Şimdi Ara

CHP'nin hep haklı çıkmış olması ve vefasız halk... (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
142
Cevap
0
Favori
3.362
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
48 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Hopdediks-Dediğimdediks kullanıcısına yanıt

    işine bak insanların yıllarca okuduğu meslek konusunda ders vermeye kalkma! yıllarca boşuna mı okudu sen gibi alanı dışında olduğu halde atıp tutan olcak diye...


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • jethoca kullanıcısına yanıt

    CHP li belediyelerin çok başarısızlığı mi yalan EVET

    CHP nin 20 yılda iktidara alternatif olamamasi mi yalan EVET

    Yoksa paralı eleman gibi her mesajıma eksiksiz cevap yetiştirme gayretimiz mi yalan EVET


    Başka soru?


    Ama önce senin neden akpyi hiç eleştirmeden devamlı chpye saldırmaya çalışmanın nedenini öğrenelim. Ondan sonra da tabi paralı eleman olduğumu kanıtlamanı isteyeceğim.CHP'nin hep haklı çıkmış olması ve vefasız halk... 


    Ayrıca devamlı ve ısrarla propaganda yapman göz önüne alındığında siyasete forumda en çok önem verenler arasındasın.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi captain_turkiye -- 28 Ocak 2022; 22:30:24 >
  • izayoi kullanıcısına yanıt

    Bilgin yoksa konuşma. Bir şey biliyorsan söyle de görelim. İsmet İnönü'ye ve yaptıklarına 21.yüzyıl insanının gözüyle bakamazsın. İnsanlar yaşadığı çağa göre değerlendirilir. İnönü Balkan savaşını, 1.Dünya Savaşı'nı , Kuruluş Savaşı'nı ve 2.Dünya savaşını görmüş bir asker.Onun demokratlığı çağına ve kendine özgü olacak herhalde. Fakat unutulmamalı ki her ne kadar şartlar zorlarsa zorlasın ülkeyi tek parti diktası ile yönetebilirdi. Çok partili sisteme geçmeyebilirdi. Bunu yapmadı çünkü ülkenin demokratik düzene geçmesinden yana taraftı. Bunu Erdal İnönü anılarında da yazıyor. Sana tavsiyem ne o tarihçiyim diyen tiplerden öğren tarihi ne de benden öğren. Git araştır öyle konuş. BOŞ KONUŞMA.

  • İsmet İnönü'nün günümüz koşullarına göre değerlendirilemeyeceği tarih biliminin en temel kurallarındandır ve doğrudur.

    Yanlız atlanan bir konu var. İsmet Paşa genç cumhuriyeti sıfırdan kendisi başlatmadı. Atatürk'ten sonra devam etti. Yani yukarıda ifade edildiği gibi totaliter bir rejim ortaya koymak o kadar da mümkün değil.

    İsmat paşa'nın kurtuluş savaşı mücadelesinden bahseden olmadığı için o naktadaki bize eleştiriler bence karşılıksız kalıyor.

    2-3 defa yazdım ama kimse çok partili hayata geçtikten sonra yapılan ilk genel seçimlerdeki saçma uygulamalara bir yorum getirmemiş.


    Bu arada Captain'in sürekli benim arkamdan cevap yazıp ya eleştiri ya da çelişki bularak farklı bir engelleme metodu uyguladığı sanırım hepinizin dikkatini çekmiştir.

  • Atatürk Üniveristesi Tarih Öğretmenliği mezunuyum ama ilk atandığım 2000 yılından beri sosyal bilgiler branşında kadrolu olarakçalışıyorum. Lisede tarih dersine girdiğim yıllar da oldu. Ancak Üniversite tarih bilgilerim özellikle ayrıntı noktasında çok iyi değil. Tarih bilimi biraz da insanın okuyup kendini geliştirmesi ile ilgili. 8. sınıf inkılap tarihi dersinde ise maalesef mevcut sınav sısteminin gerektirdiği kazanım v becerileri verme önceliğinden dolayı derste meraklısına konunun detaylarını anlatma imkanımız olmuyor. LGS sınavı 8. sınıflar için çok önemli.

    Şu sıralar II. Abdulhait ile ilgili 3 adet kitap okuyorum.


    Tarih bilimi biraz farklı bir bilim. Bunlardan birincisi içeriği sınırsız denilebilecek kadar geniş. Tarihten herşeyi biliyorum demek tamamen imkansız.

