Şimdi Ara

Beyler intihar falan etmeyin ailenizi üzmeyin

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
107
Cevap
2
Favori
10.983
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
160 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar bugün evde otururken akşam 18 sıralarında bir ses duyduk ve 10. Kattaki komşumuzun üniversite mezunu 24 yaşındaki kızı intihar etmiş.

    Maalesef hayatını kaybetti ☹️😢
    Ve cenazesi yanibasimiza düştü.o an çok kötüydü.

    Ailenin o anki durumunu kimse görmek ve yerinde olmak istemezdi.
    Ben bile hiç tanımam. Oturdum ağladım hatta ailecek ağladık piskolojik olarak yıktı bu olay bizi.

    Forumda bir çok kişi bu tarz konular açıyor yok işte bu hayattan bıktım, tipim kötü , sevgilim bıraktı intihar etcem falan aklıma geldi.

    Beyler ne yapacaksanız yapın bu hayatta ailenizi üzecek şeyler yapmayın sevdiklerinizi üzmeye hakkınız yok...

    Çünkü çok üzülüyorlar.. sakın bidaha intihar falan demeyin sorunlarınızı kendi cabanizla çözün..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mevzuderin -- 3 Ekim 2020; 10:5:49 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >



  • Bu konuyu açan arkadaş acaba şunu da düşünmüş müdür merak ettim. Bir kadın ile bir erkek zevk-i sefası için girdikleri halvet sonucu bir can dünyaya getiriyor o canın rızası ve isteği olmadan, acaba sorguladılar mı "Ulan biz bu canı dünyaya getirdik de bu hayatı sevecek mi, bu koşullara dayanabilecek mi, tutunabilecek mi hayata, yoksa acı mı çekecek?" diye. Büyük çoğunlukla yok çünkü bizde "Rızık Allah'tandır!.." kafası mevcut. Aileler üzülmesin diye bir neslin beklentilerinin ırzına geçtik haberiniz yok millet.


    25 yaşıma bastım ve şunu farkettim hayata dair. Bu dünya üzerinde sergilenen her bir eylem özünde bir tercihtir ve bu tercihleri sorgulamak seçen insan haricinde kimsenin haddine değildir. Yaşamak da bir tercihtir, intihar etmekte... O yüzden genç bir can gitmiş diye gereksiz duyar kasmayacağım, ölen kişiye rahmet, yakınlarına da başsağlığı dilerim. Hepimizin gideceği yere erkenden gitmiş sadece.

    Aga sana intihar anındaki (2-3 saat öncesine kadar) duyguları anlatayım. Benim vereceğim örnek geceden sabaha kadar. Gece yarısı her zamanki sıradan iç sıkıntısı, bu sıkıntıların sürekli olduğunu anımsamak. Sıkıntıları genel düşünüp tek bir olayı akla getirmeden moral çöküşü, aşırı fazla iç dökme isteği veya herhangi bir yardım çağrısı ama vakit gece. Annenin yanına gidip arada bir yaptığın iç dökme konuşması yapmak ama bu konuşmanın gram tatmin etmemesi. Ağlamak üzere olup ağlayamamak dolayisiyla enerji tüketimi de olmuyor. Bu dakikadan sonra devreye sinir giriyor, sinirli ruh halin 1-2 saat boyunca sana hakim oluyor. Gecedeki can sıkıntısı ve üzülmenin yerini yoğun bir öfke ve inat almış. Buradan sonrası tamamen şans gibi düşünüyorum, eğer uykuna ve yorgunluğuna yenik düşmez ve bu şekilde birkaç saat geçirirsen düşüncelerin tamamen saf duyguya dönüşüyor, "mantıklı" düşünmen bu saatten sonra bence imkansiza yakın, daha sonra koluna tırnaklarınla bastırarak yaralar yapmaya basliyorsun, bir nevi korkunu yenmeye calisiyorsun (bilegini kesmek icin) tırnağınla iyice kanatana kadar çizikler atiyorsun koluna ama o öfke ve sinirle hiçbir şey hissetmiyorsun ve bu sana daha da fazla özgüven ve mutluluk veriyor. Vakit sabah 7.30-8 anne baba işe gitmek üzere evden çıkmak üzeredir, artık tek isteğin koluna verdiğin acıları onlar gidene kadar hissetmemeye devam edebilmek. O sırada hayatının son günü olabileceğini aklına getirdikçe mutluluktan delicesine gülüyorsun ama bu gülme hafif bir titremeyle de karışık geliyor. Tabi bu titreme sana endişe vermiyor çünkü seni zinde tutuyor. Aile evden çıkar ve sen herhangi unuttukları vs. bir şey için geri dönmeyeceklerinden emin olana kadar belli bir müddet koridorda vücudun adrenalin salgilamis bir sekilde geziyorsun, bu süreyi tabi çokta uzun tutmak istemiyorsun çünkü artık ölebilme ihtimalinin olduğundan eminsin. Hemen odandaki ucu hafif körelmiş falçatayı eline aliyorsun, bir daha dönmemek için mutfağa gidip bir tanede tırtıklı bıcak aliyorsun, düşün o an tirtikli bicakla bilegini bir ileri bir geri kesmek geliyor ve bir an olsun bunu mantiksiz karsilamiyorsun. Aklına dolaptaki doktorun kolay uyuman icin yazdigi ama sadece birkac kere kullandigin tansiyonunu dusuren ve seni neredeyse bayiltan uyku ilaci geliyor, ağzına 5-6 tane atiyorsun ve etkisini gostermeden hizlica duşa koşuyorsun. Sıcak suyu açıyorsun, kaslarını sıkarak özgüven topluyorsun eline falçatayı alıp onu da sıkarak bir iki saniye kendine güvenini ölçüyorsun. Daha sonrasini tam hatirlamiyorum fakat bileğimin direk bükülen yerinden değilde bi 8-9 cm yukarisindan belirgin gördüğüm bir damara sert bir kesik atiyorum. İlk başta sadece çiziliyor kanamiyor bile, bir çizik daha atiyorum kizariyor bir çizik daha atiyorum yara belirginleşmeye basliyor. O anda hafif bir korku kapliyor içimi, bu iş bu kadar zor olucaksa her an vazgeçebilirim ama bunu asla istemiyorum. Mutfaktan aldığım tırtıklı bıçakla öncekinden oluşan yaranın tam üzerini kesmeye basliyorum, git gel yapamiyorum sadece kendimi sıkıp tek yöne doğru bir kesik atiyorum, oluşan adam gibi bir kesilme yok. Her kesik attığımda bileğim yanıyor ama o acıdan çok acı veren şey kendine o an sert bir şekilde zarar vermenin psikolojik korkusu. Neyse bu iş böyle olmayacak deyip sağı solu karistirmaya basliyorum ve babamin sakal jiletini buluyorum. Hemen arasindaki ince jiletlerden birini sokuyorum ve ilk denemede derimi bayagi bir derinden kesiyorum, kan akiyor ama hala damar kesilmedi bundan sonra iğrenerek ve kendimi sıkarak birkaç kesik daha atiyorum ve çok büyük bir yanma hissi oluşuyor, asıl acı veren o da değil, damarı keserken değişik bir acı daha oluşuyor şimdi tarif edemem o biraz şiddetli bir acıdan çok korkutucu bir acı. Neyse sonra işte derimin acildigi bolgeye parmağımla bastiriyorum arasini aciyorum vs. kanamasi icin elimden geleni yapiyorum ve kanamaya baslayinca kendimi sicak suyun altına birakiyorum fayansa yatarak. Sıcak su da işe yarar mi bilmem sadece soğuk sudan daha iyidir, kani sulandirmasi acisindan diye dusunerek onu acmistim.

