Şimdi Ara

Eskisi gibi inançlı hissedemiyorum

Bu Konudaki Kullanıcılar:
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
1
Favori
394
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Küçük yaştan beri dindar olarak büyüdüm fakat bu aile baskısıyla olan bir şey değildi, kendi içimden gelen şekildeydi, bir sıkıntım olduğunda umudu kesmeyip dua etmeyi alışkanlık edinmiştim, bir süre sonra dini sorgulayıp uzaklaştım, birkaç sene önce ise tekrardan düşünüp eskisinden bile daha bağlı şekilde dine döndüm, fakat bu noktada artık elimde olmayan şekilde inançlı hissedemiyorum.


    Konunun girişinde dediğim gibi dua etmek alışkanlığımdır, küçük yaşımda her şey için dua ederdim, fakat çocukluğum güzel geçmedi, sayısız kötü şey yaşadım, buna rağmen inancımı kaybetmedim, bahsettiğim sorgulama dönemi daha farklı şeylerle alakalıydı, bu yüzden birkaç sene önce tam bunları düşünüp inancın tam kalpten olduğuna, huzurun da burada saklı olduğuna yoğunlaşıp tekrar dua etmeye başladım.


    Bu olduğundan beri o kadar sabrettim, o kadar uğraştım ki, iyi şeylerin olması, istediklerimin gerçekleşmesi için durmadan dua ettim, ama bir kere bile iyi bir şey olmadı ve hayatım gittikçe daha da kötüleşti, sevdiğim ve çok değer verdiğim insanları tek tek kaybettim, ufacık bir umut kırıntısı olan şeylerde umut bulmak isterken bu bile olmadı, konuşabileceğim bir kişi bile yok, rastgele karşıma çıkıp içimi dökebildiğim ve bana iyi gelen insanlar bile korkunç şekilde gidip durdu, senelerdir yapmayı planladığım şeyler için dua ederken bu şeyler başarısızlıkla sonuçlandı, ben her gün uyanıp bir şeyler değişecek diye umut ederken elimde hiçbir şey kalmadı, bir süre sonra o kadar yıkıldım ki artık durmadan dua etmeye ve yalvarmaya başladım, fakat bir şey değişmedi, her şey kat kat daha da kötüleşti ve böyle olmaya da devam ediyor.


    Artık ise maalesef eskisi gibi inançlı hissedemiyorum, dua etmek de içimden gelmiyor, bu olanları çözemiyorum, ve umutla bakmak için de bir sebep bulamıyorum.


    Son çare olarak din konusunda bilgili olan, bu konularda tecrübesi olan varsa bir cevap arayışındayım, içimden bir ses bir şeyler beni ikna etsin, eskisi gibi hissedebileyim istiyor.








  • Çok değerli kardeşim;


    Huzursuzluğun, bunalımın, stresin en önemli bir kaynağı şu güzel ifadelerle nazarımıza sunulmuş: “Bir şey ‘ma vudia leh’inde istihdam edilmezse atalete uğrar, matlup eseri göstermez.” (Sünuhat)


    “Ma vudia leh”, bir şeyin yapılış gayesi mânâsına geliyor. Gözün vazediliş, yâni yaratılış gayesi görme... Onu tatların kontrolünde kullanmaya kalkarsanız, o âlete zarar verir ve rahatsız olursunuz.


    Her duygusunu ve hissini rıza dairesinde ve istikamet çizgisinde kullanan insanlar, dünyada da bir nevi cennet hayatı yaşarlar.


    Kendilerini ebed ülkesinin sonsuz saadetine hazırlayan ve Kur’an’dan aldıkları ders ile bu geçici dünya hayatını bir oyun ve eğlence olarak değerlendiren insanların ruhları, her türlü musibet karşısında dipdiri, sapasağlamdır. Onlar bu dünya sahnesinde fakir rolünü oynayacaklarsa bunu en güzel şekilde başarırlar. Hastalandıklarında kıvranmayı çok iyi becerirler. Trajedide gözlerinden yaşlar boşalır. Ama onlar oyunda olduklarını unutmadıkları için, sevinmeleri de üzülmeleri de çok sınırlıdır; oyunun icap ettiği kadardır.