    Diğer hiç bir bilimde olmadığı kadar tartışmaya farklı iddialar ortaya atmaya ve birinin beyaz dediğine diğerinin kara demesine müsait. Tarihin ingilizcesi " ONUN HİKAYESİ" yani tarihi kim anlatıyorsa onun gözüyle bize aktarılmış oluyor.

    Son olarakta eğer okumaya,anlatmaya devam etmezseniz unutluyor.


    Ben İsmet Paşa için çok partili hayatı engellemek için elinden geleni yaptı demiyorum. Ancak İsmet paşanın gerek milli şeflik dönemi, gerek Atatürk'ün isteği ile kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kendi kendini feshetmesindeki rolü ve daha önemlisi 1946 seçimleri ve Adnan Menderese karşı tutumu hiç te demokratik bir kişilik arzetmiyor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi jethoca -- 29 Ocak 2022; 1:53:7 >




  • Jethocanın yapmaya çalıştığı yalan yanlış algı propagandasını isteyen biri varsa artık ona yazmayacağım. Çünkü foruma yazıp işine gelmeyen cevaplar verilmesin, çelişkileri yalanları bulunmasın, istediği kişiler hakkında istediği iftiraları atabilsin istiyor.


    Var mı onu haklı bulup bunu isteyen? CHP'nin hep haklı çıkmış olması ve vefasız halk... 


    Not: İlk defa birinin "çelişkim bulunuyor, yazdıklarıma cevap veriliyor" diye şikayet edip başkasını suçladığını gördüm.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi captain_turkiye -- 29 Ocak 2022; 1:35:51 >
  • captain_turkiye kullanıcısına yanıt

    hocam sizdeki sabra da hayranım, uzun uzun cevap yazıyorsunuz. Bana göre bunlar muhattap dahi alınacak tipler değiller




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Redeemertr -- 29 Ocak 2022; 2:45:50 >
  • Redeemertr kullanıcısına yanıt

    Aslında öyle tabi ama bu duruma düşmeleri komik oluyor. Arada eğleniyorum böyle.CHP'nin hep haklı çıkmış olması ve vefasız halk... 


    Yoksa bu taktikler, bu saçmalıklar artık bıktırdı. Ama sadece biz değil millet de bıktı, oy kayıplarının bir sebebi de bu tür davranışlar.

  • İsmet inönüyü demokrat olmamakla suçlayanlar, istanbul belediye seçimi sonucunu kabullenemeyip aynı zarfın içindeki iki farklı pusuladan birine hile deyip ama birşeyler oldu saçmalığını ortaya atıp tekrarlattı. İnönü kendisi çok partiliye geçirdi seçimi kaybedincede bıraktı gitti. Atatürk kendi eliyle muhalefet olsun diye parti kurdurdu. Kurulan parti cumhuriyet düşmanlığı yaptı ve kapatıldı. Dertleri ekmekleri kesilecek bu ülkede yobazlık tarikatçılık biterse diye yobazlığa tarikatlara karşı olan inönüye iftira atmaktan geri durmuyorlar. Atatürk ede diyeceklerde yemiyor bir tarafları. Yavaş yavaş niyetleri çıkıyor, onada başladılar azcık laf dokundurtmaya ama fazlası yemiyor inönü den hınçlarını çıkarıyorlar.

    Abdulhamid dir bu ülkeyi tehlikeye atan. Onun devrinde rus çatalca ya kadar geldi. Bütün avrupa kıbrıs adalar afrika onun devrinde gitti. Sarayına kapanıp muhalif avından öteye gitmedi.



    CHP'nin hep haklı çıkmış olması ve vefasız halk...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Miraclescape -- 29 Ocak 2022; 4:0:58 >
    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >




  • İmamoğlu elçi ile balığı yedi şimdi kılçıklarını ayıklamak için buradaki arkadaşlar uğraşıyor.

  • Hatt, a balığı İamoğlu yedi, kılçıkları size kaldı.

  • @Cem Propaganda konusu silinince buradan aynı şekilde devam ediyor. Mesajlarıma cevap veremediği için bloklamış bir de.CHP'nin hep haklı çıkmış olması ve vefasız halk... 


