Şimdi Ara

israil in katliami

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
394
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • israil yine sahneye çıktı. yine bombalar patladı. kanlar aktı. ölenler yine müslüman. ve yine tüm dünya susuyor ve herzaman olduğu gibi susacakta... kim dur diyecek bilmiyorum ama durana kadarda çok insan ölecek. tabi yine müslüman insan.. susun bakalım daha ne kadar susacaksınız? acaba ölen bir hristiyan olsaydı dünya böyle seyredermiydi? bu yaşananlardan sonra almanlara hak veresim geliyor. yani hit lere. şimdi anlıyorum neden dünyadaki tüm yahudileri yok etmek istediğini.. bunlar insanlıktan çıkmış dış görünüşü belki insan ama kendileri canavardan daha canavar yazıklar olsun israil...



  • KİMSENİN .......'Ü YEMEZ SES ÇIKARMAYA.

    BU İŞLER BÖYLE.


    BİZE DE ......'I KIRIK ERMENİLER KAFA TUTAR.

    KİM KİME - TUTUĞUNU ANLIYACAĞIN.

    ÇALIŞACAN DEMİRİ BÜKECEN.

    BENİ DÖVDÜLER DİYE KAÇ YIL DAHA AĞLAYACAKSIN.

    ÇALIŞ. SEN VUR.

    DÜNYADAN VAH VAH DİYE SES ÇIKMAZ boşa beklemesinler..

    YAKINDA BİZ DE O DURUMDA OLACAZ BU GİDİŞLE.

    İsrail dünyaya kekik ihraç eden bir ülke.
    Serada yetiştiriyorlar. Damla damla suluyorlar. Niye su yok !
    Ama o kıt şartlarda yetiştirdiği bitkiyi ihraç ediyorlar.

    Bizde kekik kaldırım taşlarının arasından kendi çıkar.
    Biz üstüne basar geçeriz.

    İşte o kekik parasıyla vururlar seni böyle.

    Yazık !



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi spacetech. -- 27 Aralık 2008; 22:08:26 >
  • Biriniz kalkıpta israilde patır patır canlı bombalar patlarken, " Yazıklar olsun şu araplara ! Kendilerini ne sanıyorlar ? Dili, dini farketmez, insanlıktan yoksun zavallılar ! " diye bağırmıyor da, niye bu araplar kaşınıyor kaşınıyor ve sonunda israil tarafından aha şimdi olduğu gibi mariz yerken bas bas bağırıyorsunuz ? o zaman aklınız neredeydi ?

    Bırakın bu arap ...ötü yalamayı da kendi ülkenizi, kendi vatandaşınızı düşünün bir an önce yoksa yarın çok geç olacak !

    kriz üstüne kriz yiyoruz... bırak sokakta çelik çomak oynamayı gel yemek hazır.. Usame annen sani çağırıyor,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Horus_Aha -- 27 Aralık 2008; 22:20:16 >
  • Çalıştığım 5 yıldızlı oteli 20 gün kapattı israil turist kafilesi.

    Dolarla siliyorlar altlarını..

    Bu adamların dini törenlerini gözlerimle gördüm.

    Otelin konferans salonunda her sabah ayin yaptılar.

    Tek yumruklar. Aralarından asla hain çıkmaz.

    BU ADAMLAR DELİ ! VALLAHİ SÖYLÜYORUM BAK GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAZLAR.

    BAKMIYORLAR ZATEN.

    BİR ONLAR VAR BİR DE KALAN DÜNYA.
  • sizde bırakın saronu yalamayı olen masum ınsanlar ınsanlık ayıbı tabı siz insanlık tan anlamazsınız
    kıme soyluyom hıtlerden kurtaran kım sızlerı o gunlerı ne cabuk unuttunuz yazıklar olsun ınsanım dıye gecınmeyın
  • quote:

    Orjinalden alıntı: spacetech.

    Çalıştığım 5 yıldızlı oteli 20 gün kapattı israil turist kafilesi.

    Dolarla siliyorlar altlarını..

    Bu adamların dini törenlerini gözlerimle gördüm.

    Otelin konferans salonunda her sabah ayin yaptılar.

    Tek yumruklar. Aralarından asla hain çıkmaz.

    BU ADAMLAR DELİ ! VALLAHİ SÖYLÜYORUM BAK GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAZLAR.

    BAKMIYORLAR ZATEN.

    BİR ONLAR VAR BİR DE KALAN DÜNYA.