    Dünyayı oyun ve eğlence bilenlerin nazarları âhiretedir. Gayretleri o belde içindir. O beldenin saadeti de, azabı da ebedî... Bunun şuurunda olan ve “innalillah” yâni “biz Allah’ın kuluyuz, hayatımız ölümümüz, bedenimiz, ruhumuz, mevkiimiz, makamımız, kısacası her şeyimiz, onun için, onun rızası içindir” sırrına eren insan, fâni dünyanın geçici sıkıntılarında boğulmaz.


    Her şeyiyle sınırlı olduğunu bilir ve sınırsız elemlerin altına girmez, onları ruhuna yüklemez. Dostlarını sonsuz rahmet ve ihsan sahibi Allah’a emanet, düşmanlarını da yine onun sonsuz adaletine havale eder.


    Ruhunu da bedenini de emanet bilir; onları ne ezer, ne de başkasına ezdirir. Ama gücünü ve kuvvetini aşan sahalarda, bu ağır imtihanı kolayca verebilmek için rabbine iltica eder. Ve neticede o’nun takdirine rıza ile rahat bulur. Dünyadan, dünya ehlinden ve bu âlemin sıkıntılarından korkacağına onların hâlikından korkar, o’na iltica eder.


    “Allah’tan havf eden (korkan) başkaların kasavetli, belâlı havfından kurtulur.” (bk. Sözler, Yirmi Dördüncü Söz)


    Her hayır gibi, kalp huzuru da O’nun elindedir. Buna lâyıkıyla iman etsek başkalarının kapılarında dolaşmaktan kurtulacak, aradığımız her güzelliği Rabbimizin rahmet kapısında bulacağız.


    Ve Üstad Bediüzzaman'dan bir reçete:


    “Hem (Kur’an) mü’mine der: İhtiyarın cüz’î ise, kendi malikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, kadîr-i mutlakın kudretine itimad et. Hayatın az ise hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise Kur’an’ın güneşi altına gir. İmanın nuruyla bak ki, yıldız böceği olan fikrin yerine her bir âyet-i Kur’an birer yıldız misüllü sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muzdarip olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz, onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır.” (bk. Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf)


    Selam ve dua ile...




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rakanoth -- 2 Haziran 2023; 2:6:9 >




  • yukarıdaki arkadaş bir güzel anlatmış.


    yani hayatında bir çok şey kaybetmişsin ama, netice de 'din' in bir anlamı da; sadece bu dünya olmadığını, bu dünyada bir şeyler kaybetmemizin veya bazı şeyleri yolunda gitmemesinin, kendi nazarımızda bir son olmadığının farkına varmaktır.


    yani şöyle demek isterim, ben yks sınavına girdiğimde, "Allahım sen bana yardımcı ol, ilk x bine gireyim " demedim "Allahım sen bana yardımcı ol, ben ne haketmişsem bana onu ver, ne bir eksik ne de bir fazla" da dedim. yani demek istediğim dua ederken veya Allahtan bir istekte bulunuyorsan, var olan bakış açını sorgulayıp değiştirmen.


    dua ederken Allahtan net bir şey istemek genellikle yanlış bir şeydir çünkü istediğin şey, esasında Allahtan istemek yerine başka birinden istemek olabiliyor.


    misalen bir sınava gireceksin Allaha dua ettin, inşallah iyi geçer, dedin. sınava başladığında yanındaki birinin ha bire burnunu çektiğini ve sesten rahatsız olduğunu düşün. bu durumda senin yapman gereken, sınav görevlisine uyarıda bulunman ve ona peçete vermesini istemen.


    bu durumda yanında burnunu çeken biris olmasından sonuç Allah sana yardım etmemiş olmuyor. yardım edip etmediğini tabi ondan aşka kimse bilemez ama, kesin olarak yardım etmediğini söylemek imkansıza yakın.


    esasen şunu demek istiyorum. dua ederken Allahtan net bir istekte bulunmamak gerek. Allaın bize verdiği yararın veya desteğin ne olduğunu bilmiyoruz. verdiği yardım ile istediğimiz yardım uyuşmayınca da dua işe yaramadı diyoruz. bunu dememek lazım





  • Duanın kabul olmasının şartları vardır ve bunlar Ehl-i Sünnet alimlerinin kitaplarında yazılıdır.

    Duanın kabul olup olmamasından değil, bu şartları yerine tam olarak getirdin mi buna kafa yormalısın.


