Şimdi Ara

Eğitim Seviyesi Yükseldikçe Dindarlık Azalıyor. (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
195
Cevap
0
Favori
4.703
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
14 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Evrenin ezeliliği ile alakası yok argümanın sen kelam kozmolojik argümanla karıştırıyorsun. İlk önce mümkün varlık ve zorunlu varlık farkını öğren yazı paylaştım oku öğren. Ergen olup olmaman önemli değil savunduğun şeyler ergenlerin ortaya koyduğu iddialar. Vaktiyle ben de bunları savunurdum şimdi kendime gülüyorum. Kuranda kölelik var, cin var o zaman yalan diyenleri görünce ağzına kürekle vurasım geliyor. Adam tefsir bilmiyor metod bilmiyor başımıza müfessir kesiliyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 26 Ocak 2019; 12:34:10 >
  • Eğitim Seviyesi Yükseldikçe Dindarlık Azalıyor.

    Bu iddiaya kanıt aramak için önce eğitim seviyesi ile dindarlık arasında ne ilişkisi var onu ortaya dökmek önemli. Alıntıladığınıza göre saçmalamışar.

    İki konu birbiriyle ne ilişkisi içerisindedir ki eğitimin artması veya azalması dindarlık için bir grafik versin.

    Şöyle ki biz bu ilişkiden şunu da diyebilmeliyiz Dindarlık azaldıkça eğitim seviyesi artıyor. Bu ilişki iki şekilde de uyumlu olmalı. Eğer bu tez doğru ise dindarlık bittiğinde eğitim seviyesinin en üstte ulaşması gerekli. Dindarlığın en üst olduğu noktada ise eğitimin en düşük seviyesinde olması gerekli.

    Bence inanmayanlar bu iddiada olduğu için bu tarz haberleri bilimsel olmadığı halde bilimselmiş gibi sunmaya bayılıyor.

    Eğer demek istedikleri eğitimin lise sonuna kadar artırdığı üniversiteden itibaren azalttığı iddiası ise bunun sebebini araştırsınlar zira eğitim değil bunun sebebi. Gençlerin ailelerinden uzaklaştığında özgür olmaları, son 15 yılda farklı düşüncelere internet ve sosyal medya sayesinde daha kolay ulaşmaları vb. bir sürü arguman sunulur ama eğitim-dindarlık arasında hiç bir zaman bir ilişki görmedim.


    "Seküler alanlarda yüksek tahsil yapmanın dini inanç ve ibadetler üzerinde olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir”

    Bu haberin bunları tespit eden zihniyetin liyakatsiz torpilli insanların söz sahibi olduğu bir kurumun olduğunu ve dini olmadığı şekliyle empoze ettirmeye çalıştığını bize sunmasından başka bir değeri yok.




  • Dil oyunu mu? TDK'nın Büyük Türkçe Sözlük'üne bak orada mevcut şeyler. Yeni ateistler inanç kelimesini 1. anlamda kullanıldığını sandıkları için "evrim inanç değildir" evrimi kabul edersin etmezsin diyerek zırvalıyorlar. Kanıtlı bir şekilde kabul etme diye bir şey de yok. 3. anlamı temellendirirsin temellendirilmiş bir inanç olur temellendirmezsen temellendirilmemiş bir inanç olur. Örneğin "evrim vardır" önermesi temellendirilmiş bir inançtır. Çünkü, bilimde evrime dair kuşku yoktur. "Tanrı vardır" önermesi ise kesinlik içermez kişiden kişiye değişebilir kabul edip etmeme durumu. Bir insan teist argümanları öğrenerek bu inancını temellendirebilir. Aynı şekilde "tanrı yoktur" önermesi de temellendirilebilen bir inançtır bunlar da kötülük problemi, cehennem problemi, tanrısal sıfatlar arası çelişki ve teist argümanlara eleştiriler ile temellendirilebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-F54F98451 -- 26 Ocak 2019; 12:30:27 >




  • Tartışmanızı bölmek gibi olmasın bir soru sormak istiyorum.

