Şimdi Ara

Köpek Besleyenler/Besleyecekler/Beslemişler (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
58
Cevap
1
Favori
10.956
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Ben 16 yaşında köpek almıştım. Adına tommy koydum. Pembe burunlu, bembeyaz, uzun tüylü küçücük birşey. Şu an hala besliyorum. Sana beslememen, beslemen ve ırk tercihi hakkında önerilerde bulunacağım. Önce kendimi hikayemi anlatayım. Zamanında annemle babama çok yalvardım. Şirin yavru köpekler gösterdim böyle olacak dedim. Biraz ısındılar. Köpekten korkan görünce yolunu değiştiren kadın izin vermişti köpek almam için. Daha sonra 1 numara beyaz terrier gördüm ve aldım ama bu kadar mı şirin olur. Diğer köpeklere bakıyorum benimkinin yanından bile geçemez o kadar güzel bir köpek. Petshoptan almıştım. Ertesi gün hasta oldu. Ailedeki herkes perişan tabi herkesin gözü doldu. Hemen veterinere götürdüm. Bir sürü ilaç, aşı yapıldı, serum bağlandı. Hayvan ha gitti ha gidecek derken hep yanında durdum ilgilendim ve iyileşti. Başlarda çok iyi baktım. Parfüm, Şampuan, Tarak, Leopar desenli yatak, binbir çeşit ödül maması, vitaminli özel kuru mamalar, tasmalar, çelik mama kapları, bir sürü peluş oyuncağı, topu vs vs bir sürü şey aldım. Her gün günde 1 kere gezdiriyordum. Tatile bile beraber gittim ve hala da onunla gidiyorum. Beraber yüzüyoruz, yürüyoruz. Daha sonra kalça çıkığı denen bir illet hastalığa yakalandı. Yürüyememeye başladı 2-3 adım atıp oturuyordu. Ameliyattı vs derken 3 tane ameliyat geçirdi. Bu bana çok pahalıya mal oldu orta gelirli bir aileyiz ve babamda sevdiği için ödemek zorunda kaldı. 2 yılda toplam harcadığım gıda, eşya harcamaları 700 lira tabi birde küçük ırk bu sen büyük ırk alacaksın her ay mama parasını düşün 700'ün 2-3 katı olur 2 senede üstelik kalça çıkığına da çok yatkın bir ırk bu Golden Retriever... Toplam aşı masrafları 500 desek 1500 de ameliyat ücreti 700 lirada köpeğin kendisi 3400 lira 2 yılda tükettiği para... O köpek hiç mi hasta olmayacak? Bunları düşünmen gerek. Daha sonra Karn-ı Bahar'ın dediği gibi yorgun argın geliyorsun, bıkıyorsun, moralin bozuk oluyor gezdiremiyorsun. Hele bir de sınav haftasıysa o köpek kim bilir kaç gün dışarı çıkamıyor, çıksa da ihtiyaçları için çıkıyor, koşup, oynayamıyor. 5 gündür dışarı çıkartamadım Tommy'i eskiden hergün 3 kez çıkarmama rağmen... Eğer tatilde de otele falan gidiyorsanız sakın alma zaten hevesini almış oluyorsun 1-2 sene sonra... Sana tercihim sokak köpeği besle. Yaşadığın yerde vardır git besle seni sahibi algılar, onu seversin... Ha illaki kararlıysan geçmişte beslediğin köpeği de pek iyi besleyememişsin.

    Köpek besleyeceksen:

    1. En az 20 saat senin yanında olmalı yok çatı katı, yok kafes vs bunlar çok cani şeyler. Onu yan odada bile tutamazsın her an yanında olacak.
    2. Yatağında değil ama yakınında uyuyacak. Onu karton kutuda uyutmayı düşünmüyorsun herhalde güzel birde yatak yapıp yatağının yanına koyarsın.
    3. Hiç bir maddi ihtiyacını ertelememelisin neye ihtiyacı varsa anında karşılamalısın.
    4. Yeterli sevgiyi, şefkati ve ilgiyi göstermelisin.
    5. Yemesine dikkat etmelisin. Her gün koşmalı ve düzenli beslenmeli
    6. Köpeğe karşı bir aileye sahipsen kesinlikle Golden almamalısın. Daha ilk tüy dökmesini görünce şoka girebilirler ve anında gönderirler. Saç gibi tüy döküyor goldenlar bu yüzden kısa tüylü hayvanlara bakmalısın.

    Sen çatı katında besleyeceğim, annemin haberi olmayacak dediğine göre sana izin vermediler ve gizlice alıp beslemek istiyorsun. Bunu sakın yapma hem hayvana hem ailene eziyet! İlla köpek almak zorunda değilsin kedi kesinlikle daha iyi benim şimdiki aklım olsa köpek yerine kedi alırdım. Hem temiz hayvanlar hemde ne dertleri ne tasaları var. 16 yaşında bende senin gibiydim. Herkes karşı çıkıyordu ben bakarım kendime güvenirim diyordum. Hevesini alınca anlıyor insan biraz büyük sözü dinle biliyorlarda konuşuyorlar. Sen hevesini alacaksın diye köpeğe eziyet etme



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sistemin Kurbanlarıyız -- 28 Mayıs 2011; 3:21:53 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sistemin Kurbanlarıyız

    Ben 16 yaşında köpek almıştım. Adına tommy koydum. Pembe burunlu, bembeyaz, uzun tüylü küçücük birşey. Şu an hala besliyorum. Sana beslememen, beslemen ve ırk tercihi hakkında önerilerde bulunacağım. Önce kendimi hikayemi anlatayım. Zamanında annemle babama çok yalvardım. Şirin yavru köpekler gösterdim böyle olacak dedim. Biraz ısındılar. Köpekten korkan görünce yolunu değiştiren kadın izin vermişti köpek almam için. Daha sonra 1 numara beyaz terrier gördüm ve aldım ama bu kadar mı şirin olur. Diğer köpeklere bakıyorum benimkinin yanından bile geçemez o kadar güzel bir köpek. Petshoptan almıştım. Ertesi gün hasta oldu. Ailedeki herkes perişan tabi herkesin gözü doldu. Hemen veterinere götürdüm. Bir sürü ilaç, aşı yapıldı, serum bağlandı. Hayvan ha gitti ha gidecek derken hep yanında durdum ilgilendim ve iyileşti. Başlarda çok iyi baktım. Parfüm, Şampuan, Tarak, Leopar desenli yatak, binbir çeşit ödül maması, vitaminli özel kuru mamalar, tasmalar, çelik mama kapları, bir sürü peluş oyuncağı, topu vs vs bir sürü şey aldım. Her gün günde 1 kere gezdiriyordum. Tatile bile beraber gittim ve hala da onunla gidiyorum. Beraber yüzüyoruz, yürüyoruz. Daha sonra kalça çıkığı denen bir illet hastalığa yakalandı. Yürüyememeye başladı 2-3 adım atıp oturuyordu. Ameliyattı vs derken 3 tane ameliyat geçirdi. Bu bana çok pahalıya mal oldu orta gelirli bir aileyiz ve babamda sevdiği için ödemek zorunda kaldı. 2 yılda toplam harcadığım gıda, eşya harcamaları 700 lira tabi birde küçük ırk bu sen büyük ırk alacaksın her ay mama parasını düşün 700'ün 2-3 katı olur 2 senede üstelik kalça çıkığına da çok yatkın bir ırk bu Golden Retriever... Toplam aşı masrafları 500 desek 1500 de ameliyat ücreti 700 lirada köpeğin kendisi 3400 lira 2 yılda tükettiği para... O köpek hiç mi hasta olmayacak? Bunları düşünmen gerek. Daha sonra Karn-ı Bahar'ın dediği gibi yorgun argın geliyorsun, bıkıyorsun, moralin bozuk oluyor gezdiremiyorsun. Hele bir de sınav haftasıysa o köpek kim bilir kaç gün dışarı çıkamıyor, çıksa da ihtiyaçları için çıkıyor, koşup, oynayamıyor. 5 gündür dışarı çıkartamadım Tommy'i eskiden hergün 3 kez çıkarmama rağmen... Eğer tatilde de otele falan gidiyorsanız sakın alma zaten hevesini almış oluyorsun 1-2 sene sonra... Sana tercihim sokak köpeği besle. Yaşadığın yerde vardır git besle seni sahibi algılar, onu seversin... Ha illaki kararlıysan geçmişte beslediğin köpeği de pek iyi besleyememişsin.

