Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda
Nahit Ulvi AKGÜN
chakra
Tamda aradığım şiiri yazdın. Teşekkürler
Ünv. yıllarında oluşturduğum seçme şiirler defterimi blog sayfama aktarmıştım. Beğendiğim şiirleri arada bir oradan aktarıyorum işte.
----------------------------------------------
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi farkedemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı Tarancı
Kapımı çalıp durma ölüm, Açmam; Ben ölecek adam değilim.
Alıştım bir kere gökyüzüne; Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar. Sıkılırım, Kuşlar cıvıldamasa dallarında, Yemişlerine doymadığım ağaçların, Yağmur mu yağıyor, Güneş mi var, Farketmeliyim Baktığım pencereden. Deniz görünmeli çıksam balkona. Tamamlamalı manzarayı Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar. Ekmekten olamam doğrusu, Nimet bildiğim; Sudan geçemem, Tuzludur teneffüs ettiğim hava. Ya nasıl dururum olduğum yerde, Öyle upuzun yatmış, İki elim yanıma getirilmiş, Hareketsiz, Sükûta râmolmuş; Sanki devrilmiş bir heykel?
Ellerim ne der sonra bana? Soğumuş kalbime ne cevap veririm? Utanmaz mıyım ayaklarımdan?
Kalkmalıyım, Dolaşmalıyım, Sokaklarda, parklarda. El sallamalıyım Giden trenlere, Kalkan vapurlara. Bilmeliyim, Gölgelerin boyundan, Saatin kaç olduğunu... Islık çalmalıyım. Türkü söylemeliyim Yol boyunca, Keyfimden ya hüznümden. Geçmiş günleri hatırlamalıyım, Dalıp dalıp akarsuya, Hayaller kurmalıyım, Güzel geleceğe dair. Yanımdan geçenler olmalı, Selâm almalıyım; Robenson'u düşünmeliyim, Garipliğini: Şükretmeliyim İnsanlar arasında olduğuma. Nedir ki eninde sonunda ölüm? Ayrı düşmek değil mi aşinalardan?
Kapımı çalıp durma ölüm, Açmam; Ben ölecek adam değilim.
CAHİT SITKI TARANCI
Yılda bir kere çıldırır ağaçlar sevincinden Rabbim ne güzel çıldırır. Yılda bir kere uzatır avuçlarını yaprak; Sevincinden titreyerek. Yılda bir kere kendini verir toprak Yılda bir kere yarılır bahçeler hazdan Rabbim ne güzel yarılır. Biz de bir kere sevinebilseydik. Çiçek açmış ağaçlar gibi çıldırasıya. Kimbilir belki bir gün sulh olunca Biz de deliler gibi seviniriz, Ağaçları ve baharı taklit ederiz Renkli bez parçalarıyla donatırız şehri Renkli ampuller asarız pencerelerden Kimbilir belki bir gün sulh olunca Biz de çatır çatır çatlarız binbir yerimizden Ağaçlar gibi.
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
HZ MEVLANA Aşkta karşılık beklemek olur mu? Buna düpedüz aşkı ile alışveriş yapmak denir.İns...ani diye bahsedilen muhabbette bile''Ben onu seviyorum ama o da beni sevsin''diyorsan ona aşk demezler.Sen onun tarafından sevilmeyi seviyorsun''.O bana ne verir'' diye değil ''Ben ona ne verebilirim ''diye düşündüğün zaman aşk olur.
Daha dün gibi yalnızlığım Daha sen gibi ben Ellerimde kurumuş çiçeklerle Yollarına savrulan Göz yaşlarımı yalancı çiğ tanelerine Benzeten Ağlamayı unutmuşken avutulan ben Nahoş bir yaşamın Terk edilen sen’inde ben Garipliğimde bir parça Sevincimde tümden sen Elveda diyemezken Elveda denilen Ben
Hasan Sabah
Daha ziyade Fars Edebiyatı olsa da,okumaya değer...
Kırık kibrit
her kapı eşiğinde çocuk mezarı diye takıldığınız 45 numara ayakkabılarımla içinde etleri çürüyen bir çocuk cesedi taşıdığımı nasıl da bildiniz
hiçbir bardakta dudak payı bırakmadınız bana bir kaşık sesini bile çok gördünüz şekersiz içerek çaylarınızı
bakarak yürüdüm oysa balkonlara göz göze gelebilmek için çamaşır ipinin arkasına astığı iç çamaşırlarının ıslaklığın
kanaryasını güneşe çıkaran bir kadınla
yanıma yaklaşıp kibrit istediğinizde ıssız bir adaya düşen yalnız adamın dumanı görülsün diye yaktığı ateşiydi sizlere uzattığım
ve siz her seferinizde sigaranızı yaktınız ama açıktan geçen gemiler gibi yanınıza beni almadan gittiniz! ..
