Şimdi Ara

sokaklar zengin insan dolu (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
173
Cevap
10
Favori
10.970
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: By_ChaTLaK

    arkadaşalr izmir karşıyakada oturuyorum herkesin altında son model ya son 10 yılda bunlar oldu akp hükümeti çok etkili burda onuda söyliyim.Bi biz memur çocuğu fakir kaldık

    izmir ve akp hem de karşıyaka

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Le7els

     sokaklar zengin insan dolu


     sokaklar zengin insan dolu


     sokaklar zengin insan dolu


     sokaklar zengin insan dolu


     sokaklar zengin insan dolu


     sokaklar zengin insan dolu


    İstanbul'da bir avm otoparkı dağılabilirsiniz



    panpa istinye parka ne zaman gitsem bi fena oluyorum sanki arabistana girmiş gibi




  • O gördüğünüz arabaların bir çoğu Grey Market olarak bilinen ve ithalatı esnasında bedeli düşük gösterilip ülkeye sokulan yasa dışı araçlar ya, neyse bi kaç yıl sonra toplanışını izleriz (sahibinin iktidara yakınlığına bağlı olarak)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: simplyblue



     sokaklar zengin insan dolu


    bırakın bu kafayı ya




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Archa1907

    Biraz hortlatmışım gibi hissediyorum ama olsun :).

    Bu arada tabii ki herkesimin, herkesin görüşlerine saygım var ve bende aynı saygıyı beklediğimi önceden söyleyeyim.

    Bir arkadaşımız fotoğraf paylaşmış ''Zenginleri öldürecez hazır olun'' diye. Bu servet düşmanlığıdır. Başka bi açıklamasıda yoktur. Böyle bir kıskançlık sadece zenginler için değil durumu olmayan vatandaşlar içinde tehlikelidir.
    Bu dünya adaletsiz dünya, kim nasıl doğarsa hemen hemen öyle de ölüyor. Biz vatandaşa ne yapmak düşer. Yaşamak, yaşamak düşer başka ne olacak. Gönül istiyor tabii ki kaliteli yaşam istiyor. Kaliteli yaşam çok para harcamak mıdır peki ?
    Para sihirli bir şey. Şapkadan tavşan çıkarmak gibi :) hop araba oluyor o arabaya benzin oluyor en güzel restoranda yemek oluyor vs. vs. Çok çok ta önemli, onsuz yaşam imkansız ama ne istiyoruz. Durumumuz olmasa dahi o hedefleri niye koyuyoruz. Bu ağar yüklerin altına niye giriyoruz. Tüketiyoruz fakat üretiyor muyuz ? örnek: Bir fabrika usta adayları arıyor ve eğitiminide kendisi üstlenecek. 1 sene eğitimden sonra maaşı neredeyse 2500 lira olacak ama fabrikanın tek şartı var 5 sene işten çıkmaması, çıkarsa da tazminat olarak eğitim için harcanan parayı geri istiyor. Adam işçi bulamadı. Aynı işçiler diyorki: Abi ben AVM de bi yerde çalışırım 1000 lira alırım daha iyi peki neden? çünkü tembel... Çalışmak istemiyor. Kolayı seçiyor. Zaten çalışkan ve dürüst olan hemen yükseliyor tabii kafasının da çalışması lazım. neyse bunu burda noktalayalım...

    Kredi kartı ve kredi mevzuları içinde görüşüm var :) Bir geçenlerde bir makalede Türkiye'de insanların kredi kartını nasıl kullanacaklarını hala öğrenemediğini yazıyordu. Adam bu olayı uzun ve karmaşık şekilde anlatmış ama ben size özetleyeyim. Diyor ki; Cebinizde nakit para olmalı mesela 50TL ve bu nakitle ufak tefek harcamaları yaparsınız mesela sakız, bilet, gazete vs. 5TL den düşük harcamalar. Aynı bankadan(tek banka ile çalışın masraflarınız azalır, kampanya ödeme ve diğer işlemler için takibiniz kolaylaşır) alınmış kredikartı ve banka kartınız da olmalı diye ekliyor. Mesela 100 liraya kadar (limitinizi siz belirleyin) olan ürünlerde banka kartınızdan tek çekim yapın ve daha yüksek tutarlarda da kredi kartınızdan taksit yapın(taksiti tek şartla yapmak gerekiyormuş, eğer ki aldığınız ürünü taksit süresinin iki katı kadar kullanacağınızı düşünüyorsanız.). Bence bu çerçevede kredi ve banka kartı tüketicinin yararınadır.
    Kredi ise bir çok arkadaşımızın yazdığı gibi değeri artan ürünler için kullanılmalıdır. Vereceğiniz faizin bir şekilde size geri dönmesi gerekirki totalde paranız azalmasın en kötü aynı kalsın.

