Şimdi Ara

Güneş enerjisiyle çalışan soğutma kamyonları gıda taşımacılığının geleceği olacak

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
1
Favori
948
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
7 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bir güneş enerjisi panelleri ve pil sistemleri üreticisi XL Fleet, gıda taşımacılığı için kullanılan treylerin tavan kısmını güneş panelleriyle donatarak soğutma sistemleri için gereksinim duyulan gücü güneş enerjisinden elde etmeyi başardı.



    Güneş enerjisiyle çalışan soğutma kamyonları gıda taşımacılığının geleceği olacak



    Tonlarca gıdanın yerel süpermarketlere taşınması normalde dizel yakıtla soğutulan sistemlerle sağlanıyor. Rölantide çalışan dizel motorlar, atmosfere 22 kilodan fazla karbondioksit salarken, her saat yaklaşık bir galon(yaklaşık 3,78 litre) yakıt yakar.



    XL Fleet firmasının yeni yaptığı anlaşmanın detaylarına göre, firma güneş enerjisiyle donattığı gıda treylerlerinin ilk 1000 birimlik kısmını elektrik enerjisiyle soğutabiliyor.



    XL Fleet bu yöntem ile gıda taşıma sürecini temiz enerji ve düşük emisyon hedeflerine ulaştırmayı amaçlıyor.



    Amerika'da yılda yaklaşık 50.000 adet dizel enerjiyle güçlendirilen gıda treyleri satılıyor ve XL Fleet eNow ile partner olarak bu alandaki treylerleri tek şarjda 12 saat ürün soğutabilen lityum-ion pillerle güçlendirilmiş sistemlere geçişini sağlamak üzere çalışacak.



    Treylerin çatısında kullanılan güneş panelleri, araç boşta dururken veya yolda seyahat ederken güneş enerjisini elektriğe dönüştürerek pilleri şarj etmeye devam edecek. İlk teslimatların 2022 yılında yapılması bekleniyor.









  • Dünyamızın geleceği açısından içime su serpen çok güzel bir haber. Bu tip gelişmelerin daha da çoğaldığını görmek, en çok arzu ettiğim şeydir.

  • antigravity74100 A kullanıcısına yanıt
    Gelecekte içine serpecek suyu bulursan söyle bize :)

  • Dostum tatlı su bulmak zorlaşacak ama tuzlu su yeterince olacak ve dünyanın yarısından fazlası(4'te 3'ü her neyse üşendim açıkçası neyse ki birileri tam değerini yazmış) tuzlu sudan oluşuyor ve üzerinde durduğumuz yüzey çok düşük bir kısmını oluşturuyor yani bu kadar korkmana gerek yok. Tuzlu suyu temiz suya çevirirken su kaybı neredeyse yok denecek kadar az oluyor. Tek sıkıntısı göl ve benzeri sayısındaki azalış olur. Ancak şunu da hatırlatmakta fayda var ; Japonya depremindeki nükleer felaket yüzünden biriken nükleer atık dolu suları okyanusa boşaltmayı planlıyorlar , bu gibi şeyler yüzünden tuzlu suyu da kullanmazsak b.ku yedik!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi tobepeople -- 15 Ağustos 2021; 18:8:11 >
  • tobepeople kullanıcısına yanıt
    Yarisindan fazlasi derken aslinda dogru ama yeterince güclü bir ifade olmaz. Cünkü Dünya'daki mevcut suyun yalnizca yüzde 2 ila 3'ü tatli icme suyu!! Yani söyle desek daha iyi olur; dünyadaki suyun %97'si tuzlu su, geri kalani icme suyu.

    Tuzlu suyu tatli suya cevirirken su kaybi ,sistemine göre, teknik anlamda fazla önemli bir etken degildir, yalnizca sistemin genel maliyeti acisindan önem tasir. Sonucta kaybolan su da bir yere gitmiyor, atmosferde buhar olarak kaliyor. Elbet o buharlar birgün oraya veya buraya yagmur olarak döner.

    Tuzlu suyu tatli suya cevirirken göl ve benzeri sayisinda azalis falan olmaz cünkü göllerdeki su zaten genellikle tatli sudur. Dünya'nin (kabaca) 4'te 3'ü okyanusdur (tuzlu su), dolayisiyla kaynagin azalmasi veya bitmesi gibi bi varsayim su anki sartlar altinda baya sacma olur.

    Tuzlu suyu tatli suya cevirmedeki en önemli adim tuzlu suyun isitilarak tuzundan ayrilmasidir. Bu su sekilde gerceklesir; tuzlu suyu isitilinca cözeltinin icindeki su buharlasir tuz ise kati olarak kalir cünkü tuzun kaynama noktasi 1400 °C'nin üzerindedir.
    Buharlasan tatli su daha sonra sogutulur ve yogunlasmasi saglanir. Tatli suyunuz hazir!. Buradaki en büyük sorun/mesele tuzlu suyun isitilmasinda kullanilan enerjidir.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Muguroz

    Yarisindan fazlasi derken aslinda dogru ama yeterince güclü bir ifade olmaz. Cünkü Dünya'daki mevcut suyun yalnizca yüzde 2 ila 3'ü tatli icme suyu!! Yani söyle desek daha iyi olur; dünyadaki suyun %97'si tuzlu su, geri kalani icme suyu.

    Tuzlu suyu tatli suya cevirirken su kaybi ,sistemine göre, teknik anlamda fazla önemli bir etken degildir, yalnizca sistemin genel maliyeti acisindan önem tasir. Sonucta kaybolan su da bir yere gitmiyor, atmosferde buhar olarak kaliyor. Elbet o buharlar birgün oraya veya buraya yagmur olarak döner.

    Tuzlu suyu tatli suya cevirirken göl ve benzeri sayisinda azalis falan olmaz cünkü göllerdeki su zaten genellikle tatli sudur. Dünya'nin (kabaca) 4'te 3'ü okyanusdur (tuzlu su), dolayisiyla kaynagin azalmasi veya bitmesi gibi bi varsayim su anki sartlar altinda baya sacma olur.

    Tuzlu suyu tatli suya cevirmedeki en önemli adim tuzlu suyun isitilarak tuzundan ayrilmasidir. Bu su sekilde gerceklesir; tuzlu suyu isitilinca cözeltinin icindeki su buharlasir tuz ise kati olarak kalir cünkü tuzun kaynama noktasi 1400 °C'nin üzerindedir.
    Buharlasan tatli su daha sonra sogutulur ve yogunlasmasi saglanir. Tatli suyunuz hazir!. Buradaki en büyük sorun/mesele tuzlu suyun isitilmasinda kullanilan enerjidir.

    Genel olarak yazdıklarında haklısın ve üşendiklerimi, yazdığın için de teşekkürler ancak tuzlu suyu ayrıştırınca çıkan su fazla saf oluyor ve bizim için zararlı oluyor , neredeyse saf su içmek gibi diyelim bu yüzden katkı maddeleri eklendikten sonra o su içilebilir hale geliyor. Tuzlu sudaki tuz ise aslında çok düşük bir miktar ve tuzu aslında bahsettiğiniz gibi ayrıştırmıyorlar. Basınç kullanarak ve filtreleyerek tuzlardan kurtulup daha sonra o tuzu tekrar okyanusa veya denize bırakıyorlar. Bahsettiğiniz yöntem genelde sadece adada falan kalındığında mecburi durumlarda tuz üretmek veya buharından su üretmek için ilkel bir şekilde üretilir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi tobepeople -- 15 Ağustos 2021; 18:16:42 >




  • Uzun vadeli bir gelişme gibi gelmedi bana, bir dolu yağışında kalmasına bakar.

  • Benim negatif fikirlerle işim olamaz. Negatifçiler herşeyden umudu kesti ise yaşama umutları da bitmiş demektir. İnsanoğlu olarak yaşadığımız sürece sorunlarla mücadele ederek çözümler üretmek zorundayız. Sorunlara kötümser bakmak hiç bir zaman çözüm sağlamayacaktır. Bu fikirlerim nedeni ile ayrıntılar konusunda kimse ile tartışmayı tercih etmediğimi de biliniz. Yapıcı ve çözüm üreten fikirlerinizi her zaman destekleyeceğim. Negatifçiler bilmiyorum belki de benden daha zeki olabilirler. Belki ben bir ahmak da olabilirim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi antigravity74100 -- 15 Ağustos 2021; 20:08:09 >
  • tobepeople kullanıcısına yanıt
    Tatlı su kaynakları giderse doğal yaşam ne olacak? Tuzlu suyu arıtmak sorun değil bence. Çevre domino taşı gibi. Düşen taşı kaldırmak da bir işe yaramıyor.

