Şimdi Ara

yanlışlanabilirlik ilkesi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
2.938
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • “Bilim kesinlik taşıyan bir sistem ya da iyi temellendirilmiş ifadeler değildir... Bilimimiz “episteme” anlamında bir bilgi değildir; hiçbir zaman doğruluğa ulaşmış olduğunu iddia edemez, hatta olasılıkta olduğu gibi doğruluğun yerini bile dolduramaz... Biz bilmiyoruz; yalnızca kestirimde, tahminde bulunuyoruz.”

    "Bilimsel teorilerin doğrulanmaları, onların ispatlandıkları manasına gelmez. Çünkü önemli olan, bir teorinin doğrulanabilir olması ve doğrulanması değil, yanlışlanabilir olup olmadığıdır. Herhangi bir bilgi veya teori yanlışlanmaya açık değilse, yani sınama yapılamayacak özellikteyse bu bilimsel bir teori değildir."


    "Bilimsel araştırma, tümevarımla değil, deneme ve yanılmalarla, varsayım ve yadsımalarla ilerlemiştir."

    Karl Raimund Popper

    Popper, Einstein’ın görecelik kuramı, Marx’ın tarih anlayışı, Freud’un psikanaliz kuramı ve Alfred Adler’in bireysel psikoloji kuramlarına ilgi duydu. Özellikle Einstein’ın kuramının ileri sürdüğü bir yaklaşım (güneşin yakınından geçen ışık ışınları, güneşin yerçekimi alanının etkisine girerek eğilmeye uğrarlar) 1919’da güneş tutulmasının olması sırasında doğrulanması Popper’i etkiledi. Popper’i etkileyen kuramın öndeyişinin doğru çıkması değildi. Ön-deyinin doğru çıkmaması halinde, yanlışlanmış olacak olan kuram derhal reddedilecekti. Önemli olan kuramın yanlışlanmaya açık biçimde formüle edilmesiydi. Popper, diğer kuramların (Marx, Freud, Adler) sahiplerinin hangi koşullarda kuramlarından vazgeçeceklerini belirtmediklerine dikkat çekti. Doğrulayıcıları çok olan fakat yanlışlayıcıları belirsiz olan bu kuramlar ona göre bilimsel olmayan kuramlardı.*alıntı

    evet bu başlığın altında yanlışlanabilirlik ilkesi olarak yerini alan felsefi bakışı,forumda sık sık etrafına dolanıp,ıskalama yaptığımız bilim kavramının irdelenmesi amaçlı tartışarak- hem ilkenin kendisini,hemde çıkarımlarını yanlışlamaya çalışabiliriz.







  • Bu konu çok detaylı ve güzel bir konudur. Yanlışlanabilir olmak teori ortaya atılırken önemli. Bir kuramın nasıl yanlışlanabileceğini ortaya koyma meselesi de ayrı bir tartışma konusu. Yanlışlanaya gerek kalmayan istisnayi durumlar da olabilir. Toparlayabilirsem yazarım.
  • Yanlışlanabilirlik bir bilimsel teorinin gücüne ve gerçekten bilimsel olduğuna delildir. Yani adındaki olumsuz görünen anlama rağmen aslında ne ilginçtir ki bilimsel teorinin gücünün ve güzelliğinin temelinde yanlışlanabilirlik ilkesi yatar. Ayrıca yanlışlanabilirlik ilkesinin bir bilimsel teoriye uygulanabilme potansiyeli teorinin ne kadar temel ve evrensel, ayrıca da ne kadar deneye ve gözleme dayalı olduğunun (ya da olabilme potansiyelinin) ölçütü sayılabilir. Konu için teşekkürler
  • @kaotika katkılarını bekliyoruz.
    @mfiz hocam yorumlarınız benim için çok önemli.

    bildiğiniz gibi poper ın felsefesi ile aslında poper ın bunu amaçlamadığı da ortada olmasına rağmen,din in akıl-mantık önermeleri,tanrının varlığının klasik delilleri bu ilkeye tabi tutulmak yanlışlığına düşülerek,ortaya benim bir türlü hazmedemediğim suni bir din-bilim tartışması çıkarılmaktadır.
    yanlışlanabilirlik ilkesini,kainatı doğrulayabilirim iddiasında bulunanların sağlaması olarak görmesi gerekirken,bunu din in akıl-mantık önermeleri,tanrının varlığının klasik delilleri gibi daha çok bakma,görme,deneme şansının bulunmadığı insani yönle alakalı olan akıl-kalp-vicdan soluklu düşünce dünyalarına,küçükgörme,sindirme,basitleştirme,tahkir etme amaçlı kullanma ne bilim in öz felsefesine nede bilimin gelişmeci felsefesine uygun değildir.
    asıl kullanım alanında, aslına uygun olarak kullanılmadığı,yeterince ilgi görmediği kanaatindeyim...




  • Driver'ın değindiği "bilimsel yöntem" sonucu ya da "bilimsel yönteme" dayanmayan her türlü kültürel değerin daha önemsizmiş gibi gösterilmeye çalışılması durumu. Bu olumsuz tavırdan sadece din değil, sanat ve felsefenin de epeyce bir kısmı nasibini alabilir. Bu bakış açısı ve tavır kesinlikle yanlıştır. Kültürel her değerin kendine göre öneminin var olduğunu olgunca karşılamak en iyi yaklaşım olur düşüncesindeyim.
  • Yanlışlanabilirlik ilkesi yanlışlanamaz çünkü bilimsel bir kuram değil bir yöntemdir.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.