Şimdi Ara

Sizce Evrenden Daha Büyük Bir Şey Varmıdır?? (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
67
Cevap
1
Favori
6.679
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    "Big bang" den sonra dağılan maddelerin ulaştığı bir sınır var buna "hubble hacmi" deniyor. Bu bir bakıma bizim evrenimizin hacmi oluyor. Yani aşağı yukarı çapı 30 ile 40 milyar ışık yılı olan bir hacim. Bu bizim evrenimiz. Şimdiye kadar kabul gören teoriye göre big bang "singularite" yani "tekillik" denen bir durumdan ortaya çıkmıştı. Singulariteden öncesi diye birşey yoktu, 40 milyar ışık yılı "ötesinde" de birşey yoktu. Bu birakıma "yoktan varoluş" gibi birşeydi. Ancak şimdi yeni ve alternatif teoriler de var. Big bang'in inanıldığı gibi singularite yani tekillik durumundan ortaya çıkmadığı, virtuel parçacıklar denen bir madde türünün false vacuum oluşturması sonucu ortaya çıktığı iddia ediliyor. Bu durumda big bang demek öncesi olmayan bir yoktan varoluş demek olmuyor. Kozmosun içinde herhangibir zamanda meydana gelen bir patlama oluyor. Virtüel parçacıkların dolaylı yoldan en büyük kanıtı ise casimir etkisidir. Başka kanıtları da vardır. Bu durmda bizim evrenimizin dışında (40 milyar ışık yılı ötesinde) ne var sorusuna verilebilecek bir cevap (en azından) virtuel parçacıklar ile dolu olduğudur.


    Çok güzel yazı, güzel bilgiler. Teşekkürler




  • aslında bunun cevabı için evrende kaç boyutun gizli olduğunun önce matematiksel sonra da enerji ve fizik bakımından inclenmesi gerekmektedir.String teori diye basitçe geçtiğimiz konu şu an sanırım tüm atom altı fizikçilerin uğraştığı ve yeni yeni teorilerin üretildiği bir hiper konudur.

    konunun kilometre taşları için yine wikipedia özet yapmış şöyle bir göz gezdirmekte yarar var.


    M teori için 11 boyut açıklanmasıhttp://en.wikipedia.org/wiki/M-theory


    super string teori ve farklı versiyonklarının açıklamalarıhttp://en.wikipedia.org/wiki/Superstring_theory

    yaşadığımız ve hissettiğimiz evren için string teorisihttp://en.wikipedia.org/wiki/String_theory

    Gerçekten de nmeyin gerçek neyin sanal olduğunu ve geçişlerin nasıl olacağını bize zaman gösterecek.Ama aslında zaten hepsi mevcut ve önümüzde duruyor sadece br boyut ötesi kadar yakın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 15 Aralık 2008; 14:16:48 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    "Big bang" den sonra dağılan maddelerin ulaştığı bir sınır var buna "hubble hacmi" deniyor. Bu bir bakıma bizim evrenimizin hacmi oluyor. Yani aşağı yukarı çapı 30 ile 40 milyar ışık yılı olan bir hacim. Bu bizim evrenimiz. Şimdiye kadar kabul gören teoriye göre big bang "singularite" yani "tekillik" denen bir durumdan ortaya çıkmıştı. Singulariteden öncesi diye birşey yoktu, 40 milyar ışık yılı "ötesinde" de birşey yoktu. Bu birakıma "yoktan varoluş" gibi birşeydi. Ancak şimdi yeni ve alternatif teoriler de var. Big bang'in inanıldığı gibi singularite yani tekillik durumundan ortaya çıkmadığı, virtuel parçacıklar denen bir madde türünün false vacuum oluşturması sonucu ortaya çıktığı iddia ediliyor. Bu durumda big bang demek öncesi olmayan bir yoktan varoluş demek olmuyor. Kozmosun içinde herhangibir zamanda meydana gelen bir patlama oluyor. Virtüel parçacıkların dolaylı yoldan en büyük kanıtı ise casimir etkisidir. Başka kanıtları da vardır. Bu durmda bizim evrenimizin dışında (40 milyar ışık yılı ötesinde) ne var sorusuna verilebilecek bir cevap (en azından) virtuel parçacıklar ile dolu olduğudur.


