Şimdi Ara

Dunyada gercekten zulum goren halk Turkler!!!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
15
Cevap
0
Favori
3.564
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Iste size ZULUM...

    DOĞU TÜRKİSTAN -
    Komünist Çin Yönetimi'nin Gizlediği Büyük Zulüm

    20. yüzyılda dünyaya dehşet saçan ideolojilerin başında komünizm gelmekteydi. Karl Marx ve Friedrich Engels isimli iki Alman felsefecinin fikirlerine dayanan bu ideolojinin, Lenin, Stalin, Mao gibi zalim liderler tarafından uygulanmaya konmasıyla, dünya tarihinin en büyük kıyım ve katliamları gerçekleştirildi.

    Her ne kadar Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla komünizmin siyasi bir rejim olarak çöktüğü kabul edilse de, komünist ideoloji ve uygulamaları -gizli veya açık- hala devam etmektedir. Bugün Doğu Türkistan'da yaşayan Müslüman Türkler, hala Maocu Kızıl Çin rejiminin zulmü altında yaşamaktadırlar. Batılı ülkeler ise, Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini her zamanki gibi görmezlikten ve duymazlıktan gelmektedir.


    Doğu Türkistan'da Çin Zulmü

    Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler, yaklaşık 250 yıldır Çin egemenliği altında yaşamaktalar. Çinliler, bir İslam toprağı olan Doğu Türkistan'a "kazanılmış topraklar" anlamına gelen "Sincang" adını koydular ve burayı kendi toprakları olarak tanımladılar. 1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin'in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı. Komünist rejim, asimile olmayı reddeden Müslümanların fiziksel olarak imhasına yöneldi.

    Katledilen Müslüman sayısı korkunç boyutlardaydı. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin; 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin; 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin; 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından katledildi ya da rejimin doğurduğu kıtlık sonucunda öldü.

    Halkın hayatta kalabilen bölümü ise büyük baskı ve işkencelere maruz bırakıldı. Doğu Türkistan'ın uzun süre sürgünde yaşayan merhum lideri İsa Yusuf Alptekin, Türkiye'de yayınlanan Doğu Türkistan Davası ve Unutulan Vatan Doğu Türkistan adlı kitaplarında söz konusu baskı ve işkenceleri ayrıntılarıyla anlatır. Bu kitaplarda anlatıldığına göre, Doğu Türkistan'da halka uygulanan baskılar, Sırpların, Bosna'da Müslüman Boşnaklara veya Kosova'da Arnavut çoğunluğa uyguladıklarından farklı değildir. Ülkedeki Çin mahkemelerinin "ceza" yöntemleri de son derece acımasız ve vahşicedir. Diri diri toprağa gömmek, öldüresiye dövülen bir insanı çıplak halde karlarda yatırmak, iki bacağı iki ayrı öküze bağlanan bir insanı ikiye bölmek gibi "ceza"lar uygulanmıştır.


    Asimilasyon ve Köklü Bir Kültürü Yok Etmeye Yönelik Uygulamalar

    Komünist rejim, 1949 yılından itibaren, bir yandan Müslümanları imha ederken bir yandan da bölgeye sistemli bir biçimde Çinli göçmen yerleştirdi. Çin hükümetinin 1953 yılında başlattığı bu kampanyanın etkisi son derece düşündürücüdür. 1953 yılında bölgede %75 Müslüman, %6 Çinli yaşarken bu oran 1982 yılında %53 Müslüman, %40 Çinli'ye yükseldi. 1990 yılında yapılan nüfus sayımında ulaşılan %40 Müslüman, %53 Çinli nüfus oranı bölgedeki etnik temizliğin boyutlarını göstermesi açısından son derece önemlidir.

    Bugün ise Uygurlar köylerde oturmaya zorlanırken, Çinliler şehirlere yerleştirilmektedir. Bu sebeple bazı şehirlerde Çinli nüfus %80'lere çıkmaktadır. Hedef, şehirlerde Çinlileri çoğunluk haline getirmektir. Çin Hükümeti'nin Doğu Türkistanlıları Çinlilerle evlendirmek için uyguladığı yöntemler ise bu asimilasyon çalışmalarının bir parçasıdır. Bu arada Çin yönetimi, Doğu Türkistanlı Müslümanları nükleer denemelerinde kobay olarak kullanmıştır.

