Şimdi Ara

biz araba (otomobil) üretemezmiyiz ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
0
Favori
592
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • biz türkler oturup araba üretsek komik duruma düşermiyiz bence en kralını yaparız ama risk almayı sevmiyoruz hazır alıp birleştirip satmak daha kolay geliyor yok mu şöyle 2-3 milyar $ ını bu işe yatıracak yiğit yok mu bu memlekette elin çin i yolda giden araba üretiyorsa bizim uçan araba yapmamız gerekiyor bence (nasıl da milli duygularım kabarmış ama !! ) valla abidik gubidik yarışma deyince kaynana programı deyince üstümüze yok uyutuluyoruz bence ; siz ne dersiniz...



  • bizim ürettigimiz arabadı var oda DEVRİM



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi weasvenom -- 9 Ekim 2006; 18:40:09 >
  • kendı arac markamız bı anadol var turkıye de modernıze edılmıs arac sayısıda el de tutulcak kadar ama dunyadakı markalarının bır cogunun yapım fabrıkaları var turkıyede ve musluman ulkelere genelde bızım ustumuzden satıyorlar.ama sanmıyorum turkıyede 2 3 mılyar dolar bu ıse yatırcak ınsan ve bence 2 3 mılyar bıle az bı turktelekom bugun 56 mılyar dolara saatılırken bı araba uretım fabrıkası yapımı uretımı saatısı dunya reklamları arac bı tutmasa kullen zarar edıp kapatırlar bunuda kımse goze alamaz bence
  • quote:

    Orjinalden alıntı: weasvenom

    bizim ürettigimiz arabadı var oda DEVRİM

    ewt dün sol şeritte vardı ilk araba olarak devrim hatta 29 ekimde geçiş törerininde cumhur başkanı çankayaya giderken benzini bitmiş ondan sonrada hiç kullanılmamış
  • quote:

    Orjinalden alıntı: **Lonely**

    quote:

    Orjinalden alıntı: weasvenom

    bizim ürettigimiz arabadı var oda DEVRİM

    ewt dün sol şeritte vardı ilk araba olarak devrim hatta 29 ekimde geçiş törerininde cumhur başkanı çankayaya giderken benzini bitmiş ondan sonrada hiç kullanılmamış


    Trajikomiktir ki biz objeleri sucluyoruz objelere bakan insanlari suclayacagimza Bknz bir kac sene ewel e kadar cezali tank ve cezali silahlara rastlamak mumkundu askeriyede.




  • ARABA ÜRETMEK BİŞEY DEĞİL.
    AMA ÖNEMLİ OLAN ONU SATMAK.

    PİYASAYA YENİ GİREN VE GÜVENİ OLMAYAN BİR MARKAYI UCUZ OLMADN KİMSE SATIN ALAMAZ.

    UCUZ YAPABİLMEK İÇİN ÇOK ÜRETMEK GERKİR.ÜRETİM ALANINDA Kİ MALİYET GİDERLERİNİN NASIL KISILACAĞININ BİLİNMESİ GEREKİR.PAZARLAMA VE REKLAM MASRAFLARI GEREKİR Kİ BENCE YENİDEN TÜRKİYEDE TÜRK MARKASI İLE ARAÇ ÜRETMEK MALİ AÇIDAN PEK DE UYGUN DEĞİL.

    ANCAK BAKARSINIZ DÜNYA KARIŞIR SAVAŞ VS.. LER OLUR O ZAMAN PİYASA EKONOMİSİNDEN REKABETTEN UZAK BİR ORTAMDA ARABA ÜRETİLİR ANCAK BUGÜN İÇİN BEN KİMSENİN CESARET EDİP DE OTOMOBİL ÜRETİM İŞİNE PARA YATIRACAĞINI ZANNETMİYORUM.

