Şimdi Ara

HER ŞEY NEDEN BU KADAR PAHALI? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
105
Cevap
0
Favori
2.990
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Michael Wittmann

    quote:

    Orijinalden alıntı: WirLieBen

    Ancak bakkala veya markete gittiğimde anlıyorum bu durumu

    50tl ile gidiyorum ekmek cola peynir yoğurt alıyorum para üstü 30 tl alınca şok içine giriyorum

    almışsındır birşeyler daha... hadi hadi o kadar da değil

    Peynir 7-12 arası, ekmek 1 TL, kola 2.5 TL yoğurt 4-5 TL

    Toplam: 15-22 arası değişmekte illere ve marketlere göre.
  • üretmeden tüketim toplumu olma ayrıca devleti sözde yönetenlerin tamamı ile dolaylı-dolaysız vergiye dayalı ekonomiyi kalkındırma çabaları!,kayıt dışı ekono minin çığ gibi büyümesi,denetim diye bir mekanizmadan söz edilmemesi 3. dünya ülkesi olmamızın temel gerekçeleri böyle gelmiş böyle gider.
  • Sebze meyve çok pahalı ve ne yediğimiz belli değil.....
    Eskiden millet pazardan küfe ile gelirdi şimdi aynı paraya torba dolduruyoruz...
    Yıllarca tarımda kendi kendine yeten ülke dedik, şimdi halimiz malum...
    hükümetler hala akıllanmadı...dışarıdan buğday geliyor....
    peynir gibi peynir bugün 25-30 tl dir....
  • Kemal Derviş wall street eylemi için konuşmuş:
    "Amerikalı ailenin geliri 30 yıldır hiç artmıyor,işsizlik gençler arasında çok yaygın" demiş ve eklemiş;
    "Obama yönetimi bu seslere kulak vermeli"


    Derviş'in Eylül ayında yaptığı Türkiye değerlendirmesinden satır araları:
    "Türkiye çok dinamik bir topluma sahip,hem özel girişim, hem çalışan vatandaşlar gerçekten çok büyük bir çaba gösteriyor"
    "Türk insanı önemli bir sağ duyuya sahip"
    "Türkiye gelecek vadediyor"


    25 yıldır yerlisi yabancısı hemen herkes bu üç cümleyi papağan gibi tekrar ederler.
    25 yıl önce doğan bebek bügün 25 yaşında ve feryat ediyor.
    25 yılın sonunda geldiğimiz nokta güncellemeler,ben bu lafa fena takıldım.
    25 yıldır aptal yerine konuluyoruz,ama bu son laf hepsinden beter.




  • hiç bir şey üretmezsen, her şey pahalı olur.
  • 1 ABD Doları = 1,86099831 Yeni Türk Lirası
  • Yorumları okuyunca genelde mevcut yönetime karşı olan üyelerin burada olduğunu farkettim.
    Nedense yönetimi savunan arkadaşlarımız tek kelime edemiyor. Görünen o ki ekonomideki makro bilmemne, yüzde bilmem kaçlık büyüme vs. gerçek hayat için bir şey ifade etmiyor. Yüzde bin beşyüz büyüyelim, büyüme rekorları kıralım istersek ama benim cebimdeki para sabit kalıp masraflarım kat kat artıyorsa, büyüyen ben değilim, sadece zenginler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 1881 -- 18 Ekim 2011; 21:06:06 >
  • Hemen her fırsatta söylüyorum. Makro verilerle atıp tutulan bu ekonomi rakamları halka indirgenemediği sürece zerre anlam ifade etmez.

    Forumumuzdaki gibi kraldan çok kralcı kimi arkadaşlar hala kazık gibi zamlara "güncelleme" diyedursun; izlenen yanlış politikalar sonucu halk ezildikçe eziliyor!
  • Bir de su ekmegin tüpün karneyle alinma teranesi var. Bu dönemlerde sadece sanki sol partiler hükümet etmis gibi bu konu dillere pelesenk edilir. O günlerde kuyruklar vardi, bugün de pahalilik var; hem de öyle böyle degil. Ne fark var ki arada?