    İlk olarak 16 Ekim 1964 tarihinde başlatılan nükleer denemelerin olumsuz etkileri yüzünden bölge insanı ölümcül hastalıklara yakalanmış, 20 bin özürlü çocuk dünyaya gelmiştir. Nükleer denemeler nedeniyle ölen Müslüman sayısının 210 bini bulduğu bilinmektedir. Binlerce insan ise ya sakat kalmış ya da kanser gibi hastalıklara yakalanmıştır.

    Çin 1964'den günümüze kadar Doğu Türkistan topraklarında elliye yakın atom ve hidrojen bombası patlatmıştır. İsveçli uzmanlar, 1984 yılında yapılan yeraltı nükleer denemesinde kullanılan bombanın Richter ölçeğiyle 6.8 şiddetinde yer sarsıntısına sebebiyet verdiğini tespit etmişlerdir.


    Zulmün Asıl Nedeni: İslam Düşmanlığı

    Çin'in, Doğu Türkistan'daki halka uyguladığı zulmün en önemli nedeni halkın Müslüman olmasıdır. Çünkü komünist Çin, bölge üzerindeki hakimiyet ve sultasını kuvvetlendirmeye karşı en büyük engel olarak halkın İslami kimliğini görmektedir.

    Halkı dininden vazgeçirmek için her türlü yıldırma ve baskı yöntemini kullanan Çin şovenizmi, en fanatik dönemini komünist diktatör Mao'nun 1966-1976 yılları arasında uygulattığı Kültür Devrimi esnasında yaşadı. Camiler yıkıldı, toplu ibadet yasaklandı, Kuran kursları kapatıldı ve bölgeye yerleştirilen Çinliler Müslümanları taciz etmek için her yolu denediler. Okullarda dinsizlik propagandası yapıldı. Ayrıca bütün iletişim araçları vasıtasıyla insanların dinden soğutulmaları için yoğun çaba harcandı. Dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin halkı eğitmeleri ise tamamen yasaklandı. Buna rağmen halkın İslami kimliği yok edilemedi.21

    Günümüzde Müslüman halka uygulanan sindirme ve baskı yöntemlerinden biri ise eğitim alanında kendini göstermektedir. Bölgedeki üniversitelerde eğitim Çince'dir. Bu üniversitelerde okumasına imkan tanınan Müslüman öğrencilerin oranı ise ancak %20'dir. Ekonomik güçlükler ise, Müslüman halkın eğitim seviyesini düşüren önemli bir etkendir. Çince eğitim yapan orta dereceli okullar gelişmiş imkanlara sahipken, Uygur okullarında sıra bile bulunmamaktadır. Okullarda din dersi programlarının esası ateizm üzerine bina edilmiştir.

    Otuz yılda dört defa alfabelerinin değiştirilmiş olması da yine bölgedeki Müslümanlara yapılan asimilasyon uygulamalarının bir parçasıdır. Mao, kültür devrimine rağmen Çin alfabesine dokunmazken, Uygur alfabesini İslam harflerinden Kirilce'ye çevirmiştir. Bir müddet bu alfabe kullanıldıktan sonra Latin harflerine geçilmiş, ancak bu defa da Türkiye ile kültür köprüleri kurulmasın diye tekrar İslam harflerine dönülmüştür. Alfabe ile bu kadar sık oynamanın nesiller arası anlaşmayı ne kadar zor bir hale getireceği ise açıktır.


    Komünist Çin'in Uzakdoğu'daki Anti-İslami Rolü

    Doğu Türkistan'da Müslüman Türklere yönelik zulüm şiddetle devam etmektedir. Çin resmi görevlileri, Türk gençlerini potansiyel olarak rejim karşıtı görerek sebepsiz yere evlerinden toplamaktadır. Gençler ise, bu zulümden kurtulmak için dağlara veya çöle kaçmaktadır.