    Köpek besleyeceksen:

    1. En az 20 saat senin yanında olmalı yok çatı katı, yok kafes vs bunlar çok cani şeyler. Onu yan odada bile tutamazsın her an yanında olacak.
    2. Yatağında değil ama yakınında uyuyacak. Onu karton kutuda uyutmayı düşünmüyorsun herhalde güzel birde yatak yapıp yatağının yanına koyarsın.
    3. Hiç bir maddi ihtiyacını ertelememelisin neye ihtiyacı varsa anında karşılamalısın.
    4. Yeterli sevgiyi, şefkati ve ilgiyi göstermelisin.
    5. Yemesine dikkat etmelisin. Her gün koşmalı ve düzenli beslenmeli
    6. Köpeğe karşı bir aileye sahipsen kesinlikle Golden almamalısın. Daha ilk tüy dökmesini görünce şoka girebilirler ve anında gönderirler. Saç gibi tüy döküyor goldenlar bu yüzden kısa tüylü hayvanlara bakmalısın.

    Sen çatı katında besleyeceğim, annemin haberi olmayacak dediğine göre sana izin vermediler ve gizlice alıp beslemek istiyorsun. Bunu sakın yapma hem hayvana hem ailene eziyet!
    kime anlatıyorsun ?
    Adam tüy sorununu bile geçmiş baksana gel al desen şimdi yola çıkacak köpeği almaya.Çocukluk...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sistemin Kurbanlarıyız

    Ben 16 yaşında köpek almıştım. Adına tommy koydum. Pembe burunlu, bembeyaz, uzun tüylü küçücük birşey. Şu an hala besliyorum. Sana beslememen, beslemen ve ırk tercihi hakkında önerilerde bulunacağım. Önce kendimi hikayemi anlatayım. Zamanında annemle babama çok yalvardım. Şirin yavru köpekler gösterdim böyle olacak dedim. Biraz ısındılar. Köpekten korkan görünce yolunu değiştiren kadın izin vermişti köpek almam için. Daha sonra 1 numara beyaz terrier gördüm ve aldım ama bu kadar mı şirin olur. Diğer köpeklere bakıyorum benimkinin yanından bile geçemez o kadar güzel bir köpek. Petshoptan almıştım. Ertesi gün hasta oldu. Ailedeki herkes perişan tabi herkesin gözü doldu. Hemen veterinere götürdüm. Bir sürü ilaç, aşı yapıldı, serum bağlandı. Hayvan ha gitti ha gidecek derken hep yanında durdum ilgilendim ve iyileşti. Başlarda çok iyi baktım. Parfüm, Şampuan, Tarak, Leopar desenli yatak, binbir çeşit ödül maması, vitaminli özel kuru mamalar, tasmalar, çelik mama kapları, bir sürü peluş oyuncağı, topu vs vs bir sürü şey aldım. Her gün günde 1 kere gezdiriyordum. Tatile bile beraber gittim ve hala da onunla gidiyorum. Beraber yüzüyoruz, yürüyoruz. Daha sonra kalça çıkığı denen bir illet hastalığa yakalandı. Yürüyememeye başladı 2-3 adım atıp oturuyordu. Ameliyattı vs derken 3 tane ameliyat geçirdi. Bu bana çok pahalıya mal oldu orta gelirli bir aileyiz ve babamda sevdiği için ödemek zorunda kaldı. 2 yılda toplam harcadığım gıda, eşya harcamaları 700 lira tabi birde küçük ırk bu sen büyük ırk alacaksın her ay mama parasını düşün 700'ün 2-3 katı olur 2 senede üstelik kalça çıkığına da çok yatkın bir ırk bu Golden Retriever... Toplam aşı masrafları 500 desek 1500 de ameliyat ücreti 700 lirada köpeğin kendisi 3400 lira 2 yılda tükettiği para... O köpek hiç mi hasta olmayacak? Bunları düşünmen gerek. Daha sonra Karn-ı Bahar'ın dediği gibi yorgun argın geliyorsun, bıkıyorsun, moralin bozuk oluyor gezdiremiyorsun. Hele bir de sınav haftasıysa o köpek kim bilir kaç gün dışarı çıkamıyor, çıksa da ihtiyaçları için çıkıyor, koşup, oynayamıyor. 5 gündür dışarı çıkartamadım Tommy'i eskiden hergün 3 kez çıkarmama rağmen... Eğer tatilde de otele falan gidiyorsanız sakın alma zaten hevesini almış oluyorsun 1-2 sene sonra... Sana tercihim sokak köpeği besle. Yaşadığın yerde vardır git besle seni sahibi algılar, onu seversin... Ha illaki kararlıysan geçmişte beslediğin köpeği de pek iyi besleyememişsin.

    Köpek besleyeceksen:

    1. En az 20 saat senin yanında olmalı yok çatı katı, yok kafes vs bunlar çok cani şeyler. Onu yan odada bile tutamazsın her an yanında olacak.
    2. Yatağında değil ama yakınında uyuyacak. Onu karton kutuda uyutmayı düşünmüyorsun herhalde güzel birde yatak yapıp yatağının yanına koyarsın.
    3. Hiç bir maddi ihtiyacını ertelememelisin neye ihtiyacı varsa anında karşılamalısın.
    4. Yeterli sevgiyi, şefkati ve ilgiyi göstermelisin.
    5. Yemesine dikkat etmelisin. Her gün koşmalı ve düzenli beslenmeli
    6. Köpeğe karşı bir aileye sahipsen kesinlikle Golden almamalısın. Daha ilk tüy dökmesini görünce şoka girebilirler ve anında gönderirler. Saç gibi tüy döküyor goldenlar bu yüzden kısa tüylü hayvanlara bakmalısın.

    Sen çatı katında besleyeceğim, annemin haberi olmayacak dediğine göre sana izin vermediler ve gizlice alıp beslemek istiyorsun. Bunu sakın yapma hem hayvana hem ailene eziyet! İlla köpek almak zorunda değilsin kedi kesinlikle daha iyi benim şimdiki aklım olsa köpek yerine kedi alırdım. Hem temiz hayvanlar hemde ne dertleri ne tasaları var. 16 yaşında bende senin gibiydim. Herkes karşı çıkıyordu ben bakarım kendime güvenirim diyordum. Hevesini alınca anlıyor insan biraz büyük sözü dinle biliyorlarda konuşuyorlar. Sen hevesini alacaksın diye köpeğe eziyet etme


    Yanlış okumuşsunuz öyle bir şey yok evde beslemek için alacaktım fakat üniversite olayı sınav olayı filan derken biraz erteleyeceğim bu gidişle.




  • Çocukken hepimiz öyleydik ama ben 16 yaşında aldım aynı bu arkadaş gibiydim. Şimdi daha iyi anlıyorum niye almama karşı çıktıklarını ama şunu söyleyeyim. Ben çok araştırdım ve çok bilinçliydim. Köpeğe en iyi şekilde baktım. Daha köpeğin tuvalet eğitimini araştırmamışsın bize "tuvaletini nereye yapacağını bilir mi?" diye soruyorsun. Arkadaş cevabı vermiş zaten köpekler fabrikadan tuvalet eğitimli çıkmıyor

    Edit: En doğru kararı vermişsin üniversiteyi kazan kendi evine çık istediğini yap. Hem daha rahat olur senin için köpek ama şimdi kedi de alabilirsin dediğim gibi hem komik oluyorlar hem zeki hem de temiz. Bu arada ben köpekten önce papağan beslemiştim gerçekten daha güzel oluyorlar. Evcil papağan gibisi yok.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sistemin Kurbanlarıyız -- 28 Mayıs 2011; 3:27:11 >




  • 2 sene besledim msjim bulunsun cevaplarim sorularini gelince
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sistemin Kurbanlarıyız

    Çocukken hepimiz öyleydik ama ben 16 yaşında aldım aynı bu arkadaş gibiydim. Şimdi daha iyi anlıyorum niye almama karşı çıktıklarını ama şunu söyleyeyim. Ben çok araştırdım ve çok bilinçliydim. Köpeğe en iyi şekilde baktım. Daha köpeğin tuvalet eğitimini araştırmamışsın bize "tuvaletini nereye yapacağını bilir mi?" diye soruyorsun. Arkadaş cevabı vermiş zaten köpekler fabrikadan tuvalet eğitimli çıkmıyor

    Edit: En doğru kararı vermişsin üniversiteyi kazan kendi evine çık istediğini yap. Hem daha rahat olur senin için köpek ama şimdi kedi de alabilirsin dediğim gibi hem komik oluyorlar hem zeki hem de temiz. Bu arada ben köpekten önce papağan beslemiştim gerçekten daha güzel oluyorlar. Evcil papağan gibisi yok.

    yahu siz cidden hiç okumuyorsunuz galiba ya da ben anlatamıyorum.Ben tuvalet eğitimi vermek ile ilgili soru sormuştum.Ama önemsiz artık, öğreneceğimi öğrendim.




