Zonguldak'taki Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Maden Tetkik ve Arama (MTA) işyerlerinde örgütlü olan Türk-İş'e bağlı Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) ile işveren arasında 48 bin işçi için sürdürülen toplusözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine sendika 30 Kasım 1990'da başlamak üzere grev kararı aldı. Grev 30 Kasım günü çeşitli siyasi partiler meslek kuruluşları ve kitle örgütlerinin desteğiyle başladı. Zonguldaklılar ilk gününden itibaren greve aktif bir biçimde katıldılar. İlk günkü miting daha sonra her gün tekrarlandı. Hükümetin kamu açıklarını kapama gerekçesiyle bu tür kamu işletmelerinin tasfiyesini öngörmesi özelleştirme politikaları ve genel olarak işçi ücretleri konusundaki tutumu Zonguldak'taki uyuşmazlığın boyutlarını genişletti ve kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Savunduğu ekonomik politikalar ve greve karşı tutumu nedeniyle Cumhurbaşkanı Turgut Özal bu mitinglerde işçilerin başlıca hedefi haline geldi. İşveren 4 Aralık'ta lokavt ilan etti. Hükümet bu arada madenlerin işçiler tarafından işletilmesi önerisini gündeme getirdi. Sendika öncelikle ''işletme-nin tüm borçlarının ödenmesi kıdem tazminatı karşılıklarının bir yerde bloke edilmesi Türkiye Demir-Çelik İşletmeleri'ne dünya fiyatlarının çok altında kömür satılmasından doğan zararın karşılanması ve havzanın durumunun iyileştirilmesine yönelik projelerin uygulanması'' koşuluyla bunu kabul edeceğini açıkladı. 13 Aralık'ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut ile GMİS Genel Başkanı Şemsi Denizer arasında yapılan görüşmede Aykut madenlerin kapatılmayacağı garantisini verdi. 14 Aralık'ta çeşitli sendikalara üye 100 bin işçi Zonguldak maden işçilerine destek vermek amacıyla 2 saatlik iş bırakma eylemi yaptı. 22 Aralık'ta GMİS tarafından ''Ankara'ya yürüyüş'' kararı alındı. 3 Ocak 1991'de Türk-iş tarafından düzenlenen 1 günlük işe gitmeme eylemi yapıldı. 4 Ocak'ta işçileri Ankara'ya götürecek olan otobüslerin Zonguldak'a hareketleri ve kente girmeleri güvenlik güçlerince engellendi. Bunun Sendika Genel Başkanı Şemsi Denizer işçilere Ankara'ya yürüyerek gidileceğini duyurdu ve yürüyüş aynı gün GMİS merkezinden başlatıldı. İşçi ailelerinin de katılımıyla sayıları 70 bine ulaşan yürüyüşçüler ilk gün Zonguldak'a 33 km uzaktaki Devrek'e vararak geceyi burada geçirdiler. 5 Ocak'ta Başbakan Yıldırım Akbulut GMİS Genel Başkanı Denizer ile Bolu'da görüştü ancak bir anlaşma sağlanamadı. Devrek'ten çıkarak yürüyüşe devam eden işçilerin yolu Dorukhan Tüneli'nde komando birlikleri ve çevik kuvvete bağlı polislerce kesildi ancak yürüyüşçülerin kararlılığı karşısında güvenlik güçleri yolu açtılar. Daha sonra Bolu'nun Mengen ilçesine ulaşan madenciler ve aileleri burada hükümet karşıtı gösteriler yaptılar. 6 Ocak'ta Zonguldak-Mengen yolu kesilerek yürüyüşçülere battaniye ilaç ve yiyecek gönderilmesi engellendi. Mengen'den Ankara-İstanbul karayoluna doğru hareket eden yürüyüşçülerin yolu Yılancık Köprüsü'ne 200 m kala jandarma komandoları ve polis tarafından kesildi yol dozerlerle kapatıldı. Denizer ve sendikacılar Bolu Valisi ve diğer yetkililerle görüşmek için barikatın diğer tarafına geçti binlerce yürüyüşçü barikat önünde beklemeye başladı. İşçiler geceyi dağlarla çevrili açık arazide geçirdiler ve ateşler yakarak ısındılar. 7 Ocak'ta barikata yakın noktada bekleyen 200 kadar işçi güvenlik güçlerince gözaltına alındı. 8 Ocak'ta Ankara'daki görüşmeleri tamamlayan Denizer yürüyüşe son verildiğini açıkladı. 112 kilometrelik yürüyüş Ankara yolu kavşağına 8 km kala sona erdirilmişti.Zonguldak'a dönen işçiler greve devam ettiler. 25 Ocak'ta hükümet Körfez Krizi nedeniyle tüm grevleri 60 gün süreyle erteledi. TTK ve MTA'da çalışan 48 bin işçiyi kapsayan toplusözleşme 6 Şubat 1991'de imzalandı. Sözleşmeyle işçi ücretlerinde sağlanan iyileşme Başbakan Yıldırım Akbulut'un 31 Aralık'ta teklif ettiği ve sendika tarafından reddedilen rakamları aşamadı.
GRUP YORUM - MADENCİDEN
indim maden ocağına kara elmas diyarına yeryüzü sıcak olsun diye dost yıllar boyu kazma salladım buskunca bu zindanda çocuklarım gülsün diye dost oysa bizim evde gülen yok
yürü derler yürü derler açlığa yürü derler kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler yalanlara artık sabrım yok
bugün maden ocağına kara elmas diyarına inmedik selam olsun sana dost ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere grev grev güneş doğmuş dost artık kaybedecek birşey yok
yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler madenler bizim derler gerekirse ölüm derler günü geldi grev derler dost artık kaybedecek birşey yok
zonguldak
yerin derinliklerinden geldiler ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle ne kadar diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin ağır ağır geldiler... sonra hergün geldiler artarak geldiler kadınları çocukları ve alkışlarıyla yoğurt mayalar gibi geldiler pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi su gibi ateş gibi her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına yeni yollarla tanıştı ayakları her gün yeni kabuklar çatladı yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini bir kent oldular sonunda ve adını değiştirdiler ülkenin
TEKEL İŞÇİLERİNE SELAMLAR!
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme