Şimdi Ara

Kendi kendine... (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
105
Cevap
0
Favori
4.296
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • tabiat yaptı, kendi kendine oldu, tesadüfen oldu, allah yarattı...

    Bu ifader, Said Nursinin kitaplarında geçer ama kimin neyi yaptığının anlatılmak istendiği belli değil. Allah yaptı ama neyi yaptı. Evreni mi, dünyayı mı, canlıları mı?
    Söz konusu olan canlılarsa, evreni yaptı diyemez. Şöyle ki evreni açıklayan fizik ve kimya kuralları var. Evrim teorisi evreni açıklayan fizik ve kimya kuralları ile canlıları açıklamaya çalışıyor. Ona itiraz edilip "hayır allah yarattı" deniyorsa, yıldızları gezegenleri açıklayan bilimsel kurallara da itiraz edilmesi gerekir. Yıldızın nasıl oluştuğunu açıklamaya çalışan bir astronoma "hayır allah yarattı" diye itiraz edilmesi gerekir.

    Söz konusu olan canlılarsa en yaygın görüş heterotrof hipotezidir ve çürütülmüş de değildir.

    Bir kere tabiat taptı, şeklinde bir iddia yok. Böyle bir iddia olmadığı için çürütüldü diye de bir iddia olamaz. "Tabiat yaptı" cevabı "kim yaptı" sorusunun cevabıdır. Doğa bilimlerinde "kim yaptı" diye bir soru olmaz. yapılmış imal edilmiş birşey değil ki "kim yaptı" sorusunu sorabilelim.

    "kendi kendine", "tesadüfen" gibi ifadeler dildeki ifadelerdir. Günlük olaylar hakkında karşımızdakine yorum yapmak için kolaylıktır. Doğa bilimleri aslında hep "kendi kendine" liği inceler. İşin içinde tesadüf de vardır tabi (kuantum mekaniği) ama "kendi kendine", "tesadüfen" gibi ifadeler kulanılmaz. Bilimsel açıklamalarda bilimsel ifadeler kulanılır. Dildeki ifadeler kullanılırsa anlam kayması yaratılır. "kendi kendine bir insan oluşur mu". İnsanı oluşturan elementleri bir kazanda karıştırıyoruz, günlük hayattaki aklımızın bekleme süresi kadar bir süre bekliyoruz, hooop insan çıkıyor. Yok böyle birşey. Böyle bir iddia da yok. Milyarlarca yılda milyararca metreküp mekanda ancak moleküler düzeyde hayatın temel taşları olan aminoasitler ve ilkel düzeyde koaservat denen organizmalar ortaya çıkıyor. Bunun gerçekleşebilirliği olasılık dahilinde ki bilimde böyle hipotezler var. İmkansız birşey olsaydı onca bilimadamı, biyoloji profesörü bunu savunmazdı. Kitaplardan da derhal çıkarılması gerekirdi.




  • @kaotika, "Allah yarattı ve daha sonra kainat zamanla gelişerek bu halini aldı" veya "kainat vardı, Allah bunları zamanla geliştirdi" gibi iddialar hatalıdır.

    Bilimin gözlemlediği şey maddelerin hareketinden başka bir şey değildir... doğru mu?

    Eğer doğru diyorsanız, o zaman şuna katılmasanız bile itiraz etmemelisiniz sanırım. (yine bakın bana inanmak zorundasın diyor demeyin... zaten mecburen kabul edeceksiniz diye bir inanç, söyleyen kişinin dini tam olarak anlamadığını gösterir):

    Allah kainatı ve içindekileri yaratmış ve her an maddelerin hareketini O sağlar. Sanki her madde zerresi O'nun emrini dinliyor gibi hareket ederler. Bazı hareketler hep aynı düzende olduklarından tabiat kanunları ortaya çıkar.

    Buna yapılacak en mantıklı itiraz "ben böyle her maddeyi idare eden birini görmüyorum" olur.

    Yani diyorsunuz ki tabiattaki her şey etki-tepki neticesi oluşurlar. Etkileyen de tepki gösteren de bellidir. Nerede Allah'ın eli... Fakat hakikat diyor ki, sebebi de müsebbebi de o anda orada yaratan Allah'tır. Yani maddenin her andaki yerinde olması, Allah an be an yaratarak meydana gelir.

