Biraz kendimden bahsedeyim, 230k'dan mezuna kaldım, Hacettepe Bilgisayar Mühendisliği istiyorum. Hacettepeyi öyle böyle değil, inanılmaz istiyorum ve bunun için 10-12 saatleri rahatlıkla görebilecek potansiyelim var/zaten görüyorum. Kafayı programlarla bozmuş birisiyim ve 12. sınıfımın büyük bir kısmını : "Hayır, böyle olmadı. Sadece yapacaklarımı yazmasam da saatlere de mi bölsem daha iyi? Yok yok, saatlere bölünce saatini kaçırdığımda değişik triplere giriyorum. Gerek yok. Belki saatlere bölüp çok yüklenmezsem uygulayabilirim?" tarzında, asla bitmek bilmeyen bir tartışma içerisindeydim kendimle. Bir yandan da verimli bulmadığım okulumun ödev dayatmasıyla mücadele veriyordum. Neden böyle oldu? Bana kalırsa bunun en büyük sebebi konulardan bile öte çalışmayı bilmememdeydi. 9-10-11. sınıflarım tamamen "sınavdan sınava çalış, olan olur." şeklinde olduğu için kendimle tanışamamıştım bile. Neyi nasıl yapmak istediğimi bilmiyordum ve bunu öğrenmeye çalıştıkça hiç bende var olmasını istemeyeceğim bir özelliğim de ortaya çıkıyordu: "Mükemmeliyetçilik" Geometri temelimin olmaması. 10 geometri sorusunda 3 tane işaretleyince seviniyordum. Alıp 1 tane doğru düzgün soru bankası çözmemiştim. Sonuna kadar hak ettim. TYT'ye haddinden fazla zaman ayırıp AYT gerçeğini unutmak. TYT çalışırken yaptığım, epey geç fark ettiğim, çok net bir hata vardı. Mesela biyolojide bir konuyu çalıştım, notunu aldım. Testin başına oturuyorum sonrasında, çözüyorum 1,2,3,4 diye gidiyor. 5. soruya gelince bu neymiş lan? Dediğim bir soru çıktı bile. 5. soru, bilgiden çıkartılan bir yorum sorusu. Hemen açıyorum bütün fasiküllerimi, notlarımı. Böyle bir bilgiye denk gelmiş miyim bakıyorum. Hayır, gelmemişim. Neyse diyorum, video çözümden bakarım hele şu testi bi' bitireyim. Hop, 8. soruda yine aynı şekilde bir soru. Az önce saydıklarımı tekrar yaşıyorum. 11 ve 12. soruda da böyle olunca aklımdan geçenler gayet tahmin edilebilir olsa gerek. "Eeeeh, her testte 4 soruya bakacaksam neye çalıştım ben?" ve böylelikle en başa dönüyorum ben en iyisi konu çalışayım diyerek. Bu şekilde böyle bir döngü oluyor. 3 farklı tyt soru bankam olduğunu varsayalım. Hepsinde konu çalışıp 1 test çöze çöze ilk üniteyi bitirmişim. Oysaki devam etsem teste zaten bir süre sonra soruların aynılaştığını göreceğim ama yok, nerede bende o kafa. 3 kat fazla zaman harcayıp 3 kat az verim aldığım bir çalışmaya dönüşüyordu. Durum bu olunca geriye dönüp çözdüğüm soru sayısına bakınca gerçekten de az soru tarzı gördüğümün bilincine varıyordum. Bu şekilde yaparak hem TYT'yi ciddi anlamda yavaş hallediyordum hem de AYT'nin kuyusunu kazıyordum. Yanlışlara geri dönmemek. Her seferinde kaçıyordum, geometri gibiydi. Geri dönmeyi zamanımı boşa harcamaymış gibi düşünüyordum. Bir şeyler öğrensem bile anlamam için çok çaba sarf edecekmişim hissi vardı. Onun yerine sonraki soruya geçip onu da yapamayıp kitabı