    PARASI OLAN İŞ ADAMI GİDER İTHALATÇILIĞINA BAŞLAR BÖYLECE ÜRETECEĞİNDEN ÇOK DAHA İYİ PARA KAZANIR.
  • Elin Çin'i dediğin ülkede VW (Golf) Audi (A4 ve A6 sedan) Toyota (Corolla) Mazda (3 ve 6 modeli) BMW (3 ve 5 serisi) üretiliyor! Mercedes'te Çin'deki yeni fabrikasını 2007 başında açacak!!

    Ve bu arabalar Çin iç pazarı için Çinli otomobil fabrikalarında bahsettiğim büyük markaların yatırımları sayesinde üretiliyorlar.Çin hükümeti büyük markalara "Evet,benim ülkeme gelebilirsin,ama sadece tek bir şartla diyor:Ülkemdeki herhangi bir otomobil fabrikasına % 50 ortak olacaksın,bütün know-how deneyimini getireceksin,araba yapımındaki malzemeleri kalitesini düşürmemek için daha önce satın aldığın yerlerden devam et diyor ,ben sana ucuz iş gücü,vergide kolaylık sağlamakla görevliyim diye bütün olayı bitiriyor.!!

    Adamlar herşeyi ucuza üreterek şimdi zenginliğin keyfini çıkartıyorlar.1 milyar 300 milyon nüfuslu ülkede yaklaşık 250-300 milyon orta kesim insanın oluşmaya başladığı söyleniyor ve bu sadece otomobil değil ,Dünya'daki tüm şirketlerin her iş kolunda iştahını kabartıyor! (Özellikle Batılı Hayat Sigortası ve Fon Şirketlerinin)

    Çin'de irili ufaklı 100 adet otomobil ve ticari araç üreten (çok yüksek kapasitelerde) fabrika var.Türkiye'de üretilen bütün modeller yabancı firmaların lisanslı modelleri.Artık DEVRİM ve ANADOL nostaljisi ile yaşamayı bırakalım,realite bu!

    Ayrıca bence Türkiye'de hiç bir yatırımcı da 2,5 milyar $,3 milyar $ para ortaya koyup SIFIRDAN bir otomobil markası yaratma RİSKİNİ almaz.Alsa alsa Koç yada Sabancı alırdı,ama onlar da dünyada bilenen markaların (Fiat,Ford,Toyota) üreticisi olmayı daha karlı olduğu içn seçtiler.

    Hatta Çinliler akıllı bir global taktikle İngilzlerin batan MG-Rover markasını çok komik rakama satın aldılar,ve 2007 Mart başında tüm dünyaya Çin malı,İngiliz marka imajli MG TF Roadster (2 kişilik üstü açılabilen) arabayı satacaklar.Mesela Türkiye'deki büyük sermaye sahipleri bu markayı ve tüm fabrika ekipmanları RAHATLIKLA alabilirlerdi (rakamı hatırlamıyorum ama bir otomobil firması için gerçekten ufak bir rakamdı ve bu fiyata İngiltere'deki tüm fabrika ekipmanı,makina parkı da dahil) ama her nedense Türkiye ÜRETMEK değil TÜKETMEK istiyor!

    Türkiye'deki bu MANTIK değişmedikçe tamamen yerli bir otomobil yada dünyaca bilenen bir markayı SATIN ALMA yoluyla üretim bize HAYAL!! Hatırlarsanız,Hyundai/Kia şirketi Türkiye'de ikinci bir fabrika açmak istemiş ama BİZİMKİLERDEN olumlu yanıt alamayınca Çek Cumhuriyeti'nde açmıştı fabrikasını.İşte şimde o açılan fabrikadan Hyundai Türkiye fabrikası vites kutusu İTHAL etmeye başladı!!!! Yani üreteceğine,ithal etmek zorunda kaldı,O fabrika burada açılmış olsaydı,o vites kutusunu YERLİ bir üreticiden alacaktı Hyundai Assan,ve hem ülkeye katkı ve hemde insanlara iş olarak geri dönecekti bu yatırım,ama olmaz burası TÜRKİYE!