    Türkiye de zengin olan insanlar için yorumlarımı da eklemek istiyorum. Türkiye de bir çok zengin türü var tabi bunları bir kaç sınıfa ayırmakta fayda var.
    1. eski zamanlardan beri devlet destekli büyük aileler(çok aşırı zengin insanlar, kendilerinin dahi ne kadar servete sahip olduklarını bilmeyen insanlar bunlar) bunlara örnek vermeyeyim ama bu aileler her zaman devleti arkasına almıştır ve devlet bu sömürüye göz yumar. Bu aileler kısmen devlettir.
    2. Turgut Özal zamanında zengin olanlar. Bu arkaşların çoğu sanayicidir. Fabrikalarının %75 ine kadar devlet geri ödemesiz yardım yapmıştır. Tabii ki bu arkadaşlar maliyetleri fazla fazla gösterip hem fabrikayı bedavaya getirmiş hemde üstüne sermayeyide bedavaya elde etmişlerdir.
    3. SSCB nin dağılmasından sonra zengin olanlar. Bu arkadaşlarda en azından devletten doğrudan para almamışlardır ama gümrükle olan ilişkileri çok sıkı ve samimidir. Anladınız heralde...
    4.R.T.Erdoğan'la başlayan furyadır. Burda sektorleri ayrı ayrı açıklamak gerekir aslında ama geniş olarak geçelim. Asıl ihya olanlar inşaat ve ithalat işi yapanlardır. İnşaatı hemen hemen herkes kestirebiliyor nasıl oldugunu ama ithalatta iş biraz farklılaşıyor. Tabii bu işler biraz karışık. Neredeyse sabit döviz kuruna geçilen güzelim yurdumda imalatçı/ihracatçı nın masrafları sürekli artarken(TL değerleniyor Türkiye mizde herşeyin fiyatı sürekli artıyor) rekabet sıkıntısı ve kar marjları sürekli düşüyordu (babam eski üreticidir, kapatmak zorunda kaldı yani battı) ve devlet üreticinin başına sürekli birşeyler ekliyordu. O vergisi, şu vergisi bu vergisi o harç bu harç derken küçük üreticileri temizlediler. Büyükler kaldı bir de döviz sabit olduğu için yurtdışındaki ürünler her geçen gün TR de daha ucuz olmaya başlayınca ithalatçılarda turnayı tam orasından vurdular ve hiçbirşey yapmadan zengin oldular. Ama bir gerçek varki canım memleketim hiç bu kadar özgüven hissetmemişti. 10 sene önce kimsenin umudu yoktu şimdi en azından ,bir gerçeklik olmasa bile, bir umut var.

    Bizim arkadaşlarımız da var tabii ki aramızda geçen muhabbetlerde belli, yapıcı hiçbirşey yok. Bi araba görsek vay a...k.... herife bak yaa çekmiş altına p.....k arabayı kesin kaçakçıdır veya vs. vs.
    1 milyon doların olsa nasıl harcardın kanka ? gibi sorular...
    Karı kız kim kime ne etmiş falan filan
    netten oyun ordan bilmem ne diye devam eder sonra da oturup düşünürüz niye olmuyor diye.
    Dünya da çok büyük bir kısım know-how ile para kazanıyor. Bilgi satıyor adam bilgi. Şu anda sermayesiz(para) yapılacak bir sürü büyük iş var ama o işler için gerçek sermaye gerekiyor oda bilgi. Biz bir iş baktığımızda ona kendi vaktimiz karşılığı alacağımız para diye bakarsak tabii ki de bi b.k olmaz. Her işyeri bir okuldur. Orda işi öğrenir daha büyük bir yere geçer daha çok şey öğrenir en sonunda da o işi yaparsın. Plastik hammaddesi satışı yapan büyük bir firmaya çaycı olarak giren Serkan 12 sene sonra kurduğu firmaya 1 lira sermaye koymayarak yılda 1 milyon$ kazanıyor. GAP kids te part time işe giren Engin, Doğu Avrupa ve Orta Doğu GAP pazarlama departmanı müdürü yardımcısı oluyor 7 senede. Uğraşan çalışan bugün olmasada elbet bir gün kazanıyor. Başkalarının yaptıkları sadece bize hırs olsun teşvik olsun, onları geçmek için çalışalım onlarda aşağı çekmek için değil.