    Big Bang ve benzeri teoriler araştırmaya ve düşünsel özgürlüğe bir zamanlar set çekmiş bir din yüzünden zihinlerine ket vurulmuş bilim adamı addedilen şahısların dine aldığı cephenin ve farkında olmadan mekaniği dinleştirmelerinin kendilerine dayattığı bir düşünceden başka bir şey değildir.
    Ayrıca bahsettiğiın virtuel parçacıkların varlığı tam bir çelişki. Onlar neden hiç bir iş yapmadan kalmışlar. False vacuum nasıl oluşmuş. Böyle bir şey yokluk içinde nasıl oluşur. Böyle bir oluşumun bu yapıya sebep olması nasıl açıklanır. 1 gram metalden 12,000,000 otomobil üretilebilir mi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi etusch -- 15 Aralık 2008; 14:43:28 >




  • 10 boyut denince insanın aklının karışıyor olması çok normal .Bu konular bizim algımız ile alakalı ama matetaik açısından açıklamak 10 dakiyaya sığacak kadar basit bir olaydır.
    Bu konuda internette bulabilceğiniz çok basit bir demo var youtubede maalesef. Eğer girebilirseniz mutlaka izleyin. Çok güzel anlatıyor ancak bu kadar basit anlatılabilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=JkxieS-6WuA

    2 bölümden oluşmakta birincisi 6,50 dakika sürüyor bitmeden hemen önce ikinci bölüme tıklamayı unutmayınız.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    10 boyut denince insanın aklının karışıyor olması çok normal .Bu konular bizim algımız ile alakalı ama matetaik açısından açıklamak 10 dakiyaya sığacak kadar basit bir olaydır.
    Bu konuda internette bulabilceğiniz çok basit bir demo var youtubede maalesef. Eğer girebilirseniz mutlaka izleyin. Çok güzel anlatıyor ancak bu kadar basit anlatılabilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=JkxieS-6WuA

    2 bölümden oluşmakta birincisi 6,50 dakika sürüyor bitmeden hemen önce ikinci bölüme tıklamayı unutmayınız.


    Konunun içine metafiziği de katarsak...

    Eski zaman evliyaları bu konuda binlerce sayfa açıklama yazmışlar.
    İlginçtir, hepsinin anlattıkları da temelde birbiriyle aynıdır.
    Farklı alemler, farklı duyular, farklı boyutlar...

    İnsanın dış aleme açılan 5 duyusunun yanında metafizik alemlere açılan duyularını anlatırlar.
    "Bunların en basiti kalptir. En basit görüntü de rüyanızda gördüklerinizdir. Rüyada kalp gözünden misal alemine açılan bir pencereden misal alemini izlersiniz. Siz de içine girer icraat yaparsınız." derler.

    Alemlerle alakalı bir de ayna örneği verirler. Gökyüzünün basit bir el aynasına 2 boyutlu olarak sığabileceğini, dolayısıyla devasa alemlerin içiçe geçmiş olarak bulunmasının da mümkün olduğunu anlatırlar.

    Misal Zamanın continuous değil de discrete olduğunu, atomların düz bir çizgide ilerlemediklerini, x1 ve x2 diye difransiyel küçüklükte iki nokta alırsak, atomun bu noktalar arasındaki hareketinin çizgisel olmadığını, yani bir noktada yok edilip, diğerinde yaratıldığını, yani aslında atlama yaptığını anlatırlar.

    Muhtemel geleceklerin hepsinin 4. boyut olarak emir alemlerinden maddi alemlere indiğini, bu muhtemel geleceklerin 3 boyutu 2 boyuta indirgenmiş resimler gibi yan yana dizildiği zaman levha şeklini alacağını ve bu levha dizisinin kader levhaları olarak adlandırıldığını, atomların bir sonraki alacağı muhtemel pozisyonların bu levhalarda yazılı olduğunu, insanın iç aleme açılan duyuları ile bazen bu levhalara erişebildiğini anlatırlar.

    Olaylar olduktan sonraki görüntülerin de, muhtemel gelecekteki daha saydam levhalara nazaran daha yoğun levhalar olarak geçmiş zaman boyutunda saklandığını söylerler. (Dünyadan 1er ışık saniyelik mesafelere anlık olarak ışınlanabildiğinizi ve o mesafelerden dünyayı çok net gösterebilecek bir teleskopla dünyaya baktığınızı düşünün. Göreceğiniz görüntüleri levha olarak alın. Sonra bu levhaları ardarda dizin. Geçmişin kader levhalarına ulaşırsınız. Bunlar da uzayın bittiği noktaya kadar uzanan levhalar olur).