    Peki neden böyle birinin var olduğunu kabul edelim? derseniz.... Çünkü kainatta gördüğümüz neticeler veya ürünler.. sebebi gibi görülen şeylerden çıkamaz... Misal "süt"... bu maddenin pisliğin içinde yaşayan ineğin kanlı vücudundan çıkması... veya arıyı ele alırsak, küçücük kafasında çiçekleri bulmak, yolunu kaybetmemek gibi zekanın olması, karnında bal yapabilmesi, süngüsünde kendi cismine zarar vermemekle beraber öldürücü zehri bulundurması.. veya tohumu ele alırsak, bütün ömrünün tarihçesini bulundurması... akıl irade kuvvet ister..

    Eğer öyle değil derseniz, zerreleri çok zeki, yüksek iradeli olarak kabul etmeliyiz. Bu da imkansızdır.

    Cami kubbesindeki taşları ustanın yapması mı daha mantıklıdır yoksa taşların yapması mı? Taşların çok zeki olup hem hepsini idare etmesi hem de tüm taşlarınidaresi altında olmak gibi bir durum gerekir.




  • Bu konu kilitlenmedi mi?
    :)
  • Evrende herşeyin bir sebebi varsa ilk anın oluşumu içinde bir sebep gerekir.O sebep de Yaratıcıdır
  • bir yaratıcının varlığını kabul etmek bu kadar zor olmamalı..
  • Proton sayılarının farklılığı maddesel bir realitedir. Öyle olmasaydı değişik elementler mevcut olmazdı. Madde yüzlerce varyasyon göstermezdi. Periyodik levhadaki elementlerin sihirli bir güç tarafından yapılıp yapılmadığını gözlemleyememekteyiz. Şu anki maddi işlerlikleri harikulade görüp bir Yaratıcıya da bağlayabilirsiniz, "madde zaten bunları yapmaya uygundur, mucizevi bir durum yok" da diyebilirsiniz. Canlıların kompleks bir yapıya sahip olması dolayısı ile hayretler içinde kalabilirsiniz, fizyolojisi açıklanır olunca on sene sonra belki hayret de etmezsiniz. "Allah yarattı" denmesi ancak rivayetlere dayalı getirilerdir. Bunu peygamberler iddia etmektedirler. Peygamberler, "Allah" adlı bir yaratıcının olduğunu, Kâinatı ve herşeyi ilk meydana getirenin O olduğunu, varlıkları çeşitli ve belirli prensiplere, maddi kalıplar ve formüllerle birbirine karşılıklı etkileşime açık bıraktığını söylemişlerdir. Peygamberlerin bile çoğunluğunun, kendilerine bu ileti tebliğ edilmeyinceye kadar bu gerçekten habersiz oldukları anlaşılmaktadır. Ancak İbrahim peygamber, Sokrates gibi dahilerin kompleks olsun olmasın varlıkların varoluş ve davranışlarından yola çıkarak bir yaratıcı fikrine zar-zor ulaşabildikleri ve sahip oldukları belirtiliyor...




  • sayın mustafa ogr

    Derseniz ki, "Evrendeki her atom Alahın iradesi ile hareket eder, zaten bilimsel açıklaması bulunan her olay Allahın iradesi ile gerçekleştiği için bizim inancımıza ters düşen bir durum yok". Ben buna itiraz etmem. Sizin inancınızdır, ben bunu çürütemem. Ancak, "başka türlü olması imkansızdır" derseniz ben elbette kendi inançsızlığımı savunurum. İnançsızlğımın çürütülmesi söz konusu olunca, neden bu şekilde çürütülemeyeceğini de savunurum.

    İşte konunun kesildiği ve fikir ayrılığına gelinen nokta aşağıdaki yer.

    quote:

    sebebi gibi görülen şeylerden çıkamaz... Misal "süt"... bu maddenin pisliğin içinde yaşayan ineğin kanlı vücudundan çıkması... veya arıyı ele alırsak, küçücük kafasında çiçekleri bulmak, yolunu kaybetmemek gibi zekanın olması, karnında bal yapabilmesi, süngüsünde kendi cismine zarar vermemekle beraber öldürücü zehri bulundurması.. veya tohumu ele alırsak, bütün ömrünün tarihçesini bulundurması... akıl irade kuvvet ister..


    Gözlemlediğimiz olaylar anlaşılabilen sebeplerden ortaya çıkar. Diğer bir deyişle anlaşılabilen süreçler sonucu ortaya çıkar. Görmek bir kriter değildir. Bilimin araçları çoğu zaman gözle görmediğimiz süreçleri anlaşılabilir kılar. Mikroskop, elektron mikroskobu, termal kamera, kimyasal analiz yöntemleri bilimin araçlarındandır. Bilim olaylara anlaşılabilir açıklamalar getirir. Verilen örneklerde anlaşılmayacak bir durum yok, anlaşılabilen süreçlerden yine anlaşılabilen süreçler ortaya çıkar. Kimyasal ve biyolojik olaylar anlaşılabilen süreçler sonucu oluşur.