    Ne yaparsak kendimize EY FORUM OKUYUCULARI ve YAZARLARI ne yaparsak kendimize...

    Tam içimden geçenleri bütün düşüncelerimi ifade etmişsin gerçekten tebrikler..

    Ama insanımız bütün gün tembellik yapıp milyarder olym çalışanlar da keriz olsun istiyor.. bazıları gerçekten fakirliği hakkediyor..

    Yazdığını bile okumazlar uzun diye böyle insanlar var işte ülkemizde napıcaksın. Gerçekten çok sevindim böyle gerçekçi ve mantıklı bir yorum gördüğüme..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Saralonde

    Sonunu hiç hayırlı görmüyorum memleketimin bakalım neler olacak. Bazıları da hala cihana hükmetmenin derdinde


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  •  sokaklar zengin insan dolu


     sokaklar zengin insan dolu


     sokaklar zengin insan dolu


    Ali Ağaoğlu kankim Avendator alırken çektiğim foto





















     sokaklar zengin insan dolu sokaklar zengin insan dolu sokaklar zengin insan dolu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi JRockefeller -- 25 Temmuz 2013; 2:27:51 >




  • Kredi çekip iyi arabaya binmek mantıksız önemli olan borçsuz arabanın tadını cıkarmak
  • Dış mihraklar + faiz lobisi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nazsensay

    quote:

    Orijinalden alıntı: Archa1907

    Biraz hortlatmışım gibi hissediyorum ama olsun :).

    Bu arada tabii ki herkesimin, herkesin görüşlerine saygım var ve bende aynı saygıyı beklediğimi önceden söyleyeyim.

    Bir arkadaşımız fotoğraf paylaşmış ''Zenginleri öldürecez hazır olun'' diye. Bu servet düşmanlığıdır. Başka bi açıklamasıda yoktur. Böyle bir kıskançlık sadece zenginler için değil durumu olmayan vatandaşlar içinde tehlikelidir.
    Bu dünya adaletsiz dünya, kim nasıl doğarsa hemen hemen öyle de ölüyor. Biz vatandaşa ne yapmak düşer. Yaşamak, yaşamak düşer başka ne olacak. Gönül istiyor tabii ki kaliteli yaşam istiyor. Kaliteli yaşam çok para harcamak mıdır peki ?
    Para sihirli bir şey. Şapkadan tavşan çıkarmak gibi :) hop araba oluyor o arabaya benzin oluyor en güzel restoranda yemek oluyor vs. vs. Çok çok ta önemli, onsuz yaşam imkansız ama ne istiyoruz. Durumumuz olmasa dahi o hedefleri niye koyuyoruz. Bu ağar yüklerin altına niye giriyoruz. Tüketiyoruz fakat üretiyor muyuz ? örnek: Bir fabrika usta adayları arıyor ve eğitiminide kendisi üstlenecek. 1 sene eğitimden sonra maaşı neredeyse 2500 lira olacak ama fabrikanın tek şartı var 5 sene işten çıkmaması, çıkarsa da tazminat olarak eğitim için harcanan parayı geri istiyor. Adam işçi bulamadı. Aynı işçiler diyorki: Abi ben AVM de bi yerde çalışırım 1000 lira alırım daha iyi peki neden? çünkü tembel... Çalışmak istemiyor. Kolayı seçiyor. Zaten çalışkan ve dürüst olan hemen yükseliyor tabii kafasının da çalışması lazım. neyse bunu burda noktalayalım...

    Kredi kartı ve kredi mevzuları içinde görüşüm var :) Bir geçenlerde bir makalede Türkiye'de insanların kredi kartını nasıl kullanacaklarını hala öğrenemediğini yazıyordu. Adam bu olayı uzun ve karmaşık şekilde anlatmış ama ben size özetleyeyim. Diyor ki; Cebinizde nakit para olmalı mesela 50TL ve bu nakitle ufak tefek harcamaları yaparsınız mesela sakız, bilet, gazete vs. 5TL den düşük harcamalar. Aynı bankadan(tek banka ile çalışın masraflarınız azalır, kampanya ödeme ve diğer işlemler için takibiniz kolaylaşır) alınmış kredikartı ve banka kartınız da olmalı diye ekliyor. Mesela 100 liraya kadar (limitinizi siz belirleyin) olan ürünlerde banka kartınızdan tek çekim yapın ve daha yüksek tutarlarda da kredi kartınızdan taksit yapın(taksiti tek şartla yapmak gerekiyormuş, eğer ki aldığınız ürünü taksit süresinin iki katı kadar kullanacağınızı düşünüyorsanız.). Bence bu çerçevede kredi ve banka kartı tüketicinin yararınadır.
    Kredi ise bir çok arkadaşımızın yazdığı gibi değeri artan ürünler için kullanılmalıdır. Vereceğiniz faizin bir şekilde size geri dönmesi gerekirki totalde paranız azalmasın en kötü aynı kalsın.