    Gel de bu kişinin öğretmen olduğuna inan. Bayburtta öğretmen ama sabah akşam ibb başkanına nasıl laf atarım, istanbulda yaşan seçmenine nasıl laf atarım diye düşünüp yazıp yazıp duruyor.CHP'nin hep haklı çıkmış olması ve vefasız halk... 

  • captain_turkiye kullanıcısına yanıt

    Kendi çapında eğilensin, ben bunun öğretmen olduğundan bile süphe etmeye başladım, umarım ögretmen falanda değildir.

  • Cem kullanıcısına yanıt

    Ben inanmıyorum. Bu üslüp, bu fanatizm, bu mantıklar falan akpli öğretmenler için bile olmaz.

  • JaReD22 kullanıcısına yanıt

    Chp seçilirse laiklik üzerinden muhafazakarlardan intikam alacağını en ufak çocuk bile tahmin eder.

    Aptal değiliz.Şehit anası başörtülü diye dışarı atan bir zihniyet asla ve asla bu ülkede artık başa geçemeyecek.

    Bu ülkede Akp ye oy veren %30 kesim maddi duruma önem vermiyor.Kemik oyu ordan geliyor.

    Dinini özgürce yaşayacağı ve güvence altına alacağı bir sistem üzere hareket edilmesini istiyor.

    Chp bunların karşısında.Nerden mi anladım ? Partidekilerin davranış biçimlerini incele ve başörtülülerden rahatsız oluşlarını anlamayacak kadar APTAL DEĞİLİZ.

    Bu ülke sol zihniyetle yönetildiğinde muhafazakar kesime indirilen darbeyi unutmadı.

    Akp lilerin %30 luk kesimi dava için var.Tıpkı İzmirde Akpartinin belediyeyi kazanamaması gibi.

  • hakan_harputlu H kullanıcısına yanıt
    İsmet İnönüden sonra chp ne zaman iktidara geldi de muhafazakarlara zulmetti
    O dönemden sonra sol zihniyette Ecevit geldi o da kendi kurduğu DSP ile başkada yok
    Başörtüsü mağduriyetiniz ne zaman bitecek çok merak ediyorun
    Günümüzde kapananların çoğusuda tarz için mağduriyetin ekmeğini yemek için kapanıyor
    Bu saatten sonra mevcut iktidar isterse sonsuza kadar yönetsin ben artık siyasetle pek ilgilenmiyorum
    Halk tercihlerini yaşıyor
    Ben bu milletten umudumu 4 5 sene önce kestim

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Abdülhamid gerçekten de Osmanlının sonunu getiren hükümdar oldu.Bugün ise Abdülhamid'i gerçeklerden kopararak büyük bir hükümdar gibi anlatmaya çalışıyorlar.


    II.Abdülhamid 1878'de Meclis-i Mebusanı kapattıktan sonra 1908 ihtilaline kadar kesintisiz birşekilde tam 30 yıl mutlak monarşiyle imparatorluğu idare etti.Tüm yetki ve tüm güç ondaydı.Öyle ki bu dönem hiçbir Osmanlı padişahı döneminde verilmemiş bir isimle yani 'istibdat' olarak anılır.Buna rağmen II.Abdülhamid imparatorluk adına ne yaptı?


    -Tüm Osmanlı borçlarını mı ödedi?

    -Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasını mı önledi?

    -Osmanlı donanmasını mı güçlendirdi?

    -Osmanlı ordusunu mu güçlendirdi?

    -Topluma inecek reformlar mı yaptı?

    -Anayasal meşrutiyeti mi yaydı?

    -Bilimsel eğitim metotlarını mı benimsedi?

    -Modern üniversiteler mi kurdu?

    -Sanatı mı geliştirdi?


    Ne yaptı II.Abdülhamid?


    Bunları yapmadığı kesin.


    Bunun yerine;


    1-Mısır'ı,Tunus'u ve Kıbrıs'ı tek kurşun atmadan bıraktı

    2-1896'da Osmanlı ordusu Yunan ordusunu mağlup edip Atina'yı kuşatmışken İngilizlere boyun eğerek Yunanlıların lehine barış anlaşması imzaladı

    3-Düyun-u Umumiyenin kurulmasını engelleyemedi

    3-Osmanlı borçlarının ödeyemedi

    4-Osmanlı donanmasını Haliçte çürüttü

    5-Osmanlı kara ordusunu saraya yakın 'alaylı' subay olarak tabir edilen eğitimsiz ancak saraya körü körüne bağlı subaylarla doldurdu.Ordunun tatbikat yapması,gerçek mermilerle talimler yapmasını yasakladı

    6-Toplumu modernleştirecek reformlar yapmadı

    7-Kanun-i Esasinin sadece adını bıraktı.

