Şimdi Ara

Çerkes Sürgünü (21 Mayıs 1864)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
9
Cevap
0
Favori
1.335
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • ÇERKESLER

    Çerkes Sürgünü'nü anlatmadan önce Çerkes halkından bahsetmenin daha mantıklı olduğu kanaatindeyim.

    Çerkesler veya Adigeler Kuzey Kafkasya’da, tarihi Çerkesya'da, bugün ise Rusya Federasyonu'na bağlı Adıgey, Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar cumhuriyetleri ile Krasnodar Krayı ve Stavropol Krayı'nda Çerkesçe'yi konuşan yerliler ile Çerkes Sürgünü'nde Çarlık Rusyası döneminde Kafkasya'dan Osmanlı İmparatorluğu topraklarına sürülen ve bugün Türkiye, Ürdün, Suriye ve Filistin gibi ülkelerde yaşayan Kuzey Kafkas halkıdır.

    Bugün dünyada en büyük Çerkes nüfusu Kafkasya'da değil, iki-üç milyon ile Türkiye'de bulunmaktadır.

    Çerkes Sürgünü (21 Mayıs 1864)
    Çerkes Bayrağı





    ÇERKES SÜRGÜNÜ

    Çerkesler, 150 yıl önce 21 Mayıs 1864’te Rusya tarafından büyük sürgünle soykırıma maruz bırakıldı. Bu nedenle 21 Mayıs dünyanın farklı ülkelerine ve kentlerine yayılmış olan Çerkesler için unutulmaz bir gündür. Yaklaşık 1 milyon 500 bin insan öz vatanını terk etti. 500 bin civarında insan da sürgün yolculuğunda ve ilk yerleştikleri bölgelerde hayatını kaybetti. Sadece Trabzon’da 53 bin insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

    Ruslar Karadeniz kıyısında bulunan Kafkas halklarının topraklarının tamamını 1860'lı yıllarda ele geçirmişlerdi. Elde edemedikleri tek bölge ise Adıgey ya da diğer ismiyle Çerkes bölgesiydi. Karadeniz kıyısından hem Osmanlıya hem de Batıya açılan Çerkes bölgesi, Rus egemenlik alanı içinde bağımsız bir bölge şeklinde varlığını devam ettirmekteydi.

    Çerkes Sürgünü (21 Mayıs 1864)
    Çerkesya'nın haritadaki konumu

    1856 Kırım Savaşı'nda Osmanlı, İngiliz, Fransız ittifakına karşı, tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden birini alan Rusya, savaş sırasında Çerkeslerin yaşadığı bölgeye Rus askerlerini gönderememişti. Bölgede Çerkesler başta olmak üzere diğer halkların mevcudiyeti Rus yayılmacılığının önündeki en önemli engel olarak gözükmekteydi. Rusya savaş sonrasında bölgede tam egemenlik sağlamak için başta Çerkes halkı olmak üzere diğer Kafkas halklarını kontrol altına almak ya da bölgeden tamamen uzaklaştırmak için planlama yapmaya başladılar.

    Çerkeslerin Sürgün Edilme Kararı
    Bölgede kesin hakimiyet sağlamak isteyen Rusya’da bölgeye yönelik iki farklı görüş mevcuttu: Çerkeslerin dostluğunu kazanarak sorunu zaman içerisinde barışçı bir şekilde çözmek ya da bölgede yaşayan Çerkesleri topraklarından sürgün etmek. Sürgün tezi ilk kez 1857 yılında Rus Kafkasya Ordusu Kurmay Başkanı General Milyutin tarafından ortaya atıldı. Milyutin bölgede yaşayan Çerkeslerin bir kısmının kuzeye sürülmesini teklif etti. Ancak böyle bir sürgün faaliyeti Rusya içerisindeki Müslümanların tepkisine neden olabilirdi ve yeni sorunlara yol açabilirdi. Bu sebeplerle sürgün teklifi kabul görmedi.

    Gündeme gelen ancak kabul görmeyen sürgün teklifi çok geçmeden farklı bir şekil aldı. Kafkasya Ordusu Komutanı General Prens Baryatinski, Milyutin'in raporunda esaslı bir değişiklik yaptı ve yeni bir teklif getirdi. Bölgede yaşayan Çerkesler kuzeye değil de güneye yani Osmanlı topraklarına sürgün edilecekti. Halifenin ülkesine göç ettirilecek Müslüman Çerkeslerden dolayı da Rusya içerisinde herhangi bir sıkıntı oluşmayacaktı. Çerkeslerin sürgün edilme planı Rus Çarının da uygun görmesiyle 1860 yılından itibaren Rus devlet politikası haline geldi.