    Türkiye de zengin olan insanlar için yorumlarımı da eklemek istiyorum. Türkiye de bir çok zengin türü var tabi bunları bir kaç sınıfa ayırmakta fayda var.
    1. eski zamanlardan beri devlet destekli büyük aileler(çok aşırı zengin insanlar, kendilerinin dahi ne kadar servete sahip olduklarını bilmeyen insanlar bunlar) bunlara örnek vermeyeyim ama bu aileler her zaman devleti arkasına almıştır ve devlet bu sömürüye göz yumar. Bu aileler kısmen devlettir.
    2. Turgut Özal zamanında zengin olanlar. Bu arkaşların çoğu sanayicidir. Fabrikalarının %75 ine kadar devlet geri ödemesiz yardım yapmıştır. Tabii ki bu arkadaşlar maliyetleri fazla fazla gösterip hem fabrikayı bedavaya getirmiş hemde üstüne sermayeyide bedavaya elde etmişlerdir.
    3. SSCB nin dağılmasından sonra zengin olanlar. Bu arkadaşlarda en azından devletten doğrudan para almamışlardır ama gümrükle olan ilişkileri çok sıkı ve samimidir. Anladınız heralde...
    4.R.T.Erdoğan'la başlayan furyadır. Burda sektorleri ayrı ayrı açıklamak gerekir aslında ama geniş olarak geçelim. Asıl ihya olanlar inşaat ve ithalat işi yapanlardır. İnşaatı hemen hemen herkes kestirebiliyor nasıl oldugunu ama ithalatta iş biraz farklılaşıyor. Tabii bu işler biraz karışık. Neredeyse sabit döviz kuruna geçilen güzelim yurdumda imalatçı/ihracatçı nın masrafları sürekli artarken(TL değerleniyor Türkiye mizde herşeyin fiyatı sürekli artıyor) rekabet sıkıntısı ve kar marjları sürekli düşüyordu (babam eski üreticidir, kapatmak zorunda kaldı yani battı) ve devlet üreticinin başına sürekli birşeyler ekliyordu. O vergisi, şu vergisi bu vergisi o harç bu harç derken küçük üreticileri temizlediler. Büyükler kaldı bir de döviz sabit olduğu için yurtdışındaki ürünler her geçen gün TR de daha ucuz olmaya başlayınca ithalatçılarda turnayı tam orasından vurdular ve hiçbirşey yapmadan zengin oldular. Ama bir gerçek varki canım memleketim hiç bu kadar özgüven hissetmemişti. 10 sene önce kimsenin umudu yoktu şimdi en azından ,bir gerçeklik olmasa bile, bir umut var.

    Bizim arkadaşlarımız da var tabii ki aramızda geçen muhabbetlerde belli, yapıcı hiçbirşey yok. Bi araba görsek vay a...k.... herife bak yaa çekmiş altına p.....k arabayı kesin kaçakçıdır veya vs. vs.
    1 milyon doların olsa nasıl harcardın kanka ? gibi sorular...
    Karı kız kim kime ne etmiş falan filan
    netten oyun ordan bilmem ne diye devam eder sonra da oturup düşünürüz niye olmuyor diye.
    Dünya da çok büyük bir kısım know-how ile para kazanıyor. Bilgi satıyor adam bilgi. Şu anda sermayesiz(para) yapılacak bir sürü büyük iş var ama o işler için gerçek sermaye gerekiyor oda bilgi. Biz bir iş baktığımızda ona kendi vaktimiz karşılığı alacağımız para diye bakarsak tabii ki de bi b.k olmaz. Her işyeri bir okuldur. Orda işi öğrenir daha büyük bir yere geçer daha çok şey öğrenir en sonunda da o işi yaparsın. Plastik hammaddesi satışı yapan büyük bir firmaya çaycı olarak giren Serkan 12 sene sonra kurduğu firmaya 1 lira sermaye koymayarak yılda 1 milyon$ kazanıyor. GAP kids te part time işe giren Engin, Doğu Avrupa ve Orta Doğu GAP pazarlama departmanı müdürü yardımcısı oluyor 7 senede. Uğraşan çalışan bugün olmasada elbet bir gün kazanıyor. Başkalarının yaptıkları sadece bize hırs olsun teşvik olsun, onları geçmek için çalışalım onlarda aşağı çekmek için değil.

