Şimdi Ara

Bu nasıl Evrim?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
1
Favori
363
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar bilinen klasik evrim ve seçilim anlayışını bir süreliğine kenara bırakın.
    Bir süredir düşünüyorum gözlemliyorum ve şöyle bir sınıflandırma yaptım.

    Çok güçlüler (ben bu sınıfa dahilim :) - Üremiyorlar

    Güçlüler - Az ürüyorlar ama öz ürüyorlar. 1-2 çocuk yapıp onun geleceğini en iyi şekilde şekillendirmeye çalışıyorlar.

    Orta ve alt sınıf - Fazla ürüyorlar, çocuklarının geleceği çok güzel olsun gibi bir kaygıları yok.


    Şimdi bu güç sınıflandırmalarından rahatsız olduysanız, 10 çocuk yapan bir erkeği/aileyi düşünün. Siz evrimsel açıdan güç sıralamasında bu adamdan aşağıda mısınız üstte mi? Hanginiz daha güçlü?

    Bir de şu var, klasik olan kadınlar erkekler arasından en güçlüsünü seçer ve eş kabul eder mantığı var. Bana kalırsa bu hiç bir manaya gelmiyor. Kadın erkek sayısı eşit. Ayrıca bu mantıkla baktığımızda erkek de kadınlar arasından olabildiğince en iyisini en cazibelisini seçmeye çalışır. Kısacası bu mantıklar bana pek bir şey ifade etmiyor.

    Şimdi sorum şu ; bu nasıl evrim? Nasıl bir mekanizma var, süreç nasıl işliyor? Kafam karışık.
    Konunun dinle hiç bir bağlantısı yoktur, din ya da dinsizliği tartışmak için açılmamıştır.







  • quote:

    (ben bu sınıfa dahilim :)

    Burada parantez mi kapattın yoksa gülücük mü attın?
  • 2 parçalı konu olmuş. Tersten başlayarak cevap vereyim;

    - "... klasik olan kadınlar erkekler arasından en güçlüsünü seçer ve eş kabul eder mantığı var." cümlesinde eksik bir kelime var ve bu kelime, cümlenin anlamını tamamı ile değiştiriyor.
    Kadınlar erkekler arasından değil, seçenekleri dahilindeki erkekler arasından en güçlüsünü seçer. Bu tanım da aslında medeniyetle birlikte oluşmuş bir tanımdır. Doğal hayatta bize en fazla benzeyen canlılar olan primatlara baktığımızda işin aslında öyle olmadığını, doğada en güçlü olan erkek primatın tüm dişileri aldığını görüyoruz.
    - İkinci konu olarak, gelir ve eğitim seviyesi ile çocuk sayısının ters orantılı olmasına bakabiliriz. Şimdi adını hatırlayamadığım bir iktisatçı, bundan 200 yıl kadar önce "Gelir seviyesi arttıkça, çocuk sayısı da artar." şeklinde bir tezle ortaya çıkmıştı, ki bu tezi aslında gözleme dayalı ve o zaman için doğru bir tezdi. Sadece zenginlerin çok çocuğa bakabileceği bir dünya düzeninde yaşadığı için, bu tezini kaleme almıştı. Oysa ki, günümüzde gelir, eğitim, kariyer, refah seviyesini yükseltme çabası gibi nedenlerle, çalışma hayatına dahil olan insanların çocuklara vakit ve para ayırması "Kötü bir seçenek" olarak algılandığından, kapitalizm içerisinde "Olumlu" olarak kabul edilebilecek tüm kavramlar çocuk yapmanın önüne set çekmektedir.

    Özetle, "Doğal seçilim" dediğimiz şey "Doğal" olandır ve bizim yaşamımızdaki hiçbir kavram doğal olmadığından, sistemin dışına çıkmış durumdayız.




  • İnsan, ister güçlü olsun ister güçsüz olsun, bazı şeyleri güzel bulur, doğru bulur; bazı şeyleri yanlış, kötü bulur. Bu hisler zamanla değişebilir de, aynen devam edebilir de.

    Yani insanda bir şeyleri güzel veya yanlış görme potansiyeli var.