    Yerde bir iki dk yatinca -bu arada da koluma sürekli baski vs. yapiyordum kan iyice aksin diye- sıcak su,4-5 uyku ilacinin etkisi ve kendimi çok fazla kasmamdan dolayı enerjim tamamen tükeniyor. Enerjim bu kadar düşük olunca ve bende mayışık olunca özgüvenim hiç kalmiyor işi yarıda kesiyorum, bu arada dünyevi telaşlar bir anda geri geliyor. Kan olan yerleri temizlemem, kirdigim tıraş bicagini ortadan kaldirmam, bıcağı ve falcatayi yikamam, derimde olusan derin ve buyuk yarığı doktora gösterip diktirmem gerektigini anlamam, tansiyonumun asiri düşmesi ve yuruyecek halimin kalmaması. Evi tamamen temizleyip hemen elime bir peçete sarip (montum kirlenmesin diye, derde bak) hastaneye kosuyorum ama özel hastane, sıkıntı olmasin diye rapor falan. Neyse orda sıfır tansiyonla sedyeye gecip doktoru beklemeye basliyorum, doktorlar bir türlü gelmiyor ben bayilicam. Sonra birisi gelip yaraya bakiyor ve yüz ifadesini bozmaya calismadan odadan cikiyor. Daha sonra farkli bir doktor daha gelip yara için dikiş atilmasi gerektiğini sekreterlerin oldugu yere gidip ücreti ödememi ve işlem açtırmam gerektigini soyluyorlar. Ben ilk içeri bir şekilde gidip baygın hallerle sıradakileri süzüyorum ama o sırayi beklemem imkansiz ve insanlarin bakislari beni çok rahatsiz ediyor. Geri dönüp utana sıkıla doktora isiz açar misiniz işlemi tansiyonum dustu bayilcam vs. diyorum. Neyse bir şekilde halloluyor ve kolumu dikmeye 3.farkli bir yaşlı erkek doktor geliyor. Kolumu dikerken yaşın kaç askere gittin mi gibi sorular soruyor, o an ki utangaçlık ve yerin dibine girmişlikten ters cevap ta veremiyorsun sanane vs gibi, cünkü içten içe beni aptal yerine koymasindan sinirleniyorum. Sonra yarami dikip intihar ettiğimi anladiklari halde ücretimi ödemem gerektiğini söyleyip kasaya yönlendiriyorlar. Cebimde 100 Lira var, bana eşlik eden başka bir doktora kasadaki adam dikiş kaç cm diye soruyor o da 10 diyor, ona göre 150 lira ücret cikariyorlar ben 100 liram olduğu için biraz daha dusuk bir cm söylüyorum utanarak neyse sonra benden 100 lira aliyorlar detaylari hatirlamiyorum, intihar ettiklerini bildikleri ve acile giren birine bu şekilde davranmaları o an çok sinirime gitmişti. Hastaneden çıkışta annem ariyor 12 gibi o da metrodan inmiş dersi erken bitiyormuş o gün, onunla o halimle bulusup avm'de yemek yiyoruz (nerde olduğumu sorunca çok yakin olduğumuzu öğrendi mecbur gittim) benim baygin halimi görüyor tabi onu saklamam imkansiz, ben uyumak icin haplari içtigimi (sabahlamistim onu biliyordu) sonra uykum gelmeyince carsiya gezmeye ciktigimi ve birden halsizlestigimi soyledim. Neyse sonra zor bela eve donduk ben yolda 0 enerjiliydim gözüm karariyordu annemden tutunarak bile yuruyemiyordum taksiye bindik. O günden sonra bileğimi saklayarak ve hiç göstermeyerek 2-3 ay yaşadım ve hala da göstermemeye çalişiyorum.

  • O kadar haklısınız ki hocam, benim şu an bile gözümde o an canlandı üzüldüm.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • O konuyu açanlardan intihar eden var mıdır ? Hepsinin ilgi amaçla açıldığını düşünüyorum

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • katılıyorum ama çok çaresizliğe girenler oluyor
    hani intihar edip kendi canına kıymaya razı olanın nasıl bi psikolojidedir ya da nasıl bi dert batağı altındadır bilinmez
    zor döneme geldik, katlanmalıyız bi şekilde

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ben kendimi ve Kayra yı şu düşünce ile intihardan vazgeçirdim: ölmesi gereken bir sürü aşağılık ve zararlı insan varken sen neden öleceksin?

    En kötü insan sen misin? En aşağılık en zararlı sen misin?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 120205044 -- 3 Ekim 2020; 10:31:33 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sebebi neymis ilginc.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • kendiliğimden ölsem en temizi o

  • Öldükten sonra aileyi düşünmek


















    200iq

  • We build this city olmasin bu

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Redmi K20 Pro

    Öldükten sonra aileyi düşünmek


















    200iq

    İntihar eden birinin ailesi varsa

    Ailesi de muhakkak az yada cok sorumludur bundan

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • İntihara kalkıştığım zamanlar bende sağa sola yayıyordum bunu niye yaptığımı da bilmiyordum sanırım bir nevi yardım çağrısı ilgi çekme de cabası değişik bir psikolojiye giriyor insan ama şu çağda gerçekten insanların suratlarından gözlerinden birçoğunun depresyonda olduğu o kadar belli ki her an herşey olabilir o derece