    Ne yaparsak kendimize EY FORUM OKUYUCULARI ve YAZARLARI ne yaparsak kendimize...

    Tam içimden geçenleri bütün düşüncelerimi ifade etmişsin gerçekten tebrikler..

    Ama insanımız bütün gün tembellik yapıp milyarder olym çalışanlar da keriz olsun istiyor.. bazıları gerçekten fakirliği hakkediyor..

    Yazdığını bile okumazlar uzun diye böyle insanlar var işte ülkemizde napıcaksın. Gerçekten çok sevindim böyle gerçekçi ve mantıklı bir yorum gördüğüme..


    Belki de sen okuyan tek kişisindir.


    İnsanlar dışardan baktıklarında olayın iç yüzün bilmedikleri için bazı şeylere imreniyorlar. Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş diye atasözümüz bile var. Neyse uzatmaya gerek yok.


    Bende en azından senin okumuş olmana sevindim.

    Uni ye girdin heralde hayırlı olsun. Sana hayatında başarılar dilerim. öz geçmişini ve kendini iyice doldur vaktin varken sonradan pişman olmamak için.




  • katakullisiz o paralar zor. kimse hikaye anlatmasın. bana ilk milyon dolarımın hesabını sormayın, kalan milyon dolarlarımın hesabını veririm.
  • Yalan olması için yanlışlığını ispatlaman lazım. Yani Türk-İş'in ekonomistlerine inanmayalım, donanımhaberden sudo'nun üfürdüğü tek bir cümlesine inanalım.

    Madem yalan olduğunu iddia ediyorsun, o zaman sen gerçek rakamlara ulaşmışsındır, sen söyle arkadaşım türkiyede 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı ve yoksulluk sınırı ne olmalıdır?

    Kalem kalem bir hesap yap buraya yolla, biz de diyelim evet, Türk-İş'in rakamları yanlışmış. Ama bu hesap kitabı yapamıyorsan, gelip buralarda üfürme rica ediyorum.

    Amerikayla karşılaştırırken de tamamen saçmalamışsın, Amerikadaki Poverty Thresholds ile bizim yoksulluk sınırını karşılaştırmışsın, peki Amerika'da açlık sınırı/yoksulluk sınırı gibi 2 ayrı figür var mı ortada?

    Poverty Thresholds'da şöyle bir detay var: "As with the poverty guidelines, they represent a federal government estimate of the point below which a household of a given size has pre-tax cash income insufficient to meet minimal food and other basic needs."




  • quote:

    Orijinalden alıntı: uohk061_TS

    quote:

    Orijinalden alıntı: simplyblue



     sokaklar zengin insan dolu


    Özetlemiş arkadaş.

    Bu dünyayı bu kadar önemsemeyin.Ölüp gideceğiz. Allah'ın ayetlerine göre, öldüğümüzde, bu dünyada çok az kaldığımızı düşüneceğiz.Şuana kadar ne yaşadınız bir düşünün?Ne hatırlıyorsunuz?20 yıl mı 30 yıl mı geçti?Ne kadar çabuk geçmiş gibi geliyor değil mi?İşte ölünce de böyle olacak.Ve hesap günü gelecek.O yüzden zenginim, fakirim diye sevinip,üzülmeyin. Allah'a inanın ve size layık görülen insanlık görevlerinizi yapın yeter.

    +1

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhcd

    quote:

    Orijinalden alıntı: simplyblue



     sokaklar zengin insan dolu


    bırakın bu kafayı ya

    Zenginin mezarı bile farklı oluyo. Fakir kefensiz gomuluyo. Çünkü kefen parası bile yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • coolhandluke kullanıcısına yanıt
    Kusura bakmayın buranın Konu Dışı olduğunu unutmuşum, ama yine de ona bakarak cevap vermeyeceğim. Sizi yönlendirmeye çalışıp da kendi amaçları doğrultusunda insanları kullanan sendikaların söyledikleri 'üfürme' olmuyor, benim bilgisayarımın başında kendi bildiklerimi yazmam 'üfürme' oluyor, doğru yoldasınız devam edin.