    8-Eğitim alanında bir takım faydalı işleri olsada bunları imparatorluk geneline yayamadı

    9-Modern sanatın gelişmesine kayıtsız kaldı

    10-Anadolu tarihine ait çok sayıda Hitit,İyon,Frigya uygarlıklarına ait tarihi eserin,heykelin Batılılar tarafından Avrupa'ya götürülmesine izin verdi

    11-Anadoluya yapılan tüm yatırımlar özellikle demir yolu yatırımları tamamen Batılıların lehine olacak şekilde yapıldı.Yoksa Medine'ye demir yolu döşeten koca sultan (!) acaba neden İstanbul'dan Erzurum'a demir yolu döşetmemişti?Bugün Çanakkale zaferine II.Abdülhamid'i zorlama birşekilde dahil etmeye çalışan zihniyet nedense Sarıkamış faciasının tüm suçunu Enver Paşa'nın üstüne atmaya çalışır.Halbuki Sarıkamış faciası ikmalsizlikten dolayı yaşanmıştır.Eğer İstanbul'dan Erzurum'a demir yolu olsaydı İstanbul'da askeri depolarda olan kışlık malzemeler Erzuruma'a taşınabilir ve Sarıkamış faciası yaşanmayabilirdi.


    Halbuki Japonya'da 1867'de tahta çıkan İmparator Meiji feodal bir köylü toplumu olan Japonyayı 1868'den itibaren yaptığı reformlar ve inkılaplarla çok kısa bir sürede modernleştiriyordu.Bu modernleştirmeler arasında bugün dincilerin 'gavurluk' dediği modernleştirmelerde vardı.Mesela İmparator Meiji;


    1-Devlet memurlarının Batılılar gibi giyinmesini

    2-Batılı kanunlarla benzer modern anayasa yapılmasını

    3-Batılı değerleri benimsemiş modern okulların ve üniversitelerin açılmasını

    4-Batılı ekonomik sistemleri benimsemiş yeni devlet ekonomi sistemini

    5-Batı kültürünü Japon kültürüne entegre edebilecek şekilde Batılı değerleri benimsemiş sanat okullarının açılmasını


    sağlamıştı.


    Elbette ona da karşı çıkan gericiler ve muhafazakarlar vardı.Bunlar Samuraylar etrafında birleşmişler ve imparatoru devirmek için isyan etmişlerdi.İsyan gerekçeleri de Japon kültürünü Avrupa kültürü ile karıştırarak yozlaştırması ve Japon kültürünü zayıflatmasıydı.Tabi bu görünen sebepti asıl dertleri modernleşen Japonya'da feodalizme ve gericiliğe yer olmamasıydı.Ancak İmparator Meiji Batılı anlayışla eğittiği ve Batılı silahlarla donattığı İmparatorluk ordusuyla bu isyanları bastırmayı bildi.Böylece 1868'de her açıdan geri feodal bir köylü toplumu olan Japonya'yı 1905 yılında Osmanlının sürekli mağlup olduğu Rusya'yı Uzak Doğu'da evire çevire dövüp yenebilecek büyük bir güce dönüştürdü.İmparator Meiji 1912'de öldüğünde geride Kore'yi ilhak etmiş,Çin'den Mançurya bölgesini ekonomik sömürge olarak kazanmış,güçlü bir ordu ve güçlü bir ekonomiye sahip,Batılılardan aşağı kalmayacak şekilde modern bir eğitim sistemine sahip Japonya bıraktı.


    Peki Abdülhamid geriye ne bıraktı?


    Yıkılmaya yüz tutmuş bir imparatorluk bıraktı.


    Bununda tüm faturasını İttihat ve Terakki üzerine ihale etmeye çalışırlar.Ancak İttihat ve Terakki gerçek anlamda iktidara ancak Ocak 1913'te Enver Paşa'nın Bab-ı Ali'yi basarak II.Abdülhamid'in has adamı ve sadrazamlarından Kamil Paşa'yı ve hükümetini devirerek geldi.1908-1913 yıllarında ise hükümet genelde II.Abdülhamid döneminde sürekli görev alan Nazırların ve Sadrazamların elindeydi.Ancak dinciler bunu asla anlatmaz.Sanki Enver Paşa'nın 1913'te kendi kendisine darbe yaptı.





