Şimdi Ara

Galatasaray'ın EFSANE isimleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
73
Cevap
0
Favori
48.862
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  Galatasaray'ın EFSANE isimleri


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    TÜRKLER

    1905 - 1950 Arası

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Ahmed ROBENSON;Galatasaray lisesi'nin en eski beden öğretmenlerinden ve ilk kalecilerden; 1911 yılında Türkiye'de ilk basket maçını yaptırmıştır.

    1926 yılında Galatasaray'ın başkanlığını da yapmıştır.

    Ahmet Robenson' un babası hindistan da gorev yapan bir ingiliz subayıdır müslüman olur ve 2.abdulhamit'e muracaat ederek istanbul'a gelir türk ordusunda gorev yapar.Ahmet,Abdurrahman ve Fevzi isimlerinde uc oğlu vardır hepsi de galatasaray lisesinde okur.Ahmet ve Abdurrahman Robenson sporla ilgilidir,beden egitimi ogretmenligi yaparlar izcilik,basketbol gibi yenilikleri ogretip tanıtırlar.Fevzi Robenson askeri pilottur ve ırak dolaylarında ucagının ingilizler tarafından dusurulmesi sonucunda ölmustür.

    1907 yilinda bir amerikan dergisinde, basketbol ile ilgili bir makaleden etkilenmiş ve liseli arkada$larini toparlayarak turkiye'ye basketbolu kazandirmi$tir.yuksek yere asilmiş iki adet 2 adet sepet, buruşturulmuş kagitlar ile dergiyi okuya okuya basketbolun nasil oynandigini arkadaşlarina anlatmiştir.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Ali Sami YEN;Sonradan Yen soyadını alan Ali Sami bey, 20 Mayıs 1886'da İstanbulun Kandilli semtinde doğdu. Babası, ünlü edebiyatçılarımızdan Şemsettin Sami'ydi. Galatasaray Lisesi'nde okudu ve futbol oynadı. Ali Sami Yen, sadece Galatasaray Kulübünün kurucusu olarak kalmadı aynı zamanda Türk futbolunun önde gelen örgütleyicilerinden biri oldu.

    Yen, 1923 yılında kurulan Türkiye idman cemiyetleri İttifakı'nın kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığını yaptı. 1924 Paris olimpiyatlarına katılan Türk kafilesinin başkanlığını yaptı. 1926-1931 yılları arasında Türkiye Milli Olimpiyat komitesinin başkanlığı görevini yürüttü.

    Galatasaray'da 1905-1918 arasında 13 yıl, 1925'te 1 yıl olmak üzere iki dönemde 14 yıl başkan olarak hizmet verdi.

    Ali Sami Yen'in Sarı Kırmızılı kulübe önemli bir katkısıda Galatasaray Müzesinin kurulması oldu. 1905 yılında yönettiği Moda-Kadıköy karşılaşması nedeniyle, Ali Sami Yen'in ilk Türk hakem olabileceği de çeşitli kaynaklarda yazılıdır. Mili Takımın Romanya ile yaptığı ilk maçta, teknik adam olarak takımın başında o vardı. Bu görevi de bir süre yürütmüş, yani Türk Milli Takımın ilk teknik direktörü olmuştur. Türk Spor Tarihinin en seçkin kişilerinden biri olan Ali Sami Yen Feriköy mezarlığında toprağa verildi.




    Asım Tevfik SONUMUT;Galatasaray Spor Kulübü'nün 12 kurucusundan biridir ve muhasebesinitutan ilk kişidir.



    Burhan ATAK;Galatasaray'ın kurucularından ve futbolcularındandır.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Bülent EKEN;Çocukluk yıllarında Atatürk’ün kucağına alıp babasına "bu çocuk bana ne kadar benziyor ya" dediği bilinir.

    1923 yılında doğan Bülent Eken 1942 yılında sarı kırmızılıu formayı giymeye başladı. 8 yıl boyunca Galatasaraya'ın savunmasında görev yaptı. 1950 yılında İtalya'nın Salernitana takımına transfer oldu. Bir sonraki sezon Palermo'ya transfer olan Bülent Eken orada da 1 sezon kaldıktan sonra 1953 yılında Galatasaray'a geri döndü. 13 kez Milli Takım'da oynayan Eken futbolu bıraktıktan sonra İtalya'da teknik direktörlük görevi aldı. 1963 yılında A Milli Takımı çaılştıran Bülent Eken başta Galatasaray, Altay ve Göztepe olmak üzere birçok takımın teknik direktörlüğünü üstlendi




    Celal İBRAHİM;1884 yılında dogdu.Galatasaray Spor Kulübü'nün 4 numaralı kurucu üyesidir. 1. Dünya Savaşı'nda şehit olmuştur. Galatasaray adına Fenerbahçe'ye ilk gol atan futbolcudur.

    Mekteb-i Sultani'de hukuk öğrencisi olan 646 okul numaralı Celal İbrahim, Çanakkale Savaşı'na gönüllü asker toplandığı sırada kayıtlardan bir gün önceki gece askerlik şubesinin kapısında beklemiş ve sabah gönüllü listesine ismini ilk yazdıran kişi olmuştur.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Cemil ERLERTÜRK(Katır Cemil);1938 Yılında Altay dan gelen Cemil G.Saray'a bek olarak gelmişti,ancak forvet sıkıntısı nedeniyle forvet oynatılan Cemil burada çok başarılı olur.Son derece güçlü,mücadeleyi seven,gözüpek biri olan Cemil,o zamanlar en sert şutlar attığı için Katır Cemil olarak anılmıştır.Attığı gollerle olduğu kadar rakip savunmayı yıpratarak arkadaşlarına gol imkanları yaratması ile de tanınır.Vatan kupası finalinde Fenerbahçe'ye 4 gol atarak kupanın kazanılmasını sağlamış.Katır Cemil gücüne çok güvendiği için kendine bakmadığından kısa süre sonra futbolunda düşüş başlar. Fransada futbolcu olarak şansını denese de başarılı olamayarak,döner.Dönüşte tekrar GS oynamaya başladıysa da, pek başarılı olamayınca futbolu genç sayılacak yaşta bırakır.



    Edip OSSA;Galatasaray'ın efsane futbolcularından biridir.Fazla birbilgiye ulaşamadım.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Emin Bülent Serdaroğlu;Dogum yeri memleketi Halep yada İstanbul oldugu tahmin edilir.1886 yılında doğmuştur.Dedesi Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa,babası Ömer Muzaffer beydir. Annesi ise Müşür Cemil Paşa'nın kızıdır. Galatasaray Futbol Takımının ilk Türk kaptanıdır.Galatasaray Spor Kulübü'nün 2 numaralı kurucu üyesidir. Aynı zamanda şairdir.Şair olarak Fecriati Topluluğu kurucularından biriydi.28.11.1942 da öldü.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Eşref AYKAÇ;1918 Yılında İstanbulda doğan Eşfak Aykaç şair Fazıl Ahmet Aykaç'ın oğlu.Futbola G.Saray lisesinde başladı ve 18 yaşında A takıma alındı.10 Yıl süre ile sarı kırmızı formayı giydi.Futbolu bıraktıktan sonra GS kulübü ve Futbol Federasyonunda yönetici olarak çeşitli görevler alır.TFF Genel Sekreteri olarak 1955 yılında Türkiyenin UEFA ya alınmasında etkin rol oynadı.Futbola TD olarak da hizmet veren Eşfak Aykaç 1956 yılında Macaristanı 3-1 yenerek tarihi zafer elde eden milli takımın Tek Seçicisiydi.Uzun yıllar spor yazarlığı da yapan Eşfak Aykaç G.Saray'ın önde gelen duayenlerinden ve halen GS Divan Kurulunda aktif olarak görev yapmaktayken 2004 yılında öldü.



    Fazıl KÖPRÜLÜ;Galatasaray'ın efsane futbolcularından biridir.Fazla birbilgiye ulaşamadım.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Fuat Hüsnü Kayacan(Oturanlardan soldan 4. sıra);İlk Türk futbolcusu olarak bilinir.

    Amiral Hüseyin Hüsnü Paşa'nın oğlu olan Fuad Bey, 1879 yılında İstanbul'da doğmuştur. Deniz Harp Okulu'nda öğrenciyken, Kadıköy ve Moda'da oturan İngiliz ailelerin kendi aralarında kurdukları futbol takımlarından etkilenerek, arkadaşı Reşat Danyal Bey'le birlikte Türk gençlerden oluşan "Black Stockings" (Siyah Çoraplılar) adında bir takım kurdu.Bu takımın istibdat dönemi hafiyeleri tarafından ilk maçında sahada basılıp dağıtılması üzerine Boby takma adıyla İngiliz takımı olan Cadikeuy (Kadıköy) takımında oynamaya başladı. Cadikeuy ve Moda kulüplerinde üç yıl oynadıktan sonra 1908'de Galatasaray'a geçti ve 3 defa İstanbul Ligi şampiyonluğunu kazandı.

    1912'de görevli olarak İngiltere'ye gitti. 1914'de yurda döndükten sonra 3 yıl boyunca Fenerbahçe'de oynadı, daha sonra genel kaptanlık yaptı.(Transfer oldugunu sanmayın Galatasaray Fenerbahçe kurulduğunda kendine dişli bir rakip kazanmak için bazı oyuncularını fenerbahçeye geçirmiştir.)1920'den itibaren gazete ve dergilerde futbolla ilgili yazıları yayınlandı. Fenerbahçe'den tekrar Galatasaray'a döndü ve 1963 yılında Galatasaray Kulübü Divan üyesi iken vefat etti.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Gündüz KILIÇ(Baba);1919 yılında İstanbul'da doğan Gündüz Kılıç, Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra futbol hayatına sarı kırmızılı takımda santrafor olarak başladı. Güçlü, büyük, iyi eğitimli, incelikli, karizmatik, cana yakın ve başarıya aç...Sahte gösterişe asla yer vermeyen, ancak hiçbir zaman da insanı sıkmayan biri...

    1938 yılında futbol hayatına ara vererek yüksek öğrenim için Almanya'ya gitti. Döndüğünde tekrar Galatasaray forması giyen Kılıç, dönüşünde 2 Türkiye Ligi Şampiyonluğu yaşadı. 11 kez A Milli Takım'da görev yapan Kılıç 1953 yılına kadar Galatasaray'da görev yaptı. Baba lakaplı futbolcu 1980 yılında vefat etti.

    Galatasaray'da Gündüz Kılıç devrimi 1952 yılında, bir sabah erkenden, takım kaptanının üniformasını dolabına astıktan sonra koç üniforması giyerek arkasına bakmadan ıslık çalmasıyla başladı. Bir zamanlar Galatasaray takımının kaptanı olan Gündüz Kılıç eski takım arkadaşlarının ve takıma aldığı parlak, genç yeteneklerin koçluğunu yaparak, 1934-1952 arasında tek bir şampiyonluk olmadan geçen, dertli ve kederli ok sekiz uzun yılın ardından takımı sayısız şampiyonluğa taşıdı. Her Galatasaray oyuncusu , öğrencisi ya da taraftarı Gündüz Kılıç'ta örnek birini görmüştü; çok iyi oynayan biri, çok iyi motive eden biri, çok iyi eğitim veren biri, birlikte çalıştığı her bir kişinin en iyi yanlarını ortaya çıkaran biri...Saha içinde de dışında da gerçek bir centilmen olan Gündüz Kılıç Galatasaray`ı , yepyeni parlak hedeflere taşıdı. Gündüz'ün liderliği altında Galatasaray Türkiye kupası ve uluslararası maçlar gibi sayısız şampiyonluğa imza attı.

    Vizyonu geniş koçluk biçimi ve güçlü iletişim yetenekleri Türkiye'de yıllar boyunca koçluğun belkemiği olarak kalacaktı.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Mehmet LEBLEBİ(Leblebi Mehmet);1908 yılında doğan Mehmet Leblebi, Galatasaray Lisesi'nde okuduğu yıllarda futbol oynamaya başladı ve kısa sürede yıldızlaştı.20 Kasım 1925 tarihinde Fenerbahçe stadında yapılan maçta G.Saray Vefa'yi 20-0 yenmiş ve bu 14 gol atan Leblebi Mehmet birdaha kırılması biryana ,yaklaşılamayan dahi bir rekorun sahibi olmuş.
    1908 Yılında doğan Mehmet G.Saray lisesinde okurken futbola başlar ve 12 yaşında genç takımda,14 yaşında ise A takımda yer almaya başlar.16 yaşında milli takımla beraber Paris Olimpiyatlarına katılır.Futbolu genç sayılacak yaşta,26 yaşında bırakır ve bundan sonra uzun yıllar kulüpte yönetici olarak görev yapar.Leblebi lakabı ile ilgili pek çok söylenti olsa da kendisinin söyledikleri doğru kabul edilir.Kendisinin ifadesine göre A takımda istediği gibi oynamayan bazı oyunculara çıkışan Yusuf Ziyan Öniş "şu leblebi kadar çocuğu örnek alın" deyince adı Leblebi Mehmet olarak kalır.GS ile 5 kez şampiyonluk yaşayan Leblebi Mehmet futboldan sonra atıldığı iş hayatında da büyük başarılar kazanır.