    Makro anlamda büyüme vesaire alafortan foni, yurtdisina ciktiginda, ki cikabilirsen; o sansa sahip olabilirsen, cebindeki parayla 1 birimlik seyi almak icin 2 gün calismissan ve Avrupali o 1 birim icin sadece 2-3 saat calisiyorsa kimse kusura bakmasin, yerim ben öyle makro büyümeyi...
  • ya başka iktidar da gelse, bu zam muhabbeti her iktidarın başına evvelden gebe olacağını cümle alem bilir. ne cümle oldu en iyi iktidarın yapabileceği iş, zamların ertlenemesi ya da asgari zammın gerçekleştirilmesinden öte birşey olmasa gerek. bu zammın ucu eninde sonunda dünya geneline yansıyor. bu noktada ise sadece iktidara yüklenmek çok kısır bir yaklaşım oluyor. mevcut durumda zamlar adil mi, değil tabi ki. ama bu konu sadece iktidarın değil, meclis çatısı altına giren her milletvekilinin konusu olmalı. yani mevcut durumda, ekonomiyi çok kötü yöneten olup da muhalefetin en iyi ekonomisti oturup durumu izlemesi muıhalefet olamaz, olmamalı da. ne yapılacak ben bilmem, milletvekilleri bunun için var. .. bildiğim tek şey bu pahalılığın sebebi hiç de karmaşık değil. güçlü olan yaşasın, zayıf olan sürünmsün, yok olsun mantığından kaynaklanıyor. şekil değiştirir ama hiç yok olmaz. hedef alma ve hedef göstermede bu zam olayı çok iyi kullanılır..




  • @The souls migration

    Bu ülkeyi son 10 yıldır aynı kişiler yönetiyor. Zam süreci birden 2-3 günde oluşan birşey değildir.
    Olayı bu noktalara getirenler eleştirilmeli, sorgulanmalıdır. Adreste bence yeterince açık.

    _____

    Muhalefet konusuna gelince. Bu ülkedeki "çoğunlukçu" demokrasi anlayışından dolayı muhalefet sadece simgesel olarak o koltuklarda oturuyor.
    İstedikleri kadar proje üretsinler, istedikleri kadar bazı şeylerin önüne geçmeye çalışsınlar; ellerinden gelen birşey yok.

    Sistem şuan Türkiye'de apaçık şekilde plebisiter diktatörlüktür.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 1881

    Yorumları okuyunca genelde mevcut yönetime karşı olan üyelerin burada olduğunu farkettim.
    Nedense yönetimi savunan arkadaşlarımız tek kelime edemiyor. Görünen o ki ekonomideki makro bilmemne, yüzde bilmem kaçlık büyüme vs. gerçek hayat için bir şey ifade etmiyor. Yüzde bin beşyüz büyüyelim, büyüme rekorları kıralım istersek ama benim cebimdeki para sabit kalıp masraflarım kat kat artıyorsa, büyüyen ben değilim, sadece zenginler.

    Genelde mevcut yönetime karşı olan üyeler burada çünkü onlar çoğunlukta.
    Benim gibi tek tük genele uymayan mesaj yazanlara ise çok tepki gösteriliyor, tahammül edilemiyor. Bazıları ile yanyana olsak sanki beni döveceklermiş gibi hissediyorum. Adeta birisi hükümetin politikalarını destekleyen tarzda yazsın da hıncımızı ondan çıkaralım tarzda bir akış oluyor (mesela sizin bu mesajınız o tarzda).
    Bir kaç gün önce bir arkadaşın adeta hakaret eder gibi yaklaşımı da hoş olmadı. Beni bilenler başkalarının fikirlerine saygılı olduğumu ve seviyeyi düşürmediğimi bilirler ve aynı şeyi ben de bekliyorum.
    Bir de şu var. Kendi adıma bazen de sizler gibi düşünmeyince, yazmayınca, tepki toplayınca "bu kadar sert düşünceleri olan, hiç tanımadığım kişilere neyi, neden anlatmaya çalışıp sevimsiz insan konumuna düşüyorsun ve tepki topluyorsun" diye düşünüyorum ve pek çok mesajı yazmaktan da bu nedenle vazgeçmişimdir.




  • Evet bu karne ile alınma teranesine günlük yaşamımda ben de tanık oluyorum,forumda da sözü geçti.
    Karne dönemini benim anne ve babamın ait olduğu kuşak yaşadı.Hangi dönem bu?1938-1945,yani 2.dünya savaşı yılları.
    70 yıl önce dünya savaşı şartlarında yaşanan sıkıntılar ve zorluklar üzerinden 2011 senesinde siyasi anlamda nemalanmaya çalışıyorlar.
    Bu da bir başka güncelleme örneğidir.
    Ama o yıllardaki yönetimin Türkiye'yi savaşın dışında tutabildiğinden söz ederseniz hemen dudak bükerler.

