Malum Ankara’da 2 gündür aralıksız kar yağıyor,dün akşam trafik tamamen durmuştu, Yollarda yüzlercede araba kaldı ve insanlar arabalarını yolun kenarlarına park ederek evlerine yürümeye çalışıyorlardı. Yokuşun olmadığı düz yollarda pati çeken, teker çeviren, yolda kalan, yan yan giden sosyetik SUV’ları (yol boyunca aklımda kalanlar Q7, Range Rover, ix35, Tiguan, Santa Fe) görünce hem garipsedim hem de şaşırdım. 4 çekerler böyle hava koşulları için yapılmıyor mu, bu havalarda yolda kalacaksa bu arabaların forsu nerde ? (Tabi ki lastiklerin durumunu bilemiyorum, beki kabaktır ya da yaz lastikleridir.) Neyse konumuza dönelim. Ben akşam 9 gibi yürüyerek Dikmen’e çıkıyorum(Dikmen’i bilenler bilir, “Ankara’nın Dikmeni, bir daha çıkarsam ... beni”) hanım ve çocuk orda mahsur kalmış, onlara ulaşmaya çalışıyorum. Dikmen’e herhangi bir otomobil, minibüs, otobüsün çıkabileceğini düşünmek bile absürd geliyor. Bir iki apaçi ya da gözü kara denemiş ama onlar da arabalarını ya kaldırımlara vurarak durmuşlar ya da şans eseri efendice geri gelebilmişler. Bu nedenle herkes arabalarını bırakıp gruplar halinde yukarı doğru yürüyor. Uzattım galiba, konuya dönüyorum. Biz yavaş yavaş yürürken birden arkamızdan bir ışık süzmesi belirdi, ben önce belediyenin yol temizleme makinelerinden biri sandım, ama değilmiş, LAND CRUISER PRADO imiş. Koyu renkti ama karanlıkta siyah mı, lacivert mi anlayamadım. Araç sakin sakin yanımdan geçti ve 4-5 metre ilerimde durdu. Biri camdan kafasını uzatarak arabaya binebileceğimi söyledi. Hemen koşarak arkaya koltuğa kuruldum, soğuktan ellerimi hissetmiyordum bile. LC’nin sahibi benden önce 3 kişi daha almış. Sonra 100-150 metre ilerde yolcu sayısını 5’e çıkardı. Araba o fırtınada ve yokuşta sanki bahar günü düz yolda ilerliyormuş gibi gidiyordu. Birkaç defa dur kalk yaptık, inanın sadece bir kez ön teker hafifçe patinaj yaptı. Bunun dışında sakin sakin, hiç korkutmadan yokuşu çıktık.Yoldaki insanlar hayretler içinde bizi izliyordu, arabada yer olsa daha da insan toplayacaktı araç sahibi Tabi yol boyunca adama iltifatlar ettik, nezaketinden ve arabasının benzersizliğinden dolayı. Adam (ismini sormayı akıl edemedim kusuruma bakması) arabasını övünce pek bi keyiflendi, “bunu aldığımda arkadaşlar “bu kadar para verilir mi Toyota’ya” demişlerdi, şimdi hepsi yol kenarlarında kurtarıcı bekliyor.” dedi. 2006 modelmiş, Özellikle hafta sonları ava gidiyormuş LC ile, “bir kez bile yolda bırakmadı” dedi. Araç sahibinin beyefendiliği ve biraz da bizim de iltifatlarımızın sonucunda, adam yolunu da uzatarak nerdeyse servis gibi bizi evlerimizin olduğu sokakların başına kadar bıraktı. Sonuç: bir kez daha Toyota’nın ne kadar mükemmel bir araç yaptığına şahit oldum. Pahalı filan ama verilen parayı sonuna kadar hak eden bir SUV. Ayrıca, 06 plakalı koyu renk LC Prado'nun sahibine de buradan kocaman teşekkürler.  
|