    Çerkes Sürgünü (21 Mayıs 1864)


    Çerkesler Rus hükumetinin niyetini az çok kavramakta gecikmediler. Büyük bir felaketi önlemek için uzlaşma yolları aramaya başladılar. Bir yandan da, gerekirse sonuna değin direnmek amacıyla, Haziran 1861'de üç bölgeleri birleşti. Soçi yakınlarında bir Çerkes Ulusal Meclisi ile bu meclise dayalı ve 15 üyeli bir Meclis Yönetimi oluşturuldu. Yeni yönetim, sığınmacılarla birlikte bir milyonun üzerinde bir nüfusu temsil ediyordu.

    Çerkes Sürgünü (21 Mayıs 1864)


    Rus tarafının, yani Çar II. Aleksandr'ın katı tutumu sonucu bir uzlaşma sağlanamadı. Rus hükümeti 10 Mayıs 1862 tarihli, "Çerkeslerin Rusya dışına göç etmelerine izin veren" bir karar çıkardı. Ruslar 1856 Paris Antlaşması nedeniyle donanma bulunduramadıkları Karadeniz kıyısından çıkartma yapamıyorlardı. Bu nedenle Çerkesleri karadan müstahkem hatlarla çember içine aldılar ve çemberi kıyıya doğru daraltmaya başladılar. Rusların bu iş için 300 bini bulan büyük bir askeri gücü görevlendirdikleri bilinmektedir. 1862'de, karların erimesiyle birlikte, Rus birlikleri harekete geçtiler, direnenleri öldürmeye, köyleri ateşe vermeye, boşaltılan yerlere Kazakları yerleştirmeye başladılar. Bir yıldan fazla süren sert ve kahramanca bir direnişten sonra, Ruslar, 1863'te Çerkesleri ateşkes istemek zorunda bıraktılar.

    21 Mayıs 1864 tarihinde Ruslar bölgede denetimi tam anlamıyla sağladı. Yüzlerce yıllık mücadele bu tarihte mağlubiyetle sona erdi. Çarın Kafkasya’da görevlendirdiği kardeşi Grandük Mişel, Ağustos ayında Batı Kafkasya halklarına şöyle bir bildiri yayınlıyordu: ''Bir ay zarfında Kafkasya terk edilmediği takdirde, bütün nüfus savaş esiri olarak Rusya'nın muhtelif mıntıkalarına sürülecektir.’ Böylece Çerkeslerin Büyük Felaketi başladı.

    Yurtlarından sürülen Çerkesler deniz yoluyla, Kafkasya'da limanlardan bindirildiler. Osmanlı Devleti'nin Trabzon, Samsun, Sinop, İstanbul, Varna, Burgaz ve Köstence limanlarında inen Çerkesler buralarda kendileri için hazırlanan kamplara yerleştirildiler. Ancak bu kamplar kısa bir süre içinde açlık ve salgın hastalıklar sebebiyle binlerce insanın hayatını kaybettiği ölüm kampları haline geldi.

    Sürgün yolunda çekilen çileler, liman şehirlerindeki kamplara ulaşan insanların yaşadıkları felaketin boyutlarını göstermekteydi. Trabzon'daki Rus konsolosunun, tehcir işlerini idare etmekte olan General Katraçef'e yazdığı rapordaki ifadeleri şöyleydi: ''Türkiye'ye gitmek üzere Batum'a 70.000 Çerkes geldi. Bunlardan vasati olarak günde 7 kişi ölüyor. Trabzon'a çıkarılan 24.700 kişiden şimdiye kadar 19.000 kişi ölmüştür. Şimdi orada bulunan 63.900 kişiden her gün 180-250 kişi ölmektedir. Samsun civarındaki 110.000 kişi arasında her gün vasati 200 kişi can veriyor. Trabzon, Varna ve İstanbul'a götürülen 4650 kişiden de günde 40-60 kişinin öldüğünü haber aldım.'

    Soykırıma varan bu sürgün sırasında tam olarak ne kadar Çerkesin sürgün edildiği tespit edilememekle beraber 700 binden 2 milyona kadar çeşitli rakamlar mevcuttur. Ünlü tarihçi Kemal Karpat, 1859-1879 arasında sürgün edilen Çerkeslerin 2 milyon civarında olduğunu, sağ olarak Osmanlı Devleti'ne ulaşanların sayısının ise 1.5 milyon olduğunu belirtir.

    Osmanlı liman şehirlerine ulaşan ve sağ kalan Çerkesler başta Anadolu olmak üzere, Trakya, Balkanlar, Irak, Suriye, Ürdün gibi Osmanlı topraklarına yerleştirildiler.

    1864 yılındaki Çerkes Sürgününden 65 yıl sonra, 1929 baharında Adigey'e bilimsel çalışma üzerine giden Gürcü tarihçi Simon Canaşia’ya Şapsığların bölgesi Cubga’da karşılaştığı 91 yaşında bir ihtiyar o günleri şöyle anlatmıştır:

    Deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem.
    —Çerkes Sürgününe tanıklık eden yaşlı bir Çerkes,



    Çerkes Sürgünü (21 Mayıs 1864)


    Bir de Heredot Cevdet'ten dinleyelim.