    Kuyruklar döneminden söz ederler.Ne zaman oldu bu? 77-80 arası,benim delikanlılık dönemim.
    Evet yağ,ekmek,kahve benzin...vs.Bunların kuyrukları yaşandı ama,bazıları olmadığından değil pazara sürülmediğnden dolayı yaşandı.
    O yıllarda Bakırköy'deki ....yağ fabrikasının depolarının dolu olduğuna ben tanık olmuştum.
    Netekim lafı ile de meşhur olan zat 80 sonrasında ne demişti:şartların olgunlaşmasını bekledik.
    Olgunlaştırdıkları zaman diliminde kuyruklar yaşandı,5000 kişi öldü.Bunlardan hiç söz etmezler

    Son yıllarda hemen her konuda yanlış bilgilendirmeler yapılıyor.
    Kavramların içini boşaltılıp istedikleri gibi dolduruyorlar.
    Kömür,makarna ile nasıl kandırıyorlarsa aynısını bilgi ve kavram konusunda yapıyorlar.
    Doğruları söyleyince Ergenekoncu ya da darbeci oluyoruz.
    İlk başlarda mağdur edebiyatı yapıyorlardı,baktılar ki kimse inanmıyor güncelleme yapalım dediler,ama tutmadı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi erom? -- 18 Ekim 2011; 23:03:49 >




  • ekmeği karneyle alıyorduk ama türkün kanını yerde bırakmıyorduk, kıbrıs'a harekat düzenleyebiliyorduk.
    şimdi bırakın kıbrısı kendi ülkemizin içinde harekat yapamıyoruz.
    açıyoruz haberleri şurda şu kadar kişi şehit oldu, 30 saniye ah vah, sonra dizilere devam
    ölüyoruz ve umursamıyoruz, devlet vatandaşının kanını yerde bırakıyor, siz halen yok ekmek karneyle verilmiş yok bilmem ne ile verilmiş derdindesiniz
  • Sizden daha az ya da hiç etkilenmedik diyorsunuz ve bundan eminsiniz,öylemi?
    Haksızlık ettiniz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    quote:

    Orijinalden alıntı: 1881

    Yorumları okuyunca genelde mevcut yönetime karşı olan üyelerin burada olduğunu farkettim.
    Nedense yönetimi savunan arkadaşlarımız tek kelime edemiyor. Görünen o ki ekonomideki makro bilmemne, yüzde bilmem kaçlık büyüme vs. gerçek hayat için bir şey ifade etmiyor. Yüzde bin beşyüz büyüyelim, büyüme rekorları kıralım istersek ama benim cebimdeki para sabit kalıp masraflarım kat kat artıyorsa, büyüyen ben değilim, sadece zenginler.

    Genelde mevcut yönetime karşı olan üyeler burada çünkü onlar çoğunlukta.
    Benim gibi tek tük genele uymayan mesaj yazanlara ise çok tepki gösteriliyor, tahammül edilemiyor. Bazıları ile yanyana olsak sanki beni döveceklermiş gibi hissediyorum. Adeta birisi hükümetin politikalarını destekleyen tarzda yazsın da hıncımızı ondan çıkaralım tarzda bir akış oluyor (mesela sizin bu mesajınız o tarzda).
    Bir kaç gün önce bir arkadaşın adeta hakaret eder gibi yaklaşımı da hoş olmadı. Beni bilenler başkalarının fikirlerine saygılı olduğumu ve seviyeyi düşürmediğimi bilirler ve aynı şeyi ben de bekliyorum.
    Bir de şu var. Kendi adıma bazen de sizler gibi düşünmeyince, yazmayınca, tepki toplayınca "bu kadar sert düşünceleri olan, hiç tanımadığım kişilere neyi, neden anlatmaya çalışıp sevimsiz insan konumuna düşüyorsun ve tepki topluyorsun" diye düşünüyorum ve pek çok mesajı yazmaktan da bu nedenle vazgeçmişimdir.

    Sizin örnekleme olarak kullandığınız üyelerden biri de benim. Aslında forumda en sert üslubumu bugüne kadar size karşı takınmışımdır ve bunun nedenini aslında siz de biliyorsunuz.
    Bugüne kadar Kültür-Bilim bölümüne gönderdiğiniz mesajların belki de tamamı iktidar propagandası ile ilgilidir ve bu mesajların çoğu da gazetelerden kopyala/yapıştır şeklindedir. Geri kalan mesajlarınız ise ana muhalefet partisi ile ilgili yine gazetelerde çıkan haberlerin kopyala/yapıştır şeklidir. Siz ve sizin gibi birkaç teşkilat üyesi ile ilgili (ki bunu siz seçimlerden sonra söylemiştiniz) asıl sıkıntı da bu; siz fikir üretmiyorsunuz, propaganda yapıyorsunuz ve bu da kesinlikle yanlış.