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Benim de gözümde canlandı ben de aileme böyle bir travma yaşatamam diyerek dayanmaya çalışıyorum.çok acımasız olur bu :(

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kendini geliştirmek mastürbasyondur.Kendini yok etmek ise asıl soruların cevabı

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Keşke intihar etmeyin demek yerine, gençlerin intiharı düşünmeyeceği bir dünya inşa edebilsek. Ülkedeki gençlerin yarısı "anam üzülmesin" diye yaşıyor, bundan daha yürek yakan bir şey olamaz.

  • kimsenin kötü olduğunu düşündüğü için intihar edeceğini düşünmüyorum, sadece hayat o kişiye kötü davranmış ve umut bırakmamıştır

    aileyi düşünmek de kendinize yaptığınız bencilliktir çünkü aile dediğiniz kişiler sizi bu dünyaya getirmiş ve bu duruma gelinceye kadar yardım etmemiş belki de daha beter yapmış kişilerdir

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Aga sana intihar anındaki (2-3 saat öncesine kadar) duyguları anlatayım. Benim vereceğim örnek geceden sabaha kadar. Gece yarısı her zamanki sıradan iç sıkıntısı, bu sıkıntıların sürekli olduğunu anımsamak. Sıkıntıları genel düşünüp tek bir olayı akla getirmeden moral çöküşü, aşırı fazla iç dökme isteği veya herhangi bir yardım çağrısı ama vakit gece. Annenin yanına gidip arada bir yaptığın iç dökme konuşması yapmak ama bu konuşmanın gram tatmin etmemesi. Ağlamak üzere olup ağlayamamak dolayisiyla enerji tüketimi de olmuyor. Bu dakikadan sonra devreye sinir giriyor, sinirli ruh halin 1-2 saat boyunca sana hakim oluyor. Gecedeki can sıkıntısı ve üzülmenin yerini yoğun bir öfke ve inat almış. Buradan sonrası tamamen şans gibi düşünüyorum, eğer uykuna ve yorgunluğuna yenik düşmez ve bu şekilde birkaç saat geçirirsen düşüncelerin tamamen saf duyguya dönüşüyor, "mantıklı" düşünmen bu saatten sonra bence imkansiza yakın, daha sonra koluna tırnaklarınla bastırarak yaralar yapmaya basliyorsun, bir nevi korkunu yenmeye calisiyorsun (bilegini kesmek icin) tırnağınla iyice kanatana kadar çizikler atiyorsun koluna ama o öfke ve sinirle hiçbir şey hissetmiyorsun ve bu sana daha da fazla özgüven ve mutluluk veriyor. Vakit sabah 7.30-8 anne baba işe gitmek üzere evden çıkmak üzeredir, artık tek isteğin koluna verdiğin acıları onlar gidene kadar hissetmemeye devam edebilmek. O sırada hayatının son günü olabileceğini aklına getirdikçe mutluluktan delicesine gülüyorsun ama bu gülme hafif bir titremeyle de karışık geliyor. Tabi bu titreme sana endişe vermiyor çünkü seni zinde tutuyor. Aile evden çıkar ve sen herhangi unuttukları vs. bir şey için geri dönmeyeceklerinden emin olana kadar belli bir müddet koridorda vücudun adrenalin salgilamis bir sekilde geziyorsun, bu süreyi tabi çokta uzun tutmak istemiyorsun çünkü artık ölebilme ihtimalinin olduğundan eminsin. Hemen odandaki ucu hafif körelmiş falçatayı eline aliyorsun, bir daha dönmemek için mutfağa gidip bir tanede tırtıklı bıcak aliyorsun, düşün o an tirtikli bicakla bilegini bir ileri bir geri kesmek geliyor ve bir an olsun bunu mantiksiz karsilamiyorsun. Aklına dolaptaki doktorun kolay uyuman icin yazdigi ama sadece birkac kere kullandigin tansiyonunu dusuren ve seni neredeyse bayiltan uyku ilaci geliyor, ağzına 5-6 tane atiyorsun ve etkisini gostermeden hizlica duşa koşuyorsun. Sıcak suyu açıyorsun, kaslarını sıkarak özgüven topluyorsun eline falçatayı alıp onu da sıkarak bir iki saniye kendine güvenini ölçüyorsun. Daha sonrasini tam hatirlamiyorum fakat bileğimin direk bükülen yerinden değilde bi 8-9 cm yukarisindan belirgin gördüğüm bir damara sert bir kesik atiyorum. İlk başta sadece çiziliyor kanamiyor bile, bir çizik daha atiyorum kizariyor bir çizik daha atiyorum yara belirginleşmeye basliyor. O anda hafif bir korku kapliyor içimi, bu iş bu kadar zor olucaksa her an vazgeçebilirim ama bunu asla istemiyorum. Mutfaktan aldığım tırtıklı bıçakla öncekinden oluşan yaranın tam üzerini kesmeye basliyorum, git gel yapamiyorum sadece kendimi sıkıp tek yöne doğru bir kesik atiyorum, oluşan adam gibi bir kesilme yok. Her kesik attığımda bileğim yanıyor ama o acıdan çok acı veren şey kendine o an sert bir şekilde zarar vermenin psikolojik korkusu. Neyse bu iş böyle olmayacak deyip sağı solu karistirmaya basliyorum ve babamin sakal jiletini buluyorum. Hemen arasindaki ince jiletlerden birini sokuyorum ve ilk denemede derimi bayagi bir derinden kesiyorum, kan akiyor ama hala damar kesilmedi bundan sonra iğrenerek ve kendimi sıkarak birkaç kesik daha atiyorum ve çok büyük bir yanma hissi oluşuyor, asıl acı veren o da değil, damarı keserken değişik bir acı daha oluşuyor şimdi tarif edemem o biraz şiddetli bir acıdan çok korkutucu bir acı. Neyse sonra işte derimin acildigi bolgeye parmağımla bastiriyorum arasini aciyorum vs. kanamasi icin elimden geleni yapiyorum ve kanamaya baslayinca kendimi sicak suyun altına birakiyorum fayansa yatarak. Sıcak su da işe yarar mi bilmem sadece soğuk sudan daha iyidir, kani sulandirmasi acisindan diye dusunerek onu acmistim.