    İşlettiği Taksim gazinosu ve Liman lokantası nedeniyle adı "gazinocular kralı" olarak anılır.Leblebi Mehmet 1972 yılında vefat etmiştir.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Muslihittin Peykoğlu;Galatasaray'ın efsane futbolcularından biridir.1944-1946 yılında başkanlık yapmıştır ve Ali Sami YEN stadının yapılmasında emeğiolan başkanlardandır.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Naci ÖZKAYA(Sarı Naci);Tam anlamıyla hayatını Galatasaray'a adamıştır.Bu cümle kimilerine klişe gelebilir. Ama Naci Özkaya ya da diğer adıyla “Sarı Naci” gerçekten de hayatını, birçoğunu bir daha asla yaşayamayacağı özel anlarını Galatasaray uğruna hiçe saymış bir futbol adamı. 1948’de adım attığı Galatasaray camiasında futbolculuktan Divan üyeliğine, menajerlikten Florya Tesisleri müdürlüğüne kadar sayısız görev yapan Naci Özkaya ve kızı Betül Doğan’la, Özkaya’nın rahatsızlığı sonrası kalmaya başladığı Nezih Yaşlı Bakımevi’nde biraraya geldik...

    1923 yılında, Trabzon’da dünyaya gelen Naci Özkaya, futbola 22 yaşında Ankara Demirspor’da başlar. 1945-46 sezonunda o takımda Gündüz Kılıç’la birlikte forma giyen Özkaya, önce Ankaragücü’ne oradan da “Sarı Naci” olarak nam salacağı Galatasaray’a transfer olur. Geldiğinde Galatasaray şampiyonluğa hasrettir. Bülent-Reha Eken, Gündüz Kılıç ve Koçi Kandidis’li kadronun sağ beki Naci Özkaya’nın geldiği sezon 1931’den beri beklenen olur; Galatasaray İstanbul Ligi’nde şampiyonluğunu ilan eder. Gerçek hayatında nazik ve kibar bir beyefendi, yani tam bir centilmendir. Ama sağ kanatta, hırçın, rakibine adeta geçit vermeyen bir aslan kesilmesiyle tanınır Özkaya. İlk kez, 23 Nisan 1948’de Yunanistan’ı 3-1 mağlup ettiğimiz maçta Milli formayla tanışan futbolcu, aktif sporu bırakana dek 16 kez daha giyer ay-yıldızlı formayı… Galatasaray’da geçirdiği altı yılın ardından, 1954’te yine sarı kırmızı formayla futbola veda eder. Ama bu veda bir son değil; antrenörlük ve idarecilik günlerinin başlangıcı olur…

    Kıbrıs Günleri
    31 yaşında, futbolu bıraktığında daha da oynayabilecek gücü ve kuvveti vardır. Ama farklı bir hayata yelken açar. Önce, o yıllarda İngiliz hükümetinin yönetimindeki Kıbrıs’a gider. Ada’da renkleri sarı kırmızı olan bir kulüp kurar. Kurucusu, ilk antrenörü hatta futbolcusu olur Çetinkaya Spor Kulübü’nün. Ailesi de onunla birliktedir Kıbrıs’ta. Özkaya’nın kızı Betül Doğan, o kulüpte halen babasının “kurucu” sıfatıyla dev bir resminin asıldığını bilmesine rağmen bir türlü gidip, göremediğini söyler… Rahatsızlığı nedeniyle bir hayli çöken babasının o yıllardan kalma halini görmeye yüreği elvermez çünkü. Kıbrıs’ta sadece futbolla da ilgilenmez Sarı Naci. En büyük keyfi yemek olan Özkaya, bir de lokanta açar orada. Akdeniz’in ortasında geçirdiği altı yılın ardından, kader yeniden birleştirir yollarını Galatasaray’la Sarı Naci’nin.

    Rollerin Değiştiği Zaman
    Kıbrıs dönüşü bir süre Galatasaray’da görev yaptıktan sonra, yurdun dört bir yanındaki farklı takımlarda antrenörlük yapar. Tabii Galatasaray’la olan bağını asla koparmaz… Çünkü bir tutkudur Naci Özkaya için Galatasaray ve futbol. Futbolcuları evladı gibi görür. Kimi zaman evlatlarından da üstün. Betül Hanım, sporla iç içe geçmiş aile yaşantılarını anlatırken kimi zaman mahzunlaşsa da, her zaman babasıyla gurur duyduğunu yineler: “Annem 10 ameliyat geçirdi yoktu; bizler doğum yaptık yoktu… Galatasaray her zaman birinci sıradaydı onun için. Hiçbir futbolcusunu ayırmazdı. Galatasaray Spor Kulübü’nde babamın emeğinin geçmediği birşey yok”.

    Sadece Galatasaray’la sınırlı değildir onun futbolcularına olan düşkünlüğü. Giresun, İskenderun ya da Bolu’da antrenörlük yaptığı dönemlerde birlikte çalıştığı oyuncularına da aynı ilgi ve alakayı gösterir. Kimin düğünü, cenazesi ya da eşinin doğumu varsa, o her zaman yanlarındadır.

    Galatasaraylı futbolcuların askerlik, sağlık ya da transferleriyle bizzat ilgilenir. Çünkü Futbol Takımı’nın idari menajeri olmuştur. Fatih Terim’in Adana’dan getirilmesinden tutun da, basında “yılan hikayesine döndü” diye başlıklar atılan Metin Yıldız’ın transfer anlaşmasının imzalanmasında da her zaman o vardı. Kimi zaman ailesini, hayatında ikinci plana atmasıyla da gazetelere konu olur Naci Özkaya. Öyle ki, bir Beşiktaş maçı öncesi doğan torununu ancak maç bittikten sonra görmeye gider. Yine de Betül Doğan, birçok özel günde yanlarında olmasa da, tüm çocuklarına dört dörtlük babalık yaptığını söyler Naci Özkaya’nın. Hem o olmasa da Özkaya Ailesi’nin koruyucuları her zaman vardır: “Bir derdimiz, hastalığımız olsa İlkyardım Hastanesi’ne gider, ‘Ali Amca ben geldim’ derdim. Bizimle çok ilgilenirlerdi ama asla kulüp başkanı olarak değil. Rüçhan Ağabeyim, Ali Uras, hepsi… Biz babamın ismi ve şahsiyetiyle, onlarla büyüdük”.

    Unutulmazlar
    Naci Özkaya, hayatı boyunca sayısız futbolcuyla birlikte oynayıp, birçoğunun antrenörlüğünü yapar. Ama Baba Gündüz ve Fatih Terim’in yeri onun için daima özeldir. 1980’de Gündüz Kılıç’ı zamansız kaybetmenin acısını çok çeker Özkaya. Hem takım arkadaşı, hem de idareciliği sırasında birlikte çalıştığı teknik direktörüdür o. Kılıç’ın vefatının ardından, ilk maç Ordu’yla deplasmanda olur. Sarı Naci, o gün Gündüz Kılıç’ın yıllar boyu giydiği 9 numaralı formasını hiçbir oyuncuya vermez. Santra çizgisine konulan bir sandalye üzerine asar özenle. Yanında da genç bir futbolcu vardır, elinde sarı kırmızı çiçeklerden bir buketle… Fatih Terim’dir o. Biri kadim dostunu, diğeri öğrenecek çok şeyi olan bir duayeni; ama ikisi de büyük bir Galatasaraylı’yı kaybetmenin üzüntüsünü yaşar. Yıllar sonra futbolcu Fatih, bu kez teknik direktör Fatih olarak tekrar gelir Galatasaray’a. O yıllarda çalışma hayatının son günlerini yaşayan Naci Özkaya, çok sevdiği Fatih Terim’i görmek için Florya Metin Oktay Tesisleri’ne gider defalarca. Bu ziyaretlerin birinde Terim, “Naci Ağabey, bizim oturacağımız hiçbir yer yok. İleride biraraya gelirsek nerede toplanacağız” der. Sağlığı elverse bunu da eminiz çok sevdiği Fatih Terim’in bu dileğini de yerine getirmeye çalışırdı Sarı Naci…

    Sporcu Aile
    Sadece kendi değil, üç evladı da sporla uğraşır Sarı Naci’nin. Kızları voleybol, isim babası Gündüz Kılıç olan oğlu Gündüz de futbol oynar. Genç Takım’da forma giyen Gündüz Özkaya için adaşı Baba Gündüz, “Ben belki gideceğim ama adaşım Gündüz kalacak. Ben görmeyeceğim ama siz göreceksiniz” satırlarını yazmış olsa da hiçbir şey ikna etmez Sarı Naci’yi. Ve genç Gündüz’ün futbol macerası fazla devam etmeden, sona erer.

    Düşler Gerçekleşti
    80’lere geldiğinde, Sarı Naci için hayatta iki önemli şey vardır. Biri, tuğlasından, harcına her yerinde emeği olan ve uzun süre müdürlüğünü yaptığı Florya Tesisleri; diğer ise büyük uğraşlar sonucu 1986’da kurup, “Onur Başkanı” sıfatını taşıdığı Galatasaraylı Eski Sporcular Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği… Ama bu iki önemli proje ve yaşadığı yoğun tempo onun sağlığından eder. 1988’de by-pass ameliyatı geçirir. Ama yine de yılmaz Özkaya. İyileşir iyileşmez Galatasaray için çalışmaya devam eder. Gerek futbolculuk, gerekse idari ve teknik kadroda görev yaptığı yıllarda Ulvi Yenal ve Selahattin Beyazıt gibi dönemin başkanları ile birlikte çalışan Naci Özkaya, ameliyat sonrası bu kez de Alp Yalman’a yardımcı olur. Ama her güzel şeyin bir sonu vardır. 1996 yılında Alp Bey’in başkanlığı bırakmasıyla, Naci Özkaya’nın da Galatasaray Spor Kulübü’ndeki görevi sona erer…

    “Altın Sağ Bek” Sarı Naci
    Belki spor hayatına son noktayı koymuştur Naci Özkaya ama bu onun geçmişte yaptıklarının unutulacağı anlamına gelmez. 1998’de, Cumhuriyet’in ilan edilişinin 75. yılında her alanda olduğu gibi futbolda da “Cumhuriyet’in Altın Karması” seçilir. Türk sporuna hizmet etmiş, yön vermiş 123 kişilik dev jürinin titiz çalışması sonucu 33 kişilik altın, gümüş ve bronz kadrolar oluşturulur. Altın 11’de o yıllarda aramızda olmayan “Taçsız Kral” Metin Oktay Cumhuriyet tarihinin en iyi santrforu seçilirken; en iyi sağ bek de Sarı Naci olur. Bu gurur tablosunda yer almak onu çok mutlu eder. Unutulmamış, yıllar geçse de değeri bilinmektedir. O günün hatırası gazete kupürlerini, son birkaç yıldır kaldığı Nezih Yaşlı Bakımevi’ndeki odasının baş köşesine asar. Bir yanda Milli Takım formasıyla fotoğrafı, diğer yanda Divan üyeliği beratı ve asla boynundan çıkarmak istemediği Galatasaray madalyası da her zaman yanındadır… Yaşadığı güzel günlerin hatıralarını misafirleriyle paylaşmak adına…




    Necdet CİCİ;Kayral adlı soyadını lakabıyla değiştirdi.15 Yaşında Galatasaray Lisesi'nden futbol tarihine geçen isimlerden..O yaşda Fenerbahçe'ye 3 gol birden atıp GAZİ BÜSTÜ KUPASI'nın alınmasında en büyük rol sahibi..Yine toplamda Fenerbahçe'ye 7,Beşiktaş'a 6 gol..O dönemlerde 1 kez milli formayı giyme fırsatı bulabilen Cici Necdet cemiyet hayatındaki yeriyle de hayli tanınan bir sima idi..



    Necip ŞAHİN;Galatasaray'ın efsane futbolcu ve teknik adamlarından biridir.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Nihat BEKDİK(Aslan);Galatasaray'a "ASLAN" ünvanını vermiştir.

    1902 yılında İstanbul'da doğan Bekdik, Galatasaray Lisesi'nde okuduğu yıllarda futbola başladı.. Kısa zamanda A Takıma yükselen ve olağanüstü bir performans sergileyen Bekdik'i taraftar "Aslan Nihat" olarak benimsedi. Bekdik' e Arslan unvanı, takımı için çok iyi mücadele etmesinden dolayı seyirciler tarafından verilmiştir.

    Arslan Nihat, Galatasaray'da tam 18 yıl futbol oynayan ve bunun yanında daha pek çok özelliği ile adını Sarı Kırmızılı takımın tarihine altın harflerle yazdıran bir sporcudur. Bekdik, 1923 yılında 11 metre 92 santimetrelik derecesiyle, üç adım atlama' da, 1.58 metre ile de yüksek atlamada Türkiye rekorlarının sahibi olmuştu. 1936 yılında futbolu bırakana dek sarı kırmızılı formayı giydi ve son 8 yıl Galatasaray'ın kaptanlığını yaptı. Ayrıca 1931 yılında Milli Takımı bırakana kadar da 18 kez milli formayı giydi. Savunmada görev yapan Bekdik 5 kez İstanbul Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Bekdik, 10 kez de Milli Takım kaptanlığı yaparak bu konuda da adını futbol tarihimize yazdırmıştır.

    Aktif futbolculuk yaşantısından sonra da sporu sürdüren Arslan Nihat, binicilik, yelken ve yüzme sporlarını yaptı. Katıldığı yarışlarda dereceler ve madalyalar kazandı. Yaşıtlarının artık kendilerini emekli ederek köşelerine çekildiği dönemde bile Arslan isimli teknesiyle yarışlara katılıp şampiyonluklar kazanan, Boğazı yüzerek geçme yarışlarına katılan Nihat Bekdik neredeyse bütün ömrünü sporcu olarak geçirdi.