    Yoksulluk sınırını belirleyecek olanlar sendikalar değil, hele hele sendikaların 'ekonomistleri' hiç değildir. Belirleyecek kurum varsa o da istatistik kurumudur (Türkiye için TÜİK). Benim burada 'üfürdüğüm' ne var onu da belirtirseniz düzelteyim, çünkü sadece matematiksel hesap yaptım.

    Bu kadar bilgisiz olup da bu kadar kendine güvenmenize sebep olan ne onu da anlamış değilim. Poverty kelimesini Google Çeviri'ye yazsaydınız size zaten yoksulluk cevabını verecekti.

    Bu bağlantıdan aşağıda 'Relative Poverty' alt başlığına gelirseniz zaten kullanılan yöntemin bu olduğunu öğreneceksiniz. Aynı zamanda bu bağlantıdayken Türkçe kısmına tıkladığınızda sizi Yoksulluk Sınırı başlığına yönlendirecektir. Ve evet Amerika'da da açlık/yoksulluk sınırı gibi 2 ayrı kavram var, ama açlık sınırı olarak değil mutlak yoksulluk olarak kullanılıyor (absolute poverty).

    Ayrıca bu makaleyi de incelerseniz yoksulluk sınırı konusunda ne kadar farklı hesaplama yöntemleri var belki bir görüş sahibi olursunuz.




  • benim oturdugum yer için konuşayım eskiden her binanin önüde bir şahin bir toros zor olurdu. şimdi önümüzdeki tarla full araç dolu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İstinye Park'ın markalar sokağında mı geziyorsun ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Archa1907

    quote:

    Orijinalden alıntı: nazsensay

    quote:

    Orijinalden alıntı: Archa1907

    Biraz hortlatmışım gibi hissediyorum ama olsun :).

    Bu arada tabii ki herkesimin, herkesin görüşlerine saygım var ve bende aynı saygıyı beklediğimi önceden söyleyeyim.

    Bir arkadaşımız fotoğraf paylaşmış ''Zenginleri öldürecez hazır olun'' diye. Bu servet düşmanlığıdır. Başka bi açıklamasıda yoktur. Böyle bir kıskançlık sadece zenginler için değil durumu olmayan vatandaşlar içinde tehlikelidir.
    Bu dünya adaletsiz dünya, kim nasıl doğarsa hemen hemen öyle de ölüyor. Biz vatandaşa ne yapmak düşer. Yaşamak, yaşamak düşer başka ne olacak. Gönül istiyor tabii ki kaliteli yaşam istiyor. Kaliteli yaşam çok para harcamak mıdır peki ?
    Para sihirli bir şey. Şapkadan tavşan çıkarmak gibi :) hop araba oluyor o arabaya benzin oluyor en güzel restoranda yemek oluyor vs. vs. Çok çok ta önemli, onsuz yaşam imkansız ama ne istiyoruz. Durumumuz olmasa dahi o hedefleri niye koyuyoruz. Bu ağar yüklerin altına niye giriyoruz. Tüketiyoruz fakat üretiyor muyuz ? örnek: Bir fabrika usta adayları arıyor ve eğitiminide kendisi üstlenecek. 1 sene eğitimden sonra maaşı neredeyse 2500 lira olacak ama fabrikanın tek şartı var 5 sene işten çıkmaması, çıkarsa da tazminat olarak eğitim için harcanan parayı geri istiyor. Adam işçi bulamadı. Aynı işçiler diyorki: Abi ben AVM de bi yerde çalışırım 1000 lira alırım daha iyi peki neden? çünkü tembel... Çalışmak istemiyor. Kolayı seçiyor. Zaten çalışkan ve dürüst olan hemen yükseliyor tabii kafasının da çalışması lazım. neyse bunu burda noktalayalım...

    Kredi kartı ve kredi mevzuları içinde görüşüm var :) Bir geçenlerde bir makalede Türkiye'de insanların kredi kartını nasıl kullanacaklarını hala öğrenemediğini yazıyordu. Adam bu olayı uzun ve karmaşık şekilde anlatmış ama ben size özetleyeyim. Diyor ki; Cebinizde nakit para olmalı mesela 50TL ve bu nakitle ufak tefek harcamaları yaparsınız mesela sakız, bilet, gazete vs. 5TL den düşük harcamalar. Aynı bankadan(tek banka ile çalışın masraflarınız azalır, kampanya ödeme ve diğer işlemler için takibiniz kolaylaşır) alınmış kredikartı ve banka kartınız da olmalı diye ekliyor. Mesela 100 liraya kadar (limitinizi siz belirleyin) olan ürünlerde banka kartınızdan tek çekim yapın ve daha yüksek tutarlarda da kredi kartınızdan taksit yapın(taksiti tek şartla yapmak gerekiyormuş, eğer ki aldığınız ürünü taksit süresinin iki katı kadar kullanacağınızı düşünüyorsanız.). Bence bu çerçevede kredi ve banka kartı tüketicinin yararınadır.
    Kredi ise bir çok arkadaşımızın yazdığı gibi değeri artan ürünler için kullanılmalıdır. Vereceğiniz faizin bir şekilde size geri dönmesi gerekirki totalde paranız azalmasın en kötü aynı kalsın.