    Çünkü, bilimde evrime dair kuşku yoktur. demişsin. Evrim teori sınıfında niye kanun olmuyor?
    Evrim teorisi diyor herkes evrim kanunu demiyor sebebini biliyor musun? Ben de evrimin olduğunu düşünüyorum ama inanmayanların gibi değil evrimin ilerleme süreci bana göre. Farklı evrimsel açıklamalar olduğu için mi kanun demiyor hiç kimse?
  • torlofan T kullanıcısına yanıt
    Teoriler kanıtlanır yasa olur gibi bir anlayış bilimde yok. Teoriler, yasaların gözlemler ve incelemeler sonucu nasıl çalıştığını açıklayan bilgi bütünüdür. Yasalar sadece olguya dair gözlemlerden ibarettir. Aslında teoriler kanunlardan daha üst konumdadırlar daha kapsamlı bilgi içerirler. Mesela kütleçekim yasasını; yerçekimi teorisi, görelilik teorisi, kuantum birleşik alanlar teorisi gibi teoriler açıklar. Evrim bir yasadır ayrıca teoridir. Evrim yasasını; bencil gen teorisi, kızıl kraliçe teorisi, sıçramalı evrim teorisi, doğal seçilim teorisi gibi teoriler açıklar. Bilim adamları bunlara Modern Sentez çerçevesinde toplayarak evrim teorisi adını veriyorlar. Bu teorilerin hepsi evrim yasasının nasıl çalıştığını açıklıyor yani.
  • Ortaya bir önerme atıyorsun. Bu önerme bilimsel olarak yanlış diyorum. Sen orada o değil şu kastediliyor diyorsun. Onun mantıksızlığini dile getiriyorum, bu sefer fiziksel değil düşünsel diyorsun.
    Afedersin ama sabun gibi kayıyorsun.
    En sonunda ne diyor yahu bu adam deyip attığın linki gözden geçirdim. Baştan aşağı saçmalık.
    Bunu yazan adam bilimden zerre kadar anlamıyor.
    Kuantum dalgalanmasında yoktan var olan parçacıklar maddenin yoktan var oluşu için yeterli açıklama değildir diyor. Yani Einstein fiziğini bağlamaz demek istiyor. Ama süper zeka felsefeci bigbangin kuantum boyutunda gerçekleştiğini bilmiyor.
    Evrendeki toplam enerji sıfırdır. Madde pozitif, yerçekimi negatiftir.
    Sevimli felsefecimiz kütleçekimin negatif enerji olmasını bilim adamlarının öylesine verdiğini iddia ediyor. Yani negatif olmayabilirmis.
    Kinetik ve potansiyel enerjinin ne olduğunu bilmeden konuşursan böyle sacmalarsin.

    Kardeş önce adam gibi bilim öğrenin sonra felsefe yapın.
    Ondan sonra bilim adamları bunlar zırva deyince de kızıyorsunuz. E zırva kardeşim işte.
    Önceden deistmişsin falan şimdi guluyormussun geçmişe bakıp. Valla kardeş biraz daha geliştir kendini bilim oku öğren, bu yazdıklarını okuyup yine guleceksin. Kendi ağzına kürekle vurmak isteyeceksin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Kuantum vakumları hakkında sürekli şu yanıtı veriyoruz okumuyor musunuz anlamıyorum gitti:

    "Bu iddayı özellikle Lawrence Krauss’un “Hiç Yoktan Bir Evren” kitabından sonra birçok yeni ateistte görür olduk. Aslına bakarsanız burada anlam karmaşası vardır. Krauss’un “yoktan” dediği şey mutlak yokluk değildir. Krauss bu söyleminde kuantum vakumlarından bahsetmektedir. Krauss’un “yokluk” dediği şey aslında felsefi olarak da bilimsel olarak da yokluk anlamına gelmez. Felsefede yokluk hiçbir şeyin var olmamasıdır, bilimde yokluk ise bir şeyin hiçbir özelliğinin bulunmamasıdır. Kuantum vakumu ise üzerinde deney yapılabilecek etkiler yaratan ve ölçülebilir enerjiye sahip olan bir durumdur. Kuantum vakumuna fizikte “yokluk/boşluk” denilir fakat bu bir jargondur diyebiliriz, yani halkın kullandığı anlamda bir yokluk anlamına gelmez, -genel olarak- bilimin veya felsefenin kullandığı yokluk anlamına da gelmez. Lawrence Krauss hiç yoktan bir evren iddiasında aslında tanımı belirli olan bir kelimeyi farklı bir tanımla kullanıp mantıksal bir hata yapıyor, bu hataya fallacy of equivocation (cinaslı safsata) adı verilir. Açıkçası Krauss’un bu hatayı bilerek yaptığını düşünüyorum. “Hiç Yoktan Bir Evren” diyerek ve aslında var olan bir şeye yokluk özelliğini atfederek birçok yeni ateistin dikkatini çekti ve ateist “bilim sayfaları” arasında popüler oldu. Krauss’un bunu bilerek veya bilmeyerek yaptığı bir kenara, konumuza gelecek olursak, Krauss’un burada yaptığı hataya dair yaşayan en ünlü kozmologlardan biri olan George Ellis bir konuşma yapmıştır. Aynı şekilde, kuantum vakumlarının “hiçlik” olmadığına dair Leonard Susskind, David Albert(David Albert en iyi bilim felsefecilerinden bir tanesidir, kendisi ateisttir. Ancak Krauss’u çokça eleştirmiş ve bilimsel olarak yanlış öğretiler verdiğinden dolayı güçlü tartışmaları da olmuştur.), John C. Lennox, Frank Wilczek, Alexander Vilenkin, John Barrow gibi bilim insanlarının felsefi ve/veya bilimsel itirazlarını da internet üzerinden bulabilirsiniz. Yanlış anlaşılmamak adına belirtelim ki bu itirazlar kuantum vakumunun varlığına bir itiraz değil, Lawrence Krauss’un yaptığı tanımlama hatasına dair itirazlardır."