Sunay Akın
Çırılçıplak Küstahlığımı nezaketim götürdü Saadece kendime bakakaldım. Kararsızlık bir an sürdü. Gizlenen insanların ortasında ben kaldım, Çırılçıplak.
Selamımı tanıdıklar götürdü. Saygı bekleyince alçaldım. Kararsızlık bir an sürdü. Kendini beğenmişlerin ortasında ben kaldım, Çırılçıplak.
Ağlamayı ölenler götürdü Kendimi ölmez sanınca ufaldım. Kararsızlık bir an sürdü. Ölülerle dirilerin ortasında ben kaldım, Çırılçıplak.
Sonsuzluğu ufuklar götürdü. Yarattığım dünyaların içinde daraldım. Kararsızlık bir an sürdü. Başlangıç ile bitiş ortasında ben kaldım, Çırılçıplak.
Aydınlığı bulutlar götürdü. Yıldızlara doğru yol aldım. Kararsızlık bir an sürdü. Varanlarla duranların ortasında ben kaldım, Çırılçıplak.
Özdemir Asaf
Fermân-ı aşka can iledir inkiyâdımız Hükm-i kazaya zerre kadar yok inadımız (BÂKÎ)
seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzimi dayayıp musluğa su içer gibi ağir posta paketini neyin nesi belirsiz telaşli, sevinçli, kuşkulu açar gibi seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldayan bir şeyler gibi seviyorum seni yaşıyoruz çok şükür der gibi.
nazım hikmet
Guzel'e
Dun gece senin kucucuk elinle yalniz yattik Yalniz senin kucucuk elinle yalnizlik Kandilli ilkokulu kadar kalabalik Zilleri caldiginda duslerinin Siniflarin kapilari ardina kadar acik Gokyuzunun, denizin, topragin, hayalle, emegin Hakli siniflari
Belki de baskin korkusuyla vefasiz, akintiya atilan Kitaplar varya onlardan Ogrenmis Marx'i, gumus baliklari Ve belki de onun icin o kadar, O kadar aydinlik ortalik...
Sen ki cicekleri toplamayan guzelim Cicekleri sulayan cocuk Ve ben ki buruk ve kavruk Bir ihtiyar adamim artik Oyle guzeldim ki senle, ciceklerden cok Ve anladim, anladim ki bir daha DUSUNDE BILE GOREMEZ ISLER DUSLERIN GORDUGU ISLERI
kardeşim sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana uçak sağ salim inebilsin meydana doktor gülerek çıksın ameliyattan kör çocuğun açılsın gözleri delikanlı kurtarılsın kurşuna dizilirken birbirine kavuşsun yavuklular düğün dernek yapılsın hem de susuzluk da suya kavuşsun ekmek de hürriyete kardeşim sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana onların dediği çıkacak eninde de sonunda da...
Nazım Hikmet Ran.
Vapurun dümen yerinde çaldığım ıslık Yağmurlu güvertedeki türküm Sana yaklaşmaya vesiledir Yoksa canım, seni unutmak için değil. Senden sonra ancak anlaşılır İnsanoğluna öğretilen yalanlar. Senden sonra anlaşılır ancak Boşluğu herşeyin. Seninle beraberdir dolu kadehler Şaraplar seninle aziz Cigaralar seninle tüter Ocaklar seninle yanar Yemekler seninle yenir.
II
Senden bahis açılmadıkça susmak isterim Senden bahis açılmaya vesiledir. Kınalıada, vapur, deniz, yunus Şimdiye kadar neden gökyüzü değildi Niye böyle oldu Neden kitapları severdim? Bu şehirde ikimiz birden nefes alıyoruz Yoksa neye yarardı bu garip şehir? Burada senin doğduğun bana malumdur Yoksa sever miydim minareleri Süleymaniye´yi? Sen gavur olduğun halde.
Sait Faik Abasıyanık
"bir gece sabaha karşı en kilitli kapılarım açılacak yalnızlığımdan çıkıp gideceğim ne sensiz kalırsam korkusu ne kitaplarda okuyup altını çizdiklerim ne alkol tutabilecek beni ne ölüm telaşı"
Attila İLHAN
boş bir sinema salonunda oynuyor tek başına çektiğim siyah beyaz sessiz son film ne kuşları seyreden kedi kadar heyecanlıyım artık ne de o kuşlar kadar salak ve kendine hakim kamera stop! yalnızlığıma kapalı gişeyim.
K. İskender
Vız Gelir
Olmadık zamanda, olmadık yerde Kalender hayatın küçük zerresi... Başım dimdik! Alnım açık. Bu baş benim; kırılsa da, kesilse de vız gelir… Adı büyük, kendi küçük beşerin,Haline de şaşarak; Yaşamışım, ölmüşüm vız gelir… Derme çatma, eğik bükük, kıvrak, dönek, Kelle koltuğuna almak ne bilir? İstense de olunmaz ki olunca, İki büklüm kalınca,Üç düğmeyle kulluk eder pezevenk Ondan sonra “Erkek” desen, vız gelir…