    Yerde bir iki dk yatinca -bu arada da koluma sürekli baski vs. yapiyordum kan iyice aksin diye- sıcak su,4-5 uyku ilacinin etkisi ve kendimi çok fazla kasmamdan dolayı enerjim tamamen tükeniyor. Enerjim bu kadar düşük olunca ve bende mayışık olunca özgüvenim hiç kalmiyor işi yarıda kesiyorum, bu arada dünyevi telaşlar bir anda geri geliyor. Kan olan yerleri temizlemem, kirdigim tıraş bicagini ortadan kaldirmam, bıcağı ve falcatayi yikamam, derimde olusan derin ve buyuk yarığı doktora gösterip diktirmem gerektigini anlamam, tansiyonumun asiri düşmesi ve yuruyecek halimin kalmaması. Evi tamamen temizleyip hemen elime bir peçete sarip (montum kirlenmesin diye, derde bak) hastaneye kosuyorum ama özel hastane, sıkıntı olmasin diye rapor falan. Neyse orda sıfır tansiyonla sedyeye gecip doktoru beklemeye basliyorum, doktorlar bir türlü gelmiyor ben bayilicam. Sonra birisi gelip yaraya bakiyor ve yüz ifadesini bozmaya calismadan odadan cikiyor. Daha sonra farkli bir doktor daha gelip yara için dikiş atilmasi gerektiğini sekreterlerin oldugu yere gidip ücreti ödememi ve işlem açtırmam gerektigini soyluyorlar. Ben ilk içeri bir şekilde gidip baygın hallerle sıradakileri süzüyorum ama o sırayi beklemem imkansiz ve insanlarin bakislari beni çok rahatsiz ediyor. Geri dönüp utana sıkıla doktora isiz açar misiniz işlemi tansiyonum dustu bayilcam vs. diyorum. Neyse bir şekilde halloluyor ve kolumu dikmeye 3.farkli bir yaşlı erkek doktor geliyor. Kolumu dikerken yaşın kaç askere gittin mi gibi sorular soruyor, o an ki utangaçlık ve yerin dibine girmişlikten ters cevap ta veremiyorsun sanane vs gibi, cünkü içten içe beni aptal yerine koymasindan sinirleniyorum. Sonra yarami dikip intihar ettiğimi anladiklari halde ücretimi ödemem gerektiğini söyleyip kasaya yönlendiriyorlar. Cebimde 100 Lira var, bana eşlik eden başka bir doktora kasadaki adam dikiş kaç cm diye soruyor o da 10 diyor, ona göre 150 lira ücret cikariyorlar ben 100 liram olduğu için biraz daha dusuk bir cm söylüyorum utanarak neyse sonra benden 100 lira aliyorlar detaylari hatirlamiyorum, intihar ettiklerini bildikleri ve acile giren birine bu şekilde davranmaları o an çok sinirime gitmişti. Hastaneden çıkışta annem ariyor 12 gibi o da metrodan inmiş dersi erken bitiyormuş o gün, onunla o halimle bulusup avm'de yemek yiyoruz (nerde olduğumu sorunca çok yakin olduğumuzu öğrendi mecbur gittim) benim baygin halimi görüyor tabi onu saklamam imkansiz, ben uyumak icin haplari içtigimi (sabahlamistim onu biliyordu) sonra uykum gelmeyince carsiya gezmeye ciktigimi ve birden halsizlestigimi soyledim. Neyse sonra zor bela eve donduk ben yolda 0 enerjiliydim gözüm karariyordu annemden tutunarak bile yuruyemiyordum taksiye bindik. O günden sonra bileğimi saklayarak ve hiç göstermeyerek 2-3 ay yaşadım ve hala da göstermemeye çalişiyorum.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Redmi K20 Pro -- 3 Ekim 2020; 4:32:18 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Arkadaşlar dünya koşulları ve ülkemizin koşulları malum ama ne olursa olsun. Böyle yanlış şeyler yapmayalım. Evet hayatı yaşamak bazen zor, bazen kolay, bazen hüzünlü, bazen eglenceli ama dediğim gibi bugünkü tabloyu gördükten sonra ilk isim buraya yazmak oldu. O anne ve babanın yerinde sizler veya sizlerin ailesi ben veya benim ailemde olabilir.