    Kainatta mevcut her nesnenin başlangıcından bitişine kadar alabileceği şekillerin üstüste bindirilmesi ile oluşturulmuş bir şeklin mevcut olduğunu (Ayan-ı Sabite = Sabit Görüntüler), ve her nesnenin şekil değişiminin bu Ayan-ı Sabitenin sınırları içinde kalacağını, dolayısıyla zerrelerinin (atomların) bu şeklin sınırlarını aşmadan yer değiştireceğini ve maddenin bütünlüğünün de bu Ayan-ı Sabite sınırları içinde korunacağını anlatırlar. İç duyuları açılmış olan birinin nesnelerin Ayan-ı Sabitelerini görebileceğini, bunun da Eşyanın Hakikatı diye adlandırıldığını söylerler.

    Boyut atlaması yaparak zamanda ve mekanda yolculuğun mümkün olduğunu anlatır ve bunları Tayy-ı Zaman ve Tayy-ı Mekan diye isimlendirirler.

    İnsanların aslında düşünme esnasında düşüncelere boyut kazandırdıklarını ve bu düşüncelerin farklı bir boyutta saklandığını, iç duyuları açık olan birinin bu boyutlara erişebileceğini ve düşünceleri bu yolla okuyabileceğini...

    vs vs.

    Çok fazla şey detayı var bu konuların.

    Özetle diyeceğim şudur.
    Bazıları bunları bilim yoluyla çözmeye uğraşırken, bizim evliyalar tasavvuf ve metafizik yoluyla yüzyıllarca öncesinden çözmüş geçmişler...

    Ha diyeceksiniz ki hikaye... Ben daha bu konuda aksi ispatlanmış bir görüşlerine rastlamadım... Hepsi aynen günümüzdeki bilimsel gerçekliklerle uyuşuyor... Üstelik farklı zamanlarda (700-1900 yılları arasında 1200 yıllık bir sürede, dünyanın farklı yerlerinde yaşamış envai çeşit evliya, aynı konuları aynı şekilde yazmış...)




  • @etusch, teorik olarak 1gr metalden 12milyon otomobil üretilebilir.
    Nanoteknoloji sayesinde atom kalınlığında otomobiller olabilir.
    Labaratuvar koşullarında..:)
  • Böyle bir cevap geleceğini tahmin etmiştim. Ama benim verdiğim örnek reel. Tabi reel derken biraz eskimiş. Bundan bir kaç yıl önce otomobil üreticilerini bir yılda ürettikleri toplam otomobil miktarı 12 milyondu. Bunlarn içerisine insanlar binebiliyor. Yani teorik olarak değil pratik olarak.
    Tabi bahsettiğin teorik oluşumun pratiğe dökülmesinin isteyeceği büyük teknoloji ve teknikde benim arkamda*



    *(beni destekliyor )



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi etusch -- 15 Aralık 2008; 17:35:46 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ysselim

    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    10 boyut denince insanın aklının karışıyor olması çok normal .Bu konular bizim algımız ile alakalı ama matetaik açısından açıklamak 10 dakiyaya sığacak kadar basit bir olaydır.
    Bu konuda internette bulabilceğiniz çok basit bir demo var youtubede maalesef. Eğer girebilirseniz mutlaka izleyin. Çok güzel anlatıyor ancak bu kadar basit anlatılabilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=JkxieS-6WuA

    2 bölümden oluşmakta birincisi 6,50 dakika sürüyor bitmeden hemen önce ikinci bölüme tıklamayı unutmayınız.


    Konunun içine metafiziği de katarsak...

    Eski zaman evliyaları bu konuda binlerce sayfa açıklama yazmışlar.
    İlginçtir, hepsinin anlattıkları da temelde birbiriyle aynıdır.
    Farklı alemler, farklı duyular, farklı boyutlar...

    İnsanın dış aleme açılan 5 duyusunun yanında metafizik alemlere açılan duyularını anlatırlar.
    "Bunların en basiti kalptir. En basit görüntü de rüyanızda gördüklerinizdir. Rüyada kalp gözünden misal alemine açılan bir pencereden misal alemini izlersiniz. Siz de içine girer icraat yaparsınız." derler.

    Alemlerle alakalı bir de ayna örneği verirler. Gökyüzünün basit bir el aynasına 2 boyutlu olarak sığabileceğini, dolayısıyla devasa alemlerin içiçe geçmiş olarak bulunmasının da mümkün olduğunu anlatırlar.

