performansı ve karşılığında da diğer benzinli araçlardan daha az benzin tüketerek bunu yapması bence takdire şayan.

    Artık son dönemde özellikle Türkiyede küçük motorlardan daha fazla performans alınmaya çalışıyor ve sürekli de bu yönde bir ar- ge var.

    Bugün Türkiye şartlarında en ideal motor benzinli alacaksanız 1.4 TSİ, dizel alacaksanız 1.6 Dizeldir,

    Tabi Dizel alıyorsanız Commonrail olmasına da dikkat etmelisiniz.

    2.0 motor uzun yolda fazla yakmaz, yakıt tüketimi düşüktür.

    Özellikle sürat yapıyorsanız 160 -170 gibi yakıt tüketiminiz büyüyen adımlarla artmaz.

    Ben aracımda 200 ile giderken anlık tüketimi 6.5 -7. lt gibi tüketimler görüyordum ( kimse ders vermeye kalkmasın, örnek olarak verilmiştir )

    Ancak şehir içinde ve dur –kalklarda bu araç gerçekten yakıyor.

    2.0 motor şehir içi kullanımına pek uygun değil.

    Şehir içinde yakıyor bu araçlar.




  • 2. el konusu. Aracını satanlar için her zaman piyasadaki değerinin altına gider araba. Herkes ölü fiyat teklif eder alıcı çıkmaz. 2. el araç bakan kişiler ise tam tersini düşünür her zaman, araçlarını satan kişiler her zaman yüksek fiyattan satarlar, değerinden fazlasını isterler. Donanımhaner Otomobil Genel bölümünde yakın tarihlerde açılmış birisi 2. el araç alıcı, biriside 2. el satıcı olan konuları incelersek rahatça görebiliriz demek istediğimi.

    İkinci el konusunu yukarda cevaplamıştım.

    Bir defa cebinde 40.000 TL’ si, hatta 30.000 TL’ si olan biri kolay kolay ikinci el araç almaz.

    Türk halkına eskiden ikinci el araç almak mantıklı gelirken şimdi sıfır araç almak mantıklı geliyor.

    2010 yılında sıfır araç satışları patladı,

    2011 yılında da bu durum farklı olmayacak görünüyor.

    Ama 2012 yılında 2009 yılında olduğu gibi bir kriz bekliyorum otomobil piyasasında

    Türkiyede son yıllarda sıfır araç satışlarına talep çok arttığından ikinci el araçlar eskisi kadar tercih edilmemeye başlandı.

    Artık araçlar eskisi kadar kolay satılamıyor,

    Bunun örneklerini de görüyoruz forumda ;

    Aracımı satamadım, aracım temiz, fiyat düşük, arayan yok diye.

    Bunun nedeni ikinci el piyasasının bir değişim sürecine girmesinden kaynaklanıyor.

    Fiyatlar artışa çabuk uyum sağlar,

    Ancak düşme noktasında rijittir, katıdır,

    Hemen uyum sağlamazlar.

    Şu anda ikinci el piyasasında olanda bu.

    Fiyatlar düşme noktasında direnç gösteriyor,

    Ama daha fazla direnemeyecek, yavaş yavaş düşmeye başlayacak fiyatlar.

    İkinci el piyasasında fiyatlarda bu sene düşüş bekliyorum.

    Bu düşüş er- geç olacak.

    Aracını satamayan satıcı fiyatını düşürecek.

    Aracın gerçek fiyatını satıcının aracını satmaya razı olacağı en son fiyat değil,

    Alıcının ödemeye razı olduğu en yüksek fiyat belirler.




  • - Benzinli- dizel çekişmeleri. Bu çekişmeler her zaman tartışma konusu olmuştur. Her iki tarafta her zaman aynı şeyleri savunur.

    Benzinli kullanıcısı: Torkun fazla ama o torku hangi devirde aldığın önemli, 3.000 rpm'den sonra ölüyor sizin motorlar. Hem bakımlarınızda çok pahalı, turbosu bozuldumu bilmem kaç bin lira masrafı var.

    Dizel kullanıcısı : O kadar devir çeviriyosunuzda noluyo, boşu boşuna fazladan yakıt tüketiyosunuz. Ne kadar basarsam basıyim 6lt'yi geçmiyo tüketimim. Geçen araba full dolu dimdik bir yokuş çıkıyoruz araba banamısın demedi keçi gibi çıkıyor valla.