    Ağızdan girene ve çıkana çok dikkat edilmesi gerektiği de kitaplarda yazılıdır: helal lokma girecek ve yalan, gıybet gibi günahlar ağızdan çıkmayacak. Bol bol istiğfar etmeli, sadaka vermelisin.


    Acaba bunları hiç araştırdın mı? Acaba nerde hata yapıyorum, duanın kabul olması için ne şartlar lazım diye bir arayışa girdin mi? Buna dikkat etmediğin anlaşılıyor.


    Aşağıda sana vereceğim link, seni konu başlıkları olan bir sayfaya yönlendirecek; dua ile ilgili olan başlıkları tek tek oku.


    Bunun dışında aklına takılan ve merak ettiğin herşeyi de yine bu siteden, arama kutusunu kullanarak da bulabilirsin. Bu sitedeki bilgiler, Ehl-i Sünnet alimlerinin kitaplarından alınarak nakledilmiştir







  • ben kısa yazayım.....

    Allah sizi varlıkla yoklukla sıkıntıyla ve mutlulukla dener

    eğer varlıkta mutlulukta dua ediyor sıkıntı ve darlıkta hemen inancınızdan vaz geçiyorsanız zaten sınavı da kaybediyorsunuz demektir

    bu şekilde denenmenin nedeni içindeki inancın sallantılı hali

    o henüz olgunlaşan aklınızı değil çevrenize bakıp kalbinizi ve vicdanınızı kullanın insan henüz yeni bir varlık olduğundan daha o ilminizle Allah a ulaşamazsınız.

    sonuç önemli...daha bir çok sınav yaşayacak ve göreceksin bakalım en sonunda doğru yolda mı kalacaksın sapkınlara mı uyacaksın.

    durum bu.

    karakterin böyle denenmeni gerektiriyor...doğruyu senin bulman isteniyor.

    görünen bu

    oku



    Eskisi gibi inançlı hissedemiyorum


    Eskisi gibi inançlı hissedemiyorum


    Eskisi gibi inançlı hissedemiyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pspsexer -- 7 Haziran 2023; 17:29:5 >




  • Pablo Vader kullanıcısına yanıt

    Ne kadar saygısızca yorumlar var. Dalga geçerek çok zeki göründüğünüzü mü zannediyorsunuz? Yazık yazık, inanmiyorsaniz saygı duyun!  


     Bizi İslam ile şereflendiren Allah'a hamd olsun!  

  • Rakanoth kullanıcısına yanıt

    Senin inandığın dine inanmadığını söyleyen ve başka alternatiflere de bakılabileceğini söyleyen insanları neden "saygısız" olarak yaftalıyorsunuz anlamıyorum. Sizin inancınız sizedir benim inancım banadır. Siz inancınızı söyleyebilirsiniz, bu inanca insanları davet edebilirsiniz ama aksi yapılınca "saygısız" oluruz. Zeka ile bu konunun ilgisi yok, saygı ve hoşgörü ile ilgisi var. Siz öncelikle inandığınız dinin hoşgörü ile ilgili konumlandırmasını incelemeli ve davranışlarınızı buna göre düzenlemelisiniz.

  • Senin meselen sadece istediklerin olmadığı için öfken, inancınla alakalı herhangi bir problemin yok çünkü Kuran'ı doğru düzgün okumamışsın anladığım kadarı ile, ana dilinde tercümesini okuyan hemen hemen herkes hataları görür ve mevzunun farkına varır, çelişkileri rahatça yakalar ve üzerine gider, bilim dışı, mantık dışı, matematik hataları gibi şeyleri görenler içinde bunların üzerini örtenler vardır, kimisi tefsir ile yapar bunu, kimisi kelimelerin bilmem kaçıncı anlamına göre orada öyle demek istemedi diyerek. Dediğim gibi, bir çelişkileri görerek bilinçli şekilde bu inanç gerçek değil diye düşünmek var, birde bana ne işte dua ettim istedim ama olmadı küstüm oynamıyorum diye düşünmek var, kısacası arada kocaman bir farkındalık farkı var. Bir sorunuz varsa seve seve cevap vermek isterim bu arada, dini bilgime güveniyorum. Aklınıza takılan bir şey olursa çekinmeden sorabilirsiniz. Öyle her yorumu da dikkate almayın bence, ben öyle yapıyorum.





  • 
Sayfa: 1

Benzer içerikler

- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.