    1996 yılından beri on binlerce Uygur Türkü, kamplarda tutulmaktadır ve bu kamplardakilere ağır işkenceler yapıldığı bilinmektedir. Bir insan hakları örgütünün resmi yazısında da belirtildiği gibi sanıklar, tek celsede biten davalarda ya kürek cezasına mahkum edilmekte ya da meydanlarda infaz mangaları tarafından kurşuna dizilmektedir. Çünkü mahkemeler, komünist partinin talimatı ile çalışmaktadır. En dehşet verici olansa hamile kadınların evlerinden alınarak gayrı sıhhi şartlarda kısırlaştırılmaları, sınırlama fazlası doğan bebeklerin ailelerine rağmen öldürülmeleridir.

    1997 yılının Şubat ayında patlak veren olaylar sırasında yaşananlar ise, Çin zulmünün bir özeti niteliğindeydi. Çin milis güçleri, 4 Şubat'a rastlayan Kadir gecesinde, Kandil nedeniyle bir mescitte toplanan 30'un üzerindeki kadını, Kuran okurlarken demir sopalarla dövdüler ve sürükleyerek emniyet merkezine götürdüler. Mahalle sakinleri ise merkeze giderek kadınların serbest bırakılmalarını istedi. Bunun üzerine işkence ile öldürülen 3 kadının cesedi önlerine atıldı ve galeyana gelen halk ile Çinliler arasında çatışmalar başladı. 4-7 Şubat arasında 200 Doğu Türkistanlı hayatını kaybederken, 3 500'den fazlası kamplara kapatıldı. 8 Şubat sabahında ise bayram namazı için camilerde toplanan halkın namaz kılması güvenlik güçlerince engellendi. Bunun üzerine çatışmalar tekrar alevlendi ve sonuç olarak Nisan-Aralık 1996 arasında 58 bin olan tutuklu sayısı, bir anda 70 bini geçti. 100 kadar genç meydanlarda kurşuna dizilirken, 5 bin Uygur Türkü çırılçıplak soyularak 50'şer kişilik gruplar halinde meydanlarda teşhir edildiler.

    Batılı güçler ise her zamanki gibi tüm bu vahşete karşı tepkisiz kaldı.

    Birleşmiş Milletler'in soykırım için yaptığı tanım, Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'daki duruma tam olarak uymaktadır. Buna rağmen Doğu Türkistanlılar, Birleşmiş Milletler'in koruyucu şemsiyesi altına girememektedir. Birleşmiş Milletler'e yapılan tüm başvurular geri çevrilmektedir. 25 milyon Doğu Türkistanlı Müslüman, halen Çin baskısı altındadır ve dünya bu zulme göz yummaktadır. Binlerce siyasi tutuklu vardır ve bazıları hapishanelerde "kaybolmuş" durumdadır. Tutuklulara işkence yapılması ise artık sıradan bir olay haline gelmiştir.

    Doğu Türkistan'daki bu vahşeti engellemek için, öncelikle Doğu Türkistan gerçeğini dünyaya duyurmak ve Çin'in bu konuda geri adım atmasını sağlayacak bir uluslararası yaptırım sağlamak gerekmektedir. Çünkü Doğu Türkistan'daki vahşetin en garip yönü, dünyada hemen hiç bilinmemesi ve anılmamasıdır. Çin, kapalı kapılar ardında katliam yapmaktadır ve mazlum Doğu Türkistan halkı dünyaya sesini duyurma imkanlarına sahip değildir. Dünya insanlarının elbirliğiyle Doğu Türkistan davasına sahip çıkması zorunludur.

    Doğu Türkistan'da yaşanan bu vahşetin ve zulmün temelinde, komünist Çin'in sahip olduğu dinsiz felsefenin olduğu unutulmamalıdır. Savunmasız bir halka karşı yöneltilen bu insanlık dışı savaş, materyalist ve dinsiz komünist düşüncenin bir sonucudur. Komünizmin acımasız liderleri 20. yüzyılda, arkalarında kanlı bir ideoloji ve milyonlarca ölüyü bırakmış, vahşi katliamlara imza atmışlardır. Doğu Türkistan bu örneklerden sadece bir tanesidir. Bu belaların tekrar insanlığa zarar getirmelerini engellemenin tek yolu ise, komünizm gibi dinsiz ideolojilerle fikri mücadeleden geçmektedir. Komünist ideolojinin temel dayanaklarının ortadan kaldırılması, komünist zulme de dur demede ilk adım olacaktır.

