Şimdi Ara

Şiirler,güzel sözler (191. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
5.331
Cevap
42
Favori
629.814
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 189190191192193
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • bunlar daha önce verildimi diye bakmadım verildiyse silersiniz yada çizersiniz bakacak vaziyet yok


    AĞIT

    En sevdiğin elbisemi giydim bu gece
    Kokunu sürdüm, solgun yüzünü okşadım
    Sessizce saçlarından öptüm.
    Yazdığın mektupları okudum, kana kana su içer gibi
    Plâklarını çaldım.
    Ah! En çok o şarkıda özledim seni...

    Issızlık kapıyı çaldı,
    Açmaya korktum gece yarısı.
    Şehir uykuya daldı,
    Baktım dışarıya; katran karası.
    Rüzgâr telaşla kokunu getirdi bana
    Aldım koynuma.
    Buseni hafızamdan koparıp iliştirdim dudaklarıma
    Üşüdüm karanlıkta.
    Tenine dokundum beni hissetsin diye
    Ellerimi tut, ısıt diye.
    Aç gözlerini...

    Erguvanlarına su verdim
    İçerken benimle konuştular
    Yastığını okşadım, kokladım
    Anılar uçuştular.
    Soluğun saçlarımı yaladı, sanki bir meltem gibi
    Teninin kokusu karıştı kokuma.
    Yakıştılar...

    Boğuldum karanlıkta.
    Yanı başımdasın benden çok uzaklarda
    Ellerimi tut, dokun bana
    Aç gözlerini...

    Attım kendimi caddelere,
    yeşil ceketin sardı beni.
    Yürüdüm üstüne karanlığın, korkusuz.
    Tuttum elini...



    Can Dündar
  • burayı dağıtacaktım kendim dağıldım


    DÜŞÜN Kİ,
    Kulaklarım adını hiç duymamış
    Ve hiç tekrar etmemiş, isminin ilk hecesini,
    Yalçın kayalarda akislenen seda gibi
    Düşün ki,
    Düşüncelerimde hiç olmamışsın sen
    Uğultusu avuçlarımda kalan rüzgar gibi geçmişsin.
    Ay ışığına hasret yakamozlarının vuslatıymış,
    Tam yerine ve tan yerine vuran o umutlarının gölgesi...
    Düşün ki,
    Bir sigara içimlik vakitmişsin,
    Ciğerime ecza diye dolan
    Ya da uğrak bir, giderlemeyen efkâr kahvehanesi...
    Düşün ki,
    Bardakta eriyen; ebediyen beklemekmiş, şeker sanılan
    Kırık bir sandalyeymiş umutlarımı yasladığım...
    Düşün ki,
    Bir uçurum dibiymiş, bakışlarındaki o mana
    Oyuncaksız kalmasıymış bir çoçuğun
    Ya da bir annenin yavrusuna hasreti...
    Düşün ki,
    Yanık bir Anadolu türküsüymüşsün,
    Çeşme başındaki güzel kızlara inat
    Ve inat, gurbetin tüm güzelliklerine...
    Düşün ki,
    Gam yüklü duvarda asi, kırık bir aynaymışsın
    Hep yarım, hep eksik, hep mahçup..
    Ayna karşısında kırık bir bakış,
    Kaybolan diğer yarısındaki tılsım..
    Bir yağmur olmuşsun
    Ve tanelerin düşermiş pembe düşlerimin düştüğü yere..
    Düşün ki, bir orada bir burada
    Bir gurbette bir sılada
    İsminin yalın, yanlızlığımın çoğul halinde..
    Ve arkasına saklanmış binlerce yürek
    O binlerce yürekten düşen..Tek bir düş
    Ve ılık bir nefesinde üşümüş...
    Düşün ki,
    Uzak hatıralarım kalmış sende
    Tek kişilik bir oyun
    Gurbete bir tren bileti
    Ya da yarası,
    Yarısından büyük olan yırtık bir resim...
    Düşün ki,
    Hiç olmamış
    Hiç çalınmamış bir beste
    Hiç tadılmamış bir zehir,
    Düşün ki,
    Hiç yazılmamış bir şiir...

