Şimdi Ara

Eski Haliçli

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
134
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Acaba yazılarımı eleştirebilir misiniz?
    www.eskihaliclininyeraltindanandiclari.wordpress.com

    Kaçmak mı başkaldırmak mı?

    16 Mayıs’ta yazdığım “Kaçmak mı uzlaşmak mı?” adlı yazıda olaya çok dar baktığımı anladım.

    Pek çok kötü gerçek var acunda:Güçlüler güçsüzleri eziyor , savaşlar var , herkese eşit koşullar yok , yedi milyar yalnığın %0.000000000001’i geri kalanları sömürüyor… Peki bunlar ne?Doğa yasası!Kesinlikle doğa yasası , ant içerim ki öyle.Ancak şu anki kötü gerçeklerin yüzde kaçı doğa yasası , yüzde kaçı bizim yüzümüzden?Eğer biz bunca umursamaz davranmasaydık belki de acun şu an daha yaşanabilir bir yer olacaktı.Bizse ne yaptık?Gerçeğin yaşamımızda ne derece yeri olduğunu ölçmeden doğrudan benimsedik.Git bir kez olsun savaş karşıtı olmayı dene , belki de günümüzdeki savaşın yalnızca %20’si kaçınılmazdır.Git bir kez olsun sınıfsız toplum için çabala , belki büyük balık küçük balığı hep yiyemiyordur.

    Tüm bunları denemeyip düşünmediğimiz için suçluyuz , evet , orası kuşkusuz.Ancak tüm suç bizim bencilliğimiz ya da üşengeçliğimizden dolayı mı işlendi?

    Bence yok.Bunu duyuncumu biraz olsun rahatlatmak için söylemiyorum.Bizim suçumuza ek olarak kendi çıkarları için fazladan savaş , fazladan eşitsizlik ya da özetle fazladan kötülük yaratan kişiler de suçlu.Kendi çıkarları için yaptıklarını bilmek kolay , peki yöntemleri ne olabilir?

    Geçen yazıda sevilmeyen gerçeklere karşı gösterilebilecek davranışlar olarak kaçmak ile uzlaşmayı göstermişim yalnızca.Aslında üçüncü bir seçeneğimiz var: Başkaldırmak! Dostoyevski’nin duvarı yıkmaya gücüm yoksa uğraşmam ancak güçsüz olduğum gerçeğiyle uzlaşmam düşüncesini onaylamıştım.Ha kaçmak ha uzlaşmak , ikisi de eş derecede etkisizlik demek değil mi?

    Gücümüz yetmezse yetmesin , biz yine de yağdıralım yumrukları.Tuğlalarını kıramayız ancak en azından onu olduğundan güçlü gösteren boyalarını dökeriz kötü gerçeklerin.

    Neyse , fazladan kötülükleri yok etmenin yolu başkaldırmaktır.Az önceden beri yanıtsız olarak bekleyen sorumuz var bir de:Nasıl fazladan kötülük yaratıyorlar?

    Savaşın kaçınılmazlığını gerekçe edip savaşa her sürev hazır olmamız gerektiğini , savaşın yüceliğini , yararlarını , ötkenimizdeki yerini , yaşamın güçlüğüne karşı ölümün kolaylığını anlatıp anlatıp duruyorlar.Savaş iyi örneklerden birisi yalnızca.Kötülük olmazsa iyiliğin anlamının olmayacağını söyleyerek iyiliği değersizleştiriyor , iyilik ya da kötülükle doğrudan ilişkisi olmasa da bireyciliği kötülükle bağdaştrıyor , kimi kötülüklerin arpa başınca olan iyi sonuçlarını yüceltiyor , kaçınılır kötülükleri kaçınılmazmış gibi gösteriyorlar.

    İster çokça başarısız olalım , ister kaçınılmaz olsun , biz yalnıklar hep olanaksızı istemedik mi?Güzel bulduğumuz her düşlemin peşine sorgusuzca düşmedik mi?O sürev ben de iyiliğin olanaksız , kötülüğün kaçınılmaz olduğu durumlarda bile olanaksızı kovalayacağım!Görelim bakalım , el mi yaman bey mi yaman?

    Gerçi kötülüğün bir bölümünün kaçınılmaz olduğunu söyledim.İsteyen başkaldırsın isteyen kaçsın.







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.