  • demir_suvari kullanıcısına yanıt
    İllaki kırılmayacak şekilde yapıyorlar, mesele gelen ek yükü taşımak için yine aynı miktarda mazot yakmanın gerekip gerekmeyeceği. İllaki denemişlerdir ancak her yeşil teknolojinin göründüğü kadar faydalı olmadığının farkında olmak gerek.

  • Ordan oraya mal taşımak yerine herşey olabildiğince yerel üretilmeli, her mahalle veya semte dikey tarım arazileri yapılsa, bu kamyona gerek kalmaz. Hollanda bununla uğraşıyor ve çok verimli olduğu söyleniyor. 1000km ötede üretilmiş bir şeye devamlı ihtiyaç olmamalı, bu nakliyat işleri aşırı emisyon yaratıyor, ne kadar verimli yaparsan yap.

  • tobepeople kullanıcısına yanıt

    Dostum zaten icme suyu üretimi anlaminda demedim, tatli su üretimi olarak bahsettim. Yogunlastirilmis su buhari veya ters osmoz ürünü su -birtakim etkenler disinda- tamamiyle saf sudur (gibi olmadan). Hatta ters osmozla üretilen su o kadar saftir ki bu sebeple termoelektrik santrallerdinde su hazirlamadaki son adimdir. Muhakkak ki o suyun daha sonra icilebilir olmasi icin dedigin gibi islemlerden gecmesi gerekir. Senin de belirttigin gibi saf su icmek uzun dönemde sagligi cok olumsuz etkiler.


    Ben yorumu göllerin bitmesi olayini anlayamadigimdan yazdim. Tuzlu suyun aritilmasiyla gölleri bagdastiramadim bir türlü.


    Bahsettigim yöntem her ne kadar eski bir prensibe dayansa da tatli su kaynaklarindan uzak köy gibi kücük yerlesim birimlerinde kullanilmasi ters osmoza nazaran daha avantajli yöntem. Sonucta ters osmoz cok daha teknik ve gelismis bir sistem. Öyle bir sistemin isletmesi/bakimi nispeten daha zor, fakat en önemlisi enerji tüketimi -her ne kadar cok olmasa da- göz ardi edilmemeli. Dünya capinda baktigimizda, elektrik enerjisine sahip olmayan, merkezlerden uzak kücük yerlesim birimleri icin günes enerjisi ile tatli su üretimi gelecekte cok faydali olacak bir yöntem. Afrika'nin temiz su icme sikintisini ve elektrik altyapisinin zayifligini (hatta cogu bölgede olmadigini) düsünürsek bazi bölgeler icin tek care. Ayrica ters osmozda sürekli filtre bakimi/degisimi yapmak gerekir.


    Ama büyük sehirlerde ters osmoz teknolojisi niye daha yaygin kullanilmiyor, anlamiyorum. Onca atik su veya kanalizasyon suyu aritilip degerlendirilebilecekken öylece nehirlere, göllere ve denizlere saliniyor, hem dogada bulunan tatli suyu icilmez yapiyoruz hem de cevreye geri dönüsü zor zararlar veriyoruz. Elektrik santralinde yaptigim stajda insan faktörü olmasa icilebilecek olan nehir suyundan cikan prezervatif sayisina hayran kalmistim.





  • tobepeople kullanıcısına yanıt

    Canlilar suyu sadece su ihtiyacı için içmez ama. Mineraller de isin içindedir, bu yüzden tuzlu suyu tatlı su yapmak maliyetinin yani sıra sağlığa etkisi de yeterli değil. Zaten saf su vucud için zehirli etkiye sahip çünkü vücudun içindeki mineraller saf suya ozmos yolu ile emilir ve mineral kaybı olur. Yani mineral alamıyorsun, var olan da kaybediliyor. Uzun lafın kısası içme suyu var diye tatlı suları kirletmek oldukça tehlikeli.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.