  • konunun başlığını köpek beslemeyen gelmesin yapsaydın daha iyidi
  • yanlış anlama ama bende 16 yaşındayım dayımın Alibeyköy'de çobançesmede bi tanıdığı vardı hayvan barınağında beraber gittik dayımla.Hatta benim annem,babam,abilerim bile izin veriyordu köpek beslememe evde.Neyse işte barınağın müdürü dayımın yakın arkadaşıydı.beni barınakta bayağı gezdirdi sohbet ettik bayağı.neyse enson beni bi köpeğin yanında durdurdu.uzun uzun anlattı.hastalığını,tüy dökmesini,sürekli yanında olmam gerektiğini,ihtiyaçlarına olabildiğince çabuk cevap vermemi,hergün gezdirmemi.......... o kadar çok şey anlattıki.bana enson ileriki yaşlarda hayatını ve evini düzene soktuğum zaman almamın daha iyi olacağını söyledi ve sonra kafesi açtı istersen köpeği al götür besle,istersen alma dedi.ben almadım köpeği.aslında köpeğin ihtiyaçlarını karşılamak,tüy dökmesi... benim için zor olmicaktı ama köpeğe yapıcağım eziyet için almadım.yani sonuçta tüm hayatını köpekle geçireceksin.köpek sana herşeyiymiş gibi bağlanıcak.o senin yanına geldği zaman ilgilenmezsen küsücek veya bi misafir geldiği zaman hatta bırak misafiri annenden,babandan,kardeşlerinden kıskanıcak seni.daha sonradan bıkıp köpeği dışarıda atabilirsin.bunları iyice düsünmen lazım.ayrıca kendini köpeğin yerine koy ve hayal et... diceklerim bunlar iyi düşün...




  • Köpek bakmak çok büyük sorumluluk gerçekten. Öyle herkesin yapabileceği bir şey değil. Babamın deyimiyle yeri geldiğinde çocuk sahibi olmaktan bile daha fazla zaman ve sabır istiyor. Ki gerçekten öyle. Bizim golden alınırken de özellikle abim ve kardeşim çok büyük konuşuyorlardı. Her gün gezdireceklerdi de ihtiyaçlarını gidereceklerdi de bilmem ne. Peki ne oldu ? İlk 2 aylık canım cicim aylarından sonra ikisi de ortadan kayboldu. Arasıra inip okşayıp sevmekten başka hiçbir şey yapmaz hale geldiler. Bütün yük çoğunlukla bana ve babama kaldı. (Ki ben bu durumdan şikayetçi değilim) Yani bu olay "ben böyle hayvanseverim, şöyle hayvanseverim" demekle olmuyor. Köpeği aldıktan sonraki ağır sorumlulukla yüzleştikten sonra bir anda kelime anlamıyla sadece hayvan "sever" olup çıkıyorsunuz. Sorumluluğunu almak ise bambaşka bir mesele. Bu da öyle önceden kestirebileceğiniz bir şey değil. Hem maddi, ham manevi olarak adamı çok yoruyor. Örneğin benim her ay aldığım 240 TL'lik öğrenci kredisinin büyük kısmı köpeğe gidiyor. Her sabah saat 5 te kalkıp yürüyüşe çıkmak zorunda kalıyorum. (Akşam da keza aynı şekilde) Uyku düzenim alt üst oldu resmen. Dengesizlikten gözlerim mos mor oldu, kolum bacağım titremeye başladı. Hani işim gücüm olmasa eyvallah zorlanmam ama resmen öldüm geberdim şu anda ve ben bunu ortalama 10 sene daha aynı şekilde yapmak durumundayım. Sonuçta benim ona karşı bir sorumluluğum var. Benim ne kadar adam gibi yaşamaya ihtiyacım varsa onun da var. Kısacası köpek bakmak çok zor iş. (Tabii hakkını verene) Benim tavsiyem, illa evcil hayvan bakacaksanız kedi falan alın. En azından bedenen fazla yorulmazsınız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi isimbulamadim -- 28 Mayıs 2011; 3:49:21 >




  • Kedi beslemek çok daha kolay
  • İran kedisi al hem o mutlu olur hem sen, Golden istediğine göre uzun tüylü hayvanları seviyorsun
  • kopekburada.com sitesi tam aradıgınız yer. Her turlu kopek konusunda uzman kişiler tarafından hizmet verilmektedir.
  • hocam öncelikle selam

    bi can'a bakmak istiyorsan onun hiç bi zorluğunu düşünmüceksin.katlanıcaksın bunlara.yukarıda yazan arkadaşların sölediklerinin hepsi doğrudur neredeyse.

    ilk önce sen onu sahiplenince bidaha bırakmıcana ( annem istemiyor diyosun ileride sorun çıkıp başka birine vermeyi düşünmek gibi ) eminmisin buna karar ver.

    verdikten sonra cins tercihin kalıyo.gidip herhangi bi barınaktan veya sahipsiz köpekleri sahiplendirmek uğraşan insanlar var bulmak için sana yardımcı olabilirim.ama istediğin gibi bir köpek bulma şansın zor.sonuçta hepsinin sevgisi koruması sahiplenmesi aynı.

    illaki cins olsun diyorsan gidip sakin ha petshoplardan alma en azından gidip bireysel olarak hem köpek bakan hemde yavruları olunca satan bi insandan al.

    daha soruların olursa yardımcı olurum.
  • Konunun zamanı çoktan geçmiş ama ben dayanamadım, gene de yazayım dedim.

    Köpek beslemek büyük sorumluluk, burası çok doğru, benim tavsiyelerim şu şekilde;

    Bir kere adam gibi araştırmanızı yapın. Doğru düzgün siteler, ve eğer ingilizceniz varsa yurtdışından gelen çok güzel kitaplar var köpekler ve eğitimleri ile ilgili. Önce beklentilerinizi belirleyin en önemlisi yapabileceğiniz fedakarlıkların boyutunu düşünün, ama adam gibi düşünün, "yaparım yaa! Ne olcak." diye değil. Karakterinizi göz önüne alarak. Maymun iştahlı mısınız, sorumluluk duygunuz nasıl, insanlara, çocuklara tahammülünüz nasıl, yeterince vaktiniz var mı, vakit yaratabilir misiniz, her şeyden önce istekli misiniz, aldığınız sorumluluğun farkında mısınız? Ciddi ciddi bunları düşünmeniz ve objektif davranarak bir karara varmanız hem sizi hem de hayvanı mutlu etmek için olmazsa olmazdır. Buna göre sonra ırkı seçin.

    Kararınızı verdiyseniz, hemen ırkı araştırmaya koyulun. Her ırkın kendine özgü sağlık sorunları vardır, hepsinin değişik karakter ve fiziksel özellikleri vardır. Bunları bir kere hatim etmeden, koşup köpeğe sarılmayın. Araştırmanız bittiyse ve hala aynı ırkın sizin için uygun olduğunu düşünüyorsanız, araştırmaya eğitim konusunu dahil edin. Irk kolay eğitilebiliyor mu, eğitilebiliyorsa kullanmanız gereken yöntemler nedir? Eğer eğitilemiyorsa, hemen iyi bir çiftlik bulun ve pozitif pekiştirme yöntemini kullanan profesyonellerden yardım alın.