  • Türk'ün Türk'e güveni yok haklı olarak, % 100 Türk tasarımı ve üretimi bir aracı ben almam açıkçası, çünkü Türkiye'de yapılan hatalar ve ihmaller cezasız kalıyor, gidipte bir Megane'ı gönül rahatlığıyla satın alıyorsak aynı arabayı bir fransızın da alacağı için mümkün olduğu kadar sorunsuz üretileceğine inandığımızdandır, araçta bariz bi hata olması ihtimali düşüktür çünkü megana binen fransızın da güvenliği sözkonusu...
  • >> DEVRİM'İN HİKAYESİ

    16 Haziran 1961 günü Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Cer Dairelerinin yönetici ve mühendislerinden 20 kadarı Ankara' da bir toplantıya çağrıldılar.

    Toplantıya başkanlık eden Genel Müdür Yardımcısı Emin BOZOĞLU, Ulaştırma Bakanlığından alınan bir yazıyı okudu. Yazıda “ Ordunun cadde binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi “ görevinin TCDD İşletmesine verildiği ve bu amaçla 1.400.000.-TL ödenek ayrıldığı belirtiliyordu.

    Verilen termin 29 Ekim 1961, yani tanınan süre 4.5 aydı. Bu süre içinde bu çapta bir geliştirme çalışması yapılabilir miydi ? Bırakınız geliştirmeyi, hiçten yola çıkarak, çalışabilecek bir otomobil yapılabilir, böyle bir mucize gerçekleştirilebilir miydi? Toplantıda söz alanların çoğu böyle bir projede seve seve çalışmaya hazır olduklarını, fakat böylesine kısa bir sürede sonuç alınabileceğini sanmadıklarını dile getirmeye çalışmış, bir kısmı da “ hayır “ demişlerdi.

    Tüm ülkede ise üniversitesinden, basınına, bir avuç sanayicisinden, politikacısına, sesini duyurabilen herkes Türkiye'de ne otomobil, ne de motor yapılabileceğine inanıyor, özel sohbetlerde, röportajlarda, hatta film gösterili konferanslarda bu görüş vurgulanıyordu.

    Fakat bu inanılmaz şey gerçekleşiyor ve 29 Ekim 1961 sabahı Türkiye' de yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz olmasa da, kendi tekerlekleri üzerinde ve yine Türkiye' de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi binasının önüne götürülerek Cumhurbaşkanı Cemal GÜRSEL Paşa' ya sunulabiliyor, bir ikincisi Paşa' yı Anıtkabir' e götürüyor, sonra da Hipodrom' daki geçit resmine katılıyordu.

    Bu nasıl gerçekleşmişti ?

    Projeyle başka bir kuruluşun değil de Demiryollarının görevlendirilmiş olması,bir yandan, o tarihlerde TCDD' nin onarım amacıyla kurulmuş fakat geniş ölçüde yedek parça imal eden Ankara, Eskişehir, Sivas ve Adapazarı' ndaki fabrikaları ile önemli bir teknik potansiyeli ve yetişmiş işçisinden mühendisine kadar güçlü bir teknik kadrosunun bulunması, öte yandan Genel Müdür Yardımcısı Yüksek Mühendis Emin BOZOĞLU' nun asker kökenli ve aynı zamanda Sıtkı ULAY Paşa' nın akrabası olması dolayısıyla Milli Birlik Komitesi ve çoğu kabine üyelerince yakından tanınıyor ve güveniliyor olmasının sonucu idi.

    Yüksek Mühendis Emin BOZOĞLU yönetim grubunun başı olarak, projenin yürütülmesi ve sonucuna ulaştırılmasında da gruptaki öteki yöneticiler gibi bütün bürokratik engelleri cesaretle aşarak her türlü imkanı sağlamak ve kimi kişisel sorunlar, kimi görevin çok yanlılığı ve ivediliği gibi nedenlerle büyük gerilim altında bulunan 20 mühendisin olağanüstü bir tempoyla fakat gönül rahatlığı içinde çalışmalarını sağlamak suretiyle de birinci derecede rol oynamıştı.