  • İsmet İnönü bu ülkeye demokrasiyi getiren insandır.Hiç 1946 seçimlerini bahane ederek İnönü'yü kötülemeye kalkmayın.Bu nedenle 1938-1950 arası dönemi madde madde anlatmaya çalışayım.


    1)İnönü Atatürk vefat edince yerine II.Cumhurbaşkanı olarak TBMM'de oy birliğiyle seçildi ve Fevzi Paşa'da Türk ordusunun bağlılığını İsmet İnönü'ye bildirdi.Böylece iktidar kansız ve olaysız birşekilde İnönü'ye geçti.


    2)İnönü Cumhurbaşkanı olduğunda II.Dünya savaşı ufuktaydı ve Türkiye Atatürk gibi bir otoriteyi kaybetmişti.Dahası Atatürk'ün vefat ettiği 1938 yılında Doğuda çıkan II.Dersim isyanı daha yeni bastırılmıştı.Cumhuriyet rejimi henüz tam olarak oturmamıştı.İç ve dış odaklar Cumhuriyet rejiminin ömrünü Atatürkle beraber tamamlandığını düşünmekteydi.Bu nedenle İnönü bu algıyı Atatürk'ten boşalan otoriteyi 'milli şef' ünvanını alarak doldurdu.Bu ünvanıda yanılmıyorsam bizzat Celal Bayar teklif etmişti.


    3)İsmet Paşa'nın 'milli şefliği' Atatürk gibi kalıcı olmamıştır.O bu ünvanı 1938-1945 yılları arasında hem ülkede hem de Dünyada gelişen şartlar nedeniyle kullandı.O dönem Avrupa'da demokrasiyle idare edilen ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi.Yunanistanda ve Bulgaristanda Krallık vardı.İran'da Şahlık,Suriye'de Fransız mandası,Irak'ta Krallık vardı.Avrupa'nın geneli ise faşist ve nazi ideolojileri arasında sıkışıp kalmıştı.Türkiye'nin Kuzey'i ise tamamen Sovyetlerin elinde Komünist partinin tek adam rejimi vardı.Böyle bir Dünya'da 'milli şef' olmak zorunluluktu.Dahası II.Dünya Savaşı devam ederken demokrasiye geçişte mümkün değildi.Zira bu demokrasi denemesi Şeyh Sait,Menemen ve Dersim isyanlarına benzer isyanlara yol açabilirdi.Bu nedenle savaşın sonunu bekledi.


    4)1945'te Avrupa'da faşizim ve Nazi ideolojileri yenilince Dünya genelinde demokrasi rüzgarları esti.İnönü'de buna uydu.İstese Türkiye'yi İspanyol lider Franco gibi vefat edinceye kadar tek adam olarak yönetmeye devam edebilirdi.Ama bunu yapmadı.1946'da kendi isteğiyle önce Milli Şeflik ünvanını kaldırdı.'Partinin değişmez genel başkanı' kararını da değiştirdi.Yine aynı yıl Celal Bayar'ın Demokrat Parti'yi kurmasına müsaade etti.Üstelik bu yapılırken 1924 Anayasasında bir değişiklikte yapılmadı.Demokrat Parti 1924 Anayasasının verdiği haklarla kuruldu.


    5)1946 seçimleri Türkiye Cumhuriyetinin ilk bağımsız genel seçimi özelliği taşır.Doğal olarak daha önce bağımsız genel bir seçim tecrübesi olmayan Türkiye'de sorunsuz bir genel seçimin yapılmasını beklemek fazla iyimserlik olurdu.Nitekim öyle de oldu.Seçimlere birçok usulsüzlükler karıştı.İktidara sırtını vererek makam ve mevki elde edenler iktidarı devretme ihtimalini bile ortadan kaldırmak için çok sayıda hileye ve usulsüzlükle başvurdu.Ancak bunun o dönemin iletişim ve teknoloji imkanlarıyla tespit etmek haftalar ve belki aylar süreceği için seçimler tekrarlanmadı.Ancak İnönü bundan dersler çıkartarak 1950 seçimlerinin daha demokratik ortamda gerçekleşmesi için çalışmaya başladı.


