Şimdi Ara

Tıp...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
216
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Rusya ile vizenin kalkacağı müjdesi çın çın çınlıyor haberlerde.
    Oysa yıllar boyu “kurnazlığa” dayalı politika ile “akıla” dayalı bilim arasındaki köprüyü;”ulusal gelir”in, toplumsal sınıflar arasında ne kadar gaddarca pay edildiğini şeffaflaştırarak, “kurmaya çalışanlara” nasıl bağırıldığı, hâlâ daha yankılanıyor bendenizin belleğinde:
    - Moskova’ya, Moskova’ya...
    * * *
    Rakamlarla ekonomik bir şeffaflığı gözler önüne sermeye çalışanlara karşı, en keskin bir suçlama giyotini olan “Moskova’ya, Moskova’ya” korosu; nasıl oldu da, Rusya ile vizenin kalkacağını bir müjde şarkısına çevirdi?
    * * *
    Konjonktür değişti efendim.
    * * *
    Galiba kimse de pek merak etmiyor,”konjonktür”ü kimlerin nasıl değiştirdiğini.
    * * *
    “Konjonktür”ü, kurnazlık zembereğiyle kurgulanmış demagoglar mı değiştiriyor; yoksa “kozmos”un verilerinden yararlanmaya doğru, aklın tutarlılığıyla asansörler kuran bilim adamları mı?
    * * *
    TV ekranlarındaki yorumcu dostların gündemlerini, tanjant bile geçmeyen sorularla; hamasetçi muskalarını da, rüzgârlandırmayalım.
    * * *
    “Ya muayenehane, ya hastane görevi” ayırımını, yasalaştıracak tasarıyı protesto etmek için; doktorlar da, ellerinde pankartlarla caddelere döküldü.
    * * *
    Caddelere dökülen protestocu doktorlar, ellerindeki pankartlarda; Askeri Deniz Kuvvetlerimizin en benimsediği sloganı da taşımaya kalksalardı:
    “Denizlere egemen olan, dünyaya da egemen olur” diye...
    Şaşırır mıydık, şaşırmaz mıydık?
    * * *
    Hali vakti yerinde olanlar, hastalandıklarında; hemen ABD’ye koşuyorlar.
    Aralarında İngiltere’ye, İsviçre’ye, Almanya’ya gidenler de var.
    * * *
    Tıp dünyasının en kaliteli merkezlerinden biri olmak mı, “çağdaş uygarlık düzeyiyle” daha çok bütünleşmede; yoksa önce denizlere, sonra da dünyaya egemen olma özlemi mi?
    * * *
    Hangisinde bilimsel bir akıla, hangisinde politik bir kurnazlığa daha çok ihtiyaç var?
    * * *
    Türkiye, “Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma” iddialarını sürdürürken; Yaşar Kemal’in deyimiyle, “en büyük düşmanın yoksulluk olduğu” gerçeğini görmezlikten geldi.
    * * *
    Böyle bir gerçeği görmezden gelmek; akla dayalı bilimsel bir tavır mıydı, yoksa kurnazlığa dayalı politik bir tavır mıydı?
    * * *
    Bu tür bir soru, 50-60 yıl önce sorulduğunda, “vatan aşkıyla yanıp tutuşan” malum koronun giyotinli sesi duyuluyordu:
    - Moskova’ya, Moskova’ya...
    * * *
    Şimdi ise:
    - Müjde, müjde Moskova ile vize kalkıyor.
    Konjonktür değişti.
    * * *
    Bendenizin gençliğinde en gözde meslekler 2 taneydi; biri doktorluk, biri mühendislik...
    Her ikisi de, bürokratlarınkinden daha yüksek bir kazanç sağlıyordu.
    * * *
    Bizim Göztepe’de ise çocukluğumda, bir Dr. Selahaddin Bey vardı; aile doktorumuzdu.
    * * *
    Evde birileri hastalanınca, köşkün bahçıvanı Dr. Selahaddin Bey’i çağırmaya giderdi.
    Dr. Selahaddin Bey, elindeki tombul çantasıyla hemen gelir; hastanın önce diline, sonra gözlerine bakar, sonra da “stetoskop”la kalbini dinlerdi ve hemen bir reçete yazardı.
    * * *
    Dr. Selahaddin Bey’in yazdığı reçeteler, eczanelerde satılan ilaçlar değildi; eczacılar tarafından hazırlanması gereken ilaçlardı.
    * * *
    Evde herkesin büyük bir güveni vardı Dr. Selahaddin Bey’e; çünkü herkesin “naturası”nı yıllardan beri biliyordu.
    * * *
    Ankara ile İstanbul bir taşra yağmasına uğramadığı dönemlerde; Prof. Dr. Hüsnü Göksel gibi, liseden arkadaşım Prof. Dr. Hüsamettin Gökay gibi, Dr. Gürbüz Barlas gibi, yakından da yakın hekim dostlarımız vardı.
    * * *
    Konjonktürler değişti, kuşaklar değişti, doktorlar değişti, İstanbul’daki MR sayısı, İngiltere’dekini aştı.
    * * *
    Bir yakınımın başından geçen eski bir olaydan biliyorum; bazı doktorlarla, bazı hastanelere başvurulduğunda; bir daha paçanı testlerden kurtaramıyorsun.
    * * *
    İlk sorulan soru:
    - Sigortanız var mı, oluyor?
    * * *
    Arkasından da testlere yönlendirmeler başlıyor:
    - Önce bir “talyum” testi... İçimiz rahat etsin.
    - Buyurun “talyum” testini...
    - Bir de MR’dan geçin... İçimiz rahat etsin.
    - ...
    - İçimiz rahat etsin, bir de “anjiyo”...
    * * *
    Rivayetlere göre; test laboratuvarları, yüzde 30 bir komisyon ödüyorlarmış, kendilerine hasta gönderen bazı doktorlara...
    * * *
    Eski aile doktoru, pratisyen hekimleri, sanki özlüyor insan...
    * * *
    Konjonktürlerin bir daha ne zaman değişeceğini beklerken, boşuna mı en büyük dilek:
    - Ne yapalım, sağlık olsun, demek olmuş...

    Çetin ALTAN







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.