    Zamana karşı yapılan yarışın kazanılmasında ikinci etken, görev alan mühendislerin proje süresince hafta sonları da dahil her gün, en az 12' şer saat, gerektiğinde bazı geceleri sökülmüş bir otomobil sedirinin üzerinde birkaç saat kestirmek suretiyle işbaşında kalmaktan kaçınmayacak ölçüde davaya gönül vermiş olmalarıydı.

    16 Haziran 1961 günü yapılan toplantıda, çalışmalar için en uygun yerin, (bugünkü TÜLOMSAŞ) Eskişehir Demiryol Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir bina, en uygun yöntemin de elden geldiğince çeşitli tipten otomobil yapısını yakından inceleyerek fikir edindikten sonra, yapılacak tipin boyutları, motor, şanzıman vb. öteki grup ve parçalarının nasıl tasarlanıp imal edileceği üzerinde durulması olduğu sonucuna varıldı.

    İşyeri olarak seçilen atölyenin hazırlanması için Eskişehir' e talimat verildi ve otomobili olanların 19 Haziran' da Eskişehir' de bulunmaları istendi. Dökümhane binası zemini, lokomotif kazanlarında kullanılmak üzere alınan saç levhalarla döşendi. Kapının üzerine, kocaman rakamlarla kaç gün kaldığını gösteren bir levha asıldı. Projenin bitimine dek bu levha, her gün bir azalarak, sonuna kadar orada kaldı. Atölyede bir başüstü gezer vinç, çeşitli bankolar ve bir toplantı masası vardı. Yakınında bir de çay ocağı bulunan bu masa dört ay süreyle hem toplantılar, hem dinlenme, hem de gerektiğinde çalışma masası olarak kullanıldı.

    Atölyede yapılan ilk toplantıda “ Yönetim Grubu “ açıklandı. Genel Müdür Yardımcısı Emin BOZOĞLU başkanlığında, Fabrikalar Dairesi Başkanı Orhan ALP, Cer Dairesi Başkanı Hakkı TOMSU, Cer Dairesi Başkan Yardımcısı Nurettin ERGUVANLI, Eskişehir Demiryol Fabrikaları Müdürü Mustafa ERSOY, Adapazarı Demiryol Fabrikası Müdürü Celal TANER, Ankara Demiryol Fabrikası Müdürü Mehmet NÖKER' den oluşan grupta iki de emekli subay vardı: Genel Müdürlük Müşaviri Hüsnü KAYAOĞLU ve Necati PEKÖZ. Ardından çalışma grupları belirlendi: Dizayn, motor-şanzıman, karoseri, süspansiyon ve fren, elektrik donanımı, döküm işleri, satın alma işleri ve maliyet hesapları grupları.

    Önce otomobilin ana hatları saptandı. Dört ila beş kişilik, toplam 1000-1100 kg-ağırlığında, orta boy denilebilecek bir tip üzerinde mutabık kalındı. Motor 4- zamanlı ve 4 silindirli olmalı, 50-60 BG vermeliydi.

    Karoseri için hazırlanan 1:10 ölçekli maketlerden seçilen birinin 1:1 ölçekli alçı modeli yapıldı. Karoserin damı, kaput ve benzeri saçları, bu modelden alınan kalıplarla yapılmış beton bloklara çekilmek ve çekiçle düzeltilmek suretiyle tek tek imal edildi. Bir yandan da Willy's Jeep, Warswa, Chevrolet, Ford Consul, Fiat 1400 ve 1100 motorlarının incelenmesinden sonra Warswa motoru örnek alınarak yandan supaplı bir 4- silindirli motorun gövde ve başlığı Sivas Demiryol Fabrikasında dökülüp, Ankara Demiryol Fabrikasında işlendi. Piston, segman ve kolları Eskişehir' de yapıldı. Motor Ankara Demiryol Fabrikasında monte edildi. Frenlemede 40 BG' den fazla güç alınamayan bu motora alternatif olarak Ankara Fabrikası aynı gövde ve krank milinden yola çıkarak başka bir tip geliştirdi. B- motoru adı verilen üstten supaplı bir üçüncü motorda Eskişehir' de imal edildi.