    Kitabın ilk bölümünde de vurguladığımız gibi, komünist ideolojinin temel dayanağı Darwinizm'dir. Marksist felsefenin kurucusu olan Karl Marx Das Kapital adlı yapıtını hayran olduğu Darwin'e ithaf etmiştir. Dünyaca ünlü Marksist-evrimci bilim adamı Stephen Jay Gould da Ever Since Darwin adlı kitabında şunları yazmıştır:

    ... Marx ile Darwin yazışırlardı ve Marx, Darwin'e büyük saygı gösterirdi... Aslında Darwin ... bir devrimciydi.22

    Komünist Çin'in lideri Mao ise, bir söylevinde, "Çin sosyalizminin temeli, Darwin'e ve evrim teorisine dayanmaktadır" diyerek, uyguladığı vahşetin dayanağını açıkça ifade ediyordu.23

    Marksizm bağlılarının bu sözleri, geçmişte Rusya, Çin gibi ülkelerde yaşanmış olan ve bugün Çeçenlere, Doğu Türkistan'daki Müslümanlara yapılan acımasız zulmün arkasında yatan ideolojinin Darwinizm olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu zulmün sona ermesi, dünyada barış ve huzurun hakim olması için Darwinist iddiaların geçersizliğinin ortaya konması gerekmektedir.
    ---------------------------------------------------------------------------
    Bir gazi torunundan cumleler;

    Şimdi Ürdün'e bağlı olan ve Ürdün'ün Kızıldeniz'e açılan tek kapısı olan Akabe' deki Osmanlı Kale'sinde 1916-1917 yılları içinde 17 askerlik yapan Yozgatlı dedem (annemin babası) bir sabah uyandığında; deniz tarafından İngilizlerin ve karadan yani çöl tarafından; Filistinlilerle Arapların saldırısı ile karşılaşmıştı.. Aylarca süren savaşta, açlık-yokluk,silah ve cephanesizlikle direndikçe direndiler.. O kalede 284 Osmanlı askerinden 276'sı şehit oldu.. Şimdi, metruk ve harab olan o kale bakımsızlıktan kaybolup gidiyor. 2008 Ocak ayında Mısır ve Ürdün'e giden bizim delikanlı, dedemin savaştığı o kaleyi de ziyaret etmişti.. İnş.Yüksek Mühendisidir.. Daha önce de, Ürdün' de 3 yıl 10 gün çalışmış, çadır kiralayarak defalarca o kalede şehit olan Osmanlı askerleriyle yatmıştı.. Selamlar.

    Osmanlı Sultanı Reşad, tüm müslümanları İngilizler ve yandaş ülkelere karşı savaşa davet etmiş, halife olarak ünlü cihad çağrısını yapmıştı.. Yapmıştı ama Filistinliler ile Araplar, bizden yana olacaklarına İngilizlerle birlikte bize saldırdı.

    Hem de ne saldırış, ne ihanet!.. Kanlarımızı dahi içtiler!..

    Çöl savaşlarında tam 30.000 Anadolu genci o hain saldırılarla

    yokolup gitti. O sırada, dedem yani annemin babası da, AKABE

    Kalesi'inde Osmanlı askeriydi. Yıl: 1916-17.. Kızıl Deniz'den

    İngilizler, çöl tarafından Filistinlilerle Araplar saldırdı!.

    Tam bir İngiliz-Arap-Filistin dayanışması idi.

    Cemal ve Hüseyin Paşa'ların anılarını okumanızı öneririm.

    İngiliz Lawrens'in anılarını da!..

    Kanlı savaş haftalar ve aylarca sürdü.. Kale'deki 284 Osmanlı

    askerinden 276'sı yaralanarak, aç veya susuz şehit düştü.

    Çöl Savaşlarında; Arap ihaneti sonucu 30.000 şehit vermiştik.

    Arap ihanetini her türlü ansiklopedilerden, yerli ve yabancı

    eserlerden, anı ve hatıratlardan okuyunuz. Bir acı destandır.