    Canlıların kompleksliğini örnek göstererek "akıl irade kuvvet ister" diyebilirsiniz fakat ispatlayamazsınız.

    quote:

    Eğer öyle değil derseniz, zerreleri çok zeki, yüksek iradeli olarak kabul etmeliyiz. Bu da imkansızdır.


    Bir kere canlılar bilinçli bir irade sonucu mu oluşmuş once onu ispatlamanız gerekir ki ondan sonra "moleküllerin akıl ve irade sahibi olması imkansızdır" diyebilesiniz. Bana göre ortada akıl ve irade sonucu ortaya çıkan bir fiil yoktur ki herhangi bir şeye akıl ve irade yükleyebileyim. Burayı anlatabildim sanıyorum.

    quote:

    Cami kubbesindeki taşları ustanın yapması mı daha mantıklıdır yoksa taşların yapması mı? Taşların çok zeki olup hem hepsini idare etmesi hem de tüm taşlarınidaresi altında olmak gibi bir durum gerekir.


    Herhangi bir yapı ile karşılaşsak bilinen örnelerle analoji kurarız. İnsanın bir tuğlayı diğer tuğlanın üzerine yerleştirebileceğini biliriz. Bunu bildiğimiz için "bu binayı insan yapmıştır" deriz. Bir tablo gördüğümüzde ressamı bildiğimiz başka bir tablo ile analoji kurarız. Mona lisa tablosunu Leonardo da Vincinin yaptığını biliriz, başka bir tablo gördüğümüzde fırça tekniğinden analoji kurarak "bunu da olsa olsa leonardo yapmıştır" deriz. Oysa canlılara baktığımızda analoji kuracağımız başka birşey yok. Daha doğrusu Allah'ın yaptığı başka birşeyi bilmediğimiz için "bunu da Allah yapmıştır" diye ispatlayamazsınız. Olsa olsa varsayım olur ya da kendiniz inanırsınız. İspatlamanız için süreçleri kesin olarak bilinen olaylarla analoji kurmanız gerekir. Alahın yaptığı kesin olarak anlaşılabilen başka bir örnek getirebilseniz daha kolay ispatlayabilirdiniz. Saygılar.




  • @Kaotika, temel olarak Tevhide dayalı inanç sisteminde Kainat, Allah, Peygamber, Ahiret, İnsan ve Tabiat arasında bir çelişki olmadığını az çok görebiliyoruz.

    Öte yandan, dediğiniz gibi hemfikir olmadığımız en temel nokta kainat ve içindekilere bakış açımızdaki fark.

    Bir kısmımız kainata bakınca Allah'ın sanat eseri olduğunu diğer bir kısmımız ise deveran ile zaman be zaman farklılaşan, terakki- tedenni arasında gidip gelen kompleks olarak görür. Bilim ise bir kısmımız için Allah'ın sanat eserlerini tanımada, O'nun esmasına mazhar olmada bir yol (yeni icad, keşifler vs.) anlamında iken, bir kısmımız için ise bilim, kainat ve içindekileri görmede bir kafa feneri hükmündedir.

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika
    Gözlemlediğimiz olaylar anlaşılabilen sebeplerden ortaya çıkar. Diğer bir deyişle anlaşılabilen süreçler sonucu ortaya çıkar. Görmek bir kriter değildir. Bilimin araçları çoğu zaman gözle görmediğimiz süreçleri anlaşılabilir kılar. Mikroskop, elektron mikroskobu, termal kamera, kimyasal analiz yöntemleri bilimin araçlarındandır. Bilim olaylara anlaşılabilir açıklamalar getirir. Verilen örneklerde anlaşılmayacak bir durum yok, anlaşılabilen süreçlerden yine anlaşılabilen süreçler ortaya çıkar. Kimyasal ve biyolojik olaylar anlaşılabilen süreçler sonucu oluşur.

    Canlıların kompleksliğini örnek göstererek "akıl irade kuvvet ister" diyebilirsiniz fakat ispatlayamazsınız.