    Sıfır enerjili evren teorisinde öyle bir şey denmiyor ortada olan -5 +5 nötrlemesi önemli değil -5 yokluk mudur diye soruyor ve gayet yerinde bir soru. Varolan şey enerjisiz olsa bile izahı olmalıdır. Ayrıca bu enerjiye dair bir açıklama olarak kalıyor uzay-zaman ne olacak? Uzay-zaman nereden geldi? Bilim adamları bunlara gülmüyor bilim adamlarının çoğu felsefi hatalar yapıyor felsefe bilmedikleri için. Zaten felsefe yapabilmek için daha doğrusu din felsefesi yapabilmek için kuantum mekaniği ve evrim teorisini bilmen gereklidir.-hem de iyi düzeyde- Mesela Robert Koons din felsefecidir ama aynı zamanda fizikte doktora yapmıştır. Ben deist falanda olmadım. Nasıl okuduğunda belli değil.




  • Ayrıca yazıyı okuyunca genelde bigbangin öncesi için argümanlar sunulmuş. Felsefe yapılmış. Bir sürü yalan yanlış iddia ortaya atılmış.
    Neden peki bigbangin öncesi.
    Çünkü artık maddeye bakarak, dünyaya bakarak, güneşe bakarak, hatta galaksilere, evrene bakarak din felsefesi yapılamaz. Bilim bunların hemen hepsini neden ve sonuç ilişkisi içinde açıkladı. Hepsinin ağzına küreği vurdu. Bütün din ve tanrı kapılarını kapattı.
    Ne kaldı geriye. Bigbangin öncesi kaldı birtek. O konuda da teoriler var artık. Onu da açıklayacak birgün bilim. Ama boşlukların tanrısı şu anda oraya gizlendi maalesef.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Big bang ne alaka yahu Leibnizci kozmolojik argüman evrenin başlangıcı olup olmamasına bakmıyor. Big bang zaten evrenin başalngıcı olduğunu göstermiyor sadece Planck zamanı ve sonrası evrenin evrimini inceliyor. Bilimsel açıklamalarla tanrı arasında bir çelişki yok. Bilim biz bunları bulduk bakın tanrı yok demiyor. Çünkü, bilim bu yasaları var eden kimdir bu soruya cevap aramıyor bunun alanı felsefedir.
  • Bunları ben demiyorum. Senin attığın link söylüyor.
    Aç oku. Bu insanların degerlendirmesidir diyor negatif enerji için. Ondan sonra zaten daha da saçmalıyor. Neredeyse yokluğa yokluk diyemeyiz diyecek adam.
    Bak dostum, yazıdaki mantıksızlıklari çok net görüyorum ben.
    Müsaade edersen adım adım açıklayalım.
    Bilime göre yokluk kararsızdır değil mi. Patlamaya hazır bombadir yani.
    Siz bunu yokluk olarak görmezsiniz.
    Öyle bir yokluk tanımı yaparsınız ki evrenin hiçbir yerinde var olamaz bu. Hatta bigbangin öncesinde de kesinlikle böyle bir yokluk var olamaz.
    Sana sorum şu. Neden yaptığınız bu yokluk tanımını mutlak olarak düşünüyorsunuz ki.
    Mutlak olan kararsız olan yokluk değil belki de kararlı olan varlıktır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Felsefecilerin şu sıkıntısı var maalesef.
    Çok fazla felsefe yapınca gerçeklikten kopuyorlar.
    Bazen absürt, çelişkili, mantıksız sonuçlara variyorlar.
    Bu gerçekten kopuk düşünce yapısı din ve tanrı gibi kavramlar için mükemmel üreme ortamı sağlıyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Fizik hakkında dediğin şeyleri bir masaya yatırmamız lazım. Saygın fizikçiler arasında ne kadar kabul görüyor dediklerin? Ayrıca, "0 enerji" olsa da bahsettiğin şey felsefedeki "hiçlik" ile aynı şey değil. Çünkü enerjinin 0 olmasını sağlayacak birtakım şeyler var. Gerçek anlamda bir yokluktan söz ediyorsak ancak "Evren hiçten gelebilir." diyebiliriz. Dediğin şey felsefedeki hiçliğe tekabül etmiyor. Bilimde bu hiçlik olarak kullanılıyorsa da belirli bir nedeni vardır, mutlak yokluk anlamında kullanılamaz. Evrenin enerjisinin 0 olup olmadığı da elbette tartışmalı bir konu. Bu konu üzerine, saygın kozmologlarca bir görüş birliğine varılmadan ve pratikte kanıtlar ortaya koyulmadan çok katı bir biçimde savunma yapmak bilimsel hassasiyete ne kadar yakışır? Ayrıca, evrenin enerjisi 0 olsa dahi üstte dediğim şey geçerli, ben sadece bu kadar katı bir biçimde savunmana laf ettim.