    Türkiye de zengin olan insanlar için yorumlarımı da eklemek istiyorum. Türkiye de bir çok zengin türü var tabi bunları bir kaç sınıfa ayırmakta fayda var.
    1. eski zamanlardan beri devlet destekli büyük aileler(çok aşırı zengin insanlar, kendilerinin dahi ne kadar servete sahip olduklarını bilmeyen insanlar bunlar) bunlara örnek vermeyeyim ama bu aileler her zaman devleti arkasına almıştır ve devlet bu sömürüye göz yumar. Bu aileler kısmen devlettir.
    2. Turgut Özal zamanında zengin olanlar. Bu arkaşların çoğu sanayicidir. Fabrikalarının %75 ine kadar devlet geri ödemesiz yardım yapmıştır. Tabii ki bu arkadaşlar maliyetleri fazla fazla gösterip hem fabrikayı bedavaya getirmiş hemde üstüne sermayeyide bedavaya elde etmişlerdir.
    3. SSCB nin dağılmasından sonra zengin olanlar. Bu arkadaşlarda en azından devletten doğrudan para almamışlardır ama gümrükle olan ilişkileri çok sıkı ve samimidir. Anladınız heralde...
    4.R.T.Erdoğan'la başlayan furyadır. Burda sektorleri ayrı ayrı açıklamak gerekir aslında ama geniş olarak geçelim. Asıl ihya olanlar inşaat ve ithalat işi yapanlardır. İnşaatı hemen hemen herkes kestirebiliyor nasıl oldugunu ama ithalatta iş biraz farklılaşıyor. Tabii bu işler biraz karışık. Neredeyse sabit döviz kuruna geçilen güzelim yurdumda imalatçı/ihracatçı nın masrafları sürekli artarken(TL değerleniyor Türkiye mizde herşeyin fiyatı sürekli artıyor) rekabet sıkıntısı ve kar marjları sürekli düşüyordu (babam eski üreticidir, kapatmak zorunda kaldı yani battı) ve devlet üreticinin başına sürekli birşeyler ekliyordu. O vergisi, şu vergisi bu vergisi o harç bu harç derken küçük üreticileri temizlediler. Büyükler kaldı bir de döviz sabit olduğu için yurtdışındaki ürünler her geçen gün TR de daha ucuz olmaya başlayınca ithalatçılarda turnayı tam orasından vurdular ve hiçbirşey yapmadan zengin oldular. Ama bir gerçek varki canım memleketim hiç bu kadar özgüven hissetmemişti. 10 sene önce kimsenin umudu yoktu şimdi en azından ,bir gerçeklik olmasa bile, bir umut var.

    Bizim arkadaşlarımız da var tabii ki aramızda geçen muhabbetlerde belli, yapıcı hiçbirşey yok. Bi araba görsek vay a...k.... herife bak yaa çekmiş altına p.....k arabayı kesin kaçakçıdır veya vs. vs.
    1 milyon doların olsa nasıl harcardın kanka ? gibi sorular...
    Karı kız kim kime ne etmiş falan filan
    netten oyun ordan bilmem ne diye devam eder sonra da oturup düşünürüz niye olmuyor diye.
    Dünya da çok büyük bir kısım know-how ile para kazanıyor. Bilgi satıyor adam bilgi. Şu anda sermayesiz(para) yapılacak bir sürü büyük iş var ama o işler için gerçek sermaye gerekiyor oda bilgi. Biz bir iş baktığımızda ona kendi vaktimiz karşılığı alacağımız para diye bakarsak tabii ki de bi b.k olmaz. Her işyeri bir okuldur. Orda işi öğrenir daha büyük bir yere geçer daha çok şey öğrenir en sonunda da o işi yaparsın. Plastik hammaddesi satışı yapan büyük bir firmaya çaycı olarak giren Serkan 12 sene sonra kurduğu firmaya 1 lira sermaye koymayarak yılda 1 milyon$ kazanıyor. GAP kids te part time işe giren Engin, Doğu Avrupa ve Orta Doğu GAP pazarlama departmanı müdürü yardımcısı oluyor 7 senede. Uğraşan çalışan bugün olmasada elbet bir gün kazanıyor. Başkalarının yaptıkları sadece bize hırs olsun teşvik olsun, onları geçmek için çalışalım onlarda aşağı çekmek için değil.