kapatmayı tercih ediyordum:) Bu hatam ise sanırım aralarındaki en nadir olanı olacak. Grafik tablet hastalığı. Bütün çalışmalarım bilgisayar üstündendi. Olan kitapları bile pdf üzerinden çözüyordum, pdf'ini bulamadıklarımı ise fotoğrafını scanner uygulamalarıyla çekip o gün çalışacağım kısmını drive'a atıyordum. "Bunda nasıl bir sorun olabilir ki?" diyebilirsiniz. Bunun cevabı da size saçma gelebilir: Başarı hissinin olmaması. Evet, ben belki de pdf üzerinden de kaynak bitiriyordum ama bu sene kaynakların sayfalarını 50'şer 50'şer atlaya atlaya kaldığım yere gelmeye benzemiyordu. Başka bir sıkıntısı da dersten kopmam bir alt+tab'a bakıyordu. Kopmamak için discordu, redditi her an kapalı tutsam bile sadece ders için açtığım youtube hesabımda gördüğüm ilgi çekici bir yks içeriği bile 1-2 alt+tab sonrasında kararı youtube'a yönelik vermemle bütün odağıma baltayı indiriyordum. Bu sene neleri farklı yapıyorum? Yukarıda yazdıklarımın hepsini minimuma indirdim. Eleyerek gidecek olursak: 12. sınıfta neyi nasıl yapmak istediğimi epey bir öğrenmiştim. Mükemmeliyetçilik artık bir sorun değildi. Geometriyi kafaya takmıştım, neredeyse tyt matematik kadar ağırlığı verdiğim bir ders oldu. Soru çözüm uygulamalarını son derecede aktif kullanmaya başladım. Günlük soru sayıları 300'ün altına düşmüyor. (önemli olmadığını biliyorum, geçen sene maksimum 180 görüyordum. ufak bir karşılaştırma) Ekstra olarak da bütün yanlışlarımı/aklıma takılan soruları/ben bunu unuturum sorularını kendime test şeklinde hazırlayıp her ay sonu toplamda 4 dersten(mat+fkb) çözmeye başladım. Hem tekrar oluyor hem de bizzat yapamadığım sorular. Grafik tableti de komple bıraktım. Anlamadığım bir kısım olursa fasikül pdflerini bulup konuyu anlayana kadar sorusunu çözüyorum sadece. Konuyu açma sebebim, düşünceleriniz önemli. Eminim bu yazıyı okuyanlar arasında bu süreçten çoktan geçmiş olanlar vardır. Benim hakkımda az çok bilgi sahibi oldunuz. "Ne ihtimal veriyorsunuz kazanmama?" gibi saçma ötesi bir soru sormayacağım. Tavsiyelerinize ve yapıcı eleştirilerinize açığım. Ben bunları neden yazdım? Başlangıçta sadece fikir almak için yazıyordum. Sonrasında kendimi daha detaylandırma isteğiyle birlikte ister istemez uzun bir yazı oldu. Kısaltmayı düşündüm ama belki de başkaları da benim yaşadığım şeyleri yaşıyor diye düşünüp vazgeçtim. Umarım birileri kendini bağdaştırabilmiştir ve farklı bir bakış açısı kazanmıştır. Birtakım notlar Arkadaşlar, toksik yorumlarınızı kendinize saklayın. "230k'dan 5k'lık üniversite mi? AÖSDFŞPLAMKF" tarzı şeyleri çok duydum. Beni artık etkilemiyor ama onları tek ben görmüyorum. Türkçe ve tyt fen kısmım oldukça iyi diyebilirim. Matematik de günden güne iyileşiyor. Sosyal için apotemi sosyal bilimler konu anlatımını almayı düşünüyorum. 8 ay sonra çözdüğüm kaynakları paylaşmak ve yaşadığım süreci anlatmak umuduyla. Okuduğunuz için teşekkürler. |
Bildirim