    İbret-i alemliktir.

    Araplar ve Filistinliler, yaptıkları o ihanetlerle övünürler.

    Oralara gidip mutlaka görmeli ve onları dinlemeli, tarihi de okumalısınız!.. Hem de, acıyla ve gözyaşlarıyla..

    Saygılarımla..







  • Neden acaba,bunu düşündükmü,yoka vah vah deyipte geçiyormuyuz,

    geçmiştede bu böylemiydi,yoksa eskidende bizmi eziyordukda etme bulma dünyasınamı geldik,tarihe bakıp dünyada istila etmedigimiz yer kalmamış ee bu işler sıra ile.
  • bu doğu türkistan olayı gerçekten de beni çok üzüyor.
    kendi kanımızdan soyumuzdan gelenkardeşlerimize dönüp bakmıyoruz ama filistine onlarca yardım yapıyoruz.
    niye bunları görmüyoruz kanıma dokunan bu.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: fallofday
    bu doğu türkistan olayı gerçekten de beni çok üzüyor.
    kendi kanımızdan soyumuzdan gelenkardeşlerimize dönüp bakmıyoruz ama filistine onlarca yardım yapıyoruz.
    niye bunları görmüyoruz kanıma dokunan bu.

    bunun tek acıklaması ulkemızde hala kabul goren bedevı sevdalıgı.hatta oyle bır hal alırkı bu sevda arapca yı kutsal sayar hatta ellerınden gelse gunluk hayatta bıle arapca konusmak ıster.

    allahın anadolu turkelrıne en buyuk lutfu mustafa kemal ataturk un turk devletlerı ıle ılgılı cok guzel sozlerı var
    hatta bırtanesınde bagımsızlıgını kazanan ortaasyalı akrabalarımıza sahıp cıkılmasını ıstemıstır.
    fakat daha ataturk un ılkelerının pesınden gıtmeyı bıle yapmayan bız bırde orta asyalılıarlamı ugrasıcaz




  • 18.07.2014 tarihinde güncellemek isterim konuyu

    Ülkemizin bedevilere düşkünlüğü ve bu arapların her daim hain olduğu kendi ülkelerine bile hainlik ettiği orta da iken halkımız sokaklara dökülüyor kendi çaplarında eylem yapıyor.Ama iş Türk lere gelince sessiz kalıyoruz neymiş onlar müslümanmış.Hangi müslüman ülkenin kendisine faydası olmuş ki din kardeşi denen şey saçmalıktır araplar haindir.Vatanı olmayan devleti olmayan millet tarzı şeydir.Türklere sahip çıkılmalı hedef TURAN değil Türk Birliği olmalı.Din her zaman 2. yada 3. planda kalmalıdır.

    Filistin gazze derken eziyet gören Türklere üzülüyorum.

    Ne Mutlu Türk'üm Diyene
  • quote:

    Orijinalden alıntı: byroqqo

    18.07.2014 tarihinde güncellemek isterim konuyu

    Ülkemizin bedevilere düşkünlüğü ve bu arapların her daim hain olduğu kendi ülkelerine bile hainlik ettiği orta da iken halkımız sokaklara dökülüyor kendi çaplarında eylem yapıyor.Ama iş Türk lere gelince sessiz kalıyoruz neymiş onlar müslümanmış.Hangi müslüman ülkenin kendisine faydası olmuş ki din kardeşi denen şey saçmalıktır araplar haindir.Vatanı olmayan devleti olmayan millet tarzı şeydir.Türklere sahip çıkılmalı hedef TURAN değil Türk Birliği olmalı.Din her zaman 2. yada 3. planda kalmalıdır.

    Filistin gazze derken eziyet gören Türklere üzülüyorum.

    Ne Mutlu Türk'üm Diyene

    Dogru.