    Misal Zamanın continuous değil de discrete olduğunu, atomların düz bir çizgide ilerlemediklerini, x1 ve x2 diye difransiyel küçüklükte iki nokta alırsak, atomun bu noktalar arasındaki hareketinin çizgisel olmadığını, yani bir noktada yok edilip, diğerinde yaratıldığını, yani aslında atlama yaptığını anlatırlar.

    Muhtemel geleceklerin hepsinin 4. boyut olarak emir alemlerinden maddi alemlere indiğini, bu muhtemel geleceklerin 3 boyutu 2 boyuta indirgenmiş resimler gibi yan yana dizildiği zaman levha şeklini alacağını ve bu levha dizisinin kader levhaları olarak adlandırıldığını, atomların bir sonraki alacağı muhtemel pozisyonların bu levhalarda yazılı olduğunu, insanın iç aleme açılan duyuları ile bazen bu levhalara erişebildiğini anlatırlar.

    Olaylar olduktan sonraki görüntülerin de, muhtemel gelecekteki daha saydam levhalara nazaran daha yoğun levhalar olarak geçmiş zaman boyutunda saklandığını söylerler. (Dünyadan 1er ışık saniyelik mesafelere anlık olarak ışınlanabildiğinizi ve o mesafelerden dünyayı çok net gösterebilecek bir teleskopla dünyaya baktığınızı düşünün. Göreceğiniz görüntüleri levha olarak alın. Sonra bu levhaları ardarda dizin. Geçmişin kader levhalarına ulaşırsınız. Bunlar da uzayın bittiği noktaya kadar uzanan levhalar olur).

    Kainatta mevcut her nesnenin başlangıcından bitişine kadar alabileceği şekillerin üstüste bindirilmesi ile oluşturulmuş bir şeklin mevcut olduğunu (Ayan-ı Sabite = Sabit Görüntüler), ve her nesnenin şekil değişiminin bu Ayan-ı Sabitenin sınırları içinde kalacağını, dolayısıyla zerrelerinin (atomların) bu şeklin sınırlarını aşmadan yer değiştireceğini ve maddenin bütünlüğünün de bu Ayan-ı Sabite sınırları içinde korunacağını anlatırlar. İç duyuları açılmış olan birinin nesnelerin Ayan-ı Sabitelerini görebileceğini, bunun da Eşyanın Hakikatı diye adlandırıldığını söylerler.

    Boyut atlaması yaparak zamanda ve mekanda yolculuğun mümkün olduğunu anlatır ve bunları Tayy-ı Zaman ve Tayy-ı Mekan diye isimlendirirler.

    İnsanların aslında düşünme esnasında düşüncelere boyut kazandırdıklarını ve bu düşüncelerin farklı bir boyutta saklandığını, iç duyuları açık olan birinin bu boyutlara erişebileceğini ve düşünceleri bu yolla okuyabileceğini...

    vs vs.

    Çok fazla şey detayı var bu konuların.

    Özetle diyeceğim şudur.
    Bazıları bunları bilim yoluyla çözmeye uğraşırken, bizim evliyalar tasavvuf ve metafizik yoluyla yüzyıllarca öncesinden çözmüş geçmişler...

    Ha diyeceksiniz ki hikaye... Ben daha bu konuda aksi ispatlanmış bir görüşlerine rastlamadım... Hepsi aynen günümüzdeki bilimsel gerçekliklerle uyuşuyor... Üstelik farklı zamanlarda (700-1900 yılları arasında 1200 yıllık bir sürede, dünyanın farklı yerlerinde yaşamış envai çeşit evliya, aynı konuları aynı şekilde yazmış...)


    tasavvuf konusu oldukça derin bir konu .
    Tam sınırlarına vakıf olmadığım için yorum yapamayacağım.Ancak şu an da belki açıklanması zor olan ve akla sığmayan olaylar veya düşünce şekillerinin diğer boyutlar bulunduğu ve enerji bakımından açıklanması tamamlandığında (formüllerle ispatı şarttır) bitmeyecek gibi görünen teoriler sonuçlanır.
    fazlasıyla bilim konusununa bulaşmadan ne bilim tam olarak evrimini tamamlayacaktır ne de tasavvufi ve diğer alemlerin tartışması bitecektir.Unutmamamız gereken tek olgu yok dediğimiz veya var dediğimiz şeyin zaman boyutu olduğunda bir anlamı olabileceğidir.Zaman boyutu atlanarak bir şeye var yada yok demek için enerji konusundan denkliğinin yok olmasının ispatlanması gereklidir ki , herşeyin atomaltı dünyasından ibaret olması mümkün değildir.

