Şimdi Ara

Schopenhauer bu karamsarlıkla nasıl yaşamış?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
23
Cevap
2
Favori
1.029
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Birkaç kitabını okudum. Gerçekten çok karamsar. Nasıl yaşayabilmiş çok hayret ediyorum. İntiharı da yanlış buluyor, asıl yapılması gereken yaşam istencinin reddedilmesi sanırım ona göre.



  • yaşam istencinin kırılması denen bir safha var. bu esnada yaşam bulan şeyin siz olmadığını başka bir şey olduğunu anladığınız ölçüde mevcuda getirdiğiniz kişilik yaşaması istenen varlığa döner.

    yani yaşamak istiyorum diyen bir şey var ancak bu siz değilsiniz. bu şey her şart ve ortamda yaşam bulmak istiyor. bunun için her şeyi yapmaya razı gibi görünüyor.

    o halde bu şeyin yaşam istencini kırmak ve olası yaşam formunun mevcudiyeti varsa bu şeyin devamına karar verme gerekliliği mevcut.

    .......................


    bendeki bir kısım başka benliklerin ortadan kaldırılması ve tekilleşmem adına bu gerekli.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    yaşam istencinin kırılması denen bir safha var. bu esnada yaşam bulan şeyin siz olmadığını başka bir şey olduğunu anladığınız ölçüde mevcuda getirdiğiniz kişilik yaşaması istenen varlığa döner.

    yani yaşamak istiyorum diyen bir şey var ancak bu siz değilsiniz. bu şey her şart ve ortamda yaşam bulmak istiyor. bunun için her şeyi yapmaya razı gibi görünüyor.

    o halde bu şeyin yaşam istencini kırmak ve olası yaşam formunun mevcudiyeti varsa bu şeyin devamına karar verme gerekliliği mevcut.

    .......................


    bendeki bir kısım başka benliklerin ortadan kaldırılması ve tekilleşmem adına bu gerekli.
    "...olası yaşam formunun mevcudiyeti varsa bu şeyin devamına karar verme gerekliliği mevcut" bu kısmı anlayamıyorum. Yani neden intihar değil de yaşam istenci kırılması? Ölüm yaşam istencinin tam karşısında değil mi?




  • sen denen özne mevcutta var ancak karma şeklinde. ben-sen-o denen kişi birden fazla kişi ya da kişilerin özünden oluşmuş.

    bu kişiler sen denen bir varlığın mevcudiyetini ileri sürmüştü.

    bu varsayıma dayalı olarak ben denen öznenin ortaya çıkması olası yaşam formu olarak seni temsil etmekte.

    ............................

    intihar etmek için önce doğmak gerekiyor. doğum için bir bireye ihtiyacın var ve bu döngü yine eski döngünün devamı olduğu için intihar(türleşme) istenmez.

    (intiharı istenmeyen) türleşmemesi istenen şeyin yaşam istencinin kırılması ise yaşam denen kurgunun tanımı ile alakalıdır.

    türleşme, zira bu intihardır bu durum yani türleşme senin yaşam istencini kırar denmiş ve bu durum kafa karışıklığına neden olmuş.

    ...............................

    sen doğmadığın(türleşmediğin) sürece ölen bir şey var ise bu sen değilsindir. bu açıdan yaşam istenci kırılan şey de sen değilsin. üst soy olan baba ya da anne denen şeyden bahis açılmışa benziyor.

    intihar etme (türleşme) ve yaşama istencini kır (üst soyu devam ettirme, doğma) denmiş ise burada bahsedilen yaşam istenci ebeveyne yönelik olanıdır. onların yaşam istencidir.

    .................................

    buradaki sorun şu olabilir. ebeveyn denen şey egonun tamamıdır ve salt kendilerini türetmekte sana bir fırsat tanımamaktadır. yani sen doğmamış kardeşin olsa idin seni dünyaya getirmek için uğraşmayacaklardı. bu durumu anladığımız için üst soyun bu egoist tutumunu cezlandırma gereği ortaya çıkıyordu.

    sen türsel gelişime mani değilsin sen türselliği ego çerçevesinde yapan bir oluşuma karşı çıkıyorsun.

    ....................................

    evlenmezsin, evlilik dışı dost hayatı yaşarsın, evlenirsin çocuk yapmazsın, evlenip evlatlık alırsın vs. bu haller üst soyun yaşam istencine yönelik cevaplardır.

