Şimdi Ara

Hoşgörülüyüz,Hoşgörülüydük Palavraları...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
0
Favori
660
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bu nedir hoşgörülüydük,hoşgörülüyüz yalanı.?Değiliz kardeşlerim, adama hoşgörülü müsün diye sorsan "EVET" der, ama komşunun Hristiyan olmasını veya zıt siyasi görüşte birinin olmasını istermiydin diye sorsan, cevap "HAYIR".Sanırım hoşgörülü olmak bizim zuhur edemediğimiz bir şey...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kemomando -- 9 Ocak 2010; 19:14:10 >



  • Ben bu hoşgörü olayını anlamadım zaten başından beri.
  • Çoğu kişinin hoşgörü anlayışı "herkes bana saygı göstersin ben kimseye saygı göstermem" şeklinde.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Yeni Türkü

    Ben bu hoşgörü olayını anlamadım zaten başından beri.

    Tutturmuşlar biz hoşgörülüyüz diye.Daha kendi insanlarımız o,bu,şu deyip birbirini boğazlayacak kaldı ki başkalarına hoşgörülü olacağız.Peh...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemomando

    quote:

    Orijinalden alıntı: Yeni Türkü

    Ben bu hoşgörü olayını anlamadım zaten başından beri.

    Tutturmuşlar biz hoşgörülüyüz diye.Daha kendi insanlarımız o,bu,şu deyip birbirini boğazlayacak kaldı ki başkalarına hoşgörülü olacağız.Peh...

    sen niye hoşgörülüyüz deyipte hoşgörülü olmayanlara hoşgörülü değilsin
  • 1-Ben hoşgörülüyüm demedim.
    2-Kelime oyunları yapmanıza gerek yok Sayın alikuşçu,benim hoşgörüsüzlere karşı bir nefretim yok ki, ben olmayan bir özelliğimizin varmış gibi gösterilmesine tepki koyuyurum.İsterseniz tekrar bir okuyun.
  • Hoşgörülü olmak ile hoştgörülü olmak bazen karıştırılıyor demek ki.
    hoşşt!
  • hos goru falan bu zamanda artik pek para etmiyor turkiye ye gidip yabancilarin hatta turklerin bol bulundugu yerlerde ki yerli insanlara sorun turkler nasil ?

    cevap: cok hos gorulu kibar insanlar,

    peki turkiye nin avrupa birligine girmesini istiyormusunuz

    cevap: HAYIR

    paran varsa seni cok herkes cok sever paran yoksa sabaha kadar kibar ol kimsenin umrunda olmaz iste bu yuzden AB de sozumuz gecmiyor
  • Hoşgörünün de bir sınırı vardır. Bir yanda bencilce "hep bana" zihniyetinin olmaması gerektiği gibi diğer yanda bireyi ve toplumu ifsad edici söz veyahut fiiiler karşısında tavizkarca "aman ne iyi" mantığını takınmak hoşgörülü olmak değildir.

    Bazı şeylere tahammül eder, katlanabilirsiniz fakat bu vurdumduymaz olmayı, görmezden gelmeyi gerekli kılmaz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: seymes

    Hoşgörünün de bir sınırı vardır. Bir yanda bencilce "hep bana" zihniyetinin olmaması gerektiği gibi diğer yanda bireyi ve toplumu ifsad edici söz veyahut fiiiler karşısında tavizkarca "aman ne iyi" mantığını takınmak hoşgörülü olmak değildir.

    Bazı şeylere tahammül eder, katlanabilirsiniz fakat bu vurdumduymaz olmayı, görmezden gelmeyi gerekli kılmaz.