    Ne yaparsak kendimize EY FORUM OKUYUCULARI ve YAZARLARI ne yaparsak kendimize...

    Tam içimden geçenleri bütün düşüncelerimi ifade etmişsin gerçekten tebrikler..

    Ama insanımız bütün gün tembellik yapıp milyarder olym çalışanlar da keriz olsun istiyor.. bazıları gerçekten fakirliği hakkediyor..

    Yazdığını bile okumazlar uzun diye böyle insanlar var işte ülkemizde napıcaksın. Gerçekten çok sevindim böyle gerçekçi ve mantıklı bir yorum gördüğüme..


    Belki de sen okuyan tek kişisindir.


    İnsanlar dışardan baktıklarında olayın iç yüzün bilmedikleri için bazı şeylere imreniyorlar. Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş diye atasözümüz bile var. Neyse uzatmaya gerek yok.


    Bende en azından senin okumuş olmana sevindim.

    Uni ye girdin heralde hayırlı olsun. Sana hayatında başarılar dilerim. öz geçmişini ve kendini iyice doldur vaktin varken sonradan pişman olmamak için.



    Güzel analiz




  • sudo S kullanıcısına yanıt
    Arkadaşım ben sana poverty threshold'un tanımının bizdeki açlık sınırına daha yakın olduğunu söylüyorum, alıntıyı da koyuyorum, büronun belirlediği bu eşiğin altında kişinin ihtiyacı olan minimum besini sağlayamadığını yazıyorum, sen google translate'ten poverty ne demek ona bak diyorsun.

    As with the poverty guidelines, they represent a federal government estimate of the point below which a household of a given size has pre-tax cash income insufficient to meet minimal food and other basic needs.

    Türk-İş'in sunduğu 2 tane eşik var, sen gidip yüksek olanını seçip Birleşik Devletlerle karşılaştırıyorsun, sonra da bu rakam saptırılmıştır diyorsun. Madem öyle, ben de sana diyorum ki açlık sınırını karşılaştır. Çünkü poverty threshold'un tanımında ihtiyacı olan besini sağlayamamak da var. Bizde hesaplanan açlık sınırı tanımına daha yakın.

    Zaten hiç tartışmaya gerek yok, Türk-iş'in yazdığı rakam yalandır diyorsun. Kanıt sunabiliyor musun? Hayır. O zaman üfürüyorsundur. Bu kadar basit.

    Tartışılmayacak kadar tutarsız olduğunsa zaten Türk-İş ile kendini aynı kefeye koymandan belli. Birisi çağırsa, sendika bu rakamı nasıl hesapladığını açıklamakla mükelleftir, senin üfürdüğünün ise senin için ne bağlayıcılığı var?

    Bu rakamları basına ve hükümete mi açıkladın sudo ? Sana bu rakamları nasıl elde ettiğini mi soracakcalar? Sendikaya bu soruların sorulması durumunda karşılarında bir muhatap bulurlar, adamlar açık açık sitelerinden bildiriyorlar aylık olarak.

    Sense, boş atıyorsun dolu tutarsa. Üfürrrrrrrrrrrrrrrr.

    Üfürrrrrrrrrrrrrrrrrrr.




  • coolhandluke kullanıcısına yanıt
    Size dedim ki poverty threshold uluslararası olarak da kabul edilen ve Türkçe'de yoksulluk sınırı olan 'görece yoksulluk' tanımıdır. Bizdeki açlık sınırı da aslında 'mutlak yoksulluk'tur ve bu kullanılmaz. Ama siz anlamamakta ya ısrar ediyorsunuz ya da üslubunuzdan anladığım kadarıyla bunu anlayacak düzeyde değilsiniz.

    O tanımda da tek anladığınız 'minimal food' kısmını cımbızlamakla cümleyi anladığınızı ve kuruluşlar tarafından kullanılan tanımı değiştirebileceğinizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz.

    Zaten bundan daha fazla cevabı hak edecek kişilikte veya yapıcı yorum yapabilecek kapasitede değilsiniz, fazlaca açıklama da yaptım. Ayrıca bu üslubu kime karşı kullanırsanız benden fazla sabır göstereceğini zannetmem, değiştirmenizi öneririm.
  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.