    Bu argümanlar ve içinde barındırdıkları konular kocaman bir literatüre sahip. Hiçbir şey okumadan çözebileceğini zannetme. Verdiğin cevaplar zaten tartışmalara dair bir şey bilmeyen birisinin direkt vereceği cevaplar. Örneğin Leibnizci Kozmolojik Argüman'da yeter sebep ilkesi tartışılıyor, tamam. Ama metafiziki bir tartışma bu, kuantum fiziğiyle ortaya bir kanıt dökemezsin çünkü bu argümanın kabul ettiği şeylerin hiçbiriyle çelişmiyor ya da onlar hakkında bir şey söylemiyor kuantum fiziği.




  • Hocam lütfen eski felsefecilerin bilimin o zaman açıklayamadi hastalıklarla, canlılarla, maddeyle, dünyayla, güneşle, evrenle ilgili vardıkları sonuçları düşünün. Bunların( bilim sayesinde anladık) ne kadar saçma olduğunu düşünün.
    Şimdi de durum farklı değil.
    Yine bilimin erişemediği noktalarda felsefe yapıyorsunuz ve yine saçmalıyorsunuz.
    Yaptığınız yokluk tanımı bu evrende veya başka hiçbir evrende asla olamaz. Evrenin hiçbir noktasında hatta evrenin öncesinde bile böyle bir yokluk olamaz. Olsa çünkü evren olamaz.
    Bilim adamları size gülüyor. Peki neden.
    Çünkü bilimsel olarak varlığı ya da yokluğu imkansız konular üzerinde kafa patlatıyor, ciddi ciddi bunları tartışıyorsunuz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Antik felsefeciler öyle şeyler iddia etmediler. Aristoteles'ten örnek vermek gerekirse: Bir şeyin 4 ana nedeni vardır. Bunlar; gayî, formel, maddî ve fail nedendir. Formel ve maddî neden ile bilim ilgilenir. Yani bir şeyin hangi maddeden yapıldığı ve neyden-nasıl üretildiği formel ve maddî neden kapsamına girer. Bir şeyin amacı var mı yok mu ve bunun ana faili (yapıcısı) kim, bunlarla felsefe ilgilenir bu da gayî ve fail neden kapsamına girer. İşte tam burada şunu düşünelim bir kişi sizin "evrim sayesinde var olduğunuzu" başka bir kişi ise buna karşı çıkıp "senin anneni kim doğurdu onun annesini kim doğurdu" diyerek sonsuz bir fonksiyona dikkat çekip tanrı'nın yarattığını söylüyor. Bu iki kişinin de yaptığı hata şudur: Bir kişi hem evrim sayesinde, hem anne babası sayesinde, hem de tanrı sayesinde var olabilir. Bunlar ayrı açıklama alanlarıdır ve birbirleriyle çelişmezler. Bir kişinin evrim sayesinde var olması tür olarak nasıl var olduğumuzu açıklarken, bir kişinin anne ve babasının sayesinde olması embriyolojik olarak nasıl var olduğumuzu, bir kişinin tanrı sayesinde -yaratması- var olması ise ontolojik düzeyde bir açıklamaya girer. Bunlar kesinlikle birbiriyle çelişmez sadece ayrı açıklama alanlarıdır. İşte tanrı ile doğal açıklamalar arasında da böyle bir ilişki vardır.