    Öncelikle, sizin propaganda içerikli yazılarınıza cevap verildiğinde kesinlikle sizden bir yorum gelmiyor. Cevap vermek zorunda değilsiniz tabii ki, ama size ya da propaganda amaçlı yazdığınız ve eksik/yanlış bilgi içeren mesajlara sert cevap verildiğinde kızmaya hakkınız yok. Olmamasının nedeni ise, sizin ortaya attığınız iddialar çürütülünce ortadan kayboluyorsunuz, yeni bir gazete küpürü yakaladığınızda tekrar otaya çıkıyorsunuz.

    Örnek vermek gerekirse;
    - Büyüme ile ilgili gazete küpürlerinize cevaben "işsizlik" dedim, cevap verilmedi.
    - Anayasa değişikliği, demokrasi ile ilgili propaganda çalışmanıza, "Hani ihtilalciler yargılanacaktı?", "Anayasa 80 yaşındaki neneye sorularak mı hazırlanır?", dedim, cevap yok.
    - Adaletten bahsettiniz, başbakanın oğlunun işlediği suç, eski maliye bakanının dosyaları ve daha birçok bilinen olaydan bahsettim, sizden yine cevap yok.
    - Dış ilişkilerde sıfır sorun dediniz, size hangi dış ilişkiler diye sorduğumuzda yine cevap yok.

    Bunlar ve benzeri birçok örnek çıkarabilirim. Bunları doğrudan siz ya da sizin gibi teşkilat üyesi arkadaşlara yöneltmemin nedeni ise, bu işten nemalanan kişiler sizlersiniz, biz değiliz. Bağlı olduğunuz partiyi bu denli savunup vicdan ve doğruları bir kenara bırakmanız, kişisel çıkarları toplumsal faydadan üstün tutmanız ve toplumun genelinin gördüğü zararı umursamamanız beni ve benim gibi insanları doğal olarak size karşı sertleştiriyor.

    AKP'nin yaptığı doğru işler de var, ama zaman, konjonktür ya da zorunluluktan kaynaklı olayların olumlularını partinize mal edip, olumsuzları ise "Allah'ın işi" ya da "Global nedenler" olarak açıklamanız hatalı bir davranış, en azından bana göre.

    İyi niyetiniz, saflığınız ya da kişisel çıkarlarınızdan kaynaklı olarak bir partinin bu denli bağımlısı olmak, o partinin tüm hatalarını ve suçlarını elinizden geldiğince yok saymak ve saydırmak akla ve mantığa uygun bir davranış değildir. Gün gelir ucu size de dokunur ve yanarsak hepbirlikte yanarız. Bizim yanarken yüzüne bakabileceğimiz insanlar varken, bu sistemi savunanların önüne bakacağını unutmayın.

    Lafı biraz daha uzatmak niyetindeyim;

    Demokrasi ve özgürlükten bahseden iktidar, anayasayı nasıl hazırladı? İhtilalcilerle aynı şekilde ve gizli kapılar ardında hazırladı. Muhalefete herhangi bir soru sormadan, sadece kendi içindeki insanların görüşleri alınarak hazırladı. Referandumla neneler sordu ve onlardan onay aldı. 1980 anayasası, yani askeri cunta anayasasını eleştiren bu insanlar, o anayasanın aldığı evet oyundan çok çok daha az oy oranıyla hayata geçirdikleri bu anayasaya "Demokratik" dedi. Burada ve birçok farklı platformda da kendi taşeronları bu fikirleri ateşli bir biçimde savundu. Peki, 1980 anayasasından pratikteki farkı nedir?

    Ergenekon diye birşey çıkarıldı ve bu şeyin ne olduğu hakkında hiçkimsenin tam bir fikri yok. İnsan haklarından bahseden iktidar, sadece ve sadece kendisine karşı muhalefet eden insanlardan oluşan gizli bir örgütten bahsetti ve birbiri ile zıt, hatta biri diğerini öldürmeye kalkmış insanları bile aynı örgütten sayarak içeri tıktı. Yıllardır ne o insanlar ne de onları savunması gereken avukatlar ne ile suçlandıklarını bilmeden hapishaneler bekliyorlar.

    Düşünce suçundan hapse giren başbakan, durmadan ifade özgürlüğünden bahsetti ama daha basılmamış kitap yüzünden insanlar hapse atıldı.

    Durmadan önümüze büyüme rakamları kondu, ama gelir dağılımındaki dramatik şekilde artan uçurumdan hiçkimse bahsetmedi. Aynı zamanda neden işsizliğin arttığı konusundan da bahsedilmedi.

    Suç oranları cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman görülmediği kadar arttı ve eğer fırsatınız olursa herhangi bir cezaevinin kapısından içeri girin ve bakın. Şu anda yerlerde insanlar uyuyor ve bir ranzayı 3 kişi paylaşıyor.