    1957 yılında milletvekili olan Bekdik 1960 yılında Yassıada da yargılandı ve beraat etti.21 Ekim 1972 'de İstanbul'da ölmüştür.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Boduri(Nikola Büyükvafiadis);1921 yılında doğdu.Boyunun kısalığı nedeniyle kendisine takılan "Boduri" lakabı ile bilinir.

    Futbola Beyoğluspor'da başlamıştı. İnanılmaz derecede yetenekli ele avuca sığmaz bir oyuncuydu. O kadar iyi bir ayak hakimiyetine sahipti ki, yağmur yüzünden salonda yapılan çalışmalarda topu eliyle atar gibi basket yapardı.
    Galatasaray'a 1938-39 sezonunda gelmişti ve ne yazık ki üçüncü sezonunu bile tamamlayamadan, vefat etmiştir.

    Boduri'nin ölümü tam bir trajedidir. O sırada asker olan Boduri, birliğinden izinli olarak gelip oynadığı Beyoğluspor maçından sonra kışlasına dönerken, kar altında yürüdüğü uzun yol nedeniyle zatürreeden ölmüştü! Boduri henüz 21 yaşındaydı. O yıllarda henüz pek çok ilaç bilinmediğinden, zatürree öldürücü bir hastalıktı ve Boduri çift taraflı olanına yakalanınca kurtulamamıştı. Son maçını, yetiştiği takım olan Beyoğluspor'a karşı oynamış olması da, ilginç bir rastlantıydı.

    Onu izlemiş olanlar, daha sonraki yılların büyük yıldızı Lefter ile kıyaslamışlardır. Bu kıyaslamada oyunu Boduri lehinde kullananlar da çok olmuştur.

    Boduri İstanbul Karması'nın Taksim Stadı'nda Budapeşte karması ile yaptığı karşılaşmada oynadığı futbolla Macarların bile hayranlığını kazanmıştı. Büyük Fikret gibi bir yıldızla yan yana oynayan Boduri, rakip takımı adeta sürklase etmiş ve İstanbul karması maçı 5-0 kazanmıştı. Macar takımının kaptanı ve dönemin büyük yıldızı olan Dr. Saroşi, "Hayatımda ilk kez bir maçta aciz kaldığımı hissettim. Bu kadar büyük iki yıldızın karşısında oynamaktan daha büyük bir şanssızlık olamaz" demişti.




    Osman İNCİLİ(Kova);Galatasaray'ın efsane futbolcu ve yöneticilerinden biridir.Fazla bilgiye ulaşamadım.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Reha EKEN;1925 yılında doğan Reha Eken 12 yıl boyunca Galatasaray forması giydi ve sayısız gole imza attı. Galatasaray'ın yetiştirdiği büyük golcülerden biridir. Futbol hayatı boyunca 4 kez Milli Takım'da görev yaptı ve buna rağmen 4 maçta 5 gol atarak bir rekora imza attı.1954 yılında futbola veda etti. 1965-68 yılları arasında Suphi Batur'un başkanlık döneminde yönetim kurulunda görev yaptı.



    Sedat KARSAN;Galatasaray'ın efsane futbolcu ve yöneticilerinden biridir.Sadi Karsan 1943-1948 yıllarında TFF başkanıydı.



    Selahaddin BUDA;Galatasaray'ın efsane futbolcularındandır.Fazla bilgiye ulaşamadım.



    Selahaddin SADIKOĞLU;Galatasaray'ın efsane futbolcularındandır.Fazla bilgiye ulaşamadım.



    Siret EKMEKÇİOĞLU;Galatasaray'ın efsane futbolcularındandır.Fazla bilgiye ulaşamadım.



    Suat SUBAY;Galatasaray'ın efsane futbolcularındandır.Fazla bilgiye ulaşamadım.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Ulvi Ziya YENAL;1908 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Yenal, futbola 15 yaşında Galatasaray Lisesi'nde başladı. 6 kez milli olan Yenal, Galatasaray, Gençlerbirliği ve İsviçre'nin Servette takımında oynadı.

    Türkiye'de çağdaş kaleciliğin tanınmasında önemli rolü olan Yenal, 1927'de üç adım atlamada İstanbul birinciliğini kazandı.Galatasaray'dan ayrıldı ve arkadaşlarıyla birlikte Güneş Kulübü'nü kurdu. Bir süre sonra eski takımı Galatasaray'a dönen Yenal, 1954, 1960 ve 1964 yıllarında bu kulübün başkanlığına seçildi.

    Futbol ve tenis federasyonlarına başkanlık eden Yenal, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ve Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarlığı görevlerinde bulundu. UEFA'nın profesyonel ve amatör komisyonlarına üye olan Yenal, çeşitli kamu kuruluşlarında yönetici olarak çalıştı. Çeşitli günlük gazetelerde spor yazılığı da yapan Yenal, 1993 yılında vefat etti.


    1950 - 1990 Arası

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Arif KOCABIYIK(Çingene);Arif kocabıyık..nam-ı diğer Çingene Arif..1981-82 yılında fenerbahçe'ye gelen arif 4 yıl oynadığı fenerbahçe'den olaylı bir biçimde Gs'ye geçmişti.Galatasaray'a geçmek için her arkadasından 10ar bin liar almıs ve ben avrupaya transfer oluyorum bu ad bonservisi diyip Galatasaray'a gecmiştir.Burada da büyük maçlar çıkardıktan sonra gece hayatı yüzünden takımdan atıldı.



    Ayhan ELMASTAŞOĞLU;İzmir'de yetişen futbolcuların büyük bölümü nedense hep kalburüstü tabir ediilen cinsten oluyorlar.herhalde bu bir ekol meselesidir. Elmastaşoğlu da bunlardan birisidir.Teknik üstünlüğü ilk başta göze çarpan özelliklerindendi.Top alışı , verişi rahat ve göz okşayıcıydı.Futbolu zora sokmadan oyunuyor,pasları sanki önceden hesaplı.

    Ayhan Elmastaşoğlu, Galatasaray'da her maçını güzel oynadı.Kapris ve egoizmden uzak oyunu ile takımına faydalı oldu.Bilinçli futbol oynadığı için daima üst seviyelerde kaldı.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Coşkun ÖZARI;Galatasaray Lisesi mezunu olan Coşkun Özarı 1931 yılında doğdu. 1953 yılında sarı kırmızılı forma ile futbola başladı. Teknik direktörlük görevi gördükten sonra Gündüz Kılıç'ın yardımcısı olarak Galatasaray'da antrenörlüğe başladı. Daha sonra da A Milli Takım'ın antrenörlüğünü yaptı.

    Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra kendini Galatasaray takımının hücum çizgisinde buldu. Bundan sonra on üç yıl boyunca Galatasaray takımının yanısıra milli takımın da defans belkemiği olan Özarı, çetin oyunculuğu, ancak yumuşak huylarıyla tanındı. Özarı'nın defanstaki liderliği, Gündüz Kılıç'ın koçluğu, Turgay Şeren'in kaleciliği ve Metin Oktay'ın forvetliği ile birleşince takımı sayısız şampiyonluğa ve Türkiye Kupası zaferlerine taşıdı.

    Özarı'nın oyuncu olarak kariyeri, koç olma tutkusu yüzünden erken sona erdi. 1954-55, 1955-56 ve 1957-58 sezonlarında takımın İstanbul Ligi Şampiyonluğu'nu yaşadığında Coşkun Özarı orta sağın ya da savunmanın sağında görev yaptı. 5 kez A Milli Takım'da oynayan Özarı futbolu 29 yaşındayken bıraktı. 1961 yılında, İngiltere'de efsanevi koç Winterbottom'ın başkanlığındaki koçluk seminerine katıldı. Yurda döndüğünde Galatasaray'ın yardımcı koçu oldu. Üç yıl sonra da koçu Gündüz Kılıç'ın görevini devraldı.
    Coşkun Özarı takımı dört kez şampiyonluğa taşıdı. 1965 yılında milli takıma koç olarak atandığında milli düzeydeki başkanlığı on yıl sürdü. Koçluk kariyerini 1986'da noktalayarak spor yazarı oldu. Bugün hala milli takım ve Galatasaray hakkındaki yazılarıyla etkinliğini hala sürdürmektedir.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Cüneyt TANMAN;1956 yılında doğan Tanman Galatasaray alt yapısından yetişti. 342 lig maçında görev yapan Tanman, 1.Lig'de en çok forma giyen oyuncu ünvanını aldı. Bu ünvanı 2001-02 sezonuna kadar korudu. Savunma ve orta sahada görev yapan Tanman, 1975-76 sezonunda Giresunspor'da kiralık oynadığı dönem dışında futbol hayatı bitene kadar Galatasaray'da futbol oynadı. 1988-89 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale çıkan Galatasaray'ın kaptanlığını yaptı. 17 kez A milli Takım'da görev yapan Cüneyt Tanman futbola 1991'de veda etti. Daha sonra Galatasaray'da Lucescu döneminde ve A Milli Takım'da Mustafa Denizli yönetiminde menajerlik yaptı.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Erdal KESER;1961 doğumludur. Borussia Dortmund, Sarıyer ve Galatasaray'da futbol oynadı. Galatasaray'ın unutulmaz kaptanlarından oldu. Türkiye Birinci Ligi'nde sahaya çıktığı 202 maçta 64 gol kaydetti.

    Borussia Dortmund formasını giydiği 5 sezonda ise 106 maçta 27 gol kaydetti. İngilizce ve Almanca bilen Keser, uzun süre yurtdışında Türkiye Futbol Federasyonu için gurbetçi Türk futbolcularını izledi ve birçok gurbetçi futbolcuyu milli takımlara kazandırdı.Ayrıca Galatasaray'ın ilk defa katıldığı 1993-1994 sezonu Şampiyonlar Ligi kura çekimine Erdal Keser klubü temsilen katılmıştır.

    Şu sıralarda (2006/2007 sezonunda), bir zamanlar kaptanlığını yaptığı Galatasaray'da Eric Gerets'in yardımcılığını yürütmektedir


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Erhan ÖNAL;Erhan Önal 16.12.1957 izmir doğumludur ve tahsilini Almanya’da tamamlamıştır. Okul esnasında futbola merakı olduğu için bir amatör kulüpte oynamaya başlar. 1972 senesinde arkadaşlarının ısrarı üzerine Bayern Münich alt yapısına denenmeye gider ve orada kalır. Çok kısa bir süre içinde, 1976’da, Bayern Münich’te profesyonel olup Beckenbauer, Gerd Müller, Ulli Hoeness, Rummenigge.sepp Maier gibi devlerin arasında oynamaya başlar. 1978 senesinde Belçika’nın standart lig takımına transfer olur. 1982 senesinde Fenerbahçe’de oynadıktan sonra tekrar eski takımına dönüp, 1985 senesinde Galatasaray’da oynamaya başlar.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Eser ÖZALTINDERE;Eser Özaltındere 1954 Ankara doğumlu. İlk kez 1968'de Artvin'de futbol oynamaya başladı. Sonra Gençlerbirliği ve Adanademirspor'da kalecilik yaptı. 1978 - 84 yıllarında Galatasaray'da oynadıktan sonra sakatlandı ve zamanın teknik direktörü İviç'in verdiği rapor doğrultusunda takımdan çıkarıldı. Daha sonra Sakaryaspor, 2. Lig takımı Üsküdar Anadolu, Yalovaspor, Feriköyspor ve Galata'da oynadıktan sonra futbolculuğu bıraktı. Uzun zamandır Galatasaray'da kaleci antrenörlüğü yapıyor.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Fatih TERİM(İmparator);1953 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Altı yaşından itibaren, bir ayağı aksak olduğu için "Topal Talat" lakabıyla çağrılan babasıyla birlikte birçok ağır işte çalışır.

    Bir yandan da mahalle arasında futbol topunu ayağına değdirmeden yapamamaya başlamıştır. Okul hayatı, futbol kadar cazip gelmez. Babasının isteği üzerine Motor Sanat Enstitüsüne girer fakat 2. sınıfta devamsızlıktan okulu bırakmak zorunda kalır. 1969'da henüz 16 yaşındayken formasını giymeğe başladığı Adanademirspor'la futbol hayatı başlar.

    Adanademirspor genç takımında kimse para almazken bir tek Fatih Terim maaş almaktadır. Maaşı 150 liradır ve diğer futbolcular görmesin diye bu para Fatih'e gizlice verilmektedir. Üç yıl içerisinde Adanademirspor'da takım kaptanlığına kadar yükselir. İlk kez kaptanlık pazubentini koluna geçirdiği andaki heyecanını hiç bir zaman unutmayacaktır. Takım çıkış tüneline geldiğinde, arkadaşlarına 'bir kaptanın söylemesi gerektiğini söyleyerek' sahaya son sürat koşar. Bir an duraksar, çünkü arkasında kimse yoktur: " Öyle hızlı koşmuşum ki kimse bana yetişememiş." Fatih Terim 6 yıl daha Adanademirspor formasını giyer.

    1972 yılında, Santrafor Fatih, yeşil sahalarda fırtına gibi eserken, futbol otoritesi Fatih Somer ve Genç Milli Takım Antrenörü Gündüz Tekin Onay'ın dikkatini çekmekte gecikmez. Milli takıma çağrılır. Futbolculuk döneminde hayatını değiştiren en önemli maç ise Adanademirspor'un Galatasaray'ı 1-0 yendiği maç olur.