    (Bilinmiyor)
  • Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
    El tutmak yol açıyor diye hesapsız susmalara
    Kaldırdık tüm tutuşmaları
    Yasak kelime oyunu yapmak
    Yalan söylemek mecburi ve serbest ayyuka çıkmak
    Artık yağmur sonraları toprak kokmak yok
    Tomurcuklanmak günah ve bir insan gözü yüzünden
    Yüz gün art arda uyumamak
    Kimse ölmesin diye kimsenin arkasında
    Her Seydalı verdiği sözü geri alacak
    Güneşi ayı hatta hiçbir tabiat olayı şahit gösterilmeyecek hiçbir sevdaya
    Ne deniyorsa onu atacak kalp
    Ve süresi yirmi dört saate çıkarılacak meskun mahallerde ağlamanın



    Yılmaz Erdoğan
  • Susuştu Yüzün

    bir ufukta bitiyor yüzün
    ve başka bir gökyüzü başlıyor
    komşu ellerle sarmalanıyorsun
    yanıyorsun...

    ne kadar övülsen az
    avazım çıktığı kadar susuyorum
    ismindeki sesli harfleri

    mayınlı bir gülümsemeyle
    senin karasularında olmak
    üstünde ilkbahar bir entari;
    sanki
    yeniden
    eski bir öyküye başlamak...

    yüzündeki o billur akşam kahvaltısı
    sürgülerken özümü,
    ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?...
  • Bildiğin Gibi Değil...

    bizi bilirsin
    avuçla su içmeyi
    marifet biliriz,
    yenilmeyi bir de
    kendi sahamızda..

    bizi bilirsin
    saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz.
    limonla!
    tespih yaparız,
    düş kırıklarından..

    bizi bilirsin
    ağzının içinde oturmak isteriz.
    ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
    ağzını…

    bizi bilirsin,
    yaşamak biliriz,
    vademiz dolduğunda
    avuçlarına gömülmeyi.
  • MADEM Ki..

    yine bir kuyuya doğru çekiliyor
    yine yeniliyor yenilgisini hep yeniden

    azalıyor,

    eskiyor beden.

    nereye atacağını şaşırmış
    hep düzayak çalgılara hasret

    yürek desen.

    hangi evresinde şaşırdı kendini
    doğuştan şaşı ve kalbi kırık aşktan
    yorulmuş bir kadın fikrine inanmaktan
    evde yokum desem komşudan buluyorlar
    kendi özel dağınıklığımda
    vuruyorlar
    kapıyı hiçbir şey için gereğince
    üstelemeden.

    iki söz arasında meçhul asker türküleri
    yalnız yalnızken
    ve nöbetlerde söylenen

    tanıksız günbatımları
    yalnız yalnızken ve
    yalnız tren garlarında hissedilen

    ve gecelerde artık cepten yeme düşleri
    eski usul sarhoşlukla
    zevk alma
    eski sevişmelerden
    bu bitmeyen seviş getirmelerden

    azalıyor,

    eskiyor beden.
  • .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-4E3535519 -- 23 Mayıs 2008; 1:01:48 >
  •  Şiirler,güzel sözler
  • insan doğar ilk ağlayarak merhaba der hayata
    belki yaşamda mutlu olacağının ağlayışıdır bu
    belki de acıları için döktüğü ilk gözyaşı
    ama doğdun bebek başka çaresi yok yaşayacaksın bu hayatı

    büyür yavaş yavaş dur diyemediği yıllara karşı
    nede çabuk geçer zaman o farkına varmadan
    ne yazık gider habersiz son denilen yollara doğru
    her girdiği yaşı terkeder hızlıca ona sormadan