    Süspansiyon grubu ön takımlar için “ Mc Pearson “ sistemini önerdi ve numuneye göre Eskişehir' de imal edildi.

    Eylül sonlarına doğru ön ve arka camları piyasada bulunabilenlere intibak ettirme zorunluluğu nedeniyle modele göre biraz değiştirilmiş, iki gövde çakılmış ve biri A, öteki B tipinden iki ayrı motor hazırlanmış bulunuyordu. Şanzımanlar, Ankara Fabrikasınca tümü yerli olarak yapılmıştı.

    Montaja geçildiğinde karşılaşılan en büyük sorun, gövde – motor uyumunu sağlamak, debriyaj, gaz ve fren kumanda mekanizmalarını yerleştirmek ve direksiyonun en uygun konumunu bulmaktı. Ayarlı direksiyon önerisi kabul edilmedi. İki yıl sonra Cadillac bunu bir yenilik olarak getiriyordu.

    Nihayet Ekim ortalarında Devrim otomobillerinden ilki tecrübeye hazır duruma gelebildi. Elektrik donanımı ile diferansiyel dişlileri, kardan istavrozları ve motor yatakları ile cam ve lastikleri dışında tüm parçaları yerli idi.

    Bir yandan bu ilk otomobilin yol tecrübeleri sürdürülürken bir yandan da Cumhurbaşkanı' na sunulmak üzere B- motoru ile donatılan ikinci otomobilin yetiştirilmesine çalışılıyordu. Siyah renkteki bu 2 numaralı Devrim' in son kat boyası ancak 28 Ekim akşamı vurulabildi. Pasta ve cilası Ankara' ya sevk edilirken gece trende yapıldı. Buharlı lokomotiflerle çekilen trende bacadan sıçraması muhtemel kıvılcımlardan ötürü güvenlik önlemi olarak benzin depoları boşaltıldı.

    Tren sabaha karşı Ankara' ya ulaştı. İki Devrim Otomobili o zamanlar Sıhhiye semtinde bulunan Ankara Demiryol Fabrikası' na indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal sabahleyin Sıhhiye' deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis' e gidilecekti.

    29 Ekim sabahı, Devrimler motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için, Mobil' e uğramadan yola devam ettiler. Meclis' in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. Arabaya kondu. 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis' in önüne gelmiş ve Anıtkabir'e gitmek üzere 2 numaralı Devrim Otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 m. Kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa' nın “ Ne oluyor ? “ sorusuna direksiyondaki Yüksek Mühendis Rıfat SERDAROĞLU “ Paşam, benzin bitti. “ cevabını verdi. Paşa' dan özür dilenilerek 1 numaralı Devrim' e geçmesi rica edildi. Buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir' e bu otomobil ile gitti. İnerken ünlü “ Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz ” sözlerini söyledi.

    Ertesi gün bütün gazetelerin söz birliği etmişcesine “ 100 metre gidip bozuldu “ başlığını attıkları 2 numaralı Devrim, aynı gün Hipodrom' daki geçit törenine katılıyor, ne bundan, ne de Cemal Paşa' nın Anıtkabir' e bir başka Devrim otomobili ile gittiğinden söz ediliyor; yalnızca haber, yorum ve fıkralarda harcanan bunca paranın boşa gittiğinden dem vuruluyordu. Oysa aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine konmuş bulunan “ At neslinin ıslahı “ için 25 Milyon TL. ödenek ve sonucundan kimse söz etmiyordu.