    Doksan dakika boyunca oynadığı futbolla göz doldurur. Milli takımla birlikte gittiği Romanya maçı sonrası yıldırım hızıyla nasıl Galatasaray'lı olduğunu şöyle anlatır. "Romanya milli maçından sonra İstanbul'a dönmüştük. Galatasaray'lılar beni havaalanından alıp kulübe götürdüler. Bu arada Adanademirspor'lular araya girmek istediler ama ben kararımı vermiştim. Galatasaray'a gönülden 'evet' dedim." Ve Galatasaray Kulübü'ne 1 milyon 650 bin liraya transfer olur. O artık Galatasaray'lı Fatih'tir.

    FUTBOLCUYKEN DE ÇOK BAŞARILIYDI

    Sahalarda çizdiği lider, hırçın futbolcu portresi, bir maçta hakeme tükürmesiyle daha da sert bir görünüm alır. Galatasaray taraftarı Fatih'ten memnundur. Formasının hakkını verir, başarıya kodlanmış hırsını sarı-kırmızı renkler için döktüğü terlerle akıtır. Fakat bu onbir sene boyunca Fatih Terim hiç şampiyonluk yaşayamaz.

    Şampiyonluk yaşayamasa da milli takımda çizdiği grafik onu takın değişmez oyuncusu yapmıştır. 51 kez milli formayı giyer, A Milli Takımı'nda oynama rekorunu 1984 yılından 1995'e kadar elinde tutar. İlk milli maçına İsviçre ile deplasmanda 1-1 berabere kalınan 20 Nisan 1975 tarihinde çıkar. Son milli maçının skoru da yine beraberlik olacaktır. 4 Nisan 1984'te oynanan Türkiye-Macaristan maçı golsüz berabere bitecektir. Rekorunun kırılmasını görmesi için 11 yıllık müddetin geçmesi gerekecektir

    6 Eylül 1995 tarihinde İstanbul'da Macaristan'a karşı oynadığımız Avrupa Futbol Şampiyonası grup maçında Oğuz Çetin bu rekoru ele geçirir. Fatih Terim ise 1995'te teknik direktör olarak ay-yıldızlı takımın başına çoktan geçmiş olacaktır. Yani, rekorunun takımda yer verdiği bir futbolcusu tarafından kırılışına tanıklık edecektir.

    Fatih Terim jübilesi için sahaya helikopterle inerek, futbolculuk hayatına son noktasını renkli kalemle atmış oldu.

    Fatih Terim isminin çevresinde dönmeye başladığımızda futbolla uzaktan yakından alakalı herkesin aklında kalan 'muhteşem jübile'nin unutulur gibi olmadığını fark etmeniz uzun sürmüyor. 18 yıllık futbol yaşamının 11 koca yılını verdiği Galatasaray'dan, yeşil sahalardan, tezahüratların çarpıştığı statlardan, tezahüratların çarpıştığı statlardan ayrılma zamanıdır. Havasından geçilmez bir futbol şovunun en şatafatlı vedası... Sarı-kırmızı konfetiler uçuşurken sahada Galatasaray-Trabzonspor maçı oynanır... Sadece sahayı değil kırmızı karanfilleri de birbirine katar helikopterin sesi ve nefesi... Santra noktasına inen helikopter de kaptan Fatih gözükür, alkış kıyamet... "Formam gözüksün diye kapıyı da açacaktık. Çok korktum, yanımdakinin omzunu çürütmüşümdür herhalde. Bu arada maç devam ediyordu ama halk toplanmıştı, polis de. Biz tur atıyorduk, hiçbir şey görünmüyordu maçta. Tam helikopterle o kalabalığın üzerine geliyorduk, bir rüzgar! Herkesin şapkası uçtu tabii. Ve böylelikle boşaldı saha içindeki kalabalık."

    TEKNİKDREKTÖRLÜK HAYATI

    Terim utbolu bıraktıktan sonra antrenörlük kurslarına gider. Ankaragücü'nü iki Göztepe'yi bir yıl çalıştırır.

    1990-1993 tarihleri arasında Ümit Milli Takım hocalığını A Milli Takım Teknik Direktörlüğü izler. A Milli Takım Teknik Direktörü olarak ilk maçına Ekim 1993'te çıkar. Türk futboluna attığı başarı imzaları birbiri ardına sıralanmaya başlar. Dönüm noktası olarak ise İnönü Stadı'nda oynanan ve 2-1 Türkiye'nin galibiyetiyle sonuçlanan İsveç maçını gösterir. Türk milli takımını 1996 Haziran'ında İngiltere'de oynanan Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine taşıyan hoca odur.

    Daha sonra Galatasaray’ın başına geçen İmparator, takımı dört yıl üst üste şampiyon yapar. Takımın mali problemlerinden futbolcunun psikolojisine kadar ilgilenen bir teknik drektördür Fatih Terim. Karizmatik kişiliğiyle ödenmeyen paralar karşısında tavır takınan futbolcularını ikna eder ve takımda tek sorumlunun kendisi olduğuna inandırır. Bu istikrar en nihayetinde Türk Futbol tarihinde bir ilkin daha gerçekleşmesini sağlar. Galatasaray’ı UEFA kupasını kazandırır.

    1999-2000 Sezonu'nda Galatasaray'a UEFA Kupası'nı kazandıran Fatih Terim, kariyerini İtalya Futbol 1.Lig takımlarından Fiorentina'nın Teknik Direktörü olarak sürdürdü. Bu takımdaki başarılarıyla İtalyan futbol kamuoyunun dikkatlerini üzerine topladı. 2001-2002 futbol sezonunda ise dünyaca ünlü Milan takımı ile anlaştı. Fakat ilk yarının ortasında görevinden ayrılmak zorunda kaldı.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Gökmen ÖZDENAK;1948 yılında doğdu. Spor yazarı ve eski futbolcu.

    İstanbulspor forması giydi. Galatasaray'da oynadığı 12 yıllık dönemde 4 lig şampiyonluğu ve 2 Türkiye Kupası sahibi olan kadroda yer aldı. 1976'da, Galatasaray'ın Avrupa Kupaları'ndaki 50. golünü attı. Golcülüğü ve kafa vuruşları ile tanındı. 1972 - 1977 arasında A Milli Futbol Takımı'nda 10 kez yer aldı. 1980'de faal futbol yaşamını noktaladı. Halen spor yazarlığı yapmaktadır


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    İsfendiyar AÇIKGÖZ;1929 yılında Kastamonu'da doğan İsfendiyar Açıksöz 1946 yılında Galatasaray formasını giymeye başladı. 1956 yılında Vefa'ya transfer oldu ve 1958'de de Galatasaray'a geri döndü. Türkiye 1.Ligi'nde mücadele eden Açıksöz, sağ kanattaki etkili oyunu, çalımları ve süratiyle dönemin en gözde futbolcularındandı. İsfendiyar Açıksöz, 1960 yılında futbola veda edene kadar 16 kez A Milli formayı giydi. Açıksöz Selahattin Beyazıt ve Ali Uras'ın başkanlık dönemlerinde yönetim kurullarında görev almıştır.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    İsmail DERİLİZ(Titrek);1984 – 1993 yılları arasında galatasaray’da forma giymiş milli futbolcu. 1983 yılında gençlerbirliği’nde oynarken türkiye - kuzey irlanda (1 – 0) maçında selçuk yula’nın attığı kafa golünde yaptığı mükemmel orta ile ülke çapında bir üne kavuşan ismail 1984 – 1985 sezonu başında jupp derwall’in gelişiyle birlikte galatasaray’a transfer oldu. 1985 –1986 sezonundan itibaren futbolu bırakana kadar sarı kırmızılı takımda 2 numaralı formayı sahiplendi, savunmanın ve orta sahanın sağ kanadında oynadı. Vasatın üzerinde bir oyuncuydu, sliding tackle ı başarılı, beklenmedik çalımlar ve goller atardı. Topu ayağına aldı mı paniklemiş gibi her tarafı ayrı titrerdi, bu yüzden “titrek” lakabı ile anılır. Oysa maç kaybettiren önemli bir hata yapmamıştır kariyeri boyunca

    Dindar bir adamdı. Cüneyt tanman’dan sonra kaptanlık görevini üstlendi erdal keser ile beraber. avrupa kupaları’nda birçok maç oynadı, 1988 – 1989 sezonu rapid wien, neuchatel xamax, monaco ve steau bükreş maçlarının çoğunda ilk onbirde görev aldı. uzun bir dönem boyunca milli takımda da 2 numaralı formanın değişmez sahibi oldu.

    “Titrek” ismail, galatasaray’ın tüm kupaları kazandığı 1992 – 1993 sezonu sonunda futbolu bıraktı.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Kadri AYTAÇ;1931 yılında İstanbul’da doğdu. 1944’te futbola Beyoğluspor’da başladı.1951’de Galatasaray’a geçti.Karagümrük, Fenerbahçe ve Mersin’de futbol oynadı. 1970 yılında futbolu bıraktı ve antrenörlük yapmaya başladı. 33 kez milli oldu. Kadri Aytaç ikinci ligde en fazla şampiyonluk tadan antrenör olarak tarihe geçti. Kadri Aytaç'ın bir diğer özelliği de Türkiye Birinci Ligi tarihinde ilk penaltıyı kullanmasıydı. Aytaç o dönemde Karagümrükte oynuyordu ve penaltı'yı Vefa'ya karşı kullanmıştı. Vefa Kalecisi Baskın bu penaltıyı kurtararak, Aytaç'ı aynı zamanda ilk penaltı kaçıran ünvanı almasını sağlamıştı.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Metin OKTAY(Taçsız Kral);2 Şubat 1936 yılında İzmir'de doğdu. Türkiye'nin en büyük golcüsü olarak kabul edilen, Taçsız Kral lakaplı Türk futbolcudur.

    1954 yılında Yün Mensucat takımından İzmirspor'a transfer olan Metin Oktay aynı sezon 17 gole imza atarak İzmir Profesyonel Ligi'nde gol krallığını ilan etti. Böylece Metin Oktay'ın gol krallığı dönemi başlamış oldu. 1955 yılında Gündüz Kılıç, Metin Oktay'ı 5 yıllık sözleşme karşılığında Chevrolet marka bir otomobil vererek sarı kırmızılı renklere bağladı.

    Galatasaray'da oynamaya başladığında henüz 19 yaşındaydı. Fakat genç yaşına rağmen Galatasaray camiasına çabuk ısındı ve daha ilk sezonunda 19 gol atarak İstanbul Ligi gol kralı oldu. Bu sezonda Galatasaray İstanbul Ligi'nde şampiyon oldu. Arada 1961-62 sezonunu İtalya'nın Palermo takımında geçiren Metin Oktay, 1969 yılına kadar Galatasaray forması giydi.

    Futbol hayatı boyunca Türkiye Ligi'nde 6 kez gol kralı oldu ve 223 gollük bir rekora imza attı. Ayrıca, 1962-63 sezonunda 26 maçta attığı 38 golle bir sezonda en fazla gol rekorunu kırdı. Bu rekor 1987-88'de Tanju Çolak tarafından kırıldı.

    Metin Oktay derbi maçlarının büyük golcüsüydü. 1959'da ağları delip geçen meşhur golüyle birlikte Fenerbahçe'ye tam 18 gol atan Metin Oktay, Beşiktaş'a da 13 gol attı.

    36 kez A Milli Takım'da oynayan Metin Oktay bu formayla da 19 gol attı. Hayranlarınca daha çok 'Kral' olarak anılan efsanevi oyuncu, Türk futbol tarihinde pek çok rekor kırdı: En çok gol atan oyuncu (632), birkaç sezon aralıksız en çok gol atan oyuncu (11), tek sezonda en çok gol atan oyuncu (38), uluslararası bir müsabakada en çok gol atan Türk oyuncusu (19).

    Taçsız kral 1968-69 sezonunda futbola veda etti. Metin Oktay, futbolu bıraktıktan sonra yine futbolla ilgili çeşitli işler yaptı. 1969-70 sezonunda teknik direktör Toma Kaleperovic'in yardımcısıydı. Sarı Kırmızılı kulüpte yönetici ve menajer olarak görev yapan Metin Oktay'ın son görevi Milliyet gazetesi spor yazarlığı idi. Oktay, Galatasaray ve Bursaspor'da teknik adam olarak da görev yapmıştı. 13 Eylül 1991'de bir trafik kazası sonucu vefat eden Metin Oktay, Galatasaray Spor Kulübü'nün efsaneleşmiş golcülerinden biridir.İsmi ölümünden sonra Galatasaray Spor Kulübünün Florya'daki tesislerine verilmiştir.





    Gol krallıkları

    • 1956-57 İstanbul Profesyonel Ligi 17 goL
    • 1957-58 İstanbul Profesyonel Ligi 19 gol
    • 1958-59 İstanbul Profesyonel Ligi 22 gol
    • 1959 Türkiye Ligi 11 gol
    • 1959-60 Türkiye Ligi 33 gol
    • 1960-61 Türkiye Ligi 36 gol
    • 1962-63 Türkiye Ligi 38 gol
    • 1964-65 Türkiye Ligi 17 gol
    • 1968-69 Türkiye Ligi 17 gol


    METİN OKTAY'ın en önemli sözü:Galatasaray'sız Fenerbahçe, Fenerbahçesiz Galatasaray OLMAZ.