    Verecekleri eğitimin ne kadara malolacağını öğrenin. Gerekli aşıları, kullanmanız gereken mama türünü, miktarını ve elbette fiyatını öğrenin, artı eğer köpeğiniz hastalanırsa bunun size ne kadara malolacağını araştırın. Elinizde her olasılığı düşünülmüş bir maliyet listesi olsun. Mecburi harcamalar ( aşılar, mama, oyuncaklar gibi..), ikincil harcamalar-ihtiyacınız olma durumu olabilecek şeyler için ( köpeğinizin 6 aylık diş bakımı, ya da kokarsa bunu kontrol altına almak için gerekebilecek temizlik malzemeleri gibi..) ve elbette üçüncül harcamalar-acil, beklenmedik ve kötü durumlarda ( kaza, genetik hastalığın ortaya çıkması gibi..) harcamak zorunda kalacağınız ortalama miktar.

    Tüm bunları geçtiysek ve sorun yoksa, yavrunuzu nereden alacağınızı araştırmaya başlayabilirsiniz. Kesinlikle petshop tercih etmeyin! Yavrunun sağlıksız ve psikolojik olarak dengesiz olması çok muhtemeldir! Güvenilir bir yetiştirici bulmadan kesinlikle yavru satın almayın! Bu çok ama çok önemlidir. Özellikle ırkların kendine özgü rahatsızlıkları (kalça kemiği- göz sorunları) söz konusu olduğunda anne ve babası belli ve de sağlıklı olan bir yavruyu almalısınız. Tüm bunlar uzun zaman ve çaba gerektirecektir. Tüm bunları yapamayacaksanız, oflayıp pufluyorsanız, köpek beslemenizde pek doğru olmayacaktır, vazgeçin.

    Sağlıklı bir yavru aldınız diyelim. Alır almaz veterinere götürün. Kontrolünü yaptırın, aşıları vs. gerekli her şeyi doktorunuz ayarlayacaktır. Yavrunuzun ilk günü ve sonrası ile ilgili bir sürü yazı ve bilgi edindiniz varsayıyorum. Yavrunuzu asla yıkamayın. İlk günler ağlayabilir, tedirgin olabilir. Hayvanı rahat bırakın evi tanısın ama gözünüz üzerinde olsun. Gerisi zaten size kalmış. İnternet ve kitapçılar, bilgiyle ve dökümanla dolu, hatta köpek eğitimi ile ilgili tv programları bile var artık. Benim tavsiyem onun bunun sözüyle iş yapmamanız! Öncelikle araştırmanızı yapın, üzerinde düşünün ve kendinizin doğru olduğunu düşündüğünüz şekilde ilerleyin.

    Kimsenin size ne yapıp, ne yapamayacağınızı söylemesine de izin vermeyin. Kendinizi tanır, zayıflıklarınızı inkar etmezseniz pişman olacağınız kararlarda vermezsiniz.

    Diğerlerine gelirsek:

    Sırf sizin köpek beslemeden anladığınız, yok eve tüy döktü, yok hastane masrafları, amanda uykum , amanda rahatım, yok keşke kedi alsaydım diye şikayet etmeyi kapsıyor diye her şey diğerleri içinde böyle sanmayın. Köpek yetiştirmekten, tüm sorunlara, sorumluluklara rağmen müthiş bir zevk ve doyum alan insanlar var. Bakış açılarınızdan da anlaşıldığı gibi daha nasıl köpek bakılması gerektiğini bile bilmiyor, üstüne üstlük birde ahkam kesiyorsunuz.

    Her şeyden önce, köpeğiniz size yaşadığı sürece az çok sorun çıkartacaktır, bu kaçınılmazdır.
    Tutup ilk sorunda, "yav keşke almasaymışım" diyorsanız, sizin sevgi anlayışınızda bir sorun var demektir. Evlenmeye falan kalkmayın bence. Mazallah, eşiniz bir hata yapar, hastalanır falan direk boşarsınız. Ne köpek, ne insan, bu konuda bir fark yoktur. Sevgi, iyisiyle kötüsüyle, hatasıyla doğrusuyla, sıkıntısıyla mutluluğuyla o kişinin yanında olmak demektir. Daha bunun bile farkında değilsiniz. Her şey süper olsun, hiç bir şey kötü gitmesin, ben hiç zorluk çekmeyeyim ayağındasınız. İlk zorlukta bel veren tiplerdensiniz. Sizin köpek almanız hataymış. Alış şeklinizden de belli bu zaten. Ha bir de tutup, herkesi kendiniz gibi bilmeniz, ben bakamadım, ben istemiyorum diye düşündüğünüz için herkesin de sizin gibi olaya yaklaşacağını düşünmeniz, üstüne üstlük bunu ısrarla ve ukalaca savunmanız çok ilginç.

    Nedense insanlar bebek yaparken kimse sormuyor bu tarz soruları, kimse böyle akbaba gibi saldırmıyor . Önüne yemeğiniz koydunuz, hastalanınca doktora götürüp ilacını aldınız diye hemen kendini süper sahip ilan eden tiplere baktıkça, çocuklara acıyorum. Böyle ana babalarda çok, yemeğini veriyoruz ne istersen alıyoruz diyen, çocuğun duygularını, kişiliğini, psikolojisini hiç takmayan sonra da kendi kendine kasım kasım kasılıp süper ana-babayım ben diye dolanan tipler gibi. Açıkçası çocuk sahibi olmadan önce herkes köpek bakmalı bence, en azından bir çocuğu yetiştirebilme kapasitesinin binde birine sahip misiniz görmüş olursunuz...
    Bir kere hayvan alınırken, onun genetik yatkınlığı olan hastalıkların varlığı kaçınılmazdır. Bunlar kontrol edilir. Anası babası sağlıklı mı değil mi araştırılır. Yavru alınır alınmaz veterinere götürülür, kapsamlı bir kontrolü yapılır. Sen bunlardan bir habersen, aman köpek işte koşturalım edelim, kıçımda dolansın, kızlara göstereyim modunda takılırsan, o hayvan hastalanır da, ölür de.

    Ben köpeğimi en az 3 ay araştırıp, hazırlık yaptıktan sonra 17 yaşımda aldım. Kakasını da çişini de eve yaptı. Yavrular için neredeyse kaçınılmazdır bu durum. Buna hazırlıklı olmak gerekir. Hazırlıklı olunursa çok büyük sorun yaşamadan bu fazı atlatırsınız. Tuvalet eğitimi kararlı, tutarlı ve bilgili bir sahip tarafından kısa sürede verilebilir.

    Tüye gelirsek...Süpriz!!! tüm hayvanlar tüy döker ! O çok sevgili, her yerini yalayan kedilerinizde bal gibi tüy döker, hem de sürekli döker, benim gibi bir süre sonra favori renginiz siyahtan vazgeçmek zorunda kalabilirsiniz bile, o derece.
    Köpeklerde haliyle, bazı dönemlerde daha çok olmak üzere tüy dökerler. Sizin her gün köpeğinizi taramanız, bu tüylerin çoğunun evin içine saçılmasını önlemeniz demektir. Ayrıca aranızdaki ilişkiyi kuvvetlendiren, oldukça özel bir andır bu. Köpeğiniz rahatça uzanır ya da yanınıza oturur, sizde masaj yapar gibi tüm vücuduna dokunarak tarama işlemini yaparsınız. Tüy dökmeyen hayvan istiyorsanız, öyle birşey yok, bulamazsınız, kendinizi kandırmayın. Onu geçtim bari , köpek beslemek isteyen insanları, "aman çok tüy döker, yapamazsın, edemezsin " diye korkutmayın, yalan yanlış yere aldatmayın.

    Neymiş? Hayvanlar tüy dökermiş. Neymiş, köpeğinizin tüylerini her gün taramanız gerekli ve bu her açıdan faydalıymış. Bunu bir mesuliyet, yük olarak görmekten vazgeçin! Zihninize böyle yerleştirmelerine de izin vermeyin! Köpeğinizin, onu tarayacağınızı anlayınca hemen pozisyon alması veya önünüze uzanması, gözlerini kapaması, tüylerine dokunmanız, sıcaklığını, kalp atışını duymanız çok güzel bir deneyimdir. En baştan, yani o daha 2 belki 2,5 aylık bi yavruyken, bunu günlük bir eğlence, başbaşa kaldığınız, ona ilgi ve sevgi gösterdiğiniz bir an olarak düşünür ve yaşarsanız-ki öyle yaşamalısınız- bu tüy durumu hoşunuza bile gidebilir. Bu sırada kulaklarını, ağzını ve gözlerini de kontrol etmeyi, gerekirse temizlemeyi unutmamalısınız. Açıkçası bu anlar bana fazlasıyla, birbirini temizleyen şempanzeleri hatırlatmıştır. Bu temizleme işlemi de şempanzeler için vazgeçilmez bir sosyal etkileşimdir.