    Bilim için sabırlı olmak ve hemen red şeklinde yaklaşmamak gereklidir çünkü herşeyin temel bilimlerle ispatını esas almaktadır.Ancak geçmiş yüzyıllarda yaşamış alimlerin birbirinden de feyz aldıkları ve benzer şeyleri başka türlü açıkladıklarını da yadsımak doğru olmayacaktır.Benzer şeylerin sebebi aynı kaynakları kullanmış olması da olabilir.Ben demesem de başkası diyebilir , bu da doğru olabilir.Önemli olan nelerin zaman içinde doğru olarak kaldığı ve kalacağıdır. Değişenler de değişim olarak yerini alacaktır.Bilim tarihini atlayarak bir yerlere varmak bugunkü dünyamızda gerçekçi ve ciddiye alınacak bir durum olduğunu sanmıyorum. Birçok fikirde bu tür hatalar yapılarak eskiden kullanılmış ancak bilimle çelişen konuların çekişmesi olarak bir yere varılmak isteniyor.Neyin doğru olduğunu anlamak için yanlışlarında yapılması gerekiyor bu insan olarak bir gereksinimdir.

    Aklıma takılan bazı derin soruların cevapları için bilime başvurmak bazen tatmin edici olmuyor , birçok arkadaşında tartışmalar esnasında bu tatminsizlik kavramını çeşitli ifadelerle yansıttığını görmekteyim.

    Aslında yanlış olan ;
    tatminsizlik değil , cevaplardan tatmin olmaktır. İnce ve derin sorular sormak çağu zaman belirli bir bilgi birikimi ve kültür sonucudur.Cevaptan tatmin olmayan kişide kültürsüz veya bilgisiz demek değildir. Ama kültür ve bilgi seviyesi her zaman önemlidir ki bir sonuca varılabilsin. Yoksa birsürü boş laf ve kırıcı sözlerden başka bir sonuç çıkmamaktadır.

    Neyse bilimin şu an ilgilenmediği ancak açıklanamadığı için birçok kişinin ilgisini çeken olay veya fikir vardır.
    Mesela yaratıcılığın geldiği biryerler olmalı. Hazır olan bir bilgi veya birikim yerine bunun kendi beynimizin bir faliyeti olarak olaya bakmak söz konusu olurs sanki birşeyler eksik kalmaktadır.Belki beyin merkezlerinin tüm fonksiyonları tam olarak açıklansa bile bu konu şahsi fikrime göre eksik kalacaktır.''Hiç birşey yoktan var olmaz ve yok olmaz'' termodinamik ve fiziğin önemli enerji kurallarından biridir.Ancak bir fikir veya yaratıcı zeka , bunun ürettiği sanat vb şeylerin bir kaynağının olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun yöntemi olması gerekir ve bunlar beyin gelişimimizn bir sonucudur gibi bir yargıya varmanın içinde eksik kalan birşeylerin olduğunu düşünüyorum.Belki de tam anlatamadım çünkü güzel yazabilmek ve yazı sanatını kullanmak da bunun bir parçasıdır.doğuştan var olduğunu savunduğumuz şeylerin kaynağını birgün bulabilirsek gerçek ilerlemenin o zaman olacağını göreceğiz.İşte o zaman çok tüketmenin bir gelişmişlik seviyesi değil bir biliçsiz davranış olduğunun farkına varacağız. Güçlü olmanın sahip olunması gerekecek bir şey değil , bu gücü düşüncenin vasıtasıyla paylaşmanın bir erdem olduğunun farkına varacağız. Bütün benzer düşüncelerin kutsal kitaplarda yazılmış olması bana çok ilginç geliyor. Belki hepsi yanlış olduğunu ispat etsek bile yine 25 . yüzyılda varacağımız noktada 1000-2000 yıl öncesinin kitaplarında yazan temel değerler olarak kalacağına eminim. Kurallardan bahsetmiyorum (zaten her din veya inanış kedine göre uyarlaması var ) ama aynen tasavvufdaki derin bilginin değişmezliği ve zamandan bağımsız mutlak doğruluğu aynen kalacak sanırım.