    Taraftarlar onun adına tezahurat oluşturdular;
    Taçsız kral,
    Metin oktay,
    Tek aşkıydı Galatasaray,
    Senin gibi cimbomluyu,
    Unuturmu bu taraftar.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Metin YILDIZ;1960 dogumlu, galatasaray alt yapisindan yetisme; galatasaray, zonguldakspor, adana demirspor, malatyasspor ve zeytinburnu formasi ile 1.ligde 274 mac oynayip 29 gol atan futbolcu; sivri dili nedeni ile zaman zaman galatasaray'dan uzaklastiriliyor sonra yeniden takima aliniyordu; yakin zamana kadar galatasaray genc takiminin calistiriciligini yapiyordu



    Muhammed ALTINTAŞ;1962’de İstanbul’da doğan Altıntaş, futbola Almanya’da başladı. Türkiye’ye dönünce bir süre Edirnespor’da oynadı. Daha sonra Galatasaray’a transfer olan Altıntaş, bitmek bilmeyen enerjisiyle orta sahanın değişmez dinamosu oldu. Bu takımda sürdürmekte olduğu futbol yaşamına 1992 yılında geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle ara verdi. 16 kez milli olan Muhammet 1996 yılında futbolu bıraktı.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Öner KILIÇ;Futbola 1968 yılında Ankara'nın Yenimahalle takımında başladı. 1972-75 yılları arasında Kırıkkalespor forması ile şampiyonluk yaşadı. 1975 yılında Alp Yalman'ın çabaları ile Kırıkkale'den Galatasaray'a geldi. Fenerbahçe'nin 450 bin liralık teklifini redden Öner Kılıç, 10 bin liraya Galatasaraylı olmayı tercih etti. 12 yıl boyunca Galatasaray'da sağ açık oynadı. Tomislav İviç'in Teknik Direktörlük yaptığı zamanlarda Türkiye'de ilk kez sağ kanat oyuncusu olarak oynatıldı ve çok başarılı oldu.

    Kanat oyuncusu olduğu için çok tekme yedi, ama topu topu 2 kez sarı kart gördü. Attığı çalımlar ve yaptığı (çoğu zaman da yapmadığı) ortalarla meşhur oldu. Bek oyuncularına, özellikle 4-4-3 sisteminin sol beklerine çok çektirdi...

    19 kez Milli formayı giydi. Transfer mevsimlerinde kulübe hiç zorluk çıkartmayan Kılıç, hep boş mukaveleye imza attı. 1988 senesinde jübile yaparak futbol hayatına nokta koydu.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Raşit ÇETİNER;Futbol hayatına 1973'te İstanbulspor'da başlayan Raşit Çetiner, Göztepe, Kocaeli, Fenerbahçe ve Galatasaray'da oynadı, 65 kez milli formayı giydi. Geçirdiği ağır sakatlık nedeniyle 1988'de futbol sahalarından kopan Çetiner, antrenörlük kariyerine Galatasaray'ın 3. lig takımıyla başladı, 27.07.1998'de Ümit Milli Takım'ın başına geçti. Ümit Milli Takım onun döneminde Türk futbol tarihinde ilk defa gruptan çıkarak 2000 Avrupa Şampiyonası Finalleri'ne katıldı.



    Savaş DEMİRAL(Büyük);1961 dogumlu, Zonguldakspor, Samsunspor, Galatasaray ve Konyaspor' da oynayan orta saha oyuncusu; 1. ligde 303 macta 28 gol atti; 10 defa a - milli oldu; turkiye standartlarina gore uzaktan iyi vurur sinifina giren futbolculardandi.

    7 eylul 1988 Rapid Wien Galatasaray macinda unutulmaz oldu.81. dakikada buyuk savas'in kornerden gelen topa, ceza sahasi disindan, top havadayken gelisine yaptigi mermi gibi vurusla topu kalecinin sagindan aglarla bulusturmasi ile gs'nin tur umutlarini ikinci maca tasidigi karsilasmadır.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Savaş KOÇ(Küçük);Galatasarayli defans oyuncusu. 1987 senesinde şampiyonluk icin cok önemli olan Malatyaspor macında sıfırdan topu 90'a atmış, lakin kendiside attıgı gole inanamamış öyle kalakalmıştı.Attığı bu gol onu unutulmaz yaptı.Kendisi ülkemize gelen ilk gurbetcilerdendir.Çok hızlı bir futbolcuydu ama teknikten yoksundu.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Suat MAMAT;1930 yılında İstanbul'da doğan Suat Mamat 1952-1963 yılları arasında sarı kırmızılı formayı giydi. Bu dönem içinde 3 İstanbul Ligi ve 1 Türkiye Ligi Şampiyonluğu yaşadı. 26 kez A Milli Takım'da görev alan Suat Mamat'ın 4 altın golü vardır. Bu gollerin 3'ünü 1954 Dünya Kupası Finalinde attı ve Türk futbol tarihine adını yazdırdı. 1969 yılında futbola veda eden Suat Mamat bir süre teknik direktörlük yaptı.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Tanju ÇOLAK;1963 yılında Samsun'da doğan Tanju Çolak futbol hayatına Samsun Yolspor'da başladı. Daha sonra Samsunspor'a geçen Tanju Çolak bu forma altında 1984-85 ve 1985-86 sezonlarında gol kralı oldu. 1986-87 sezonunda Galatasaray'a transfer oldu. 1987-88 sezonunda ise 39 gol ile Avrupa Gol Krallığı ünvanını kazandı. Aynı yıl France Football Dergisi'nin düzenlediği Altın Ayakkabı ödülünü de aldı. Bu ödülü bugüne kadar alan ilk Türk futbolcu olarak da tarihe geçti. 1988'de 240 gol atarak Türkiye 1.Ligi'nde en çok gol atan oyuncu ünvanını 217 gol sahibi Metin Oktay'dan devraldı. 1991-92 sezonunda da gol kralı olan Tanju sezon sonunda Fenerbahçe'ye transfer oldu. Futbol hayatına İstanbulspor'da oynadıktan sonra son verdi. Tanju Çolak, A Milli Takım'da 31 kez forma giydi ve 9 gol attı. Gerek Neuchatel gerek Monaco galibiyetlerinde attığı goller ile takımının Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale yükselmesinde büyük rol oynamıştır.

    Kariyeri ve Başarıları


    • 31 defa Millî Takımda yer aldı ve milli takım formasıyla 9 gol kaydetti.
    • Kariyeri boyunca oynadığı 252 maçta 240 gol kaydetti.
    • Bir sezonda en fazla gol atma rekoru (1987-1988 sezonunda Galatasaray ile 39 gol)
    • Bir maçta en fazla gol atma rekoru (1992-1993 sezonunda Fenerbahçe ile Karşıyaka'ya karşı 6 gol)
    • 5 kez Türkiye Birinci Futbol Ligi gol kralı (1985-1986, 1986-1987, Samsunspor ile- 1987-1988, 1990-1991 Galatasaray ile - 1992-1993 Fenerbahçe ile)
    • 2 kez Türkiye İkinci Ligi gol kralı (1983-84 ve 1984-85 Samsunspor ile)
    • Avrupa'da en çok gol atan üçüncü futbolcu (1985-1986 sezonunda Samsunspor ile 33 gol)
    • Avrupa'da en çok gol atan futbolcu (1987-1988 sezonunda Galatasaray ile 39 gol)
    • Avrupa'da en çok gol atan ikinci futbolcu (1990-1991 sezonunda Galatasaray ile 31 gol)


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Türk Ay(Turgay) ŞEREN(Berlin Panteri);Adı bizzat Atatürk tarafından konulmuştur.Galatasaray lisesinde okuduğu için Fransızca eğitimi alıyordu.Fransızca da "K" harfi olmadığı için adı Turgay olarak kalmıştır.

    1932'de doğan Galatasaray Lisesi mezunu Turgay Şeren, Galatasaray tarihinin en büyük kalecilerinden biridir. 1950 yılında ilk kez A Milli Takımı'nın kalesinde görev alan Şeren tam 49 kez Milli Takım forması giydi ve 35 kez kaptanlık görevini üstlendi. 1951 yılında A Milli Takımın Federal Almanya ile oynadığı 2-1`lik zafer maçında kalesinde devleşerek müthiş bir performans sergiledi. Alman Kicker dergisi Türk milli takımının kalecisi Turgay Şeren'i 'Bir insan nasıl olur da bu kadar yükseğe sıçrayabilir?' başlığıyla kapak yaptı. Bu maçta sergilediği kahramanca oyunculuğu sayesinde 'Berlin Panteri' lakabını alan Şener o zaman daha on sekizindeydi.

    1959 yılında Galatasaray kaptanlığını alan Turgay Şeren 1966'da futbolu bırakana kadar bu görevi sürdürdü. Harika refleksleri ve alışılmadık gol hamleleri sayesinde zamanının en iyi kalecilerinden biri oldu 19 yıl Galatasaray'da oynayarak rekor kıran Turgay Şeren 1966'da futbolu bıraktıktan sonra Galatasaray da dahil olmak üzere çeşitli takımlarda teknik direktörlük yaptı. Futboldan hiç kopmayan Şeren, şimdilerde spor yazarlığı, yorumculuk ve Profesyonel Futbolcular Derneği'nin başkanlığını yapıyor.

    Galatasaray hayranlarının hala gözdelerinden olan Şener liderlik vasıfları ve Tanrı vergisi yetenekleriyle Türk ve Galatasaray futbol tarihinin vazgeçilmez isimlerinden biri olarak kabul edilir.




    Uğur KÖKEN;Sürati, hasımdan top kaçırışı, kanatlardan kaleye akışı, yalnız temaşa yönünden değil, futbol kalitesi yönünden de alkışlanacak hareketlerindendi. İki ayağındaki aynı derecedeki kuvvet ona her iki kanatta da eşit oyun imkanı veriyordu.

    Köken, bugünkü futbolun icaplarına en kolay uyabilecek futbolculardan birisiydi. Çalımdan daima kaçınan ver kaçı kolaylıkla benimseyen ve kanatlardan orta yapan, icabında kaleye mükemmel şutlar atabilen bir futbolcuydu.Ayrıca onu abideleştiren bir özelliği de karakteri idi...


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Uğur TÜTÜNEKER;Onun hikâyesi, henüz 5 yaşındayken 1970’lerde ailesinin gurbete çıkmasıyla başlar. Almanya hayatı hem okul hem de futbol topu etrafında geçer. 11 yaşına geldiğinde Bayern Münih takımının altyapısında top koşturuyordur.Daha sonra başarılı olunca Galatasaray'a transfer olur."Sakallı futbolcu" imajını türkiye'de bir bayrak gibi sahiplenmiş, umulmadık gollerle "üzgün" seyircilerin yüzünü güldürmüştür.Muz ortanın Türkiye'de ikinci bi ismidir.

    1963 dogumlu, futbolu 1996 da birakti; Bayern Munih Amator ve Galatasaray'da oynadi; 1. ligde 220 macta 40 gol atti, 15 sari - 2 kirmizi kart gordu; 19 defa A-milli oldu. 98 de Yeni yozgat'da, 99 da Siirt jetpa'da antrenorluk yapti.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Yasin ÖZDENAK;İstanbulspor'dan geldiği günlerde düşündürücüydü. Nasıl kendini toplar, nasıl olgunlaşır diye.. Zaman geçti kendine gelmeye başladı. Zaman geldi kale emniyetini sağladı. Daha sonra o kadar güvenilir bir kaleci haline geldi ki kurtardığı amansız şutlarla takımın moralini yükseltti.Yasin de kaleci olarak aranan bütün vasıflar vardı. Olduğu için de rakip forvetler için düşündürücü hale gelmişti. İyi yer tutuşları, top takibi ve blokajları ile akınları etkisiz hale getiriyordu. Ona gol atmanın mesele olduğu günler oluyordu. Hem de pek çok.. İlk iki yılını bir kenara itersek oynadığı maçlarda daima başarılı olmuş, Avrupalı bir kaleci görünümü vermiştir.Kardeşi Gökmen'le az maç kurtarmamışlardı.Kardeşi santrafordu o ise kaleciydi.

    Gün geldi Yasin Özdenak Amerika'nın dünyaca ünlü kulübü Cosmos'a transfer oldu. Ve burada uzun yıllar futbol oynadı.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Yusuf ALTINTAŞ(Rambo);Yusuf 1961 yılında Kocaeli, Köseköy’de doğan Rambo Yusuf, futbola Kocaelispor’da başladı. 1984 yılında Galatasaray’a geçti. 53 kez milli formayı giydi ve aralıksız 10 yıl Galatasaray’da top oynadı. 1994 yılında Kocaelispor’a transfer olan Altıntaş 1996 yılında futbolu bıraktı. Şu an bir gazetede köşe yazarlığı yapmaktadır.

    1990-???? Arası


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Arif ERDEM; 2 Ocak 1973 yılında doğan eski Galatasaray'lı futbolcu. 2001-2002 sezonunda 21 Golle Türkiye 1. Futbol Ligi Gol krallığını İlhan Mansız'la paylaşmıştır.

    Arif Erdem 1993 yılında Zeytinburnuspor'dan transfer olmuş ve Galatasaray'da uzun süre top koşturdu.Galatasaray ile ilk olarak UEFA Kupasını daha sonra ise SUPER CUP'ı kazandı.Arif Erdem özellikle maçlarda en kritik anlarda takımını ateşleyen hareketler yapması ile ünlü bir futbolcuydu. Galatasaray'ın 1993/94 sezonunda o zamanlar yeni bir uygulama olan Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynamasını sağlayan başrol oyuncularından biriydi.

    90'lı yılların gerek Galatasarayda gerekese milli takımda jenerik gollerine imza atmış, attığı gollerle spikerleri coşturmuştur. Başarısız bir İspanya macerasından sonra tekrar Galatasaraya dönmüş ve sessiz sedasız bir şekilde futbolu bırakmıştır.