    6)1946 seçimlerinden sonra CHP içinde iktidarı demokratik yollarla devretmeye gönüllü olmayanları partiden uzaklaştırdı.Kendisi CHP genelbaşkanlığını bırakarak sadece Cumhurbaşkanlığını üstlendi.Böylece devlet başkanlığı ve parti başkanlığı ayrı makamlar haline getirildi.Devlet başkanı partiler üstü konuma geldi.Vilayetlerde görevli olan Valilerin 'CHP İl başkanı' olma geleneğini de kaldırdı.Böylece Valilerin partilerden bağımsız hale gelmelerini sağlandı.Seçim kanunun da değişikliğe gitti.


    7)1950 seçimleri İnönü'nün yaptığı bu hazırlıklarla gerçekleşti.Seçimi Demokrat Parti kazandı.İnönü tüm devlet ve ordu gücü elinin altındayken sonucu kabullendi.Hiçbir zorluk çıkarmadan Cumhurbaşkanlığını Celal Bayar'a siyasi iktidarı da Demokrat Parti'ye devretti.Böylece Türkiye'de ilk demokratik iktidar devri İnönü döneminde yaşandı.


    Şimdi gelip ''İnönü 1950 seçimlerini Batının baskısı nedeniyle kabullendi'' diyebilirsin.O halde buradan şu anlam çıkar.Demek ki Batılı 'abiler' CHP'den ve İnönü'den kurtulmak istemişler Türkiye'nin başına yerli ve milli (!) Demokrat Partinin gelmesini istemişler.


    Öyle ya eğer İnönü 1950 seçimlerini Batının baskısıyla kabullendiyse demek ki Batılılar Türkiye'nin başında CHP'yi ve İnönü'yü değil Demokrat Partiyi görmek istiyorlardı.Bu nedenle İnönü'ye baskı yaparak iktidarı Demokrat Partiye devrettiler..


    Tabi bunlar zırvalıktan başka birşey değil.Dinci bakış açısıyla öğrendiğiniz yakın tarih anlatılarındaki tutarsızlık ve saçmalıkları sorgulayasınız diye bunları söyledim...


    İnönü hayatı boyunca demokrasi için mücadele etmiş insandır.1950-1960 yılları arasında Demokrat Partinin zulmü altında ana muhalefet liderliği yapmaya çalışmıştır.'Tek parti' döneminden şikayet ede ede iktidara gelen Demokrat Parti yeni 'tek parti' olmak için canla başla çalışmıştır.Öyle ki 14 Mayıs 1950 seçimlerinden sadece bir ay kadar sonra 13 Haziran 1950'de Adnan Menderes DP grubunda İnönü'yü ve CHP'yi kendi iktidarına darbe yapmaya teşebbüsle suçlamıştı.İşte Adnan Menderes'in o konuşması;


    ''Size esefle bildirmek isterim ki iktidara geldiğimiz henüz bir ay bulmadığı halde,bazı zaruri değişiklikleri mesele ittihaz ederek Cumhuriyet Halk Partisi,orduyu aleyhimize tahrik etmek yoluna sapmıştır.Bizim bütün çalışmalarımız,memleketimizde demokrasiyi perçinlemeye matuftur.CHP eğer başarılı bir çalışmaya girmek istiyorsa,başlarındaki iktidar hastalarını atmalıdır.Bu iktidar hastaları,havayı teşviş etmek istemektedirler.Memlekette siyasi istikrarı muhtel gösterecek bir polemiğe,bir hücum ve taarruza geçmişlerdir.''


    Halbuki İnönü 14 Mayıs 1950'de seçimler sonuçlanınca olaysız birşekilde üstelik henüz kendi partisi iktidardayken kendisi de Çankaya'da Cumhurbaşkanıyken iktidarı devretmiş,22 Mayıs 1950'de Celal Bayar III.Cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıkmış,Adnan Menderes ise hükümeti kurmuştu.Eğer iktidarı devretmek istemeseydi pekala 14 Mayıs 1950'de yine 1946 yaşanılan olayların benzeri yaşanır yine iktidarda kalırdı.Neden iktidarı bıraktıktan hem de bir ay sonra askeri darbeyle iktidara gelmek için uğraşsın?iktidarı devretmek istemeyen bir isim en başta buna izin vermezdi.


