Şimdi Ara

Şeytan Korkmadı mı ? (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
159
Cevap
2
Favori
4.383
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Dediğiniz kitaba bakıcam,

    Aydan bahsetmiyorum ben, kullanilan kelimelere takilmanizdan bahsediyorum. İyice uzerinde dusunmek varken hemen niye bir sonuca variyorsunuz. Bir resme bakinca farkli manalar çıkabilir ama verdigi mesaj bakiidir.

    Bilimden bihaber degilim, gayet merakliyim ama bilmedigim cok konular var olabilir. Bunlari ogrenmek icin yanlis bir telaffuzta güzel bir vesiledir, yanlisi soylereke dogruyada ulasabilirim siz dogrularsiniz kabul ederim yani yok sen yanlis biliyorsun gibi birsey demem, körü körüne savunmam. Beyaz cuceyide biliyorum, supernovayida, hipernovayida, pulsarıda. Belgeseller izleyip gerekli metinleride okuyorum. Kuranda aramıyorum bunları, Kuran bende bunlara yönelik merak uyandırıyor.

    Daha öncede yanlis anladiniz evrimi örnek göstererek. Birşeylerin biryere uygun olması neticesi ile akla ve mantığa telafusu mümkün olabiliri belirtmek istedim.

    Yalnız siz çok yanlışsınız. Atatürkün amacı batıl tarikatlardan, din tüccarlarindan arındırmaktı ülkeyi. Aklı kullanmak şeytan işidir diyen islamiyetin balına konan sineklere yönelik. Dinini gerektiği gibi yaşayanlara sözü yoktu, tarikarçılara yönelikti. Benim sana yada başkasına ne zararım var. Ama dinede zararı olan tarikatlar var. Ama ülkeye bakınca islam düşmanıyım diyenler kol geziyor. Ve pek tabiki kafir diye etiketlendirdikleri ile uğraşanlarda. Burada da insanlar rol oynuyor, aynı şekilde Atatürkcü düşünce de istismar ediliyor. Yine insan başrolde çünkü aşırı duygusal ve istismara açık.


    Diyaneti kurmaktaki en buyuk sebeplerinden biridir bu. Bizim insanimiz din konusunda cok duygusal, din adı kullanınca guardı düşüyor insanın hele bide sakal filan gorunce kendilerini teslim ediyorlar. Sakal nedir ya, sakal uzatınca bitiyormu iş, pek tabi sakal varsa tamam direk akıllara hücum edersin bu dönemde. Hz.Peygamber, vahiy gelince namaz ikameti degisir işte mescidi aksadan, mescidi harama. Yahudiler dalga geciyor yahu siz bir oraya birde buraya dönüyorsunuz diye. Ayet iniyor, De ki: Doğununda Rabbi O'dur, Batınında.

    İslam böyle degil ki, müslüman kelimesi iman ederek kendisini Allaha teslim etmektir. Sünnetullaha, herşeye.

    Hiçbirşey bildiginiz yok. Bizim yobaz kısım gibi sizde anlamamışsınız Atatürkü. Ben gayet iyi anlıyorum çünkü din adı kullanılarak insanları yanlış eylemlere yönlendiriyorlar. Bizzati islamiyetin içinde olan biri olarak deneyimlediklerimle söylüyorum. Din diye anlattıkları çoğu şey, islam ile alakasi olmayanlar.

    Atatürk'un inancı kendinedir, bilmiyorum inancini araştirmadım velevki arastirsam, oo tamam inaniyor yada inanmiyor senaryosunun ne gibi bir anlami olacak, burada inanç ile insanları tartmıyoruz ne ateistler var doğru bir şekilde yaşayan, ne de müslümanım diyenler var yanlışlara saplanan. İlk önce insan olacak, zamanla taşlar yetine oturuyor. Söylemlerine bakınca ana fikirler ortaya çıkıyor.

    Benimde pek tabi haykirdigim birşeydir. Kuran, sadece okunarak size mucize getirmez. Yemek kitabı leziz yemekler gösterebilir lâkin uygulayarak onları pişirmeden tadına doyamazsınız. Burada zorlayarak mucize doğurmuyoruz. Ama mesele safsata, çelişki iftira iddaası olunca böyle şeylerin cevabı da doğması pek mümkün.


    • Arkadaşlar, efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır.






    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rebellion -- 22 Mart 2016; 14:32:27 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • hsnksy92 kullanıcısına yanıt
    Olay şu ki verdiğin kaynakta ay dünyaya daha yakın diyor. Tamam onu kabul ettim. Hatta başka yerlerde de rastladım. Ama ayın dünyayı gündüz gibi aydınlatması veya şimdikinden daha fazla aydınlatmasıyla ilgili hiçbir yerde hiçbir şey yazmıyor. Yabancı kaynaklara baktım bir şeyler bulurum belki diye bulamadım. Bununla ilgili bir şey denmemiş yani. Belki dediğin doğrudur. Ama sen tamamen kafanda kurduğun mantıkla konuşuyosun. Bir de videodaki adamın dediğine dayanarak. Ki kimsenin o adama inanmaması çok normal. Çünkü ortada çok bariz bir gerçek yok. Sadece tek bir kişinin söylediği ve başka hiçbir yerde bahsedilmeyen bir şey var. Nitekim Müslüman olsun Hristiyan olsun Ateist olsun insanların kendi ideoloji veya inançları için bir şeyleri yanlış söylemesi veya dolaylı anlatması veya abartması oldukça sık görülen bir şey. Kimsenin inanmaması doğal. Nitekim daha güvenilir bir kaynakta görene kadar da inanmamaya devam ederim. Veya bu forumda bilgisine güvendiğim birisi olayı açıklığa kavuşturur olur biter. O zamana kadar propoganda amaçlı yapılmış bir videoda yer alan sözleri kimsenin iplememesi çok normaldir. Aklı ve mantığı olan her insanın yapması gereken de budur. Kendini bu kadar kolay manipüle edilecek seviyeye getirmek iyi bir şey değil. O yüzden sen Nasadaki bilim adamından iyi mi bileceksin gibi bir tutum yanlış. Daha iyi bilmeyiz ama adamın doğru söyleyip söylemediğini bilemeyiz. Teyit etmemiz lazım.

    Ayrıca ayın o zamanlar dünyayı aydınlatması ve gece diye bir şey olmamasıyla ilgili tüm yazılar yine İslami sitelerde.
    Son olarak bahsettiğin ayetin tamamen zorlama bir şekilde o tarafa çekilmesi. Hiç alaka kuramadım. Ama asıl ilgilendiğim konu gerçekten dediğin gibi bir şey olup olmaması.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lokomatif Portakal

    Ayın yüzeyindeki magmanın dünyayı güneş kadar aydınlatması olayı nasıl oluyor anlamadım. Ayrıca baya bi baktım internette ayın dünyaya 10 kat daha yakın olması veya güneş kadar aydınlatması gibi hiçbir şeye rastlamadım. Daha güvenilir bir kaynak varsa onu ver merak ettim.