    Çerkes Sürgünü (21 Mayıs 1864)




    Kaynak:Erişim tarihleri: 9 Ocak 2017

    Edit: İmla ve yazıyı düzenleme.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Phoera -- 9 Ocak 2017; 20:35:39 >







  • https://m.youtube.com/watch?v=3-Kqv7MfmMc



    Her izlediğimde duygulanırım
  • Konuyu Guzel hazirlamissin

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güzel Konu
  • Teşekkür ederim.

    @Güneyli Kitapkolik
    @YediyuzYetmisYedi
  • Abhazlari,Ubihlari vs. de konuya eklemeni tavsiye ederim. 1864 surgunu cerkeslerden ibaret degil. Cerkeslerle birlikte bircok kafkas halki gocmek zorunda kaldi. Ozellikle Ubih'lar surekli unutulur, halbuki onlar Rusya ile en fazla ve bastan itibaren savasan halktir. Bundan dolayi su an dilleri yok oldu ve nesilleri de tukenmek uzere. Abhazlar ile karistilar. Cogu artik abhazca konusuyor. Son Ubihca'ya hakim olan kisi Tevfik Esenc'in olumuyle Ubihca yok oldu. Fransiz ve Norvecli dilbilimciler bu dili kurtarmak icin cok caba sarfettiler ve bir sozluk olusturdular. Ve Ubihca ile Hititce arasinda baglanti kurulmustur. Kafkas dilleri cok eski zamandan beri var olan diller. Zengin bir kultur, zengin bir dil yapisina sahipler. Fakat bu kultur giderek yok oluyor. Sahiplenmeliyiz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darkwoods My Betrothed

    Abhazlari,Ubihlari vs. de konuya eklemeni tavsiye ederim. 1864 surgunu cerkeslerden ibaret degil. Cerkeslerle birlikte bircok kafkas halki gocmek zorunda kaldi. Ozellikle Ubih'lar surekli unutulur, halbuki onlar Rusya ile en fazla ve bastan itibaren savasan halktir. Bundan dolayi su an dilleri yok oldu ve nesilleri de tukenmek uzere. Abhazlar ile karistilar. Cogu artik abhazca konusuyor. Son Ubihca'ya hakim olan kisi Tevfik Esenc'in olumuyle Ubihca yok oldu. Fransiz ve Norvecli dilbilimciler bu dili kurtarmak icin cok caba sarfettiler ve bir sozluk olusturdular. Ve Ubihca ile Hititce arasinda baglanti kurulmustur. Kafkas dilleri cok eski zamandan beri var olan diller. Zengin bir kultur, zengin bir dil yapisina sahipler. Fakat bu kultur giderek yok oluyor. Sahiplenmeliyiz.

    Katılıyorum fakat çalışmamı olabildiğince kısa tutmaya çalıştım. Zaten böyle uzun ve yoğun bilgi içeren konuların okunma oranı az oluyor, bir darbe de ben vurmamak istedim. Çerkeslerle birlikte çevredeki Kafkas halklarının da aynı kaderi yaşadığını söyleyebiliriz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Phoera


    quote:

    Orijinalden alıntı: Darkwoods My Betrothed

    Abhazlari,Ubihlari vs. de konuya eklemeni tavsiye ederim. 1864 surgunu cerkeslerden ibaret degil. Cerkeslerle birlikte bircok kafkas halki gocmek zorunda kaldi. Ozellikle Ubih'lar surekli unutulur, halbuki onlar Rusya ile en fazla ve bastan itibaren savasan halktir. Bundan dolayi su an dilleri yok oldu ve nesilleri de tukenmek uzere. Abhazlar ile karistilar. Cogu artik abhazca konusuyor. Son Ubihca'ya hakim olan kisi Tevfik Esenc'in olumuyle Ubihca yok oldu. Fransiz ve Norvecli dilbilimciler bu dili kurtarmak icin cok caba sarfettiler ve bir sozluk olusturdular. Ve Ubihca ile Hititce arasinda baglanti kurulmustur. Kafkas dilleri cok eski zamandan beri var olan diller. Zengin bir kultur, zengin bir dil yapisina sahipler. Fakat bu kultur giderek yok oluyor. Sahiplenmeliyiz.

    Katılıyorum fakat çalışmamı olabildiğince kısa tutmaya çalıştım. Zaten böyle uzun ve yoğun bilgi içeren konuların okunma oranı az oluyor, bir darbe de ben vurmamak istedim. Çerkeslerle birlikte çevredeki Kafkas halklarının da aynı kaderi yaşadığını söyleyebiliriz.



    Sıda wo plhekhuats’er?




  • Slhekhuats'er Tsey.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.