    Biz kendimizi geliştirelim onlar bizden korksun ne geliyorsa insanın başına cehaletten gelir.
  • nsanlık Gazze'de Sınavda


    Filistin halkı özgür iradesini kullanmasından ve bunu yaparken emperyalist güçlerin kendisine dayattığı formüle değil kendi maslahatına ve ilkelerine uygun olan formülü seçmesinden dolayı son dönemde yeni bir cezalandırma uygulamasına maruz bırakıldı. Bu cezalandırma uygulaması ise tüm dünyayla irtibatını kesme ve yaşadığı toprakları tam anlamıyla açık hava hapishanesine dönüştürme amacına yönelik bir kuşatmadır. Tercihini işgalci Siyonist devletin ve onun arkasında duran emperyalist güçlerin dayattığı formül doğrultusunda yapmayan büyük bir halkı toptan cezalandırabilmek için hapishaneler inşa edilmesi ve onların o hapishanelerde karınlarının doyurulması belki bayağı pahalıya mal olacaktı. O sebeple yaşadıkları toprakların hapishaneye çevrilmesi daha uygun görülmüş ve söz konusu kuşatma başlatılmıştı.

    Son dönemde söz konusu kuşatma daha bir şiddetlendi ve tam anlamıyla bir insanlık dramına dönüştü. Biz de bu ayki yazımızda o dramı, Siyonist işgalin vahşetteki sınır tanımazlığını ve hâkim sistemlerin bu vahşet karşısındaki vurdumduymazlığını tahlil etmek istiyoruz.
    Mekke'deki Abluka ve Gazze Kuşatması

    Bugün Gazze'de yaşanan kuşatma ve abluka Resûlullah (s.a.s.)'ın ashabıyla ve mensubu olduğu kabileyle birlikte Mekke'de yaşadığı ablukaya benziyor. Yani küfür güçlerinin, haklı davalarında kararlı davrananları böyle ekonomik ve toplumsal ablukaya alarak taviz vermeye zorlama stratejileri yeni değildir. O sebeple önce Mekke'deki şirk liderlerinin, Müslümanlara ve onları koruyan Beni Haşim kabilesine uyguladığı ablukadan söz etmek istiyoruz.

    Mekke'deki şirk liderleri uyguladıkları bütün şiddet politikalarına, baskılara ve işkencelere rağmen Resûlullah (s.a.s.)'ın ve beraberindeki mü'minlerin tevhid davalarından ve davetlerinden vazgeçmediklerini görünce aralarında onlarla tüm ilişkileri kesme, kendilerini ekonomik ve toplumsal ablukaya alma anlaşması yaptılar. Bu amaçla bir anlaşma metni yazdı ve kendileri için daha çok bağlayıcı olması amacıyla Kâbe duvarına astılar. Anlaşmaya göre mü'minlerle ve onları himaye eden Haşimoğulları kabilesiyle hiçbir şekilde ilişki kurmayacak, onlardan kız almayacak, kendilerine kız vermeyecek, onlara bir şey satmayacak ihtiyaç duydukları ticarî malları da başkalarından satın alacaklardı. Öldürmeleri üzere, Hz. Muhammed (s.a.s.)'i kendilerine vermedikleri sürece de bu ablukayı kaldırmayacaklardı.

    Anlaşmanın uygulamaya geçirilmesiyle birlikte mü'minler ve Hz. Peygamber (s.a.s.)'i himaye eden Haşimoğulları kabilesi mensupları Ebu Talib Vadisi denilen bir vadiye çekildiler. Üç yıl süren abluka sebebiyle o insanlar çok büyük zorluklar, sıkıntılar çektiler. Sonunda abluka şirk liderlerinin insafa gelmesiyle değil bazı vicdan sahiplerinin ambargoyu delmesi sebebiyle etkisiz hale geldi.
    Kuşatmanın Gerçek Sebebi ve Yanıltmalar