    Bilim sayesinde kainattaki olayları gün be gün daha fazla anlıyoruz, Sebep, süreç, sonuç, etki ve tepkilerini farkedebiliyoruz. Bunun için tabi ki bilimin çeşitli yöntemleri mevcuttur. Ama temel olarak maddelerin hareketlerinden ibarettir.... Evet arının karnındaki balın oluşum sürecini bilim izah eder. Ama o balın orada oluşması çok mantıksızdır. Hem de o balın tadı bizim ağız tadımıza ve beslenmemize hitap ediyorsa. Veya o zehri minik süngücüğünde bulundurduğu halde kendi cismine zarar vermemesini de bilim maddi sebepler göstererek izah eder. Ama o öldürücü zehrin orada oluşması imkansız gibi birşey. Bu zehrin orada oluşmasını biz neye vereceğiz? Bu anlamsızdır. Neden benim sevdiğim balı bu arı yapsın? Veya süt gibi bir besin neden öyle bir ortamdan çıksın. Neden böyle bir dünyadayız sorusu ister istemez insanın aklına geliyor. Evet bilim "neden" sorusuyla ilgilenmez ama bilimin bu soruyu sormaması insanın da sormamasını gerektirmez.

    Elbette dediğiniz gibi bilim neden sonuç ilişkisi içerisinde olayların maddi sebeplerini izah eder. Hatta belki bu izahlar aklı bir ölçüde tatmin edebilir ama "insan"ı tam olarak tatmin edemez. Çünkü insan sadece akıldan ibaret değildir.

    Öte yandan Tevhid inancı hem aklı hem tam olarak insanı tatmin ettiği gibi bilimin kendisini bile nurlandırıp bir anlam ve vazife kazandırıyor.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hare Rama

    İnananlar tarafından hep iddia edilen şeydir ki ....



    İnananlar mı? Bence burada bir kavram yanlışlığı var..

    Biz bir Yaratıcı'nın olduğuna inanıyoruz, siz ise bir Yaratıcı'nın olmadığına inanıyorsunuz
  • Mustafa ogr,
    Ben de nedenleri kendime göre sordum ve aslında doğaüstü bir şey olmadığı, hepsinin evrimsel bir süreç olduğu sonucuna vardım. Evrimsel süreçler "insana tuhaf gelmesi ya da gelmemesi" kriterine göre ilerlemiyor. İnsana tuhaf gelen çok daha fazla şeyler var, bunun yanında tuhaf gelmeyen şeyler de var. Bazıları insana tuhaf gelecektir tabi. İnsana tuhaf gelmesi evrimde bir kriter değil. Arının zehiri var diğer yandan da bal yapıyor. Balda şeker var çünkü bununla yavrularını besliyor. Şeker organik bir besindir. Arı, insan için bal üretmiyor. Bal insana tatlı geldiği için arıdan çalıyor. Oysa tatlı gelmeyebilirdi. O zaman bal yenmezdi. Tatlı geldiği için insan balı yiyor. Tatlı gelmese idi insan da arıdan bal çalmak için bu kadar uğraşmazdı.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika
    Arının zehiri var diğer yandan da bal yapıyor. Balda şeker var çünkü bununla yavrularını besliyor. Şeker organik bir besindir.


    Bunu yapan arı mı gerçekten? Bunu nasıl yapabiliyor? Nasıl hesap ediyor? Eğer bir arı bile yapabiliyorsa biz neden halis muhlis bir bal veya süt yapamıyoruz?
  • bir süreç işliyor ...

    arı beslenme ihtiyacı olan balı ve savunma ihtiyacı olan zehiri üretiyor.

    arı için gerekli olan bal üretim bilgisi ile zehir üretim bilgisi arının DNA larına nasıl kodlanmıştır ?
    quote:



    kaotika

    Canlıların kompleksliğini örnek göstererek "akıl irade kuvvet ister" diyebilirsiniz fakat ispatlayamazsınız.


    tabii ki ortada bilimsel bir kesinlik yok, ancak bir çıkarım söz konusu ...

    bu çıkarım da kimilerine mantıklı kimilerine de mantıksız geliyor ...
  • Arı muhteşemliğini sadece bal yapmakla göstermiyor..

    Arı altıgen petek de yapıyor..

    Arılar doğanın gerçekten usta mimarlarıdırlar. Kesiti düzgün altıgenler oluşturan prizma şeklindeki petek gözlerinin dipleri bir piramit oluşturarak sona ererler. Kovanlardaki şekliyle dik duran her petekte, petek gözleri yatayla sabit bir açı yapacak şekilde inşa edilirler.
    Her bir gözün derinliği 3 santimetre, duvar kalınlığı ise milimetrenin yüzde beşi kadardır.