    Ağustos 2006 itibariyle İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da Abdullah Avcı'nın yardımcılığını yapmaktadır. Bu görevinde de başarılı olup takımının LigA'dan Süper Lig'e çıkmasında katkısı olmuştur.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Bülent KORKMAZ;
    Bir Galatasaray Efsanesi: Bülent Korkmaz

    Zaman dursa
    Hepimiz yine çocuk olsak...
    Mahallenin arsasında plastik topa vursak...
    Her sene ama her sene hayat bilgisi okusak...
    Pikapta bir Ömür Göksel 45’liği* çalsa...
    Shogun seyretsek siyah beyaz ekranda...
    Hiç ama hiç büyümesek...
    Sen hep Küçük Bülent kalsan...

    Durmuyor işte zaman
    İçimi(zi) acıtıyor...
    Biliyorduk birgün...............
    Bilmezden geliyorduk...
    Kapatıyorduk gözlerimizi
    Akıyordu ah o hain zaman...
    Sensizlik nedir biliyor muyuz ki biz...
    Sorsana Büyük Kaptan!..

    8 Lig şampiyonluğu, 6 Türkiye Kupası, 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası, 6 TSYD Kupası, 1 UEFA Kupası, 1 Süper Kupa ve Dünya Kupası 3.lüğü.

    Lütfen bu hikayeyi ayakta okuyunuz!..

    Futbol sevdası Edirnekapı’nın toprak sahalarında, mahalle arasında düşer kalbine Bülent Korkmaz’ın. Mahallede bir takım kurarlar: Adı Tayfunspor, formaları kırmızı-siyahtır. Orta sahada oynar o günlerde. Tayfunspor finale kalır bir turnuvada. 29 gol atmıştır Bülent finale kadar. O yaşta bile Karagümrük’de, Edirnekapı’da adı duyulmuştur. 2-0 mağlup duruma düşerler. Rakip takımın yedekleri "nerede sizin golcünüz?" diye dalga geçmeye başlamıştır. Bülent, orta sahadan vurur topa, gol olur; sonra bir gol daha atar. Kazanırlar turnuvayı...

    Malatya, Doğanyol, Gevheruşağı köyünden Osman Korkmaz ve Nevin Korkmaz’ın üç erkek evladının ortancasıdır. Osman Korkmaz, başarılı bir tekstilcidir. İlk çocukları Recep’den sonra 68’in Kasım 24’ünde doğan evlatlarına Cesur ismini verirler. Nüfus Müdürlüğü’ndeki memurun, ismi duyduğundaki bir anlık duraklaması, baba Korkmaz’ın ağzından ikinci bir ismin çıkmasına sebep olur: "Cesur Bülent" olsun der. Tembel midir, dalgın mıdır nüfus memuru bilinmez; sadece "Bülent" yazar nüfus kağıdına.

    Doğuştan Lider
    Edirnekapı’daki mahalle arkadaşlarını maç için ayartan odur. Aşağı mahalle, yukarı mahalle maçlarının değişmez organizatörüdür. Okulun bahçesi, toprak saha, sokak arası hiç farketmez, derslerden arta kalan vakitte her daim futbol vardır hayatında. İlkokulda sınıfında başkanlık yapmaz ama sahaların lideri her zaman odur. 70’li yıllar, Uzay Yolu seyredilen, pikap çalınan, telgraf çekilen, yoğurtçuların gezdiği sokaklarda iki taştan kale yapılan, üç kornerin bir penaltı olduğu, kazananın Ankara gazozunu kafaya dikdiği, çocuklarının terli sırtlarına annelerin tülbent koyduğu yıllardır.

    Yerinde duramayan bir çocuktur Bülent. Eve sadece yemek ve uyumak için uğrar. Futbol topunun, misketin peşinde geçer o yıllar. Hava karardığında gider eve ve en geç 9.30’da yatağında olur. Uykusuna düşkündür. Yıllar sonra profesyonel yaşamında da bu huyundan vazgeçmez: "Evde misafir olsa bile farketmez benim için, bana müsaade der ve gider yatarım. Suarede sinemaya gitmemişimdir. En geç 12’de yataktayımdır" diye anlatır profesyonelliğinin sırlarından birini.

    “Sen kaleci değilsin”
    İlkokulu bitirdiğinde aile Florya’ya taşınır. Edirnekapı yıllarında da Galatasaray’lıdır o. Yeşil kaleci kazağı ile Galatasaray kalecisi Nihat’ın bir minik kopyasıdır. Zaten ilk zamanlarda kalede oynamıştır, daha sonra orta saha en sonunda da defans...

    Evleri Galatasaray Tesisleri’nin karşısındadır. Çocukluğunun aşkını baştan çıkarmak için fırsat ayağına gelmiştir. Ahmet Keskinkılıç ve Altyapı sorumlusu rahmetli Salih Bulgurlu mahallenin minik yeteneğini keşfetmekte zorlanmazlar. O yıl Florya Tesisleri bir arsadan öte birşey değildir. Antrenmanlar Mecidiyeköy’dedir. O günün Küçük Bülenti yıllar sonra yine “K. Bülent” olarak adını duyuracağı günlerden habersiz topun peşinden koşturmaya devam eder. 1979’da Florya Tesisleri’nde antrenmanlar başlayınca Bülent soluğu seçmelerde alır. "Kaleciler kim?" diye sorar Salih Hoca. El kaldırır Bülent ve "sen kaleci değilsin, orta sahasın, indir bakim elini" der Salih Bulgurlu. O dakika anlar artık Galatasaray formasını giyeceğini. Bilimkurgu ustalarının bile hayal etmekte zorlanacakları kariyerini o günlerde Bülent Korkmaz da tahmin edemez elbette.

    Okuduğu ilkokulu bile "Vefa Stadı’nın arkasındaki Hattat Ragıp İlkokulu" diye futbolca tarif eden Bülent’in top sevdasına, babası Osman Korkmaz da destek olur. "Onun içindeki hırs ve isteği görünce elimden geldikçe destek olmaya çalıştım. Futbolla yatıp futbolla kalkardı" der yıllar sonra sorulduğunda. Kardeşi Mert de Bülent’in futbol sevdasının peşinden gitmiştir.

    Haftada üç maç oynamaya yıllar sonra A takımda değil, 15 yaşında başlar. 14-16 yaş takımında Ahmet Hoca onu liberoda görevlendirir. Genç takımı çalıştıran Bülent Ünder onu genç takıma çağırdığında, artık haftada 4-5 maça çıkmaya başlamıştır. Galatasaray’ın nerede maçı varsa Bülent oradadır. Amatör, Paf, 3.Lig. Bir yaz sezonu boyunca Ahmet Keskinkılıç ile dayanıklılık idmanları yapar. İnatçı ve hırslıdır, tekmeye kafasını sokacak kadar da cesur...

    “Topu vermedi, ben de kırdım”
    Çok cam kırar çocukluk yıllarında. Bugün "uzun toplarla mı kırdın o camları?" sorusuna, o günleri hatırlayıp kahkahayla cevap verir: "Kızdığım zaman indirirdim camı. Edirnekapı’da bir alt komşumuz vardı. Bir öğleden sonra top oynuyoruz. Top balkonlarına kaçtı. Kadın aldı topu, ‘kocam uyuyor, oynamayın top’ dedi. Ben de topu vermezsen camı kırarım dedim. Vermedi, ben de kırdım." Baba Korkmaz en iyi müşterilerindendir mahallenin camcısının.

    Gece uykudan kalkıp, yemek yeme alışkanlığı vardır Bülent’in, bir de tatlı sevdası. Bir akşam babası, kalan pasta dilimlerinden sadece birini buzdolabına koymasını söyler Anne Korkmaz’a. Diğer dilimler balkonda bir köşeye saklanır. Sabah kalkıldığında ne buzdolabında pasta vardır ne de balkondaki divanın altında... Geceyarısı operasyonu başarılı geçmiştir Bülent’in. "Sirkeci’deki Hacı Bekir’in çikolatalı pastası oldu mu dayanamazdım" diye anlatır o günleri...

    1984 yılında Galatasaray genç takımı Türkiye Şampiyonası öncesi Almanya’ya turnuvaya gider. Glasgow Rangers, Kızılyıldız gibi güçlü takımlar vardır. Leverkusen ile final oynayan ve penaltılar sonrasında kaybeden kadroda, Bülent Korkmaz da vardır. Leverkusen’in altyapı sorumluları transfer teklif ederler. Yirmisinde, 25’inde, 30’unda da Galatasaray’dan kopamayan Bülent Korkmaz, kariyerinin ilk transfer teklifine "hayır" der. Turnuva dönüşü Galatasaray tarihinde sıkça rastlanan bir durumla karşılaşırlar: Avrupa zaferleri sonrası sürpriz yenilgiler!.. Dönemin en iyi kadrosu ile Kütahya’da oynadığı maçı kaybeder ve elenirler. Çok kızar Bülent Ünder ve Salih Bulgurlu hocaları...

    Bülent-Tugay...
    21 yaş altı takımla Balıkesir’deki finallere gittiğinde ateşi 39.5’dur. Bugün halen görevde olan masör Erkan Kazancı, onu hastaneye götürür ve iğne yaptırır. "Otelde kal" derler, durmaz. Giyer kat kat eşofmanı, yedek kulübesinde de olsa takımını yalnız bırakmaz. Takım 2-0 mağlup duruma düşer. Bülent Hoca, "Adalı Bülent"i oyuna almak için seslenir. "Adalı" yı duymaz bile Bülent, çıkartır eşofmanları dalar sahaya. 2-0’dan 3-2’ye döner maç, Altay bir gol daha atar, penaltılar sonrasında kazanan Galatasaray’dır...

    "Tugay’dan 6 ay sonra A takıma çıktım, İhsan ve Hüseyin, dört gençtik" diye anlatır profesyonelliğe adım attığı günleri. Tugay’ı bilir ama Hüseyin ve İhsan’ı merak eder Galatasaraylı. "İhsan, Gaziantep’de, Antalyaspor’da oynadı, sonra bıraktı futbolu, Hüseyin de hala 3.Lig’de oynuyor" diye giderir merakımızı.

    Kaç Sistem Geçti!
    "Avrupalı Bülent"e çıkar adı A takımdaki ilk yılında. Mustafa Denizli, Bülent’i Lig maçlarından çok Avrupa Kupaları’nda oynatmaktadır. "Raşit Hoca’nın, Öner Abi’nin jübilesinde çok iyi oynamıştım, Beşiktaş’ta o yıl Ferdinand vardı, onu çok iyi tutmuştum" diye anlatır Denizli’nin tercihini. Kendini yetiştiren tüm isimleri tek tek saymayı da ihmal etmez. Öncelikle Salih Bulgurlu, Ahmet Keskinkılıç ve Bülent Ünder. Sonra A takımda beni "Küçük Bülent" olarak tanınmamı sağlayan Mustafa Denizli, çok şeyler öğrendiğim Feldkamp ve kazandığı 30 kupanın 13’ünde teknik adamlığını yapan Fatih Terim...

    Stumpf’dan profesyonel futbolcunun nasıl yaşaması gerektiğini öğrenir. Falco ve Stumpf ile bir sistemin parçasıdır. "İki stoper ve liberolu oyunda, adam markajı yapmaktan yorgun düşerdik. Gölge gibi takip ederdik rakibi" diye anlatır o günlerin taktik anlayışını. Bireysel hata affedilebilir ama pozisyon hatası onu çılgına çevirir. Rambo Yusuf, Falco, Semih, Erhan Önal, kardeşi Mert, Popescu, Emre Aşık, Song, Tomas... Defansta beraber oynadığı isimleri tek tek saymasını istemek haksızlık olur aradan geçen 14 yıldan sonra.

    Deplasmandaki derbi maçlarında, Ali Sami Yen’deki büyük maçlarda takım arkadaşlarından beş dakika önce çıkar sahaya. Aslında soyunma odasında da yarım saat önce başlamıştır ısınmaya. Daha da geriye gidersek maç sabahı yaptığı "streching"le. Isınmanın yanında, bir ayrıntı daha vardır. Rakip seyircinin bütün elektriğini çeker üzerine, sanki bütün takıma bir kalkan olur o beş dakikada. Sahanın ortasında tek başına, sarı-kırmızı formasıyla "bayrak adam"ın en hasıdır...

    Milan’da Baresi ve Maldini, Real Madrid’de Raul, Roma’da Totti ne ifade ediyorsa Galatasaray taraftarının kalbinde de Bülent Korkmaz odur: "Bayrak Adam"dır, "Büyük Kaptan"dır. Simgedir, formasını derisi yapmış adamdır Bülent Korkmaz. 26 yıldır sarı-kırmızıdan başka renk bilmez. "Kızlarım Florya’da tesislerde büyüdü, burada yürümeye başladılar, benim için herşey bir tarafa, Galatasaray bir tarafa" diye en "baba"ca anlatır Cimbom aşkını.

    3 Numara
    Taraftarın "3 numaralı formasının birgün müzeye kaldırılması" fikrine ise suskun kalmayı tercih eder. "Benim için Galatasaray’ın zaferleri önemli" der sadece. Kazanılan hiçbir kupayı tek başına kaldırmadı Bülent Korkmaz. "Bütün takım aynı anda kaldırabilsek... Yeter ki kazanalım" diye açıklar ortak zaferlerin en keyifli dakikalarını...