    Sen, hayatı ve insanları zor/kötü olarak görürsen, sadece kendine odaklanmayı doğru ve zevkli olarak bulursan, tek başına takılırsın. Burada yaptığın şey sana doğru gözükeni yapmak olur.

    Ben birileriyle zaman geçirmeyi, çocuklarımla takılmayı falan güzel olarak düşünürsem, ben de bunları yaparım. Burada yaptığım şey, yine seninki gibi, bana doğru gözükeni yapmak olur.

    Böyle bir evrim yani, insanın kendisine doğru gözükeni istemesine yol açan bir potansiyel. Farklı beyinler, farklı ortamlar, tabii ki farklı yönelimlere yol açabilir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-58CC9589B

    quote:

    (ben bu sınıfa dahilim :)

    Burada parantez mi kapattın yoksa gülücük mü attın?
    Hem kapattım hem gülücük attım.
  • köle kullanıcısına yanıt
    Çok güçlüler parantez kapatıp aynı anda gülücük atma yetisine sahiptir

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • nick konu uyumsuzluğuna dikkat çekerek başlayayım, adettendir.

    klasik dediğiniz evrim, canlıların genetiğini ve ötesini çevresiyle beraber değerlendirerek nesiller boyu gerçekleşen bir seçilim modeli öneriyor.

    davranış biliminim d'sinden anlamam. dawkins kitaplarında bunu anlatıyor biraz. adına da evrimsel açıdan kararlı strateji diyor. görünüşte özverili olan, kendini feda eden bir davranışın, nihayetinde evrimsel açıdan nasıl kararlı olabileceğini açıklıyor. bencillik fikrini içselleştirerek başlıyor tabi ki. sizin de davranışsal gruplarınızda bencillik yoğrulmuş vaziyette.

    hiçbir canlı çevresinden bağımsız düşünülemez. çocuklarımıza genetik mirasın yanında aynı zaman bir sosyoekonomik statü bırakıyoruz. yani meydana gelen yeni bireyin, topluma ve dünyaya karşı davranışlarını büyük ölçüde belirleyici olacak bu statü. mesela zengin ailenin çocuğu, fakir ailenin çocuğu, akademisyen ailenin -yani ekonomik olarak orta direk, ancak vizyon açısından zengin- çocuğu arasında önceden belirlenmiş kader de diyebileceğiniz hatrı sayılır farklar olduğunu göreceksiniz. çocuklar bunu bizzat farketmeyebilir, duyarsız kalabilir bu saflıklarından ve beyin gelişimişinden veya tecrübesizlikten olabilir. dışardaki bir gözlemci örneğin bir öğretmen kolayca farkedebilir.

    çok güçlünün çocuk yapmadığı iddiasını geçelim önce. eski krallıklara bakın, bugün meşhur ailelere bakın. kim çocuk yapmıyormuş ?

    güçlüler aynen dediğiniz gibi. belki binlerce çocuğa bakacak maddiyat olsa bile, sadece para değil olay. güçlü bir ailenin soyadını taşımak için sosyal kültürel mirasına da sahip çıkabilmek gerekiyor.

    bol çocuk yapan güçsüz ailenin çocukları da, zenginlerin kurduğu düzende bir çark olabilirse ne mutlu. belki hayata tutunuyor bir yerinden. onun dışında ailesinden kalan mirası aynen devam ettirmemek adına, çocuklarının geleceği adına "köle" gibi çalışıyor. bunu başaramayanlar, halihazırda inşa edilen düzene uyum sağlayamıyor, çocukluk zamanlarından çok büyük travmalar yaşamış amiyane tabirle feleğin sillesini yemiş tipler bunlar. onlar da ya mezara ya hapse doğru hızlı biçimde ilerliyor. bu durumda zaten aile kurma çocuk yapma olaylarından uzakta kalmış oluyorlar.