    Son dönemde Gazze'deki insanlık dışı ambargo ve kuşatmayla ilgili yorumlarda genellikle bu ambargonun, Gazze'deki mücahitlerin işgal devleti hedeflerine yönelik füze saldırılarına karşı yapıldığı iddiası öne çıkarılıyor. Oysa bu tamamen bir göz yanıltma ve zihin bulandırmadır. Her şeyden önce şunu ifade edelim ki Filistin direnişinin işgale karşı mücadelesi haklıdır ve meşrudur. Siyonist işgalciler Filistinlilerin vatanlarını gasp etmekle yetinmeyip sürekli üzerlerine bomba yağdırırken Filistinlilerin kendilerini savunma amacıyla saldırganlara oldukça dar imkânlarla geliştirdikleri füzelerle karşılık vermelerine kimsenin itiraz etme hakkı olamaz. Kaldı ki kuşatma ve ambargonun asıl sebebi de bu füzeler değil, Filistinlilerin kendi özgür idarelerini emperyalizmin ve onun himayesindeki işgalci Siyonist devletin dayattığı formül yönünde kullanmamalarıdır. Zaten ambargo ve kuşatma, Filistinlilerinin özgür iradelerini İslâmî Hareket lehinde kullandıklarının ortaya çıkmasından ve bu tercihin Filistin hükümetinin şekillenmesine yansımasından sonra başlamıştır. Ama ne yazık ki Gazzeliler ekonomik ve askeri kuşatmaya alınırken, özgür olduğunu sandığımız toplumlar da çok daha sıkı bir medya kuşatmasıyla karşı karşıyadır. İşte bu kuşatma yüzünden gerçekler çok hızlı bir şekilde unutulmakta ve zihinsel yanılgılardan kaynaklanan haksız yargılamalar yapılmaktadır.
    Zalimi Değil Mazlumu Mahkûm Etme Çabası

    Filistinlilerin direnişi haklı ve meşru bir direniştir. Fakat zikrettiğimiz hatalı yargılamalardan ve bunların dayandığı yanlış bilgilerden dolayı Filistinlilerin bu haklı direnişlerinin mahkûm edildiğini görüyoruz. Örneğin "Filistinliler, normalde işgalcilere herhangi bir etkisi olmayan füze saldırıları gerçekleştirerek, Siyonistlerin saldırılarına ve ambargolarına gerekçe oluşturuyorlar" türünden iddiaların gündeme getirildiğine şahit oluyoruz. Oysa her şeyden önce Filistinlilerin mücadeleleri Siyonistlerin haksız saldırılarına, işgallerine ve kuşatmalarına karşı verilen haklı bir mücadeledir. Bu mücadelenin Siyonistlere etki etmediği iddiası da gerçeklerden çok uzaktır. Bilakis bu mücadele Siyonistlerin birçok planlarını boşa çıkarmış, onları 2005 yılında Gazze'den çıkmaya ve bölgenin üçte birinin gasp edilmesi suretiyle kurulmuş Yahudi yerleşim merkezlerini boşaltmaya zorlamış, yeni yayılmacı politikalarını durdurmayı başarmıştır. Filistin direnişi büyük zorluklara katlanarak bütün bunları gerçekleştirirken, onların yaşadığı zorlukları, mücadeledeki gerekçelerini öğrenmek yerine uzaktan onları mahkûm etmek insafsızlık, zalimi değil mazlumu mahkûm etmek büyük haksızlıktır.

    Filistin'de yaşanan olaylarla ilgili bazı resmî açıklamalarda nalına da mıhına da vurma gayretkeşliği içinde Filistin halkının meşru mücadelesinin suçlanması da aynı türden bir haksızlıktır. Örneğin bir açıklamada "bazı kişilerin yanlış eylemlerinden dolayı bütün bir halkın cezalandırılamayacağı" söylenirken, Filistin direnişinin işgale karşı haklı mücadelesi "yanlış eylemler" olarak nitelendirildi. Bu anlayışa göre işgal devleti aslında sadece "yanlış eylemler (!)" düzenleyenleri cezalandırmış olsa normal karşılanacak ama bütün bir halkı cezalandırdığından dolayı haksızlık ediyor. Oysa Filistin toprakları üzerindeki Siyonist işgal başlı başına bir haksızlıktır ve Filistinlilerin bu işgale son vermek amacıyla mücadele etmeleri, eylem düzenlemeleri onların en doğal haklarıdır. Bu doğal haklarını kullanmalarından dolayı Filistinlilerin yanlış yaptıklarını söylemek, Türkiye'deki İstiklal Savaşı'nın, Bosna - Hersek'teki özgürlük mücadelesinin ve benzeri daha nice haklı mücadelenin yanlış olduğunu söylemektir.
    Annapolis Konferansı'yla Başlayan Süreç