    Şimdiki ay'ın bile açık havada bi engel olmazsa geceyi nasıl aydınlattığını hatırla.
    Birde ; şuanki durumundan 10 kat daha yakında oldup ; yanar durumda olduğunu hayal et.

    http://www.gercekbilim.com/55-yillik-ayin-karanlik-yuzu-gizemi-cozuldu/

    Başka sitelerdede aynı bilgi verilmiş.

    Ayın her yıl dünyadan 4 santim kadar uzaklaştığı gerçek bilgidir, buradan yola çıkarakta hesap yapılabilir galiba.






    Ay 1400 yil öncede neredeyse ayni uzakliktaydi hadi diyelim 10 km uzaklasmis o zamandan bu zamana ışığında gozle farkedilebilir bir degisiklik asla söz konusu olamaz.100km uzaklassin diyelim yine gözle görülür bir degisiklik olmaz.Arkadaş sıkın tamam bazen abartin ama bilimsel konularda bunu yapmayin.Ha birde yazmayi unuttum ay yuzey yapisiyla ilgili arastirmalar ayin dunyadan daha yasli olduğunu gosteriyor kisacasi ay dunyadan kopup olusmadi belki baska bir gezegenden kopmuş olabilir.

    Sen çok yanlış gelmişsin dostum. Biz dünyanın başlangıçtaki halindenn bahsediyoruz, 1400 yıl öncesinden değil :)

    Kusura bakmayın onu yanlış anlamışım ama yinede ay magma halindeyken dünyayı şu anda ki halinden daha fazla aydınlatamazdı yakın olsaydı bile.Katılaşmış lavın siyah rengi ve koyu kırmızı renk geceyi aydınlatmak işin aşırı yetersiz gelirdi.Güneş kadar parlak sıcak ışık yayan bir cisim olsaydı nitekim dünyada bir atmosfer oluşması mümkün değildi.

    Nasıl aydınlatamazdı ? Sönük haliyle bile nasıl aydınlattığını görmüyormusunuz ?

    Birde bunun yanıcı halde ve 10 kat daha büyük olduğunu düşün, hani 10 kat yakın olunca şimdiki halinden 10 kat büyük gözüküyor ya, belirteyimde sonra nasıl büyüktü dersiniz felan..

    Şimdiki atmosfer zaten yoktu, dünya çok sıcak ve sürekli aydınlık bi kütleden ibaretti, dolayısı ile şimdiki bilinen atmosferin o dönem olmadığı kesindir.

    Ay sadece ışığı yansıtarak aydınlatıyor dünya yı.Dediğim gibi yüzeyi mars gibi kızıl olsaydı geceleri gördüğümüz o ay ışığı olmayacaktı.Dünya sıcak ve aydınlıksa o zamanlar yani magma şeklindeyse yüzeyi zaten aydan daha büyük olduğu için daha fazla ışık yayardı.O zaman ayın dünyayı aydınlatması diye birşey söz konusu olamazdı.Dünya aydan daha büyük bir kütle ikiside magma yüzeyliyken ve ikiside yanar haldeyken nasıl oluyorda ay dünyayı aydınlatmış oluyor?Dünya zaten aydınlık ve yanar haldeyken ondan daha küçük ve aynı durumda olan bir cisim mi onu aydınlatmış oluyor?Sizin söylediğinizde bir mantıksızlık var.Bu merkürün güneşi aydınlatması gibi saçma bir şey.

    Dünya, aydan daha önce soğuyup sönmedimi, dolayısı ile ay yanıcı haldeyken, dünya sönük değilmiydi ? :)
    Sıcak oluşu illa yanar halde olduğu anlamınamı gelmeli senin mantığında ?


    Ay ile dünya nasıl bugünkü haline geldi önce bir görüşünü alayım.Sen ayın yeni oluşmuşken (dünyadan kopmadığına dünyadan yaşlı olmasına rağmen) gelipte dünyanın yörüngesine oturduğunu ve dünyaya çok yakın olduğunu aydınlattığını felan söylüyorsun.Bak kardeşim ay dünyadan daha yaşlıdır istersen araştırabilirsin.Bizden daha yaşlı bir cisim nasıl yanımıza yanar halde oturup bizi aydınlatır.Geçmişte ay ile dünya yanyana geldiğinde yanıp ışık yayacak bir cisim varsa o da dünyadır.Çünkü dünya daha genç oluşumludur bilmem anlatabildim mi?

    Daha yaşlı olduğuna dair kaynağın nedir ?
    Googlede arayınca, dünyanın daha yaşlı olduğu çıkıyor.
    Dünya 4,54 milyar.
    Ay 4.53 milyar.

    Yeni çıkan bilgilere göre ise ayın çok daha genç olduğu söyleniyor.
    https://www.technopat.net/2014/04/04/ayin-gercek-yasi-ortaya-cikarildi/

    Bunun hakkında tartışmalar olmuş sürekli şöyle bir yazı var:

    Böylece bir kayanın eridikten sonra kristalleşinceye kadar geçen süre hesaplanabilir. Yani radiometrik «saat» denilen ölçüm uygulanmış olur.

    Apollo gezilerinden önce, hiç kimse, kesin olarak ay taşlarının ne kadar yaşlı olduğunu söyleyemezdi. Prof. Wasserburg ve arkadaşları, Ay örneklerini programlamaya başlayınca, şaşırtıcı bir keşifte bulundular. En genç taş, Apollo-12 tarafından getirilen bir parça bazalttı ve 3.16 milyar yaşındaydı, ki bu pek çok kişinin bellediğinden fazlaydı.

    Gerçekte bir ihtimal, dünyanın yüzeyinden 3.1 milyar yıl daha yaşlı olduğunu göstermektedir. Dünya kayalarının çoğu erimiş, yeniden kristalleşmiş veya bu zamandan beri daha genç kayalar tarafından kaplanmıştır.

    En yaşlı Ay taşı, yine Apollo-12 tarafından getirilen 4 milyar yaşında bir parçadır. Birçok örnekler, bazı bilginlerce Imbrium olayı sırasında oluştuğu sanılan bir çağa aittir.

    Diğer laboratuarlar 4.2 ile 4.3 milyar arasında pek çok Ay taşının yaşını tayin ettiler. Ölçüm sistemi farkından mı, yoksa taşların tiplerinden mi böyle sonuçlara ulaşılmaktadır, bilinmemektedir; fakat Ay bilginleri arasında hararetli bir tartışma konusudur.

    Bu, sonuç olarak, gerçekten de Ay'ın kesin yaşı mıdır? Ay kayalarının 4.5 milyar yıl önce şekillenmeye başladığı kararına orijinal radyoaktif maddelerin toplaşmasına bakarak varılmaktadır. Bu yaş, güneş sisteminin doğumu üzerinde tartışma açan bazı otoritelerin meteorların yaşları hakkındaki fikirlerine uymaktadır.