    Gerçekten dayanılacak bişey değilmiş gerçekten. İkisinde ne yaptığını bilmiyor, sanki yerde yatan kişi değilde o ayaktaki iki kişi ölmüştü. Zaten bunuda dile getiriyorlardı (biz artık öldük yaşamıyoruz diye, bu rüya inşallah rüyadır diyorlardı)

    Bu yazdıklarımı elbet çok kişi biliyordur.
    Ama bilmeyen bir kişiye veya düşünen bir kişiye ulasirsak bile kardır.
    SEVDİKLERİMİZE BUNU YAPMAYA HAKKİMİZ YOK.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 2 gün sonra herkes gibi unutlur(uz)sunuz. Canınızın istediğini yapın.

  • Bu konuyu açan arkadaş acaba şunu da düşünmüş müdür merak ettim. Bir kadın ile bir erkek zevk-i sefası için girdikleri halvet sonucu bir can dünyaya getiriyor o canın rızası ve isteği olmadan, acaba sorguladılar mı "Ulan biz bu canı dünyaya getirdik de bu hayatı sevecek mi, bu koşullara dayanabilecek mi, tutunabilecek mi hayata, yoksa acı mı çekecek?" diye. Büyük çoğunlukla yok çünkü bizde "Rızık Allah'tandır!.." kafası mevcut. Aileler üzülmesin diye bir neslin beklentilerinin ırzına geçtik haberiniz yok millet.


    25 yaşıma bastım ve şunu farkettim hayata dair. Bu dünya üzerinde sergilenen her bir eylem özünde bir tercihtir ve bu tercihleri sorgulamak seçen insan haricinde kimsenin haddine değildir. Yaşamak da bir tercihtir, intihar etmekte... O yüzden genç bir can gitmiş diye gereksiz duyar kasmayacağım, ölen kişiye rahmet, yakınlarına da başsağlığı dilerim. Hepimizin gideceği yere erkenden gitmiş sadece.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BRC_KHAN -- 3 Ekim 2020; 7:10:36 >




  • İntihar vakaları çok arttı iğrenç bir yer haline geldik.
    İntihar çözüm değil arkadaşlar her şeyi halledebilirsiniz pes etmeyin. Asla intihar etmeyin asla.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.