    Ben hep dizeli tercih ediyorum araçlarımda.

    Bunun en büyük nedeni tasarruf, başka da bir açıklaması yok.

    Kendi adıma söyleyeyim ; tasarruf ön planda olmasaydı benzinli araç tercih ederdim.

    Dizel araçların bakımıyla benzinli araçların bakımları hemen hemen aynı.

    Aracınızı benim gibi sık kullanıyorsanız dizel araç tercih etmek en doğrusu.

    Ama 10.000 km’ yi geçmeyen ve aracını uzun süre kullanmayı düşünmeyen birinin dizel araç almasına gerek yok, ancak aracını uzun süre kullanacaksa dizel bir araç tercih edilebilir.

    Dizel araçlarda şehir içinde kısa mesafelerde yakıyor.

    Şehir içinde 4 km’ lik kısa bir mesafede araç kullanıyorsanız bu araçlarda 9 lt hatta 10 lt tüketimi bile görürsünüz.

    Ben kısa mesafede 6, 6.5 lt benzin ya da mazot tüketen araç sahiplerini de çok takdir ediyorum, gerçekten müthiş bir işi başarıyorlar.

    Şehir içinde 10 km’ lik bir mesafede ise mazotlu bir araçta 5,5 -7,0 lt arası bir değeri trafiğin yoğunluğuna göre yakalarsınız. Bazen bu değerin 7.5 lt olduğu da olur.

    Dizel araçların torkundan dolayı yokuşlarda zorlanmadığı ve daha rahat çıktığı doğrudur.

    Ama yakıt tüketimi düz yoldakinden çok daha fazla olur




  • Sevgili Bekozim123 ;

    Kıymetini bil, forumdan çıkacaktım.

    Uzun uzun yazdım buraya

    Benim yorumlarım bunlar.

    Bilgi sahibi değerli arkadaşların da

    Bu başlığa katkıda bulunmasını isterim.

    Güzel ve bilgilendirici bir başlık.


    Hadi ben kaçtım ;

    Çok çalışmam lazım çok
  • Sevgili çok bilinmeyenli denklem;

    Sizde kıymetinizi bilin, yarın sınavım olmasına rağmen sırf sizin yorumlarınız için uyumadım telefondan girip okudum yorumlarınızı.

    Değerli düşüncelerinizi bizimli paylaştığınız, değerli vaktinizi harcadığınız için çok çok teşekkür ederim.

    Düşüncelerinize katılmakla beraber saygım sonsuz.

    Her zamanki gibi derli, toplu, imla kurallarına uygun çok güzel yorumlar yazmışsınız.

    Tekrar teşekkür ederim beni kırmayıp gecenin bu saatinde yorum yazdığınız için.


    Saygılarımla
  • Onu bunu bilmiyorum ama

    Avrupada bir cok yasayan Vatandaslarimiz Issizlik Parasi ile karnini zor doyurdugu halde Mercedes ve BMW biniyorlar . Mercedes ve BMW binenler kendini havalarda hissediyorlar. Ne bu ya tapilacak Hindistan Inegimi ? Arkadaki Mantiki´da anlamiyorum oda ayri bir konu. Sen issizsin, Cocugun var eve Yiyecek icecek alacagina gidip is arayacagina Mercedes Araba alip biniyorsun, nasil olsa Devlet sana o parayi issiz kaldin diye Sigortadan veriyor. Buda benim yasadigim olay oldugu icin böyle yaziyorum.

    Alman TV´lerinde Programlara bakiyorum yeni VW Touareg Hybrid ile Lexus IS Hybridi Test ettiler. Lexus IS kac seneden beri o sinifta Hybridli Arabayi ürettigini herkez bilir, ama oradaki Test yapanlar ilk olarak VW Touareg´deki Hybrid sistemi övdüler Lexusu yerden yere vurdular. Lexus´un Hybridi VW´ninkinden daha gelismis olduguna adimi koyarim .

    Türk akrabalarin burada Japon bindinmi arkandan gülerler, kendisi Mercedes biniyor ya. Misal araba aldim cogu Es Dost ya VW´ye o kadar para verilirmi, üsüttünmü Yeni Araba alinirmi vs. yorumlar oldu. Yahu size ne benim yasamim benim kararim sonucta. Sen begenmiyorsan alma o kadar para verme ben begeniyorum dimi.

