Şimdi Ara

Ezanı okumak...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir - 4 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
82
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sünnete uygun ezan nasıl okunur?


    Yüksek bir yere çıkılır ve müezzin kendi sesiyle, yani hoparlörsüz okur. Ezandaki hiçbir kelimeyi, ciğerlerindeki hava tamamen bitene kadar sürekli uzatıp durmaz. Tecvid kaidelerine uyarak okur.


    Zamanımızda ezan nasıl okunuyor?


    Müezzinler yüksek bir yere, minarelere çıkmıyorlar ve hoparlör ile okuyorlar. Ciğerlerindeki hava tükenene, kızarana, bozarana kadar ezandaki kelimeleri inanılmaz şekilde de uzatıyorlar. Tecvid kaidelerine uymuyorlar.


    Bu durum nasıl açıklanır?


    Bu durum çirkin bir bid'attir. Dinde yeri olmayan, sonradan dine sokulan bir uygulamadır. Sünnet olanın ezanın katlidir. Müezzinler ezanın kelimelerini o kadar uzatıyorlar ki ve sesler o kadar karışıyor ki bu şekilde okunan ezanlar gönüllere girmiyor, insanı aşka getirmiyor, kalbe huzur vermiyor. Aksine hoparlörün metalik sesi adeta kulakları tırmalayarak insanları rahatsız ediyor.


    Sabah ezanı etkileyici şekilde okunuyor ama hoparlörün dibinde konutları bulunan vatandaşlar acaba bu yüksek sesi uyku esnasında aniden duyduklarında neler hissediyorlar? İnsan sesiyle okunsa idi bu sefer nasıl hissederlerdi?


    Hoparlör sesi uzağa iletiyor ve daha çok müslüman ezanı duyuyor, yararlı değil mi sorusu akla gelebilir.


    Ezanın sesi hoparlör ile uzağa iletiyor da daha çok müslümanı toplayıp camilere gelip de dolduruyor mu diye sormak gerekir. Camilerin dolmasına sebep oluyor mu? Gönüllere huzur verip insanları kendisine çekip cemaatleri çoğaltıyor mı?


    Zaten ezanı hiç duymasa bile namazını kılan biri namaz saatlerini ezanı duymasa dahi bilir. Bir mahallese çok sayıda cami veya mescid vardır ve insan sesiyle okunduğunda da duyulma olasılıklar yüksektir.


    Hakiki Ehl-i Sünnet alimlerinin kitaplarından nakiller yapıp Ehl-i Sünnet itikadının yayılmasına büyük ehemmiyet veren dinimizislam.com sitesidei bu hususla alakalı şöyle bir yazı naklediyorum:


    Ezanı hoparlörle okumak

    Sual: Yüzyıl önce şehirlerimizde hoparlör sistemi yoktu, zaten gerek de yoktu; ama şimdi metropoller var, milyonluk şehirler var. Ezan bir çağrı ise ve insanların duyması isteniyorsa bunun hoparlörden okunmasında ki yanlışlık ne olabilir?

    CEVAP

    Dinimiz öyle demiyor. Ezanın mutlaka duyulması lazım demiyor. Hatta imamın sesini bütün cemaatın duyması gerekir demiyor. Sultanahmet gibi camiler hoparlör çıkmadan önce de vardı. Peygamber efendimiz yüz bin sahabiye hutbe okudu. Herkes duymadı, duyması da lazım değil. Yani duyulması hutbenin şartlarından değildir. Duymayanlar çok olsa da hutbe yine sahih olur.


    Hoparlörden çıkan ezan sesi, müezzinin sesi değildir. İnsan sesi olmasına rağmen fâsık insanın, kadının ve çocuğun okuduğu ezan sahih olmaz. Salih erkeğin okuması şarttır. Hoparlörden çıkan ses, fâsık erkeğin sesi bile değildir. Enerji dönüşümünden meydana gelen, bir aletin metalik sesidir. Metalik sesle, ezan okunmaz . Hem dine aykırıdır, hem de bid’at olur. Hadis-i şerifte de, (Her bid'at sapıklıktır ve her sapık da Cehennemdedir) buyuruluyor. (İbni Asakir)








  • Mürşid-i Kamil ve mükemmil  olan Büyük İslam Alimi Seyyid Abdülhakim Arvasi "rahmetullahi teâlâ aleyh" hazretlerinin talebesi olan Hüseyin Hilmi Işık Hazretlerinin "rahmetullahi teâlâ aleyh" hazırlamış olduğu Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabında şöyle buyruluyor:


    Kâfirler, müslimânları hıristiyan yapmağa, câmi’leri kiliseye çevirmeğe uğraşıyorlar. Bu işi sinsice yapabilmek için, müslimân görünüyorlar. Câmi’lere ilerde masa sokabilmek için, secde yerlerini biraz yükseltmekle işe başlıyorlar. Basılan yere baş konulmaz. Hastalık olur diyorlar. Secde yerlerini uzun yıllarda yükselte yükselte, masaya yol açarız diyorlar. Câmi’lere müzik, org sokabilmek için, önce ho-parlörden, teypden başlıyor, ibâdetlerin çalgı âletleri ile yapılmasına, yavaş yavaş alışdırmak istiyorlar. Yapılması günâh olmıyan, mubâh birşeyin ibâdet sanılması korkusu olursa, bu mubâh şeyi yapmak harâm olur. Büyük günâh işlemek olur. Bunun için, müslimânların çok uyanık olması, ibâdetleri Eshâb-ı kirâm gibi, dedeleri gibi yapmağa titizlikle ehemmiyyet vermeleri lâzımdır. ho-parlör, teyp ve benzerleri ile ibâdet etmek, iyi ve fâideli görülse bile, bid’at olduğu için ve ibâdetleri değişdirmeğe yol açacağı için, câmi’lere sokulmamalı, islâm düşmanlarının plânlarına, tuzaklarına kapılmamağa dikkat etmelidir. Bekara sûresi ikiyüzonaltıncı âyetinde meâlen, (Beğendiğiniz, sevdiğiniz çok şey vardır ki, sizin için zararlıdır!) buyuruldu. İbâdetlerde yapılacak ufak bir değişiklik, çok fâideli görünse de, bunu yapmakdan kaçınmalıdır. Radyo ile, ho-parlör ile okunan ezân kabûl olmaz.



    Bundan başka, (Dürr-ül-muhtâr) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” yemîn kısmında, nezri anlatırken buyuruyor ki, (Her beldede, her mahallede mescid yapmak, hükûmet üzerine vâcibdir. Beyt-ül-mâl parasından yapdırılması lâzımdır. Hükûmet yapdırmazsa, müslimânların yapdırması vâcib olur). Birinci cild, dörtyüzsekseninci sahîfede diyor ki, (Ezân okunurken, câmi’den çıkmak harâmdır. Fekat, kendi mahallesindeki câmi’ cemâ’ati ile kılmak için çıkmak câizdir. Çünki, mahallesindeki câmi’de kılmak vâcibdir). Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, her mahallede mescid bulunması, mahalle mescidlerinin hepsinde ezân okunması, herkesin kendi mahallesi veyâ çarşısı câmi’inde okunan ezânı işitip, buradaki cemâ’ate gitmesi emr edilmişdir. Her mahallede câmi’ bulunacak, hepsinde ezân okunacak, herkes ezân sesi duyacakdır. ho-parlörle uzaklara duyurmağa lüzûm yokdur. Şimdi, ezânı ho-parlör ile okuyorlar. ho-parlör sesleri birbirine karışarak, ezân oyuncak hâlini alır. Görülüyor ki, ho-parlörle okumak, lüzûmsuz ve zararlı olmakdadır. İslâmiyyetin emrine uyarak her müezzin minâreye çıkıp, sünnete uygun ezân okuyunca, herkes kendine yakın ezânı çok iyi işitir. Uzaklardan ho-parlör sesini duymağa lüzûm olmaz. Ezânı ho-parlörle okuyarak, sesin uzaklardan işitilmesini istemek, ezânın bir yerde okunmasını, her câmi’de okunmamasını istemek demekdir. Beyhekînin bildirdiği ve (Künûz-üd-dekâık)da yazılı hadîs-i şerîfde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Eshâbına “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” hitâb ederek buyurdu ki, (Sizden sonra, bir zemân gelecekdir. O zemânda bulunan müslimânların en sefîlleri, en aşağıları, müezzinlerdir). Bu hadîs-i şerîf, tegannî ederek ve sünnete uymıyarak okuyan ve ibâdetlere bid’atler karışdıran kimselerin zuhûr edeceklerini haber vermekdedir. Allahü teâlâ, müezzin kardeşlerimizi, bu hadîs-i şerîfde kötülenen müezzinler gibi olmakdan muhâfaza buyursun! Âmîn.





  • 
Sayfa: 1

Benzer içerikler

- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.