  • Üretemedik(seri),üretemiyoruz,üretecek gibi de görünmüyoruz.(Safkan Türk tabi ki)
  • ÜRETİRİZDE İŞİMİZE GELMİYOOOOOO....
  • Yani ,Zamanında imkansızları başardık....
    quote:

    Orjinalden alıntı: sanyovarta

    ÜRETİRİZDE İŞİMİZE GELMİYOOOOOO....
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ajan_xxx

    Elin Çin'i dediğin ülkede VW (Golf) Audi (A4 ve A6 sedan) Toyota (Corolla) Mazda (3 ve 6 modeli) BMW (3 ve 5 serisi) üretiliyor! Mercedes'te Çin'deki yeni fabrikasını 2007 başında açacak!!

    Ve bu arabalar Çin iç pazarı için Çinli otomobil fabrikalarında bahsettiğim büyük markaların yatırımları sayesinde üretiliyorlar.Çin hükümeti büyük markalara "Evet,benim ülkeme gelebilirsin,ama sadece tek bir şartla diyor:Ülkemdeki herhangi bir otomobil fabrikasına % 50 ortak olacaksın,bütün know-how deneyimini getireceksin,araba yapımındaki malzemeleri kalitesini düşürmemek için daha önce satın aldığın yerlerden devam et diyor ,ben sana ucuz iş gücü,vergide kolaylık sağlamakla görevliyim diye bütün olayı bitiriyor.!!

    Adamlar herşeyi ucuza üreterek şimdi zenginliğin keyfini çıkartıyorlar.1 milyar 300 milyon nüfuslu ülkede yaklaşık 250-300 milyon orta kesim insanın oluşmaya başladığı söyleniyor ve bu sadece otomobil değil ,Dünya'daki tüm şirketlerin her iş kolunda iştahını kabartıyor! (Özellikle Batılı Hayat Sigortası ve Fon Şirketlerinin)

    Çin'de irili ufaklı 100 adet otomobil ve ticari araç üreten (çok yüksek kapasitelerde) fabrika var.Türkiye'de üretilen bütün modeller yabancı firmaların lisanslı modelleri.Artık DEVRİM ve ANADOL nostaljisi ile yaşamayı bırakalım,realite bu!

    Ayrıca bence Türkiye'de hiç bir yatırımcı da 2,5 milyar $,3 milyar $ para ortaya koyup SIFIRDAN bir otomobil markası yaratma RİSKİNİ almaz.Alsa alsa Koç yada Sabancı alırdı,ama onlar da dünyada bilenen markaların (Fiat,Ford,Toyota) üreticisi olmayı daha karlı olduğu içn seçtiler.

    Hatta Çinliler akıllı bir global taktikle İngilzlerin batan MG-Rover markasını çok komik rakama satın aldılar,ve 2007 Mart başında tüm dünyaya Çin malı,İngiliz marka imajli MG TF Roadster (2 kişilik üstü açılabilen) arabayı satacaklar.Mesela Türkiye'deki büyük sermaye sahipleri bu markayı ve tüm fabrika ekipmanları RAHATLIKLA alabilirlerdi (rakamı hatırlamıyorum ama bir otomobil firması için gerçekten ufak bir rakamdı ve bu fiyata İngiltere'deki tüm fabrika ekipmanı,makina parkı da dahil) ama her nedense Türkiye ÜRETMEK değil TÜKETMEK istiyor!