    Tabi ki hoşgörü asla başkalarını rahatsız etmek için kullanılmamalıdır.
  • Hoşgörü ne demektir ben tam olarak anlamıyorum.
    Yani karşında birileri birşeyler yapacak. Bu yapılan pek hoşuna gitmeyecek ama ses etmeyeceksin.
    Eğer tanım bu ise hoşgörü hiç hoş birşey değil ve 'Ben hoşgörülüyüm' diyen kişi de ikiyüzlüdür. Bu aynı zamanda 'Ben hoşgörülüyüm' diyen kişilerin neden sözleri ve eylemlerinin birbirini tutmadığını da açıklıyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: oreilly

    hos goru falan bu zamanda artik pek para etmiyor turkiye ye gidip yabancilarin hatta turklerin bol bulundugu yerlerde ki yerli insanlara sorun turkler nasil ?

    cevap: cok hos gorulu kibar insanlar,

    peki turkiye nin avrupa birligine girmesini istiyormusunuz

    cevap: HAYIR

    paran varsa seni cok herkes cok sever paran yoksa sabaha kadar kibar ol kimsenin umrunda olmaz iste bu yuzden AB de sozumuz gecmiyor

    Allah allah hangi yabancı, türklere "çok hoşgörülü, kibar" diyomuş.Ben Fransada bizzat bulundum, pek çok avrupa ülkesinden insanlada internet üzerinden konuştum.Diyebilirimki Türklere sempatik bakan kimseye raslamadım, bilakis çoğu Türkleri sevmez.Kaldıki "gurbetçi" dediğimiz Türklerin de çok kibar ve hoşgörülü bi tarafı yoktur.Kültürel yozlaşmayı had safhada yaşamışlardır çünkü.Yazın gelen "Alamancılardada" bunu görürsünüz zaten.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Infidel_


    quote:

    Orijinalden alıntı: oreilly

    hos goru falan bu zamanda artik pek para etmiyor turkiye ye gidip yabancilarin hatta turklerin bol bulundugu yerlerde ki yerli insanlara sorun turkler nasil ?

    cevap: cok hos gorulu kibar insanlar,

    peki turkiye nin avrupa birligine girmesini istiyormusunuz

    cevap: HAYIR

    paran varsa seni cok herkes cok sever paran yoksa sabaha kadar kibar ol kimsenin umrunda olmaz iste bu yuzden AB de sozumuz gecmiyor

    Allah allah hangi yabancı, türklere "çok hoşgörülü, kibar" diyomuş.Ben Fransada bizzat bulundum, pek çok avrupa ülkesinden insanlada internet üzerinden konuştum.Diyebilirimki Türklere sempatik bakan kimseye raslamadım, bilakis çoğu Türkleri sevmez.Kaldıki "gurbetçi" dediğimiz Türklerin de çok kibar ve hoşgörülü bi tarafı yoktur.Kültürel yozlaşmayı had safhada yaşamışlardır çünkü.Yazın gelen "Alamancılardada" bunu görürsünüz zaten.

    turkleri yakindan taniyanlardan duydum misafirperverligi bugun dunyada en iyi temsil eden milletlerden biri oldugumuzu dusunuyorum




  • Hoşgörü mü?..

    Türkiye'de hoşgörü bir yana, giderek radikalleşen bir toplum var!
    Hoşgörü falan hikaye...
  • Güzel bir yazı Özdemir İnce'den:

    'İdeolojik bir kategori olarak tolerans'


    HAYRAN tayfasından olmadığım, Türk aydınlarının yeni gözdesi Slavoj Zizek, "Critical Inquiry"ın 2008/4 sayısındaki yazısına bir soruyla başlıyor:

    "Bugün acaba niçin pek çok sorun bir eşitsizlik, sömürü, adaletsizlik sorunu olarak değil de hoşgörüsüzlük sorunu olarak görülüyor? Acaba niçin çare olarak özgürleşme, siyasal mücadele, hatta silahlı mücadele değil de hoşgörü öneriliyor? İlk akla gelen yanıt, liberal çokkültürcülüğün temel ideolojik harekátı olarak siyasetin kültürelleştirilmesi oluyor. Siyasal farklar, siyasal eşitsizlik, ekonomik sömürü gibi şeylere bağlı farklar, verili ve değiştirilemez ve o yüzden de ancak hoşgörülebilir olan farklı yaşam tarzları kültürel farklılık kılığına sokularak doğallaştırılmakta ve nötralize edilmektedir."

    * * *

    Slavoj Zizek, hoşgörü (tolerans) tuzağını ne zaman fark etti acaba? Dikkatli okurlarım benim "hoşgörü" kavramından hiç hoşlanmadığımı çok iyi bilirler. 1970'lere dayanır!