    Bu kadar ince duvar kalınlığına rağmen altıgen yapı nedeniyle büyük bir direnç kazanırlar ve arıların depoladıkları kilolarca balı rahatlıkla taşıyabilirler.

    Arıların petek gözlerini kusursuz bir şekilde altıgen yapmalarının başka sebepleri de vardır. Eğer beşgen, sekizgen veya daire şekillerini seçselerdi bitişik gözler arasında boşluklar kalacak, işçi arılar fazla mesai yaparak ve daha fazla balmumu harcayarak bu boşlukları doldurmak zorunda kalacaklardı. Gerçi üçgen veya kare yapsalardı bu boşluklar olmayacaktı ama altıgenin bir başka özelliği daha vardır. Alanları aynı olan üçgen, kare ve altıgen şekillerden toplam kenar uzunluğu en az olanı altıgendir.

    Yani aynı miktarda balmumu ile daha çok altıgen odacığın kenarı çevrilebilir. Aslında matematiğin, geometrinin ve simetrinin en kusursuz örnekleri sadece bal peteklerinde değil doğanın her yerinde görülebilir. Ancak bizler günlük hayatın hayhuyu içinde bu mükemmelliğin farkına varamayız.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: soho

    Arı muhteşemliğini sadece bal yapmakla göstermiyor..

    Arı altıgen petek de yapıyor..

    Arılar doğanın gerçekten usta mimarlarıdırlar. Kesiti düzgün altıgenler oluşturan prizma şeklindeki petek gözlerinin dipleri bir piramit oluşturarak sona ererler. Kovanlardaki şekliyle dik duran her petekte, petek gözleri yatayla sabit bir açı yapacak şekilde inşa edilirler.
    Her bir gözün derinliği 3 santimetre, duvar kalınlığı ise milimetrenin yüzde beşi kadardır.

    Bu kadar ince duvar kalınlığına rağmen altıgen yapı nedeniyle büyük bir direnç kazanırlar ve arıların depoladıkları kilolarca balı rahatlıkla taşıyabilirler.

    Arıların petek gözlerini kusursuz bir şekilde altıgen yapmalarının başka sebepleri de vardır. Eğer beşgen, sekizgen veya daire şekillerini seçselerdi bitişik gözler arasında boşluklar kalacak, işçi arılar fazla mesai yaparak ve daha fazla balmumu harcayarak bu boşlukları doldurmak zorunda kalacaklardı. Gerçi üçgen veya kare yapsalardı bu boşluklar olmayacaktı ama altıgenin bir başka özelliği daha vardır. Alanları aynı olan üçgen, kare ve altıgen şekillerden toplam kenar uzunluğu en az olanı altıgendir.

    Yani aynı miktarda balmumu ile daha çok altıgen odacığın kenarı çevrilebilir. Aslında matematiğin, geometrinin ve simetrinin en kusursuz örnekleri sadece bal peteklerinde değil doğanın her yerinde görülebilir. Ancak bizler günlük hayatın hayhuyu içinde bu mükemmelliğin farkına varamayız.


    inkar etmek gerekirse evrimin mucizesi olarakda yorumlanabilir bu durum."arılar en uygun geometriyi bulmuşlar" gibisinden antitez yazılabilir.buna ne karşılık verilir bence bunu düşünmemiz lazım.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: berat23


    quote:

    Orjinalden alıntı: soho

    Arı muhteşemliğini sadece bal yapmakla göstermiyor..

    Arı altıgen petek de yapıyor..

    Arılar doğanın gerçekten usta mimarlarıdırlar. Kesiti düzgün altıgenler oluşturan prizma şeklindeki petek gözlerinin dipleri bir piramit oluşturarak sona ererler. Kovanlardaki şekliyle dik duran her petekte, petek gözleri yatayla sabit bir açı yapacak şekilde inşa edilirler.
    Her bir gözün derinliği 3 santimetre, duvar kalınlığı ise milimetrenin yüzde beşi kadardır.

    Bu kadar ince duvar kalınlığına rağmen altıgen yapı nedeniyle büyük bir direnç kazanırlar ve arıların depoladıkları kilolarca balı rahatlıkla taşıyabilirler.

    Arıların petek gözlerini kusursuz bir şekilde altıgen yapmalarının başka sebepleri de vardır. Eğer beşgen, sekizgen veya daire şekillerini seçselerdi bitişik gözler arasında boşluklar kalacak, işçi arılar fazla mesai yaparak ve daha fazla balmumu harcayarak bu boşlukları doldurmak zorunda kalacaklardı. Gerçi üçgen veya kare yapsalardı bu boşluklar olmayacaktı ama altıgenin bir başka özelliği daha vardır. Alanları aynı olan üçgen, kare ve altıgen şekillerden toplam kenar uzunluğu en az olanı altıgendir.

    Yani aynı miktarda balmumu ile daha çok altıgen odacığın kenarı çevrilebilir. Aslında matematiğin, geometrinin ve simetrinin en kusursuz örnekleri sadece bal peteklerinde değil doğanın her yerinde görülebilir. Ancak bizler günlük hayatın hayhuyu içinde bu mükemmelliğin farkına varamayız.


    inkar etmek gerekirse evrimin mucizesi olarakda yorumlanabilir bu durum."arılar en uygun geometriyi bulmuşlar" gibisinden antitez yazılabilir.buna ne karşılık verilir bence bunu düşünmemiz lazım.


    aklıma gelmedi değil..ama inan kaale bile almadım evrim kitaplarını okumuş biri olarak..

    evrim hangi mucizeyti açıklamış da bunu açıklayacak?
    yarasa için "dinazorlar zamanında gündüz çıkamayan kuşlar gece çıkmış bu yüzden yarasada radar çıkmış" diyen, zürafa için "ağaçtaki yaprakalrı yemek için uzanmış zürafanın boynu uzamış" diyen, göz için "göz diye birşey uydurun kafanızda , uydurduysanız işte bak gözün evrimi böyle" diyen bir evrim buna da arılar en uygun şekli bulmuş dicek tabi ne diyecek..başka çıkış yolları mı var ?




  • Tamam Allah herşeyi yarattı. Olabilir, Allah Allah tan razı olsun. Peki en ince ayrıntıyı dahi kodlayan yaratıcı, dünyadaki şu adaletsizliği neden kodlamamış. Bu güzel dünyada kimine "rızık, kimine kazık felsefesi". Ya da Hz.Davut a komşuluk gibi öteki dünya da ödül.
    Benim gibi beynamazların aklını bu kurcalar dönüp dolanıp!..
  • en ince ayrıntıyı kodlayan yaratıcı olarak görebilmeniz bakış açınızın değişebildiğini gösterir..

    kimine rızık kimine az rızık vermesi yine bu kodlamaya örnek olabilir, biz inananların imtihan dediğimiz şeyi de bu rızık ve az rızık olarak anlayabilirsiniz..

    neden imtihan sorusu da kanımca çok geniş bir soru, şahsen onu bu boyutta bizim algılayabileceğimizi bende pek sanmıyorum ama bir yaratan olduğu konusunda bakış açılarınızın değişebileceğini görmek gerçek NOKTA ya ulaşabilmek için önemli bir adım bence...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi soho -- 26 Ekim 2008; 23:50:57 >
  • @ soho,
    Yıllardır bu soruna, sizin verdiğiniz gibi iki cümleyle açıklayıcı bir cevap gelmemişti. Katkınız için teşekkürler.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr


    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika
    Arının zehiri var diğer yandan da bal yapıyor. Balda şeker var çünkü bununla yavrularını besliyor. Şeker organik bir besindir.


    Bunu yapan arı mı gerçekten? Bunu nasıl yapabiliyor? Nasıl hesap ediyor? Eğer bir arı bile yapabiliyorsa biz neden halis muhlis bir bal veya süt yapamıyoruz?


    Mustafa ogr, (benim düşünceme göre) herhangi birisinin "ben şu molekülleri birleştirip bal yapayım" diye düşündüğü yok, daha doğrusu sizin dediğiniz gibi hesap edilmiş ve planlanmış bir süreç yok. Hepsi evrimsel süreç.

    Bu arada yeri gelmişken istediğiniz bal ise, insan onu yapıyor zaten, biraz uğraşsa süt de yapar. Yapılamayacak birşey yok, yeterki siz isteyin.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: .:c:E:E:E:m:.


    quote:

    Orjinalden alıntı: Hare Rama

    İnananlar tarafından hep iddia edilen şeydir ki ....



    İnananlar mı? Bence burada bir kavram yanlışlığı var..

    Biz bir Yaratıcı'nın olduğuna inanıyoruz, siz ise bir Yaratıcı'nın olmadığına inanıyorsunuz


    Hehe. Aslında bu bütün meseleyi açıklıyor anlayabilene. Çok güzel cevaptı




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.