    .......................................

    türleşmedin(intihar etmedin) ve yaşam istencini kırdın. kimin? gizli özne onların şeklinde cevap bulur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    sen denen özne mevcutta var ancak karma şeklinde. ben-sen-o denen kişi birden fazla kişi ya da kişilerin özünden oluşmuş.

    bu kişiler sen denen bir varlığın mevcudiyetini ileri sürmüştü.

    bu varsayıma dayalı olarak ben denen öznenin ortaya çıkması olası yaşam formu olarak seni temsil etmekte.

    ............................

    intihar etmek için önce doğmak gerekiyor. doğum için bir bireye ihtiyacın var ve bu döngü yine eski döngünün devamı olduğu için intihar(türleşme) istenmez.

    (intiharı istenmeyen) türleşmemesi istenen şeyin yaşam istencinin kırılması ise yaşam denen kurgunun tanımı ile alakalıdır.

    türleşme, zira bu intihardır bu durum yani türleşme senin yaşam istencini kırar denmiş ve bu durum kafa karışıklığına neden olmuş.

    ...............................

    sen doğmadığın(türleşmediğin) sürece ölen bir şey var ise bu sen değilsindir. bu açıdan yaşam istenci kırılan şey de sen değilsin. üst soy olan baba ya da anne denen şeyden bahis açılmışa benziyor.

    intihar etme (türleşme) ve yaşama istencini kır (üst soyu devam ettirme, doğma) denmiş ise burada bahsedilen yaşam istenci ebeveyne yönelik olanıdır. onların yaşam istencidir.

    .................................

    buradaki sorun şu olabilir. ebeveyn denen şey egonun tamamıdır ve salt kendilerini türetmekte sana bir fırsat tanımamaktadır. yani sen doğmamış kardeşin olsa idin seni dünyaya getirmek için uğraşmayacaklardı. bu durumu anladığımız için üst soyun bu egoist tutumunu cezlandırma gereği ortaya çıkıyordu.

    sen türsel gelişime mani değilsin sen türselliği ego çerçevesinde yapan bir oluşuma karşı çıkıyorsun.

    ....................................

    evlenmezsin, evlilik dışı dost hayatı yaşarsın, evlenirsin çocuk yapmazsın, evlenip evlatlık alırsın vs. bu haller üst soyun yaşam istencine yönelik cevaplardır.

    .......................................

    türleşmedin(intihar etmedin) ve yaşam istencini kırdın. kimin? gizli özne onların şeklinde cevap bulur.
    Hocam karmaşık yazmışsın. Yani ben denen özne aslında olmadığı için hepimizin asli doğası yaşam istenci olduğu için mi intihar etmek yanlış Schopenhauer'a göre? Çünkü intihar edince bireyleşmiş oluyoruz?




  • kendimizi koruma altına almak adına üst soyu cezalandırma gerekliliği intiharı engelliyor. schopenhauer bana kalırsa yaşam istencini kırmak derken üst soydan bahsetmiş. intihar etme derken de sen denen özneden bahsetmiş olmalı.
  • Tabii ki acının güzelliği sayesinde.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-586DEFFE5

    Tabii ki acının güzelliği sayesinde.
    Ben de aynını düşünüyordum ama sürekli olunca öyle bir şey oluyor ki insan intiharın eşiğine geliyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mal İnsan

    "...olası yaşam formunun mevcudiyeti varsa bu şeyin devamına karar verme gerekliliği mevcut" bu kısmı anlayamıyorum. Yani neden intihar değil de yaşam istenci kırılması? Ölüm yaşam istencinin tam karşısında değil mi?

    Alıntıları Göster
    Basitçe anlatayım

    Biliyoruzki schopenhauerın merhamet etiğinde başkasına zarar vermek aslında şahsına zarar vermek olduğundan savaşmayı olumlamaz

    Çünkü arkadaşın söylediği gibi karmaya inanıyor

    Bunu tersine çevirelim zira

    Schopenhauerın epistemesi dahi iki yönlüdür

    Örneğin şahsına zararlı

    Bir çeşit hareket yaptın

    Bu acı diğerlerine geri döner

    Acı demek bundan kaçınmak istemektir

    Kısacası yaşam istencini arttıracaktır



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 10 Ağustos 2018; 19:9:4 >




  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Acısız bi intihar nasıl olurdu?