    Imza Omer Hayyam Bu arada.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • turk un turkten baska dostu yoktur diyorum da bana hadi oradan deyip karsi cikiyorlar. tarihte savasmadigimiz zulum gormedigimiz millet kalmamis hala daha sözde ermeni soykirimi vakalariyla zulum gormeye devam etmekteyiz. isin ilginc tarafi basimizdaki hukumet bu soykirimi kabul etme raddesine geldi. fakat biz kendimizi savunmaktan cok araplari , suruyelileri savunmayi daha iyi bildigimiz icin bu tarz konular her zaman aleyhimize olacaktir ve bu kafatlada zulum gormeye kole gibi calistirilmaya 3 kurusa mahkum birakilmaya devam edecegiz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi blackjack8696 -- 18 Temmuz 2014; 11:09:06 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tarihe baktığımızda yüzyıllarca Türkler Çinliler ile savaşmıştır. Geçen yüzyıllarda Türk topraklarına gelen kuraklık ile Türkler kıtlık çekmeye başlamıştır. Bu yüzden bu kurak topraklardan ayrılarak ortadoğu ve avrupa seferlerine çıkmışlardır. Hangi millet vardır ki Afrika, Avrupa ve Asya'da devlet kurabilmiş. İşte bu aziz millet Türk Milletidir. Yüz yıllar boyunca Türk Milleti gerektiğinde öldürmüş gerektiğinde yardım elini uzatmıştır. Lakin Türk Milletine yüzyıllardır bir kez olsun yardım eli uzanmamıştır. Ayrıca bu Aziz Türk Milleti yüzyıllar boyunca hem yahüdisini hem arabını hem hiristiyanını hem de afrikalı aç çocugu beslemiştir. Lakin gün gelmiştir. İşte o arap soylarından olan bir padişah devleti Osmanlı'ya ve Türk Tarihinde görülmemiş bir alçaklığa imza atmıştır. Düşman bizi işgal etsin biz elimizi bile kaldırmayalım. Teslim olalım. Aziz Türk Milleti'nin devletleri yüzyıllar boyunca binlerce kez işgale uğrasa bile kanlarının son damlasına kadar savaşmışlardır. Çanakkale'de binlerce şehit verip başkent İstanbul'u işgal ettirmeyen şehitlerimizin kanlarını yerde bırakan bu alçak padişah İngiliz Donanmalarının getirdiği şarabı Sarayında yudumlarken; Atatürk afrika'dan dönmüş. İstanbul'da gördüğü manzara karşısında şu sözleri söylemiştir. Geldikleri gibi giderler. işte aziz Türk Milleti'nin yapacağı şey ilel ebbet bu olacaktır. Düşman tüm ordularımızı tüm hanelerimizi tüm topraklarımızı işgal etse bile silahlarımıza el koysa bile son kalan Aziz Türk topraktaki şehit kanının yerde kalmaması için o kanla bürünüp düşmana saldırmasını bilecektir.




  • Sen bunu gel Arap Sevicilere anlat.
  • Ya şu lafın ne anlamı var "batılı güçler görmemezlikten geliyor" alla alla niye umurlarında olsun ya onlar mı sahip çıkıcak ala mao türklere elleme mi diye arıcak aboma ne bu ya batılılar sessiz, batılılar batılar hay batıya.
  • katılıyorum.Yaşasın Osman Batur ruhu !
  • hiç ya paso israil şöyle israil böyle filistinde filistin! çokta tın ulan filistin yemişim filistini!! ulan güneydoğumuzu terkettik pkkya kürtlere ulan aloovv asker dışarı çıkamıyor nöbet kulelerine apo posteri asılıyor her yer terk edilmiş pkkcı kürtlere birakılmış durumda ne filistini derdimiz filistinmi olmalı bizim aalooovvvv!!!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sight -- 18 Temmuz 2014; 11:16:40 >
  • Filistin diye aglayanlar kendi soyundan gelenlerin acisini ağzına bile almiyor
    Filistin zerre umrumda degil

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • +1

    ben de buna kızıyorum. doğu türkistan hakkında sadece çıkıp bir cümle etmekten başka kimse bir şey yapmıyor.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kesinlikle haklısın ülkemizdeki ve iktidardaki arap seviciler sayesinde her gün filistin de filistin diye en az 3-4 saat haber yapan haber kanallı bir kere bile zulüm gören soydaşlarımız, kardeşlerimiz için ne haber yaptı ne birşey

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.