    Benzer olarak, Groenland'daki Godkhaab'da, dünyanın en yaşlı kayaları bulunmuştur ve yaşlan 3.75 milyar yıl olarak saptanmıştır. Şimdilik dünyanın da Ay gibi 4.6 milyar yaşında olduğuna inanmaktayız.

    Dünya veya ay kabuğunun gerçek yaşını ortaya koyacak orijinal kaya örnekleri bulunamamıştır, bu gidişle bulunamayacaktır da... Eğer ayın çehresi ve kaya örnekleri Güneş Sisteminin yaşını belli etmezse, kendi tarihi ve dünya tarihi ürinde uzayıp gidecek bir sıra tahmin ve olasılıklara dikkatimizi çekmiş olacaktır.

    Bütün bu taşların yaşları, ısıları, kimyasal görünümleri, iç yapılarının ışığında, bilginler, Ay'ın doğuşunu ve oluşumunu şöyle adatmaktadırlar:

    -4.6 milyar yıl kadar önce, büyük güneş nebulası, güneş ve gezegenleri oluşturmak üzere yoğuştu. Bu toplaşan maddelerden biri de Ay'ı meydana getirdi

    Yayılan muazzam enerji, Ay'ın yüzeyindeki maddeleri belirli oranda eritti. Hatta bu erime, 180 km. gibi derinlere kadar ulaştı... Bu daha farklılaşma, daha yoğun madde oluşumu ve hafif maddelerin yukarılara çıkarak yoğunları üzerinde yüzmesine neden oldu. Sonuçta Ay Kabuğu meydana geldi…

    Ay, belirli biçimini alınca, yoğunluğunda da yeni değişmeler oldu. Başta sözü edilen Imbrium Olayı gibi... Bu tür çarpışmalarla meydana gelen ani etkenler, büyük havzaları çevirmedi; fakat yüzey kayalarını saat ibresi yönünde büktü. Bu süreç, Ay şeklini almaya başladıktan 600-700 milyon yıl kadar sonra Imbrium Olayında görüldüğü şekilde sonuçlandı.

    Lav akıntısı iç ışıma ile eridi, yükseldi ve oyulan havzaları doldurdu. Böylece daha küçük meteoritler, yüzeye püskürerek ve halen görülen küçük çukurları ve izleri oluşturarak, ortalığa yayıldılar; fakat bir süre sonra, güneş sisteminin çeşitli etkileri ile silip süpürüldüler.

    3 milyar yıl kadar önce, soğuyan Ay üzerinde, fazla volkan püskürmesi olmadı. Bütün bu süre içinde yüzeyi, Sir Richard Burton'un dediği gibi, "Yaşlı bir dünya, yanık bir çehre, gecenin yalnızlığına ve karanlığına terk edilen bir ceset gibiydi."

    Son olarak, Switsonian Enstitüsü kâşiflerinden Dr.Faruk El-Baz'ın Ay konusunda söylediği sözlerle yazı dizimiz son verelim:

    -Ay, belki güneş sisteminin bir öncüsü değildir, ama bir rozeti gibidir. Bize birçok şey anlatır, pek çok şeyi simgeler, ama hâlâ bir yığın gizlerle doludur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rebellion

    Dediğiniz kitaba bakıcam,

    Aydan bahsetmiyorum ben, kullanilan kelimelere takilmanizdan bahsediyorum. İyice uzerinde dusunmek varken hemen niye bir sonuca variyorsunuz. Bir resme bakinca farkli manalar çıkabilir ama verdigi mesaj bakiidir.

    Bilimden bihaber degilim, gayet merakliyim ama bilmedigim cok konular var olabilir. Bunlari ogrenmek icin yanlis bir telaffuzta güzel bir vesiledir, yanlisi soylereke dogruyada ulasabilirim siz dogrularsiniz kabul ederim yani yok sen yanlis biliyorsun gibi birsey demem, körü körüne savunmam. Beyaz cuceyide biliyorum, supernovayida, hipernovayida, pulsarıda. Belgeseller izleyip gerekli metinleride okuyorum. Kuranda aramıyorum bunları, Kuran bende bunlara yönelik merak uyandırıyor.

    Daha öncede yanlis anladiniz evrimi örnek göstererek. Birşeylerin biryere uygun olması neticesi ile akla ve mantığa telafusu mümkün olabiliri belirtmek istedim.

    Yalnız siz çok yanlışsınız. Atatürkün amacı batıl tarikatlardan, din tüccarlarindan arındırmaktı ülkeyi. Aklı kullanmak şeytan işidir diyen islamiyetin balına konan sineklere yönelik. Dinini gerektiği gibi yaşayanlara sözü yoktu, tarikarçılara yönelikti. Benim sana yada başkasına ne zararım var. Ama dinede zararı olan tarikatlar var. Ama ülkeye bakınca islam düşmanıyım diyenler kol geziyor. Ve pek tabiki kafir diye etiketlendirdikleri ile uğraşanlarda. Burada da insanlar rol oynuyor, aynı şekilde Atatürkcü düşünce de istismar ediliyor. Yine insan başrolde çünkü aşırı duygusal ve istismara açık.


    Diyaneti kurmaktaki en buyuk sebeplerinden biridir bu. Bizim insanimiz din konusunda cok duygusal, din adı kullanınca guardı düşüyor insanın hele bide sakal filan gorunce kendilerini teslim ediyorlar. Sakal nedir ya, sakal uzatınca bitiyormu iş, pek tabi sakal varsa tamam direk akıllara hücum edersin bu dönemde. Hz.Peygamber, vahiy gelince namaz ikameti degisir işte mescidi aksadan, mescidi harama. Yahudiler dalga geciyor yahu siz bir oraya birde buraya dönüyorsunuz diye. Ayet iniyor, De ki: Doğununda Rabbi O'dur, Batınında.

    İslam böyle degil ki, müslüman kelimesi iman ederek kendisini Allaha teslim etmektir. Sünnetullaha, herşeye.

    Hiçbirşey bildiginiz yok. Bizim yobaz kısım gibi sizde anlamamışsınız Atatürkü. Ben gayet iyi anlıyorum çünkü din adı kullanılarak insanları yanlış eylemlere yönlendiriyorlar. Bizzati islamiyetin içinde olan biri olarak deneyimlediklerimle söylüyorum. Din diye anlattıkları çoğu şey, islam ile alakasi olmayanlar.

    Atatürk'un inancı kendinedir, bilmiyorum inancini araştirmadım velevki arastirsam, oo tamam inaniyor yada inanmiyor senaryosunun ne gibi bir anlami olacak, burada inanç ile insanları tartmıyoruz ne ateistler var doğru bir şekilde yaşayan, ne de müslümanım diyenler var yanlışlara saplanan. İlk önce insan olacak, zamanla taşlar yetine oturuyor. Söylemlerine bakınca ana fikirler ortaya çıkıyor.