    çocukların olur boy boy artık babasın
    anana babana çektirdiklerin gelsin aklına
    baba olunca düşün yatıklarını için kanasın
    iş işten geçtiğini anlarsın ve dönersin şaşkına

    kendine gel silkin uyan artık olma derbeder
    dost diye sarıldıkların bir gün terkeder gider
    söyle bana malın olmasa varlığın kaç para eder
    kürkün yediği eşeğe adam dediği bir rezil hayat

    ettiğini çeker insan derdi rahmetli babam
    şimdi daha iyi anlıyorum bu sözün yüceliğini
    her şey çok tuhaf gelir karışır kafan
    işte sonunda yıllar bitiriverdi o zalım güzelliğini

    yüzün kırışmış ellerin titremiş maskaraya dönmüşsün
    alev alevdin gençken şimdi kül misali sönmüşsün
    aşık olmuş acı çekmiş mutlu olmuş herbişeyi görmüşsün
    yaşadığını zannediyorsun ihtiyar ama artık sende ölmüşsün

    aşk meşk iş güç çoluk çocuk
    ağarı vermiş saçların nede çabuk
    üstü çivili omuzlarda bir tabut
    götürüvermiş seni sonsuzluğa doğru




  • İnanma ceketim
    İnanma kuşların söylediklerine
    Benim mahremi esrarım sensin
    İnanma
    Kuşlar bu yalanı her bahar söyler
    İnanma ceketim
    İnanma...


    Müşfik Kenter'in sesiyle Orhan Veli şiirleri...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-4E3535519 -- 29 Haziran 2007; 14:08:12 >
  • İnsansız adalet olmaz
    Adaletsiz insan olur mu?
    Olur,olmaz olur mu!
    Ama,olmaz olsun.


    Özdemir Asaf
  • Beni öyle bir yalana inandır ki,ömrümce sürsün doğruluğu...


    Özdemir Asaf
  • Yumrukluyorum duvarları
    Yumrukluyorum kara gecenin bedenini
    Ellerim kan içinde
    Nehirler taşmış yanaklarımda
    Otuzyedi can, otuzyedi gül
    Çatlamış susuzluktan Sivas'ın içinde
    Nasıl uyku tutar gözlerimi?
    Döne döne semaha duranlar tutuştu önce
    Sonra türküler sonra da şiir
    Çığlıksız düştü türkülerin yanıbaşına
    Sivas... Sivas!
    Yiğitlik midir emanet cana kıymak?
    Yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp karanlığa kurban etmek?
    Söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak?
    Var mıdır kardelen akında bir avuç inciyi ateşte tutmak lo?
    Böyle garip düştüğüme bakmayın böyle mahzun durduğuma
    Varsın ateşim suskunlukla beslensin.
    Benim de yüreğim gençliğini almış yanıma yürür başı dik.
    Senin de dağların var sivas!
    Senin de dağların...
    Dağlarında şahanların...
  • 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamının 14.Yılını saygıyla anıyoruz ...
  • AN

    ayı çalan ellerim
    yeltenirken
    aya çalan göğüslerine
    masa üstünde
    mumu eskitiyordu zaman
    haylaz bir çocuğun
    ezberinden okuduğu şiir gibi
    virgülsüzdü
    yakalayamadığımız
    o AN

    Barış GÜLTEKİN
  • ben seni unutmak için sevmedim...ama ne için sevdiğimi unuttumm
  •  Şiirler,güzel sözler

    İnsan, "Öldüğümde gerçekten diri olarak çıkarılacak mıyım?" der. İnsan, daha önce hiçbir şey değil iken kendisini yarattığımızı düşünmez mi? Rabbine ant olsun, onları şeytanlarla beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde diz üstü hazır edeceğiz. Sonra her bir topluluktan, Rahman'a karşı en isyankâr olanları mutlaka çekip çıkaracağız. Sonra, oraya girmeye en layık olanları muhakkak ki en iyi biz biliriz. Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir. Sonra Allah'a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş halde bırakırız.
    (Meryem; 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72. )
  • Ulaşmak istedikleri bir hedefi olmayanlar çalışmaktan zevk almazlar.
  • Tanrıyı inkar eden, sarhoş anlarda
    Suç, günah, kafir, kötü hepsi bir arada.
    Günahın doruk noktalarında dolaşan imanlı insanlar affedilmeyi umar,
    Suçsuzlara suç atar, onları hırpalar.
    Sonra döner yuvasına, aynalarını kırar.
    Din ilkel söyleyişler yüzünden çamurlara bulandı,
    Sarhoş aklım, küfürleri saydı. Cehennemde olsa, eğer varsa,
    Sonum, lavları öperim en fazla, siz imanlı görünenlerin çığlıkları
  • 
Sayfa: önceki 189190191192193
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.