    Türkiye'deki bu MANTIK değişmedikçe tamamen yerli bir otomobil yada dünyaca bilenen bir markayı SATIN ALMA yoluyla üretim bize HAYAL!! Hatırlarsanız,Hyundai/Kia şirketi Türkiye'de ikinci bir fabrika açmak istemiş ama BİZİMKİLERDEN olumlu yanıt alamayınca Çek Cumhuriyeti'nde açmıştı fabrikasını.İşte şimde o açılan fabrikadan Hyundai Türkiye fabrikası vites kutusu İTHAL etmeye başladı!!!! Yani üreteceğine,ithal etmek zorunda kaldı,O fabrika burada açılmış olsaydı,o vites kutusunu YERLİ bir üreticiden alacaktı Hyundai Assan,ve hem ülkeye katkı ve hemde insanlara iş olarak geri dönecekti bu yatırım,ama olmaz burası TÜRKİYE!





    doğru söze ne denir? TEBRIKLER




  • araba üretmek ne demek kralını yaparız. bunu öylesine söylemiyorum yeterki mühendislerimizin girişimcilerimizin önü açılsın... bakın ford mondeo su anda yılın aracı olmaya aday tasarımcısıda türk
  • birazda bu konuya el atın arkadaslar bır turk olarak turk malı arabaya binme hakkımız yokmu?????? cinlilerin çekoslavakların hatta macarların( ikarus) bile kendi aracları varken bizim niye yok? sizce neden acaba
  • Üretmesine üretiriz de soru söyle olmalıydı; alan olur mu? veya iktisadi olurmu? veya otomobil üretmek karlı bir iş mi?
    Gm in nissanın mazdanın peugeotnun vs vs vs nin bile tek başlarına rekabete gücünün yetmediği bir sektörden bahsediyoruz burada, önemli olan üretebilmek değil, kar elde edebilmek.
  • ya bence türkiyede en az 50 büyük şirket araç üretebilir rahatlıkla . mühim olan marka yaratıp bu işi karlı hale getirebilmek. o da çok uzun vadeli bir yatrım olur araba üretmek zor birşey değil.mühim olan gerisi satiş ağı servis yedek parça stoku vs vs......... zaten öle çok yüksek teknoloji isteyen araba donanımlarını bazı şirket ler üretiyo otomobil üreticileri bunları kullanıyo. mesela esp bosch un üretimi sizin üreteceğiniz sadece şase. camları başka şirkeler aküyü başka şirketler frenleri vss .. diye gidiyo.asıl bu pazarda yer alabilmek için arge ile teknolojik üstünlük sağlamak gerekiyo. asıl para götüren işbu.

    yanlışım varsa düzeltin.
  • Hersey manipilasyon oldugu icin bizim üretemeceğimiz ancak Batılıların bulup bizim onlardan hazır alıp tüketebileceğimiz fikri insanların, sözde bilimadamlarının vs. kafasına işlendiğinden bir .ok üretemeyiz. Arge diyorsunuz adam 4x4'ler icin yepyeni bir sistem buluyor, kimse dönüp adamın suratına bakmıyor "gelistirmek üretmek için olsaydı Batılılar bulurdu olurmu öyle basit şey" deniyor. Adam gidiyor ABD'ye seri üretime geçiyorlar bizde Amerikan jeeplerini alıp dergilerde test köşelerinde okuyoruz "Arazide durdurulamaz, süper çekiş sistemi Quadradrive..." Bulan kim? Olamaz dediğimiz yüz çevirdiğimiz Türk .
    Şu anda üretmeye kalksak işletim sistemleri elektronik sürüş yardımcılarını global firmalarla aynı üreticilerden almak zorunda kalınırsa arabanın maliyeti bize daha pahalıya patlar. Bir vw'e aynı parçayı 100 liraya verirse bize 200 liraya bir önceki jenerasyonunu burun kıvıra kıvıra satarlar. Onun için en önemli olay Ar-ge. Senin geliştirdiğin sistemi kendin maliyetine kullanırsın başkasına karını koyup satarsın.
    Bu arada Çin olayı gözüktüğü gibi değil. Sadece 2005 yılında 70 kadar büyük ayaklanma oldu sosyal adaltsizlikten ötürü. Tabiki kapalı rejim ve bizim aslan medyamız hiçbirisininde haber niteliği görmedi.
    Ayrıca şu anda Çin ABD menşeli finans kurumlarında yaklaşık 1 TRILYON $!!! parası var. Türkçesi Çinli it gibi 12-14 saat 1 $'a çalışıp üretiyor, ABD'ye satıyorlar(en büyük pazarı) ABD vatandaşı bankadan kredi kullanıp malı alıp bir güzel yaşıyor. Çin'de mecburen parasını ABD'de tutuyor. Çin'li üretiyor, ABD'li tüketiyor.
    Yeni köle düzeni bu arkadaşlar. Adam Afrikan köle getirtse; yemeği barınagı güvenliği giyeceği günlük 1 $'a mal edemez.