    Köpek evde beslenmezmiş? Beslenir canlarım, paşa paşa beslenir. Biraz daha zahmetli olur, biraz daha hazırlıklı, daha tetikte olmanız gerekir, ama apartmanda köpek beslenir. Büyük ırkta beslenir, küçük ırkta beslenir. Herkes bir öğrenmiş gitmiş "Evde köpek beslenmez" diye. Kimden duydunuz, nereden biliyorsunuz belli değil ! Nerede birisi köpek besleyeceğim diye soru sorsa, hemen sürüsüne bereket sazanlar damlar ve evde köpek beslenmez der, bu kadar yani, o derece kesin. Mazerette tüy, tuvalet falan... Sen mi biliyorsun bu işi, başarıyla senelerdir besleyen adam mı, köpek yetiştiricileri mi, veterinerler mi, profesyonel eğitimciler mi biliyor? Hiç biri de bugüne kadar gelip, beslenmez demedi. En fazla beslenmesi tercih edilmez, beslenmese iyi olur dediler.

    Köpeğimi almadan önce, açıkçası oldukça pasaklı bir insandım. Kendi dolabımı bile toplamam aylar alırdı. Şu yaşımda hala dağınık ve pasaklı bir insanım ama asla ve asla köpeğimin tüylerini taramayı, odasını havalandırmayı, silmeyi, oyuncak ve yatağını değiştirmeyi, yıkamayı, yemek ve su kabını temizlemeyi unutmam, üşenmem. Bunlar çoğunlukla sizin ve ailenizin mutluluğuyla yakından ilgili şeylerdir. Köpeğiniz havalandırmayı, temizliği pek fazla önemsemez. Bunların çoğunu birkaç gün hatta bazılarını belki bir ay geciktirebilir veya erteleyebilirsiniz. Köpeğiniz tutup bunu size şikayet etmez ya da benim yatağım neden yıkanmadı diye huysuzluk çıkartmaz. Yaptığınız her şey öncelikli olarak sizi mutlu edecek şeylerdir, ikincil olarakta köpeğinizi.

    Tutup, buna "ay benim bir ton sorumluluğum var, bugünde temizlemeyeyim, yıkamayayım, değiştirmeyeyim " demeniz, dolaylı yoldan köpeğinizi bu yorgunluktan sorumlu tutmanız aptalcadır. Tüm bu temizlik, bu rutin öncelikle sizi mutlu ve huzurlu eder. Yani yaptığınız şeyi kendiniz için yaptığınızın farkına varın. Keşke almasaydım, bir sürü sorumluluk falan diyorsanız o radde de ben size hayvansever diyemem, kusura bakmayın. Öyle "ben hayvanları seviyorum"demekle,"evde beslemem ama uzaktan severim"le hayvan sever olunmuyor, en azından benim kitabıma göre bu böyledir. Siz bir heves gidip almışsınızdır, beklediğiniz şeyde benim sözümü dinlesin, benim canım istediğinde oynasın, millete hava atayım, yok kızları kapayım onun dışında da ben istemezsem hiç bir şey yapmak zorunda olmayayım. Oldu canım ne ala! Nerede öyle hep size çalışan bir maden bulmak ? Var mı bu dünya da öyle yağma ? Aileniz bile karşılığını almazsa nasıl kesiyor harçlığınızı, nasıl yiyorsunuz tokadınızı? Yani şu dünyada kim bilir nelere katlanıyorsunuzdur.. Ben okulda nelere katlandım, işimde gücümde nelere katlanıyorum.. Siz "ay tüy, ay gezdirme, ay masrafı, ay uykum" diye naz çekiyorsunuz. E sen tüm bunları bilmeden mi aldın o hayvanı ?

    Bahçeme bağlarım nasılsa , kendi takılır, ben de yan gelir yatarım arada meyvelerini toplarız bunun mantığıyla alırsanız, sonra bahçede bile bakamıyorum dersiniz tabi. Hayvanı bahçeye de, eve de, çiftliğe de, çatıya da, bacaya da alsan! o hayvanın ihtiyacı, seninde sorumlulukların vardır. Bu değişmez. Bilinçli adam bunu bilir. Ona göre kararını verir. Ahkam kesmez.

    Üniversiteymiş, okulmuş, vakit bulamazmış. Bulunur, isteyen, seven, sorumluluk sahibi adam yaratır o zamanı. Ha tıp falan okuyacaksanız, zorlanabilirsiniz, hukuk, mühendislik falansa gayette güzel bakarsınız merak etmeyin. Hem bu okul, sınav mazeretleri komik. Duyanda müthiş disiplinli günden en az 6 saat ders çalışan öğrencilersiniz sanır. Bir kere günde 6 saat ders falan da çalışılmaz. Çalıştığınızı sanarsınız, kendinizi yorarsınız, o kadar. O kocaman günün içinde tutup hayvana bir saaat hadi tuvalet saatiyle beraber 2 saat diyelim ayıramıyorsanız, bunu istemiyorsunuz demektir. Bu kadar basit.

    Parayı zaten ana-babanızdan alacaksınız, en kötü ihtimal part-time bir işinizde olur, zaten okul yüzünden full-time giremezsiniz. Sonra yorgun oluyormuşsunuz, canınız istemiyormuş! Köpek beslemenin olayı, köpekle hiç değilse bir saatlik bir yürüyüşe çıkmak, ona dokunmak, onu sevmektir. Gerçek bir hayvan sever için, "yorgun argın gelip köpek mi gezdircem bide şimdi!"olayı yoktur. Köpeği gezdirmek, yorgunluğu atma yöntemidir. Neşeniz yerine gelir. Daha fazla yorulursunuz, stresinizi atarsınız. Eve geldiğiniz de de ikiniz birden vurursunuz kafayı yatar, mis gibi kana kana uyursunuz. Her gün de yarın erken yatacağım ben dersiniz. Tıpkı normalde yaptığınız gibi.

    Ben şahsen, köpeğimden önce hiç spor yapmaz, nadiren dışarı çıkardım. Senelerce "spora gitsem" diyip durdum ama asla gitmedim. Yavrum, bana o konuda da yardımcı oldu. Koşmaktır, yürüyüştür, bisiklettir ne ararsanız hepsini yapabilirsiniz, güler eğlenir, stresinizi toprağa atarsınız. Alın size günlük sporunuz, hobiniz. Bu normal, sağlıklı bir insanın ihtiyacı olan iki şeydir zaten. Bunu yük olarak görmek, bundan sıkıntı duymak büyük beceridir. Bariz bir şekilde disiplinsizlik ve tembellik göstermektesinizdir. Düşünün günde iki saat sporunuzu yapıyorsunuz, gülüp, eğleniyor, sevgi dolu oluyorsunuz, hem hayvanı hem kendinizi mutlu ediyorsunuz. Sağlık, hobi, sevgi hepsi bir arada. Bakış açınızı değiştirin dostlar. Köpek, gerçekten çok büyük bir sorumluluk olsa da, o canlının gelişi, muhtemelen hayatınızı hiç olmadığı kadar düzenli ve sağlıklı yapacaktır. En azından benimkini yaptı.

    Köpeğiniz 20 saat yanınızda olamaz. Aynı yatakta yatmıyorsanız-ki yatmamalısınız- bu fiziksel olarak da mümkün değildir. Fazla yalnız kalmamalıdır, bu doğru, ama 20 saat abartının daniskasıdır. Mümkünse 8 saat etrafınızda olması yeterli olacaktır ya da işe gitmeden önce onu gezdirip, yormanız, sonra da sizi beklerken geçirdiği zamanı uyuyarak harcaması mümkün. Yok yalnız yaşıyor ve çalışıyorsanız, köpeği öğlen dışarı çıkarıp gezdirmesi için birini bulmanız iyi olacaktır bu da gene pek zor değildir. Köpeğinizin kendine ait odası, kapalı balkonu olmalı ve orada uyumalı, dibinizde değil. Yoksa bu bir disiplin ve alan problemi oluşturur.