    Benimde pek tabi haykirdigim birşeydir. Kuran, sadece okunarak size mucize getirmez. Yemek kitabı leziz yemekler gösterebilir lâkin uygulayarak onları pişirmeden tadına doyamazsınız. Burada zorlayarak mucize doğurmuyoruz. Ama mesele safsata, çelişki iftira iddaası olunca böyle şeylerin cevabı da doğması pek mümkün.


    • Arkadaşlar, efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır.






    Ben çok iyi anladım atatürkü diyorsunuz ardından
    atatürkün ınancını bilmiyorum diyorsunuz.
    Daha nelere ınandıgını bilmediğin insanı, nasıl anladıgını iddaa ediyorsun.

    Atatürk dini kontrol altına almak istediği için dıyanet bakanlıgını kurdu. Çünkü Atatürkun dinlere dogma, demesı sebebiyle müslüman tayfası Atatürke karşı gelebilirdı. Menemen olayları boşuna olmadı. Sen şuan Atatürk kuduz aşısı yaptığı bir dine ınanıyorsun.

    Atatürkü anlamak ile ne yaptığını bilmek ayrı şeyler.
    Sen sadece ne yaptığını biliyorsun. Atatürkü anlamalısın.

    Bilim ve mantığı daha fazla öğrenirsen belki beni de anlarsın

    Din her zaman cahil insanları yönetme yöntemiydi.
    "Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur; din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka bir şey değildir. Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. Tüm dönemlerde toplumun kutsallaştırdığı boş düşüncelerden tehlikesizce sıyrılmak imkansızdır."

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hiç düşündünüz mü; Öyle bir tanrı var ki, herşeyi gören, duyan, bilen, yaratan, yok eden, düzelten ve bozan. Her an her yerde olabilen...

    Ancak bu tanrı, melekleri yardımcı olarak çalıştırıyor. Her yerde olabilen ve herşeyi görebilen bir güç, ki aynı zamanda herşeyi hatırlayabilme yeteneğine de sahipken, melekleri görevlendiriyor. Senaryonun bu kısmında ciddi bir sorun var.

    Bunun yanı sıra, şeytanı yaratıyor ve onun bir gün isyan edeceğini bile bile, isyan etmesine neden olacak olayları gerçekleştiriyor. Bu tür bir kaderin "İyi niyetle" yazılmadığını söylediğimizde, önce seçeneklerden bahsediliyor ve seçeneklerin sonuçlarının da tanrı tarafından bilinmesine rağmen bu sürecin işliyor olmasının "İyi niyetli" olmadığını söylediğimizde, o sınavı gerçekleştirmeyip kullarını doğrudan cehenneme atmasının da mantıksız olacağını, seçimi bize bıraktığını söylüyorlar. Ben bir baba olarak, çocuğumun ileride seri katil olacağını biliyorsam, onu cezalandırmak yerine doğurmamayı seçerken, tanrı bunu seçmek yerine, sonucunu bildiği halde, iyi insanlara kötü örnek olması adına sonsuz acı ile cezalandırıyor.

    Benim görüşüme göre, senaryoda çok fazla eksik var.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Don McLean

    quote:

    Orijinalden alıntı: hsnksy92

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lokomatif Portakal

    Ayın yüzeyindeki magmanın dünyayı güneş kadar aydınlatması olayı nasıl oluyor anlamadım. Ayrıca baya bi baktım internette ayın dünyaya 10 kat daha yakın olması veya güneş kadar aydınlatması gibi hiçbir şeye rastlamadım. Daha güvenilir bir kaynak varsa onu ver merak ettim.

    Şimdiki ay'ın bile açık havada bi engel olmazsa geceyi nasıl aydınlattığını hatırla.
    Birde ; şuanki durumundan 10 kat daha yakında oldup ; yanar durumda olduğunu hayal et.

    http://www.gercekbilim.com/55-yillik-ayin-karanlik-yuzu-gizemi-cozuldu/

    Başka sitelerdede aynı bilgi verilmiş.

    Ayın her yıl dünyadan 4 santim kadar uzaklaştığı gerçek bilgidir, buradan yola çıkarakta hesap yapılabilir galiba.






    Ay 1400 yil öncede neredeyse ayni uzakliktaydi hadi diyelim 10 km uzaklasmis o zamandan bu zamana ışığında gozle farkedilebilir bir degisiklik asla söz konusu olamaz.100km uzaklassin diyelim yine gözle görülür bir degisiklik olmaz.Arkadaş sıkın tamam bazen abartin ama bilimsel konularda bunu yapmayin.Ha birde yazmayi unuttum ay yuzey yapisiyla ilgili arastirmalar ayin dunyadan daha yasli olduğunu gosteriyor kisacasi ay dunyadan kopup olusmadi belki baska bir gezegenden kopmuş olabilir.

    Sen çok yanlış gelmişsin dostum. Biz dünyanın başlangıçtaki halindenn bahsediyoruz, 1400 yıl öncesinden değil :)

    Kusura bakmayın onu yanlış anlamışım ama yinede ay magma halindeyken dünyayı şu anda ki halinden daha fazla aydınlatamazdı yakın olsaydı bile.Katılaşmış lavın siyah rengi ve koyu kırmızı renk geceyi aydınlatmak işin aşırı yetersiz gelirdi.Güneş kadar parlak sıcak ışık yayan bir cisim olsaydı nitekim dünyada bir atmosfer oluşması mümkün değildi.

    Nasıl aydınlatamazdı ? Sönük haliyle bile nasıl aydınlattığını görmüyormusunuz ?

    Birde bunun yanıcı halde ve 10 kat daha büyük olduğunu düşün, hani 10 kat yakın olunca şimdiki halinden 10 kat büyük gözüküyor ya, belirteyimde sonra nasıl büyüktü dersiniz felan..

    Şimdiki atmosfer zaten yoktu, dünya çok sıcak ve sürekli aydınlık bi kütleden ibaretti, dolayısı ile şimdiki bilinen atmosferin o dönem olmadığı kesindir.

    Ay sadece ışığı yansıtarak aydınlatıyor dünya yı.Dediğim gibi yüzeyi mars gibi kızıl olsaydı geceleri gördüğümüz o ay ışığı olmayacaktı.Dünya sıcak ve aydınlıksa o zamanlar yani magma şeklindeyse yüzeyi zaten aydan daha büyük olduğu için daha fazla ışık yayardı.O zaman ayın dünyayı aydınlatması diye birşey söz konusu olamazdı.Dünya aydan daha büyük bir kütle ikiside magma yüzeyliyken ve ikiside yanar haldeyken nasıl oluyorda ay dünyayı aydınlatmış oluyor?Dünya zaten aydınlık ve yanar haldeyken ondan daha küçük ve aynı durumda olan bir cisim mi onu aydınlatmış oluyor?Sizin söylediğinizde bir mantıksızlık var.Bu merkürün güneşi aydınlatması gibi saçma bir şey.

    Dünya, aydan daha önce soğuyup sönmedimi, dolayısı ile ay yanıcı haldeyken, dünya sönük değilmiydi ? :)
    Sıcak oluşu illa yanar halde olduğu anlamınamı gelmeli senin mantığında ?