  • Günümüz insan zeka kapasitesi, yorum yapma gücü ve çıkarımsal beyin daha çok az gelişti.
    Bu soruların cevabını bulması ancak ölümle gerçekleşir gibime geliyor.
    Çünkü bir gerçek var ki , beden ölüyor ve ruh dediğimiz nursal varlık kalıyor.O varlığı biz göremiyorsak ama varlığını biliyorsak , o hale geçince de bilmediğimiz , merak ettiğimiz ve çok düşündüğümüz konulara da cevap buluruz diye düşünmekteyim.

    Saygılar...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok


    quote:

    Orjinalden alıntı: Ultio


    quote:

    Orjinalden alıntı: birolayd

    Hepimiz öleceğizz.. Kaçınn..



    O zaman senin beynini biraz daha bulandırayım.. Atom lardaki çekirdek ve etrafında ki dönen elektronların zaman geçtikçe daha da uzaklaştığı görülmüş.. Evrende sürekli genel olarak genişliyor.. Yıldızlar birbirinden uzaklaşmıyor aksine GöKADALAR (galaksi) birbirlerinden genel anlamda uzaklaşıyor, ama genel anlamda örneğin bize en yakın Andromedia gökadası bize yaklaşıyor ve 4.5 milyar yıl sonra Samanyolu gökadası ile çarpışacak..

    Olayı şuraya getirecektim, çok zaman sonrada Atomlardaki çekirdek ve elektronlar birbirinden çok uzaklaştığı için çekirdek ve elektronlar arasındaki çekme bağları kopacak düzeye gelecek ve evrendeki HERŞEY AYNI ANDA parçalara ayrılacak, ATOM diye bile birşey kalmayacak daha ufak parçalara ayrılacak.. Sicimleri biliyormusun, herşey o anda sicimlere ayrılmış olacak sanırım...

    AMA bence sicimlerden daha küçük şeylerde var..

    hocam parçalanmayı yok olmayı salla şimdilik
    evrenden daha büyük bişey varmı


    evet var; hayalgücün...


    Bunu okuyana kadar yok diyecektim. Okuduktan sonra kararım değişti. Çok doğru, hayal gücün herşeyden üstün...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: F0NDiP

    Günümüz insan zeka kapasitesi, yorum yapma gücü ve çıkarımsal beyin daha çok az gelişti.
    Bu soruların cevabını bulması ancak ölümle gerçekleşir gibime geliyor.
    Çünkü bir gerçek var ki , beden ölüyor ve ruh dediğimiz nursal varlık kalıyor.O varlığı biz göremiyorsak ama varlığını biliyorsak , o hale geçince de bilmediğimiz , merak ettiğimiz ve çok düşündüğümüz konulara da cevap buluruz diye düşünmekteyim.

    Saygılar...

    Bence de insan ölümle bugün kendisi için muhal olan, hayal olan ya da şüpheli olan pek çok konuda bilgiye sahip olacaktır. Ama bu sorunun cevabını o gün merak edeceğini pek sanmıyorum. Diğer yandan insanın bilemediği ve anlayamadığı şeyler her zaman varolacaktır. Bu devasa kelimesinin yanında zerre kaldığı büyüklükteki şaheseri belki ondan daha büyük bir şaheser olmasına rağmen insan beyninin kavraması en azından tamamen kavraması imkansızdır diye düşünüyorum.




  • korkarım ki hayal gücünün de başka bir boyutun eğemeninde olması muhtemel. unutmayın ki hiçbir şey yoktan varolamaz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: etusch


    quote:

    Orjinalden alıntı: F0NDiP

    Günümüz insan zeka kapasitesi, yorum yapma gücü ve çıkarımsal beyin daha çok az gelişti.
    Bu soruların cevabını bulması ancak ölümle gerçekleşir gibime geliyor.
    Çünkü bir gerçek var ki , beden ölüyor ve ruh dediğimiz nursal varlık kalıyor.O varlığı biz göremiyorsak ama varlığını biliyorsak , o hale geçince de bilmediğimiz , merak ettiğimiz ve çok düşündüğümüz konulara da cevap buluruz diye düşünmekteyim.

    Saygılar...

