Şimdi Ara

~Birkaç Güzel Ders~

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
453
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 1.Birinci önemli ders:

    Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını
    dagıttı. Ben
    okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son
    soruya kadar soluk
    almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son
    soru soyleydi:
    "Hergun okulu temizleyen hademe kadının ilk adı
    nedir?.."
    Bu herhalde bir cesit saka olmalıydı. Kadını
    yerleri silerken
    hemen hergun görüyordum. Uzun boylu, siyah saclı
    bir kadındı.
    50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden
    bilecektim ki!.. Son
    soruyu yanıtsız bırakıp kagıdı teslim ettim.
    Sure biterken bir
    ogrenci, son sorunun test sonuclarına dahil olup olmadıgını sordu.
    "Tabii dahil" dedi, hocamız.."?? Yaşamınız
    boyunca insanlarla
    karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı
    insanlar. Ama hepsi sizin
    ilginizi ve dikkatinizi hak eden insanlar
    bunlar. Onlara sadece
    gülümsemeniz ve merhaba demeniz gerekse bile.."
    Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin
    adını da..



    2.Ikinci önemli ders yagmurda otostop!..

    Bir gece vakti gece yarısına doğru Alabama
    otoyolunun
    kenarında duran bir zenci kadın gördüm.
    Bardaktan boşanırcasına yağan
    yağmura rağmen, bozulan arabasının dışında
    duruyor ve dikkati çekmeye
    çalışıyordu. Geçen her arabaya el sallıyordu.
    Yanında durdum. 60'lı
    yıllarda bir beyazın bir zenciye hem de
    Alabama'da yardıma kalkışması
    pek olağan şeylerden değildi.
    O'nu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına
    bıraktım.
    Ayrılırken ille de adresimi istedi verdim. Bir
    hafta sonra kapım
    çalındı. Muazzam bir konsol televizyon
    indiriyordu adamlar. Bir de
    not ekliydi, armağandı..
    "Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür
    ederim. O
    korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu
    da sırılsıklam
    etmişti. Kendime güvenimi yitirmek üzereydim,
    siz çıka geldiniz.
    Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının
    bas ucuna zamanında
    ulaşmayı başardım. Biraz sonra son nefesini
    verdi. Tanrı bana yardım
    eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin
    yardım eden herkesi
    kutsasın!.. En iyi dileklerimle,
    Bayan Nat King Cole."




    3.Üçüncü önemli ders size hizmet edenleri hep hatırlayın..

    Bir pastanın otuz paraya satıldığı günlerde 10
    yasında bir
    çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu..
    Çocuk sordu:
    "Çikolatalı pasta kaç para?.."
    "50 cent!.." çocuk cebinden çıkardığı bozukları
    saydı. Bir
    daha sordu:
    "Peki dondurma ne kadar.."
    "35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla..
    Dükkanda yığınla
    müşteri vardı ve kız bu çocukla daha ne kadar
    vakit geçirebilirdi
    ki.. Çocuk parasını bir daha saydı ve
    "Bir dondurma alabilir miyim lütfen" dedi. Kız
    dondurmayı
    getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki
    masaya koştu. Çocuk
    dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson
    kız masayı temizlemek
    üzere geldiğinde, gözleri doldu birden.. Masayı
    sanki akan yaşları
    temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında
    çocuğun bıraktığı 15
    centlik bahşiş duruyordu..




    4.Dördüncü önemli ders yolumuzdaki
    engeller..

    Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun
    üzerine kocaman
    bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye
    oturmuştu. Bakalım neler
    olacaktı?. Ülkenin en zengin tüccarları, en
    güçlü kervancıları, saray
    görevlileri birer birer geldiler, sabahtan
    öğleye kadar. Hepsi
    kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek
    çoğu kralı yüksek
    sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi
    alıyor, ama yolları temiz
    tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya
    meyve ve sebze
    getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki
    eli ile kayaya
    sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda
    kan ter içinde kaldı
    ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam
    küfesini yeniden sırtına
    almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir
    kesenin durduğunu gördü.
    Açtı.. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu
    vardı içinde..
    "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir"
    diyordu kral. Köylü,
    bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir
    ders almıştı.
    "Her engel, yaşam koşullarınızı daha
    iyileştirecek bir
    fırsattır.."





    5.Beşinci önemli ders önemli olan vermektir..

    Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir
    kız
    getirdiler. Tek yasam şansı beş yaşındaki
    kardeşinden acil kan nakli
    idi. Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi
    şekilde kurtulmuş ve
    kanında o hastalığın mikroplarını yok eden
    bağışıklık oluşmuştu.
    Doktor durumu beş yasındaki oğlana anlattı ve
    ablasına kan verip
    vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an
    duraksadı. Sonra derin bir
    nefes aldı ve;
    "Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi. Kan
    nakli
    yapılırken, ablasının gözlerinin içine bakıyor
    ve gülümsüyordu. Kızın
    yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama
    küçük çocuğun yüzü
    de giderek soluyordu.. Gülümsemesi de yok oldu.
    Titreyen bir sesle
    doktora sordu:
    "Hemen mi öleceğim?.."
    Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına
    vücudundaki bütün
    kanı verip, öleceğini düşünüyordu.







  • quote:

    Orjinalden alıntı: just1

    Bir gece vakti gece yarısına doğru Alabama
    otoyolunun
    kenarında duran bir zenci kadın gördüm.
    Bardaktan boşanırcasına yağan
    yağmura rağmen, bozulan arabasının dışında
    duruyor ve dikkati çekmeye
    çalışıyordu. Geçen her arabaya el sallıyordu.
    Yanında durdum. 60'lı
    yıllarda bir beyazın bir zenciye hem de
    Alabama'da yardıma kalkışması
    pek olağan şeylerden değildi.
    O'nu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına
    bıraktım.
    Ayrılırken ille de adresimi istedi verdim. Bir
    hafta sonra kapım
    çalındı. Muazzam bir konsol televizyon
    indiriyordu adamlar. Bir de
    not ekliydi, armağandı..
    "Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür
    ederim. O
    korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu
    da sırılsıklam
    etmişti. Kendime güvenimi yitirmek üzereydim,
    siz çıka geldiniz.
    Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının
    bas ucuna zamanında
    ulaşmayı başardım. Biraz sonra son nefesini
    verdi. Tanrı bana yardım
    eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin
    yardım eden herkesi
    kutsasın!.. En iyi dileklerimle,
    Bayan Nat King Cole."



    tam adi nathaniel adams cole. 17 mart 1919 montgomery (alabama) dogumlu caz sarkicisi. piyanoya dort yasinda baslamis ve iki elle caldigi ilk sarki "yes, we have no bananas" olmus. o zamanlar muzik ogretmeni annesiymis. genelde kolay dinlenen romantik sarkilar soylemis. subat 1965'te kadife sesini plaklarda birakarak 3+1 boyutlu dunyadan gocmus.


    Çalıntıdır




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.