    Ay ile dünya nasıl bugünkü haline geldi önce bir görüşünü alayım.Sen ayın yeni oluşmuşken (dünyadan kopmadığına dünyadan yaşlı olmasına rağmen) gelipte dünyanın yörüngesine oturduğunu ve dünyaya çok yakın olduğunu aydınlattığını felan söylüyorsun.Bak kardeşim ay dünyadan daha yaşlıdır istersen araştırabilirsin.Bizden daha yaşlı bir cisim nasıl yanımıza yanar halde oturup bizi aydınlatır.Geçmişte ay ile dünya yanyana geldiğinde yanıp ışık yayacak bir cisim varsa o da dünyadır.Çünkü dünya daha genç oluşumludur bilmem anlatabildim mi?

    Daha yaşlı olduğuna dair kaynağın nedir ?
    Googlede arayınca, dünyanın daha yaşlı olduğu çıkıyor.
    Dünya 4,54 milyar.
    Ay 4.53 milyar.

    Yeni çıkan bilgilere göre ise ayın çok daha genç olduğu söyleniyor.
    https://www.technopat.net/2014/04/04/ayin-gercek-yasi-ortaya-cikarildi/

    Bunun hakkında tartışmalar olmuş sürekli şöyle bir yazı var:

    Böylece bir kayanın eridikten sonra kristalleşinceye kadar geçen süre hesaplanabilir. Yani radiometrik «saat» denilen ölçüm uygulanmış olur.

    Apollo gezilerinden önce, hiç kimse, kesin olarak ay taşlarının ne kadar yaşlı olduğunu söyleyemezdi. Prof. Wasserburg ve arkadaşları, Ay örneklerini programlamaya başlayınca, şaşırtıcı bir keşifte bulundular. En genç taş, Apollo-12 tarafından getirilen bir parça bazalttı ve 3.16 milyar yaşındaydı, ki bu pek çok kişinin bellediğinden fazlaydı.

    Gerçekte bir ihtimal, dünyanın yüzeyinden 3.1 milyar yıl daha yaşlı olduğunu göstermektedir. Dünya kayalarının çoğu erimiş, yeniden kristalleşmiş veya bu zamandan beri daha genç kayalar tarafından kaplanmıştır.

    En yaşlı Ay taşı, yine Apollo-12 tarafından getirilen 4 milyar yaşında bir parçadır. Birçok örnekler, bazı bilginlerce Imbrium olayı sırasında oluştuğu sanılan bir çağa aittir.

    Diğer laboratuarlar 4.2 ile 4.3 milyar arasında pek çok Ay taşının yaşını tayin ettiler. Ölçüm sistemi farkından mı, yoksa taşların tiplerinden mi böyle sonuçlara ulaşılmaktadır, bilinmemektedir; fakat Ay bilginleri arasında hararetli bir tartışma konusudur.

    Bu, sonuç olarak, gerçekten de Ay'ın kesin yaşı mıdır? Ay kayalarının 4.5 milyar yıl önce şekillenmeye başladığı kararına orijinal radyoaktif maddelerin toplaşmasına bakarak varılmaktadır. Bu yaş, güneş sisteminin doğumu üzerinde tartışma açan bazı otoritelerin meteorların yaşları hakkındaki fikirlerine uymaktadır.

    Benzer olarak, Groenland'daki Godkhaab'da, dünyanın en yaşlı kayaları bulunmuştur ve yaşlan 3.75 milyar yıl olarak saptanmıştır. Şimdilik dünyanın da Ay gibi 4.6 milyar yaşında olduğuna inanmaktayız.

    Dünya veya ay kabuğunun gerçek yaşını ortaya koyacak orijinal kaya örnekleri bulunamamıştır, bu gidişle bulunamayacaktır da... Eğer ayın çehresi ve kaya örnekleri Güneş Sisteminin yaşını belli etmezse, kendi tarihi ve dünya tarihi ürinde uzayıp gidecek bir sıra tahmin ve olasılıklara dikkatimizi çekmiş olacaktır.

    Bütün bu taşların yaşları, ısıları, kimyasal görünümleri, iç yapılarının ışığında, bilginler, Ay'ın doğuşunu ve oluşumunu şöyle adatmaktadırlar:

    -4.6 milyar yıl kadar önce, büyük güneş nebulası, güneş ve gezegenleri oluşturmak üzere yoğuştu. Bu toplaşan maddelerden biri de Ay'ı meydana getirdi

    Yayılan muazzam enerji, Ay'ın yüzeyindeki maddeleri belirli oranda eritti. Hatta bu erime, 180 km. gibi derinlere kadar ulaştı... Bu daha farklılaşma, daha yoğun madde oluşumu ve hafif maddelerin yukarılara çıkarak yoğunları üzerinde yüzmesine neden oldu. Sonuçta Ay Kabuğu meydana geldi…

    Ay, belirli biçimini alınca, yoğunluğunda da yeni değişmeler oldu. Başta sözü edilen Imbrium Olayı gibi... Bu tür çarpışmalarla meydana gelen ani etkenler, büyük havzaları çevirmedi; fakat yüzey kayalarını saat ibresi yönünde büktü. Bu süreç, Ay şeklini almaya başladıktan 600-700 milyon yıl kadar sonra Imbrium Olayında görüldüğü şekilde sonuçlandı.

    Lav akıntısı iç ışıma ile eridi, yükseldi ve oyulan havzaları doldurdu. Böylece daha küçük meteoritler, yüzeye püskürerek ve halen görülen küçük çukurları ve izleri oluşturarak, ortalığa yayıldılar; fakat bir süre sonra, güneş sisteminin çeşitli etkileri ile silip süpürüldüler.

    3 milyar yıl kadar önce, soğuyan Ay üzerinde, fazla volkan püskürmesi olmadı. Bütün bu süre içinde yüzeyi, Sir Richard Burton'un dediği gibi, "Yaşlı bir dünya, yanık bir çehre, gecenin yalnızlığına ve karanlığına terk edilen bir ceset gibiydi."

    Son olarak, Switsonian Enstitüsü kâşiflerinden Dr.Faruk El-Baz'ın Ay konusunda söylediği sözlerle yazı dizimiz son verelim:

    -Ay, belki güneş sisteminin bir öncüsü değildir, ama bir rozeti gibidir. Bize birçok şey anlatır, pek çok şeyi simgeler, ama hâlâ bir yığın gizlerle doludur.






    Paylaştığın bilgiler ve tartışmalar geçmişte kaldı. Teknolojinin getirdiği yenilikleri baz almak gerekir.
    ''Şimdiki araştırmalara göre ayın 95 Milyon yıl sonra olduğu kesinleşti.'' diye haberler var.
    Googledeki tarihte bunu gösteriyor zaten.
    Bu bilgiler ışığında ; ne kadar süre yanıcı kaldı bilinmiyor ancak, dünya sönük bir haldeyken, ayın üzerindeki magmaların varlığı çelişki ifade etmez.