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mal İnsan

    Acısız bi intihar nasıl olurdu?
    İstersen acısız intihar et başkalarınca

    Kahramanlaştırılacaksın

    Çünkü henüz tadını almadığın acıyı bilmene imkan yok

    Zira

    Yaşam elması acıyla beraber gelir
  • eril bireyin dişil bireye ulaşırken araya aldığı eril evlat denen şeyi yok etmesi sureti ile acısız bir intihar yaşanabilirdi.

    erilin ve dişilin hayali olan erilleşme güdüsünde erille dişil arasına alınan eril evladın kullanım şekli onun yaratılması ve aynı zamanda yok edilmesi gerekliliğini de göz önüne serer.

    eril evlat kızgındır ve intiharı düşünürken yaşaması gerektiğini varsayar. ve üst soyun yaşam istenci uğruna yaptığı şeyi görerek kendisini ğaybe karıştırır.

    .............................

    totalde acısız bir ölümde kural bu benim oğlum değil derken aynı zamanda kızım olabilir ancak buna engel bir ilah var sözü olmalı.

    görüntüyü görebilse idiniz bu karmaşanın nedenini de çok net anlardınız.

    ..............................

    anlaşılamayan şey gördüğünüz şeyin anlatımının imkan dahilinde olmaması ise ne yapabilirsiniz ki?

    ...............................

    bence totalde çekilen acının güzelliği acının bir diğerine vasıl olma adına giydirildiği kıyafeti olmalı.

    ancak evlat denen ve özellikle eril evladın çektiği sıkıntı bakımından üst soya vereceği cevap oldukça ağır olacağa benzer.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 10 Ağustos 2018; 19:22:7 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-586DEFFE5

    Tabii ki acının güzelliği sayesinde.
    Hayır acı değil onun saf formu olan irade için böyle diyebiliriz

    Evet dil oyunu
  • Ölüm kötü bir şey değil ki. İntihar etmesi gerekseydi(o noktaya gelseydi) ederdi. Katlanabilme durumu da çok değişik kimisi kapı gıcırtısına ağlıyor kimisi ailesini kaybediyor göz yaşı yok. Ailesini kaybeden kişi belki düşüncelerinde 500 kez kaybetti onları o yüzden ağlamıyor. Çok fazla seçenek var ve acı konusunda insanların ne kadar dibe gideceği hakkında bir ölçüm yapamayız. Ben yazılarını okuyunca düşündüğüm tek şey acı onun melankolisi olmuş, gereksinimi değil. Dosto'nun epilepsisi gibi. Çoğu insan için acı zorunluluktur. Onlara acı vermezsen gerçeklik kavramları sapar ama Schopenhauer tat veriyor acıya artık zorunluluktan çıkıyor. Bu ayrımı yapabilmek çok önemli. Sırf bu yüzden kitapları ana dilinde okunmalıdır veya yayımcı doğru seçilmelidir.
  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Gözlerimi kapatıyorum ve ben uyuyacağım diyorum.
    Gözlerimi kapatıyorum ve ben uyumayacağım diyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-586DEFFE5

    Ölüm kötü bir şey değil ki. İntihar etmesi gerekseydi(o noktaya gelseydi) ederdi. Katlanabilme durumu da çok değişik kimisi kapı gıcırtısına ağlıyor kimisi ailesini kaybediyor göz yaşı yok. Ailesini kaybeden kişi belki düşüncelerinde 500 kez kaybetti onları o yüzden ağlamıyor. Çok fazla seçenek var ve acı konusunda insanların ne kadar dibe gideceği hakkında bir ölçüm yapamayız. Ben yazılarını okuyunca düşündüğüm tek şey acı onun melankolisi olmuş, gereksinimi değil. Dosto'nun epilepsisi gibi. Çoğu insan için acı zorunluluktur. Onlara acı vermezsen gerçeklik kavramları sapar ama Schopenhauer tat veriyor acıya artık zorunluluktan çıkıyor. Bu ayrımı yapabilmek çok önemli. Sırf bu yüzden kitapları ana dilinde okunmalıdır veya yayımcı doğru seçilmelidir.
    Yoğun düşünce kişiyi derinleştiriyor diye

    Zorunluluktan çıkılmıyor ki zira varolmak

    Zorunluluktur

    Özgür irade dahi

    Bir çeşit zorunluluktur




  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Evet doğru, düzeltmem gerekiyor. Birinci İhtimal olarak iç dünyasında öyle düşünüyor olabilir diyebiliriz. İkinci ihtimal olarak da zorunluluktan çıkarmasa bile en aşağı seviyeye çekmiş diyebiliriz ama kesinlikle normal insanlarla mukayese ettiğimizde büyük bir fark görüyoruz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-586DEFFE5 -- 10 Ağustos 2018; 22:30:26 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-586DEFFE5