    Köpek alamadık, köpek masraflı hemde çok sorumluluk istiyor, kediyle yetinelim anlayışını da çözebilmek imkansız. Köpekle kedi karşılaştırılamayacak iki farklı hayvan türü, alışkanlıkları, yapıları farklı. Ve açıkçası gerçekten köpek sevip ona bakabilecek kapasite olan ama madem köpek alamıyorum kedi ile yetineyim diyen tek bir kişi bile görmedim. Böyle diyip kediye koşan insanların zaten köpeğin sorumluluğu alacak kapasitesi çoğunlukla olmuyor. Kediye bakılmaz zaten. Kedi beslenmez. Kedi gelir, canı ister yemeğini yer, canı ister seker ortada, canı ister sevdirir, canı ister tırmıklar, kedi, kendi kafasına göre takılır, siz orada olsanız da olmasanız da pek bir şey değişmez. Köpek de durum çok farklıdır, sahibiyle olan ilişkisi hayatının merkezinde yer alır, kesintisiz etkileşim söz konusu ve gereklidir, itaat eder ve hatta hizmet eder. Köpek iyi eğitilirse, kıskanma, havlama, itaatsizlik, hele hele küsme gibi sorunları sahibine yaşatmaz, yaşatamaz. Bu tarz sorunlar iyi eğitilmemiş, fazla başı boş bırakılmış köpeklerde olur.

    Köpek süs zaten. Biz onu sırf köşede dursun, sıkılınca sevelim diye aldık. Mantığa bak ya! "Sevmelik köpekler" diye bir dükkan falan açalım bari. Öneriye bak! "Git başkalarının köpeğini sev, alma bence." Çok mantıklı abi! Tebrik ederim. Köpek sevilmek için alınır doğru, ama size sorumluluk öğretsin, biraz hüznü, biraz liderliği, biraz otoriteyi öğrenin diye de alınır, kendi kendinize yetiştirdiğiniz bir varlığı görün diye, iki canlı arasında yaşanabilecek en ilginç etkileşimi tadın diye alınır, her şeyden öte köpek hayatınızı paylaşmak, size yoldaş olması maksadıyla alınır. Öyle iki kafasına pat pat, iki sırtını sıvazlamak, benim köpek sevgim budur, köpek alırken amacımda buydu falan diyorsanız, gidin kendinize pofidik ayıcık falan alın, sevin bol bol, tüyde dökmez hem.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sugoian

    Konunun zamanı çoktan geçmiş ama ben dayanamadım, gene de yazayım dedim.

    Köpek beslemek büyük sorumluluk, burası çok doğru, benim tavsiyelerim şu şekilde;

    Bir kere adam gibi araştırmanızı yapın. Doğru düzgün siteler, ve eğer ingilizceniz varsa yurtdışından gelen çok güzel kitaplar var köpekler ve eğitimleri ile ilgili. Önce beklentilerinizi belirleyin en önemlisi yapabileceğiniz fedakarlıkların boyutunu düşünün, ama adam gibi düşünün, "yaparım yaa! Ne olcak." diye değil. Karakterinizi göz önüne alarak. Maymun iştahlı mısınız, sorumluluk duygunuz nasıl, insanlara, çocuklara tahammülünüz nasıl, yeterince vaktiniz var mı, vakit yaratabilir misiniz, her şeyden önce istekli misiniz, aldığınız sorumluluğun farkında mısınız? Ciddi ciddi bunları düşünmeniz ve objektif davranarak bir karara varmanız hem sizi hem de hayvanı mutlu etmek için olmazsa olmazdır. Buna göre sonra ırkı seçin.

    Kararınızı verdiyseniz, hemen ırkı araştırmaya koyulun. Her ırkın kendine özgü sağlık sorunları vardır, hepsinin değişik karakter ve fiziksel özellikleri vardır. Bunları bir kere hatim etmeden, koşup köpeğe sarılmayın. Araştırmanız bittiyse ve hala aynı ırkın sizin için uygun olduğunu düşünüyorsanız, araştırmaya eğitim konusunu dahil edin. Irk kolay eğitilebiliyor mu, eğitilebiliyorsa kullanmanız gereken yöntemler nedir? Eğer eğitilemiyorsa, hemen iyi bir çiftlik bulun ve pozitif pekiştirme yöntemini kullanan profesyonellerden yardım alın.

    Verecekleri eğitimin ne kadara malolacağını öğrenin. Gerekli aşıları, kullanmanız gereken mama türünü, miktarını ve elbette fiyatını öğrenin, artı eğer köpeğiniz hastalanırsa bunun size ne kadara malolacağını araştırın. Elinizde her olasılığı düşünülmüş bir maliyet listesi olsun. Mecburi harcamalar ( aşılar, mama, oyuncaklar gibi..), ikincil harcamalar-ihtiyacınız olma durumu olabilecek şeyler için ( köpeğinizin 6 aylık diş bakımı, ya da kokarsa bunu kontrol altına almak için gerekebilecek temizlik malzemeleri gibi..) ve elbette üçüncül harcamalar-acil, beklenmedik ve kötü durumlarda ( kaza, genetik hastalığın ortaya çıkması gibi..) harcamak zorunda kalacağınız ortalama miktar.

    Tüm bunları geçtiysek ve sorun yoksa, yavrunuzu nereden alacağınızı araştırmaya başlayabilirsiniz. Kesinlikle petshop tercih etmeyin! Yavrunun sağlıksız ve psikolojik olarak dengesiz olması çok muhtemeldir! Güvenilir bir yetiştirici bulmadan kesinlikle yavru satın almayın! Bu çok ama çok önemlidir. Özellikle ırkların kendine özgü rahatsızlıkları (kalça kemiği- göz sorunları) söz konusu olduğunda anne ve babası belli ve de sağlıklı olan bir yavruyu almalısınız. Tüm bunlar uzun zaman ve çaba gerektirecektir. Tüm bunları yapamayacaksanız, oflayıp pufluyorsanız, köpek beslemenizde pek doğru olmayacaktır, vazgeçin.

    Sağlıklı bir yavru aldınız diyelim. Alır almaz veterinere götürün. Kontrolünü yaptırın, aşıları vs. gerekli her şeyi doktorunuz ayarlayacaktır. Yavrunuzun ilk günü ve sonrası ile ilgili bir sürü yazı ve bilgi edindiniz varsayıyorum. Yavrunuzu asla yıkamayın. İlk günler ağlayabilir, tedirgin olabilir. Hayvanı rahat bırakın evi tanısın ama gözünüz üzerinde olsun. Gerisi zaten size kalmış. İnternet ve kitapçılar, bilgiyle ve dökümanla dolu, hatta köpek eğitimi ile ilgili tv programları bile var artık. Benim tavsiyem onun bunun sözüyle iş yapmamanız! Öncelikle araştırmanızı yapın, üzerinde düşünün ve kendinizin doğru olduğunu düşündüğünüz şekilde ilerleyin.

    Kimsenin size ne yapıp, ne yapamayacağınızı söylemesine de izin vermeyin. Kendinizi tanır, zayıflıklarınızı inkar etmezseniz pişman olacağınız kararlarda vermezsiniz.

    Diğerlerine gelirsek:

    Sırf sizin köpek beslemeden anladığınız, yok eve tüy döktü, yok hastane masrafları, amanda uykum , amanda rahatım, yok keşke kedi alsaydım diye şikayet etmeyi kapsıyor diye her şey diğerleri içinde böyle sanmayın. Köpek yetiştirmekten, tüm sorunlara, sorumluluklara rağmen müthiş bir zevk ve doyum alan insanlar var. Bakış açılarınızdan da anlaşıldığı gibi daha nasıl köpek bakılması gerektiğini bile bilmiyor, üstüne üstlük birde ahkam kesiyorsunuz.