    Bence de insan ölümle bugün kendisi için muhal olan, hayal olan ya da şüpheli olan pek çok konuda bilgiye sahip olacaktır. Ama bu sorunun cevabını o gün merak edeceğini pek sanmıyorum. Diğer yandan insanın bilemediği ve anlayamadığı şeyler her zaman varolacaktır. Bu devasa kelimesinin yanında zerre kaldığı büyüklükteki şaheseri belki ondan daha büyük bir şaheser olmasına rağmen insan beyninin kavraması en azından tamamen kavraması imkansızdır diye düşünüyorum.


    " Zihin muallak ile bakîdir. " sözünü çıkarabiliyoruz bu durumda.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: metete


    quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci

    Tanrı başka bir klon tanrı yaratarak kendisini ona yok ettirmiş ve yerine klon tanrıyı geçirmiş olabilir mi? Olabilir.
    Gördüğümüz gibi hayal gücünün kulağına su kaçırırsak herşey mümkün


    Tanrı kendisinin kaldıramayacağı kadar ağır bir taş yaratabilir mi?


    Konu dışında derler ya "Verildi " diye, orda yazıyo olsak derdim ama "tartışıldı sonuçlandı" diyerek üzerini kapatıyorum




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Göker


    quote:

    Orjinalden alıntı: metalok


    quote:

    Orjinalden alıntı: Ultio


    quote:

    Orjinalden alıntı: birolayd

    Hepimiz öleceğizz.. Kaçınn..



    O zaman senin beynini biraz daha bulandırayım.. Atom lardaki çekirdek ve etrafında ki dönen elektronların zaman geçtikçe daha da uzaklaştığı görülmüş.. Evrende sürekli genel olarak genişliyor.. Yıldızlar birbirinden uzaklaşmıyor aksine GöKADALAR (galaksi) birbirlerinden genel anlamda uzaklaşıyor, ama genel anlamda örneğin bize en yakın Andromedia gökadası bize yaklaşıyor ve 4.5 milyar yıl sonra Samanyolu gökadası ile çarpışacak..

    Olayı şuraya getirecektim, çok zaman sonrada Atomlardaki çekirdek ve elektronlar birbirinden çok uzaklaştığı için çekirdek ve elektronlar arasındaki çekme bağları kopacak düzeye gelecek ve evrendeki HERŞEY AYNI ANDA parçalara ayrılacak, ATOM diye bile birşey kalmayacak daha ufak parçalara ayrılacak.. Sicimleri biliyormusun, herşey o anda sicimlere ayrılmış olacak sanırım...

    AMA bence sicimlerden daha küçük şeylerde var..

    hocam parçalanmayı yok olmayı salla şimdilik
    evrenden daha büyük bişey varmı


    evet var; hayalgücün...


    Bunu okuyana kadar yok diyecektim. Okuduktan sonra kararım değişti. Çok doğru, hayal gücün herşeyden üstün...

    Hayal etmek doğruları öğrenmemize şu an için yardımcı olamaz diye düşünüyorum..
    hayal gücü değilde bir mekan olarak soruyorum evrenden daha büyük birşey varmı?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    korkarım ki hayal gücünün de başka bir boyutun eğemeninde olması muhtemel. unutmayın ki hiçbir şey yoktan varolamaz.


    Herşeyin en başına gidersek;büyük patlamaya da neden olan şeye neden olan şeye.... gibi belki karşımıza yok çıkar!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    korkarım ki hayal gücünün de başka bir boyutun eğemeninde olması muhtemel. unutmayın ki hiçbir şey yoktan varolamaz.


    Herşeyin en başına gidersek;büyük patlamaya da neden olan şeye neden olan şeye.... gibi belki karşımıza yok çıkar!

    belkide... ama buna paralelde herşeyin bir sebebi vardır...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    korkarım ki hayal gücünün de başka bir boyutun eğemeninde olması muhtemel. unutmayın ki hiçbir şey yoktan varolamaz.


    Herşeyin en başına gidersek;büyük patlamaya da neden olan şeye neden olan şeye.... gibi belki karşımıza yok çıkar!

    İşte bütün mesele o Yok'un aslında Var olduğunu kabul ve anlamaktan ibaret.
  • Valla zamanında çok kafa yordum. Ama beynımız bu sonsuzlugu anlayamayacak kapasitede galiba.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Full#Throttle

    Valla zamanında çok kafa yordum. Ama beynımız bu sonsuzlugu anlayamayacak kapasitede galiba.

    Ben sanmıyorumki o sonsuzluk açıklanırsa(açıklayacak biri çıkarsa) insan beyni almasın...
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.