    Uluslar arası emperyalizmin ve onun himayesindeki işgalci Siyonist devletin tüm baskı uygulamalarına rağmen Filistin halkının meşru haklarına sahip çıkma kararlılığından geri adım atmaması üzerine ABD yeni bir komplo düzenleme hazırlığı içine girdi. Tabii ki geçmişte yaptığı gibi bu komployu da "barış" kılıfına sarıp dünya kamuoyuna kabul ettirmeye çalışacaktı. Ancak asıl niyetinin ve amacının ne olduğu bilindiğinden Filistin halkı, bu halkı temsil yetkisine sahip direniş hareketi şiddetle tepki gösterdi. Filistin halkının ve direnişinin tepkisinin bölgedeki halkları da etkilemesi sebebiyle bazı ileri gelen Arap ülkelerinin yönetimleri, ABD'nin komplo amaçlı uluslar arası konferansına katılmakta tereddüt ettiler. Ne var ki önce Sonbahar Konferansı sonra da Annapolis Konferansı adı verilen bu toplantıya Türkiye'nin destek vermesi her şeyi değiştirdi ve yeniden ertelenme hatta iptal noktasına gelen konferansın gerçekleştirilmesi mümkün oldu.

    Annapolis Konferansı'nın öncelikli amacı Filistin'de işgale karşı direnişi ve Filistin halkının özgürlüğünü savunan oluşumları yasadışı ilan etmek, işgalci Siyonist devletle masaya oturup onunla işbirliğini kabul eden kadroyu ise "Filistin tarafı" olarak kabul ettirmekti. Dolayısıyla bizim daha önce muhtelif yazılarımızda üzerinde durduğumuz bu konferansın gerçekleştirilmesiyle birlikte Filistin meselesiyle ilgili yeni bir süreç başlatılmış oldu. Bu sürecin amacı ise özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini tümüyle devre dışı bırakması için işgalci Siyonist devlete imkân verilmesi, bu amaçla yapacağı saldırılara göz yumulması hatta destek verilmesiydi.
    Bush'un Ortadoğu Gezisiyle Artışa Geçen Siyonist Şiddet

    Geçtiğimiz ay ABD Başkanı Bush, Ortadoğu olarak adlandırılan bölgeye kapsamlı bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu seyahatinde Bush aynı zamanda işgalci Siyonist devlete ve Filistin özerk yönetim bölgesine, başkanlığa geçmesinden buyana ilk ziyaretini gerçekleştiriyordu. Bu ziyaret Annapolis Konferansı'nda alınan kararların hayata geçirilmesi ve başlatılan sürecin etkin bir şekilde sürdürülmesi amacına yönelikti.

    Bush'un "Ortadoğu ziyareti" daha tamamlanmadan işgalci Siyonist devletin Gazze bölgesine yönelik saldırılarını şiddetlendirmesi ve 19 kişinin hayatını kaybettiği 45 kişinin de yaralandığı bir katliam gerçekleştirmesi tesadüf değildi. İşgal devletinin bu saldırılarına sessiz kalınması, hatta bazı ülkeler tarafından üstü kapalı bir şekilde onay verilmesi işgalci saldırgan devleti daha da cesaretlendirdi ve yeni saldırılar gerçekleştirdi. Uluslar arası mekanizmanın ve bölge ülkelerinin işgal devletinin saldırıları karşısındaki duyarsızlığı adeta Annapolis Konferansı'nda kendilerine dayatılan politikaya uyma zorunluluğu duydukları intibaı veriyordu. Tabii onların bu tutumları işgalci saldırgan devleti daha da cüretlendiriyordu. Böylece arka arkaya yeni saldırılar gerçekleştirerek Gazze'de üç - dört günlük süre içinde şehit edilenlerin sayısının kırkı geçmesine sebep oldu. Saldırılarda ölenler arasında birçok kadın ve çocuk da vardı. Bir saldırıda bir anneyle çocuğu hedef alınarak katledilmişti. Bir başka saldırıda düğün evi hedef alınmış, böylece düğün cenaze ve matem evine dönmüştü.
    Bir İnsanlık Dramı

    Gazze'de bugün bir insanlık dramı yaşanıyor. İşgalci saldırgan devletin başbakanı "Gazze'de bir insanlık dramı yaşanmasına müsaade etmeyecekleri ama onların hayatlarını da kolaylaştırmayacakları" iddiasında bulundu. Bu tam anlamıyla laf oyunuydu. Gazze'de zaten bir insanlık dramı yaşanıyor. Hastalar dışarıdan ilaç alamadıkları veya tedavi için sınır dışına çıkamadıkları için birbiri ardından hayatlarını kaybediyorlar. Elektrikleri hatta elektrik üreten santrallerinde kullandıkları yakıt verilmediği için hastaneler bile hizmet veremez hale geliyor. Üstelik uluslar arası Siyonizmcin dünya medyasına hâkim olması sebebiyle Gazze ahalisinin yaşadığı gerçek dünya kamuoyuna olduğundan farklı bir şekilde yansıtılıyor ve yukarıda da zikrettiğimiz üzere onlara sahip çıkmaları gereken Müslümanların bile yer yer zalimleri değil mazlumları mahkûm ettiklerini görüyoruz.
    İnsanlık Nerede?