    Deniz Feneri davasından dolayı Almanya'da hakkında yakalama kararı çıkartılan insanlar burada "Benim kefilim başbakandır" diyerek devlet görevlisi oluyor. Yine aynı Deniz Feneri davası ile ilgili ortaya atılan ve yalanlanmayan birçok "Köstebek" konusu var ve uçları en tepeye kadar gidiyor. İktidarın bu duruma tepkisi ise "Muhalefet partisinin bu bilgilere ulaşması yasadışıdır." şeklinde oluyor. Yine aynı davanın savcıları bir gecede görevlerinden alınıyor.

    Belki İlhan Cihaner olayını da hatırlarsınız. İktidara yakın bir cemaat ile ilgili soruşturmadan sonra başına gelmedik olay kalmamıştı. Aynısı Sincan hakiminin cumhurbaşkanı ile ilgili verdiği karardan sonra, bu hakimin de başına gelmişti. Adalet anlayışı bu mudur?

    Özelleştirmeler sonucu satılan kurumların bize ne gibi bir artı değer kazandırdığını da söylemelisiniz. Örneğin; devletin kasasına daha çok para mı giriyor; yoksa yeni istihdam alanları mı sağladılar? Yoksa Cem Yılmaz'ın reklamında bahsettiği gibi "Avrupa'ya mı döşediler?" Avrupa'ya döşemenin Türkiye'ye getirisi nedir? Çünkü bu şirketin merkezi Türkiye değil.

    Peki, neden iktidarın bir önceki kabinesinde yer alan tüm üyelerinin çocukları bir anda işadamı oldu? Hatta bunların bazıları 18 yaşında bile değilken, inanılmaz birer deha örneği ile atılım yapıp birçok anlamsız sektörde (Örneğin yumurta konservesi) inanılmaz başarılara imza attılar.

    Bakın bunlar birer örnek olarak önümüzde ve diyebilirsiniz ki bunlar münferit olaylardır. Ama ülkeyi yöneten insanların yaptığı münferit çıkar oyunları tüm ülkeyi ilgilendirir. Bu olaylar, o insanların dünyaya bakışını ortaya koyar. Kendi bireysel çıkarlarını diğer herşeyden üstün tutma hakkı sadece ve sadece ülke yöneticilerinde olmaz, olamaz. Eğer olursa, Afrika'nın geri kalmış ülkeleri gibi açlık ve sefalet boy gösterir, ahlaksızlık ve toplumsal yozlaşma başlar. Çünkü yöneticiler için bunlar sorun değildir.

    Ben bu kadar uzun yazdım ama eminim ki ne cevap gelecek, ne de yazdıklarımla ilgili yine olumlu/olumsuz herhangi bir yorum yapılacak. Aramızdaki danışıklı dövüş bu şekilde devam edip gidecek. Sonuçta da ya hepbirlikte kaybedeceğiz, ya da hepbirlikte kazanacağız.




  • @chakra
    Yazdığınız iddiaları ispatlayabilseydiniz bu kadar tepki çekmezdiniz.
  • Sığara alamıyorum. Ne güncellemesi la? Vindos mu bu? Bi paket sığara olmuş 7 lira. Ali cengiz oyunuyla hükümet yönetilmez. Güncelleme ne? 5 senedir aynı maaşı alıyorum, fakat herşeyin fiyatı 2 katı. Maaşımız neden güncellenmiyor?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 1881
    Benim maaşıma zam gelmedi ama kullandığım her şeye kaba tabirle ''hayvani'' zamlar geliyor.
    Gerçi aslında bunlar herkesin farkında olduğu şeyler ama bazı fikirler gözümüzü kör ettiği için gerçekleri göremiyoruz.

    Aaaaaaaa ayıp zam yok güncelleme var.

    7/24 kafan güzel gezip, günde 5 paket sigara içmiyor ve Porshe'ye binmiyorsan bu ülkede krallar gibi yaşarsın. Tüm bunlar size şaka gibi gelse de bizzat hükümetimiz tarafından bize söylenen maskaralıklar.



    quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas
    hiç bir şey üretmezsen, her şey pahalı olur.

    Tarlaya bostanı ekmeyen çiftçi mi yoksa ektirmeyen hükümet mi?. Eti geçtim sebze bile yiyemiyoruz artık. Tarımın bittiği bir ülkede nasıl yaşayabilirsin ki.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    quote:

    Orijinalden alıntı: chakra

    quote:

    Orijinalden alıntı: 1881

    Yorumları okuyunca genelde mevcut yönetime karşı olan üyelerin burada olduğunu farkettim.
    Nedense yönetimi savunan arkadaşlarımız tek kelime edemiyor. Görünen o ki ekonomideki makro bilmemne, yüzde bilmem kaçlık büyüme vs. gerçek hayat için bir şey ifade etmiyor. Yüzde bin beşyüz büyüyelim, büyüme rekorları kıralım istersek ama benim cebimdeki para sabit kalıp masraflarım kat kat artıyorsa, büyüyen ben değilim, sadece zenginler.

    Genelde mevcut yönetime karşı olan üyeler burada çünkü onlar çoğunlukta.
    Benim gibi tek tük genele uymayan mesaj yazanlara ise çok tepki gösteriliyor, tahammül edilemiyor. Bazıları ile yanyana olsak sanki beni döveceklermiş gibi hissediyorum. Adeta birisi hükümetin politikalarını destekleyen tarzda yazsın da hıncımızı ondan çıkaralım tarzda bir akış oluyor (mesela sizin bu mesajınız o tarzda).
    Bir kaç gün önce bir arkadaşın adeta hakaret eder gibi yaklaşımı da hoş olmadı. Beni bilenler başkalarının fikirlerine saygılı olduğumu ve seviyeyi düşürmediğimi bilirler ve aynı şeyi ben de bekliyorum.
    Bir de şu var. Kendi adıma bazen de sizler gibi düşünmeyince, yazmayınca, tepki toplayınca "bu kadar sert düşünceleri olan, hiç tanımadığım kişilere neyi, neden anlatmaya çalışıp sevimsiz insan konumuna düşüyorsun ve tepki topluyorsun" diye düşünüyorum ve pek çok mesajı yazmaktan da bu nedenle vazgeçmişimdir.

    Sizin örnekleme olarak kullandığınız üyelerden biri de benim. Aslında forumda en sert üslubumu bugüne kadar size karşı takınmışımdır ve bunun nedenini aslında siz de biliyorsunuz.
    Bugüne kadar Kültür-Bilim bölümüne gönderdiğiniz mesajların belki de tamamı iktidar propagandası ile ilgilidir ve bu mesajların çoğu da gazetelerden kopyala/yapıştır şeklindedir. Geri kalan mesajlarınız ise ana muhalefet partisi ile ilgili yine gazetelerde çıkan haberlerin kopyala/yapıştır şeklidir. Siz ve sizin gibi birkaç teşkilat üyesi ile ilgili (ki bunu siz seçimlerden sonra söylemiştiniz) asıl sıkıntı da bu; siz fikir üretmiyorsunuz, propaganda yapıyorsunuz ve bu da kesinlikle yanlış.

    Öncelikle, sizin propaganda içerikli yazılarınıza cevap verildiğinde kesinlikle sizden bir yorum gelmiyor. Cevap vermek zorunda değilsiniz tabii ki, ama size ya da propaganda amaçlı yazdığınız ve eksik/yanlış bilgi içeren mesajlara sert cevap verildiğinde kızmaya hakkınız yok. Olmamasının nedeni ise, sizin ortaya attığınız iddialar çürütülünce ortadan kayboluyorsunuz, yeni bir gazete küpürü yakaladığınızda tekrar otaya çıkıyorsunuz.

    Örnek vermek gerekirse;
    - Büyüme ile ilgili gazete küpürlerinize cevaben "işsizlik" dedim, cevap verilmedi.
    - Anayasa değişikliği, demokrasi ile ilgili propaganda çalışmanıza, "Hani ihtilalciler yargılanacaktı?", "Anayasa 80 yaşındaki neneye sorularak mı hazırlanır?", dedim, cevap yok.
    - Adaletten bahsettiniz, başbakanın oğlunun işlediği suç, eski maliye bakanının dosyaları ve daha birçok bilinen olaydan bahsettim, sizden yine cevap yok.
    - Dış ilişkilerde sıfır sorun dediniz, size hangi dış ilişkiler diye sorduğumuzda yine cevap yok.

    Bunlar ve benzeri birçok örnek çıkarabilirim. Bunları doğrudan siz ya da sizin gibi teşkilat üyesi arkadaşlara yöneltmemin nedeni ise, bu işten nemalanan kişiler sizlersiniz, biz değiliz. Bağlı olduğunuz partiyi bu denli savunup vicdan ve doğruları bir kenara bırakmanız, kişisel çıkarları toplumsal faydadan üstün tutmanız ve toplumun genelinin gördüğü zararı umursamamanız beni ve benim gibi insanları doğal olarak size karşı sertleştiriyor.

    AKP'nin yaptığı doğru işler de var, ama zaman, konjonktür ya da zorunluluktan kaynaklı olayların olumlularını partinize mal edip, olumsuzları ise "Allah'ın işi" ya da "Global nedenler" olarak açıklamanız hatalı bir davranış, en azından bana göre.