    17 Mayıs 2000’de, Kopenhag Parken’da kaldırdığı UEFA Kupası’nın müjdesini 8 ay önceden almıştır Bülent Korkmaz. Yazlığında, yardımcıları Nursel Hanım’ın falından. "Fala da inanmam ama bana ‘sen haçlı bir kupa kaldıracaksın’ dedi. Kahkahayı basmıştım o gün, ben takımda yoktum o günlerde, kendi başıma antrenman yapıyordum yazlık evimde. Sezon sonunda kaldırdık o kupayı." Kolay değildir elbet UEFA Kupası’nı kazanmak. Maç içinde iki kez çıkan omuzuna rağmen savaşır sahada Bülent. "Tanrı’nın eli"ni ya da Taffarel’in elini görmemiştir. Henry kafayı vurduğunda gözlerini kapatmıştır. "Açtığımda gözlerimi bu kupa bizim, bu iş bitti" dedim. Popescu topu ağlara gönderdiğinde, ellerini açan ve o inanılmaz kareleri ekrana yansıyan Fatih Terim’in görüntülerini çok sonra seyreder. "Hala etkilenirim Fatih Hoca’yı öyle gördüğümde. O baskının, medyanın ağır eleştirilerinin yok olup gittiği ve "ohhh" çektiği andır hocanın. İnanılmaz bir sahnedir o." Futboldan sonra gönlü teknik adamlıktadır ama bir çekincesi vardır. "Ben teknik adamlığı yaparım ama Türk futboluna bu kadar emeği, katkısı olan insanların bu kadar acımasızca eleştirildiği bir ortamda bu eleştirileri kaldırabilir miyim?" diye de kendine sormadan edemez... Bir de bugünden herkesin bilmesini ister. Galatasaray’dan başka takımda zordur çalışması, Cimbom deyince akan sular durur...

    Hayatının İmzası
    Hagi’nin yıllar boyunca oda arkadaşlığını yapar. "İnanılmaz bir adam o" diye başlar söz Hagi’den açılınca: "Kamplarda 2. Lig maçlarını seyrederdik, hangi oyuncu hangi takımdan gelmiş tek tek bilirdi. 2. Lig’i bizden iyi takip ederdi, şaşar kalırdım. Futbol sevgisi kelimelerle anlatılmıyor Hagi’nin. Bir de Kocaelispor maçı var, 2-0 öndeyiz, son dakikalarda bir frikik kazandık, ben atmak istedim. Bana "sen topun üzerinden atla ve git kaleden topu al" dedi. Dediğini de yaptı, ben de kaleden çıkardım topu...."

    Hayatının imzasını 15 Haziran 1990’da atmış Kaptan. Kızları, 10 yaşındaki Selen ve 5 yaşındaki Ezgi, Ali Sami Yen’in müdavimleri. Kaptan’ın giyim zevkinin altında ise eşi Banu Hanım’ın gustosu yatıyor. "Çok dostum, arkadaşım yoktur" diyen Bülent, bütün boş vakitlerini evde ailesiyle beraber paylaşmayı tercih eder. Bir de, sıkı Ferrari taraftarıdır. Elbet sarı-kırmızının payı vardır bu tutkuda. Çok fazla araba değiştirmemiştir. İlk arabası Renault 11’dir: "Sonra bir Honda CVX aldım, BMW’den sonra da son olarak Mercedes. Benim için arabada önce güvenlik gelir".

    Bıyıklarını 10 yıl önce eşinin önerisi ile kesmiş, bir daha da bırakmamış. Antalya’daki tatilde kesilen bıyıklar, Kaptan Bülent’e bir umut olmuştur: "Artık kolay tanınmam, rahat bir tatil olur dedik ama otelin animatörü sağolsun mikrofondan seslendi: Bülent Bey bıyıklarınızı kesmişsiniz ama yine de tanıdık sizi!.."

    Bu hikayenin sonu yok mu dediniz?
    Noktası bile yok efendim
    En fazla ama en fazla bir virgül...
    Kaldığımız yerden...

    * Pikapta bir Ömür Göksel 45’liği çalsa
    sana bağlandım
    yollara düştüm
    gitme, seninle gelemem artık
    beni hiç eden sensiz hayatı
    sevmek istesem de sevemem artık
    acısı tarifsiz hallere düştüm
    senden başkasının olamam artık
    beni hiç eden sensiz hayatı
    sevmek istesem de sevemem artık
    aşkınla beni bin parçaya böldün
    daha bundan küçük olamam artık
    beni hiç eden sensiz hayatı
    sevmek istesem de sevemem artık...


    Başarıları

    • 8 Lig şampiyonluğu
    • 6 Türkiye Kupası
    • 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası
    • 2 Başbakanlık Kupası
    • 6 TSYD Kupası
    • 1 UEFA Kupası
    • 1 Süper Kupa
    • Dünya Kupası 3.lüğü.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Emre BELÖZOĞLU;7 Eylül 1980 İstanbul'da doğdu. Türk futbolcudur.Aslen Trabzon'ludur Türk futbolunun son senelerde yetiştirdiği en önemli futbolculardandır. Türk Milli Takımı ve FA Premier League kulübü Newcastle United'da orta sahada forma giymektedir. Şehremini Lisesi mezunudur.

    16 yaşında Zeytinburnu'da oynarken parladı. 1996/1997 sezonunda daha 16 yaşındayken Galatasaray'da kadroya girmeye başlamıştır. Her sezon biraz daha kendini geliştirerek A takımın ilk 11'inde yer buldu. Bu dönemde Teknik Direktörü Fatih Terim ile örnek aldığı takım arkadaşı Gheorghe Hagi sayesinde kendini çok geliştirdi. Takımının 4 sene üstüste şampiyon olmasında ve 2000 yılında UEFA Kupası'nı almasında büyük rol aldı.

    Mart 2004'de Emre, Pele tarafından yaşayan en büyük 125 oyuncu arasında gösterilmiştir.

    14 Haziran 2005'de Newcastle ile Inter Milan arasında yapılan anlaşma ile 3.8 milyon £ karşılığı Inter Milan'dan transferi gerçekleşmişdir.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Ergün PENBE;17 Mayıs 1972, Zonguldak'da doğdu.Türk futbolcu.Futbola Kilimlispor'da başladı. 1992-1994 yılları arasında Gençlerbirliği'nde oynayan Ergün Penbe 1994'te Galatasaray'a transfer olmuştur.

    Gençlerbirliği'nde 1992 (1.Mart.1992) ile 1994 (8.Mayıs.1994) yılları arasında toplam 60 resmi maçta 5.179 dakika forma giydi. 4 gol attı. Gençlerbirliği'nde oynadığı ilk maç; 1991-1992 Sezonu 1. Lig 19. Hafta Maçı, Gençlerbirliği 0-0 Altay maçı dır.

    Sol bek mevki ve orta sahanın, solunda görev yapan oyuncu ince fiziği ve yüksek tekniği ile Galatasaray'da uzun yıllar görev yapmıştır. Lakabı Kemik'tir.

    2000 yılındaki UEFA Kupası finalinde Arsenal'e karşı kullandığı ve gole çevirdiği penaltı takımının kupayı kazanmasında önemli bir rol oynamıştır.

    İlk kez 1994'ün mayıs ayındaki Rusya maçıyla milli formayı giymiştir. Uluslararası deneyimi ile gene 48 defa görev aldığı (2000 Kasım'a kadar) Türk Milli Futbol Takımı'nın Dünya üçüncülüğünü elde etmesinde önemli katkısı olmuştur. Soğukkanlılığı ve efendiliği ile futbol dünyasında ender futbolculardan biridir. Kariyerinde sadece 1 kez kırmızı kart görmüştür; o da 1996 yılında Trabzonspor maçında 2 sarı karttan dolayı verilmiştir.

    En son Galatasaray'dan bedelsiz olarak sözleşmesi bittiği ve yenilenmediği için ayrılmıştır. Kimseye dargın olmadığını söylese de yıllardır hizmet ettiği kulübünden böylesine ayrılmak Ergün'ü üzmüştür. Son olarak Bursaspor'la anlaşmıştır.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Hakan ŞÜKÜR(Kral,Boğazın Boğası*);1 Eylül 1971'de Adapazarı'nda doğdu.1987-1990 arasında Sakaryaspor'da oynadı. 1990-1992 yıllarında Bursaspor'da, 1992'de transfer olduğu Galatasaray'da 2000 yılına kadar oynadı.
    342 lig maçında oynadı, 194 gol attı. 60 kez giydiği A Milli Takım formasıyla 29 gol'e imza attı. 52 kez Avrupa Kupaları'nda forma giydi ve 27 gol attı. 3 defa gol kralı oldu. Galatasaray'da 6 lig, 3 Cumhurbaşkanlığı, 4 Türkiye, 4 TSYD, 1 UEFA Kupası sevinci yaşadı. Avrupalılar ona Boğaz'ın Boğası diyor. İtalya'nın Inter Kulübü'ne transfer oldu.

    Hakan Şükür için dönüm noktası 1992 yılında Galatasaray'a transferiydi. Galatasaray'da bir çok başarı yaşayan ünlü futbolcu, Temmuz 1995'te İtalya'nın Torino takımına transfer oldu. Torino'da istediğini bulamayan Şükür, 4 ay kaldığı İtalyan klübünden ayrıldı ve 1995'in Ekim ayında Galatasaray'a döndü. 1998 yılında FIFA tarafından dünyanın en iyi golcüsü seçildi.
    Takvimler 2000'i gösterdiğinde, Galatasaray'da UEFA Kupası'nı kaldırdı. Gene bir Temmuz ayında, bir çok diğer Galatasaray'lı futbolcu gibi Şükür'ün de Galatasaray'ın yolları ayrıldı. Hakan Şükür bir başka İtalyan takımı Inter Milan'a transfer olmuştu.
    2002 yılında İnter Milan'dan kiralık olarak AC Parma takımına gitti. 1 seneden kısa bir süre Parma forması giyen Hakan Şükür, bu formayla İtalya Kupası'nı kazanmanın sevincini yaşadı.
    Aynı sene Türk Milli Futbol Takımı'nın dünya üçüncüsü olacağı "Dünya Kupası"nda Güney Kore Milli Takımına karşı 9. saniyede attığı gol ile "Dünya kupaları tarihinin en erken golü"ne imza attı.
    2002 - 2003 sezonunda Blackburn Rovers takımında forma giydi. 2003 yılında tekrar Galatasaray'a dönen Şükür, halen Galatasaray SK da forma giyiyor.

    *Bu lakap Avrupalılar tarafından takılmıştır.


    Başarıları

    • Kulüp Takımları
    • UEFA Kupası
    • 2000 Galatasaray
    • Türkiye Ligi Şampiyonluğu
    • 2005-2006 Galatasaray
    • 1999-2000 Galatasaray
    • 1998-1999 Galatasaray
    • 1997-1998 Galatasaray
    • 1996-1997 Galatasaray
    • 1993-1994 Galatasaray
    • 1992-1993 Galatasaray
    • Türkiye Federasyon Kupası
    • 2004-2005 Galatasaray
    • 1999-2000 Galatasaray
    • 1998-1999 Galatasaray
    • 1995-1996 Galatasaray
    • 1992-1993 Galatasaray
    • Cumhurbaşkanlığı Kupası
    • 1997 Galatasaray
    • 1996 Galatasaray
    • 1993 Galatasaray
    • İtalya Kupası
    • 2003 Parma
    • Milli Takımlar
    • 2002 Dünya Kupası üçüncülüğü
    • Bireysel
    • 1999 Türkiye Ligi Gol Kralı (19 gol)
    • 1998 Türkiye Ligi Gol Kralı (32 gol)
    • 1997 FIFA Dünyanın En İyi futbolcusu Ödülü
    • 1997 Türkiye Ligi Gol Kralı: 38 gol
    • Türkiye liglerinde en cok gol atan 2. oyuncu: 238 gol (1. Tanju Çolak: 240)
    • 2 kez Dünya Karmasına çağrılan tek Türk futbolcusu
    • Milli takımda en çok gol atan futbolcu: 1 gol (39 defa Galatasaray'da, 7 defa İnter'de, 2 defa Torino'da, 2 defa Parma'da, 1 defa Blackburn Rovers'da)
    • Avrupa kupalarında en çok gol atan Türk futbolcusu: 37 gol
    • Yurt dışında en çok gol atan 2.Türk futbolcusu: 11 gol (Torino 1 gol, İnter 5 gol, Parma 3 gol, Blackburn Rovers 2 gol)
    • UEFA Kupası'nda ilk Türk Gol Kralı: (1999-2000) 10 gol
    • Şampiyonlar Ligi'nde en çok gol atan Türk futbolcusu: 8 gol
    • Cumhurbaşkanlığı Kupası maçlarında en çok gol atan futbolcu: 5 gol
    • Avrupa'da en çok hat-trick yapan Türk futbolcusu: 2 defa
    • Şampiyonlar Liginde İtalyanlara deplasmanda gol atan ilk futbolcu 1998-99 Juventus 2-2
    • IFFHS (Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu) 2005 yılı Dünyanın faal en iyi 5. golcüsü (07.01.2006): 466 lig maçında 254 gol
    • IFFHS (Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu) Dünyanın gelmiş geçmiş en çok gol atan Türk futbolcusu (07.01.2006): 466 lig maçında 254 gol
    • Dünya Kupalarında atılan en erken gol: 9.saniye Türkiye 3-2 Güney Kore (29.06.2002) (2002 Dünya Kupası Üçüncülük Maçı)
    • Toplamda en çok milli olan Türk futbolcu: 158 defa (109 defa A Milli, 25 defa Ümit Milli, 13 defa A Genç Milli, 6 defa B Genç Milli, 5 defa Olimpik Milli)
    • Bir sezonda en çok maç yapan Türk futbolcu: 54 maçta 4697 dakika
    • Gümüş ve bronz ayakkabı kazanan Türk futbolcusu.