    özünde her şey bencillikten köken alıyor. yani yaşamı sürdürme -ileri nesiller üreterek- sahip olduğun zenginlikleri koruma ve geliştirme. tabi insandan konuşuruz, yumurtasını başka kuşun yuvasına saklayan kuştan değil. insanın olayı sadece hayatta kalmak da değil, aynı zamanda günümüz normlarına uyum, ekonomi ve kültür gibi kavramların davranışlara entegre edilmesi gerekir.

    kadın erkekte olay tamamen yarışma mantığında işliyor. bir yandan hemcinsler ile yarış söz konusu bir yandan da eş seçimi konusunda seçicilik söz konusu. eşinizi seçerken mesele dış görünüşüne dikkat etsin, belirli bir ekonomik statüsü olsun, okumuş/kültürlü/yaratıcı biri olsun gibi kriterleriniz olabilir her iki cinsiyet için de geçerli. bu kocaman yarışmada kendinizi çekici kılan özelliklerinizi pazarlayarak denk düzeyde kriterlerinizi sağlayan bir eş arıyorsunuz.

    bugün hüküm süren kapitalizm denen görüş, insanı yaşamsal kaynaklar için yarışmaya itmesi bakımından doğal seçilime benzetilebilir. bence bu düzeni bu kadar başarılı kılan da budur, çünkü doğaldır. vahşi bencil doğaya uyumlu olduğundan başarılıdır. mesela komünizme bakın venüs projesine bakın, bu görüşlere ütopik deniliyor, çünkü doğal yaşama uygun değil, bilinç tarafından oluşturulmuş, herkes aynı bilince sahip olmayacaktır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    köle @ 12 Eylül 2018 12:49:13

    Arkadaşlar bilinen klasik evrim ve seçilim anlayışını bir süreliğine kenara bırakın.
    Bir süredir düşünüyorum gözlemliyorum ve şöyle bir sınıflandırma yaptım.

    Çok güçlüler (ben bu sınıfa dahilim :) - Üremiyorlar

    Güçlüler - Az ürüyorlar ama öz ürüyorlar. 1-2 çocuk yapıp onun geleceğini en iyi şekilde şekillendirmeye çalışıyorlar.

    Orta ve alt sınıf - Fazla ürüyorlar, çocuklarının geleceği çok güzel olsun gibi bir kaygıları yok.


    Şimdi bu güç sınıflandırmalarından rahatsız olduysanız, 10 çocuk yapan bir erkeği/aileyi düşünün. Siz evrimsel açıdan güç sıralamasında bu adamdan aşağıda mısınız üstte mi? Hanginiz daha güçlü?

    Bir de şu var, klasik olan kadınlar erkekler arasından en güçlüsünü seçer ve eş kabul eder mantığı var. Bana kalırsa bu hiç bir manaya gelmiyor. Kadın erkek sayısı eşit. Ayrıca bu mantıkla baktığımızda erkek de kadınlar arasından olabildiğince en iyisini en cazibelisini seçmeye çalışır. Kısacası bu mantıklar bana pek bir şey ifade etmiyor.

    Şimdi sorum şu ; bu nasıl evrim? Nasıl bir mekanizma var, süreç nasıl işliyor? Kafam karışık.
    Konunun dinle hiç bir bağlantısı yoktur, din ya da dinsizliği tartışmak için açılmamıştır.


    Kafanı oldukça karıştırmışsın. Türler, Irklar, Cinsler vs. vs. tamamında farklı doğal seçilim kuralları işler. Senin bulunduğun toplum ile farenin bulunduğu topluluğun iç dinamikleri farklıdır. Kendi kuralları işler.

    Farelerle insanları karşılaştırırsak: Türü tehlikede olan fareler çok ürer.

    Gelişmiş ülkelerin insanları yönünden bakarsak, Geri kalmış ülkelerin nufusu daha çok artar.

    Aklı pipisinde olan donjuanların çok güçlü olduğu söylenemez. Evrim kurallarını tek tek bireylere veya farklı türler arasındaki seçilime indirgeyemeyiz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Reavero

    quote:

    köle @ 12 Eylül 2018 12:49:13

    Arkadaşlar bilinen klasik evrim ve seçilim anlayışını bir süreliğine kenara bırakın.
    Bir süredir düşünüyorum gözlemliyorum ve şöyle bir sınıflandırma yaptım.