    Bir zamanlar ayın çok daha yakında olduğuda bilimsel bir gerçektir.
    Hem zaten yanıcı olmadığını varsaysak bile, şimdiye oranla çok daha yakında bulunan bir ay, şimdiki gibi günlerin oluşmasını engellerdi, çok nadiren karanlık olur, buda bildiğimiz anlamdaki geceleri oluşturmazdı.

    Sonuç olarak videodaki uzmanın söylediklerine dalalet edecek birşey yok, tüm bunlar söylemi destekliyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Hiç düşündünüz mü; Öyle bir tanrı var ki, herşeyi gören, duyan, bilen, yaratan, yok eden, düzelten ve bozan. Her an her yerde olabilen...

    Ancak bu tanrı, melekleri yardımcı olarak çalıştırıyor. Her yerde olabilen ve herşeyi görebilen bir güç, ki aynı zamanda herşeyi hatırlayabilme yeteneğine de sahipken, melekleri görevlendiriyor. Senaryonun bu kısmında ciddi bir sorun var.

    Bunun yanı sıra, şeytanı yaratıyor ve onun bir gün isyan edeceğini bile bile, isyan etmesine neden olacak olayları gerçekleştiriyor. Bu tür bir kaderin "İyi niyetle" yazılmadığını söylediğimizde, önce seçeneklerden bahsediliyor ve seçeneklerin sonuçlarının da tanrı tarafından bilinmesine rağmen bu sürecin işliyor olmasının "İyi niyetli" olmadığını söylediğimizde, o sınavı gerçekleştirmeyip kullarını doğrudan cehenneme atmasının da mantıksız olacağını, seçimi bize bıraktığını söylüyorlar. Ben bir baba olarak, çocuğumun ileride seri katil olacağını biliyorsam, onu cezalandırmak yerine doğurmamayı seçerken, tanrı bunu seçmek yerine, sonucunu bildiği halde, iyi insanlara kötü örnek olması adına sonsuz acı ile cezalandırıyor.

    Benim görüşüme göre, senaryoda çok fazla eksik var.

    Melekleri çalıştırmak terimi yanlış, çalışmak-kazanmak-kaybetmek bize ve cinlere mahsus :)
    Meleklerde nefs yoktur.

    Allahın rahmeti gazabını aşmıştır. Şeytanın yaratılması şer değildir, şerri işlemek şerdir.
    Kötülüğün yaratılması kötülük değil, kötülüğü işlemek kötülüktür.
    Kötülük olmasa iyiliği bilirmiydin ? İşte iyiliği bilesin diye kötülük vardır.
    Cennet olmasa cehennemin, cehennem olmasa cennetin anlamı kalmazdı.
    Öğreten Allahtan; öğrenmek isteyene delildir Kur'an..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hsnksy92 -- 23 Mart 2016; 16:12:29 >




  • De ki: “Yedi kat göklerin Rabbi, büyük Arş’ın Rabbi kimdir?”



    Video sonuna dikkat. Herşey tam 7 tabaka içerisinde. En ufağında güneş sistemi var ve gitgide büyüyor.
    Dünyanın atmosferide 7 tabaka.
    1.1 Troposfer
    1.2 Stratosfer
    1.3 Mezosfer
    1.4 Termosfer
    1.5 Ekzosfer
    1.6 İyonosfer
    1.7 Magnetosfer (manyetosfer)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hsnksy92 -- 22 Mart 2016; 22:22:01 >




  • Şeytan bizim sınanmamız için, insanın kolay manipüle edilen, iradesiz olduğunu kanıtlamak için mücadele eden bir varlık ise biz insanlar da Şeytan için bir sınanma aracıyız demektir. Allah bizi sınamak için Şeytanı, Şeytanı sınamak için de bizi oluşturmuş (kullanıyor diyeceğim ama tam istediğimi anlatmıyor, hatta farklı anlamlara yol açıyor. Oluşturmuş yerine daha uygun bir betimleme olabilir şimdilik aklıma gelmedi başka.) olabilir. Şeytanın sınavı yaratıcısına karşı gelme pahasına giriştiği yoldan sapmamak ve ispatlamaya çalışmak olabilir. Allah ki her şeyi sadece ol demesiyle yaratacak kudrette sadece ol demesiyle Şeytanı milyonlarca kere ortadan kaldırabilirdi. Ama hem insanlar hem de Şeytan hala var olduğuna göre Allah var olmasına ya da yok olmasına değil bu istemediği kavramlar karşısında tarafların özgür iradeyle nasıl davrandığını inceliyor. Bir çeşit gözlem yapıyor.


    Not: Tamamen konu ile alakalı şimdi aklıma gelen bir düşüncedir, sadece beni bağlar.




  • şeytan cinlerdendir, insanlar gibi bir nefse, cüz-i iradeye sahiptir. yani haşa Allah a ihanet eden şeytanın yerinde çok kibirli bir insan olsaydı sonunun ne olduğunu kesin olarak bilse dahi kendinden daha üstün kabul edilecek bir varlığa düşmanlık edebilirdi. şeytanın Allah (cc) ı görmesi yada konuşması dolayısı ile varlığına şahit olması onun asla isyan etmeyeceği anlamına gelmez. zira bugün dünyada öyle insanlar varki haşa Allah (cc) kendilerine görünse yine de zulümden, isyandan, kötülük işlemekten vazgeçmezler çünkü dünya hayatı onlara çok tatlı gelmiştir ve bu lezzet gözlerini kör etmiştir. işte şeytanı büyük kibri yoldan çıkarmış ve insana musallat etmiştir. tüm insanlar ve cinler mahşer gününde hakettikleri adaleti bulacaklardır, kuşkusuz şeytan da bu isyanı için cezalandırılacaktır.

    Allah ın herşeye gücü yeterken neden melekleri yada insanları yarattığına gelince; bunu teşbihen haşa bir insanın yapay zekaya sahip bir robotu tasarlamasına benzetebiliriz. Allah (c.c) yaratma sıfatının tecellisi ile yaratmıştır ve o bizleri yarattığı için bizler var olduk. yapay zekalı robot tasarlayabilecek bir bilim adamı boş boş oturmaz değil mi, kuşkusuz o robotu kusursuz bir şekilde tasarlayabilmek ister.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: geleceği olmayan adam

    Bu masallara inanan var mi hala ?

    geleceği olan herkes ,emin olabilirsin
  • Arkadaşlar Nefis ve Kibir meselesi burda öne çıkıyor.

    Firavun Nemrut gibi adamlarda senin benim gibi insandı ama ellerine güç iktidar geçince kendini yaratıcı olarak görmeye başlamadı mı başladı.Demekki insana bazı şeyler verildiği vakit içimizdeki nefisten ötürü benlik duygumuz bizi haşa yaratıcıyım demeye kadar götürebilir.Tabi bunlar şeytanla aynı statüde değil Şeytan ben yaratıcıyım deme şansı yok.