    Her şeyden önce, köpeğiniz size yaşadığı sürece az çok sorun çıkartacaktır, bu kaçınılmazdır.
    Tutup ilk sorunda, "yav keşke almasaymışım" diyorsanız, sizin sevgi anlayışınızda bir sorun var demektir. Evlenmeye falan kalkmayın bence. Mazallah, eşiniz bir hata yapar, hastalanır falan direk boşarsınız. Ne köpek, ne insan, bu konuda bir fark yoktur. Sevgi, iyisiyle kötüsüyle, hatasıyla doğrusuyla, sıkıntısıyla mutluluğuyla o kişinin yanında olmak demektir. Daha bunun bile farkında değilsiniz. Her şey süper olsun, hiç bir şey kötü gitmesin, ben hiç zorluk çekmeyeyim ayağındasınız. İlk zorlukta bel veren tiplerdensiniz. Sizin köpek almanız hataymış. Alış şeklinizden de belli bu zaten. Ha bir de tutup, herkesi kendiniz gibi bilmeniz, ben bakamadım, ben istemiyorum diye düşündüğünüz için herkesin de sizin gibi olaya yaklaşacağını düşünmeniz, üstüne üstlük bunu ısrarla ve ukalaca savunmanız çok ilginç.

    Nedense insanlar bebek yaparken kimse sormuyor bu tarz soruları, kimse böyle akbaba gibi saldırmıyor . Önüne yemeğiniz koydunuz, hastalanınca doktora götürüp ilacını aldınız diye hemen kendini süper sahip ilan eden tiplere baktıkça, çocuklara acıyorum. Böyle ana babalarda çok, yemeğini veriyoruz ne istersen alıyoruz diyen, çocuğun duygularını, kişiliğini, psikolojisini hiç takmayan sonra da kendi kendine kasım kasım kasılıp süper ana-babayım ben diye dolanan tipler gibi. Açıkçası çocuk sahibi olmadan önce herkes köpek bakmalı bence, en azından bir çocuğu yetiştirebilme kapasitesinin binde birine sahip misiniz görmüş olursunuz...
    Bir kere hayvan alınırken, onun genetik yatkınlığı olan hastalıkların varlığı kaçınılmazdır. Bunlar kontrol edilir. Anası babası sağlıklı mı değil mi araştırılır. Yavru alınır alınmaz veterinere götürülür, kapsamlı bir kontrolü yapılır. Sen bunlardan bir habersen, aman köpek işte koşturalım edelim, kıçımda dolansın, kızlara göstereyim modunda takılırsan, o hayvan hastalanır da, ölür de.

    Ben köpeğimi en az 3 ay araştırıp, hazırlık yaptıktan sonra 17 yaşımda aldım. Kakasını da çişini de eve yaptı. Yavrular için neredeyse kaçınılmazdır bu durum. Buna hazırlıklı olmak gerekir. Hazırlıklı olunursa çok büyük sorun yaşamadan bu fazı atlatırsınız. Tuvalet eğitimi kararlı, tutarlı ve bilgili bir sahip tarafından kısa sürede verilebilir.

    Tüye gelirsek...Süpriz!!! tüm hayvanlar tüy döker ! O çok sevgili, her yerini yalayan kedilerinizde bal gibi tüy döker, hem de sürekli döker, benim gibi bir süre sonra favori renginiz siyahtan vazgeçmek zorunda kalabilirsiniz bile, o derece.
    Köpeklerde haliyle, bazı dönemlerde daha çok olmak üzere tüy dökerler. Sizin her gün köpeğinizi taramanız, bu tüylerin çoğunun evin içine saçılmasını önlemeniz demektir. Ayrıca aranızdaki ilişkiyi kuvvetlendiren, oldukça özel bir andır bu. Köpeğiniz rahatça uzanır ya da yanınıza oturur, sizde masaj yapar gibi tüm vücuduna dokunarak tarama işlemini yaparsınız. Tüy dökmeyen hayvan istiyorsanız, öyle birşey yok, bulamazsınız, kendinizi kandırmayın. Onu geçtim bari , köpek beslemek isteyen insanları, "aman çok tüy döker, yapamazsın, edemezsin " diye korkutmayın, yalan yanlış yere aldatmayın.

    Neymiş? Hayvanlar tüy dökermiş. Neymiş, köpeğinizin tüylerini her gün taramanız gerekli ve bu her açıdan faydalıymış. Bunu bir mesuliyet, yük olarak görmekten vazgeçin! Zihninize böyle yerleştirmelerine de izin vermeyin! Köpeğinizin, onu tarayacağınızı anlayınca hemen pozisyon alması veya önünüze uzanması, gözlerini kapaması, tüylerine dokunmanız, sıcaklığını, kalp atışını duymanız çok güzel bir deneyimdir. En baştan, yani o daha 2 belki 2,5 aylık bi yavruyken, bunu günlük bir eğlence, başbaşa kaldığınız, ona ilgi ve sevgi gösterdiğiniz bir an olarak düşünür ve yaşarsanız-ki öyle yaşamalısınız- bu tüy durumu hoşunuza bile gidebilir. Bu sırada kulaklarını, ağzını ve gözlerini de kontrol etmeyi, gerekirse temizlemeyi unutmamalısınız. Açıkçası bu anlar bana fazlasıyla, birbirini temizleyen şempanzeleri hatırlatmıştır. Bu temizleme işlemi de şempanzeler için vazgeçilmez bir sosyal etkileşimdir.

    Köpek evde beslenmezmiş? Beslenir canlarım, paşa paşa beslenir. Biraz daha zahmetli olur, biraz daha hazırlıklı, daha tetikte olmanız gerekir, ama apartmanda köpek beslenir. Büyük ırkta beslenir, küçük ırkta beslenir. Herkes bir öğrenmiş gitmiş "Evde köpek beslenmez" diye. Kimden duydunuz, nereden biliyorsunuz belli değil ! Nerede birisi köpek besleyeceğim diye soru sorsa, hemen sürüsüne bereket sazanlar damlar ve evde köpek beslenmez der, bu kadar yani, o derece kesin. Mazerette tüy, tuvalet falan... Sen mi biliyorsun bu işi, başarıyla senelerdir besleyen adam mı, köpek yetiştiricileri mi, veterinerler mi, profesyonel eğitimciler mi biliyor? Hiç biri de bugüne kadar gelip, beslenmez demedi. En fazla beslenmesi tercih edilmez, beslenmese iyi olur dediler.

    Köpeğimi almadan önce, açıkçası oldukça pasaklı bir insandım. Kendi dolabımı bile toplamam aylar alırdı. Şu yaşımda hala dağınık ve pasaklı bir insanım ama asla ve asla köpeğimin tüylerini taramayı, odasını havalandırmayı, silmeyi, oyuncak ve yatağını değiştirmeyi, yıkamayı, yemek ve su kabını temizlemeyi unutmam, üşenmem. Bunlar çoğunlukla sizin ve ailenizin mutluluğuyla yakından ilgili şeylerdir. Köpeğiniz havalandırmayı, temizliği pek fazla önemsemez. Bunların çoğunu birkaç gün hatta bazılarını belki bir ay geciktirebilir veya erteleyebilirsiniz. Köpeğiniz tutup bunu size şikayet etmez ya da benim yatağım neden yıkanmadı diye huysuzluk çıkartmaz. Yaptığınız her şey öncelikli olarak sizi mutlu edecek şeylerdir, ikincil olarakta köpeğinizi.

    Tutup, buna "ay benim bir ton sorumluluğum var, bugünde temizlemeyeyim, yıkamayayım, değiştirmeyeyim " demeniz, dolaylı yoldan köpeğinizi bu yorgunluktan sorumlu tutmanız aptalcadır. Tüm bu temizlik, bu rutin öncelikle sizi mutlu ve huzurlu eder. Yani yaptığınız şeyi kendiniz için yaptığınızın farkına varın. Keşke almasaydım, bir sürü sorumluluk falan diyorsanız o radde de ben size hayvansever diyemem, kusura bakmayın. Öyle "ben hayvanları seviyorum"demekle,"evde beslemem ama uzaktan severim"le hayvan sever olunmuyor, en azından benim kitabıma göre bu böyledir. Siz bir heves gidip almışsınızdır, beklediğiniz şeyde benim sözümü dinlesin, benim canım istediğinde oynasın, millete hava atayım, yok kızları kapayım onun dışında da ben istemezsem hiç bir şey yapmak zorunda olmayayım. Oldu canım ne ala! Nerede öyle hep size çalışan bir maden bulmak ? Var mı bu dünya da öyle yağma ? Aileniz bile karşılığını almazsa nasıl kesiyor harçlığınızı, nasıl yiyorsunuz tokadınızı? Yani şu dünyada kim bilir nelere katlanıyorsunuzdur.. Ben okulda nelere katlandım, işimde gücümde nelere katlanıyorum.. Siz "ay tüy, ay gezdirme, ay masrafı, ay uykum" diye naz çekiyorsunuz. E sen tüm bunları bilmeden mi aldın o hayvanı ?