     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Hakan ÜNSAL; 14 Mayıs 1973, Sinop'da doğdu.Türk Milli Takımı ve Galatasaray Spor Kulübü'nün eski futbolcularından.

    Türk milli takımının 2002 FIFA Dünya Kupasında dünya üçüncüsü olan ve Galatasaray'ın 2000 yılındaki UEFA Kupası şampiyonu ve Süper Kupa şampiyonu olan kadrolarında yer aldı.Emlak bankasında bir sure top oynadı ve bu sure icersinde spor salonu temizliği bile yaptı. 1993/1994 sezonunda Karabükspor'dan Galatasaray'a transfer olan Hakan Ünsal, 2002 yılında İngiliz Premier Lig takımlarından Blackburn Rovers'ta kısa süren bir yurt dışı tecrübesi yaşadı. 2004/2005 sezonunda Galatasaray'dan Çaykur Rizespor'a transfer olduktan kısa bir süre sonra emekli oldu. Şu sıralar Türk televizyonlarında spor yorumcusu olarak görev yapmaktadır.




    Hamza HAMZAOĞLU;1991 - 1995 yılları arasında galatasaray'da oynamış ortasaha* oyuncusu. ailesi (ve kendisi de) yunanistan göçmeni. galatasaray'a izmirspor'dan gelmişti. orta beşlinin (ya da dörtlünün) solunda oynar, çalışkan bir futbolcudur. (bana göre) en önemli özellikleri iki ayağını da eşit düzeyde kullanabilmesi ve son derece efendi bir sporcu olmasıdır. Ergün penbe ile beraber son 10 yılın en centilmen futbolcusu ödülünü paylaşabilir.

     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Hasan ŞAŞ;1 Ağustos 1976 Adananın Karataş ilçesinde doğdu.Türk futbolcu.Futbola Adana Demirspor'da başlayan Hasan Şaş, daha sonra üç sezon Ankaragücü'nde oynadı. 1998'de Galatasaray'a transfer oldu. Takımdaki ilk sezonunda oynanan bir Türkiye Kupası maçı sonrası yapılan testte dopingli çıktı, bu yüzdeh altı ay futboldan men cezası aldı.

    Galatasaray'ın 2000 yılında UEFA Kupası'nın kazanmasında önemli rol oynayan oyunculardan biriydi. 2005 Eylül'e kadar 39 defa millî formayı giyip 2 gol kaydeden Hasan Şaş Türkiye'nin 2002 Dünya Kupası'nda üçüncüsü olmasında çok önemli bir rol oynadı. Hasan Şaş o sene FIFA tarafından Dünya Kupası'nın en iyi 6. oyuncusu ve France Football tarafından Avrupa'nın en iyi 11. futbolcusu seçilmiştir. Hasan Şaş o sene Avrupa'nın büyük ekiplerinden transfer teklifi almasına karşın boş mukaveleye imza atarak Galatasaray'da kalmıştır.

    Hasan Şaş'ın Galatasaray'ın kazandığı 2002 ve 2006 lig şampiyonluklarında pay sahibiydi.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Hayrettin DEMİRBAŞ;Hayrettin Demirbaş, ligimizin gördüğü en kısmetsiz kalecilerden biridir. Bu sebeple olsa gerek "kısmet" kelimesini sık sık telaffuz eder, yediği gollerin "kısmet" olduğunu dile getirirdi. Böyle maçlardan sonra yaptığı açıklamalar da ünlüdür. PSG maçında dışarı giden topu gol olarak yemeyi başarmıştır. "Yapma Hayrettin" lafı o dönem Galatasaray'ın Avrupa maçlarında aşina olduğumuz bir cümledir.

    Kendisi hakkında "Mustafa Denizli'nin milli takım hocası olduğu dönemlerde Hayrettin'i milli takıma almaması üzerine, Hayrettin'in otobüse binip İzmir'e M.Denizli'yi dövmeye gitmesi"; "Bir Galatasaray-Fenerbahçe maçında Rıdvan'ı yerde sıkıştırması, maçtan sonra sorulduğunda da -Rıdvan'ı bitirecektim- demesi"; "Fatih Terim'in onu takıma almadığı bir dönemde bir sürü gazeteciyi Belgrad ormanlarına toplayıp orda ölümüne antreman yapması" gibi anekdotlar anlatılır.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Okan BURUK;19 Ekim 1973 tarihinde doğdu.Türk orta saha oyuncusu. 2006/2007 sezonu itibariyle Galatasaray Spor Kulübü'nde forma giymektedir.

    İlk olarak Büyükçekmece’de yerel bir kulüp olan Karadeniz İdman Ocağı’nda oynadı. Her iki abisinin de futbolcu olması nedeniyle futbolla iç içe büyüdü ve 11 yaşında Galatasaray’ın alt yapısına girdi. 1992 yılında Avrupa Gençler Şampiyonu olan Genç Milli Takım’ın kaptanıydı. Trabzonspor'la oyanan bir kupa maçında ayağının kırılması nedeniyle bir süre yeşil sahalardan uzak kaldı.

    2001 yılında İtalya’nın Inter Milan Kulübü’ne transfer olmuştur.

    Türkiye Milli Takımı’nın 3. olduğu 2002 Dünya Kupası’nda forma giydi. Emre Belözoğlu ile birlikte gittiği, 3 sezon oynadığı Inter’de fazla forma şansı bulamadı. 2004/2005 sezonu başında Beşiktaş'a transfer oldu. 11 Temmuz 2006 tarihinde boş mukaveleye imza atarak eski kulübü Galatasaray'a geri dönmüştür.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Suat KAYA;26 Ağustos 1967, İstanbul'da doğdu.Galatasaraylı eski futbolcudur.

    1979 yılında Yeşilköyspor'da futbola başladı. 1986'da Galatasaray'a transfer oldu. 1987-1992 yılları arasında Konyaspor'da oynadı. 1992-93 sezonunda yeniden Galatasaray'a dönen "Hugo" lakaplı futbolcu, 2002-03 sezonu sonunda jüblesini yaptı.

    Mücadeleci bir orta saha oyuncusu olan ve 351 maçta 44 gol atan Suat Kaya, Bülent Korkmaz'la birlikte Türkiye Süper Ligi'nde en çok şampiyonluk gören (8 kez) futbolcu olarak tarihe geçti. 16 kez milli olan Kaya, Galatasaray'la UEFA Kupası ve Süper Kupa şampiyonluğu da yaşadı.

    Futbolu bıraktıktan sonra Galatasaray altyapısında görev alan Kaya, minik takımı ve PAF takımı üstüste iki kez şampiyon yaptı. 2006-07 sezonu ortasında Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'la teknik direktör olarak anlaştı. Aynı sezon sonunda da görevinden istifa etti.

    2007-2008 sezonunda ise Orduspor'la anlaştı.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Ümit DAVALA;d. 30 Temmuz 1973, Mannheim, Almanya'da doğdu.Eski futbolcu.

    Almanya'da futbola başlayan ve Türkiye'de Gençlerbirliği, İstanbulspor gibi kulüplerde de oynayan Ümit Davala 1995/1996 sezonunda Fatih Terim'in Galatasaray'ın başına gelmesiyle Diyarbakırspor'dan transfer edildi ve buradaki performansı ile Türk futbolunun önemli oyuncularından biri durumuna geldi. Pek çok pozisyonda oynayabilen Ümit Davala genel olarak orta sahanın sağında oynamaktadır.

    Galatasaray'da 4 şampiyonluk ve 2000 yılında UEFA Kupası ve Süper Kupa'yı kazanma başarısını gösterdi. 2002 Dünya Kupası'nda 3 olan Türk Milli Takımı'nda oynadı ve oldukça başarılı bir turnuva geçirdi. İtalya'da AC Milan ve kısa süreli olarak İnter Milan takımlarında oynadı.

    2003 yılında Bundesliga takımı SV Werder Bremen'e transfer oldu. Almanya'daki ilk sezonunda şampiyonluk yaşadı.

    Ümit Davala sakatlıklarının geçmediği 2006 yılında aktif futbol hayatını sona erdirdi.

    41 kez Türk milli takımının formasını giydi ve 4 gol attı. Özellikle 2002 Dünya Kupası sırasında çok kritik maçlar olan Japonya ve Çin maçlarında attığı goller ve çeyrek finalde İlhan Mansız'ın Senegal'e attığı goldeki asistiyle bu turnuvadaki başarının en önemli oyuncularından biri oldu.

    Müzikle de ilgilenen Ümit Davala, 2004 yazında Rap tarzında bir müzik albümü çıkardı.


     Galatasaray'ın EFSANE isimleri


    Ümit KARAN;1 Ekim 1976 Berlin, Almanya) Türk forvet oyuncusudur. Şu anda Galatasaray'da futbol oynamaktadır.

    Kariyerine gençliğinde Berlin Kreuzberg Türkiyemspor´da ve Berlin takımı Hertha Zehlendorf gibi amatör takımlarda oynayarak başladı. Hertha Zehlendorf dan sonra Türkiyemspor Berlin'e transfer oldu. Bunu takiben Türkiye Süper Ligi'ne geçiş yaparak Gençlerbirliği'nde forvet olarak oynamaya başladı ve 2000 yılında takımının Türkiye Kupası'nı kazanmasına büyük katkı sağladı. 2001 yılında ise Galatasaray'a transfer oldu ve yine takımının şampiyonluğa erişmesinde büyük rol oynadı.

    2004/2005 sezonunun ikinci yarısında Galatasaray'ın antrenörü Georghe Hagi ile anlaşmazlıklar sonucu Borussia Mönchengladbach, Hannover 96 ve Arminia Bielefeld ile sözleşme için masaya oturdu. Ancak Ümit Karan Alman Bundesliga takımlarının tekliflerini geri çevirerek son anda Büyükşehir Belediye Ankaraspor ile antlaştı. 2005'in yazına kadar Ankaraspor için oynayan Ümit Karan, henüz ilk maçında 2-1 galip gelen takımının iki gölünü de kendisi attı.

    2005/2006 sezonunda ise tekrar Galatasaray için oynamaya başlayan Ümit Karan, sezon içinde attığı 17 gol ile gol krallığına aday oldu. Ama geçirdiği sakatlık nedeniyle sezonu kapatarak gol krallığına da veda etmek zorunda kaldı. Bacağından başarılı bir operasyon geçiren Ümit Karan, şimdi önümüzdeki sezon için hazırlıklara başladı.

    2006/2007 sezonunda ise Galatasaray ile Şampiyonlar Ligi'nde sahaya 3 maçta kaptan olarak çıktı. İngiltere'de oynanan Liverpool-Galatasaray maçında attığı 2 golle dikkatleri üzerine çekti.Ama maç maalesef 3-2 Liverpool'un lehine sonuçlandı. Halen Galatasaray'da oynayan Ümit Karan, Ümit Can adlı bir erkek çocuk sahibidir.


    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    NOTLAR=Adminler lütfen üst konu yapınız.İsteyen herkes eklemem için bilgi yada resim koyabilir.Bende bu topice eklerim.Başka sitelerde kullanmak için benden izin isteyiniz.(Ç)ALINTI yapılırsa hakkımı helal etmem.Başka birisi de yabancı futbolcuları yaparsa eklerim.Kimse yapmazsa zaten ben yapacam







  • Teşekkürler hocam. Güzel paylaşım...
  • %100 el yapımı (copy-paste de var) saolun!!!!!!!!!!!!!!
  • eline sağlık severek okudum
  • Eyw baba kral yapmışsın. GS'yi kötüleyenler utansın.
  • saolun ama inşallah üst konu olur 2 gün uğraştım
  • çok güsel bir paylaşım teşekürler
  • ya bu kadar mı yorumlar yaa olmaz ki ama ben kac gündür uğraştım
  • emeğe saygı
  • cok saol arkadsım bılgılendrdın bızı saolasın
  • Neydik biz bee.
  • eline koluna sğlık kardeşim
  • güzel çalışma eline sağlık
  • Oyuncularımıza laf atanlar da kendi takımlarının böyle bir tarihçesini çıkarırlarsa seviniriz.
  • katılıyorum sana aynen
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Phoenix4eva

    Oyuncularımıza laf atanlar da kendi takımlarının böyle bir tarihçesini çıkarırlarsa seviniriz.


    ayıp böyle bir topiğin içinde tartışmanın yeri yok...

    yazan arkadaş güzel yazmış tarihini bilmeden buralarda ahkam kesenler okusun ve öğrensinler...
  • Büyük Kaptan Bülent Korkmaz'ın hikayesini keyifle okudum...

    Duygulandım
  • Sağol
  • quote:

    Orjinalden alıntı: fenerlix07


    quote:

    Orjinalden alıntı: Phoenix4eva

    Oyuncularımıza laf atanlar da kendi takımlarının böyle bir tarihçesini çıkarırlarsa seviniriz.


    ayıp böyle bir topiğin içinde tartışmanın yeri yok...

    yazan arkadaş güzel yazmış tarihini bilmeden buralarda ahkam kesenler okusun ve öğrensinler...


    sanada katılıyorum arkadasım tarihi bilmek çok önemli




  • Çok güzel topic olmuş ugraştıgına degmiş.
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.