    Şeytanın durumunuda ben buna benzetiyorum.Çünkü şeytanda Meleklerin vaizi baya alim tabi yaratılış olarakta bazı veya birçok özellikleri insandan üstün.Allah cc Hz.Adem'i yaratıp bildiğimiz konu gerçekleşince Şeytan'ın içindeki kibir açığa çıktı ben daha üstünüm diyerek Allah cc hükmüne asi oldu zaten ilerisini biliyorsunuz.

    Şeytan korkmadı mı meselesine gelince ; Allah cc bu kadar tanıyan bilen huzurunda bulunmuş şeytanın ben Allah'tan oldukça korktuğunu düşünüyorum bazı hadis ve kıssalardada vardır bunlara örnek ama içindeki kibirin benlik duygusunun güçlü nefsinin ve kin duygusunun (Yani nasıl olurda ben yada cinler varken insan yaratılırda ben ona tabi olurum onun üstünlüğünü kabul ederim)öne geçtiğini ve bile bile bu durumu kendi iradesiyle seçerek insana olan kinini madem ben cehenneme gidecem şunları bir saptırayımda benle beraber sokayım şunları diyerek göstermektedir.

    Ama gene söylüyorum şeytan oldukça kurnaz ve alim.Mesela kıyamet öncesi Güneş Batıdan doğacak ondan sonra ettiğin tövbeler geçersiz tövbe kapısı kapanacak artık.Şeytanda güneşin batıdan doğmadan ki son ana kadar bekliyor ki insanları o son ana kadar saptırayım tamda güneş batıdan doğmadan birde tövbe edeyim Allah cc rahmeti azabını geçmiştir beni affeder bu kadar insanıda saptırdım cehenneme yollattım insanlardan da böylece intikamımı da alırım düşüncesinde ama tabi hüsranla bitecek bekleyişi birden bir bakacak ki güneş batıdan doğmuş.Yani sen şeytanı düşünürken nasıl yaptı nasıl etti nasıl böle bir riske girdi derken o planını kurmuş bile şeytanı iyi tanımak gerek

    Şeytanın durumunu acayipsememek lazım bugün dini herkesten iyi bilen insanlar inadına inkar ediyor benlik duygularından dolayı ben niye peygambere tabi olayım vs vs.Hatta Amerika İsrail özellikle ahir zaman hadislerini inceleyip ona göre plan bile yapıyorlar ama sonuç ne gene gidiyor Müslüman katlediyor.Şu an Hristiyanların birçoğu internete girip kendi dinlerinin ne kadar sıkıntılı olduğunu görmüyorlar mı birçoğu görüyordur ama gene işlerine gelmiyor Müslümanlığı seçmek.


    Yani biz burda şeytan korkmadı mı diye düşüneceğimize bu olaylardan ders alıp nefsimizi kibir ve kin duygularımızı dizginleyip bir mümin olmaya çalışalım ki şeytanın halinden beter olmayalım ders alalım.Şeytan ya herro ya merro hesabı gözünü kararttı bir kere cehennemi göze aldı o umudu olsa bile.


    Zaten bu konu tamamen imtihanla alakalı bir durum.Allah cc şeytanın içindeki kibri asiliği kin duygusunu bilmiyormuydu biliyordu insanı yaratınca ona asi olup insanları saptırmak için elinden geleni yapacağını bilmiyor muydu biliyordu Hz.Adem'in şeytana uyucağını bilmiyor muydu biliyordu.İşte ondan sonra bildiğiniz üzere Hz.Adem yeryüzüne geldi ve imtihan başladı.Şimdi konu ne burda Allah cc yaptıklarından sorumlu tutulamaz ve niye böle yaptın oldu diyemezsin istese bizide yaratmazdı insanıda yaratmazdı şeytanıda yaratmazdı hiçbirşeyide yaratmayabilirdi.Peki niye bizi yarattı onu tanımamızı ( Sıfatlarıyla İsimleriyle) bu büyük güç kudreti görmemizi ona iman edip hakkıyla kul olmamızı emir ve yasaklarına uymamızı ve hakedersek Allah cc isterse cennete veya cehenneme gitmemiz için.İnsanada irade verdi Dünya'da yaşaması için zaman verdi nefsine mi uyacak şeytanamı uyacak yoksa mümin olup Allah cc emir ve yasaklarınamı uyacak diye.İster inkar et ister teslim olup Müslüman ol Allah cc zorlamıyor insanları bu konuda zorlasaydı herkes Müslüman olurdu şeytanda Müslüman olurdu o zaman sapla saman çerçöp nasıl ayrılacak nasıl mükafat veya azap Cennet Cehennem neye göre dolacak birde bu yandan düşünmek gerek.O yüzden Müslüman ve Müslüman olmak isteyen araştıran arkadaşlar bu konulara fazla takılmayın çünkü şeytan buralarda sağlam vesvese verir haşa Allah beni bu işe zorladı beni cehennem için yarattı benim suçum ne falan diye buralara dikkat edin düşman oldukça kurnaz bilgili ve sizi saptırmak için her türlü pis oyunu oynamaktan çekinmez



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi qaanx -- 23 Mart 2016; 7:23:04 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Mutlak iyi olan (Tanrı) karşısında Mutlak bir kötü olmadan (Şeytan) davetini anlamlı kılamaz.

    Aynı şekilde Ödül (Cennet) ve Ceza (Cehennem) kavramları olmasa, sınavın da bir anlamı olmazdı.

    Ancak ben şeytan'ın Allah'tan korktuğunu pek sanmıyorum. Bunun en bilindik sebebi ise, Kuran'da Şeytan'ın bir melek olarak yaratıldığı, Allah'ın meleklerden Adem'e secde etmesini istediğinde iblis hariç hepsinin secde etmesi ve o noktadan sonra kafir olarak ilan edilerek Şeytan olarak adlandırıldığını biliyoruz.

    Meleklerin, Allah'ın benliğinden kopan birer parça olabileceğini tasvir edecek olursak (ki bence gayet mantıklı) bu noktada Şeytan, Allah'ın kötü yanını yansıtıyor olabilir düşüncesine varıyorum.

    Sonuçta ortada mutlak iyi ve mutlak kötü mevcut ve Tanrı her ne kadar Şeytan'ı kendisi yarattığından dolayı onu kendisinden aşağıda görse de, ona değil, bana inanın diyerek Şeytan'ın, kendisinin karşıt tezi olduğunu ortaya koymuş olmuyor mu?

    İnanma ve itaat etme dışında hiçbir iradesi olmayan varlıkların (veya varlıklardan birinin) hangi iradeyle Tanrı'ya karşı geldiği ise büyük bir soru işareti.
    Her şeyi bilen Tanrının bunu ön görememiş olması da bir o kadar enteresan.

    Ben açıkçası bunun da, sistemdeki açıklardan biri olduğuna inanıyorum.




  • RuthlessRiu kullanıcısına yanıt
    İblis bir melek değil, cin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • HünkarBeğendi kullanıcısına yanıt
    İyi de robotları hayrına üretmiyoruz, onlara ihtiyacımız var. Yapay zekalı robotlar ucuz işgücü olarak insanların yerini alacak.