    "Hoşgörü" dediğimiz "tolerans", bütün hakların feodale, hükümdara, monarka ait olduğu toplumsal yapıya özgü feodal ve emperyal bir kavramdır. Feodal otorite, bir şeyi size hakkınız olduğu için değil, bireysel hoşgörü erdeminin göstergesi olarak verir.

    Demokrasilerde başkalarının, devletin, patronun hoşgörüsüne ihtiyacımız yoktur: Emeğimizin karşılığını almak, iyi çalıştığımız için patrondan saygı görmek, düşüncelerimizi özgürce açıklamak ve dinsel inançlarımızı yerine getirmek, bizim demokratik vatandaşlık haklarımızdır. Bu haklarımızı elde etmek için karşımızdaki yetkililerin merhametine, hoşgörüsüne ihtiyacımız yoktur. Hakkını arayan biz ve hakkımızı veren kişi ve kurum, bizimle eşit konumdadır. Yasal olarak eşit konumda olmalıdır, olması gerekir. Zorunluluktur!

    Oysa hoşgören ile hoşgörülen eşit konumda değildir. Hoşgören kimse istediği an hoşgörmekten cayabilir. Ama hakkımızı vermek zorunda olan kimse, hakkımızı vermemesi durumunda yasa dışına çıkmış olur.




  • Mesele hoşgörü değil saygıdır. Biz bireyleri gittikçe saygısızlaşan bi toplum olduk. Hoşgöre saygı çerçevesinde olabilecek bir kavramdır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: destroyer39

    Güzel bir yazı Özdemir İnce'den:

    'İdeolojik bir kategori olarak tolerans'


    HAYRAN tayfasından olmadığım, Türk aydınlarının yeni gözdesi Slavoj Zizek, "Critical Inquiry"ın 2008/4 sayısındaki yazısına bir soruyla başlıyor:

    "Bugün acaba niçin pek çok sorun bir eşitsizlik, sömürü, adaletsizlik sorunu olarak değil de hoşgörüsüzlük sorunu olarak görülüyor? Acaba niçin çare olarak özgürleşme, siyasal mücadele, hatta silahlı mücadele değil de hoşgörü öneriliyor? İlk akla gelen yanıt, liberal çokkültürcülüğün temel ideolojik harekátı olarak siyasetin kültürelleştirilmesi oluyor. Siyasal farklar, siyasal eşitsizlik, ekonomik sömürü gibi şeylere bağlı farklar, verili ve değiştirilemez ve o yüzden de ancak hoşgörülebilir olan farklı yaşam tarzları kültürel farklılık kılığına sokularak doğallaştırılmakta ve nötralize edilmektedir."

    * * *

    Slavoj Zizek, hoşgörü (tolerans) tuzağını ne zaman fark etti acaba? Dikkatli okurlarım benim "hoşgörü" kavramından hiç hoşlanmadığımı çok iyi bilirler. 1970'lere dayanır!

    "Hoşgörü" dediğimiz "tolerans", bütün hakların feodale, hükümdara, monarka ait olduğu toplumsal yapıya özgü feodal ve emperyal bir kavramdır. Feodal otorite, bir şeyi size hakkınız olduğu için değil, bireysel hoşgörü erdeminin göstergesi olarak verir.

    Demokrasilerde başkalarının, devletin, patronun hoşgörüsüne ihtiyacımız yoktur: Emeğimizin karşılığını almak, iyi çalıştığımız için patrondan saygı görmek, düşüncelerimizi özgürce açıklamak ve dinsel inançlarımızı yerine getirmek, bizim demokratik vatandaşlık haklarımızdır. Bu haklarımızı elde etmek için karşımızdaki yetkililerin merhametine, hoşgörüsüne ihtiyacımız yoktur. Hakkını arayan biz ve hakkımızı veren kişi ve kurum, bizimle eşit konumdadır. Yasal olarak eşit konumda olmalıdır, olması gerekir. Zorunluluktur!

    Oysa hoşgören ile hoşgörülen eşit konumda değildir. Hoşgören kimse istediği an hoşgörmekten cayabilir. Ama hakkımızı vermek zorunda olan kimse, hakkımızı vermemesi durumunda yasa dışına çıkmış olur.



    Sözün özü.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.