  • gelişme demek zaten kölelikten kurtulmak.köleler arabalarını üretebilirse sahiplerden alicak birşeyleri kalmaz.sahipler asla bunu istemez sömürme kalemlerinden biri daha ellerinden gider.her marka her sektör çeşitli oranlarda bizi sömürmekte.her ithal edilen şey biraz daha kanımızı emmekte. mesela türkiye olarak artık beyaz eşya ile diğer ülkeleri sömürüyoruz bence bu dikkate alınması gereken bir gelişme. ülkemize giren her cep telefonu kan emici bir vampir.ve insanlar ihtiyaçları olmadığı halde 6 ayda bir bunları yeniliyor.1 cep tel ile koca buzdolabı aynı fiyat 3 ton patates parası. ithal almak zorunda aldığım herşeyde içim acıyor ülkemin zorlukla kazandığı para uçup gidiyor.

    ar-ge sanırım her sektörde en çok parayı buna bağlamak gerekiyo.bir türk otomobili bence ne kadar zararınada olsa göze alınıp yapılmalı şu fiat batsaydı keşke o zaman bir türk aracı görebilirdik .herşeyiyle türk. bu bir imaj dır bence.ben senin sömürgen değilimin sembolü.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi RECEP____KOVBOY -- 18 Ekim 2006; 6:36:44 >




  • Burada şöyle bir noktayı atlamamak gerekiyor;

    Bir otomobil üretmek pat diye yapılabilecek bir iş değil. Bir bilgi birikimi oluşması gerekiyor...

    Bugün ismi lazım değil bir otomobil fabrikası (Baş harfi Ford) hala 1970'li 1980'li yıllardan kalma mühendislik spesifikasyonlarını kullanıyor bazı otomobil bileşenleri için... Hemen atlamayın "ilkel firma, eski teknoloji kullanan firma" diye. Bunun şöyle bir anlamı var, adamlar minimum 30 yıllık bilgi birikimini kullanıyorlar...

    Otomobil üretmek yap boz gibi parçaları birleştirmek değildir. Otomobil bileşenlerinin tamamına yakını tedarikçi firmalara ürettiriliyor olabilir ama unutmayın, bu parçalarla ilgili tüm mühendislik spesifikasyonlarını hazırlayan, yani temel tasarım öğelerini yaratan otomobil üreticisi firmanın ürün geliştirme/ar-ge departmanlarıdır.

    Bugün otomobil fabrikası yatırımı yaparsanız verimli bir evreye girmesi belki 20 yılı bulacaktır. Bakınız Hyundai'ye, adamlar dünyanın en büyük gemi üreticisi ama otomobil sektörüne girdikten seneler sonra ancak otomobilleri bir şeye benzemeye başladı (ki aslında hala çoook yol almaları gerekiyor, kaynak: kendim (otomotiv sektöründeyim))

    Bence ülkemizde potansiyel yatırımcı olarak tanımlanabilecek insan kitlesi, ekonomik çalkantılara açık, önceden kestirilemeyen bir ekonomiye sahip olan ülkemizde böyle uzun vadeli bir yatırıma girmek istemeyecektir. Bu sebeple bugüne kadar sağlam bir yatırım hamlesi yapılmadı, bu yüzden hala yabancı isimlerin arkasında takı olarak kalıyor Türk firmalarının isimleri, bu yüzden hala anadol ghia'lara, devrim tdi'lara binemiyoruz...




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.