    Bir soru sormak istiyorum. Tanrı "her şey"i yaratabilir değil mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ishamael111

    İblis bir melek değil, cin.

    İblis'in secde etmeyi reddettikten sonra Şeytan adını aldığını, bundan öncesinde melek olduğunu, secde etmeyi reddetmesinden sonra Kuran'ın bazı yerlerinde şeytan, bazı yerlerinde ise cin olarak bahsedildiğini biliyorum.
    Öncesinde kendisi de melekti.
    Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.

    bu tarz ayetler mevcut araştırmanız durumunda bulursunuz. Öte yandan ''Ben ondan üstünüm. Onu çamurdan, beni ise ateşten yarattın'' demesi de bana enteresan gelmiştir. Melek olarak tanıtılan Şeytan'ın diğer meleklerden hariç olarak nurdan değil, ateşten yaratılması, bu sürece gelineceğinin biliniyor olması anlamına geliyor da olabilir.

    Bütün melekleri nurdan, şeytanı ateşten yarattıysan, ona biçilen rol aslında çoktan belirlenmiş demektir.




  • Ishamael111 I kullanıcısına yanıt
    Robot ornegini endustriyel anlamda dusunme bir bilimadaminin yeteneklerini sergileme buyuk bir eser yaratma istegi olarak ele al. Bu bilim adami ustun yapay zekali bir robot uretebilecek kadar bilgili ve yeteneklidir ve bunu gerceklestirmek ister ancak bunu gerceklestirmemesi onun bilgili ve yetenekli oldugu gercegini degistirmez. Yaraticiyi anlamaya calisirken bu gibi ornekler uzerinden gitmekte bir mahsur yoktur ancak eger inanmak istemiyorsaniz ne kadar iyi anlatirsak anlatalim bir faydasi olmayacaktir.

    Evet Allah (cc) isterse herseyi yoktan var edebilir, yaratabilir, hayal gucunun aldigi veya almadigi herseye gucu yeter.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: RuthlessRiu

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ishamael111

    İblis bir melek değil, cin.

    İblis'in secde etmeyi reddettikten sonra Şeytan adını aldığını, bundan öncesinde melek olduğunu, secde etmeyi reddetmesinden sonra Kuran'ın bazı yerlerinde şeytan, bazı yerlerinde ise cin olarak bahsedildiğini biliyorum.
    Öncesinde kendisi de melekti.
    Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.

    bu tarz ayetler mevcut araştırmanız durumunda bulursunuz. Öte yandan ''Ben ondan üstünüm. Onu çamurdan, beni ise ateşten yarattın'' demesi de bana enteresan gelmiştir. Melek olarak tanıtılan Şeytan'ın diğer meleklerden hariç olarak nurdan değil, ateşten yaratılması, bu sürece gelineceğinin biliniyor olması anlamına geliyor da olabilir.

    Bütün melekleri nurdan, şeytanı ateşten yarattıysan, ona biçilen rol aslında çoktan belirlenmiş demektir.

    Yapmayın hocam. Şeytanın melek olması Hristiyan inancı. Bu konu Kuranda net.

    "Hani meleklere:” Adem’e secde edin!” demiştik; İblis hariç hemen secde ettiler. (O) cinlerden idi de Rabbinin emrinden çıktı. Şimdi beni bırakıp da onu ve zürriyetini (kendinize) dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Zalimler için (bu) ne kötü bir değişmedir." (Kehf, 50)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HünkarBeğendi

    Robot ornegini endustriyel anlamda dusunme bir bilimadaminin yeteneklerini sergileme buyuk bir eser yaratma istegi olarak ele al. Bu bilim adami ustun yapay zekali bir robot uretebilecek kadar bilgili ve yeteneklidir ve bunu gerceklestirmek ister ancak bunu gerceklestirmemesi onun bilgili ve yetenekli oldugu gercegini degistirmez. Yaraticiyi anlamaya calisirken bu gibi ornekler uzerinden gitmekte bir mahsur yoktur ancak eger inanmak istemiyorsaniz ne kadar iyi anlatirsak anlatalim bir faydasi olmayacaktir.

    Evet Allah (cc) isterse herseyi yoktan var edebilir, yaratabilir, hayal gucunun aldigi veya almadigi herseye gucu yeter.

    Tanrı "her şey"i yaratabiliyorsa neden "her şey" yaratılmamış?

    Bu sizin mantığınıza göre sorulmuş bir soru. Yapabiliyorsa yapar dediğiniz için.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ishamael111


    quote:

    Orijinalden alıntı: RuthlessRiu

    quote:

    Orijinalden alıntı: Ishamael111

    İblis bir melek değil, cin.

    İblis'in secde etmeyi reddettikten sonra Şeytan adını aldığını, bundan öncesinde melek olduğunu, secde etmeyi reddetmesinden sonra Kuran'ın bazı yerlerinde şeytan, bazı yerlerinde ise cin olarak bahsedildiğini biliyorum.
    Öncesinde kendisi de melekti.
    Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.

    bu tarz ayetler mevcut araştırmanız durumunda bulursunuz. Öte yandan ''Ben ondan üstünüm. Onu çamurdan, beni ise ateşten yarattın'' demesi de bana enteresan gelmiştir. Melek olarak tanıtılan Şeytan'ın diğer meleklerden hariç olarak nurdan değil, ateşten yaratılması, bu sürece gelineceğinin biliniyor olması anlamına geliyor da olabilir.

    Bütün melekleri nurdan, şeytanı ateşten yarattıysan, ona biçilen rol aslında çoktan belirlenmiş demektir.

    Yapmayın hocam. Şeytanın melek olması Hristiyan inancı. Bu konu Kuranda net.

    "Hani meleklere:” Adem’e secde edin!” demiştik; İblis hariç hemen secde ettiler. (O) cinlerden idi de Rabbinin emrinden çıktı. Şimdi beni bırakıp da onu ve zürriyetini (kendinize) dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Zalimler için (bu) ne kötü bir değişmedir." (Kehf, 50)

    "Hani meleklere:” Adem’e secde edin!” demiştik.
    (O) cinlerden idi de Rabbinin emrinden çıktı.

    Tanrı huzuruna melekleri çağırmış, Adem'i karşılarına koymuş ve buna secde edeceksiniz demiş. Buraya kadar hemfikiriz.
    Bu noktada da ayrılıyoruz aynı şekilde.
    Ne yani? Allah, huzuruna çağırdığı meleklerin arasına cin karıştığının farkında değil mi?

    Melekleri ve Cinleri huzurumuza çağırdık ve Adem'e secde etmesini istedik. diye anlatılsa ayette bir problem yok ama kalın harflerle de yazdığım gibi, Şeytan'da meleklerle birlikte huzura çağırıldığına göre, Şeytan'da bir melek.

    Lanetlenip cin ilan edilmiş olabilir ancak bir melek olarak anlatılıyor.




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.