    Yahu hala anlamıyorsun bilimde kullanılan yoklukla felsefedeki yokluk aynı değil. Ayrıcı bu kelam kozmolojik argümanın konusu. Bilimde yokluk bir şeyin hiçbir özelliği olmamasıdır. Felsefede ise hiçbir potansiyelinin olmamasıdır. Bak çok rahatça yazdıklarımdan hiçbir şey anlamıyorsun bu çok belli oluyor. Çünkü alan hakkında bilgin yok. Felsefeciler bilime ters bir şey söylemiyor. Aksine bu iddialara direk fizikçilerden eleştiri geliyor. Kuantum vakumunu konusunda okuduysan birçok fizikçi eleştiriyor Krauss'u. Bak dostum senin tartışmak istediğin şey kelam kozmolojik argüman bunu anlamadığın için Leibnizle karıştırıyorsun. Kelam argümanı şöyle:

    1. Varolmaya başlayan her şeyin kendisi dışında bir nedeni vardır.
    2. Evren varolmaya başlamıştır.
    3. Evrenin varoluşunun nedeni vardır.
    4. Bu neden Tanrıdır.
    Sonuç: O halde Tanrı vardır.

    Şimdi senin bahsettiğin konular 1. öncüle karşı getirilen itirazlar benim önceki verdiğim argümana işlemez yani. Bu argümanın birinci öncülü yokluktan bir şey çıkamayacağını iddia eder eleştiri yapacaksan buna yap. Ama bir ateist olarak söylüyorum 1. öncül doğru yokluktan bir şey çıkamaz. Bu argümanı doğru kılmıyor tabii ki farklı sorunları var.




  • Yav kardeşim en basit örnek dünya evrenin merkezidir diyen filozoflar değil miydi.
    Platonun, Sokratesin, gazalinin (etkili ve zekice de olsa) saçma fikirleri resmen medeniyetleri geri götürdü. Bunu da mı inkar edeceksin. Tek tek örnek verdirme bana. Bu filozoflar en ünlü olanlar.
    Diğer bir konu,
    Ben seni gayet iyi anlıyorum. Sen beni anlamıyorsun.
    Diyorum ki. Felsefi olarak yaptığınız yokluk tanımı bilimsel olarak imkansızdır.
    Sen hala bilimsel yokluk ile felsefi yokluk aynı şey değil diyorsun.
    Tamam işte aynı şey değil.
    O yüzden sizin yaptığınız yokluk tanımı ne evrenin içinde ne dışında, ne şimdi ne daha önce asla olamaz.
    Anladın mı şimdi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • O bahsettiğin şey astronomi ile alakalı geçmişte pek çok filozof farklı alanlarla da ilgilenirdi. Filozof olmayan birçok astronom da böyle düşüncelerde bulunmuştur. Kişi ile alan farkını karıştırıyorsun. Yokluk neden olmasın en basitinden Stephan Hawking şunları söylüyor: " “Büyük Patlama'dan önce” demek anlamsızdır çünkü Büyük Patlama uzay ve zamanın başlangıcıdır, zamanın olmadığı bir andan söz etmek ise anlamsızdır. Bu soru “Kuzey Kutbu’nun kuzeyinde ne vardır?” diye sormak gibidir." Hawkingin bu görüşü ne kadar doğrudur tartışılır ama yokluk imkansızdır demek saçmalığın daniskası.
  • Hawking in verdiği cevap zamanla ilgili konumuzla ilgili değil.
    Yaptığınız yokluk tanımı asla olamaz.
    Çünkü bu yokluk bizim evrenimizin hiçbir noktasında zaten olmadığı gibi evrenin öncesinde de (farz edelim öncesinin olduğunu) olamaz.
    Çünkü olsaydı evren olmazdı.
    Bilmem anlatabildim mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Eee bunun yokluk tanıma uymadığını söylüyorsun zaten yokluk var diyen biri evrende yokluk vardır mı diyor. Saçma saçma sapan sorular sorup uzatıyorsun.
  • Şu yazdıklarınızı noktaya, virgüle, dilbilgisi kurallarına uyarak yazın. Hiçbir şey anlamıyorum. Özellikle anlaşılmamak için mi böyle yapıyorsunuz?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Eee bunun yokluk tanıma uymadığını söylüyorsun"
    Evet felsefecilerin yokluk tanımı saçma sapan bir tanımdır. Olması imkansızdır. Ne evrenin içinde, (farz edelim dışı var )ne de dışında. Ne öncesinde ne de sonrasında.

    "zaten yokluk var diyen biri evrende yokluk vardır mı diyor."
    ¿?????¿????¿?????

    "Saçma saçma sapan sorular sorup uzatıyorsun"
    :))))) Saçma sapan mı. Ben mi. Yazdıklarını okusana.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.