    İnsanlık Gazze ahalisine layık görülen vahşet ve bu vahşetin sebep olduğu büyük facia karşısında imtihandadır. Hiç kimse böyle bir vahşet karşısında kendini sorumluluktan müstağni göremez. Herkes ne yapabileceği üzerinde düşünmeli ve bir şeyler yapmanın yollarını araştırmalıdır. Eğer oradaki facianın sona erdirilmesi için çevresinde bir şeyler yapıldığından haberdar oluyorsa yapılanlara destek vermelidir.
    Göstermelik Çözümler Yanıltmamalı

    Gazze'deki facianın büyük boyutlara ulaşması üzerine ortaya çıkan tepkiler sebebiyle işgalci Siyonist devlet ablukayı çok cüzi bir şekilde yumuşatarak bölgeye yakıt nakline müsaade ettiğini açıkladı. Bunun tamamen oyun olduğu, Rafah sınır kapısındaki duvarın yıkılması ve Gazzelilerin Mısır tarafına geçmesi üzerine yakıt naklinin yeniden durdurulmasıyla anlaşıldı. Zaten Olmert'in açıklaması da işgal devletinin küçük çaplı numaralara başvurarak asıl büyük komployu ve ablukayı sürdürmekte kararlı olduğunu ortaya koymaktadır. İşgalci saldırgan devletin vahşette ve insanlık dışı ablukada kararlılığı kadar belki ondan daha fazla, dünya Müslümanlarının, tüm vicdan sahiplerinin ve insanî değerlere saygılı herkesin Siyonist saldırganlara baskıda kararlı olması, Gazze üzerindeki abluka tamamen kalkıncaya kadar bu kararlılıklarını sürdürmeleri gerekir. Küçük çaplı çözümler, göstermelik numaralar ve asıl büyük oyunun devam etmesini sağlama amacına yönelik yumuşatmalar kimseyi yanıltmamalı.
    Filistin Halkı Kararlılığından Geri Adım Atmayacak

    Filistin halkı ve bu halkın bir parçası olan Gazze ahalisi meşru bir mücadele içindedir. Haklı bir dava için mücadele etmektedir. Kimse bu halkın haklı davasından vazgeçmesini, meşru haklarından taviz vermesini, işgal edilmiş yurdunu Siyonist işgalcilere peşkeş çekmesini beklememeli. Bütün zorluklara rağmen bu davasına sahip çıkma konusundaki kararlılığını sürdürecektir. Dolayısıyla bu tür baskılarla, insanlık dışı ablukalarla, ambargolarla Filistin halkının haklı davasından vazgeçeceğini bekleyenler yanıldıklarını göreceklerdir.

    Alıntıdır...




  • İsrail'e Ve İçimizdeki İsraillilere, Mecliste Terörist Başı ŞİMON PERES'i alkışlayan İçimizdeki İSRAİLLİLERE, ONLARI DESTEKLEYENLERE, BU ZULME SESSİZ

    KALANLARA, PARTİCİLİK YAPIP GERÇEKLERİ GÖRMEYEN BEYİNSİZLERE, MÜSLÜMAN'IM DEYİP GECE YATAĞINDA RAHAT UYUYANLARA, SERVETİMİ NASIL

    KATLARIM HESABI YAPAN ŞEREFSİZ SÖZDE MÜSLÜMANLARA!, TÜMÜNE ALEMLERİN RABBİ LANET ETSİN...

    FİLİSTİN'E VE DİĞER MAZLUM COĞRAFYALARA SAHİP ÇIKAN ACISINI YÜREĞİNDE HİSSEDEN KARDEŞLERİME RAHMETİYLE MUAMELE ETSİN.

    ALLAH İSRAİL'İ KAHHAR SIFATIYLA KAHRI PERİŞAN EYLESİN...


  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.