    İyi niyetiniz, saflığınız ya da kişisel çıkarlarınızdan kaynaklı olarak bir partinin bu denli bağımlısı olmak, o partinin tüm hatalarını ve suçlarını elinizden geldiğince yok saymak ve saydırmak akla ve mantığa uygun bir davranış değildir. Gün gelir ucu size de dokunur ve yanarsak hepbirlikte yanarız. Bizim yanarken yüzüne bakabileceğimiz insanlar varken, bu sistemi savunanların önüne bakacağını unutmayın.

    Lafı biraz daha uzatmak niyetindeyim;

    Demokrasi ve özgürlükten bahseden iktidar, anayasayı nasıl hazırladı? İhtilalcilerle aynı şekilde ve gizli kapılar ardında hazırladı. Muhalefete herhangi bir soru sormadan, sadece kendi içindeki insanların görüşleri alınarak hazırladı. Referandumla neneler sordu ve onlardan onay aldı. 1980 anayasası, yani askeri cunta anayasasını eleştiren bu insanlar, o anayasanın aldığı evet oyundan çok çok daha az oy oranıyla hayata geçirdikleri bu anayasaya "Demokratik" dedi. Burada ve birçok farklı platformda da kendi taşeronları bu fikirleri ateşli bir biçimde savundu. Peki, 1980 anayasasından pratikteki farkı nedir?

    Ergenekon diye birşey çıkarıldı ve bu şeyin ne olduğu hakkında hiçkimsenin tam bir fikri yok. İnsan haklarından bahseden iktidar, sadece ve sadece kendisine karşı muhalefet eden insanlardan oluşan gizli bir örgütten bahsetti ve birbiri ile zıt, hatta biri diğerini öldürmeye kalkmış insanları bile aynı örgütten sayarak içeri tıktı. Yıllardır ne o insanlar ne de onları savunması gereken avukatlar ne ile suçlandıklarını bilmeden hapishaneler bekliyorlar.

    Düşünce suçundan hapse giren başbakan, durmadan ifade özgürlüğünden bahsetti ama daha basılmamış kitap yüzünden insanlar hapse atıldı.

    Durmadan önümüze büyüme rakamları kondu, ama gelir dağılımındaki dramatik şekilde artan uçurumdan hiçkimse bahsetmedi. Aynı zamanda neden işsizliğin arttığı konusundan da bahsedilmedi.

    Suç oranları cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman görülmediği kadar arttı ve eğer fırsatınız olursa herhangi bir cezaevinin kapısından içeri girin ve bakın. Şu anda yerlerde insanlar uyuyor ve bir ranzayı 3 kişi paylaşıyor.

    Deniz Feneri davasından dolayı Almanya'da hakkında yakalama kararı çıkartılan insanlar burada "Benim kefilim başbakandır" diyerek devlet görevlisi oluyor. Yine aynı Deniz Feneri davası ile ilgili ortaya atılan ve yalanlanmayan birçok "Köstebek" konusu var ve uçları en tepeye kadar gidiyor. İktidarın bu duruma tepkisi ise "Muhalefet partisinin bu bilgilere ulaşması yasadışıdır." şeklinde oluyor. Yine aynı davanın savcıları bir gecede görevlerinden alınıyor.

    Belki İlhan Cihaner olayını da hatırlarsınız. İktidara yakın bir cemaat ile ilgili soruşturmadan sonra başına gelmedik olay kalmamıştı. Aynısı Sincan hakiminin cumhurbaşkanı ile ilgili verdiği karardan sonra, bu hakimin de başına gelmişti. Adalet anlayışı bu mudur?

    Özelleştirmeler sonucu satılan kurumların bize ne gibi bir artı değer kazandırdığını da söylemelisiniz. Örneğin; devletin kasasına daha çok para mı giriyor; yoksa yeni istihdam alanları mı sağladılar? Yoksa Cem Yılmaz'ın reklamında bahsettiği gibi "Avrupa'ya mı döşediler?" Avrupa'ya döşemenin Türkiye'ye getirisi nedir? Çünkü bu şirketin merkezi Türkiye değil.

    Peki, neden iktidarın bir önceki kabinesinde yer alan tüm üyelerinin çocukları bir anda işadamı oldu? Hatta bunların bazıları 18 yaşında bile değilken, inanılmaz birer deha örneği ile atılım yapıp birçok anlamsız sektörde (Örneğin yumurta konservesi) inanılmaz başarılara imza attılar.