    Bahçeme bağlarım nasılsa , kendi takılır, ben de yan gelir yatarım arada meyvelerini toplarız bunun mantığıyla alırsanız, sonra bahçede bile bakamıyorum dersiniz tabi. Hayvanı bahçeye de, eve de, çiftliğe de, çatıya da, bacaya da alsan! o hayvanın ihtiyacı, seninde sorumlulukların vardır. Bu değişmez. Bilinçli adam bunu bilir. Ona göre kararını verir. Ahkam kesmez.

    Üniversiteymiş, okulmuş, vakit bulamazmış. Bulunur, isteyen, seven, sorumluluk sahibi adam yaratır o zamanı. Ha tıp falan okuyacaksanız, zorlanabilirsiniz, hukuk, mühendislik falansa gayette güzel bakarsınız merak etmeyin. Hem bu okul, sınav mazeretleri komik. Duyanda müthiş disiplinli günden en az 6 saat ders çalışan öğrencilersiniz sanır. Bir kere günde 6 saat ders falan da çalışılmaz. Çalıştığınızı sanarsınız, kendinizi yorarsınız, o kadar. O kocaman günün içinde tutup hayvana bir saaat hadi tuvalet saatiyle beraber 2 saat diyelim ayıramıyorsanız, bunu istemiyorsunuz demektir. Bu kadar basit.

    Parayı zaten ana-babanızdan alacaksınız, en kötü ihtimal part-time bir işinizde olur, zaten okul yüzünden full-time giremezsiniz. Sonra yorgun oluyormuşsunuz, canınız istemiyormuş! Köpek beslemenin olayı, köpekle hiç değilse bir saatlik bir yürüyüşe çıkmak, ona dokunmak, onu sevmektir. Gerçek bir hayvan sever için, "yorgun argın gelip köpek mi gezdircem bide şimdi!"olayı yoktur. Köpeği gezdirmek, yorgunluğu atma yöntemidir. Neşeniz yerine gelir. Daha fazla yorulursunuz, stresinizi atarsınız. Eve geldiğiniz de de ikiniz birden vurursunuz kafayı yatar, mis gibi kana kana uyursunuz. Her gün de yarın erken yatacağım ben dersiniz. Tıpkı normalde yaptığınız gibi.

    Ben şahsen, köpeğimden önce hiç spor yapmaz, nadiren dışarı çıkardım. Senelerce "spora gitsem" diyip durdum ama asla gitmedim. Yavrum, bana o konuda da yardımcı oldu. Koşmaktır, yürüyüştür, bisiklettir ne ararsanız hepsini yapabilirsiniz, güler eğlenir, stresinizi toprağa atarsınız. Alın size günlük sporunuz, hobiniz. Bu normal, sağlıklı bir insanın ihtiyacı olan iki şeydir zaten. Bunu yük olarak görmek, bundan sıkıntı duymak büyük beceridir. Bariz bir şekilde disiplinsizlik ve tembellik göstermektesinizdir. Düşünün günde iki saat sporunuzu yapıyorsunuz, gülüp, eğleniyor, sevgi dolu oluyorsunuz, hem hayvanı hem kendinizi mutlu ediyorsunuz. Sağlık, hobi, sevgi hepsi bir arada. Bakış açınızı değiştirin dostlar. Köpek, gerçekten çok büyük bir sorumluluk olsa da, o canlının gelişi, muhtemelen hayatınızı hiç olmadığı kadar düzenli ve sağlıklı yapacaktır. En azından benimkini yaptı.

    Köpeğiniz 20 saat yanınızda olamaz. Aynı yatakta yatmıyorsanız-ki yatmamalısınız- bu fiziksel olarak da mümkün değildir. Fazla yalnız kalmamalıdır, bu doğru, ama 20 saat abartının daniskasıdır. Mümkünse 8 saat etrafınızda olması yeterli olacaktır ya da işe gitmeden önce onu gezdirip, yormanız, sonra da sizi beklerken geçirdiği zamanı uyuyarak harcaması mümkün. Yok yalnız yaşıyor ve çalışıyorsanız, köpeği öğlen dışarı çıkarıp gezdirmesi için birini bulmanız iyi olacaktır bu da gene pek zor değildir. Köpeğinizin kendine ait odası, kapalı balkonu olmalı ve orada uyumalı, dibinizde değil. Yoksa bu bir disiplin ve alan problemi oluşturur.

    Köpek alamadık, köpek masraflı hemde çok sorumluluk istiyor, kediyle yetinelim anlayışını da çözebilmek imkansız. Köpekle kedi karşılaştırılamayacak iki farklı hayvan türü, alışkanlıkları, yapıları farklı. Ve açıkçası gerçekten köpek sevip ona bakabilecek kapasite olan ama madem köpek alamıyorum kedi ile yetineyim diyen tek bir kişi bile görmedim. Böyle diyip kediye koşan insanların zaten köpeğin sorumluluğu alacak kapasitesi çoğunlukla olmuyor. Kediye bakılmaz zaten. Kedi beslenmez. Kedi gelir, canı ister yemeğini yer, canı ister seker ortada, canı ister sevdirir, canı ister tırmıklar, kedi, kendi kafasına göre takılır, siz orada olsanız da olmasanız da pek bir şey değişmez. Köpek de durum çok farklıdır, sahibiyle olan ilişkisi hayatının merkezinde yer alır, kesintisiz etkileşim söz konusu ve gereklidir, itaat eder ve hatta hizmet eder. Köpek iyi eğitilirse, kıskanma, havlama, itaatsizlik, hele hele küsme gibi sorunları sahibine yaşatmaz, yaşatamaz. Bu tarz sorunlar iyi eğitilmemiş, fazla başı boş bırakılmış köpeklerde olur.

    Köpek süs zaten. Biz onu sırf köşede dursun, sıkılınca sevelim diye aldık. Mantığa bak ya! "Sevmelik köpekler" diye bir dükkan falan açalım bari. Öneriye bak! "Git başkalarının köpeğini sev, alma bence." Çok mantıklı abi! Tebrik ederim. Köpek sevilmek için alınır doğru, ama size sorumluluk öğretsin, biraz hüznü, biraz liderliği, biraz otoriteyi öğrenin diye de alınır, kendi kendinize yetiştirdiğiniz bir varlığı görün diye, iki canlı arasında yaşanabilecek en ilginç etkileşimi tadın diye alınır, her şeyden öte köpek hayatınızı paylaşmak, size yoldaş olması maksadıyla alınır. Öyle iki kafasına pat pat, iki sırtını sıvazlamak, benim köpek sevgim budur, köpek alırken amacımda buydu falan diyorsanız, gidin kendinize pofidik ayıcık falan alın, sevin bol bol, tüyde dökmez hem.

    Gerçekten çok güzel açıklamışsınız haddim olmadan tebrik ediyorum sizi.Saygılar.




  • Arkadaşlar apartman için pug almayı düşünüyorum ya da jack hangisi daha uygun olabilir
  • Bu mevsimlerde alırsan yani rahatça çıkarıp gezdirebileceğin bir dönemde tuvalet sorun olmaz alışır, kışın alırsan çıkaramayabilirsin ve köpek alışmaz o yüzden yazın almak daha avantajlı ama golden evde kesinlikle tavsiye etmiyorum köpeklerin tüy dökme zamanları dışında golden çok tüy döküyor bahçede olmasına rağmen zor, evde daha da zordur diye düşünüyorum.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • arkadaşlar eğer golden evde çok tüy döker diye çekiniyorsanız labrador alın aynı köpek sadece tüyleri kısa bence görünüş olarakta golden dan daha güzel
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.