    Buarada´da ayni konular aciliyor, misal Passat Bölümünde bir aralar 1.6 MPI cekermi, 1.4 TSI 220 yapiyor 2.0 TDI 200 yapiyor vs. konular arada bir devam ediyor . Sonucta Türkiye´de 200 yapilacak o kadar Yol varmida önem veriyorsun.

    Bizim insanlarda bir huy vardir, Parasi yoktur Yemeye ama hirsi yüzünden son Model araci vardir kapisinin önünde. Daha ne örnekler var ama bunu buraya yazsak sanirim bir Kitab olur.

    Konuyu acana Ellerine saglik bu yasta bu zeka, en büyük yaptigi sey ise cekinmeden yasini söylemesi (cogu insan yasini büyük gösteriyor) ve actigi konu yazdigi yazilarda okunacak türden

    Iyi Geceler, Saygilar




  • Vw Passat yazılarını, fikirlerini, yorumlarını ve paylaşımlarını severek okuduğum çok sevdiğim bir arkadaşımdır.

    Bazen kendisine takılıyorum, hakkını helal etsin.

    Bu sevgimizden kaynaklanıyor.

    Burada Vw Passat gibi bir Taner GÖDE' nin, bir Drozia'nın ve Passat başlığında yazan diğer değerli arkadaşlarımızın da yazılarını okumak isterim.

    Passat başlığında çok değerli arkadaşlarımız var, ben aracımı değiştirmeme rağmen hala orada yazıyorum.

    Başka markalara entegre olamadım henüz.

    Sevgili Berke,

    Size de bugünkü sınavınızda başarılar diliyorum.


    Benim de sizinle aynı yaşta olan otomobil konusuna ilgi duyan bir yeğenim var.

    Boynuz kulağı geçti derler ya

    Gerçekten öyle,

    Otomobil konusunda her konuda benden daha iyi.

    Bugün aldığım aracı Beyaz Renk alacaktım, sonra onun talebiyle Siyah Renk aldım.

    Sağolsun, doğru bir tercih yaptırdı bana.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ccüneyt -- 24 Ocak 2011; 9:33:44 >




  • konuyla direk alakalı değil ama otomobil tercihlerimizi etkilemeye amaçlayan ve benim nefret ettiğim tabirler, deyimler vardır.
    "--tokatlamak" diye bir tabir vardır ki, beni en çok sinirlendiren deyimlerden birisidir.
    artık adam yolda yolculu yapmak ve başka bir araç tarafından geçilmeyi nasıl bir psikoloji ile değerlendiriyorsa artık, tokatlamak tabirini bulmuş. nasıl bir aşşağılık duygusu içerisindedir düşünemiyorum bile.
    bunun kadar olmasada buna yakın diğer sevmediğim tabir "--az yakar çok kaçar" tabiridir.
    bu iki tabiri kullanmayı bıraktığımızda baya bi gelişmiş olacağımızı düşünüyorum.
    konuyu açan arkadaşımızın tespitlerini de gayet yerinde diye değerlendiriyorum.
  • ''15 yaşındayım,herşeyin farkındayım'' tarzı olmuş bu konu,gayet de katıldığım yorumlar üstelik.Bu yaşta bu bilinci takdir ettim.
  • ////AMG

    ///M


    For ever
  • bir iki şey de bek ekleyeyim.. Hadi biz en azından çocukken otomobil dergileri falan alarak azbuçuk otomobil kültürü edinmişiz büyüklerimizde o da yoktu.Ben çocukken akraba,eş,dost ziyaretlerindeki otomobil sohbetlerinde kafayı yiyordum(eminim sizin de paylaşacak birşeyleriniz vardır bu konuda). Almanyadan gelen akrabaların arabaları konuşulduğunda mesela hemen ruhsat açılır ağırlık,motor hacmi gibi iki üç parametreden yola çıkarak muhabbete başlanırdı. ki eminim bu alman arabalarının bizim kuş serilerimize oranla daha ağır olması ''araba ne kadar ağırsa o kadar iyi yol tutar'' gibi saçma bir düşünceye yol açtı. büyüklerimizin bir başka saçma muhabbeti de bol bol ''sac geyiği'' yapmasıydı. yok şahinin sacı şöyle yok broadwayin şöyle ince böyle kalın.. ayrıca kaza yaptığında seni esas koruyan tek şey secmış gibi konuşurlardı. Özellikle de susurluk kazasındaki Mersoyu görünce vay be ne sac varmıs falan derlerdi. Tabi bu sac ve ağırlık-yol tutuş düşünceleri artık pek kalmadı gibi ama 2000li yıllardan önce bu iki kanı baya yaygındı.