    İşte Adnan Menderes bu konuşmasıyla ve suçlamalarıyla nasıl bir iktidar sürmeyi hedeflediğini göstermiş oluyordu.'Tek parti' döneminden şikayet ederek iktidara gelmiş ancak kendisi daha bir ay bile olmadan 'tek parti' olma hevesine düşmüş,ana muhalefet partisini 'darbeci' olmakla suçlamaya başlamıştı bile.


    Elbette burada uzun uzun 1950-1960 DP dönemini eleştirecek değilim.Lakin İnönü tüm gücü hiçbir sorun çıkarmadan devretmiş,DP'nin 10 yıl boyunca devam eden mutlak iktidarında çok darbe almış,aşağlanmış,itibarsız hale getirilmeye çalışılmış,damadı hapse atılmış ve hatta 1 Mayıs-4 Mayıs 1959 tarihlerinde gözü dönmüş DP'liler tarafından linç edilerek öldürülmek istenmiş bir isimdir.Özellikle 4 Mayıs 1959'da İstanbul'da uğradığı linçten ve muhtemel bir ölümden o esnada 19 Mayıs törenlerinin provasından dönerken oradan geçen Süvari Binbaşı Turhan Bayraktar ve birliği tarafından kurtarılmıştı.


    Demokrat Parti ise bu linç olayını soruşturmamış,faillerini yakalamaya bile yeltenmemiştir.


    Bugün ise 2017'de sayım devam ederken seçime müdahale edildiğini,sayım devam ederken seçim kanununun malum zihniyet lehine değiştirildiğini yine bugün 2019'da muhalefetin şüphe götürmez birşekilde kazandığı belediyeyi YSK'ya ağır bir baskı uygulayarak yenileten ve dahası belediyeyi kaybettikleri için seçimin hemen ertesinde yandaş gazetelerinde ''sandıkta darbe' diyerek milli iradeye 'darbe' diyen ve yine 2019'da bu ülkenin ana muhalefet liderini bir şehit cenazesinde linç ederek öldürmeye çalışan,kendilerinden olmayan herkesi hain ve terörist ilan eden bir zihniyetle karşı karşıyayız.


    Peki buna ne diyorsun?


    Türkiye sizin zihniyetinizin döneminde demokrasi anlayışında çok mu ileri gitmiş yoksa sövdüğünüz İnönü'nün 'milli şef' dönemine mi geri götürmüşsünüz?İnönü devlet başkanlığı ve parti liderliğini ayırdı siz birleştirdiniz.İnönü 1950'de koca bir ülkenin iktidarını sorunsuz devretti siz bir belediyeyi kaybettiğiniz için ortalığı ayağa kaldırdınız.İnönü daha adil bir seçim yapılabilmesi için 1946'dan itibaren hem seçim sistemini hem de oy sayım usulünü değiştirdi siz ise seçim devam ederken seçime müdahale ettiniz,YSK kanunu değiştirdiniz ve kaybettiğiniz belediyeyi YSK'ya baskı kurarak yenilettiniz.


    Söyle bana daha ileri mi gitmişiz yoksa daha geriye mi?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 1 Şubat 2022; 6:45:20 >




  • " CHP Fetöcülere destek vermeyin dedi haklı çıktı. "


    1nci maddden çuvallamışsın, herşey biz yaşarken oldu.


    1 - CHP yönetimi Fetö olduğunu bildiği için değil " Dindar " , " müslüman " görünümlü oldukları için karşı çıktı hep, Dine duydukları alerjiden dolayı Fetöden hoşlanamzlardı, bir şey bildikleri için değil.


    2- Fetö'nün Amerikan köpeği , terörist , hain bir suç çetesi olduğu ortaya çıkınca ( çıkarılınca ) anında yanlarına geçtiler, destek oldular. Hatırlayın. TV'leri, gazeteleri , Bankaları, holdingleri kapanmasın diye gidip şirketlerin önünde yattılar, milletvekili ve Genel başkan Kılıçdaroğlu düzeyinde , Canlı yayınlara katılıp ağladılar, FEtö ile mücadeleyi demokrasiye aykırı, baskı rejimi diye niteleyip Hayat öpücüğü vermeye çalıştılar .


    3- İçeri atılan Fetöcülere Destek için Kılıçdaroğlu Ankara'dan İstanbula " Adalet " yürüyüşü yaptı be. Fetöcülere desteğin bundan bariz örneği mi olur.





  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.