    Evet doğru, düzeltmem gerekiyor. Birinci İhtimal olarak iç dünyasında öyle düşünüyor olabilir diyebiliriz. İkinci ihtimal olarak da zorunluluktan çıkarmasa bile en aşağı seviyeye çekmiş diyebiliriz ama kesinlikle normal insanlarla mukayese ettiğimizde büyük bir fark görüyoruz.
    Farklı ama ironik
  • Schopenhauer, 'yaşam istenci'nin olumsuzlanması, yadsınması gerektiğini söyler, evet. Ancak bundan intiharı veya ölümü anlamamak gerekir. İstencin olumsuzlanması veya yadsınması budistçe bir yaşam, sanatla iç içe münzevi bir yaşamla gerçekleşir.

    Ona göre yaşam; acı, istirap ve cansikintisi arasinda gider gelir. Bu olumsuzluktan kurtuluşa ermek intiharla olamaz. Çünkü intihar da iradenin bize bir oyunudur. Arthur'a göre bu, iradenin kendi gayelerini gerçekleştirebilmek icin insanı aldatarak intihara sevk etmesidir.

    İnsanın, acının ve ıstırabın baskısından ebediyen ancak budistçe ya da bir aziz gibi yaşayarak kurtulabilecegini ileri sürer Schopenhauer. Ama bu, gecici rahatlamaların, geçici kurtuluşların bir yolu olarak doğanın ve sanatın işlevine işaret eder. Böylece estetik, felsefenin ayrılmaz zorunlu parçasına dönüşürler. Her türlü çıkar düşüncesinden uzak halde sanat eserlerine derinlemesine nüfuz eden kişi, istencin onu içine ittiği kölelikten ve despotluktan kurtulur. Şunu da belirtmek gerekir: Bu olumsuzlama iradenin tamamen köteltilmesine değil, gecici olarak bir rahatlama sağlar. Haz ve meditasyon sona erdiğinde kör irade acımasız görevine devam eder.

    Kisacası Schopenhauer'un pesimizmi ölüme ve intihara olumlu bakan bir düşünce degildir. Sanatla ve budistçe bir olumsuzlama ile iradenin gecici olarak koreltilmesinin tavsiye edildigi bir dusuncedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Schwartzenius -- 12 Ağustos 2018; 13:1:1 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Schwartzenius

    Schopenhauer, 'yaşam istenci'nin olumsuzlanması, yadsınması gerektiğini söyler, evet. Ancak bundan intiharı veya ölümü anlamamak gerekir. İstencin olumsuzlanması veya yadsınması budistçe bir yaşam, sanatla iç içe münzevi bir yaşamla gerçekleşir.

    Ona göre yaşam; acı, istirap ve cansikintisi arasinda gider gelir. Bu olumsuzluktan kurtuluşa ermek intiharla olamaz. Çünkü intihar da iradenin bize bir oyunudur. Arthur'a göre bu, iradenin kendi gayelerini gerçekleştirebilmek icin insanı aldatarak intihara sevk etmesidir.

    İnsanın, acının ve ıstırabın baskısından ebediyen ancak budistçe ya da bir aziz gibi yaşayarak kurtulabilecegini ileri sürer Schopenhauer. Ama bu, gecici rahatlamaların, geçici kurtuluşların bir yolu olarak doğanın ve sanatın işlevine işaret eder. Böylece estetik, felsefenin ayrılmaz zorunlu parçasına dönüşürler. Her türlü çıkar düşüncesinden uzak halde sanat eserlerine derinlemesine nüfuz eden kişi, istencin onu içine ittiği kölelikten ve despotluktan kurtulur. Şunu da belirtmek gerekir: Bu olumsuzlama iradenin tamamen köteltilmesine değil, gecici olarak bir rahatlama sağlar. Haz ve meditasyon sona erdiğinde kör irade acımasız görevine devam eder.

    Kisacası Schopenhauer'un pesimizmi ölüme ve intihara olumlu bakan bir düşünce degildir. Sanatla ve budistçe bir olumsuzlama ile iradenin gecici olarak koreltilmesinin tavsiye edildigi bir dusuncedir.
    En güzel cevap. Teşekkürler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.