  • @VW_Passat

    Tespitlerinizi, düşüncelerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkürler. Ayrıca hakkımdaki değerli düşünceleriniz içinde teşekkürler.

    @çok bilinmeyenli denklem

    Sevgili çok bilinmeyenli denklem,

    İyi dilekleriniz için teşekkür ederim.

    Gece beni kırmayıp uzun uzun yorumlar yazdığınız konuma katkıda bulunduğunuz için tekrar teşekkür ederim.

    'Bugün aldığım aracı Beyaz Renk alacaktım, sonra onun talebiyle Siyah Renk aldım.'

    Bu arada aracınız hayırlı uğurlu olsun. Kazasız belasız, iyi günlerde kullanırsınız inşallah

    Yeğeninizede sevgiler.


    @derememo

    O tabirlerden hangimiz bıkmadıkki ?

    - Gazı yapıştırdım aynada kayboldu
    - Geçen bir BMW tokatlamışım fenaaaa
    - Araç uçuyo resmen ya gaza bir asılıyorum birinci,ikinci,üçüncü viteslerde araba hep sarıyor vs vs...

    Ayrıca düşüncelerime katılıdığınız içinde teşekkür ederim

    @enoman

    Değerli düşünceleriniz için çok teşekkür ederim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ugurr999

    bir iki şey de bek ekleyeyim.. Hadi biz en azından çocukken otomobil dergileri falan alarak azbuçuk otomobil kültürü edinmişiz büyüklerimizde o da yoktu.Ben çocukken akraba,eş,dost ziyaretlerindeki otomobil sohbetlerinde kafayı yiyordum(eminim sizin de paylaşacak birşeyleriniz vardır bu konuda). Almanyadan gelen akrabaların arabaları konuşulduğunda mesela hemen ruhsat açılır ağırlık,motor hacmi gibi iki üç parametreden yola çıkarak muhabbete başlanırdı. ki eminim bu alman arabalarının bizim kuş serilerimize oranla daha ağır olması ''araba ne kadar ağırsa o kadar iyi yol tutar'' gibi saçma bir düşünceye yol açtı. büyüklerimizin bir başka saçma muhabbeti de bol bol ''sac geyiği'' yapmasıydı. yok şahinin sacı şöyle yok broadwayin şöyle ince böyle kalın.. ayrıca kaza yaptığında seni esas koruyan tek şey secmış gibi konuşurlardı. Özellikle de susurluk kazasındaki Mersoyu görünce vay be ne sac varmıs falan derlerdi. Tabi bu sac ve ağırlık-yol tutuş düşünceleri artık pek kalmadı gibi ama 2000li yıllardan önce bu iki kanı baya yaygındı.



    Doğru bildiğimiz yanlışlardan bahsetmişsiniz. Güzel tespitler.

    Günümüzde bile arabaların güvenliğini saç kalınlığına göre yorumlayanlar var...




  • Türkiyeyi sen mi kurtarcan?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: xxxjokerxxx
    Türkiyeyi sen mi kurtarcan?


    Normalda cevap bile vermezdim ama yazdığınız boşa gitmesin cevap vereyim.

    Burası bir forum, isteyen istedigini yazabilir.

    Bana katılmak zorunda değilsiniz.

    Yazdıklarım size saçma gelebilir, beğenmeyebilisiniz, sadece 'yazdıklarınız bana saçma ve anlamsız' geliyor deseydiniz saygı duyardım.

    Ancak böyle saçma bir yorum yapmak ancak sizin gibi birine yakışırdı.

    Daha tanımadığınız biriyle nasıl konuşacağınızı bilmiyorsunuz. Sen'li ben'li konuşmayı bırakın ilk önce !

    Edit: hatalı yazım



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bekozim123 -- 25 Ocak 2011; 0:02:55 >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.