    Çok güçlüler (ben bu sınıfa dahilim :) - Üremiyorlar

    Güçlüler - Az ürüyorlar ama öz ürüyorlar. 1-2 çocuk yapıp onun geleceğini en iyi şekilde şekillendirmeye çalışıyorlar.

    Orta ve alt sınıf - Fazla ürüyorlar, çocuklarının geleceği çok güzel olsun gibi bir kaygıları yok.


    Şimdi bu güç sınıflandırmalarından rahatsız olduysanız, 10 çocuk yapan bir erkeği/aileyi düşünün. Siz evrimsel açıdan güç sıralamasında bu adamdan aşağıda mısınız üstte mi? Hanginiz daha güçlü?

    Bir de şu var, klasik olan kadınlar erkekler arasından en güçlüsünü seçer ve eş kabul eder mantığı var. Bana kalırsa bu hiç bir manaya gelmiyor. Kadın erkek sayısı eşit. Ayrıca bu mantıkla baktığımızda erkek de kadınlar arasından olabildiğince en iyisini en cazibelisini seçmeye çalışır. Kısacası bu mantıklar bana pek bir şey ifade etmiyor.

    Şimdi sorum şu ; bu nasıl evrim? Nasıl bir mekanizma var, süreç nasıl işliyor? Kafam karışık.
    Konunun dinle hiç bir bağlantısı yoktur, din ya da dinsizliği tartışmak için açılmamıştır.


    Kafanı oldukça karıştırmışsın. Türler, Irklar, Cinsler vs. vs. tamamında farklı doğal seçilim kuralları işler. Senin bulunduğun toplum ile farenin bulunduğu topluluğun iç dinamikleri farklıdır. Kendi kuralları işler.

    Farelerle insanları karşılaştırırsak: Türü tehlikede olan fareler çok ürer.

    Gelişmiş ülkelerin insanları yönünden bakarsak, Geri kalmış ülkelerin nufusu daha çok artar.

    Aklı pipisinde olan donjuanların çok güçlü olduğu söylenemez. Evrim kurallarını tek tek bireylere veya farklı türler arasındaki seçilime indirgeyemeyiz.
    Tamam fareler ile fark var da ben basitçe insanın evrimini merak ediyorum. Nasıl seçilir, kim seçilir, kim elenir, geleceğe hangi genler aktarılır.




  • köle kullanıcısına yanıt
    Hangi açıdan bakarsak bakalım Evrim 2x2=4 eder gibi basitçe kurallar silsilesine bağlayabileceğimiz doğa olayı değildir.
    Milyonlarca koşula bağlı gelişir.
    Toplumlar sadece erkek ve kadın ilişkisinden ibaret değildir.
    Tarih boyunca ilkel komünal toplumda keleciye. Nihayet modern emperyalist topluma kadar milyonlarca sayı ile ifade edebilecek ahlaki kural ve kanunlara bağlı olarak gelişmiştir.

    Ata erkil toplumlar olduğu gibi ana erkil toplumlara kadar tamamı biri birinden bağımsız doğa olayı ve kültürel birikimle oluşmuşlardır.

    Toplumların gelişimini ve evrimini Donjuanın bakış açısından izah edemeyiz.
    Orta asya, avrupa, afrika ülkelerinde biri birinden farklı ama türdeş evrimlerin birikimi ile Devrimler ortaya çıkmıştır.
    Derinlemesine incelemek istiyorsan Tarihsel süreçlere bakman lazım.

    Kısacası 2x2=4 kuralı ve donjuanın pipisi ile Biribirinden farklı insan Topluluklarındaki Evrimleri ve sonucu devrimleri izah edemeyiz.




  • düşen bir taşa bilinç versek, kendi özgür iradesiyle düştüğünü söyler.

    bunndan yola çıkarsak, söylediklerin daha anlaşılır oluyor. farelerle ilgili bir deney vardı. "mouse utopia experiment" eğer bu deneyi biraz araştırırsan şu söylediklerinle ne kadar örtüştüğünü gördükçe kanın donacak ve üstte belirttiğim taş metaforu ile kendi varlığını, özgür iradeni sorgulayacaksın.

    bu iyiliğimi unutma.

    beni unutma.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.