    Bakın bunlar birer örnek olarak önümüzde ve diyebilirsiniz ki bunlar münferit olaylardır. Ama ülkeyi yöneten insanların yaptığı münferit çıkar oyunları tüm ülkeyi ilgilendirir. Bu olaylar, o insanların dünyaya bakışını ortaya koyar. Kendi bireysel çıkarlarını diğer herşeyden üstün tutma hakkı sadece ve sadece ülke yöneticilerinde olmaz, olamaz. Eğer olursa, Afrika'nın geri kalmış ülkeleri gibi açlık ve sefalet boy gösterir, ahlaksızlık ve toplumsal yozlaşma başlar. Çünkü yöneticiler için bunlar sorun değildir.

    Ben bu kadar uzun yazdım ama eminim ki ne cevap gelecek, ne de yazdıklarımla ilgili yine olumlu/olumsuz herhangi bir yorum yapılacak. Aramızdaki danışıklı dövüş bu şekilde devam edip gidecek. Sonuçta da ya hepbirlikte kaybedeceğiz, ya da hepbirlikte kazanacağız.

    Bahsettiğim kişi siz değildiniz, geçmişte forum aracılığı ile tanıştığımız ve buluştuğumuz bir arkadaşdan bahsettim. Çünkü benim için bir anlam ifade ediyor, yoksa başka birisinin yazdığı şeyin beni kırması imkansız, benim için sadece sanal nick den ibaret kişilere de fazla takılıp kırılacaksam o zaman işim var demektir.

    Sizin bana dair takıntınız devam ediyor, edebilir. Ancak yanlış bildiğiniz şey şudur ki benim mesajlarımın on tanesinden ancak bir tanesinde alıntı bulursunuz, - ki onun için de kaynak veririm - alıntıları da sonuçta ortaya bir veri koyacaksam (mesela kendim büyüme oranı rakamı üretecek değilim) veya düşüncelerimle çakışan yazılar varsa o şekilde alıntı yaparım ama dediğim gibi bunlar sınırlıdır. Varsa bir rahatsızlığınız, şikayet butonunu kullanırsınız veya komple beni bloklarsınız. Bu kadar basit.
    Kendime ait düşüncelerim sizin işinize gelmediğinden fikir üretilmiyor diye algılanabilir oysa tam tersidir. Yani sizlerin istediği gibi hükümete paso saydıran mesajlar atsam eminim ki alıntılarım sizi coştururdu.
    Bana göre fikir üretmeyen ve sadece propoganda yapan üye siz ve sizin gibilerdir. Hele bir kaç arkadaş var yazdıkları toplam aynısının tekrarı 10 cümleyi geçmez, slogan atar gibi mesaj atıp çıkarlar. Ama tabi onlar sizin işinize geldiğinden hiç rahatsız olmasınız ! Sizin de burada yazdığınız mesajlar incelensin hep aynı terane, aynı söylemleri devam ettiriyorsunuz, propogandanın babasını yapıyorsunuz. Bu da bana göre çok yanlış.
    Ben şahsımdan alıntılanan her mesaja cevap vermeye çalışırım. yeter ki üslup düzgün olsun, karşımdakinin iyi niyetli olduğunu bileyim. Bazen de ilk mesajımın özünü oluşturan düşünceyle aynı şeyleri tekrarlamamak, tepki almamak için sessiz kalmayı tercih ederim. Yani aynı şeyleri seslendireceksin, aynı cevabı alacaksın, ne sen değişeceksin ne de o. Peki o zaman uzatmanın mantığı nedir ? Ben dahil burada herkes forum kuralları dahilinde hangi mesaja cevap verip vermeyeceğini kendi prensiplerine göre tayin eder, bunun için de kimseden icazet almaz.

    Ve siz işin iyice tadını kaçırmaya başladınız. Şimdi bu paragrafta size sizin naif (!) cümlelerinizle cevap veriyorum ağırınıza gitmesin. Burada hep aynı tonda mesaj atarak nemalanan sizsiniz (ispatlamaya gerek yok değil mi ? Çünkü siz ispata gerek duymadan bana aynı suçlama ile kendinizi müfteri konumuna sokmuşsunuz) Siz ve sizin gibiler yazarken vicdanını bir kenara bırakan kişilersiniz. Doğruları görmekten kaçıyorsunuz. Sizin için kişisel çıkarlarınız önde geliyor ve bu halkın çıkarlarını görmezden geliyor, daha kötü olmasını istiyorsunuz, seçimlerine saygı göstermeyip onları aşağılıyorsunuz.

    Yazdığınız ve hükümet aleyhinde propoganda içeren her tümceye verilecek cevap var. Ama siz ön yargınızı ve üslubunuzu düzeltmediğiniz sürece sadece bu şekilde tarzınızı eleştiren, insanları yanıltmaya dönük şeyleri yazmakla yetinirim. Fazlasını hak eden birisi değilsiniz.




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.